BEKÂYÎ, Mehmed Abdülbâkî

(d. ?/? - ö. 2 Cemâziyelevvel 1003/13 Ocak 1595)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mehmed Abdülbâkî’dir. İzniklidir. Babası “Cimri Çingân” veya “Hicrî Çingene (Akbayır 1996: 366)” olarak tanınan bir macuncudur. Bu sebeple “Cimri Çingânoğlu” veya “Macûncuzâde (Mehemmed Abdülbâkî Bekâyî Çelebi)” olarak tanındı. Döneminin tanınmış âlimlerinden iyi bir eğitim aldı ve Hocazâde Kurd Efendi’den mülazım olarak Manisa’da müderrislik görevine getirildi. Bu sırada Manisa’da bulunan şehzâde Murad (III. Murad)’ın bazı ağalarıyla münasebet kuran Bekâyî, bunlar vasıtasıyla şehzadenin ilgisini kazanarak çeşitli payeler aldı. Şehzâde Murad padişah olduğunda da pek çok mansıba kavuşarak Selanik ve Galata kadılıklarına getirildi. Ancak bu görevleri sırasındaki uygulamaları dolayısıyla (umûrı cebr ü kerhe mevsûl olmağın) bu görevlerden azledildi (Sungurhan Eyduran 2009: 181). Kafile-i Şuarâ’da diğer kaynaklardan farklı olarak Bekâyî’nin eğitiminin devam ettiği sırada Hocezâde Kurd Efendi’nin vefat ettiği ve bunun üzerine şairin Sultan III. Murad’ın hocası İbrahim Çelebi’den ders almaya başladığı ve padişaha yakınlığı bulunan hocasının inayetiyle mansıba layık görüldüğü ancak daha sonra zorlamayla alındığı (menâsıbı cebr ü kerhe mevsul olduğu) anlaşılan söz konusu mansıbın kesildiği kayıtlıdır (Kutlar Oğuz vd. 2012: 111).
Şair hakkında en ayrıntılı bilgileri veren Nev‘î-zâde Atâ’î bu bilginin ilk kısmına katılarak şairin Kurd Efendi’nin ölümü üzerine İbrahim Çelebi’den mülazım olduğunu ve önce kenar medreselerine daha sonra da Manisa’da bir medreseye müderris olarak atandığını, burada henüz şehzade olan III. Murad’a intisap ederek onun inayetini kazandığını, şehzadenin 8 Ramazan 982/22 Aralık 1574 tarihinde padişah olmasıyla önce kırk akçe ile İstanbul’da Merdümiyye Medresesi’ne, sonra Zilhicce 984/Şubat-Mart 1577 tarihinde elli akçe ile Beşiktaş’taki Hayreddîn Paşa Medresesi’ne getirildiğini kaydeder ve sonrasında aldığı görevler hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Buna göre; Zilhicce 986/Ocak-Şubat 1579 tarihinde Bâlî Efendi yerine Kızıl Maslak payesine terfi ettirildi. Ramazan 988/Ekim-Kasım 1580 tarihinde Mınık Ali Çelebi yerine Sahn medreselerinden birine atandı. Cemaziyelevvel 989/Haziran-Temmuz 1581 tarihinde Vankulu yerine Selânik, Zilkade 990/Kasım-Aralık 1582 tarihinde Şems Efendi yerine Galata kadısı oldu. Zilhicce 991/Aralık 1583-Ocak 1584’te azledilerek yerine Lutfî Begzâde Mustafa Efendi getirildi. Safer 993/Şubat-Mart 1585 tarihinde yine Galata kadılığına atandı. Muharrem 994/Aralık 1585-Ocak 1586 tarihinde Arapzâde Efendi yerine Üsküdar kadılığına tayin edildi. Zilkade 996/Eylül-Ekim 1588 tarihinde azledilerek yerine Koca Abdurrahîm Efendi getirildi. Ramazan 1000/Haziran-Temmuz 1592 tarihinde Abdurrahîm Efendi yerine tekrar Üsküdar kadılığına tayin edildi. Bu tayinden üç gün sonra Mekke-i Mükerreme kadılığına gitmeyen selefi ile yerleri değiştirildi; ancak aynı yılın Şevval (Temmuz-Ağustos 1592) ayında bu görevi kabul etmemiş olan azledilmiş sayılarak söz konusu görev Hocazâde Mehmed Efendi’ye verildi. 2 Cemâziyelevvel 1003/13 Ocak 1595 Cuma günü kendisinden önce ve sonra iki kocasını daha öldüren eşinin ihanetiyle eşi ve âşığı tarafından evinde feci şekilde öldürüldü (Nev‘î-zâde Atâ’î 1269: 330). Osmanlı Müellifleri’nde (Bursalı Mehmed Tâhir Efendi 1972: 49) yer alan şairin “980 kusur tarihinde vefat ettiği” yolundaki bilgi yanlış olmalıdır.

Bekâyî’nin eserleri şunlardır:
Gül ü Bülbül: Mesnevi nazım şekliyle ve aruzun “mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün” kalıbıyla didaktik bir tarzda kaleme alınmış olan eser, 935 beyitten oluşmaktadır. “Medh-i Şehzâde-i Cüvân-baht” başlıklı methiyeden Şehzâde Murâd adına tertib edildiği, hatime bölümündeki “Bekâyî kim bu nazmı itmiş idi / Tokuz yüz yetmiş üçe yetmiş idi” beytinden de 973/1565-66 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Bekâyî'nin Gül ü Bülbül'ünün -alt bölümler düzeyinde- konu bakımından Kara Fazlî'nin Gül ü Bülbül'ünden etkilendiği anlaşılmaktadır. Fakat bu etki mesnevinin tamamını kapsayacak derecede geniş değildir (Zavotçu 2002: 898). Hasan Çelebi’nin şairin kaleme aldığını belirttiği “manzum kitap” (Sungurhan Eyduran 2009: 181) bu Gül ü Bülbül mesnevisi olmalıdır Eser üzerine bir lisans tezi hazırlanmış (Meriç 1954) ve başka Gül ü Bülbül mesnevileriyle karşılaştırması yapılmıştır (Öztekin 2000).
Dîvân: Osmanlı Müellifleri’nde şairin mürettep bir divanı olduğu kayıtlıysa da (Bursalı Mehmed Tâhir Efendi 1972: 49) söz konusu eser bugün için ele geçmemiştir.
Bunların dışında Agâh Sırrı Levend (143) şairin Şirvan Şah ve Şemâyil Bânû adlı bir eseri daha olduğunu belirtmektedir. Ancak bu eserin Bekâyî’ye ait olup olmadığı kesin olarak belirlenememiştir (Aksoy 1992: 360).
Kaynaklarda Bekâyî’nin çok sayıda şiir yazdığı ifade edilmiş (Sungurhan Eyduran 2009: 181) ancak “tabî‘at-ı şi‘riyyesi kem degüldür” (Solmaz 2005: 116) ifadesiyle şairlik yeteneğinin kötü olmadığı belirtilmiş, dolaylı olarak çok da başarılı bir şair olmadığı vurgulanmıştır.

Kaynakça

Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî. C. 2. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 366.
Aksoy, Hasan (1992). “Bekâyî”. İslam Ansiklpedisi. C. 5. İstanbul: TDV Yay. 360.
Atik Gürbüz, İncinur (2011). Mecmû‘a-i Letâ’if. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Yavuz, Fikri A. ve İsmail Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed TahirOsmanlı Müellifleri. C. 2. İstanbul: Meral Yay. 49.
Ergun, Sadeddin Nüzhet (1936). Türk Şâirleri. C. 2. İstanbul: Bozkurt Matbaası. 694-696.
Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha, Müjgân Çakır, Hanife Koncu (hzl.) (2012). Mehmed Tevfîk, Kâfile-i Şu’arâ. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.
Meriç, Türkân (1954). İznikli Bekâyi’nin Gül ü Bülbül Mesnevisi’nin Transkripsiyonu ve Kısaca Tedkiki. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Nev‘î-zâde Atâ’î (1269). Zeyl-i Şakâyıku’l-Atâ’î. C. 2. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 330.
Öztekin, Nezahat (2000). Bekâyî’nin Gül ü Bülbül’ü İle Fazlî’nin Gül ü Bülbül’ünün Karşılaştırılması. İzmir: Ege Üniversitesi Yay.
Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu‘arâ’sı (İnceleme–Metin). Ankara: AKM Yay.
Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2009). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkîretü’ş-Şu’arâ. 2 C. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/dosya/1-219122/h/tsmetina.pdf [erişim tarihi: 09.12.2014].
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmet Nail Tuman, Tuhfe-i Nâ’ilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. 1. Ankara: Bizim Büro Yay. 83, 101.
Zavotçu, Gencay (hzl.) (2009). Zehr-i Mâr-zâde Seyyid Mehmed Rızâ, Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği ve Tezkiresi. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10746,metinpdf.pdf?0 [erişim tarihi: 15.12.2014].
Zavotçu, Gencay (2002). “Türk Edebiyatında Gül ve Bülbül”. Türkler. C. 5. Ankara: Yeni Türkiye Yay. 896-902.
 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İNCİNUR ATİK GÜRBÜZ
Yayın Tarihi: 18.12.2014
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Bekâyî-i Dânişmend

Şehâ kevn ü mekân bir sâha-i meydânun olsun hep
Felekler topı çevgânunda ser-gerdânun olsun hep

Feleklerde melekler dâ‘iyân-ı haşmet ü kadrün
Cihânda ins ile cin bende-i fermânun olsun hep

Gerekmez cümle dünyâyı virürse bana cânânum
Hemân kendü benüm olsun da âlem anun olsun hep

Gözün gönlün ganî olsun sirişk ü dâğ-ı gamlarla
Ko dînâr u diremler tâlib-i dünyânun olsun hep

Cemâlün gül gibi arz eyleyüp keşf-i nikâb eyle
Gülistânun görüp nergisleri hayrânun olsun hep

Yiter bana lebünle ruhlarun ey serv-i âzâdum
Çemende gonçe vü gül bülbül-i şeydânun olsun hep

Bekâyî biz cihânda âşık-ı dîdâr-ı dil-dâruz
Cinân u hûr u Kevser zâhid-i nâ-dânun olsun hep
(Atik Gürbüz, İncinur (2011). Mecmû‘a-i Letâ’if. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 179-180.)


Bekâyî-i Dânişmend
Merdüm-i rind-i nazar-bâz ki dirler o bizüz
Hâk-i pâyunda ser-endâz ki dirler o bizüz

Bezm-i gamda lebünün yâdını ey sâkî müdâm
Meye hem-dem neye dem-sâz ki dirler o bizüz

Hüsn ile yâd olınan dil-ber-i ra‘nâ sensin
Işk ile âşık-ı mümtâz ki dirler o bizüz

Kehkeşân sanma göge irdi livâsı âhun
Şâh-ı ışk-ı alem-efrâz ki dirler o bizüz

Gerçi kim peyk-i sabâ gibi cihân-peymâyuz
Kâma irmez yiler onmaz ki dirler o bizüz

Kâdirüz ilm-i belâgatde beyân u şerhe
Ya‘nî allâme-i Şîrâz ki dirler o bizüz

Ey Bekâyî iderüz gülşen-i kûyında figân
Bâğda murg-ı hoş-âvâz ki dirler o bizüz
(Atik Gürbüz, İncinur (2011). Mecmû‘a-i Letâ’if. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 463.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585Doğum YeriGörüntüle
2NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?Doğum YeriGörüntüle
3TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Doğum YeriGörüntüle
4SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585Doğum YılıGörüntüle
5NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?Doğum YılıGörüntüle
6TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Doğum YılıGörüntüle
7SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585Ölüm YılıGörüntüle
8NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?Ölüm YılıGörüntüle
9TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Ölüm YılıGörüntüle
10SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585MeslekGörüntüle
11NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?MeslekGörüntüle
12TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?MeslekGörüntüle
13SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16SELÂMÎ, Mustafa (İznikli)d. ? - ö. 1585Madde AdıGörüntüle
17NİKÂBÎd. ? - ö. 1533/34 ?Madde AdıGörüntüle
18TIRSÎ, Abdurrahimd. ? - ö. 1519-1527?Madde AdıGörüntüle