Madde Detay
AFVÎ, Yakub
(d. 1089/1678 - ö. 1149/1736-37)
tekke şairi
(Tekke / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Yakub b. Mustafa b. Hüseyin olan mutasavvıf, şiirlerinde mahlas olarak Afvî’yi kullanmıştır. Şeyhi Osman Efendi’nin damadı olması nedeniyle “Damad” ve “Uzvî” lakaplarıyla tanınmıştır. Ayrıca Celvetiyye’nin Selâmiyye koluna nisbetle “es-Selâmî” nisbesiyle de anılmıştır. İstanbul Topkapı’da H.1089/ M.1678 tarihinde dünyaya gelmiştir. Yakub Afvî Efendi, Selâmî Ali Efendi’nin halifelerinden Amasyalı Odabaşı Şeyh Fenayî Mustafa Efendi’nin (ö.1115/1703-04) oğludur. Ailesi hakkında kaynaklarda bilgi çok azdır. Babası Fenayî Mustafa Efendi, tasavvufa intisabından önce Yeniçerilerin yirminci bölüğünün odabaşısı olduğu için “odabaşı şeyhi” olarak meşhur olmuştur. Beşiktaş’ta Yahya Efendi Dergâhı’na yakın bir yerde inşa ettirdiği tekkesinde ömrünün sonuna kadar irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. Mustafa Efendi, 1115/1704 tarihinde vefat etmiştir (Muslu 2004: 475). Celvetiyye tarikatı şeyhlerinden fazilet sahibi bir zat olup, müfessir ve Hanefi mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Celveti tarikatının Selâmiye koluna mensup olan Yakub Afvî Efendi, ilk tahsilini küçük yaşta babasından ve zamanın diğer âlimlerinden almış, temel din bilgilerini ve yardımcı ilimleri tahsil etti. Tefsir ilminin ve Hanefi mezhebi fıkıh bilgilerinin inceliklerine vâkıf oldu. (Ayvansarâyî (yty): 2, 199) Üsküdar’da Çavuşderesi yakınlarındaki dergâhında insanlara doğru yolu anlatıp, Allahü Teâlânın dinini öğretmekle meşgul olan Üsküdar Atpazarı Celveti Tekkesi’nde postnişin bulunan Bilecikli Osman Efendi’nin hizmetine girdi ve onun manevi terbiyesinde seyr u sülûkunu tamamlayarak halifesi ve damadı oldu. Afvî Efendi, Şeyhinden tarikat adabını alıp eğitimini tamamlandıktan sonra da halifesi oldu. Şeyhi Osman Efendi’nin 1140/1728 yılında vefatından bir hafta önce de yine şeyhinin talimatıyla irşad görevini üstlenmiştir (Özcan 1989: 5, 438).
Meslek hayatına çeşitli camilerde vaizlik görevi yaparak başlamıştır. Bu camiler Üsküdar’daki Vâlide Sultan camiinde Cuma vaizliği, Selâtîn camisi Cuma vaizliği ile Şehzâde câmii Cuma vaizliği görevleridir. Bu görevlerinde insanlara nasihat ederek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Kayınpederi ve şeyhi Osman Efendi’nin vefatı üzerine görevli olduğu işlerden ayrılarak Hüdâyî Asitânesi’nin on beşinci şeyhi olarak göreve başladı. Ömrünün sonuna kadar insanlara Celvetî yolunu öğreterek, talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Vakitlerini ilim öğrenmek, öğrendiklerini neşretmek, ibadet edip öğrendikleri ile amel etmekle geçiren Yakub Afvî, birçok mürid yetiştirmiştir (Bursalı 1333: 1, 140). Yakub Afvî Efendi, “Şeyh-i Rahil” terkibinin delaleti olan H.1149/ M.1736-37 yılında vefat etmiş, vasiyeti üzerine İnâdiye’de, Karacaahmet’e giden caddenin sağ tarafında annesinin yanına defnedilmiştir.
Yakub Afvî Efendi ile ilgili Ahmet Ateşyürek tarafından “Yakup Afvî’nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvuf Anlayışı” adında bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Daha çok tasavvufla ilgili vaaz ve nasihatlerden oluşan eserleri vardır. Tespit edilebilen eserleri şunlardır;
1. Mesâbîh Şerhi Mefâtih: Hadis ilmiyle ilgili olan eseri Arapça olarak kendi el yazısıyla şerh etmiştir.
2. El-Vesîletü’l-Uzmâ li-Hazreti’n-Nebiyyü’l-Müctebâ: Peygamber efendimizin (s.a.v.) hayatından ve salavât-ı şerîfenin faziletlerinden, şefaatten, salat ve selamla ilgili menkıbelerden bahseden beş bölüm üzerine tertip edilmiş matbu Arapça bir eserdir. Eserin iki yazma nüshası vardır. Biri Süleymaniye Kütüphanesi Hüdayi Efendi Böl. No: 392/2, 39 vr.; diğeri ise Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi Böl. No: 285’dedir.
3. Neticetü’t-Tefâsîr: Yakup Afvî, bu eseri Yusuf suresi ile ilgili olarak Beydâvî, Razî, Zemahşerî, Kurtûbî, Nisâbûrî, Begavî, Ebu’s-Suûd, İmam Maturîdî ve Kuşeyrî gibi meşhur müfessirlerin açıklamalarını bir araya getirmek suretiyle Arapça olarak yazmıştır.
4. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye: Yakup Afvî, bu eserini çevresindeki insanlara bir armağan olarak kaleme almıştır. Eser Aziz Mahmud Hüdâyî’nin “Ezelden aşkla biz yâne geldik / Hakîkat şem’ine pervane geldik” beytiyle başlayan ilahisinin açıklamasını ihtiva ettiği için bu adı almıştır. Eserin dili Türkçe olup üç fasıl bir hatimeden oluşmuş ve 1731 yılında tamamlanmıştır. Eserin ilk bölümünde saliklerin hallerinden bahseder ve saliki iki kısma ayırır. İkinci bolümde, “âlem” kelimesinin ulemanın ve sufilerin gözünde ne anlama geldiğini açıklar ve hazerât-ı hams konusuna geçer. Üçüncü bölümde Hüdâyî’nin beş beyitlik ilahisini açıklar. Hatime kısmında Seyyid Şeriften aldığını belirttiği sefer, hakka’l-yakîn, hakaiku’l-esmâ vb. tasavvufi terimlerin ıstılah anlamlarını belirtir. Kendi görüş ve yorumlarını da katarak eserini tamamlar. Eserin yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No:392/1'dedir (Ateşyürek 2003: 31).
5. Elhakkat ale’t-Tecelliyât: Abdülganî Nablüsî Hazretlerinin “Lemaâtü’l-Berkü’n-Necdî Şerh-i Tecelliyât-ı Mahmûd Efendi” adlı eserinin mukaddimesine ilavelerini ihtiva etmektedir.
6. Hülâsatü’l-Beyân fî Mezhebi’n-Nu’mân: Hanefi mezhebi kurucusu İmâm-ı Azam Hazretlerini tanıtmak için kaleme alınmış Arapça bir eserdir. İmam-ı Azam’ın menkıbelerinden, ortaya koyduğu belli başlı fıkhi meselelerden bahsetmektedir. İki bölüm ve bir hatimeden oluşmaktadır. Yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/3’de kayıtlıdır.
7. Kenzü’l-Vâ’izîn: Tasavvufla ilgili konularda vaaz niteliğindedir.
8. Hediyyetü’l-Vu'az: Mecalis tarzında yüksek öğütlerden bahseden bir eserdir. Hz. Muhammed’in faziletleri, ihlâs suresinin tefsiri, Recep, Şaban ve Ramazan aylarında oruç tutmanın faziletleri gibi bir çok konuyu ele almıştır. Eser her birinin başlığı bir ayet olmak üzere kırk iki bölümden oluşmaktadır. Eserin dili Arapça olup nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hüdayi Efendi Böl. No:336’da kayıtlıdır.
9. Hediyyetü’s-Sâlikin: Yakup Afvî’nin bu eseri, Celvetiyye tarikatının adab ve erkanını açıklamak için kaleme alınmış Türkçe arifâne bir risaledir. Eser, üç bölüm ve bir hatimeden teşkil etmiştir. Birinci bölümde, Celvetî tarikatının ortaya çıkışını ve bununla ilgili bazı meseleleri ve tarikata yeni girenlerin yapması gerekenleri açıklamıştır. İkinci bölümde, salikin seyr ü sülûk dereceleri kaleme alınmıştır. Üçüncü bölümde ise, salikin dikkat etmesi gereken davranışlara yer verilmiştir. Hatime bölümünde, mürşidin vasıflarından bahsetmektedir. Eserin yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715’te kayıtlı olup dili Türkçedir.
Pek güzel şiirler de yazan Yakub Afvî Efendi’nin birçok ilahileri vardır. Fakat şiirlerinin çoğu bulunamamıştır. İlahilerinden birinin ilk beyti şöyledir: “Nider âşık hayâlâtı cemâlindir münâcâti / Nider ma’şûk münâcâtı tecellî eyle yâ Allah” (Özcan 1989: 436-444).
Mutasavvıf bir şair olan Yakub Afvî Efendi eserlerini tamamen tasavvufi kurallar içerisinde kaleme almıştır. Şairin sufi olması tasavvufi kavramların eserlerinde çokça zikredilmesine sebep olmuştur. Eserlerinin çoğunu Arapça kaleme almıştır. Türkçe kaleme aldığı eserlerinin dili sadedir. Şiirlerinde kullandığı tema ve üslup unsuru dindir. Eserinde ayet ve hadislerinden fazlaca iktibaslar yapmıştır. Celveti olduğu için Celvetiliği de hep ön planda tutmuş, Celveti tarikatının adabını ve bu tarikata girenlerin yapması ve yapmaması gereken hususlarla uzun uzun açıklayarak anlatmıştır. Birçok tasavvuf şairinde gördüğümüz üzere eserlerini yazarken edebî kaygı gütmeden sadece insanlara doğru yolu göstermek, nefsini kötülüklerden koruma, Allah’a ve Peygamberine inanma vb. konularda vaaz ve nasihatler içermektedir. Kitap ve sünneti her şeyin üstünde tutmuştur.
Kaynakça
Afvî, Yakub. Hediyetü’s-Sâlikin. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715. (vr. 8).
Afvî, Yakub. El-Vesîletü’l-Uzmâ li-Hazreti’n-Nebiyyü’l-Müctebâ. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Böl. No: 392/2. (39 vr).
Afvî, Yakub. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/1. (vr. 7b).
Akkuş, Mehmet - Ali Yılmaz (hzl.) (2011). Hüseyin Vassaf Sefine-i Evliya. C. 3. İstanbul: Kitabevi Yay.
Ateşyürek, Ahmet. Yakup Afvî’nin Hayatı, Eserleri ve Tarikat Anlayışı. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi.
Ayvansarayî, Hüseyin (1281). Hadîkatü’l-cevâmî. C. 2. İstanbul: yyy.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. 1. İstanbul: Matbaa-i Amire.
Bursevi, İsmail Hakkı (1874). Kitab-ı Silsile-i Tarîk-i Celvetî. İstanbul: Haydarpaşa Hastahanesi Matbaası.
Eraydın, Selçuk (1994). Tasavvuf ve Tarikatlar. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yay.
Konyalı, İ. Hakkı (1976). Âbideleri ve Kitabeleri ile Üsküdar Tarihi. C. 1. İstanbul: Ahmet Sait Matbaası.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.
Muslu, Ramazan (1994). "İsmail Hakkı Bursevî ve Tamâmu’l-feyz I." Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Muslu, Ramazan (2004). Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. Yüzyıl). İstanbul: İnsan Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri: Tekmiletü’ş-Şakâik fî hakk-ı ehli’l-Hakâik. İstanbul: Çağrı Yay.
Yılmaz, H. Kâmil (1982). Azîz Mahmûd Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkatı. İstanbul: Erkam Yay.
Yuvalı, Abdülkadir, Ali Aktan (hzl.) (1998). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Sebil Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. MEHMET ÜNALYayın Tarihi: 25.08.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Hediyetü’s-Sâlikîn’den
Tarîk-i Celvetî’de İştigal Olunan Esmâ Hasebiyle Makâmât-ı Ârifîni Beyan Eder
Malum ola ki seyyidü’s-sâlikîn ve kutbü’l-vâsilîn Azîz Mahmud Hüdâyî (ks.) Hazretleri buyurmufllardır ki; sâlikin ol makâmı seyrullâhtır. Zikrullahı çok etmek gerek, tevbe ve telkin gerek, kalbini şeyhe teslim ve gıdasını az edip tevhîd narıyla ahlâk-ı zemîme yanıp ahlâk-ı hamîde zâhir ola. Mürîdin talebiyle ve şeyhin himmetiyle Nefs-i Levvâme nuru zâhir ola. “Lâ ilâhe illâlah” kelimesine müdâvemetle nefy-i havâtır edip cemi eşyada tevhîd sadâsı kulagına ulaşa. Belki her eşyanın kendi diliyle tevhîdine vâkıf ola. Cemî-i eşyada tevhîdin zuhûruna vâkıf ola. Ondan tevhîd kalbe tesir edip nefy gidip, isbât-ı mahz kâle esmâullah tedricle tulû edip zikr-i kalbî hasıl ola. İkinci makâma vâsıl ola. Bu makâmda nefis, nefs-i levvâme olup muhabbetullah hasıl ola. Ve aşk Hüdâ’ya vâsıl olup gönül makâmı seyr ilallâh olup her nefes girip çıktıkda Allâh ismiyle girip çıka. Lisan fâriğ olsa, kalp zâkir ola. Aşka vâsıl olup gönül sivâdan geçip aşk-ı Hak ile semâvâtı seyr eyleyip her neye nazar ederse, Hak ile nazar edip, Hakk’ı hâzır bilip, kendini huzûr-ı Hak’da bilip nefsini rûh önünde akl-ı meâd delil edip, İslâm’a getirip zevcine mutî olan kadın gibi nefsi tezvîç edip, Nefs-i Levvâme Rûhâ tabi olup, ikisinin izdivacından mârifet doğup nefs nice mârifeti dahi hâsıl olup ağırlanıp tecerrüt hevakir tezevvüc-i ruhla mukayyed olup ruh emriyle memure ve Sâliha olup tıfl-ı mârifeti doğurup, tarîkat sütüyle besleyip, ayaklandırıp, feyz-i ezelî mektebinde yazılan sübhâniyle muallim ve müzekkî olup ikisi dahi tarîkat sırrıyla mesrûr olup kalbe ilme’l-yakîn hâsıl ola. Makâm-ı sıdka vâsıl ola.
Afvî, Yakub. Hediyetü’s-Sâlikin. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715. (vr.8).
Tarih
Hazret-i pîr Hüdâyî’ye halife idi bu
Lezzet-i dünyayı katan eylemezdi arzu
Geceleri kâim güni savm üzre geçdi nice yıl
Hak budur kim râh-ı takvâda iderdi cüst u cû
Murg-i rûhı cennet-i firdevs içinde ola şâd
Seyr-i bâg-ı gülşen adn ide dâim sû-be-sû
Bir elif kâmet gidüp fevtinde tarihe didi
Kutb u Hak Yakub Efendi bezm-i Hakk’a itti hû
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri: Tekmiletü’ş-Şakâik fî Hakk-ı Ehli’l-Hakâik. İstanbul: Çağrı Yay: V-439.
İlahi
Duruldu çün tecelli eyledi envar hû
Levhay-i hatırın yazıldı hemân efkâr hû
Buy-i bag vuslatından can dimagına ire
Andelîb âsâ ider şûrîde dil güftar hû
Kaplamışdır âlemi hû cümle andan feyz alur
Görinür her bir varaktan arife esrar hû
Ger harîdar olmak isterse meta’-i vuslatı
Bil ânı sermaye-i uşşakdır tekrar hû
Afviyâ sakla bu sırrı ki irerse destine
Vakıf-ı esrar olanlar eylemez izhâr hû
Afvî, Yakub. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/1. vr. 7b.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 25.08.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Hediyetü’s-Sâlikîn’den
Tarîk-i Celvetî’de İştigal Olunan Esmâ Hasebiyle Makâmât-ı Ârifîni Beyan Eder
Malum ola ki seyyidü’s-sâlikîn ve kutbü’l-vâsilîn Azîz Mahmud Hüdâyî (ks.) Hazretleri buyurmufllardır ki; sâlikin ol makâmı seyrullâhtır. Zikrullahı çok etmek gerek, tevbe ve telkin gerek, kalbini şeyhe teslim ve gıdasını az edip tevhîd narıyla ahlâk-ı zemîme yanıp ahlâk-ı hamîde zâhir ola. Mürîdin talebiyle ve şeyhin himmetiyle Nefs-i Levvâme nuru zâhir ola. “Lâ ilâhe illâlah” kelimesine müdâvemetle nefy-i havâtır edip cemi eşyada tevhîd sadâsı kulagına ulaşa. Belki her eşyanın kendi diliyle tevhîdine vâkıf ola. Cemî-i eşyada tevhîdin zuhûruna vâkıf ola. Ondan tevhîd kalbe tesir edip nefy gidip, isbât-ı mahz kâle esmâullah tedricle tulû edip zikr-i kalbî hasıl ola. İkinci makâma vâsıl ola. Bu makâmda nefis, nefs-i levvâme olup muhabbetullah hasıl ola. Ve aşk Hüdâ’ya vâsıl olup gönül makâmı seyr ilallâh olup her nefes girip çıktıkda Allâh ismiyle girip çıka. Lisan fâriğ olsa, kalp zâkir ola. Aşka vâsıl olup gönül sivâdan geçip aşk-ı Hak ile semâvâtı seyr eyleyip her neye nazar ederse, Hak ile nazar edip, Hakk’ı hâzır bilip, kendini huzûr-ı Hak’da bilip nefsini rûh önünde akl-ı meâd delil edip, İslâm’a getirip zevcine mutî olan kadın gibi nefsi tezvîç edip, Nefs-i Levvâme Rûhâ tabi olup, ikisinin izdivacından mârifet doğup nefs nice mârifeti dahi hâsıl olup ağırlanıp tecerrüt hevakir tezevvüc-i ruhla mukayyed olup ruh emriyle memure ve Sâliha olup tıfl-ı mârifeti doğurup, tarîkat sütüyle besleyip, ayaklandırıp, feyz-i ezelî mektebinde yazılan sübhâniyle muallim ve müzekkî olup ikisi dahi tarîkat sırrıyla mesrûr olup kalbe ilme’l-yakîn hâsıl ola. Makâm-ı sıdka vâsıl ola.
Afvî, Yakub. Hediyetü’s-Sâlikin. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715. (vr.8).
Tarih
Hazret-i pîr Hüdâyî’ye halife idi bu
Lezzet-i dünyayı katan eylemezdi arzu
Geceleri kâim güni savm üzre geçdi nice yıl
Hak budur kim râh-ı takvâda iderdi cüst u cû
Murg-i rûhı cennet-i firdevs içinde ola şâd
Seyr-i bâg-ı gülşen adn ide dâim sû-be-sû
Bir elif kâmet gidüp fevtinde tarihe didi
Kutb u Hak Yakub Efendi bezm-i Hakk’a itti hû
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri: Tekmiletü’ş-Şakâik fî Hakk-ı Ehli’l-Hakâik. İstanbul: Çağrı Yay: V-439.
İlahi
Duruldu çün tecelli eyledi envar hû
Levhay-i hatırın yazıldı hemân efkâr hû
Buy-i bag vuslatından can dimagına ire
Andelîb âsâ ider şûrîde dil güftar hû
Kaplamışdır âlemi hû cümle andan feyz alur
Görinür her bir varaktan arife esrar hû
Ger harîdar olmak isterse meta’-i vuslatı
Bil ânı sermaye-i uşşakdır tekrar hû
Afviyâ sakla bu sırrı ki irerse destine
Vakıf-ı esrar olanlar eylemez izhâr hû
Afvî, Yakub. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/1. vr. 7b.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Hediyetü’s-Sâlikîn’den
Tarîk-i Celvetî’de İştigal Olunan Esmâ Hasebiyle Makâmât-ı Ârifîni Beyan Eder
Malum ola ki seyyidü’s-sâlikîn ve kutbü’l-vâsilîn Azîz Mahmud Hüdâyî (ks.) Hazretleri buyurmufllardır ki; sâlikin ol makâmı seyrullâhtır. Zikrullahı çok etmek gerek, tevbe ve telkin gerek, kalbini şeyhe teslim ve gıdasını az edip tevhîd narıyla ahlâk-ı zemîme yanıp ahlâk-ı hamîde zâhir ola. Mürîdin talebiyle ve şeyhin himmetiyle Nefs-i Levvâme nuru zâhir ola. “Lâ ilâhe illâlah” kelimesine müdâvemetle nefy-i havâtır edip cemi eşyada tevhîd sadâsı kulagına ulaşa. Belki her eşyanın kendi diliyle tevhîdine vâkıf ola. Cemî-i eşyada tevhîdin zuhûruna vâkıf ola. Ondan tevhîd kalbe tesir edip nefy gidip, isbât-ı mahz kâle esmâullah tedricle tulû edip zikr-i kalbî hasıl ola. İkinci makâma vâsıl ola. Bu makâmda nefis, nefs-i levvâme olup muhabbetullah hasıl ola. Ve aşk Hüdâ’ya vâsıl olup gönül makâmı seyr ilallâh olup her nefes girip çıktıkda Allâh ismiyle girip çıka. Lisan fâriğ olsa, kalp zâkir ola. Aşka vâsıl olup gönül sivâdan geçip aşk-ı Hak ile semâvâtı seyr eyleyip her neye nazar ederse, Hak ile nazar edip, Hakk’ı hâzır bilip, kendini huzûr-ı Hak’da bilip nefsini rûh önünde akl-ı meâd delil edip, İslâm’a getirip zevcine mutî olan kadın gibi nefsi tezvîç edip, Nefs-i Levvâme Rûhâ tabi olup, ikisinin izdivacından mârifet doğup nefs nice mârifeti dahi hâsıl olup ağırlanıp tecerrüt hevakir tezevvüc-i ruhla mukayyed olup ruh emriyle memure ve Sâliha olup tıfl-ı mârifeti doğurup, tarîkat sütüyle besleyip, ayaklandırıp, feyz-i ezelî mektebinde yazılan sübhâniyle muallim ve müzekkî olup ikisi dahi tarîkat sırrıyla mesrûr olup kalbe ilme’l-yakîn hâsıl ola. Makâm-ı sıdka vâsıl ola.
Afvî, Yakub. Hediyetü’s-Sâlikin. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715. (vr.8).
Tarih
Hazret-i pîr Hüdâyî’ye halife idi bu
Lezzet-i dünyayı katan eylemezdi arzu
Geceleri kâim güni savm üzre geçdi nice yıl
Hak budur kim râh-ı takvâda iderdi cüst u cû
Murg-i rûhı cennet-i firdevs içinde ola şâd
Seyr-i bâg-ı gülşen adn ide dâim sû-be-sû
Bir elif kâmet gidüp fevtinde tarihe didi
Kutb u Hak Yakub Efendi bezm-i Hakk’a itti hû
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri: Tekmiletü’ş-Şakâik fî Hakk-ı Ehli’l-Hakâik. İstanbul: Çağrı Yay: V-439.
İlahi
Duruldu çün tecelli eyledi envar hû
Levhay-i hatırın yazıldı hemân efkâr hû
Buy-i bag vuslatından can dimagına ire
Andelîb âsâ ider şûrîde dil güftar hû
Kaplamışdır âlemi hû cümle andan feyz alur
Görinür her bir varaktan arife esrar hû
Ger harîdar olmak isterse meta’-i vuslatı
Bil ânı sermaye-i uşşakdır tekrar hû
Afviyâ sakla bu sırrı ki irerse destine
Vakıf-ı esrar olanlar eylemez izhâr hû
Afvî, Yakub. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/1. vr. 7b.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Hediyetü’s-Sâlikîn’den
Tarîk-i Celvetî’de İştigal Olunan Esmâ Hasebiyle Makâmât-ı Ârifîni Beyan Eder
Malum ola ki seyyidü’s-sâlikîn ve kutbü’l-vâsilîn Azîz Mahmud Hüdâyî (ks.) Hazretleri buyurmufllardır ki; sâlikin ol makâmı seyrullâhtır. Zikrullahı çok etmek gerek, tevbe ve telkin gerek, kalbini şeyhe teslim ve gıdasını az edip tevhîd narıyla ahlâk-ı zemîme yanıp ahlâk-ı hamîde zâhir ola. Mürîdin talebiyle ve şeyhin himmetiyle Nefs-i Levvâme nuru zâhir ola. “Lâ ilâhe illâlah” kelimesine müdâvemetle nefy-i havâtır edip cemi eşyada tevhîd sadâsı kulagına ulaşa. Belki her eşyanın kendi diliyle tevhîdine vâkıf ola. Cemî-i eşyada tevhîdin zuhûruna vâkıf ola. Ondan tevhîd kalbe tesir edip nefy gidip, isbât-ı mahz kâle esmâullah tedricle tulû edip zikr-i kalbî hasıl ola. İkinci makâma vâsıl ola. Bu makâmda nefis, nefs-i levvâme olup muhabbetullah hasıl ola. Ve aşk Hüdâ’ya vâsıl olup gönül makâmı seyr ilallâh olup her nefes girip çıktıkda Allâh ismiyle girip çıka. Lisan fâriğ olsa, kalp zâkir ola. Aşka vâsıl olup gönül sivâdan geçip aşk-ı Hak ile semâvâtı seyr eyleyip her neye nazar ederse, Hak ile nazar edip, Hakk’ı hâzır bilip, kendini huzûr-ı Hak’da bilip nefsini rûh önünde akl-ı meâd delil edip, İslâm’a getirip zevcine mutî olan kadın gibi nefsi tezvîç edip, Nefs-i Levvâme Rûhâ tabi olup, ikisinin izdivacından mârifet doğup nefs nice mârifeti dahi hâsıl olup ağırlanıp tecerrüt hevakir tezevvüc-i ruhla mukayyed olup ruh emriyle memure ve Sâliha olup tıfl-ı mârifeti doğurup, tarîkat sütüyle besleyip, ayaklandırıp, feyz-i ezelî mektebinde yazılan sübhâniyle muallim ve müzekkî olup ikisi dahi tarîkat sırrıyla mesrûr olup kalbe ilme’l-yakîn hâsıl ola. Makâm-ı sıdka vâsıl ola.
Afvî, Yakub. Hediyetü’s-Sâlikin. Süleymaniye Yazma Eser Küt. Hüdayi Efendi Bölümü No: 2715. (vr.8).
Tarih
Hazret-i pîr Hüdâyî’ye halife idi bu
Lezzet-i dünyayı katan eylemezdi arzu
Geceleri kâim güni savm üzre geçdi nice yıl
Hak budur kim râh-ı takvâda iderdi cüst u cû
Murg-i rûhı cennet-i firdevs içinde ola şâd
Seyr-i bâg-ı gülşen adn ide dâim sû-be-sû
Bir elif kâmet gidüp fevtinde tarihe didi
Kutb u Hak Yakub Efendi bezm-i Hakk’a itti hû
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri: Tekmiletü’ş-Şakâik fî Hakk-ı Ehli’l-Hakâik. İstanbul: Çağrı Yay: V-439.
İlahi
Duruldu çün tecelli eyledi envar hû
Levhay-i hatırın yazıldı hemân efkâr hû
Buy-i bag vuslatından can dimagına ire
Andelîb âsâ ider şûrîde dil güftar hû
Kaplamışdır âlemi hû cümle andan feyz alur
Görinür her bir varaktan arife esrar hû
Ger harîdar olmak isterse meta’-i vuslatı
Bil ânı sermaye-i uşşakdır tekrar hû
Afviyâ sakla bu sırrı ki irerse destine
Vakıf-ı esrar olanlar eylemez izhâr hû
Afvî, Yakub. Lem’a-i Nûrâniyye fî Şerhi Kelimâti Hüdâiyye. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdâyî Efendi Bölümü No: 392/1. vr. 7b.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ŞÂNÎ, Şânî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Gülay Oktar | d. 05 Temmuz 1973 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ŞEFÎK, Recâî-zâde İbrâhîm | d. 1808 - ö. 1856 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NÛRÎ, Mehmed Nureddin Cerrahî | d. 1678 - ö. 1721 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | OPİJAČ, İbrahim el-Mostârî | d. 1678 - ö. 1724-25 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İSHÂK, Ebûishâk-zâde İshâk Efendi | d. 1678-79 - ö. 1734 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NÛRÎ, Mehmed Nureddin Cerrahî | d. 1678 - ö. 1721 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | OPİJAČ, İbrahim el-Mostârî | d. 1678 - ö. 1724-25 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İSHÂK, Ebûishâk-zâde İshâk Efendi | d. 1678-79 - ö. 1734 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NÛRÎ, Mehmed Nureddin Cerrahî | d. 1678 - ö. 1721 | Meslek | Görüntüle |
11 | OPİJAČ, İbrahim el-Mostârî | d. 1678 - ö. 1724-25 | Meslek | Görüntüle |
12 | İSHÂK, Ebûishâk-zâde İshâk Efendi | d. 1678-79 - ö. 1734 | Meslek | Görüntüle |
13 | NÛRÎ, Mehmed Nureddin Cerrahî | d. 1678 - ö. 1721 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | OPİJAČ, İbrahim el-Mostârî | d. 1678 - ö. 1724-25 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | İSHÂK, Ebûishâk-zâde İshâk Efendi | d. 1678-79 - ö. 1734 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | NÛRÎ, Mehmed Nureddin Cerrahî | d. 1678 - ö. 1721 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | OPİJAČ, İbrahim el-Mostârî | d. 1678 - ö. 1724-25 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | İSHÂK, Ebûishâk-zâde İshâk Efendi | d. 1678-79 - ö. 1734 | Madde Adı | Görüntüle |