BEKRÎ, Hacı Bekir Bey

(d. ?/? - ö. 1250/1835)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Diyarbakır’ın tanınmış ailelerinden Şeyh-zâdelere mensup olan Bekrî’nin asıl adı Ebûbekir’dir. İsmine istinaden Bekrî mahlasını kullanmıştır. Küçüklüğünden itibaren iyi bir eğitim almış, şiir ve sanata merak duymuştur. Şeyh-zâde ailesinden Diyarbakır Mütesellimi Muhammed Bey ile dönemin Diyarbakır valisi Behrâm Paşa arasında vuku bulan ve 1234/1819 yılında şehrin muhasarasına kadar varan anlaşmazlıklar yüzünden bir yıl sonra Diyarbakır’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Elbistan ve Maraş dolaylarında firari iken Maraş kaymakamı Fevzî Paşa’nın bir şiirine nazire yazıp ondan yardım istemiştir. 1238/1823 yılında paşanın vefat etmesiyle Maraş’tan ayrılıp Muş muhafızı Emîn Paşa’ya sığınmıştır. Daha sonra Fethî-zâde Saîd-i Âmidî aracılığıyla Mısır Valisi Muhammed Alî Paşa’ya intisap etmiş, vakar ve bilgisiyle paşanın takdirini kazanmıştır. Valinin himayesiyle hac farizasını yerine getirdikten sonra Medîne’de bulunan akrabaları vasıtasıyla İstanbul’a gitmiş, oradan da Diyarbakır’a dönmüştür. Şeyh-zâde Muhammed Bey’in Diyarbakır Mütesellimliği’ne tekrar atanmasından sonra Bekrî de şehrin inzibatından sorumlu memuriyete atanmıştır. Bu görevde iken 1250/1835 yılında vefat etmiştir. 

Alî Emîrî, şairin cömert, doğru sözlü ve vakar sahibi bir şahsiyet olduğunu aktarıp onunla ilgili babasından ve hocasından duyduğu kıssaları da nakleder. Ayrıca Bekrî’nin gazeliyyat, kasaid, terciat, tesdisat ve mukattaatı olduğunu bildiren Alî Emîrî, şaire ait birkaç şiir ile kendisinin ona yazdığı nazîre beyitlere yer verir (1328: 115-118). Şevket Beysanoğlu Bekrî’nin mürettep bir Dîvân'ı olmadığını, ancak muhtelif mecmualarda bulunan şiirlerinin bir Dîvânçe teşkil edebilecek bir yekun tuttuğunu belirtir (1996: 286).

Kaynakça

Adak, Abdurrahman (2012). Ali Emiri’nin Gözüyle Diyarbakırlı Şairler. İstanbul: Kent Işıkları Yay.

Alî Emîrî (1328). Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid. Dersaadet: Âmidî Matbaası.

Beysanoğlu, Şevket (1996). Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları I. Ankara: San Yay.

Güner. G.ve N. Güner (hzl.) ( 2003). Alî Emîrî, Esâmî-yi Şu’arâ-yı Âmid. Ankara: Anıl Matbaası.

Kadıoğlu, İdris (hzl.) (2014). Ali Emȋrȋ Efendi, Tezkire-i Şu’arȃ-yı Ȃmid. Ankara: Sonçağ Yay.

Korkusuz, M. Şefik (hzl.) (2004). Tezkire-i Meşâyıh-ı Âmid. İstanbul: Kent Yay.

Tanyıldız, Ahmet (2013). “Akrabalık Yönüyle Diyarbakırlı Dîvân Şairleri”, VIII. Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu (Alî Emîrî Hatırasına) Bildirileri. Diyarbakır: Diyarbakır Valiliği Yay. 334-343.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. AHMET TANYILDIZ
Yayın Tarihi: 23.10.2014
Güncelleme Tarihi: 01.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Musammat Râiyye Kasîdesi’nden

Ey hâme-i mu’ciz-eser gencîne-i ilm ü hüner

Sende nedür bunca keder it vâdi-i gamdan güzer

Şâirlere hem-râh idün üstâd-ı dil-âgâh idün

Mülk-i suhanda şâh idün mahkûmun olmışdı suver

Şimdi neden hâmûşsun böyle niçün bî-hûşsun

Zannum budur ser-hûşsun nûş eyledün câm-ı kader

Benden hele itme ümîd ibrâm ile olmaz müfîd

Yakdı beni çarh-ı anîd gam kaplamışdur serteser

Çend sâldür mest olmışam bâlâ iken pest olmışam

Şöyle zebân-pest olmışam gelmez dile nazm-ı hüner

Devrân beni kıldı sefîl beyne’l-enâm oldum zelîl

Her hâlüme Rabbüm kefîl eyler meded ol Dâdger

Bir gün olur yümn iktirân subha irer elbet şebân

Dânendedür halk-ı cihân her şâmun encâmı seher

Gelmiş dile ye’s ü nedem bir âli himmet isterem

Lutf eyle ey kilküm bu dem bir nazm kıl pâkîze-ter

Vasf-ı Emîn Pâşâ ola medhiyle defterler dola

Ol vechle Bekrî bula maksûdına anda zafer

Oldur zamânun Hâtem’i deryâ-dilânun ekremi

Pâşâlarun hem efhamı zâtı anun yektâ güher

İhsân ile vâlâ-kerem Hâtem gibi hasm-ı direm

Asrında hem sâhib-himem düşkünlere hem sâyeger

Dârâ-haşem Rüstem-meniş Âsaf-şiyem Saf-der-reviş

Pek sehldür ana her iş savletledür bir şîr-i ner

...

(Alî Emîrî (1328). Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid. Dersaadet: Âmidî Matbaası. 120.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59Doğum YeriGörüntüle
2Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010Doğum YeriGörüntüle
3ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815Doğum YeriGörüntüle
4VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59Doğum YılıGörüntüle
5Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010Doğum YılıGörüntüle
6ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815Doğum YılıGörüntüle
7VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59Ölüm YılıGörüntüle
8Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010Ölüm YılıGörüntüle
9ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815Ölüm YılıGörüntüle
10VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59MeslekGörüntüle
11Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010MeslekGörüntüle
12ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815MeslekGörüntüle
13VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. 1658-59Madde AdıGörüntüle
17Ferit Öngörend. 30 Haziran 1932 - ö. 8 Haziran 2010Madde AdıGörüntüle
18ZİYÂ/YÛSUF, Yûsuf Ziyâ Efendid. ? - ö. 1815Madde AdıGörüntüle