ZİYÂ'Î, Yusuf Can/ Ziyâ'î Yusuf

(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Isparta/Hamîd ilinde yetişmiş, ulemâ sınıfına mensup bir şairdir. Tek nüshası Almanya Milli Kütüphanesinde (Staatsbiblioteke/ Berlin: Ms.or.oct.3691) kayıtlı olan ve Kanunî Sultan Süleyman’a sunulan Yusuf u Züleyha mesnevisinin giriş mahiyetindeki bölümlerinde, üç yerde şair, mahlasını “Yusuf Cân” olarak zikretmektedir. Bu isimde bir şair hakkında tezkirelerde her hangi bir bilgi yer almadığı gibi Türkiye yazmaları kataloglarında da kayıtlı bir eser bulunmamaktadır.

Latîfî, 16. yüzyılda Yusuf u Züleyha yazan şairler arasında Ziyâ'î Yusuf Çelebi adlı bir şairden bahsetmektedir. Tezkirede, Ziyâ'î Yusuf’un mesnevisinden alıntılanan dört beyit, şairin kimliğini tespit etmemize yardımcı olmaktadır. Latîfî’nin “işlerinizde danışınız, hadisi gereği istişarenin öneminden bahseden şu birkaç beyit o kitaptandır” sözleriyle takdim ettiği beyitler Yusuf Cân’ın mesnevisinde (b. 1622-1625) aynen geçmektedir. Şairden bahseden diğer kaynaklardaki bilgiler de Latifî Tezkiresi'ne dayanmaktadır. Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Agah Sırrı Levend, Amil Çelebioğlu ve Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü şair hakkında tek kaynak olarak Latîfî’yi zikretmektedir.

Latifî’ye göre Ziyâ'î Yusuf, gazel tarzında kendini geliştirmemiş ancak Yusuf u Züleyha mesnevisiyle Hamdî’den sonra bu konuda yazılmış en başarılı eseri vermiştir. Yusuf Cân’ın 16. Yüzyıl mesnevi yazıcılığında artık çok yaygın olan mesnevi içinde gazel söyleme tarzına hiç iltifat etmemiş olmasını Latîfî’nin bu sözleriyle ilişkilendirmek mümkündür. Latîfî, şairi “İsmi Yûsuf ve kendisi derviş yaratılışlı ve teklifsiz, rahat bir kimseydi.” ifadeleriyle tanıtmaktadır. Eserindeki söylemleri de Yusuf Cân’ın “rindâne” tarzıyla, dini tasavvufi kültürün uzağında olmamakla beraber, her hangi bir tarikata da mensup olmadığını düşündürmektedir. Latîfî, şairin renkli üslûbu, ince, derinlikli hayalleri olduğunu söyler. Gerçekten mesnevinin kurgu ve tahkiye başarısından çok duyguların ifadesinde ince ince işlenmiş hayaller; güzelliğe karşı hassas şairin her vesile ile kalem oynattığı tabiat, mekân ve Yusuf ve Züleyha’nın fiziki güzelliklerine dair tasvirleri; mazmunların, edebî sanatların incelikle kullanımı dikkat çekmektedir.

Kaynakça

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latifi, Tezkiretü'ş- Şu'ara ve Tabrisatü'n- Nuzema (İnceleme- Metin). Ankara: AKM Yay.

Çelebioğlu, Amil ( 1994). Kanuni Sultan Süleyman Devri Türk Edebiyatı. İstanbul: MEB Yay.

Çelebioğlu, Amil (1999). Türk Edebiyatı'nda Mesnevi, XV. Yy.'a Kadar. İstanbul: Kitabevi Yay.

Ertaylan, İsmail Hikmet (1960). Yusuf ile Züleyha. İstanbul: Edebiyat Fakültesi Yay.

İpekten, Halûk, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 

İsen, Mustafa (1999). Latîfî Tezkiresi. Ankara: Akçağ Yay.

Levend, Agâh Sırrı (1967). “Divan Edebiyatında Hikâye”. TDAY-Belleten 99.

Türkdoğan Gökcan, Melike (2010). Klasik Türk Edebiyatında Yusuf u Züleyha Mesnevileri. Ankara: Kültür Bakanlığı e-kitap: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-292434/h/klasik-turk-edebiyatinda-yusuf-u-zuleyha-mesnevileri.pdf[erişim tarihi: 14.07.2013]

 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MELİKE GÖKCAN TÜRKDOĞAN
Yayın Tarihi: 14.07.2013
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Kanuni Sultan Süleyman medhiyesi’nden

Çü Hak icâd idüp bu kâinatı

Getürdi vara yokdan mümkinâtı

 

Cihân oldı çü bir şahs-ı mu’ayyen

Gelüp insan ana çeşm oldı rûşen

 

Olubdur bu mu’ayyen çeşme insan

Vücûd-ı zıll-i Hak Sultân Süleymân

 

Münevver çeşm-i insâniyyet andan

Müzeyyen mülk-i sultâniyyet andan

 

Ne göz k’ol pertev-i Hak’dan bulanur

Ayân ola ana her râz-ı mestûr

 

 28      Sürûr gerdûn anun yolına dîde

Ana basdığıçün pây ol güzîde

 

Yüzinden rûşen anun çeşm-i âdem

Deminden gülşen anun hâk-i ‘âlem

 

Şeh-i sıddîk sîmâ vü ‘âlî şân

Ömer-adl iftihâr-ı âl-i Osman

 

Bu gün Mısr-ı keremde bî-gümân ol

Virür ahlâk-ı Yûsuf’dan nişân ol

 

Gubâr-ı râhı kuhl-ı çeşm-i devlet

Fürûğ-ı râhı nûr-ı ayn-ı millet

 

29       Kefi bahr-i atâ her barmak andan

Akar ihsân olupdur ırmak andan

 

Bu ırmaklardan olur hûb-ı hurrem

Hezârân mezra'-ı âmâl her dem

 

Müşerref sikke-i devletde adı

Mükerrem husbe-i milletde yâdı

 

Riyâz-ı şer anun adliyle gülşen

Rumûz-ı gayb anun râyiyle rûşen

 

Ne ilm olduysa ‘akl-ı küllde hâsıl

Olur zihni anun külline şâmil

 

29       Görüp rezmin olur Merrîh hayrân

Bilüp adlin dutar çerh elde mîzân

 

Anun hilmi yanında bâd çün hâk

Anun hükmi önünde hâk çâlâk

 

Sefer itse zaferdür peyk-i râhı

Neberd itse muzafferdür siyâhı

 

Zaferde fer bulur azm-i seferden

Seferde nicedür ola zaferden

 

Firār-ı çerhe ger kâf ü kârı

Koya bir nokta tiz ide karârı

 

30       Çü tîgün ola tâbende berki

İde gün gibi rûşen garb ü şarkı

 

Degülken bâki her berkun berâkı

Hemîşe berk anun tîginde bâkî

 

Bulup bu berkden çeşm-i zafer nûr

İder huffâş-veş ‘adâ gözin kör

(.....)

Olaldan âfitâb-ı adli tâbân

Zalâm-ı zulm olur şeb gibi pinhân

 

Süde âhûbere ger olmıya sîr

Virür devrinde anun şir ana şîr

 

305        Peleng-i hufteden nat‘ idüp âhû

Yatur râhat gözine gelse uyhu

 

Yelüp tağda yorulsa gerek hûn-rîz

Koyun kor denbeden bâlin ana tiz

 

Gazalün dutsa bend-i dâm ayağın

Çözer pençeyle anun şir ayağın

 

Koyup farka felek-veş efser-i zer

Tolansa şark ü garb bir kişi ger

 

Göz açup zehresi yok kim bir âdem

Baka ol efser-i zerrîne bir dem

 

310        Müdâm eyyâm-ı adlinde çü bâde

Olur cem’ âb ü âteş bir arada

(…..)

315        Şehâ şol kim eşigünde koya baş

Yeri çarh olur anun gün gibi fâş

 

Salarsa çetr-i câhun mûra sâye

Şerefde kadri nâz ide hümâya

 

Virirse mihrün iksiri yire tâb

Ola rûyum gibi toprak zer-i nâb

 

Yem-i cûdundan alsa ebr behre

İçüre âb-ı hayvân ehl-i dehre

 

Virürse âfitâb-ı haşmetün fer

Ola kâh-i sebük kûh-i girân-ser

 

320        Ne geşt-i zulm olur devründe sîrâb

Ne çeşm-i fitne eyyâmunda bî-hâb

 

(….)

32       İrerse himmetünden zerreye fer

Ola rütbetde hurşîde berâber

 

Nice k’ola münevver çeşm-i âlem

Füruğ-ı sal‘at-ı merdümle her dem

 

Vire hurşîd-i adlün âleme nûr

Zalâm-ı zulm ola âfâkdan dûr

 

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1NÂMÎ, Cafer Nâmî Efendid. ? - ö. III. Murat devri (1574-95)Doğum YeriGörüntüle
2KÂDİRÎ, Abdülkadir Hamîdî Efendid. ? - ö. 1548Doğum YeriGörüntüle
3MÎRÎ, Emrullahd. ? - ö. 1560Doğum YeriGörüntüle
4AŞKÎ/IŞKÎ, Aşkî-i Kadîm, Muhammed Abdürrezzâkd. XV. yüzyıl başı ? - ö. 1483’ten sonra ?MeslekGörüntüle
5KANDÎ, Hürrem Paşa-zâde Kandî Beyd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
6ŞERÎFÎ, Şerîfî-zâde Seyyid Mehmed Efendid. ? - ö. 1630Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
7ALEMÎd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
8HÂSILÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
9ZÂRÎ, Nokta-zâde/Noktacı-zâde Câfer Çelebid. ? - ö. 1631Madde AdıGörüntüle
10FAHİMÎ, Abdurrahim Doğand. 1853 - ö. 28.03.1933Madde AdıGörüntüle