SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)

(d. ?/? - ö. 993/1585)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mustafa/Mustafa Selâmî’dir. Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen şairin seksen yaşlarında öldüğü bilgisi dikkate alındığında, 1510-15’li yıllarda İznik’de dünyaya gelmiş olmalıdır (Özcan 1989: 362). Fatih devri âlimlerinden Molla İzârî’nin torunudur. Babası Abdullah el-İznikî’dir (B. İsmail Paşa 1955: 437). Şair hakkında bütün kaynaklarda Selâmî Mustafa, Mustafa Selâmî Efendi şeklinde bahsedilirken Tuhfe-i Nâilî’de Kirmastî-zâde olarak değerlendirilmiştir (Kurnaz-Tatcı 2001: 1837). Tahsilini nerede, nasıl ve hangi medreselerde tamamladığına dair kaynaklarda açıkça bir bilgi bulunmayan Mustafa Selâmî Efendi, Bursalı Tâhir’e göre eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gitmiştir (B. Tâhir 1333: 81). Yaşadığı asrın uleması içinde seçkin bir yere sahiptir. Nev‘îzâde Atâyî, Mustafa Selâmî Efendi’nin dânişmend iken medresedeki görevinden ayrılarak seyr ü sülûkunu tamamlamak üzere tasavvufa yöneldiğini belirtmiştir. Bahaüddinzâde Efendi’den Bayramî, Burhan Efendi’den Zeyniyye tarikatı hilafeti almıştır. Önce Fatih Camii’nde vaiz olduğunu, sonra Süleymaniye Camii’nde tefsir ve hadis sohbetleri yaptığını bildirmiştir (Özcan 1989: 362). Ayrıca şair, adı geçen camilerde kürsü şeyhliği de yapmıştır. Bunların ardından Şeyh Yavsî Dergâhı’nda postnişin olmuştur. Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Mustafa Selâmî Efendi 993/1585 tarihinde vefat etmiştir. Edirnekapı haricindeki Emir Buhârî Camii haziresine defnedilmiştir.

Şiirlerinde Selâmî mahlasını kullanan Mustafa Selâmî Efendi’nin bilinen dört eseri vardır:

1. Risâletü’r-Reşâd fî Tahkikı Sebili’s-Sedâd: Manzum ve mensur karışık bir Türkçe esmâ-i hüsnâ şerhidir. Eserin girişinde akâid ve iman meseleleri bahis konusu edilmiştir. Asıl eser bundan sonra başlamaktadır. Metnin içinde 580 beyit civarında manzum bölüm yer almaktadır. Allah’ın güzel isimlerini ayet, hadis-i şerîf, kelâm-ı kibâr, Arapça ve Farsça yazılmış şiirlerden yaptığı alıntılar vasıtasıyla açıklama maksadını güden yazar, nesir kısımlarında süslü denebilecek ağdalı bir dil kullanmıştır. Eserin tenkitli metni, Yasin Güngör tarafından hazırlanan İznikli Mustafa Selâmî’nin Hayatı ve Eserleri adlı tezde yer almaktadır.

2. Delâilü’l-Hüdâ: Manzum ve mensur karışık bir kırk hadis şerhi olan Delâilü’l-Hudâ’nın Mustafa Selâmî Efendi’ye ait olduğu şüphelidir. Manzum kısımlarda ne kadar sade bir dil kullanılmışsa, mensur bölümlerde bir o kadar ağdalı ifadeler bulunmaktadır. Tamamı 58 varak olan bu şerh Kastamonu İl Halk Kütüphanesi 3677 numarada kayıtlıdır.

3. Mevlid-i Şerîf: Mustafa Selâmî Efendi’nin ele geçen yegâne manzum eseridir. Eserin varlığından ilk bahsedenler Bursalı Mehmed Tâhir ve Hüseyin Vassâf’tır (B. Tâhir 1333: 81; Yılmaz-Akkuş 2011: 301). Tespit edilebilen tek nüshası Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444 numarada kayıtlıdır. Tamamı 441 beyit olan mevlidin içinde farklı bir vezinde 9 beyitlik bir gazel yer almaktadır. Kendinden evvel yazılmış mevlidlere nazaran ahenksiz olan eser, pek çok aruz kusuruna sahiptir.

4. Şerh-i Hadîs-i Erbaîn: Manzum bir kırk hadis şerhi olan eserden ilk bahsedenler Bursalı Mehmed Tâhir ve Hüseyin Vassâf’tır. Kütüphane kayıtları ve kataloglarında yapılan taramalarda eserin nüshasına ulaşılamamıştır.

Selâmî Efendi vasat bir şair, iyi bir hatip ve Arapça-Farsçaya vâkıf bir nasirdir. Diğer mutasavvıf şairler gibi fikirlerini şiirleri vasıtasıyla halka ulaştırmayı amaçlamıştır. Şiirleri her ne kadar sade bir dile sahipse de ahenkten yoksundur. Nesirlerinde döneminde ki süslü nesir yazımının etkisinde kalarak şiirlerinde kullandığı sade dilin aksine ağır bir üslubu benimsemiştir.

Kaynakça

Bağdatlı İsmail Paşa (1955). Hediyyetü’l-Ârifîn, Esmâü’l-Müellifîn ve Âsârü’l-MusannifînC. II.  İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.

Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. C.1. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Güngör, Yasin (hzl.) (2008). İznikli Mustafa Selâmî’nin Hayatı ve Eserleri. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 

Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay. 

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Nev‘izâde Atâyî, Hadâiku’l-Hakayık fi Tekmileti’s-Şekâyık. İstanbul: Çağrı Yay. 

Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444.

Yılmaz, Ali, Mehmet Akkuş  (2011). Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ. C. 2. İstanbul: Kitabevi Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. RAMAZAN EKİNCİ
Yayın Tarihi: 13.03.2014
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Eyâ mahbûb-ı Rahmânî vücûdun maksad-ı aksâ

Senünçün halk idüpdür kâ’inâtı hâliku’l-eşyâ

 

Murâd-ı Hakk tapun olup tufeylündür kamu âlem

Anunçün cümle-i mahlûka irsâl eyledi Mevlâ

 

Sen ol hûrşîd-i rahşânsın ki işrâk idüp envârun

Zalâm-ı küfrî dünyâdan giderdi ey cihân-ârâ

 

Sen ol hâss-ı Hudâ’sın kim güzer kılup semâvâtı

İrişüp kâbe kavseyne makâmun oldı ev ednâ

 

Çü vakt-i lî-ma‘allâhda irişmez devrüne deyyâr

Kemâlât u merâtibde nazîrün yok durur aslâ

 

Vücûd-ı pâkinün zıllı görünmez nûr-ı źâtundan

Sen ol mir’ât-i Yezdân’sın ki rûşen ahsen-i hüsnâ

 

Hemîşe garka-i deryâ-yı envâr-ı İlâhî’sin

Müdâmî çünki meşhûdun cemâl-i rabbüne’l-a‘lâ

 

Makâm-ı hâtemiyyetde habîb ü hâs-ı hazretsin

Sana mahsûsdur şâhâ hemîn bu rütbe-i ‘ulyâ

 

Eyâ kân-ı kerem lutf u inâyetden idüp makbûl

Atâ kıl âsitânunda Selâmî bendene me’vâ

 

Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf, Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8a-8b.

 

Nazm

Kulak tut imdi ey yâr-i talebkâr

Mürîd-i ma‘rifet-cûyâ-yı esrâr

 

Karîn olursa ger avn ü inâyet

Niŝâr idem dür-i deryâ-yı hikmet

 

Çü geldi âleme ol zât-ı eşref

Cihân oldı cemâlinden müşerref

 

Temâmet rûy-ı dünyâ oldı pür nûr

Heme eşyâ olup şevk ile mesrûr

 

Zemîn ü âsmân ol şeb-i safâdan

Pür oldı cümle savt-ı merhabâdan

 

Ki cism-i kâ’inâtun cânı geldi

Cihâna rahmet-i Rahmânî geldi

 

Nübüvvet kişverinün hânı geldi

Risâlet tahtınun sultânı geldi

 

Emîr ü seyyid-i sâdât geldi

Sipeh-sâlâr-ı mevcûdât geldi

 

Tulû‘ idüp sa‘âdet âfitâbı

Cihânı gark-ı envâr itdi tâbı

 

Tutup nûrı zemîn ü âsümânı

Münevver eyledi kevn ü mekânı

 

Bu âyîn ile ol mâh-ı münevver

Cihâna geldi sünnetlü mutahhar

 

Dü âlem buldı revnak tal‘atinden

Sa‘âdet ana k’ola ümmetinden

 

Tulû‘ itdügiçün ol mihr-i rahşân

Güm oldı âteş-i âteş-perestân

 

Yıkılup hem kilisâlar firâvân

İçinde niçe ruhbân oldı bî-cân

 

Tulû‘ itdügün ol hûrşîd-i tal‘ât

Cihân halkına bildürdi temâmet

 

Kamu hep ehl-i Mekke bildi anı

Ki geldi sâhib-i seb‘a’l-Meŝâ’yı

 

Temâmet eyleyüp i‘zâz u tekrîm

Be-gâyet itdiler ikrâm u ta‘zîm

 

Muhassal gün-be-gün nûr-ı cemâli

Ziyâde olup artırdı kemâli

 

 Kaçan kim irdi on dört yaşa ol şâh

Temâmet nûr olup bedr oldı çün mâh

 

Çü bist ü pence irdi fahr-i âlem

Hadîce Hâtun’ı idindi hem-dem

 

Kırân idüp kamerle şems-i rahşân

Zuhûra geldi niçe necm-i tâbân

 

Müdâmî idüp envâ‘-ı ibâdât

Kılurdı dem-be-dem kat‘-ı makâmât

 

Çü irdi kırkına sultân-ı kevneyn

Kemâle irüp oldı hân-ı kevneyn

 

 Pes oldı iştiyâkı hakka gâlib

Dil ü cânı olup cânâna tâlib

 

Hurûş u cûş idüp aşk-ı İlâhî

İlâhî isteyüp iderdi âhı

 

İçüp câm-ı mahabbetden şarâbı

Bulam diyü visâle feth-i bâbı

 

Kılurdı zârî vü feryâd u nâle

Tazarru‘ birle dâ’im zü’n-nevâle

 

İdüp pes derd-i dil-ber cânına kâr

Be-gâyet gâlib oldı aşk-ı dildâr

 

Dilinde kalmayup sabr u karârı

Gidüp elden inân-ı ihtiyârı

 

Hücûm iderdi şevk ile tarab-nâk

Giribân-ı vücûdı kılmaga çâk

 

Çü deryâ cûş idüp aşkıyla ol şâh

İderdi derd ile âh sehergâh

 

Gece gündüz o sultân-ı farîkeyn

Karârı kalmayup ol hân-ı kevneyn

 

Yürürdi aşk-ı Yezdân ile hayrân

Hayâl-i dil-ber idi mûnis-i cân

 

Yürekde cûş idüp deryâsı aşkun

Mübârek başına sevdâsı aşkun

 

Çıkup kılurdı geh keŝretde halvet

Gehî îsâr iderdi râh-ı uzlet

 

Atup efkâr-ı kevneyni verâya

Giderdi azm idüp tenhâ Hirâ’ya

 

Olup cûyende genc-i vasl-ı yârî

Varup mesken iderdi künc-i gârı

 

Anunçün ihtiyâr itmişdi uzlet

Ki halvetde bulınur üns-i hazret

 

Zebânında müdâmî zikr-i Yezdân

Derûn-ı dilde dâ’im fikr-i cânân

 

Enîs idüp hayâl-i dil-rübâsın

Ferâmûş itmiş idi mâ-sivâsın

 

Niyâz u iştiyâk u bî-karârı

Olupdur merkez-i perkâr kârı

 

İrüp âhir nihâyet intizâra

Mübeddel oldı şeb nûr-ı nehâra

 

İrişüp gâyet ü pâyâna hicrân

Hüveydâ oldı pes âŝâr-ı ihsân

 

Selâm u vahy-i Rabbânî getürdi

Semâdan hükm-i sultânî getürdi

 

Resûlu’llâh olup sultân-ı kevneyn

Cemâli nûrı kıldı âlemi zeyn

 

Kamu rüsl-i kirâma oldı hâtem

Delîl ü reh-nümâ-yı halk-ı âlem

 

Risâlet mülkinün sultânı oldı

Serîr-i hâtemiyyet hânı oldı

 

Selâmî Mustafa. Mevlid-i Şerîf. Süleymaniye Ktp. Es‘ad Efendi 444. vr. 8b-10b.

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2DERÛNÎd. ? - ö. 1544Doğum YeriGörüntüle
3TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Doğum YeriGörüntüle
4MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5DERÛNÎd. ? - ö. 1544Doğum YılıGörüntüle
6TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Doğum YılıGörüntüle
7MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8DERÛNÎd. ? - ö. 1544Ölüm YılıGörüntüle
9TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Ölüm YılıGörüntüle
10MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11DERÛNÎd. ? - ö. 1544MeslekGörüntüle
12TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?MeslekGörüntüle
13MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14DERÛNÎd. ? - ö. 1544Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MECİKLİOĞLU, Sadrî Efendid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17DERÛNÎd. ? - ö. 1544Madde AdıGörüntüle
18TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Madde AdıGörüntüle