Madde Detay
RÂSİH, Balıkesirli Râsih Ahmed Bey
(d. ?/? - ö. 14 Rebiülevvel 1144/16 Eylül 1731)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Fatih devri sadrazamlarından Zağanos Paşa’nın soyundan
gelen Râsih Ahmed Bey, XVII. yüzyılın ikinci yarısı ile XVIII. yüzyılın ilk
çeyreğinde yaşamış bir şair ve nesir yazarıdır. Köklü bir aristokrat aileye
mensup olup edebiyat tarihinde daha ziyade kendisine atfedilen “üstüne” redifli
gazel ile tanınmış, yazdığı diğer eserleri uzun bir süre dikkat çekmemiştir. Neredeyse
aynı yıllar arasında yaşamış olan Sofyalı Yusuf Râsih ile karıştırılmıştır.
Künyesini “Sinân Paşa b. Mehmed Paşa b. Hasan Paşa b. Ömer Paşa” şeklinde veren
(Bülgatü’l-Ahbâb, 22a) Râsih babası tarafından köklü bir aileye mensup olduğu
gibi annesi tarafından da IV. Murad devrinde giriştiği bir isyan neticesinde
katledilen İlyas Paşa’nın (ö. 1041/1632) torunudur.
Balıkesir’de doğan Râsih’in adı Ahmed’dir. İbrahim
Yahşı Bey ve Mehmed Bey adlı iki erkek kardeşi ile Ayşe Hanım adında bir kız
kardeşi kayıtlara geçmiştir (Eren 1994: 48). Doğduğu tarih belli değilse de 1650
dolaylarında doğduğunu tahmin etmek mümkündür. Osmanlı “zurefâ” sınıfına uygun biçimde
özel olarak eğitilmiştir (Bülgatü’l-Ahbâb, 41b).
Balıkesirli Râsih’in yaptığı görevlere dair sınırlı bilgiler
mevcuttur. Eren’in verdiği bilgiye göre Râsih Ahmed Bey, uzun süre memurluk
yaptıktan sonra 1118/1707 yılında Balıkesir’e dönmüştür. Abisi İbrahim Yahşi
Bey’in 1127/1715 yılındaki vefatı üzerine Zağanos Paşa vakıflarının
mütevelliliğini yapmıştır (Eren 1994: 51). Râsih, Aydın Şehrengizi adlı
eserinin yazılış sebebini izah ederken, Osmanoğlu Nasûh Paşa’nın (ö.1126/1714) Aydın
ve Saruhan sancakları muhassıllığı görevinde (1698-1708 yılları arası) bulunduğu
sırada (bk. Eriş 1966: 6-17) paşanın yanında/himayesinde olduğunu ifade etse de
onun hangi görev ile ve ne kadar süreyle paşanın yanında bulunduğu belirsizdir.
Hazırlanan soyağacına göre bir oğlu ve üç kızı olduğu
anlaşılmaktadır. Mezarındaki kitabeye göre 14 Rebiülevvel 1144 (16 Eylül 1731)
tarihinde vefat etmiş olup mezarı Balıkesir'de Zağanos Paşa Aile
Mezarlığı’ndadır (Eren 1994: 51-54).
Şiirleri Sofyalı Râsih ile karıştırılan ve eserleri
üzerinde çok fazla araştırma yapılmayan Râsih Ahmed Bey’in tarih düşürmede
hayli maharetli olduğu ve eserlerinde içinde yaşadığı toplumun avam ve havasına
dair belge mahiyetinde önemli bilgiler serdettiği görülmektedir.
Eserleri
Bülgatü’l-Ahbâb: Osmanlı zurefa (aristokrat)
sınıfının adab ve teşrifatını anlatmak üzere kaleme alınan bu mensur eser,
“bülga” adı verilen 27 bölümden oluşmakta olup Râsih’in Sübhatü’l-Âdâb
adlı aynı konudaki daha hacimli eserinin muhtasarıdır. 1720 yılı dolaylarında
yazıldığı düşünülen eser; zengin içeriği dolayısıyla XVII. yüzyılın ikinci
yarısı ile XVIII. yüzyılın ilk yarısındaki Osmanlı toplumu ve sosyal hayatını
oldukça canlı ve realist bir biçimde tasvir ederken Râsih’in biyografisi
yanında halkbilim ve dilbilim açısından da önemli veriler barındırmaktadır
(Yazar 2020a: 654-65). Eser bir doktora tezine konu olmuştur (Bk. Öner 2021).
Dîvânçe-i Tevârîh (Râsih’in Mecmuası): Eser, bir tarafıyla Râsih’in
muhtelif hadiselere düşürdüğü tarihleri bir araya getirirken bir tarafıyla da kendi
eserlerinden uzunca iktibaslar yaptığı ve kendisine dair önemli biyografik
bilgiler verdiği şahsi bir mecmuadır (Eserin muhtevası için bk. Yazar 2020b).
Fâlü’s-Sa’âde: Her
biri üç fasldan oluşan dört rükn üzere tertip edilen eser mensur olarak kaleme
alınmış olup Hz. Muhammed ve dört büyük halifenin övgüsü, faziletleri ve ahlakını
ele almaktadır. Râsih’in şahsi mecmuasında da iktibas edilen hâtime kısmında da
II. Mustafa’nın tahta çıkışı için Râsih’in düşürdüğü tarihler yer alır (Yazar
2020a: 650-53).
Bu eserleri dışında, hamisi Osmanoğlu
Nasûh Paşa’nın isteği üzerine yazılan Aydın Şehrengîzi, peygamberlerin
isimlerinin sıralandığı Gâyetü’t-Tebrîk /Kasîde-i Mübâreke isimli
132 beyitten oluşan mesnevi, 1106/1694-95
yılında ashab-ı kirama dair 5 makale olarak kaleme alınan Bürûcu’n-Nücûm
ve 100 nasihati ihtiva eden Sad Vesâyâ isimli eserleri
günümüze ulaşmıştır. (Bu eserler için bk. Yazar 2020ab) Bunların dışında, Bülgatü’l-Ahbâb gibi âdab konusunda
kaleme alınmış çok daha geniş bir eser olan Sübhatü’l-Âdâb
(Yazar 2020a: 665-66),
bütünüyle aşk konusuna hasredilmiş olup aşk, âşık ve maşuk
kavramlarının izah edildiği Sürre Men Re’â (Yazar 2020a: 666-67) adlı iki eseri varlığından
haberdar olunan ancak nüshasına erişilmeyen eserleridir.
Mecmuasında bir divan tertip
ettiğini açıkça ifade edip divanından bazı şiirlere yer veren Balıkesirli
Râsih’in divanının günümüze ulaşıp ulaşmadığı tartışmalıdır. Zira “Üstüne”
redifli gazel de dâhil olmak üzere, günümüze ulaşan divan nüshalarındaki
şiirlerin Sofyalı Yusuf Râsih’e mi yoksa Balıkesirli Râsih’e mi ait olduğu
kesinlik kazanmamıştır. Bunların dışında mahlas benzerliği dolayısıyla XVIII. yüzyıl
şairlerinden Râşih’in Vasf-ı
Ashâb-ı Kehf ü Rakîm adlı eserinin de hataen Balıkesirli Râsih’e atfedildiği
görülmektedir (Bk. Karatay 1961: 334; Kahraman 2003: 68).
Kaynakça
Bulut, Abdullah (1998). Sofyalı
Yusuf Rasih Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Divanı’nın Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat
Üniversitesi.
Bulut, Abdullah (1999). “17.
Yüzyıldan Unutulmuş Bir Şair: Sofyalı Yûsuf Râsih ve Edebî Bir Yanlışlık
Üzerine”. Erciyes. 22/264: 12-15.
Bursalı
Mehmed Tahir (2016). Osmanlı Müellifleri. C. 2. Haz. M. Ali Yekta Saraç.
Ankara: Tüba Yayınları.
Diclehan,
Şakir (1980). “Rasih Ahmed Bey ve Divanı”. Birinci Milli Türkoloji
Kongresi (İstanbul, 6-9 Şubat 1978). İstanbul: Kervan Yayınları: 97-104.
Eriş,
Uğur, (1966). Osman-oğlu Nasuh Paşa. Mezuniyet Tezi, İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
Güneş
Yağcı, Zübeyde (2009). “Bir
İsyan ve Etkileri: Balıkesir’de İlyas Paşa İsyanı”. Osmanlı’dan Günümüze Eşkıyalık ve
Terör. Samsun: Etüt Yayınlar: 65-82.
Karatay, Fehmi Edhem (1961). Topkapı
Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu, I, İstanbul: Topkapı
Sarayı Müzesi.
Mîrzâ-zâde Mehmed Sâlim Efendi
(2018). Tezkiretü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). Haz. Adnan İnce. Ankara: T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü (e-kitap).
Önler,
Selim (2019). “Balıkesirli Râsih ve Bülgatü’l-Ahbâb Adlı Eseri”. Uludağ
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 20/37:
609-622.
Önler,
Selim (2021). Balıkesirli Râsih Ahmed Bey-Bülgatü'l-Ahbâb (Metin-dil
incelemesi-sözlük). Doktora Tezi. Kırşehir: Ahi Evran Üniversitesi. Bursa:
Uludağ Üniversitesi.
Öztekin, Özge (1997). Râsih
Dîvânı: İnceleme-Tenkitli Metin, Özel Adlar Dizini. Yüksek Lisans Tezi, Ankara:
Hacettepe Üniversitesi.
Râsih Ahmed Bey. Bülgatü’l-Ahbâb,
İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi TY 1491.
Râsih Ahmed Bey. Dîvânçe-i
Tevârîh /Mecmû’a. Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi 3473.
Râsih Ahmed Bey. Fâlü’s-Sa’âde,
Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi 1593.
Satış,
İhsan (2012). “Esad Adil’in Kaleminden Bir Anadolu Beylerbeyi: İlyas Paşa”.
The Journal of Academic Social Science Studies [JASSS], V/6: 421-433.
Selçuk,
Engin (2014a). “Balıkesir’e Değer Katan Bir Şair: Râsih Ahmed Bey”. Uluslararası
Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu, Balıkesir (07-08 Kasım 2013)
Bildiriler. (Ed. Şenol Çelik ve Serdar Çelik). Balıkesir: Karesi
Belediyesi. 137-143.
Yazar, Sadık (2020a). "Eylemişler Râsih’e Bühtân Bühtân Üstüne: Balıkesirli Râsih’in Eserlerine Dair Bilgilerin Tashihi". Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 24: 635-671.
Yazar, Sadık (2020b). "Şahsi Bir Arşiv Kaynağı Olarak Balıkesirli Râsih’in Mecmuası: İçerik Analizi Ve Derkenar Notları". Hikmet - Akademik Edebiyat Dergisi, 13: 27-62.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: SADIK YAZARYayın Tarihi: 19.12.2021Güncelleme Tarihi: 24.12.2021Eserlerinden Örnekler
Bülgatü’l-Ahbâb
Bülğatün fî âdâbi’d-duhûli fi’l-mahzari’l-kibâri
ve’l-fuhûl.
Evvelâ erbâb-ı nücûm sarığı gibi
mûsih ü müdnis ya‘nî kirli ve paslı ve avratlar mekrine uğramışlar şekl ü
kıyâfetince perîşân-ekvâr, ardı önine gelmiş destâr ile duhûl gûyâ henûz
cenâbetle câme-hâbdan çıkıp hammâmcılar pîşgâhlarına varmak ile berâberdir. Ve
bulunduğu ziyy ü tarîkin hilâfı kıyâfet ile pîşgâh-ı ekâbire varmak, tahfîfi
müş‘ir olduğundan mâ-‘adâ kendüyi dahi ibn-i sebîlden olan tebdîl-i zimmî
rağbeti ile manzûr olmasın müstevcib ü müstelzimdir. Ve üst esvâbının gayrı ile
ki yâ ferâce veyâ kürk ve ferâce veyâ kerrâke ve yenlerin sokunmadan sâde
çıplak kolların salarak yollu duhûl bi-aynihî mısra’:
Sekbân-ı sefer-dîde-i
menhûs-kıyâfet
makûlelerinin bölükbaşları olan
pelîdin karşısına çıkmak gibidir…(42a-b)
hîn-i duhûlde bu birkaç nev‘ edeblere
ri‘âyet husûsunda ihtimâma ma‘kûl gördüklerinden birisi üstü başı haddine göre
birbirine uymuş farazâ pejmürde vü perîşân ve felek-zedeler lehçesi hilâfı
ya‘nî yegni ve yakası kavuşdurulmuşça ve sağ eli ile temennâ ederek küşâde-rûy
ya‘nî değil ki tebessüm ederek olarak ola belki mâtem-zedeler gibi veyâ elleri
bağlı kabâhat etmişler ve müstehakk-ı itâb olmuşlar vâdîsince olmayıp netîce
güler yüzlü dedikleri lehçe ile sağına ve soluna bakmayıp hemân ser-i sadrın
haddine göre teveccüh ile ne yek ve ne pek şitâb ve ne pek te’hîr hemân beyne
beynî ayağın köpürdetmeden girip hem-çünân ser-i sadrın vak‘ına göre ba‘zının
ba‘zı üzerine terakkîsi ve tedemmüsü ‘âlem-i âhiretde bile mukarrerdir. (43a)
Aydın Şehrengizi:
Mustafâ
ismi ki mazmûm okınur med ile fâ
Mıstıfâ
kesr ile hem vakf ile söyler îşân
Zolota vâv ile hem Ramazân bî-hemze
Irmazân zolta dir anlar sâveye dahi
sığan (Râsih. Dîvânçe-i Tevârîh /Mecmû’a, 33a)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 19.12.2021Güncelleme Tarihi: 24.12.2021Eserlerinden Örnekler
Bülgatü’l-Ahbâb
Bülğatün fî âdâbi’d-duhûli fi’l-mahzari’l-kibâri
ve’l-fuhûl.
Evvelâ erbâb-ı nücûm sarığı gibi
mûsih ü müdnis ya‘nî kirli ve paslı ve avratlar mekrine uğramışlar şekl ü
kıyâfetince perîşân-ekvâr, ardı önine gelmiş destâr ile duhûl gûyâ henûz
cenâbetle câme-hâbdan çıkıp hammâmcılar pîşgâhlarına varmak ile berâberdir. Ve
bulunduğu ziyy ü tarîkin hilâfı kıyâfet ile pîşgâh-ı ekâbire varmak, tahfîfi
müş‘ir olduğundan mâ-‘adâ kendüyi dahi ibn-i sebîlden olan tebdîl-i zimmî
rağbeti ile manzûr olmasın müstevcib ü müstelzimdir. Ve üst esvâbının gayrı ile
ki yâ ferâce veyâ kürk ve ferâce veyâ kerrâke ve yenlerin sokunmadan sâde
çıplak kolların salarak yollu duhûl bi-aynihî mısra’:
Sekbân-ı sefer-dîde-i
menhûs-kıyâfet
makûlelerinin bölükbaşları olan
pelîdin karşısına çıkmak gibidir…(42a-b)
hîn-i duhûlde bu birkaç nev‘ edeblere
ri‘âyet husûsunda ihtimâma ma‘kûl gördüklerinden birisi üstü başı haddine göre
birbirine uymuş farazâ pejmürde vü perîşân ve felek-zedeler lehçesi hilâfı
ya‘nî yegni ve yakası kavuşdurulmuşça ve sağ eli ile temennâ ederek küşâde-rûy
ya‘nî değil ki tebessüm ederek olarak ola belki mâtem-zedeler gibi veyâ elleri
bağlı kabâhat etmişler ve müstehakk-ı itâb olmuşlar vâdîsince olmayıp netîce
güler yüzlü dedikleri lehçe ile sağına ve soluna bakmayıp hemân ser-i sadrın
haddine göre teveccüh ile ne yek ve ne pek şitâb ve ne pek te’hîr hemân beyne
beynî ayağın köpürdetmeden girip hem-çünân ser-i sadrın vak‘ına göre ba‘zının
ba‘zı üzerine terakkîsi ve tedemmüsü ‘âlem-i âhiretde bile mukarrerdir. (43a)
Aydın Şehrengizi:
Mustafâ
ismi ki mazmûm okınur med ile fâ
Mıstıfâ
kesr ile hem vakf ile söyler îşân
Zolota vâv ile hem Ramazân bî-hemze
Irmazân zolta dir anlar sâveye dahi
sığan (Râsih. Dîvânçe-i Tevârîh /Mecmû’a, 33a)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 24.12.2021Eserlerinden Örnekler
Bülgatü’l-Ahbâb
Bülğatün fî âdâbi’d-duhûli fi’l-mahzari’l-kibâri
ve’l-fuhûl.
Evvelâ erbâb-ı nücûm sarığı gibi
mûsih ü müdnis ya‘nî kirli ve paslı ve avratlar mekrine uğramışlar şekl ü
kıyâfetince perîşân-ekvâr, ardı önine gelmiş destâr ile duhûl gûyâ henûz
cenâbetle câme-hâbdan çıkıp hammâmcılar pîşgâhlarına varmak ile berâberdir. Ve
bulunduğu ziyy ü tarîkin hilâfı kıyâfet ile pîşgâh-ı ekâbire varmak, tahfîfi
müş‘ir olduğundan mâ-‘adâ kendüyi dahi ibn-i sebîlden olan tebdîl-i zimmî
rağbeti ile manzûr olmasın müstevcib ü müstelzimdir. Ve üst esvâbının gayrı ile
ki yâ ferâce veyâ kürk ve ferâce veyâ kerrâke ve yenlerin sokunmadan sâde
çıplak kolların salarak yollu duhûl bi-aynihî mısra’:
Sekbân-ı sefer-dîde-i
menhûs-kıyâfet
makûlelerinin bölükbaşları olan
pelîdin karşısına çıkmak gibidir…(42a-b)
hîn-i duhûlde bu birkaç nev‘ edeblere
ri‘âyet husûsunda ihtimâma ma‘kûl gördüklerinden birisi üstü başı haddine göre
birbirine uymuş farazâ pejmürde vü perîşân ve felek-zedeler lehçesi hilâfı
ya‘nî yegni ve yakası kavuşdurulmuşça ve sağ eli ile temennâ ederek küşâde-rûy
ya‘nî değil ki tebessüm ederek olarak ola belki mâtem-zedeler gibi veyâ elleri
bağlı kabâhat etmişler ve müstehakk-ı itâb olmuşlar vâdîsince olmayıp netîce
güler yüzlü dedikleri lehçe ile sağına ve soluna bakmayıp hemân ser-i sadrın
haddine göre teveccüh ile ne yek ve ne pek şitâb ve ne pek te’hîr hemân beyne
beynî ayağın köpürdetmeden girip hem-çünân ser-i sadrın vak‘ına göre ba‘zının
ba‘zı üzerine terakkîsi ve tedemmüsü ‘âlem-i âhiretde bile mukarrerdir. (43a)
Aydın Şehrengizi:
Mustafâ
ismi ki mazmûm okınur med ile fâ
Mıstıfâ
kesr ile hem vakf ile söyler îşân
Zolota vâv ile hem Ramazân bî-hemze
Irmazân zolta dir anlar sâveye dahi
sığan (Râsih. Dîvânçe-i Tevârîh /Mecmû’a, 33a)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Bülgatü’l-Ahbâb
Bülğatün fî âdâbi’d-duhûli fi’l-mahzari’l-kibâri
ve’l-fuhûl.
Evvelâ erbâb-ı nücûm sarığı gibi
mûsih ü müdnis ya‘nî kirli ve paslı ve avratlar mekrine uğramışlar şekl ü
kıyâfetince perîşân-ekvâr, ardı önine gelmiş destâr ile duhûl gûyâ henûz
cenâbetle câme-hâbdan çıkıp hammâmcılar pîşgâhlarına varmak ile berâberdir. Ve
bulunduğu ziyy ü tarîkin hilâfı kıyâfet ile pîşgâh-ı ekâbire varmak, tahfîfi
müş‘ir olduğundan mâ-‘adâ kendüyi dahi ibn-i sebîlden olan tebdîl-i zimmî
rağbeti ile manzûr olmasın müstevcib ü müstelzimdir. Ve üst esvâbının gayrı ile
ki yâ ferâce veyâ kürk ve ferâce veyâ kerrâke ve yenlerin sokunmadan sâde
çıplak kolların salarak yollu duhûl bi-aynihî mısra’:
Sekbân-ı sefer-dîde-i
menhûs-kıyâfet
makûlelerinin bölükbaşları olan
pelîdin karşısına çıkmak gibidir…(42a-b)
hîn-i duhûlde bu birkaç nev‘ edeblere
ri‘âyet husûsunda ihtimâma ma‘kûl gördüklerinden birisi üstü başı haddine göre
birbirine uymuş farazâ pejmürde vü perîşân ve felek-zedeler lehçesi hilâfı
ya‘nî yegni ve yakası kavuşdurulmuşça ve sağ eli ile temennâ ederek küşâde-rûy
ya‘nî değil ki tebessüm ederek olarak ola belki mâtem-zedeler gibi veyâ elleri
bağlı kabâhat etmişler ve müstehakk-ı itâb olmuşlar vâdîsince olmayıp netîce
güler yüzlü dedikleri lehçe ile sağına ve soluna bakmayıp hemân ser-i sadrın
haddine göre teveccüh ile ne yek ve ne pek şitâb ve ne pek te’hîr hemân beyne
beynî ayağın köpürdetmeden girip hem-çünân ser-i sadrın vak‘ına göre ba‘zının
ba‘zı üzerine terakkîsi ve tedemmüsü ‘âlem-i âhiretde bile mukarrerdir. (43a)
Aydın Şehrengizi:
Mustafâ
ismi ki mazmûm okınur med ile fâ
Mıstıfâ
kesr ile hem vakf ile söyler îşân
Zolota vâv ile hem Ramazân bî-hemze
Irmazân zolta dir anlar sâveye dahi sığan (Râsih. Dîvânçe-i Tevârîh /Mecmû’a, 33a)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Meslek | Görüntüle |
12 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Tezer Cem | d. 06 Şubat 1970 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Ruhi Naci Sağdıç | d. 1895 - ö. 1958 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Gönül Ünver | d. 18 Ekim 1958 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |