Madde Detay
BEHİŞTÎ, Ramazan b. Abdülmuhsin
(d. ?/? - ö. 979/1571-72)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Behiştî’nin asıl adı Ramazan’dır. Abdulmuhsin adında bir zatın oğludur. Kaynaklar, Behiştî’yi kendisinden önce yaşamış olan Karıştıranlı Süleyman Beyoğlu Sinan Behiştî ile karıştırmamak için, “Vizeli Behiştî”, “Behiştî-i Sânî”, “Vâiz Behiştî”, “Behiştî Ramazan bin Abdulmuhsin”, “Ramazan bin Abdulmuhsin er-Rûmî” ve “Mevlana Behiştî”, gibi adlarla anmışlardır. Şâire Behiştî mahlasını kendisinin de takdir ettiği bir kişi vermiştir.
Behiştî, Vize’de dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini nerede ve ne zaman yaptığını bilemediğimiz Behiştî, İstanbul’a gelerek medrese öğrenimine başlamış, Merhabâ Efendi'den ders almıştır. İlim yolunu tamamlayıp, diğer ilimler ve Arapça’da başarı gösterdikten sonra Muhaşşi Sa‘dî Efendi'ye danişmend olmuştur. Sa‘dî Efendi'nin vefatı üzerine Behiştî, devrinin meşhur mutasavvıfı Merkez Efendi'ye intisâb ederek, tasavvuf yoluna girmiş, ondan ders alarak seyr ü sülûkını tamamlayıp hilâfet almıştır. Çorlu’ya da onun halifesi olarak gitmiştir. Orada imamlık, vaizlik yapan Behiştî, evinin etrafına yaptırdığı odalarda talebe yetiştirmiş ve halkı irşad etmiştir. Hayatı boyunca aynı görevle Çorlu’da yerleşik kalan Behiştî 979/1571-72’de burada ölmüş ve evinin bulunduğu kendi zaviyesine defnedilmiştir.
Behiştî, tasavvufa meyletmeden önce çağdaşı ilim adamlarının takdirini kazanmış bir âlim, tasavvufa intisabdan sonra da ârif, kâmil, çevresi üzerinde etkili bir mürşid ve vaizdir. Tasavvuf neşvesinden gelen rint-meşrep bir kişiliğe sahiptir. Tespitlerimize göre irili ufaklı 12 eser vermiştir. Eserleri, Divan, Heşt Behişt, Cemşâh u Alemşâh, Şerh-i Manzûme-i Muammâ, Şehrengiz, Mevlid, Hâşiyetü’l-Hâşiye alâ Şerhi Akâidi’n-Nesefiyye li’l-Hayâlî ve Aşeretü'l-Kâmile, Ta’lîkât ‘Alâ Şerhi’l-Miftâh, Ta‘lîkât ‘ala’l-Câmî, Hindî’nin Kafiye Şerhine Ta‘lîka, Hâşiye Âdâb-ı Mes’ûdî, Tefsîru Âyeti “yevme ye’ti ba‘u âyâti rabbike” (En‘âm, 6/158)’dir. İlmî eserlerinden özellikle Hayâlî Hâşiyesi büyük takdir görmüştür. Edebî eserlerinden Cemşâh u Aleşmâh Mesnevisi kaynaklarca orijinal bulunmuştur. Eser, âşıkâne ve macera türünde bir mesnevidir. 2500 civarında beyitten müteşekkildir. Heşt Behişt mesnevisi dinî içerikli nasihatname türü bir eserdir. Emine Yeniterzi (2001) tarafından yayınlanmıştır. 1124 beyitten oluşmuştur. İki divan nüshasına ilaveten 1500 civarında mecmua taranarak tespit edilen şiirlerden oluşan Divanında kasîde, terkîb bend, murabba, tahmis, muhammes, gazel, nazm ve kıt‘a nazım şekilleri ile matla, müfred ve tarih mısraından oluşan toplam 668 manzume bulunmaktadır. Divan Yaşar Aydemir (2000) tarafından neşredilmiştir.
Behiştî, şiirlerinde oldukça sade bir dil kullanmış, mahallî unsurlara yer vermiş, atasözü ve deyimlere yoğun olarak başvurmuş, halk söyleyişlerini ustalıkla şiire taşımıştır. Şiir tekniğine sahip usta bir şairdir. Vezin ve kafiye kullanımında sıkıntı çekmez. Heşt Behişt mesnevisi dinî içerikli nasihatname türünde bir eser olmasına rağmen eserde kuru, didaktik bir anlatım yerine samimi ve şairane bir üslup dikkati çeker. Divanın muhtevasında rintlik, Rumeli şâirlerine has özelliklerden istiğna, laubalilik, âşık-sevgili ilişkisinde rahatlık, mahallî unsurların şiire taşınması belirgindir. Gazellerin makta beytinde şiir-şâir hakkındaki görüşlerini biraz da medhiye havası içerisinde vermiştir. Şiirde selefin yolunda olmaya, çekiciliğe, incelik ve akıcılığa, yakıcılık ve coşkuya, manaya, orijinal manalar bulmaya, mananın renkliliği, dakik ve inceliğine, söylenmemiş nüktelere, yeniliğe, yumuşaklığa özen göstermiştir. Şiirleri ve şâirliği için bir takım teşbih ve mecazlara yer veren şâir, zaman zaman kendisini başka şâirlerle de kıyaslamıştır. Bunlar içerisinde en çok adı geçen Hâfız-ı Şîrâzî’ye, aynı zamanda büyük hürmet de gösterir. Türk şairlerden Ahmed Paşa, Necâtî, Hayretî, Usûlî, İshak Çelebi, Hayâlî Bey, Fuzûlî, Fevrî ve Cafer Çelebiyi okuyup etkilenmiştir. Fevrî, Cafer Çelebi ve Amrî’nin şiirlerine tahmis yazmıştır. Gazâlî, Halîlî, Ulvî, Ahdî, Refî Leng, Su‘ûdî gibi şâirleri de etkilemiştir.
Kaynakça
Aksoy, Ömer Asım (1984). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. Ankara: TDK Yay.
Aksoy, Ömer Asım vd. (hzl.) (1996). Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler. Ankara: TDK Yay.
Akyüz, Kenan (hzl.) (1990). Fuzûlî Divanı. Ankara: Akçağ Yay.
Ateş, Ahmed (1968). İstanbul Kütüphanelerinde Farsça Mazmun Eserler. İstanbul.
Aydemir, Yaşar (hzl.) (2007). Behiştî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.
Behiştî. Cemşâh u Alemşâh. Bursa Genel Kitaplığı, nr.2127.
Behiştî. Heşt Behişt. Millet Ktp., AE Mnz 861.
Behiştî. Mevlid. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar, nr.7398.
Behiştî. Şehrengîz. Milli Kütüphane, Yazma A. 827/1.
Çalıkoğlu, M. Asım (1961). Sünbül Efendi ve Merkez Efendi. İstanbul.
Çavuşoğlu, Mehmed (1971). Necâtî Bey Divanı’nın Tahlili. İstanbul.
Çavuşoğlu, Mehmet ve M. Ali Tanyeri(hzl.) (1981). Hayretî Dîvan Tenkidli Basım. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Çavuşoğlu, Mehmet ve M. Ali Tanyeri (hzl.) (1990). Üsküplü İshak Çelebi. Dîvan Tenkidli Basım. İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi Yay.
Dindar, Muharrem (1999). Bihiştî Ramazan Efendi, Cemşâh u Alemşâh. Yüksek Lisans Tezi. Bursa: Uludağ Üniversitesi.
Gökyay, Orhan Şaik (hzl.) (1996). Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapı Sarayı Bağdat 304 Yazmasının Transkripsiyon-Dizini. İstanbul: YKY.
Güzel, Ragıp (ty.). Merkez Efendi Külliyatı. Yy.
İpek, Aygül (1971). Behiştî, Mevlid, Metin-Transkripsiyon ve İndeks. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
İpekten, Halûk, Mustafa
İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı
İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.
İpekten, Haluk (1997). Eski Türk Edebiyatında Nazım Şekilleri ve Aruz. İstanbul: Dergah Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Gelibolulu Âlî, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (1943). İstanbul.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-Şu‘arâ İnceleme-Metin. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1998). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu‘arâ. Ankara: TTK Yay.
Koçu, Reşad Ekrem (1967). Türk Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü. Ankara: Sümerbank Yay.
Kurnaz, Cemâl (1996). Hayâlî Bey Divanı’nın Tahlîli. İstanbul: MEB Yay.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Küçük, Sabahattin (1988). Bâkî Dîvânından Seçmeler. Ankara: KB Yay.
Küçük, Sabahattin (hzl.) (1994). Bâkî Dîvânı Tenkitli Basım. Ankara: TDK Yay.
Levend, Agah Sırrı (1958). Türk Edebiyatında Şehrengizler ve Şehrengizlerde İstanbul. İstanbul: İstanbul Enstitüsü Yay.
Müstakimzâde Süleyman Sadeddin. Mecelletü’n- Nisâb (Arapça). Süleymaniye Ktp., Halet Efendi 628.
Pekolcay, Necla (hzl.) (1980). Süleyman Çelebi, Mevlid. İstanbul: Dergah Yay.
Tarlan, Ali Nihat (hzl.) (1992). Hayâlî Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay.
Tarlan, Ali Nihat (hzl.) (1992). Necâtî Beg Divanı. Ankara: Akçağ Yay.
Tekin, Gönül (1993). “Cemşâh u Alemşâh: A Mesnevî of The Sixteenth Century”. Ed. Halil İnalcık ve Cemal Kafadar. Süleyman The Second And His Time. İstanbul.
Tolasa, Harun (1982). “Divan Şâirlerinin Kendi Şiirleri Üzerine Düşünce ve Değerlendirmeleri”. Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 1.
Tolasa, Harun (1983). Sehî, Latîfî, Âşık Çelebi Tezkirelerine Göre 16. yy.da Edebiyat Araştırma ve Eleştirisi I. İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Uzun, Mustafa (1992). “Behiştî”. İslam Ansiklopedisi. C. VI. İstanbul: TDV Yay.
Yazıcı, Tahsin (1988). “Merkez Efendi”. İslam Ansiklopedisi. İstanbul: MEB Yay.
Yeniterzi, Emine (hzl.)(2001). Behiştî’nin Heşt Behişt Mesnevîsi. İstanbul: Kitabevi Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. YAŞAR AYDEMİRYayın Tarihi: 10.11.2013Güncelleme Tarihi: 16.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan’ından
Müşg-bûluk saçına kalmışdur
Fitnelük beñlerine kalmışdur
Tîg-i gamzeñ elinden a zâlim
Ne girîbân ne sîne kalmışdur
Kullaruñ içre nâ-murâd hemân
Begüm ancak kemîne kalmışdur
Rahm ider yok baña benüm hâlüm
Erhamü’r-râhimîne kalmışdur
Gitdi dil ey Behiştî yâre revân
Bilmezem cân nesine kalmışdur (161. Gazel)
***
Bezme gel bu gice ey ‘âlem-i hüsnüñ mâhı
Yohsa yerden göge dek incinirüz vallâhi
‘Işk-ı Tebrîz vücûdumda komaz ‘akla karâr
Şeh Süleymân çıkarur tut ki vatandan şâhı
Bir içim suyın içen Hızrveş ölmez ebedî
Ne güzel nesne olur gabgab-ı yârüñ çâhı
Nereye basdugını bilmez olur zevkınden
Her kimüñ meykede semtine düşerse râhı
Dâglar urdı Behiştî felegüñ sînesine
Rûm abdâlı olupdur meger anuñ âhı (538. Gazel)
***
Mübtelâ-yı derd ü gam bulsam melâlüm söylerem
Ehl-i hâle râst gelsem hasb-i hâlüm söylerem
Kanda bir dîvâne bulsam eylerem ‘arz-ı cünûn
Hem-demüm ehl-i kemâl olsa kemâlüm söylerem
Ger şikâr ahvâlin añsa cem‘ olup sayyâdlar
Sayda kâbil olmayan vahşî gazâlum söylerem
İtmesün mi ol güneş benden felekde ‘âr kim
Buldugum yerde hemân başlar zevâlüm söylerem
Ey Behiştî hisse-dâr olsun diyü erbâb-ı ‘ışk
Kıssa-hân olup rakîb ile kıtâlum söylerem (342. Gazel)
***
Sîne kûhsâr-ı mahabbet âteşîn-gül tâze dâg
Oldı ben Mecnûn’a ey Leylâ-sıfat tag üsti bâg
Ben gedânuñ sînesinde neyler ol zerrîn kabâ
Degme abdâla müyesser mi olur zerrîn çerâg
Gonca gibi bâdeden pîrâhenüñ men‘ eyle kim
Bûy-ı cismüñ olmasun gül gibi ‘ıtr her dimâg
Mâr-ı nefsi öldürürseñ ger ‘asâ-yı ‘ışk ile
Hâtıruñ vîrânesinde gizlidür genc-i ferâg
Ey Behiştî dûd-ı âhumdan çemenzâr-ı felek
Bir ‘aceb gülşendür ammâ bülbüli bir kara zâg (242. Gazel)
(Aydemir, Yaşar (hzl.) (2007). Behiştî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.)
Heşt Behişt’ten
Behişt-i Düvüm
İden peydâ vücûd-ı kâ’inâtı
Kılan ecsâda mahbes şeş cihâtı
Zemîn üstinde insânı yaratdı
Kimin bînâ kimin kûr u ker itdi
Koyup tab‘-ı beşerde ihtilâfât
Havâle itdi aña niçe âfât
Fetîl-i şem‘a beñzer rişte-i cân
Anı uyarmaz illâ nûr-ı îmân
Hevâdandur sakın anuñ fesâdı
Hevâ olmışdur anuñ tünd-bâdı
İdenler eylük eylük bulı gelmiş
Cezâ ihsâna ihsân olı gelmiş
Murâd elden sehâyıla ‘atâdur
Sanur nâ-dân anı halka cefâdur
Ayaklardan dahı ey tâlib-i sûd
Cihâd u hacca varmak oldı maksûd
Hakîkatde budur sözüñ me’âli
Saña zînetdür a‘zâñuñ kemâli
Sebebdür çeşm ü ebrû gûş u bînî
Güzel göstermege sâhiblerini
Birisi eksük oldukda ne minnet
Zuhûr eyler vecâhetde rekâket
İki nesne kamudan mu‘teberdür
Kulak tut bu haber sâdık haberdür
İkisi dahı ammâ ma‘nevîdür
Biri göñül biri ‘akl-ı kavîdür
Saña sanma ki ‘akl ikrâr olupdur
Başuñda tâc-ı cevherdâr olupdur
Göñül gerçi degüldür sîm ü zerden
Gögüs levhidür ol saña güherden
Bir eser kanda kim baksañ muhakkak
İhâtâ eylemişdür ni‘met-i Hak
Garîk-i ni‘metisin fi’l-hakîka
Yüri şükrinde fevt itme dakîka
Edeb terk itmeyendür aña şâkir
Olur merdûd edebsüz olsa zâkir
Edeb üzre olan fânî cihânda
Muzaffer oldı hem bunda hem anda
(Yeniterzi, Emine (hzl.) (2001). Behiştî’nin Heşt Behişt Mesnevîsi. İstanbul: Kitabevi. 289-307.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 10.11.2013Güncelleme Tarihi: 16.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan’ından
Müşg-bûluk saçına kalmışdur
Fitnelük beñlerine kalmışdur
Tîg-i gamzeñ elinden a zâlim
Ne girîbân ne sîne kalmışdur
Kullaruñ içre nâ-murâd hemân
Begüm ancak kemîne kalmışdur
Rahm ider yok baña benüm hâlüm
Erhamü’r-râhimîne kalmışdur
Gitdi dil ey Behiştî yâre revân
Bilmezem cân nesine kalmışdur (161. Gazel)
***
Bezme gel bu gice ey ‘âlem-i hüsnüñ mâhı
Yohsa yerden göge dek incinirüz vallâhi
‘Işk-ı Tebrîz vücûdumda komaz ‘akla karâr
Şeh Süleymân çıkarur tut ki vatandan şâhı
Bir içim suyın içen Hızrveş ölmez ebedî
Ne güzel nesne olur gabgab-ı yârüñ çâhı
Nereye basdugını bilmez olur zevkınden
Her kimüñ meykede semtine düşerse râhı
Dâglar urdı Behiştî felegüñ sînesine
Rûm abdâlı olupdur meger anuñ âhı (538. Gazel)
***
Mübtelâ-yı derd ü gam bulsam melâlüm söylerem
Ehl-i hâle râst gelsem hasb-i hâlüm söylerem
Kanda bir dîvâne bulsam eylerem ‘arz-ı cünûn
Hem-demüm ehl-i kemâl olsa kemâlüm söylerem
Ger şikâr ahvâlin añsa cem‘ olup sayyâdlar
Sayda kâbil olmayan vahşî gazâlum söylerem
İtmesün mi ol güneş benden felekde ‘âr kim
Buldugum yerde hemân başlar zevâlüm söylerem
Ey Behiştî hisse-dâr olsun diyü erbâb-ı ‘ışk
Kıssa-hân olup rakîb ile kıtâlum söylerem (342. Gazel)
***
Sîne kûhsâr-ı mahabbet âteşîn-gül tâze dâg
Oldı ben Mecnûn’a ey Leylâ-sıfat tag üsti bâg
Ben gedânuñ sînesinde neyler ol zerrîn kabâ
Degme abdâla müyesser mi olur zerrîn çerâg
Gonca gibi bâdeden pîrâhenüñ men‘ eyle kim
Bûy-ı cismüñ olmasun gül gibi ‘ıtr her dimâg
Mâr-ı nefsi öldürürseñ ger ‘asâ-yı ‘ışk ile
Hâtıruñ vîrânesinde gizlidür genc-i ferâg
Ey Behiştî dûd-ı âhumdan çemenzâr-ı felek
Bir ‘aceb gülşendür ammâ bülbüli bir kara zâg (242. Gazel)
(Aydemir, Yaşar (hzl.) (2007). Behiştî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.)
Heşt Behişt’ten
Behişt-i Düvüm
İden peydâ vücûd-ı kâ’inâtı
Kılan ecsâda mahbes şeş cihâtı
Zemîn üstinde insânı yaratdı
Kimin bînâ kimin kûr u ker itdi
Koyup tab‘-ı beşerde ihtilâfât
Havâle itdi aña niçe âfât
Fetîl-i şem‘a beñzer rişte-i cân
Anı uyarmaz illâ nûr-ı îmân
Hevâdandur sakın anuñ fesâdı
Hevâ olmışdur anuñ tünd-bâdı
İdenler eylük eylük bulı gelmiş
Cezâ ihsâna ihsân olı gelmiş
Murâd elden sehâyıla ‘atâdur
Sanur nâ-dân anı halka cefâdur
Ayaklardan dahı ey tâlib-i sûd
Cihâd u hacca varmak oldı maksûd
Hakîkatde budur sözüñ me’âli
Saña zînetdür a‘zâñuñ kemâli
Sebebdür çeşm ü ebrû gûş u bînî
Güzel göstermege sâhiblerini
Birisi eksük oldukda ne minnet
Zuhûr eyler vecâhetde rekâket
İki nesne kamudan mu‘teberdür
Kulak tut bu haber sâdık haberdür
İkisi dahı ammâ ma‘nevîdür
Biri göñül biri ‘akl-ı kavîdür
Saña sanma ki ‘akl ikrâr olupdur
Başuñda tâc-ı cevherdâr olupdur
Göñül gerçi degüldür sîm ü zerden
Gögüs levhidür ol saña güherden
Bir eser kanda kim baksañ muhakkak
İhâtâ eylemişdür ni‘met-i Hak
Garîk-i ni‘metisin fi’l-hakîka
Yüri şükrinde fevt itme dakîka
Edeb terk itmeyendür aña şâkir
Olur merdûd edebsüz olsa zâkir
Edeb üzre olan fânî cihânda
Muzaffer oldı hem bunda hem anda
(Yeniterzi, Emine (hzl.) (2001). Behiştî’nin Heşt Behişt Mesnevîsi. İstanbul: Kitabevi. 289-307.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 16.12.2020Eserlerinden Örnekler
Divan’ından
Müşg-bûluk saçına kalmışdur
Fitnelük beñlerine kalmışdur
Tîg-i gamzeñ elinden a zâlim
Ne girîbân ne sîne kalmışdur
Kullaruñ içre nâ-murâd hemân
Begüm ancak kemîne kalmışdur
Rahm ider yok baña benüm hâlüm
Erhamü’r-râhimîne kalmışdur
Gitdi dil ey Behiştî yâre revân
Bilmezem cân nesine kalmışdur (161. Gazel)
***
Bezme gel bu gice ey ‘âlem-i hüsnüñ mâhı
Yohsa yerden göge dek incinirüz vallâhi
‘Işk-ı Tebrîz vücûdumda komaz ‘akla karâr
Şeh Süleymân çıkarur tut ki vatandan şâhı
Bir içim suyın içen Hızrveş ölmez ebedî
Ne güzel nesne olur gabgab-ı yârüñ çâhı
Nereye basdugını bilmez olur zevkınden
Her kimüñ meykede semtine düşerse râhı
Dâglar urdı Behiştî felegüñ sînesine
Rûm abdâlı olupdur meger anuñ âhı (538. Gazel)
***
Mübtelâ-yı derd ü gam bulsam melâlüm söylerem
Ehl-i hâle râst gelsem hasb-i hâlüm söylerem
Kanda bir dîvâne bulsam eylerem ‘arz-ı cünûn
Hem-demüm ehl-i kemâl olsa kemâlüm söylerem
Ger şikâr ahvâlin añsa cem‘ olup sayyâdlar
Sayda kâbil olmayan vahşî gazâlum söylerem
İtmesün mi ol güneş benden felekde ‘âr kim
Buldugum yerde hemân başlar zevâlüm söylerem
Ey Behiştî hisse-dâr olsun diyü erbâb-ı ‘ışk
Kıssa-hân olup rakîb ile kıtâlum söylerem (342. Gazel)
***
Sîne kûhsâr-ı mahabbet âteşîn-gül tâze dâg
Oldı ben Mecnûn’a ey Leylâ-sıfat tag üsti bâg
Ben gedânuñ sînesinde neyler ol zerrîn kabâ
Degme abdâla müyesser mi olur zerrîn çerâg
Gonca gibi bâdeden pîrâhenüñ men‘ eyle kim
Bûy-ı cismüñ olmasun gül gibi ‘ıtr her dimâg
Mâr-ı nefsi öldürürseñ ger ‘asâ-yı ‘ışk ile
Hâtıruñ vîrânesinde gizlidür genc-i ferâg
Ey Behiştî dûd-ı âhumdan çemenzâr-ı felek
Bir ‘aceb gülşendür ammâ bülbüli bir kara zâg (242. Gazel)
(Aydemir, Yaşar (hzl.) (2007). Behiştî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.)
Heşt Behişt’ten
Behişt-i Düvüm
İden peydâ vücûd-ı kâ’inâtı
Kılan ecsâda mahbes şeş cihâtı
Zemîn üstinde insânı yaratdı
Kimin bînâ kimin kûr u ker itdi
Koyup tab‘-ı beşerde ihtilâfât
Havâle itdi aña niçe âfât
Fetîl-i şem‘a beñzer rişte-i cân
Anı uyarmaz illâ nûr-ı îmân
Hevâdandur sakın anuñ fesâdı
Hevâ olmışdur anuñ tünd-bâdı
İdenler eylük eylük bulı gelmiş
Cezâ ihsâna ihsân olı gelmiş
Murâd elden sehâyıla ‘atâdur
Sanur nâ-dân anı halka cefâdur
Ayaklardan dahı ey tâlib-i sûd
Cihâd u hacca varmak oldı maksûd
Hakîkatde budur sözüñ me’âli
Saña zînetdür a‘zâñuñ kemâli
Sebebdür çeşm ü ebrû gûş u bînî
Güzel göstermege sâhiblerini
Birisi eksük oldukda ne minnet
Zuhûr eyler vecâhetde rekâket
İki nesne kamudan mu‘teberdür
Kulak tut bu haber sâdık haberdür
İkisi dahı ammâ ma‘nevîdür
Biri göñül biri ‘akl-ı kavîdür
Saña sanma ki ‘akl ikrâr olupdur
Başuñda tâc-ı cevherdâr olupdur
Göñül gerçi degüldür sîm ü zerden
Gögüs levhidür ol saña güherden
Bir eser kanda kim baksañ muhakkak
İhâtâ eylemişdür ni‘met-i Hak
Garîk-i ni‘metisin fi’l-hakîka
Yüri şükrinde fevt itme dakîka
Edeb terk itmeyendür aña şâkir
Olur merdûd edebsüz olsa zâkir
Edeb üzre olan fânî cihânda
Muzaffer oldı hem bunda hem anda
(Yeniterzi, Emine (hzl.) (2001). Behiştî’nin Heşt Behişt Mesnevîsi. İstanbul: Kitabevi. 289-307.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Divan’ından
Müşg-bûluk saçına kalmışdur
Fitnelük beñlerine kalmışdur
Tîg-i gamzeñ elinden a zâlim
Ne girîbân ne sîne kalmışdur
Kullaruñ içre nâ-murâd hemân
Begüm ancak kemîne kalmışdur
Rahm ider yok baña benüm hâlüm
Erhamü’r-râhimîne kalmışdur
Gitdi dil ey Behiştî yâre revân
Bilmezem cân nesine kalmışdur (161. Gazel)
***
Bezme gel bu gice ey ‘âlem-i hüsnüñ mâhı
Yohsa yerden göge dek incinirüz vallâhi
‘Işk-ı Tebrîz vücûdumda komaz ‘akla karâr
Şeh Süleymân çıkarur tut ki vatandan şâhı
Bir içim suyın içen Hızrveş ölmez ebedî
Ne güzel nesne olur gabgab-ı yârüñ çâhı
Nereye basdugını bilmez olur zevkınden
Her kimüñ meykede semtine düşerse râhı
Dâglar urdı Behiştî felegüñ sînesine
Rûm abdâlı olupdur meger anuñ âhı (538. Gazel)
***
Mübtelâ-yı derd ü gam bulsam melâlüm söylerem
Ehl-i hâle râst gelsem hasb-i hâlüm söylerem
Kanda bir dîvâne bulsam eylerem ‘arz-ı cünûn
Hem-demüm ehl-i kemâl olsa kemâlüm söylerem
Ger şikâr ahvâlin añsa cem‘ olup sayyâdlar
Sayda kâbil olmayan vahşî gazâlum söylerem
İtmesün mi ol güneş benden felekde ‘âr kim
Buldugum yerde hemân başlar zevâlüm söylerem
Ey Behiştî hisse-dâr olsun diyü erbâb-ı ‘ışk
Kıssa-hân olup rakîb ile kıtâlum söylerem (342. Gazel)
***
Sîne kûhsâr-ı mahabbet âteşîn-gül tâze dâg
Oldı ben Mecnûn’a ey Leylâ-sıfat tag üsti bâg
Ben gedânuñ sînesinde neyler ol zerrîn kabâ
Degme abdâla müyesser mi olur zerrîn çerâg
Gonca gibi bâdeden pîrâhenüñ men‘ eyle kim
Bûy-ı cismüñ olmasun gül gibi ‘ıtr her dimâg
Mâr-ı nefsi öldürürseñ ger ‘asâ-yı ‘ışk ile
Hâtıruñ vîrânesinde gizlidür genc-i ferâg
Ey Behiştî dûd-ı âhumdan çemenzâr-ı felek
Bir ‘aceb gülşendür ammâ bülbüli bir kara zâg (242. Gazel)
(Aydemir, Yaşar (hzl.) (2007). Behiştî Dîvânı. Ankara: MEB Yay.)
Heşt Behişt’ten
Behişt-i Düvüm
İden peydâ vücûd-ı kâ’inâtı
Kılan ecsâda mahbes şeş cihâtı
Zemîn üstinde insânı yaratdı
Kimin bînâ kimin kûr u ker itdi
Koyup tab‘-ı beşerde ihtilâfât
Havâle itdi aña niçe âfât
Fetîl-i şem‘a beñzer rişte-i cân
Anı uyarmaz illâ nûr-ı îmân
Hevâdandur sakın anuñ fesâdı
Hevâ olmışdur anuñ tünd-bâdı
İdenler eylük eylük bulı gelmiş
Cezâ ihsâna ihsân olı gelmiş
Murâd elden sehâyıla ‘atâdur
Sanur nâ-dân anı halka cefâdur
Ayaklardan dahı ey tâlib-i sûd
Cihâd u hacca varmak oldı maksûd
Hakîkatde budur sözüñ me’âli
Saña zînetdür a‘zâñuñ kemâli
Sebebdür çeşm ü ebrû gûş u bînî
Güzel göstermege sâhiblerini
Birisi eksük oldukda ne minnet
Zuhûr eyler vecâhetde rekâket
İki nesne kamudan mu‘teberdür
Kulak tut bu haber sâdık haberdür
İkisi dahı ammâ ma‘nevîdür
Biri göñül biri ‘akl-ı kavîdür
Saña sanma ki ‘akl ikrâr olupdur
Başuñda tâc-ı cevherdâr olupdur
Göñül gerçi degüldür sîm ü zerden
Gögüs levhidür ol saña güherden
Bir eser kanda kim baksañ muhakkak
İhâtâ eylemişdür ni‘met-i Hak
Garîk-i ni‘metisin fi’l-hakîka
Yüri şükrinde fevt itme dakîka
Edeb terk itmeyendür aña şâkir
Olur merdûd edebsüz olsa zâkir
Edeb üzre olan fânî cihânda
Muzaffer oldı hem bunda hem anda
(Yeniterzi, Emine (hzl.) (2001). Behiştî’nin Heşt Behişt Mesnevîsi. İstanbul: Kitabevi. 289-307.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Doğum Yılı | Görüntüle |
4 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
6 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
7 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Meslek | Görüntüle |
8 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Meslek | Görüntüle |
9 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
10 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | SELÎM SÂBİT EFENDİ | d. 1829 - ö. 1911 | Madde Adı | Görüntüle |
12 | REFÂHÎ, Hacı Giray | d. 1814-15 - ö. 1873-74 | Madde Adı | Görüntüle |