Madde Detay
CELÂL/ CELÂLÎ, Manastırlı
(d. 922-924/1517-1519 - ö. 982(?)/1574(?))
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Eski Uygur)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Hüseyin olan Celâl Bey Manastır’da doğdu. Kanunî devrinde İstanbul’a gelerek Defterdar İskender Çelebi’nin himayesine girdi. Arapça ve Farsça öğrenen Celâlî, gençliğinde kalenderîlerin arasında bulunarak Şam ve Halep gibi şehirleri dolaştı. Seyahatleri esnasında Hama sancağı beyi Cafer Bey ile tanıştı. Cafer Bey, Şehzâde Selîm’e lâla tayin edilmeden önce, ona gönderdiği mektupları Celâl’e yazdırırdı. Edebiyata vâkıf olan ve Selîmî mahlâsıyla şiirler yazan Selîm, daha önce aldığı mektuplardaki yazı ve ifade düzgünlüğüne hayran oldu ve Cafer Paşa’ya mektuplarını kime yazdırdığını sordu. Cafer Paşa, Celâl’in değerinden söz ederek şiirleri olduğunu de ekledi. Selîm, lâlasının bu övgüsü üzerine Celâl’i musahip olarak yanına aldı ve böylece Celal'le Şehzâde arasında bir alaka meydana geldi. Selim’in veliaht olduğu sıralarda bir müddet Anadolu defterdarlığı yaptığından dolayı II. Selîm’in hükümdarlığından sonra da aralarındaki yakınlık devam etti. Bu ilişkide şiir ve içkinin de tesirleri olduğu muhakkaktı. Celâl, yeni padişaha methiyeler de yazarak onun duygularına uygun rindane gazeller kaleme aldı. Hükümdarın gazellerini tanzir etti. Selîm de musahibinin bazı gazellerine nazireler vücuda getirerek ve onu “mîrî alemlik” ile ödüllendirdi (Ergun, yty.: 919). Celâl’in şehzade Selîm’in katındaki itibarını Ûdî mahlaslı bir şairin Mâcerâ-yı Mâh adlı mesnevisinde de ele alındı (Kutlar, 2005). Celâl, içki ve esrara düşkündü, hatta şarabın haram olmayacağına dair deliller ileri sürdü. Bir takım Bâtinî zümre mensuplarıyla temas neticesinde edindiği bu kanaatler, pek çok kimsenin hoşuna gitmedi. Ayrıca padişahın çevresindeki bazı şahsiyetlerin sürekli aleyhinde bulunması da tepki çekti ve bu davranışları sonucu saraydaki nüfuzunu koruyamadı.
Ömrünün son döneminde özellikle Sokollu Mehmed Paşa, Ebussuûd Efendi ve Müftü Nureddinzâde ile çok ciddi anlaşmazlıklar yaşayan ve devlet erkânı ile bu anlaşmazlıkları sonucunda şehzâdeliğinden itibaren II. Selîmle olan bağları kopan Celâl Bey bu süreçte Fazlullâh-ı Hurûfî’nin Cavidânnâmesi’ni okumakla suçlandı ve saraydan ayrılmak zorunda kaldı (Güneş, 2013: 180-181). Hükümdarın da isteğiyle memleketi Manastır’a gitti ve orada vefat etti (Güneş, 2013: 180-181). Dönem tezkirelerinde vefat yılı yer almaz. Sicill-i Osmanî sahibi, şairin 982/ 1574’te öldüğünü yazıyorsa da doğruluğu başka kaynaklardan teyit edilmedi (Ergun, yty.: 919).
Celâl Bey’in eserleri şunlardır: Divan, Sa´d ü Saîd, Manzum Şerh-i Avâmil, Kavâid-i Arûz, Hüsn-i Yûsuf (Ergun, yty: 919). Divan’ının tam nüshası Fransa Paris Bibliotheque Nationale Supplement Turc 597’dedir. Divan’ın Ankara Millî Kütüphane 06 Mil Yz. FB 273’teki nüshası eksiktir. Şiirlerinden örnekler British Museum P. 210 ve Süleymaniye Kütüphanesi, Reşid Efendi, No. 747’de bulunmaktadır. Celâl adına kayıtlı, Tercüme-i Avamil-i Cürcanî adlı risale Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye, No. 532, vr. 94b-99a arasındadır. Hüsn-i Yûsuf adlı mesnevisinin bir nüshası Üniversite Kütüphanesi No. 1872’dedir. Mesnevinin bir başka nüshası, Amerika Michigan Üniversitesi Yazmaları 405’tedir. (Aksoyak: 2005: 7; Güneş, 2013: 180-181).
Divan’ında ve kaynaklarda Hurûfî olduğuna dair açıkça bir bilgi bulunmayan şairin Dîvân’ında Nesîmî, Arşî, Muhîtî, Misâlî gibi Hurûfî şairlerin Divan’larında karşılaştığımız yoğunlukta Hurûfîlikle ilgili terminoloji bulunmamaktadır (Güneş, 2013: 180-181).
Kaynaklar, 'Celâl' ve 'Celâlî' mahlasını kullanan Celâl’in iyi bir şair olduğunu belirtmektedir. Rumeli şairlerinin genelinde görülen zorlama olmaksızın rahat söyleyiş tarzını benimseyen Celâl’in gazelleri, klasik ve tasavvufî tarzda olmak üzere ikiye ayrılabilir Kınalızade Hasan Çelebi Tezkiresi’nde klasik tarzdaki şiirlerini beğenirken, tasavvufî tarzda yazdığı şiirleri kuru bulmaktadır. Şiirlerine Zâtî, Nevî, Bâkî, Şâhî, Hayrî, Selîmî, Ulvî, Sebzî gibi şairler tarafından nazîreler yazılmıştır. Nevî’nin Dîvân’ında Ûdî’nin Mâcerâ-yı Mâh mesnevîsinde; Bursalı Rahmî’nin bir kasidedesinde ve Divan’ındaki bir murabbada; Bâkî’nin Ebussuut Efendi için yazdığı kasidede; Edincikli Ravzî’nin şairin âşıkâne gazellerini övdüğü bir gazelinde; Derzîzâde Ulvî’nin Celâl Bey’in Dîvân’ını okuduğunu ifade ettiği bir müseddesinde; Garâmî’nin Dîvân’ında; Gelibolulu Âlî’nin Dîvân’ında adının geçmesi; Zâtî, Âşık Çelebi ve Gelibolulu Âlî ile olan yakınlığı; Hâtemî, Sırrî, Nihânî gibi şairlerin Celâl Bey tarafından himâye edildiğine bakarak Celâl Bey’in 16. yüzyıl şairleri tarafından beğenildiği söylenebilir. “Bitmez” redifli gazeline başta Zâtî olmak üzere devrin bir çok şairi nazire söyler (Ergun, yty.: 919; Aksoyak: 2005: 7; Güneş, 2013: 180-181).
Şairi bir başka eseri Hüsn-i Yûsuf’tan Ahdî, övgü dolu ifadelerle söz eder (Solmaz, 2005: 121). Hüsn-i Yûsuf, kısa mesneviler ile gazellerden oluşan bir eserdir. İlk 145 beyit şair ile şehzadenin konuşması üzerine kurulmuştur. Mukaddimenin sonunda güzellik unsurlarını tamamını topladığını ve her birine bir gazel yazdığını belirtir. Sonra gelen 29 gazelde kâkül, zülf, cebîn, ebrû, çeşm, müje, gamze, ârız, ruh, gûş, leb, dehen, zekan, gabgab, gerden, sîne, miyân, dest, sâid, pây, ser ü pây ve kâmet gibi sevgilinin güzellik unsurları işlenir. Şerefeddin Râmî’nin Enîsü'l-Uşşâk'ı, (Rami, 1994: 1-25) Kutbüddin Ahmet'in Hevesnâme'si, Muidî'nin Miftâhu't-Teşbîh'i (Erünsal, 1988:215-277), Tâcîzâde Cafer Çelebi’nin Hevesnâme’si, Gelibolulu Sürûrî'nin Bahrü'l-Maârif'inin bir bölümü sevgilinin güzellik unsurlarını bir araya getirmeye ayrılmıştır (Okatan, 1986: 1-25; Şafak, 1997: 217-235, Akün, 1994: 416; Mecmua, 1879: 6a; Tevfik, Mecmua, nr:246). Celâl, eserini oluştururken örnek aldığı eserlerden amaç bakımından ayrılır. Şairin amacı kendinden önceki örnekler gibi konuyla ilgili terimleri bir liste halinde sıralamak değil; sanatsal bir eser vücuda getirmektedir (Aksoyak: 2005: 7).
Kaynakça
Aksoyak, İ. Hakkı (2005). “Manastırlı Celâl’in Satranç Terimleriyle Yazdığı İlginç Bir Gazeli”. Türklük Bilimi Araştırmaları 18: 7-16.
Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay.
Akün, Ömer Faruk (1994). “Divan Edebiyatı”. İslâm Ansiklopedisi C. 9. İstanbul: TDV Yay. 416.
Atay, Hakan (2003). Heves-nâme’de Aşk Oyunu: Tâcîzâde Cafer Çelebi’nin Özgünlük İdeali. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Bilkent Üniversitesi.
Aydemir, Yaşar (2009). Ravzî Divanı. Ankara: Birleşik Kitapevi.
Cunbur, Müjgan, Dursun Kaya ve Niyazi Ünver (2001). Millî Kütüphane Yazmalar Katalogu VI.Ankara.
Çerçi, Faris (2000). Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü’l-Ahbâr’ında II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet Devirleri. Kayseri.
Divan. Fransa Paris Bibliotheque Nationale Supplement Turc. Nr. 597.
Divan. Amerika Michigan Üniversitesi Yazmaları. Nr. 405.
Ergun, Sadettin Nüzhet (yty). Türk Şairleri. C.2. İstanbul.
Erkal, Abdülkadir (1999). “Celâli’nin Mir-i Alem Mesnevisi Hakkında”. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi 11.
Erünsal, İsmail (1988). "Muidî'nin Miftâhu't-Teşbîhi". Osmanlı Araştırmaları VII-VIII: 215-277.
Gazeliyat. Ankara Milli Kütüphane, 06 Mil Yz FB 273.
Gölpınarlı, Abdülbaki (1965). "Hurûfîlik ve Mîr-i 'Alem Celâl Bik'in Bir Mektubu". İstanbul Üniversitesi Türkiyat Mecmuası (14): 93-110.
Güneş, Murat (2013). Manastırlı Celâl Bey Dîvânı. Yüksek Lisans Tezi. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi.
Hüsn-i Yūsuf, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Yazmaları. Nr.1872.
Hüsn-i Yūsuf, Amerika Michigan Üniversitesi Yazmaları. Nr. 405.
Karabey, Turgut ve Numan Külekçi (hzl.) (1994). Enisü’l-Uşşâk. Ankara.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kutlar, F. Sabiha (2005). Udî, Mâcerâ-yı Mâh. Ankara.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.
Küçük, Sabahattin (hzl.) (1994). Bâkî Divanı. Ankara: TDK Yay.
Mecmua. Ankara Millî Kütüphane, Yz. A. 1879, vr. 6a.
Okatan, Halil İbrahim (1986). Sürurî'nin Bahrü'l-Ma'arif'i, İnceleme ve Mukaddime Metni. Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi.
Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.
Şafak, Yakup (1997). "Sürûrî'nin Bahrü'l-Maârif'i ve Bu Eserdeki Teşbih ve Mecaz Unsurları". Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (4): 217-235.
Tevfik (Toplayan). Mecmua Fi’l-İzzü’l-intihâb, Halet Efendi Mülhakı, Nr. 246 (MFA A 3395).
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 27.07.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gün gibi arz eyle şâhum şevk ile her yana ruh
Görelüm kor mı mukâbil meh ruh-ı zîbâna ruh
Nat´-ı tende kâ’im olmak mümteni´ aşkınla cân
Kim gören şeh-mât olur arz eylesen ne yana ruh
Şâhlar anun hicâbıyla gelürken yüzüne
Meh yüzün gördükde agzın açdı kaldı tana ruh
Nat´-ı aşkında ne var ferz itmege dil beydakın
Ger havâle itmesen iki yakadan bana ruh
Nice Leclâc’a Celâlî gâlib-i şatranc iken
Lu´b ile ol şâh-bâzı tarh virür ana ruh
(Aksoyak, İ. Hakkı (2005). “Manastırlı Celâl’in Satranç Terimleriyle Yazdığı İlginç Bir Gazeli”. Türklük Bilimi Araştırmaları 18: 7.)
Der Vasf-ı Dehen
Mürde ihyâ eyler açsa ol Mesâhâ-dem dehen
Deyr-i hüsnünde lebi İsâ durur Meryem dehen
Bûseler sunsa leb-i laèlinden eksilmez müdâm
Bezm-i hüsnünde leb-i Cemşîd câm-ı Cem dehen
Îd-i Adha’dur visâli âstânı müddeèî
Fi’l-hakîka Kaèbedür hüsni çeh-i zemzem dehen
Emrine râm u musahhar olsa tan mı ins u cân
Hatt-ı Yâkûtı Süleyman mühridür; hâtem dehen
Görünür kand-ı mükerrer her nazarda lebleri
Anların benzer ki ma-beynindedür müdgam dehen
Hat degildür lebleri etrâfını olan muhît
Küştesiçün karalar giymiş tutar matem dehen
Lebleri hûn-hârlıklarla dile düşdi temâm
Saklasun Hak hakkına açmışdur âlem dehen
Dil kemer gibi dehânın kor tolaşur biline
Kılca hod mûy-ı miyânından degildür kem dehen
Varlıgı yoklugu bir oldu Celâl’in gördi kim
Mazhar-ı esmâ lebidür nokta-i mübhem dehen
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
Dîger Der-Vasf-ı Ser ü Pâ
Der-âgûş eylemekde câme kadd-ı yârı ser-tâ-pâ
Öpüp kuçmakda pirâhen ten-i dildârı ser-tâ-pâ
Te’essüf çekmezem katlime ancak budur havfum
Kızıl kana boyana tîg-ı gevher-bârı ser-tâ-pâ
Nedür başdan murâdı kelle-i uşşâkla bilsem
Müzeyyen olmuş ol şâhın der u dîvârı ser-tâ-pâ
Bakup mir’âta kendin satdugıçün ey Yûsuf-ı meh-rû
Tolandırdı Züleyhâ çûr-sû bâzârı ser-tâ-pâ
Cihân ser-cümle olmışdur elinden şânenin âciz
Varur dil döker eller zülf-i anber-bârı ser-tâ-pâ
Yolında küşte-i èaşkın görüp mâtem tutdugını
Ala kanlara yunmış nîze-i hûn-bârı ser-tâ-pâ
İşin başa iltmiş iken Celâlî pây-mâl itdi
Anunçün medh ider ol serv-i hoş-reftârı ser-tâ-pâ
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 27.07.2013Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gün gibi arz eyle şâhum şevk ile her yana ruh
Görelüm kor mı mukâbil meh ruh-ı zîbâna ruh
Nat´-ı tende kâ’im olmak mümteni´ aşkınla cân
Kim gören şeh-mât olur arz eylesen ne yana ruh
Şâhlar anun hicâbıyla gelürken yüzüne
Meh yüzün gördükde agzın açdı kaldı tana ruh
Nat´-ı aşkında ne var ferz itmege dil beydakın
Ger havâle itmesen iki yakadan bana ruh
Nice Leclâc’a Celâlî gâlib-i şatranc iken
Lu´b ile ol şâh-bâzı tarh virür ana ruh
(Aksoyak, İ. Hakkı (2005). “Manastırlı Celâl’in Satranç Terimleriyle Yazdığı İlginç Bir Gazeli”. Türklük Bilimi Araştırmaları 18: 7.)
Der Vasf-ı Dehen
Mürde ihyâ eyler açsa ol Mesâhâ-dem dehen
Deyr-i hüsnünde lebi İsâ durur Meryem dehen
Bûseler sunsa leb-i laèlinden eksilmez müdâm
Bezm-i hüsnünde leb-i Cemşîd câm-ı Cem dehen
Îd-i Adha’dur visâli âstânı müddeèî
Fi’l-hakîka Kaèbedür hüsni çeh-i zemzem dehen
Emrine râm u musahhar olsa tan mı ins u cân
Hatt-ı Yâkûtı Süleyman mühridür; hâtem dehen
Görünür kand-ı mükerrer her nazarda lebleri
Anların benzer ki ma-beynindedür müdgam dehen
Hat degildür lebleri etrâfını olan muhît
Küştesiçün karalar giymiş tutar matem dehen
Lebleri hûn-hârlıklarla dile düşdi temâm
Saklasun Hak hakkına açmışdur âlem dehen
Dil kemer gibi dehânın kor tolaşur biline
Kılca hod mûy-ı miyânından degildür kem dehen
Varlıgı yoklugu bir oldu Celâl’in gördi kim
Mazhar-ı esmâ lebidür nokta-i mübhem dehen
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
Dîger Der-Vasf-ı Ser ü Pâ
Der-âgûş eylemekde câme kadd-ı yârı ser-tâ-pâ
Öpüp kuçmakda pirâhen ten-i dildârı ser-tâ-pâ
Te’essüf çekmezem katlime ancak budur havfum
Kızıl kana boyana tîg-ı gevher-bârı ser-tâ-pâ
Nedür başdan murâdı kelle-i uşşâkla bilsem
Müzeyyen olmuş ol şâhın der u dîvârı ser-tâ-pâ
Bakup mir’âta kendin satdugıçün ey Yûsuf-ı meh-rû
Tolandırdı Züleyhâ çûr-sû bâzârı ser-tâ-pâ
Cihân ser-cümle olmışdur elinden şânenin âciz
Varur dil döker eller zülf-i anber-bârı ser-tâ-pâ
Yolında küşte-i èaşkın görüp mâtem tutdugını
Ala kanlara yunmış nîze-i hûn-bârı ser-tâ-pâ
İşin başa iltmiş iken Celâlî pây-mâl itdi
Anunçün medh ider ol serv-i hoş-reftârı ser-tâ-pâ
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gün gibi arz eyle şâhum şevk ile her yana ruh
Görelüm kor mı mukâbil meh ruh-ı zîbâna ruh
Nat´-ı tende kâ’im olmak mümteni´ aşkınla cân
Kim gören şeh-mât olur arz eylesen ne yana ruh
Şâhlar anun hicâbıyla gelürken yüzüne
Meh yüzün gördükde agzın açdı kaldı tana ruh
Nat´-ı aşkında ne var ferz itmege dil beydakın
Ger havâle itmesen iki yakadan bana ruh
Nice Leclâc’a Celâlî gâlib-i şatranc iken
Lu´b ile ol şâh-bâzı tarh virür ana ruh
(Aksoyak, İ. Hakkı (2005). “Manastırlı Celâl’in Satranç Terimleriyle Yazdığı İlginç Bir Gazeli”. Türklük Bilimi Araştırmaları 18: 7.)
Der Vasf-ı Dehen
Mürde ihyâ eyler açsa ol Mesâhâ-dem dehen
Deyr-i hüsnünde lebi İsâ durur Meryem dehen
Bûseler sunsa leb-i laèlinden eksilmez müdâm
Bezm-i hüsnünde leb-i Cemşîd câm-ı Cem dehen
Îd-i Adha’dur visâli âstânı müddeèî
Fi’l-hakîka Kaèbedür hüsni çeh-i zemzem dehen
Emrine râm u musahhar olsa tan mı ins u cân
Hatt-ı Yâkûtı Süleyman mühridür; hâtem dehen
Görünür kand-ı mükerrer her nazarda lebleri
Anların benzer ki ma-beynindedür müdgam dehen
Hat degildür lebleri etrâfını olan muhît
Küştesiçün karalar giymiş tutar matem dehen
Lebleri hûn-hârlıklarla dile düşdi temâm
Saklasun Hak hakkına açmışdur âlem dehen
Dil kemer gibi dehânın kor tolaşur biline
Kılca hod mûy-ı miyânından degildür kem dehen
Varlıgı yoklugu bir oldu Celâl’in gördi kim
Mazhar-ı esmâ lebidür nokta-i mübhem dehen
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
Dîger Der-Vasf-ı Ser ü Pâ
Der-âgûş eylemekde câme kadd-ı yârı ser-tâ-pâ
Öpüp kuçmakda pirâhen ten-i dildârı ser-tâ-pâ
Te’essüf çekmezem katlime ancak budur havfum
Kızıl kana boyana tîg-ı gevher-bârı ser-tâ-pâ
Nedür başdan murâdı kelle-i uşşâkla bilsem
Müzeyyen olmuş ol şâhın der u dîvârı ser-tâ-pâ
Bakup mir’âta kendin satdugıçün ey Yûsuf-ı meh-rû
Tolandırdı Züleyhâ çûr-sû bâzârı ser-tâ-pâ
Cihân ser-cümle olmışdur elinden şânenin âciz
Varur dil döker eller zülf-i anber-bârı ser-tâ-pâ
Yolında küşte-i èaşkın görüp mâtem tutdugını
Ala kanlara yunmış nîze-i hûn-bârı ser-tâ-pâ
İşin başa iltmiş iken Celâlî pây-mâl itdi
Anunçün medh ider ol serv-i hoş-reftârı ser-tâ-pâ
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gün gibi arz eyle şâhum şevk ile her yana ruh
Görelüm kor mı mukâbil meh ruh-ı zîbâna ruh
Nat´-ı tende kâ’im olmak mümteni´ aşkınla cân
Kim gören şeh-mât olur arz eylesen ne yana ruh
Şâhlar anun hicâbıyla gelürken yüzüne
Meh yüzün gördükde agzın açdı kaldı tana ruh
Nat´-ı aşkında ne var ferz itmege dil beydakın
Ger havâle itmesen iki yakadan bana ruh
Nice Leclâc’a Celâlî gâlib-i şatranc iken
Lu´b ile ol şâh-bâzı tarh virür ana ruh
(Aksoyak, İ. Hakkı (2005). “Manastırlı Celâl’in Satranç Terimleriyle Yazdığı İlginç Bir Gazeli”. Türklük Bilimi Araştırmaları 18: 7.)
Der Vasf-ı Dehen
Mürde ihyâ eyler açsa ol Mesâhâ-dem dehen
Deyr-i hüsnünde lebi İsâ durur Meryem dehen
Bûseler sunsa leb-i laèlinden eksilmez müdâm
Bezm-i hüsnünde leb-i Cemşîd câm-ı Cem dehen
Îd-i Adha’dur visâli âstânı müddeèî
Fi’l-hakîka Kaèbedür hüsni çeh-i zemzem dehen
Emrine râm u musahhar olsa tan mı ins u cân
Hatt-ı Yâkûtı Süleyman mühridür; hâtem dehen
Görünür kand-ı mükerrer her nazarda lebleri
Anların benzer ki ma-beynindedür müdgam dehen
Hat degildür lebleri etrâfını olan muhît
Küştesiçün karalar giymiş tutar matem dehen
Lebleri hûn-hârlıklarla dile düşdi temâm
Saklasun Hak hakkına açmışdur âlem dehen
Dil kemer gibi dehânın kor tolaşur biline
Kılca hod mûy-ı miyânından degildür kem dehen
Varlıgı yoklugu bir oldu Celâl’in gördi kim
Mazhar-ı esmâ lebidür nokta-i mübhem dehen
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
Dîger Der-Vasf-ı Ser ü Pâ
Der-âgûş eylemekde câme kadd-ı yârı ser-tâ-pâ
Öpüp kuçmakda pirâhen ten-i dildârı ser-tâ-pâ
Te’essüf çekmezem katlime ancak budur havfum
Kızıl kana boyana tîg-ı gevher-bârı ser-tâ-pâ
Nedür başdan murâdı kelle-i uşşâkla bilsem
Müzeyyen olmuş ol şâhın der u dîvârı ser-tâ-pâ
Bakup mir’âta kendin satdugıçün ey Yûsuf-ı meh-rû
Tolandırdı Züleyhâ çûr-sû bâzârı ser-tâ-pâ
Cihân ser-cümle olmışdur elinden şânenin âciz
Varur dil döker eller zülf-i anber-bârı ser-tâ-pâ
Yolında küşte-i èaşkın görüp mâtem tutdugını
Ala kanlara yunmış nîze-i hûn-bârı ser-tâ-pâ
İşin başa iltmiş iken Celâlî pây-mâl itdi
Anunçün medh ider ol serv-i hoş-reftârı ser-tâ-pâ
(Aksoyak, İ. Hakkı (2007). “Manastırlı Celâl’in Hüsn-i Yusuf Adlı Eseri”. Edebiyat ve Dil Yazıları Mustafa İsen’e Armağan. Ankara: Grafiker Yay. 7.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Meslek | Görüntüle |
11 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Meslek | Görüntüle |
12 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Meslek | Görüntüle |
13 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Manastırlı Mehmed Rifat | d. 1851 - ö. 1907 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | AHMED BABA | d. ? - ö. 1887 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Cenap Şahabettin | d. 2 Nisan 1871 - ö. 13 Şubat 1934 | Madde Adı | Görüntüle |