Madde Detay
ZÂRÎ, Mehmed
(d. ?/? - ö. 1320/1902)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed olan âşık, şiirlerinde Zârî mahlasını kullanmıştır. Meşhur bilginlerden Hacı Ârif Efendi’nin oğlu olan bu zat, Konya’da bilgisiyle ve düzgün sözüyle tanınmış vaizlerdendir. Hukuk (fıkıh) ve İslam Felsefesi (kelam) gibi İslami bilimlerde uzmanlığı vardı. Medreseden yetişme olduğu hâlde hareketleri laubali idi. O zamanki bilginlerin nefretini çeken saz ve söz meclislerinde bulunmaktan çekinmezdi. Şakalaşmaktan hoşlanırdı. Birgün Mevlevi tekkesine, arkadaşı Torun-zâde Hacı Ahmed Efendi ile gitti. Camiden çıkarlarken güzel bir delikanlı gözlerine ilişmiş, her ikisi de gence, kendi tabirlerince ilişmişlerdi. Hacı İsmail Efendi, Hoca’ya, bu kim diye sordu. Koca Âşık irticalen şu kıtayı okudu: “Bîgâne garip sordu ki bu yâr nerelidir/ Dedim bana sorma ciğerim pek berelidir/ Dil kâsesi hun ağlıyor ol dem dedi ki ol/ Beyşehirli kâkülleri kâfur Dereli’dir.” Hayatının son zamanlarında Tuhfe-i Vehbî’ye manzum bir şerh yazıyordu, fakat tamamlamayı başaramadan kırk sekiz yaşında olduğu halde H. 1320/M. 1902 tarihinde vefat eyledi (Ergun 2002: 199-200). Zârî’nin tam olarak ne zaman ve nerede doğduğu hakkındaki bilinmezlik ölümü için de geçerlidir.
Kaynakça
Ergun, Sadeddin Nüzhet (2002). Konya Vilâyeti Halkiyat ve Harsiyatı. Konya: Altunarı Ofset Matbaacılık.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. EMİNE ÇAKIRYayın Tarihi: 10.12.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan
Derunumda nice türlü derdim var
Dinleyin söyleyim size destanım
Bilmeyenler bilsin duymayan duysun
İşbu bin iki yüz sene doksanı
Mevlâdan gelene kılmalı sabır
Nice âlimler hep dualar okur
Tamam üç mâh kadar yağmadı yağmur
Esti yel kuruttu bâğ u bustanı
İnsanla hayvan belâsını buldu
Eşçâr u hububat cümle kuruldu
Nice kâralar hep bîçâre kaldı
Kesildi kalmadı âb-ı revânı
Benim bu makalim gelmesin
Zira bu seneler bulunmaz saman
Yerde nebât yoktur ne yisin hayvan
Yakarlar babalar kuru harmanı
Ne belli kış oldu ne belli bir yaz
Derunu yanıklar, dinleyin biraz
Malı çok olanın insafı olmaz
Cem etti her malı aldı meydanı
Çok yazıklar oldu fakire, baya
Sivas’a gitti kimisi Bursa’ya
Ayâli çok olan düştü belâya
Yadırgayıp gitti kendi vatanı
Kimi tarla sattı kimi nühâsın
Kimi sattı eğnindeki libâsın
Terk etti kardaşın oğlu babasın
Her biri bir yana düştüler ya’ni
Gelirler sâiller halinden bilmez
Boş göndersen eğer Hak razı olmaz
Biraz hubz versen kendine kalmaz
Ne yaman göç oldu, bulmadık nânı
Keşki maderimden doğmaya idim
Böyle bir vakitler görmeye idim
Şimdi fakir oldum, ezelde baydım
Kimseler görmesin böyle zamanı
Konya şehir yolu cümle kapandı
Fukaralar candan bezdi usandı
Âsiyaplar dönmez, sular tükendi
Çocuklar: Nân deyip kılur figânı
Bütün insan ağlar, asla gülemez
Arasan bir şa’îr, yulaf bulamaz
Sad hezarân kâtip hesap kılamaz
Bu sene de telef olan hayvanı
Koyunlar meleşir yoktur yiyecek
Saman da alaf da yok ki verecek
Günde ben on dane olup ölecek
Bu yıl kasaplığın şöhreti, şanı
Hakkın verdiğine kılmayız şükür
Herkesin lisanı, elfâzı küfür
Belirsiz oldu İslâm ile kâfir
Cümle kendimizin cürm ü ısyânı
Kullar azmayınca erişmez belâ
Zulümden münezzeh Hazret-i Mevlâ
Bir kemâl ardında zevaldir illâ
Tâ ezelden böyle Hakkın fermanı
Hayy ü tüvânâdır murâdın işler
Kimin malın kimisin bağışlar
Bir anda halk eder dağ ile taşlar
Dilerse mahv eder fâni cihânı
Zârî –i bîçâre sözü uzatma
Agniyâ olana meddahlık satma
Mevlâ verir rızkın Hû deye yatma
Rûz u şeb zikr eyle ganî sübhânı
Ergun, Sadeddin Nüzhet (2002). Konya Vilâyeti Halkiyat ve Harsiyatı. Konya: Altunarı Ofset Matbaacılık. 200-202.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 10.12.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan
Derunumda nice türlü derdim var
Dinleyin söyleyim size destanım
Bilmeyenler bilsin duymayan duysun
İşbu bin iki yüz sene doksanı
Mevlâdan gelene kılmalı sabır
Nice âlimler hep dualar okur
Tamam üç mâh kadar yağmadı yağmur
Esti yel kuruttu bâğ u bustanı
İnsanla hayvan belâsını buldu
Eşçâr u hububat cümle kuruldu
Nice kâralar hep bîçâre kaldı
Kesildi kalmadı âb-ı revânı
Benim bu makalim gelmesin
Zira bu seneler bulunmaz saman
Yerde nebât yoktur ne yisin hayvan
Yakarlar babalar kuru harmanı
Ne belli kış oldu ne belli bir yaz
Derunu yanıklar, dinleyin biraz
Malı çok olanın insafı olmaz
Cem etti her malı aldı meydanı
Çok yazıklar oldu fakire, baya
Sivas’a gitti kimisi Bursa’ya
Ayâli çok olan düştü belâya
Yadırgayıp gitti kendi vatanı
Kimi tarla sattı kimi nühâsın
Kimi sattı eğnindeki libâsın
Terk etti kardaşın oğlu babasın
Her biri bir yana düştüler ya’ni
Gelirler sâiller halinden bilmez
Boş göndersen eğer Hak razı olmaz
Biraz hubz versen kendine kalmaz
Ne yaman göç oldu, bulmadık nânı
Keşki maderimden doğmaya idim
Böyle bir vakitler görmeye idim
Şimdi fakir oldum, ezelde baydım
Kimseler görmesin böyle zamanı
Konya şehir yolu cümle kapandı
Fukaralar candan bezdi usandı
Âsiyaplar dönmez, sular tükendi
Çocuklar: Nân deyip kılur figânı
Bütün insan ağlar, asla gülemez
Arasan bir şa’îr, yulaf bulamaz
Sad hezarân kâtip hesap kılamaz
Bu sene de telef olan hayvanı
Koyunlar meleşir yoktur yiyecek
Saman da alaf da yok ki verecek
Günde ben on dane olup ölecek
Bu yıl kasaplığın şöhreti, şanı
Hakkın verdiğine kılmayız şükür
Herkesin lisanı, elfâzı küfür
Belirsiz oldu İslâm ile kâfir
Cümle kendimizin cürm ü ısyânı
Kullar azmayınca erişmez belâ
Zulümden münezzeh Hazret-i Mevlâ
Bir kemâl ardında zevaldir illâ
Tâ ezelden böyle Hakkın fermanı
Hayy ü tüvânâdır murâdın işler
Kimin malın kimisin bağışlar
Bir anda halk eder dağ ile taşlar
Dilerse mahv eder fâni cihânı
Zârî –i bîçâre sözü uzatma
Agniyâ olana meddahlık satma
Mevlâ verir rızkın Hû deye yatma
Rûz u şeb zikr eyle ganî sübhânı
Ergun, Sadeddin Nüzhet (2002). Konya Vilâyeti Halkiyat ve Harsiyatı. Konya: Altunarı Ofset Matbaacılık. 200-202.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Destan
Derunumda nice türlü derdim var
Dinleyin söyleyim size destanım
Bilmeyenler bilsin duymayan duysun
İşbu bin iki yüz sene doksanı
Mevlâdan gelene kılmalı sabır
Nice âlimler hep dualar okur
Tamam üç mâh kadar yağmadı yağmur
Esti yel kuruttu bâğ u bustanı
İnsanla hayvan belâsını buldu
Eşçâr u hububat cümle kuruldu
Nice kâralar hep bîçâre kaldı
Kesildi kalmadı âb-ı revânı
Benim bu makalim gelmesin
Zira bu seneler bulunmaz saman
Yerde nebât yoktur ne yisin hayvan
Yakarlar babalar kuru harmanı
Ne belli kış oldu ne belli bir yaz
Derunu yanıklar, dinleyin biraz
Malı çok olanın insafı olmaz
Cem etti her malı aldı meydanı
Çok yazıklar oldu fakire, baya
Sivas’a gitti kimisi Bursa’ya
Ayâli çok olan düştü belâya
Yadırgayıp gitti kendi vatanı
Kimi tarla sattı kimi nühâsın
Kimi sattı eğnindeki libâsın
Terk etti kardaşın oğlu babasın
Her biri bir yana düştüler ya’ni
Gelirler sâiller halinden bilmez
Boş göndersen eğer Hak razı olmaz
Biraz hubz versen kendine kalmaz
Ne yaman göç oldu, bulmadık nânı
Keşki maderimden doğmaya idim
Böyle bir vakitler görmeye idim
Şimdi fakir oldum, ezelde baydım
Kimseler görmesin böyle zamanı
Konya şehir yolu cümle kapandı
Fukaralar candan bezdi usandı
Âsiyaplar dönmez, sular tükendi
Çocuklar: Nân deyip kılur figânı
Bütün insan ağlar, asla gülemez
Arasan bir şa’îr, yulaf bulamaz
Sad hezarân kâtip hesap kılamaz
Bu sene de telef olan hayvanı
Koyunlar meleşir yoktur yiyecek
Saman da alaf da yok ki verecek
Günde ben on dane olup ölecek
Bu yıl kasaplığın şöhreti, şanı
Hakkın verdiğine kılmayız şükür
Herkesin lisanı, elfâzı küfür
Belirsiz oldu İslâm ile kâfir
Cümle kendimizin cürm ü ısyânı
Kullar azmayınca erişmez belâ
Zulümden münezzeh Hazret-i Mevlâ
Bir kemâl ardında zevaldir illâ
Tâ ezelden böyle Hakkın fermanı
Hayy ü tüvânâdır murâdın işler
Kimin malın kimisin bağışlar
Bir anda halk eder dağ ile taşlar
Dilerse mahv eder fâni cihânı
Zârî –i bîçâre sözü uzatma
Agniyâ olana meddahlık satma
Mevlâ verir rızkın Hû deye yatma
Rûz u şeb zikr eyle ganî sübhânı
Ergun, Sadeddin Nüzhet (2002). Konya Vilâyeti Halkiyat ve Harsiyatı. Konya: Altunarı Ofset Matbaacılık. 200-202.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Destan
Derunumda nice türlü derdim var
Dinleyin söyleyim size destanım
Bilmeyenler bilsin duymayan duysun
İşbu bin iki yüz sene doksanı
Mevlâdan gelene kılmalı sabır
Nice âlimler hep dualar okur
Tamam üç mâh kadar yağmadı yağmur
Esti yel kuruttu bâğ u bustanı
İnsanla hayvan belâsını buldu
Eşçâr u hububat cümle kuruldu
Nice kâralar hep bîçâre kaldı
Kesildi kalmadı âb-ı revânı
Benim bu makalim gelmesin
Zira bu seneler bulunmaz saman
Yerde nebât yoktur ne yisin hayvan
Yakarlar babalar kuru harmanı
Ne belli kış oldu ne belli bir yaz
Derunu yanıklar, dinleyin biraz
Malı çok olanın insafı olmaz
Cem etti her malı aldı meydanı
Çok yazıklar oldu fakire, baya
Sivas’a gitti kimisi Bursa’ya
Ayâli çok olan düştü belâya
Yadırgayıp gitti kendi vatanı
Kimi tarla sattı kimi nühâsın
Kimi sattı eğnindeki libâsın
Terk etti kardaşın oğlu babasın
Her biri bir yana düştüler ya’ni
Gelirler sâiller halinden bilmez
Boş göndersen eğer Hak razı olmaz
Biraz hubz versen kendine kalmaz
Ne yaman göç oldu, bulmadık nânı
Keşki maderimden doğmaya idim
Böyle bir vakitler görmeye idim
Şimdi fakir oldum, ezelde baydım
Kimseler görmesin böyle zamanı
Konya şehir yolu cümle kapandı
Fukaralar candan bezdi usandı
Âsiyaplar dönmez, sular tükendi
Çocuklar: Nân deyip kılur figânı
Bütün insan ağlar, asla gülemez
Arasan bir şa’îr, yulaf bulamaz
Sad hezarân kâtip hesap kılamaz
Bu sene de telef olan hayvanı
Koyunlar meleşir yoktur yiyecek
Saman da alaf da yok ki verecek
Günde ben on dane olup ölecek
Bu yıl kasaplığın şöhreti, şanı
Hakkın verdiğine kılmayız şükür
Herkesin lisanı, elfâzı küfür
Belirsiz oldu İslâm ile kâfir
Cümle kendimizin cürm ü ısyânı
Kullar azmayınca erişmez belâ
Zulümden münezzeh Hazret-i Mevlâ
Bir kemâl ardında zevaldir illâ
Tâ ezelden böyle Hakkın fermanı
Hayy ü tüvânâdır murâdın işler
Kimin malın kimisin bağışlar
Bir anda halk eder dağ ile taşlar
Dilerse mahv eder fâni cihânı
Zârî –i bîçâre sözü uzatma
Agniyâ olana meddahlık satma
Mevlâ verir rızkın Hû deye yatma
Rûz u şeb zikr eyle ganî sübhânı
Ergun, Sadeddin Nüzhet (2002). Konya Vilâyeti Halkiyat ve Harsiyatı. Konya: Altunarı Ofset Matbaacılık. 200-202.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | IYÂNÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Ayşegül Genç | d. 18 Mart 1978 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | SIRRÎ, Sırrî Paşa | d. 1802-03 - ö. 1853-54’ten sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | IYÂNÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Ayşegül Genç | d. 18 Mart 1978 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | SIRRÎ, Sırrî Paşa | d. 1802-03 - ö. 1853-54’ten sonra | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | IYÂNÎ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Ayşegül Genç | d. 18 Mart 1978 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | SIRRÎ, Sırrî Paşa | d. 1802-03 - ö. 1853-54’ten sonra | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | IYÂNÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Ayşegül Genç | d. 18 Mart 1978 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | SIRRÎ, Sırrî Paşa | d. 1802-03 - ö. 1853-54’ten sonra | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | IYÂNÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Ayşegül Genç | d. 18 Mart 1978 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | SIRRÎ, Sırrî Paşa | d. 1802-03 - ö. 1853-54’ten sonra | Madde Adı | Görüntüle |