Madde Detay
ALİ FEYZULLAHÎ VAHİD
(d. 1899 / ö. 06.05.1995)
Esnaf, aktör
(Âşık / 20. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1899’da Tebriz’in Dervişler Sokağı’nda doğan Âşık Ali Feyzullahî Vahid, İran Türklerinin önemli âşıklarından Âşık Rüstem’in torunudur (Heyet 1988: 120; Feyzullahî Vahid 1990: 49; Alizâde 2000: 4; Hesamipur vd. 1993).
Âşık Ali’nin babası Feyzullah ve amcası Hayrullah, babalarının yaşadığı Kul Kasım köyünden ayrılıp Tebriz’e yerleşirler (Hesamipur vd. 1993). Âşık Ali’nin babası Feyzullah, Setter Han’ın bağımsızlık hareketine katılmış, 1. Dünya Savaşı’nda Rusların Tebriz’i işgaline tanık olmuş ve bu işgal sırasında şehit olmuştur (Heyet 1988: 121; Feyzullahî Vahid 1990: 49; Özdamar 2010a).
Dedesi Âşık Rüstem’in yanında âşık meclislerine katılan Âşık Ali, bu sayede şiir ve müzikle iç içe olur (Heyet 1988: 120). On altı yaşında tar çalmaya başlayan Âşık Ali, Âşık Ağa Zeyn-i Keşli ile tanıştıktan sonra ve bu âşıktan etkilenerek tarı bırakır ve saz çalmayı öğrenmek için dönemin âşıklar kahvesi sayılabilecek Haydar Tekkesi’ne gidip burada Âşık Elesger Gümüşkemer (Maralanlı)’e çırak olur ve onun yanında saz ve âşık edebiyatı dersleri almaya başlar (Alizâde 2000: 4). Âşık Elesger Gümüşkemer’in ölümünden sonra yine Gümüşkemer’in yetiştirdiği ve Tebriz’in ünlü âşıklarından biri olan Âşık Hacı Ali İsfencanlı (Âşıkî)’dan ders almaya devam eder ve çıraklığını bu âşığın yanında tamamlar (Heyet 1988: 121; Feyzullahî Vahid 1990: 49; Hesamipur vd. 1993).
Âşıklığa başlamadan önce kardeşi Kazım’la birlikte Tebriz mezbahasını işleten Âşık Ali, bu işi bıraktıktan sonra Tebriz’de bir lokanta dükkânı açar. Bu lokanta, kısa sürede Tebriz âşıklarının sıkça uğradığı bir yer olur (Hesamipur vd. 1993; Özdamar 2010a).
Âşıklığı yanında aynı zamanda aktörlük de yapan Âşık Ali, İran’da; “Hak-ı Şirin (Tatlı Toprak)”, “Der Dirazna-yi Şeb (En Uzun Gece Boyunca)”, “İcaz (Mucize)”, “Rüya-yı Pervaz (Uçmanın Rüyası)”, “Badbadek (Uçurtma)”, “Be Dünya Amedeim Ama… (Dünyaya Gelmişiz Ama …)”, “Mesir (Yol)”, “Apartman”, “Koruk (Korunulan Yer)”, “Dede Korkut”, “Çark (Tekerlek)”, “Misafiran-i Derre-i Enar Dizisi (Enar Dersi’nin Misafirleri)” gibi birçok filmde oynar (Alizâde 2000: 4).
Toylara ve diğer programlara ilk yıllarda Ermeni asıllı Balabancı Arakel’le, Arakel’in ölümünden sonra ise Balabancı Abbas İbadîyan ve Balabancı Ali Hüseyin’le giden Âşık Ali, başta Tebriz olmak üzere İran’ın birçok ilini dolaşır (Özdamar 2010a; Özdamar 2010b; Özdamar 2010a).
1969 yılında İsfahan’da yapılan programda saz çalan Âşık Ali, burada İran veziri tarafından taltif edilir (Hesamipur vd. 1993).
İslam Devrimi’nden sonra devrimin yıldönümü kutlamaları için Tebriz âşıklarını Tahran’a götüren Âşık Ali, ayrıca Tebriz radyosunda programlara katılır ve bu sayede İran’ın Batı ve Doğu Azerbaycan bölgelerinde tanınır (Hesamipur vd. 1993; Özdamar 2010a; Özdamar 2010c).
Hayatının yarısından fazlasını âşıklığa adayan Âşık Ali, âşıklığın meşakkatli bir iş olduğunu ve bunun için de sigortalanması gerektiğini düşünmektedir. Âşıklığın çok zor olduğunu söyleyen âşık, âşıklara ve diğer sanatçılara yeteri kadar destek verilmediğini dile getirir. Kendi çabaları ile şöhrete ulaşan âşıklar dışında birçoğunun hayatını idame ettirmek için köy köy dolaştığını ve onların yaşadığı sıkıntıları kimsenin bilmediğini dolayısıyla da unutulup gittiğini söyler (Alizâde 2000: 4).
Âşık Ali, İslam Devrimi’nden sonra bir dönem işlettiği mezbaha ve lokanta ile oynadığı filmler sayesinde emekli olur. Hayatının son dönemlerinde bu maaşla geçinir (Özdamar 2010a).
Şiirlerinde “Âşık Ali” mahlasını kullanan ve 6 Mayıs 1995 tarihinde vefat eden Âşık Ali’nin mezarı, Tebriz’de İmamiyye Mezarlığı’ndadır (Alizâde 2000: 4). Mezar taşında şu beyit yazılıdır; “Efsus güli nâzımı dest-i sitem aldı/ Bülbül baş alıb getdi gülistanı gem aldı.”
Türkçe okuma-yazmayı bilen ancak Farsça bilmeyen (Hesamipur vd. 1993) Âşık Ali’nin destan anlatımında ve yarattığı şiirlerinde saf bir Türkçe hâkimdir.
Ustalarından 21 destan öğrendiğini iddia eden (Hesamipur vd. 1993) Âşık Ali’nin kasetlere anlattığı destanlar arasında arşivimizde bulunanları şunlardır; Abbas ile Gülgez, Gergerli Muhammet ile Mehpare Hanım, Gülruh ile Ferruh, Kerem ile Aslı, Kurbanî ile Peri, Keleyberli Molla Ali ile Rafii, Sarhoş ile Mahbub, Şikâri, Şah Abbas ve Şah Peri (Özdamar 2014: 219).
Çocukluk yıllarını çeşitli sıkıntılarla geçiren Âşık Ali, bir yandan küçük yaşta kaybettiği annesi ve babasından sonra yaşadığı zorluklar, diğer yandan da sosyal hayattaki sıkıntılar (Pehlevî döneminin başlamasına tepki ortaya çıkan Şahsevenlerin isyanları) ile mücadele etmek zorunda kalır. Âşığın yaşadığı bu sıkıntılar ile ana-baba özlemi, doğal olarak onun şiirlerine de yansır (Özdamar 2014: 213).
Âşık Ali, Şeyh Muhammet Hıyabanî hareketi başta olmak üzere yaşadığı dönemde İran Türkleri tarafından yapılan bütün bağımsızlık hareketlerine katılır (Heyet 1988: 121; Feyzullahî Vahid 1990: 49). Bunlar içerinde; en etkili olduğu ise 1945-1946 yıllarında Pişeverî önderliğinde yapılan ve Tahran hükûmeti tarafından kanlı bir şekilde bastırılan bağımsızlık hareketidir (Sarıkaya 2008: 181). Onun bağımsızlık düşüncesi, İslam Devrimi’nden bir yıl sonra İran Türklerinin bağımsızlık sembolü olarak görülen “Babek Kalesi Törenleri”ne katıldığında yarattığı şiirlerinde de karşımıza çıkar. Ona göre Babek, İran'daki bağımsızlığın sembollerindendir (Özdamar 2014: 204).
Âşık Ali’nin şiirlerindeki bir diğer konu da “Büyük Azerbaycan” düşüncesidir. Bu düşünce, Azerbaycan devlet radyosundaki Dede Korkut programını Tebriz’deki evinde dinlerken yarattığı “Kanatlı Ses” şiirinde karşımıza çıkar. Bu şiirinde Azerbaycan’ın ikiye ayrılmasını, kanatları ayrıldığı için uçamayan kuşa benzeten Âşık Ali, "Ganadlı ses çatdı bize/ Göyden sepdi gül Tebriz’e" mısralarıyla başlayan şiirini Azerbaycan devlet radyosuna göndertir. Bu şiire Azerbaycan’ın istiklâl şairi olan Bahtiyar Vahapzâde cevap verir ve bu ayrılığın, Dede Korkut başta olmak üzere Azerbaycan’ın birçok kültürel unsuru ile gelecekte ortadan kalkacağını dile getirir (Özdamar 2013: 77-89).
Yaşadığı dönem içinde gerek usta âşıklığı gerekse düşünce yapısıyla “Dede Korkut” lakabıyla anılan Âşık Ali, günümüz Tebriz âşıklarınca saygıyla anılan usta âşıklardan biridir.
Kaynakça
Alizâde, Valih (1379/2000). “Âşık Ali ile Röportaj, Sarı Tel Orkestrası’nın En Yaşlı Üyesinin Hayatının Son Günlerindeki Sözleri”. Şemsî Tebriz Gazetesi. Y. 3, S 70: 4. 26.02.1379. Tebriz.
Âşık Ali Feyzullahî Vahid, 1889, Tebriz, okuma-yazmayı biliyor, âşık. [Ahmad Hesamipur, Muhammed Hesamipur ve Mahmud Hesamipur tarafından 1993'te, âşığın evinde yapılan görüşme].
Âşık Ali Selimî, 1952, Karadağ, okuma-yazmayı biliyor, âşık. [Fazıl Özdamar tarafından 26.07.2010c tarihinde, Tebriz Elseven Âşıklar Kahvesi’nde yapılan görüşme].
Balabancı Eskerzârî Süngün, 1932, Karadağ, okuma-yazmayı bilmiyor, balabancı. [Fazıl Özdamar tarafından 25.07.2010b tarihinde, Tebriz Elseven Âşıklar Kahvesi’nde yapılan görüşme].
Dr. Hüseyin Feyzullahî Vahid (Tebrizli Âşık Ali Feyzullahî Vahid’in oğludur.) 1952, Tebriz, doktora mezunu, akademisyen. [Fazıl Özdamar tarafından 2010a yılının muhtelif günlerinde İzmir ve Tebriz’de yapılan görüşme].
Feyzullahî Vahid, Hüseyin (1369/1990). Âşıklar (Muasır Azerbaycan Âşıkları). Tebriz: Müessese-i İntişarat-ı Yârân.
Heyet, Cevat (1367/1988). Azerbaycan Şifahi Halk Edebiyatı. Tahran: Çap-i Kâviyan.
Özdamar, Fazıl (2013). “Tebrizli Âşık Ali’nin Kanatlı Ses Şiiri ve Bahtiyar Vahapzâde’nin Bu Âşığa Cevabı”. TDİD. S XIII/2. 77-89.
Özdamar, Fazıl (2014). Tebriz Âşıklık Geleneği ve Tebrizli Âşık Ali (Ali Feyzullahî Vahid). Ankara: Berikan Yay.
Sarıkaya, Yalçın (2008). Tarihi ve Jeopolitik Boyutlarıyla İran’da Milliyetçilik. İstanbul: Ötüken Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. FAZIL ÖZDAMARYayın Tarihi: 21.01.2019Güncelleme Tarihi: 05.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 21.01.2019Güncelleme Tarihi: 05.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ÂCİZ, Ali Akber | d. 1836 - ö. 1899 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SEHAVET KERİMÎ | d. 01.03.1966 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MUHAMMET ALİ SAHRAYî | d. 1949 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | UMUR, Osman Önder | d. 1899 - ö. 09.05.1976 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HEMİD AĞAOĞLU | d. 1899 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Peyami Safa | d. 2 Nisan 1899 - ö. 15 Haziran 1961 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | UMUR, Osman Önder | d. 1899 - ö. 09.05.1976 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | HEMİD AĞAOĞLU | d. 1899 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Peyami Safa | d. 2 Nisan 1899 - ö. 15 Haziran 1961 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | UMUR, Osman Önder | d. 1899 - ö. 09.05.1976 | Meslek | Görüntüle |
11 | HEMİD AĞAOĞLU | d. 1899 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Peyami Safa | d. 2 Nisan 1899 - ö. 15 Haziran 1961 | Meslek | Görüntüle |
13 | UMUR, Osman Önder | d. 1899 - ö. 09.05.1976 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HEMİD AĞAOĞLU | d. 1899 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Peyami Safa | d. 2 Nisan 1899 - ö. 15 Haziran 1961 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | UMUR, Osman Önder | d. 1899 - ö. 09.05.1976 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | HEMİD AĞAOĞLU | d. 1899 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Peyami Safa | d. 2 Nisan 1899 - ö. 15 Haziran 1961 | Madde Adı | Görüntüle |