Madde Detay

Hasan Hüseyin Çavtekin, 1963 yılında Yozgat merkeze bağlı Karafatma köyünde dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra Ankara'ya göç etmiştir. Âşık, Ankara'da mobilya ve döşeme işleri ile uğraşmakta, hobi olarak söz yazmaktadır. Doğduğu ormanlık köyle gurur duyan âşık, köyüne de şiirler yazmıştır. Görücü usulü evlilik yapan Hasan Hüseyin Çavtekin üç çocuk babasıdır. Sanatını etkileyen konuların başında toplumsal olayların ve çocukların geldiğini ifade etmiştir.

İlk şiirini 1983 yılında söyleyen Âşık Hasan, bu şiirlerinde hiçbir değişiklik yapmamış, ilk hâllerini muhafaza etmiştir. Rüya ve bade inancı olan âşığa gördüğü rüya sorulduğunda bunun bir sır olduğunu söyleyerek anlatmak istememiştir. Âşık Hasan'ın bir ustası olmamıştır. Geçmişte TRT'de Nuri Erdem'den bir ay kurs almış, notaları tam kavrayamadığı için saz çalmayı kendi kendine geliştirmiş, pratik yapmıştır. Oğlunu da bu yolda yetiştirmektedir. Şiirlerinde mahlas olarak adı "Hasan"ı kullanmıştır.

Herhangi bir âşıklık koluna mensup olmayan Âşık Hasan, şiirlerinde pek çok konuya değinmiştir. Bunlar kimi zaman sevgi, kimi zaman siyaset, kimi zaman da Pir Sultan ile ilgili şiirler olmuştur. İrticalen şiir söylememektedir. Yazdığı şiirleri hastalığı nedeniyle kitap haline getiremeyen Âşık Hasan, bu konuda çalışmalar yapmak istediğini belirtmiştir. 1987'de kaset çıkartmaya çalışmış fakat hastalığı nedeniyle bu konu üzerinde de fazla duramamıştır. Âşık Hasan kendisi kitap ya da kaset çıkaramasa da onun eserlerini okuyan kişiler olmuştur. Bunlardan bazıları Eyüp Bozdağ, Baki Kılıçaslan, Yozgat Yerköy'de Yüksel Nihan'dır. Bazı şiirlerinin ise izinsiz olarak kendi ismi zikredilmeden okunduğunu söylemektedir (Öztürk 2010: 192).

Âşık Veysel, Pir Sultan, Mahsuni Şerif, Gülabi, Bayram Düşünür gibi âşıklardan ilham aldığını, onların yolundan gitmeye çalıştığını belirtmiştir. Günümüzdeki ozanların pek çoğunu dinlediğini, Gülabi'ye sempati duyduğunu, ozan olan herkesi beğendiğini söylemiştir. Ailesinde de sazla uğraşan kişiler olduğunu belirtmiştir. Bugünkü âşıklık geleneğinde âşıklara ve ozanlara yer verilmesinin gerektiğine değinen Âşık Hasan, usta-çırak ilişkisinin ve saygının önemini vurgulamıştır. Üniversite öğrencilerinin yaptığı çalışmalar küçük olsa bile ileride detaylandırılıp gelişeceğini, bu tür çalışmaların çok önemli olduğunu söylemiştir. Tanıtım konusunda İbrahim Tatlıses'i örnek gösteren Âşık Hasan, "İbrahim Tatlıses nasıl inşaat işçisiyken birileri elinden tuttuysa bizim gibi ozanların da birilerinin ellerinden tutması gerekir." şeklinde düşüncelerini dile getirmiştir (Öztürk 2010: 192).

Ticaretle uğraşan Âşık Hasan, fazla imkânı olmadığı için derneklere üye olamadığını ve çağırıldığı yerlere gidemediğini söylemiştir. Bu işi tam anlamıyla profesyonelce değil hobi olarak yapan Âşık Hasan, herhangi bir ödül ve dereceye sahip değildir (Öztürk 2010: 192).