Madde Detay
SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)
(d. ?/? - ö. 993/1585)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mustafa/Mustafa Selâmî’dir. Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen şairin seksen yaşlarında öldüğü bilgisi dikkate alındığında, 1510-15’li yıllarda İznik’de dünyaya gelmiş olmalıdır (Özcan 1989: 362). Fatih devri âlimlerinden Molla İzârî’nin torunudur. Babası Abdullah el-İznikî’dir (B. İsmail Paşa 1955: 437). Şair hakkında bütün kaynaklarda Selâmî Mustafa, Mustafa Selâmî Efendi şeklinde bahsedilirken Tuhfe-i Nâilî’de Kirmastî-zâde olarak değerlendirilmiştir (Kurnaz-Tatcı 2001: 1837). Tahsilini nerede, nasıl ve hangi medreselerde tamamladığına dair kaynaklarda açıkça bir bilgi bulunmayan Mustafa Selâmî Efendi, Bursalı Tâhir’e göre eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gitmiştir (B. Tâhir 1333: 81). Yaşadığı asrın uleması içinde seçkin bir yere sahiptir. Nev‘îzâde Atâyî, Mustafa Selâmî Efendi’nin dânişmend iken medresedeki görevinden ayrılarak seyr ü sülûkunu tamamlamak üzere tasavvufa yöneldiğini belirtmiştir. Bahaüddinzâde Efendi’den Bayramî, Burhan Efendi’den Zeyniyye tarikatı hilafeti almıştır. Önce Fatih Camii’nde vaiz olduğunu, sonra Süleymaniye Camii’nde tefsir ve hadis sohbetleri yaptığını bildirmiştir (Özcan 1989: 362). Ayrıca şair, adı geçen camilerde kürsü şeyhliği de yapmıştır. Bunların ardından Şeyh Yavsî Dergâhı’nda postnişin olmuştur. Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Mustafa Selâmî Efendi 993/1585 tarihinde vefat etmiştir. Edirnekapı haricindeki Emir Buhârî Camii haziresine defnedilmiştir.
Şiirlerinde Selâmî mahlasını kullanan Mustafa Selâmî Efendi’nin bilinen dört eseri vardır:
1. Risâletü’r-Reşâd fî Tahkikı Sebili’s-Sedâd: Manzum ve mensur karışık bir Türkçe esmâ-i hüsnâ şerhidir. Eserin girişinde akâid ve iman meseleleri bahis konusu edilmiştir. Asıl eser bundan sonra başlamaktadır. Metnin içinde 580 beyit civarında manzum bölüm yer almaktadır. Allah’ın güzel isimlerini ayet, hadis-i şerîf, kelâm-ı kibâr, Arapça ve Farsça yazılmış şiirlerden yaptığı alıntılar vasıtasıyla açıklama maksadını güden yazar, nesir kısımlarında süslü denebilecek ağdalı bir dil kullanmıştır. Eserin tenkitli metni, Yasin Güngör tarafından hazırlanan İznikli Mustafa Selâmî’nin Hayatı ve Eserleri adlı tezde yer almaktadır.
2. Delâilü’l-Hüdâ: Manzum ve mensur karışık bir kırk hadis şerhi olan Delâilü’l-Hudâ’nın Mustafa Selâmî Efendi’ye ait olduğu şüphelidir. Manzum kısımlarda ne kadar sade bir dil kullanılmışsa, mensur bölümlerde bir o kadar ağdalı ifadeler bulunmaktadır. Tamamı 58 varak olan bu şerh Kastamonu İl Halk Kütüphanesi 3677 numarada kayıtlıdır.
3. Mevlid-i Şerîf: Mustafa Selâmî Efendi’nin ele geçen yegâne manzum eseridir. Eserin varlığından ilk bahsedenler Bursalı Mehmed Tâhir ve Hüseyin Vassâf’tır (B. Tâhir 1333: 81; Yılmaz-Akkuş 2011: 301). Tespit edilebilen tek nüshası Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444 numarada kayıtlıdır. Tamamı 441 beyit olan mevlidin içinde farklı bir vezinde 9 beyitlik bir gazel yer almaktadır. Kendinden evvel yazılmış mevlidlere nazaran ahenksiz olan eser, pek çok aruz kusuruna sahiptir.
4. Şerh-i Hadîs-i Erbaîn: Manzum bir kırk hadis şerhi olan eserden ilk bahsedenler Bursalı Mehmed Tâhir ve Hüseyin Vassâf’tır. Kütüphane kayıtları ve kataloglarında yapılan taramalarda eserin nüshasına ulaşılamamıştır.
Selâmî Efendi vasat bir şair, iyi bir hatip ve Arapça-Farsçaya vâkıf bir nasirdir. Diğer mutasavvıf şairler gibi fikirlerini şiirleri vasıtasıyla halka ulaştırmayı amaçlamıştır. Şiirleri her ne kadar sade bir dile sahipse de ahenkten yoksundur. Nesirlerinde döneminde ki süslü nesir yazımının etkisinde kalarak şiirlerinde kullandığı sade dilin aksine ağır bir üslubu benimsemiştir.
Kaynakça
Bağdatlı İsmail Paşa (1955). Hediyyetü’l-Ârifîn, Esmâü’l-Müellifîn ve Âsârü’l-Musannifîn. C. II. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. C.1. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Güngör, Yasin (hzl.) (2008). İznikli Mustafa Selâmî’nin Hayatı ve Eserleri. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Nev‘izâde Atâyî, Hadâiku’l-Hakayık fi Tekmileti’s-Şekâyık. İstanbul: Çağrı Yay.
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444.
Yılmaz, Ali, Mehmet Akkuş (2011). Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ. C. 2. İstanbul: Kitabevi Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. RAMAZAN EKİNCİYayın Tarihi: 13.03.2014Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Eyâ mahbûb-ı Rahmânî vücûdun maksad-ı aksâ
Senünçün halk idüpdür kâ’inâtı hâliku’l-eşyâ
Murâd-ı Hakk tapun olup tufeylündür kamu âlem
Anunçün cümle-i mahlûka irsâl eyledi Mevlâ
Sen ol hûrşîd-i rahşânsın ki işrâk idüp envârun
Zalâm-ı küfrî dünyâdan giderdi ey cihân-ârâ
Sen ol hâss-ı Hudâ’sın kim güzer kılup semâvâtı
İrişüp kâbe kavseyne makâmun oldı ev ednâ
Çü vakt-i lî-ma‘allâhda irişmez devrüne deyyâr
Kemâlât u merâtibde nazîrün yok durur aslâ
Vücûd-ı pâkinün zıllı görünmez nûr-ı źâtundan
Sen ol mir’ât-i Yezdân’sın ki rûşen ahsen-i hüsnâ
Hemîşe garka-i deryâ-yı envâr-ı İlâhî’sin
Müdâmî çünki meşhûdun cemâl-i rabbüne’l-a‘lâ
Makâm-ı hâtemiyyetde habîb ü hâs-ı hazretsin
Sana mahsûsdur şâhâ hemîn bu rütbe-i ‘ulyâ
Eyâ kân-ı kerem lutf u inâyetden idüp makbûl
Atâ kıl âsitânunda Selâmî bendene me’vâ
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf, Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8a-8b.
Nazm
Kulak tut imdi ey yâr-i talebkâr
Mürîd-i ma‘rifet-cûyâ-yı esrâr
Karîn olursa ger avn ü inâyet
Niŝâr idem dür-i deryâ-yı hikmet
Çü geldi âleme ol zât-ı eşref
Cihân oldı cemâlinden müşerref
Temâmet rûy-ı dünyâ oldı pür nûr
Heme eşyâ olup şevk ile mesrûr
Zemîn ü âsmân ol şeb-i safâdan
Pür oldı cümle savt-ı merhabâdan
Ki cism-i kâ’inâtun cânı geldi
Cihâna rahmet-i Rahmânî geldi
Nübüvvet kişverinün hânı geldi
Risâlet tahtınun sultânı geldi
Emîr ü seyyid-i sâdât geldi
Sipeh-sâlâr-ı mevcûdât geldi
Tulû‘ idüp sa‘âdet âfitâbı
Cihânı gark-ı envâr itdi tâbı
Tutup nûrı zemîn ü âsümânı
Münevver eyledi kevn ü mekânı
Bu âyîn ile ol mâh-ı münevver
Cihâna geldi sünnetlü mutahhar
Dü âlem buldı revnak tal‘atinden
Sa‘âdet ana k’ola ümmetinden
Tulû‘ itdügiçün ol mihr-i rahşân
Güm oldı âteş-i âteş-perestân
Yıkılup hem kilisâlar firâvân
İçinde niçe ruhbân oldı bî-cân
Tulû‘ itdügün ol hûrşîd-i tal‘ât
Cihân halkına bildürdi temâmet
Kamu hep ehl-i Mekke bildi anı
Ki geldi sâhib-i seb‘a’l-Meŝâ’yı
Temâmet eyleyüp i‘zâz u tekrîm
Be-gâyet itdiler ikrâm u ta‘zîm
Muhassal gün-be-gün nûr-ı cemâli
Ziyâde olup artırdı kemâli
Kaçan kim irdi on dört yaşa ol şâh
Temâmet nûr olup bedr oldı çün mâh
Çü bist ü pence irdi fahr-i âlem
Hadîce Hâtun’ı idindi hem-dem
Kırân idüp kamerle şems-i rahşân
Zuhûra geldi niçe necm-i tâbân
Müdâmî idüp envâ‘-ı ibâdât
Kılurdı dem-be-dem kat‘-ı makâmât
Çü irdi kırkına sultân-ı kevneyn
Kemâle irüp oldı hân-ı kevneyn
Pes oldı iştiyâkı hakka gâlib
Dil ü cânı olup cânâna tâlib
Hurûş u cûş idüp aşk-ı İlâhî
İlâhî isteyüp iderdi âhı
İçüp câm-ı mahabbetden şarâbı
Bulam diyü visâle feth-i bâbı
Kılurdı zârî vü feryâd u nâle
Tazarru‘ birle dâ’im zü’n-nevâle
İdüp pes derd-i dil-ber cânına kâr
Be-gâyet gâlib oldı aşk-ı dildâr
Dilinde kalmayup sabr u karârı
Gidüp elden inân-ı ihtiyârı
Hücûm iderdi şevk ile tarab-nâk
Giribân-ı vücûdı kılmaga çâk
Çü deryâ cûş idüp aşkıyla ol şâh
İderdi derd ile âh sehergâh
Gece gündüz o sultân-ı farîkeyn
Karârı kalmayup ol hân-ı kevneyn
Yürürdi aşk-ı Yezdân ile hayrân
Hayâl-i dil-ber idi mûnis-i cân
Yürekde cûş idüp deryâsı aşkun
Mübârek başına sevdâsı aşkun
Çıkup kılurdı geh keŝretde halvet
Gehî îsâr iderdi râh-ı uzlet
Atup efkâr-ı kevneyni verâya
Giderdi azm idüp tenhâ Hirâ’ya
Olup cûyende genc-i vasl-ı yârî
Varup mesken iderdi künc-i gârı
Anunçün ihtiyâr itmişdi uzlet
Ki halvetde bulınur üns-i hazret
Zebânında müdâmî zikr-i Yezdân
Derûn-ı dilde dâ’im fikr-i cânân
Enîs idüp hayâl-i dil-rübâsın
Ferâmûş itmiş idi mâ-sivâsın
Niyâz u iştiyâk u bî-karârı
Olupdur merkez-i perkâr kârı
İrüp âhir nihâyet intizâra
Mübeddel oldı şeb nûr-ı nehâra
İrişüp gâyet ü pâyâna hicrân
Hüveydâ oldı pes âŝâr-ı ihsân
Selâm u vahy-i Rabbânî getürdi
Semâdan hükm-i sultânî getürdi
Resûlu’llâh olup sultân-ı kevneyn
Cemâli nûrı kıldı âlemi zeyn
Kamu rüsl-i kirâma oldı hâtem
Delîl ü reh-nümâ-yı halk-ı âlem
Risâlet mülkinün sultânı oldı
Serîr-i hâtemiyyet hânı oldı
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8b-10b.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 13.03.2014Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Eyâ mahbûb-ı Rahmânî vücûdun maksad-ı aksâ
Senünçün halk idüpdür kâ’inâtı hâliku’l-eşyâ
Murâd-ı Hakk tapun olup tufeylündür kamu âlem
Anunçün cümle-i mahlûka irsâl eyledi Mevlâ
Sen ol hûrşîd-i rahşânsın ki işrâk idüp envârun
Zalâm-ı küfrî dünyâdan giderdi ey cihân-ârâ
Sen ol hâss-ı Hudâ’sın kim güzer kılup semâvâtı
İrişüp kâbe kavseyne makâmun oldı ev ednâ
Çü vakt-i lî-ma‘allâhda irişmez devrüne deyyâr
Kemâlât u merâtibde nazîrün yok durur aslâ
Vücûd-ı pâkinün zıllı görünmez nûr-ı źâtundan
Sen ol mir’ât-i Yezdân’sın ki rûşen ahsen-i hüsnâ
Hemîşe garka-i deryâ-yı envâr-ı İlâhî’sin
Müdâmî çünki meşhûdun cemâl-i rabbüne’l-a‘lâ
Makâm-ı hâtemiyyetde habîb ü hâs-ı hazretsin
Sana mahsûsdur şâhâ hemîn bu rütbe-i ‘ulyâ
Eyâ kân-ı kerem lutf u inâyetden idüp makbûl
Atâ kıl âsitânunda Selâmî bendene me’vâ
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf, Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8a-8b.
Nazm
Kulak tut imdi ey yâr-i talebkâr
Mürîd-i ma‘rifet-cûyâ-yı esrâr
Karîn olursa ger avn ü inâyet
Niŝâr idem dür-i deryâ-yı hikmet
Çü geldi âleme ol zât-ı eşref
Cihân oldı cemâlinden müşerref
Temâmet rûy-ı dünyâ oldı pür nûr
Heme eşyâ olup şevk ile mesrûr
Zemîn ü âsmân ol şeb-i safâdan
Pür oldı cümle savt-ı merhabâdan
Ki cism-i kâ’inâtun cânı geldi
Cihâna rahmet-i Rahmânî geldi
Nübüvvet kişverinün hânı geldi
Risâlet tahtınun sultânı geldi
Emîr ü seyyid-i sâdât geldi
Sipeh-sâlâr-ı mevcûdât geldi
Tulû‘ idüp sa‘âdet âfitâbı
Cihânı gark-ı envâr itdi tâbı
Tutup nûrı zemîn ü âsümânı
Münevver eyledi kevn ü mekânı
Bu âyîn ile ol mâh-ı münevver
Cihâna geldi sünnetlü mutahhar
Dü âlem buldı revnak tal‘atinden
Sa‘âdet ana k’ola ümmetinden
Tulû‘ itdügiçün ol mihr-i rahşân
Güm oldı âteş-i âteş-perestân
Yıkılup hem kilisâlar firâvân
İçinde niçe ruhbân oldı bî-cân
Tulû‘ itdügün ol hûrşîd-i tal‘ât
Cihân halkına bildürdi temâmet
Kamu hep ehl-i Mekke bildi anı
Ki geldi sâhib-i seb‘a’l-Meŝâ’yı
Temâmet eyleyüp i‘zâz u tekrîm
Be-gâyet itdiler ikrâm u ta‘zîm
Muhassal gün-be-gün nûr-ı cemâli
Ziyâde olup artırdı kemâli
Kaçan kim irdi on dört yaşa ol şâh
Temâmet nûr olup bedr oldı çün mâh
Çü bist ü pence irdi fahr-i âlem
Hadîce Hâtun’ı idindi hem-dem
Kırân idüp kamerle şems-i rahşân
Zuhûra geldi niçe necm-i tâbân
Müdâmî idüp envâ‘-ı ibâdât
Kılurdı dem-be-dem kat‘-ı makâmât
Çü irdi kırkına sultân-ı kevneyn
Kemâle irüp oldı hân-ı kevneyn
Pes oldı iştiyâkı hakka gâlib
Dil ü cânı olup cânâna tâlib
Hurûş u cûş idüp aşk-ı İlâhî
İlâhî isteyüp iderdi âhı
İçüp câm-ı mahabbetden şarâbı
Bulam diyü visâle feth-i bâbı
Kılurdı zârî vü feryâd u nâle
Tazarru‘ birle dâ’im zü’n-nevâle
İdüp pes derd-i dil-ber cânına kâr
Be-gâyet gâlib oldı aşk-ı dildâr
Dilinde kalmayup sabr u karârı
Gidüp elden inân-ı ihtiyârı
Hücûm iderdi şevk ile tarab-nâk
Giribân-ı vücûdı kılmaga çâk
Çü deryâ cûş idüp aşkıyla ol şâh
İderdi derd ile âh sehergâh
Gece gündüz o sultân-ı farîkeyn
Karârı kalmayup ol hân-ı kevneyn
Yürürdi aşk-ı Yezdân ile hayrân
Hayâl-i dil-ber idi mûnis-i cân
Yürekde cûş idüp deryâsı aşkun
Mübârek başına sevdâsı aşkun
Çıkup kılurdı geh keŝretde halvet
Gehî îsâr iderdi râh-ı uzlet
Atup efkâr-ı kevneyni verâya
Giderdi azm idüp tenhâ Hirâ’ya
Olup cûyende genc-i vasl-ı yârî
Varup mesken iderdi künc-i gârı
Anunçün ihtiyâr itmişdi uzlet
Ki halvetde bulınur üns-i hazret
Zebânında müdâmî zikr-i Yezdân
Derûn-ı dilde dâ’im fikr-i cânân
Enîs idüp hayâl-i dil-rübâsın
Ferâmûş itmiş idi mâ-sivâsın
Niyâz u iştiyâk u bî-karârı
Olupdur merkez-i perkâr kârı
İrüp âhir nihâyet intizâra
Mübeddel oldı şeb nûr-ı nehâra
İrişüp gâyet ü pâyâna hicrân
Hüveydâ oldı pes âŝâr-ı ihsân
Selâm u vahy-i Rabbânî getürdi
Semâdan hükm-i sultânî getürdi
Resûlu’llâh olup sultân-ı kevneyn
Cemâli nûrı kıldı âlemi zeyn
Kamu rüsl-i kirâma oldı hâtem
Delîl ü reh-nümâ-yı halk-ı âlem
Risâlet mülkinün sultânı oldı
Serîr-i hâtemiyyet hânı oldı
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8b-10b.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Eyâ mahbûb-ı Rahmânî vücûdun maksad-ı aksâ
Senünçün halk idüpdür kâ’inâtı hâliku’l-eşyâ
Murâd-ı Hakk tapun olup tufeylündür kamu âlem
Anunçün cümle-i mahlûka irsâl eyledi Mevlâ
Sen ol hûrşîd-i rahşânsın ki işrâk idüp envârun
Zalâm-ı küfrî dünyâdan giderdi ey cihân-ârâ
Sen ol hâss-ı Hudâ’sın kim güzer kılup semâvâtı
İrişüp kâbe kavseyne makâmun oldı ev ednâ
Çü vakt-i lî-ma‘allâhda irişmez devrüne deyyâr
Kemâlât u merâtibde nazîrün yok durur aslâ
Vücûd-ı pâkinün zıllı görünmez nûr-ı źâtundan
Sen ol mir’ât-i Yezdân’sın ki rûşen ahsen-i hüsnâ
Hemîşe garka-i deryâ-yı envâr-ı İlâhî’sin
Müdâmî çünki meşhûdun cemâl-i rabbüne’l-a‘lâ
Makâm-ı hâtemiyyetde habîb ü hâs-ı hazretsin
Sana mahsûsdur şâhâ hemîn bu rütbe-i ‘ulyâ
Eyâ kân-ı kerem lutf u inâyetden idüp makbûl
Atâ kıl âsitânunda Selâmî bendene me’vâ
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf, Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8a-8b.
Nazm
Kulak tut imdi ey yâr-i talebkâr
Mürîd-i ma‘rifet-cûyâ-yı esrâr
Karîn olursa ger avn ü inâyet
Niŝâr idem dür-i deryâ-yı hikmet
Çü geldi âleme ol zât-ı eşref
Cihân oldı cemâlinden müşerref
Temâmet rûy-ı dünyâ oldı pür nûr
Heme eşyâ olup şevk ile mesrûr
Zemîn ü âsmân ol şeb-i safâdan
Pür oldı cümle savt-ı merhabâdan
Ki cism-i kâ’inâtun cânı geldi
Cihâna rahmet-i Rahmânî geldi
Nübüvvet kişverinün hânı geldi
Risâlet tahtınun sultânı geldi
Emîr ü seyyid-i sâdât geldi
Sipeh-sâlâr-ı mevcûdât geldi
Tulû‘ idüp sa‘âdet âfitâbı
Cihânı gark-ı envâr itdi tâbı
Tutup nûrı zemîn ü âsümânı
Münevver eyledi kevn ü mekânı
Bu âyîn ile ol mâh-ı münevver
Cihâna geldi sünnetlü mutahhar
Dü âlem buldı revnak tal‘atinden
Sa‘âdet ana k’ola ümmetinden
Tulû‘ itdügiçün ol mihr-i rahşân
Güm oldı âteş-i âteş-perestân
Yıkılup hem kilisâlar firâvân
İçinde niçe ruhbân oldı bî-cân
Tulû‘ itdügün ol hûrşîd-i tal‘ât
Cihân halkına bildürdi temâmet
Kamu hep ehl-i Mekke bildi anı
Ki geldi sâhib-i seb‘a’l-Meŝâ’yı
Temâmet eyleyüp i‘zâz u tekrîm
Be-gâyet itdiler ikrâm u ta‘zîm
Muhassal gün-be-gün nûr-ı cemâli
Ziyâde olup artırdı kemâli
Kaçan kim irdi on dört yaşa ol şâh
Temâmet nûr olup bedr oldı çün mâh
Çü bist ü pence irdi fahr-i âlem
Hadîce Hâtun’ı idindi hem-dem
Kırân idüp kamerle şems-i rahşân
Zuhûra geldi niçe necm-i tâbân
Müdâmî idüp envâ‘-ı ibâdât
Kılurdı dem-be-dem kat‘-ı makâmât
Çü irdi kırkına sultân-ı kevneyn
Kemâle irüp oldı hân-ı kevneyn
Pes oldı iştiyâkı hakka gâlib
Dil ü cânı olup cânâna tâlib
Hurûş u cûş idüp aşk-ı İlâhî
İlâhî isteyüp iderdi âhı
İçüp câm-ı mahabbetden şarâbı
Bulam diyü visâle feth-i bâbı
Kılurdı zârî vü feryâd u nâle
Tazarru‘ birle dâ’im zü’n-nevâle
İdüp pes derd-i dil-ber cânına kâr
Be-gâyet gâlib oldı aşk-ı dildâr
Dilinde kalmayup sabr u karârı
Gidüp elden inân-ı ihtiyârı
Hücûm iderdi şevk ile tarab-nâk
Giribân-ı vücûdı kılmaga çâk
Çü deryâ cûş idüp aşkıyla ol şâh
İderdi derd ile âh sehergâh
Gece gündüz o sultân-ı farîkeyn
Karârı kalmayup ol hân-ı kevneyn
Yürürdi aşk-ı Yezdân ile hayrân
Hayâl-i dil-ber idi mûnis-i cân
Yürekde cûş idüp deryâsı aşkun
Mübârek başına sevdâsı aşkun
Çıkup kılurdı geh keŝretde halvet
Gehî îsâr iderdi râh-ı uzlet
Atup efkâr-ı kevneyni verâya
Giderdi azm idüp tenhâ Hirâ’ya
Olup cûyende genc-i vasl-ı yârî
Varup mesken iderdi künc-i gârı
Anunçün ihtiyâr itmişdi uzlet
Ki halvetde bulınur üns-i hazret
Zebânında müdâmî zikr-i Yezdân
Derûn-ı dilde dâ’im fikr-i cânân
Enîs idüp hayâl-i dil-rübâsın
Ferâmûş itmiş idi mâ-sivâsın
Niyâz u iştiyâk u bî-karârı
Olupdur merkez-i perkâr kârı
İrüp âhir nihâyet intizâra
Mübeddel oldı şeb nûr-ı nehâra
İrişüp gâyet ü pâyâna hicrân
Hüveydâ oldı pes âŝâr-ı ihsân
Selâm u vahy-i Rabbânî getürdi
Semâdan hükm-i sultânî getürdi
Resûlu’llâh olup sultân-ı kevneyn
Cemâli nûrı kıldı âlemi zeyn
Kamu rüsl-i kirâma oldı hâtem
Delîl ü reh-nümâ-yı halk-ı âlem
Risâlet mülkinün sultânı oldı
Serîr-i hâtemiyyet hânı oldı
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8b-10b.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Eyâ mahbûb-ı Rahmânî vücûdun maksad-ı aksâ
Senünçün halk idüpdür kâ’inâtı hâliku’l-eşyâ
Murâd-ı Hakk tapun olup tufeylündür kamu âlem
Anunçün cümle-i mahlûka irsâl eyledi Mevlâ
Sen ol hûrşîd-i rahşânsın ki işrâk idüp envârun
Zalâm-ı küfrî dünyâdan giderdi ey cihân-ârâ
Sen ol hâss-ı Hudâ’sın kim güzer kılup semâvâtı
İrişüp kâbe kavseyne makâmun oldı ev ednâ
Çü vakt-i lî-ma‘allâhda irişmez devrüne deyyâr
Kemâlât u merâtibde nazîrün yok durur aslâ
Vücûd-ı pâkinün zıllı görünmez nûr-ı źâtundan
Sen ol mir’ât-i Yezdân’sın ki rûşen ahsen-i hüsnâ
Hemîşe garka-i deryâ-yı envâr-ı İlâhî’sin
Müdâmî çünki meşhûdun cemâl-i rabbüne’l-a‘lâ
Makâm-ı hâtemiyyetde habîb ü hâs-ı hazretsin
Sana mahsûsdur şâhâ hemîn bu rütbe-i ‘ulyâ
Eyâ kân-ı kerem lutf u inâyetden idüp makbûl
Atâ kıl âsitânunda Selâmî bendene me’vâ
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf, Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8a-8b.
Nazm
Kulak tut imdi ey yâr-i talebkâr
Mürîd-i ma‘rifet-cûyâ-yı esrâr
Karîn olursa ger avn ü inâyet
Niŝâr idem dür-i deryâ-yı hikmet
Çü geldi âleme ol zât-ı eşref
Cihân oldı cemâlinden müşerref
Temâmet rûy-ı dünyâ oldı pür nûr
Heme eşyâ olup şevk ile mesrûr
Zemîn ü âsmân ol şeb-i safâdan
Pür oldı cümle savt-ı merhabâdan
Ki cism-i kâ’inâtun cânı geldi
Cihâna rahmet-i Rahmânî geldi
Nübüvvet kişverinün hânı geldi
Risâlet tahtınun sultânı geldi
Emîr ü seyyid-i sâdât geldi
Sipeh-sâlâr-ı mevcûdât geldi
Tulû‘ idüp sa‘âdet âfitâbı
Cihânı gark-ı envâr itdi tâbı
Tutup nûrı zemîn ü âsümânı
Münevver eyledi kevn ü mekânı
Bu âyîn ile ol mâh-ı münevver
Cihâna geldi sünnetlü mutahhar
Dü âlem buldı revnak tal‘atinden
Sa‘âdet ana k’ola ümmetinden
Tulû‘ itdügiçün ol mihr-i rahşân
Güm oldı âteş-i âteş-perestân
Yıkılup hem kilisâlar firâvân
İçinde niçe ruhbân oldı bî-cân
Tulû‘ itdügün ol hûrşîd-i tal‘ât
Cihân halkına bildürdi temâmet
Kamu hep ehl-i Mekke bildi anı
Ki geldi sâhib-i seb‘a’l-Meŝâ’yı
Temâmet eyleyüp i‘zâz u tekrîm
Be-gâyet itdiler ikrâm u ta‘zîm
Muhassal gün-be-gün nûr-ı cemâli
Ziyâde olup artırdı kemâli
Kaçan kim irdi on dört yaşa ol şâh
Temâmet nûr olup bedr oldı çün mâh
Çü bist ü pence irdi fahr-i âlem
Hadîce Hâtun’ı idindi hem-dem
Kırân idüp kamerle şems-i rahşân
Zuhûra geldi niçe necm-i tâbân
Müdâmî idüp envâ‘-ı ibâdât
Kılurdı dem-be-dem kat‘-ı makâmât
Çü irdi kırkına sultân-ı kevneyn
Kemâle irüp oldı hân-ı kevneyn
Pes oldı iştiyâkı hakka gâlib
Dil ü cânı olup cânâna tâlib
Hurûş u cûş idüp aşk-ı İlâhî
İlâhî isteyüp iderdi âhı
İçüp câm-ı mahabbetden şarâbı
Bulam diyü visâle feth-i bâbı
Kılurdı zârî vü feryâd u nâle
Tazarru‘ birle dâ’im zü’n-nevâle
İdüp pes derd-i dil-ber cânına kâr
Be-gâyet gâlib oldı aşk-ı dildâr
Dilinde kalmayup sabr u karârı
Gidüp elden inân-ı ihtiyârı
Hücûm iderdi şevk ile tarab-nâk
Giribân-ı vücûdı kılmaga çâk
Çü deryâ cûş idüp aşkıyla ol şâh
İderdi derd ile âh sehergâh
Gece gündüz o sultân-ı farîkeyn
Karârı kalmayup ol hân-ı kevneyn
Yürürdi aşk-ı Yezdân ile hayrân
Hayâl-i dil-ber idi mûnis-i cân
Yürekde cûş idüp deryâsı aşkun
Mübârek başına sevdâsı aşkun
Çıkup kılurdı geh keŝretde halvet
Gehî îsâr iderdi râh-ı uzlet
Atup efkâr-ı kevneyni verâya
Giderdi azm idüp tenhâ Hirâ’ya
Olup cûyende genc-i vasl-ı yârî
Varup mesken iderdi künc-i gârı
Anunçün ihtiyâr itmişdi uzlet
Ki halvetde bulınur üns-i hazret
Zebânında müdâmî zikr-i Yezdân
Derûn-ı dilde dâ’im fikr-i cânân
Enîs idüp hayâl-i dil-rübâsın
Ferâmûş itmiş idi mâ-sivâsın
Niyâz u iştiyâk u bî-karârı
Olupdur merkez-i perkâr kârı
İrüp âhir nihâyet intizâra
Mübeddel oldı şeb nûr-ı nehâra
İrişüp gâyet ü pâyâna hicrân
Hüveydâ oldı pes âŝâr-ı ihsân
Selâm u vahy-i Rabbânî getürdi
Semâdan hükm-i sultânî getürdi
Resûlu’llâh olup sultân-ı kevneyn
Cemâli nûrı kıldı âlemi zeyn
Kamu rüsl-i kirâma oldı hâtem
Delîl ü reh-nümâ-yı halk-ı âlem
Risâlet mülkinün sultânı oldı
Serîr-i hâtemiyyet hânı oldı
Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8b-10b.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Meslek | Görüntüle |
12 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Meslek | Görüntüle |
13 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | DERÛNÎ | d. ? - ö. 1544 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | TIRSÎ, Abdurrahim | d. ? - ö. 1519-1527? | Madde Adı | Görüntüle |