Madde Detay
Süreyya Berfe
Hikmet Süreyya Kanıpak, H. Süreyya Kanıpak, Süreyya Kanıpak
(d. 27 Ocak 1943 / ö. -)
Şair, Felsefeci
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Süreyya Berfe 27 Ocak 1943’te Fransızca öğretmeni Metin Kanıpak ve Nermin Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’da doğmuştur. Baba tarafından Atatürk ile kan bağı olan şair, “Selanik mübadili bir aileye” mensuptur (Alpay 2015: 197). Asıl adı Hikmet Süreyya Kanıpak’tır. 1965’e kadar Süreyya Kanıpak imzasıyla da yazmıştır. Şair, öğretmen olan babasının tayinleri nedeniyle yirmi iki yıl boyunca Erzurum, Sinop, Afyon, Turgutlu ve Çanakkale gibi Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde yaşamak zorunda kalmıştır. 1960 yılında Çanakkale Lisesi’nden mezun olan Hikmet Süreyya, henüz on yedi yaşında iken ailesinin yönlendirmesiyle İstanbul Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine başlamıştır. Edebiyat ve felsefeye ilgi duyması nedeniyle iki yıl sonra hukuk öğrenimini bırakmış, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etmiştir. Felsefe öğreniminin şiirine önemli bir katkısı olduğunu ifade eden şair bu yıllarda önemli isimlerden dersler almıştır. Macit Gökberk, Nermi Uygur, Teo Grünberg, İsmail Tunalı gibi isimler arasında özellikle Nermi Uygur’un dil ile ilgili derslerinin şiirini beslediğini belirtmiştir (Fedai 2005: 67).
Süreyya Berfe, İstanbul’da bulunduğu süre içinde genç yaşına rağmen büyük bir kısmı İkinci Yeni şairi olan isimlerle tanışma fırsatı bulmuştur. Şiire ilgisi lise yıllarında başlamış olan şair, bir süre Cemal Süreya ve Tomris Uyar’ın yanında “Papirüs dergisinin getir götür işlerinin gönüllüsü” (Avan 2015: 263) olarak çalışmıştır. İlk şiirinin 1962’de Yön dergisinde yayımlanmasının ardından edebiyat çevrelerince ismi daha sık duyulmaya ve tanınmaya başlamıştır. Özellikle 1965’te yazdığı ve 1966 Türkiye Millî Talebe Federasyonu Kültür Yarışması’nda birincilik ödülü alan “Kasaba” adlı şiiri Cemal Süreya ve Tomris Uyar’ın telkinleriyle yarışmaya gönderilmiştir. 1965’e kadar kullandığı H. Süreyya Kanıpak veya Süreyya Kanıpak ismini aynı yıl bir grup şair arkadaşının tavsiyelerini de alarak değiştirir ve Berfe soyadını alır.
Şair, 1969 senesinde kendi isteğiyle yedek subay askerliğini Kayseri’de köy öğretmeni olarak yapmıştır. Süreyya Berfe askerlikten sonra bir süre Arkın Yayınevi’nde çalışmıştır. 1969 yılında İsmet Özel, Ataol Behramoğlu, Özkan Mert, Refik Durbaş gibi isimlerle biraraya gelerek Ant dergisinde özellikle İkinci Yeni’ye karşı olduklarını belirten bir bildirgeye imza atmıştır. 1972 yılında dergicilik faaliyetine girişen Berfe, Ali Özgentürk ile birlikte Asyalı adlı bir dergi çıkarmıştır. Berfe, iki sayı süren dergicilik faaliyetinin ardından bir yayınevinin çocuk kitapları bölümünde çalışmıştır. Daha sonra reklam şirketlerinde metin yazarlığı yapan şair, emekli olduktan sonra İstanbul’dan ayrılıp İzmir Foça’ya yerleşmiş, Foça’nın turistik popülaritesinin artmasından rahatsız olduğu için 2005 yılından itibaren Urla-İskele’de yaşamaya başlamıştır. Eşini kaybeden ve bir çocuk babası olan Süreyya Berfe, hâlâ Urla-İskele’de sakin ve kısmen de münzevi bir yaşam sürmektedir (Balık 2017: 55-64).
Süreyya Berfe'nin şiirleri 1965'ten bu yana çok sayıda ödüle layık görülmüştür: "Kasaba" şiiriyle 1966 Türkiye Milli Talebe Federasyonu Kültür Yarışması Ödülü (birincilik); Şiir Çalışmaları ile 1992 Cemal Süreya Şiir Ödülü; Nâbiga ile 2001 Behçet Necatigil Şiir Ödülü; Seni Seviyorum ile 2002 Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödülü; Çıkrık ile 2009 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, Seferis ile Üvez eseriyle 2011 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü ve 2015 TÜYAP Onur Ödülü, Yavaş Yavaş Bilemiyorum ile 2023 Attilâ İlhan Şiir Ödülü.
Şiire başladığı yıllardan bugüne on bir şiir kitabı yayımlanan Süreyya Berfe’nin şiir anlayışı üç döneme ayrılır. İlk kitabı Gün Ola’dan önce Süreyya Kanıpak imzasıyla yazdığı ve kitaplarına almadığı şiirlerin oluşturduğu imgeci, soyutlamacı anlayış birinci dönemi; Gün Ola ve Savrulan, kısmen de Hayat ile Şiir kitaplarının oluşturduğu toplumcu gerçekçi eğilim ikinci dönemi; Hayat ile Şiir’den itibaren yaşama ve sanat-tecrübe bağlantısına yaslanan, özenin bireysel serüveni ve tabiatı önceleyen şiirlerin oluşturduğu üçüncü dönemi.
Elli yılı aşkın bir süredir şiir yazan, şiirleri on sekiz dile çevrilen Süreyya Berfe'nin 1962’de Yön dergisinde yayınlanan “Yoksul Bir Aile Dedi Ki” şiirinden başlamak üzere, Gün Ola adlı ilk kitabının yayınlanmasına kadarki şiirlerinde İkinci Yeni etkileri sezilir. "Süreyya Kanıpak dönemi" diye adlandırılması gereken bu yıllarda şair arayış içindedir. Toplumcu, halkçı, Anadolucu, gerçekçi bir poetik çizgiye girmeden önce yayınlanan şiirlerin üslup ve içerik yönleriyle İkinci Yeni’ye yakın görülmesi, Memet Fuat gibi eleştirmenlerin dikkatinden kaçmamıştır. “İkinci Yeni havasında başlayıp şiirin iç sorunlarını özümsedikten sonra toplumsalcılığa yönelenlerin özelliklerini taşıyan bir şair” (Aktaran: Kayıran 2012: 10) olarak Berfe, 1960’ların ortalarında, dönemin birçok şairi gibi, kaçınılmaz olarak imgeci bir algının izlerini sürmeye çalışmıştır. Berfe, imge, sembol ve metaforlarla özgün bir şiir oluşturma uğraşıyla soyutlamacı bir anlayışa yönelirken bir yandan da arınmış bir dil oluşturma çabası içindedir.
Berfe 1960’lı yılların sonuna doğru ilk çıkışını Memet Fuat’ın “Toplumcu Eylem Şiiri” olarak adlandırdığı bir dönemde gerçekleştirmiştir. Süreyya Berfe, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel ve Özkan Mert, Ant dergisinin 1969 tarihli 153.-154.-155. sayılarında, “Devrimci Genç Şairler Savaş Açıyor” başlığı altında, özellikle İkinci Yeni şiir anlayışına karşı görüşlerini dile getirmişlerdir. Berfe’nin Ant dergisi soruşturması etrafında biraraya gelen genç şairler arasında bulunduğu sıralarda Gün Ola yayımlanmış bulunmaktadır. Toplumcu gerçekçi reflekslerle yazdığı ilk kitabı ve 1971’de yayımlanan Savrulan, Berfe’nin poetikasında politik duruşun izlerini yansıtan, sosyalist toplumcu gerçekçi dönemi oluşturmaktadır. Bu yıllarda Berfe’nin şiirinde iki ana eğilim olan kentten kaçış ve Anadolu’ya yöneliş toplumcu şiir anlayışının temel belirleyenleri olarak göze çarpmaktadır. Özellikle Gün Ola’nın ana eksenini oluşturan Anadolu kırsalına ait detayların kent kökenli bir şair tarafından şiire taşınması, kitabın yayımlanmasından otuz yıl sonra yapılan bir söyleşide dile getirdiği cümlelerden anlaşılmaktadır: “Kenti ve kentliyi çocukluğumdan beri sevmedim. Ama bu kır âşığıyım demek değil. Doğayı ve ona yakın insanları daha çok seviyorum […] Doğa aracılığıyla anlamaya çalışıyorum her şeyi” (Aktaran: Başat 2015: 213).
Süreyya Berfe’nin 1980’de yayımlanan Hayat ile Şiir adlı kitabından sonra toplumcu gerçekçi şiir anlayışı belirgin bir kırılmaya uğramıştır. Bu kitabında yer alan “Mektubunu Aldım” şiiri, Berfe’nin köyden, köylüden, kırsaldan, Anadolu’dan, epik söylemden ve halk şiiri formundan ayrılacağının habercisidir. “Mektubunu Aldım” şiirinde Berfe, uzaklaşmaya çalıştığı kentsel değerlerin ve modernitenin köye de bulaşmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve toplumcu gerçekçi anlayıştan uzaklaşacağının ipuçlarını vermiştir. Şiir bu yönüyle Berfe’nin yazın macerasındaki kırılma noktalarından biridir. 1980’den sonra Berfe’nin şiir anlayışı özyaşamsal tecrübelere koşut bir şekilde değişkenlik göstermiş, yalın dili ve dolaysız anlatımı ise sürdürülmüştür. Berfe’nin şiirini bu aşamadan sonra yaşamı belirleyecektir. Hayat ile Şiir’le beraber bir önceki dönemine, toplumcu gerçekçi ve güdümlü şiire veda eden Berfe, “dünyayı algılamayı şiirinin ekseni yapmıştır” (Hızlan 2010: 62). Şairin belirgin bir şiir çizgisini sürdürmediği kendisiyle yapılan bir söyleşiden anlaşılmaktadır: “Hayat, tabiat, insan üzerine kafa yormak, düşünmek, anlayabilmek” (Kâzım 2015: 167). Berfe’nin bu aşamadan sonra şiiri hayata yaslanır: “İnsan, tabiat, olan bitenler, hayat, her şey. Şiirini yazabildiği[m] her şey” (Kâzım 2015: 167).
1980’li yıllarda Berfe’nin şiir serüvenindeki dönüşüm Hayat ile Şiir kitabının yanı sıra 1985’te yayımlanan Sen, Basmasın ve 1992’deki Şiir Çalışmaları ile birlikte düşünülebilir. Bu üç kitapla Berfe, önceki döneminden köklü bir biçimde kopar, köy ve kırsal hayata ilişkin tecrübelerini daha az yansıtır. 1998’de yayımlanan Ruhumun adlı kitabında bireysel temaları tabiatla biraraya getirir, özellikle Nâbiga’da (2001) tabiatı belirgin bir şekilde öne çıkarır. Berfe’nin Foça yıllarının ürünü olan Nâbiga, şiir serüvenindeki dönüşümleri barındırmasıyla dikkat çekmiştir. Şair, Nâbiga ile birlikte doğacı tutumunu şiirin temel kurucu unsuru haline getirmiştir. Tabiatın şiirin merkezine alındığını gösteren ve 2001 yılında yayımlanan Seni Seviyorum’da düzyazı şiirlerin yanı sıra kısa birimlerden oluşan uzun şiirlere de yer vermiş, tabiata verdiği önemi, Vivaldi’ye saygı epigrafıyla kaleme aldığı “Dört Mevsim” başlıklı şiirle ortaya koymuştur.
Berfe, Foklar Söyledi Ben Yazdım (2005) kitabında ise nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz foklarının içinde bulunduğu durumu, fokların bakışı ve diliyle aktarmıştır. Kitap birkaç dizelik kısa birimlerden oluşan uzun ve tek şiirden ibarettir. Şair, bu eseriyle çevreci duyarlılığı şiire taşımıştır. Çıkrık (2008) çoğunluğu kısa ve başlığı şiirin ilk dizesi olarak yazma tasarrufuyla öne çıkan şiirlerden oluşmuştur. Berfe bu şiirlerinde de tabiat eşliğinde bireysel temaları işlemiştir. 2010 yılında yayımlanan Seferis ile Üvez, ilki Yunan şair Seferis’e adanan “Yorgo Seferis’e İskele Işıkları”, ikincisi “Üvez” ve son olarak “Bugün Salı Mı Şimdi” başlıklarında yazılmış üç bölümden oluşmuştur. Şair, bu eserinde mübadeleyi şiire taşımıştır. Son kitabı Her Gölge Titrer’de ise ağırlıklı olarak yine tabiata ilişkin anlık karşılaşmaların yansımalarını barındıran şiirlere yer vermiştir (Balık 2017: 143-148).
Süreyya Berfe, 1969 ve 1970’lerin başında sürdürdüğü toplumcu gerçekçi anlayışının değiştiğini belirtirken, şiirinin sınırlarının da giderek genişlediğini, fakat değişmeyen hususun kente ve kentleşmeye karşı duruş olduğunun altını çizmiştir. Yaşamındaki detaylara, tanıklıklara, değişimlere göre şekillenen yeni bir şiirin kapılarını aralayan şair, belirgin bir tema etrafında yazmadığını, tecrübelerle birlikte değişen ve genişleyen bir şiir dünyasına girdiğini şu sözlerle ifade etmiştir: “Şiirimin –varsa- başlıca teması nedir bilemiyorum. Ancak öteden beri kente, kent insanına, kentleşmeye duygusal bir tepki göstermişim. Bu tepkinin niteliği değişiyor. Kentleşmenin, büyük kentlere uyum sağlama çabalarının bedelini ağır biçimde ödemekte olduğumuzun farkındayım. (…) Yeryüzünü cüruf yığınına, çöplüğe çevirmek için adeta yarışıyoruz. Nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlarla donatıyoruz dünyamızı. Gelişme –teknolojik, ekonomik- uğruna doğayı kaybediyoruz” (Nezir 1983: 8). Bu ifadelerle Berfe’nin şiir evreninin değiştiği ve tabiatla, tabiatın sunduğu her türlü detayla birlikte şekilleneceği anlaşılmaktadır. Nitekim Hayat ile Şiir’den bugüne Berfe şiirinin sınırları, odağı ve tematik örgüsü değişkenlik gösterse de “tabiat”ın belirleyiciliği ve temel izlek oluşu değişmemiştir.
1980’li yılların başından itibaren Berfe, hayatı gerçekçi ve dikkatli bakışla görmeyi sürdürmüş, gördüklerini sade, yalın, imgeden uzak ve çoğu zaman da ironik bir dille aktarmayı tercih etmiştir. Şiir dünyasında önemli bir yeri olan gözlem, tabiata yönelik bir gözlemdir. Tabiata dair tanıklıklarını sade bir üslupla şiire aktaran Berfe’nin bu eğiliminin oluşmasında kente ve kent yaşamına dair olumsuz duruşunun etkisi yadsınamaz (Balık 2017: 110-111).
Berfe şiiri hiçbir dönemde karmaşık imgeler yığını olmamış, aksine duru ve anlaşılır olmasıyla öne çıkmıştır. Şair, “Ben soyutlamadan uzak durdum her zaman; sözcüklerin, kavramların ilk anlamlarından fazla uzaklaşmadım. Kürek, kürek olarak yer aldı şiirimde. Öyle olmasına çalıştım” (Kâzım 2005: 61) sözleriyle bu tespiti desteklemiştir. Şair, bilinçli bir tercihle şairane söyleyişten uzak kalmış ve bu tavrını son şiirlerine kadar sürdürmüştür. Öte yandan Berfe’nin bu tavrı, şiir serüveni boyunca sürdürürken herhangi bir akıma veya kişiye doğrudan bağlanmaması da altı çizilmesi gereken bir özgünlüktür. Berfe, şiir yaşamında -kısa bir süre toplumcu gerçekçi-ideolojik şiire yönelse de- hiçbir akıma, ustaya bağlanmamış fakat hemen hepsinden istifade etmeyi de ihmal etmemiştir.
Süreyya Berfe, şiir kitaplarının yanı sıra mevcut matematik kitaplarının çocukları matematikten soğuttuğu fikrinden hareketle, çocuklara matematiği sevdirmek için İlkokullar İçin Matematik (1976) adlı bir kitap yazmış; çocukların dünyasına hitap eden ve masalların dilinden istifade ederek yazdığı Çocukça (1982) ve Eksik Alfabe (2003) başlıkları altında çocuk şiirleri yayınlamıştır.
Kaynakça
ALPAY, Necmiye (2015). “Seferis Kardeşliği”. Gün Ola’dan Seferis’e Süreyya Berfe. (Haz. Enver Ercan). İstanbul: TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. Yayınları. 197-198.
AVAN, Hakkı (2015). “Kasaba”. Gün Ola’dan Seferis’e Süreyya Berfe. (Haz. Enver Ercan). İstanbul: TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. Yayınları. 263-265.
BALIK, Macit (2017). Hayat ile Şiir: Süreyya Berfe’nin Şiir Dünyası. Ankara: Gece Kitaplığı.
BAŞAT, İsmail Mert, (2012). “Mektupla Gelen Yanıt”. Varlık. 1254: 17-19.
FEDAİ, Celal (2005). “Süreyya Berfe ile Şiiri Üzerine”. (Söyleşi). Hece. 98: 66-75.
HIZLAN, Doğan (2010). Şiir Çilingiri. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
KAYIRAN, Yücel, (2012). “Süreyya Berfe’nin Şiirinde Nihlist Toplumculuk”. Varlık. 1254: 6-12.
KÂZIM, Mehmet (2005). Süreyya Berfe’yle Hayattan Şiire (Söyleşi). İstanbul: Dünya Kitapları.
NEZİR, Seyit (1983). “Şu Harcıâlem Edebiyat Piyasasının Hiçbir Şeyine Güvenmiyorum” (Söyleşi). Hürriyet Gösteri. 27: 7-10.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. MACİT BALIKYayın Tarihi: 15.03.2018Güncelleme Tarihi: 20.11.2023
Yayın Tarihi: 15.03.2018Güncelleme Tarihi: 20.11.2023
Güncelleme Tarihi: 20.11.2023
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Gün Ola | Fikir Kulüpleri Federasyonu Yayınları / İstanbul | 1969 | Şiir |
Savrulan | Yücel Yayınları / İstanbul | 1971 | Şiir |
İlkokullar İçin Matematik | Milliyet Yayınları / İstanbul | 1976 | Diğer |
Hayat ile Şiir | Hür Yayın / İstanbul | 1980 | Şiir |
Çocukça | Can Yayınları / İstanbul | 1982 | Şiir |
Ufkun Dışında-Toplu Şiirler | de Yayınevi / İstanbul | 1985 | Şiir |
Sen, Basmasın (Ufkun Dışında'nın içinde) | de Yayınevi / İstanbul | 1985 | Şiir |
Şiir Çalışmaları | Can Yayınları / İstanbul | 1992 | Şiir |
Ruhumun | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 1998 | Şiir |
Seçme Şiirler | Adam Yayınları / İstanbul | 2001 | Şiir |
Nâbiga | Adam Yayınları / İstanbul | 2001 | Şiir |
Seni Seviyorum | Adam Yayınları / İstanbul | 2002 | Şiir |
Eksik Alfabe | Adam Yayınları / İstanbul | 2003 | Şiir |
Foklar Söyledi Ben Yazdım | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 2005 | Şiir |
Çıkrık | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 2008 | Şiir |
Kalfa Toplu Şiirler 1965-2009 | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 2009 | Şiir |
Seferis ile Üvez | Metis Yayınları / İstanbul | 2010 | Şiir |
Her Gölge Titrer | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 2015 | Şiir |
Yavaş Yavaş Bilemiyorum | Yapı Kredi Yayınları / İstanbul | 2022 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | PÛRÎ-ZÂDE, Mehmed Kudsî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SÜKÛNÎ, Ahmed Sükûnî Efendi | d. ? - ö. 1690 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ethem İzzet Benice | d. 1903 - ö. 28 Mart 1967 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Neşe Karel | d. 4 Ekim 1943 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Müjdat Gezen | d. 29 Ekim 1943 - ö. - | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HUDAYET ALİYEV | d. 1943 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Nuri Turgut Adalı | d. 1922 - ö. 9 Ağustos 2004 | Meslek | Görüntüle |
8 | Nazmi Ağıl | d. 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
9 | REZMÎ, Bahadır Giray | d. 1602 ? - ö. 1641 | Meslek | Görüntüle |
10 | Asuman Bayrak | d. 1955 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Özdemir Asaf | d. 11 Haziran 1923 - ö. 28 Ocak 1981 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Oktay Yivli | d. 1 Ocak 1964 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | Hikmet Koçyiğit | d. 26 Mart 1974 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | HİKMETÎ, Subutay Hikmet Karahasanoğlu | d. 1925 - ö. 01.03.2006 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Hikmet Arif Dino | d. 1892 - ö. 30 Mart 1957 | Madde Adı | Görüntüle |