CEVLÂNÎ, Dursun Kılıç

(d. 1900 / ö. 20.01.1975)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Dursun Kılıç, Kars’ın Selim ilçesine bağlı Akyar köyünde 1900’de doğ­muştur. Şiirlerinde Cevlânî mahlasını kullanır. Bazı kaynaklar Cevlânî’nin Kars’ın Oluklu köyünde doğduğunu bazıları ise Kağızmanlı olduğu bilgisini verirlerse de Cevlânî, kendisinin de ifade ettiği üzere Akyar’da dünyaya gelmiştir. Söz konusu bilgi, aynı mahlası kullanan başka şairlerle karıştırılmasından kaynaklanır (Temel 1988: 15-17; Turan 1988: 20-21). Cevlânî, 1877’den ön­ce Redif üsteğmeni olan ve 1920’de Kars'ın son kurtuluşundan sonra Kâ­zım Karabekir tarafından kendisine fah­ri yüzbaşılık rütbesi verilen, yani alaylı topçu yüzbaşısı olan Hasan Fakirî Efendi’nin oğludur. Aile Tahtdüzü Türkmenlerindendir. Annesi ise Kağızman'ın Finiş köyünden Melek Hanım’dır (Cevlani ve Kaya 1999: 2-3).

Cevlânî, ilk şiirlerini söylediği Kağızman’ın Yalnızağaç köyünden Lalezar Hanım’la evlenmiştir. Bu evlilikten Fikret, Hikmet ve Necati isimli üç oğlu olmuştur. Lalezar, 10 Haziran 1941’de ölmüştür. Cevlânî, Lalezar’ın ölümünden sonra Erzurum'un Şenkaya ilçesi Kürkçü kö­yünden Molla Mehmet’in kızı Seyyihat (Saadet) ile ev­lenmiştir. Seyyihat’tan da Hasan isimli bir oğlu ile Gülüzâr ve Lâlezar isimli iki kızı dünyaya gelmiştir (Duymaz 2016).

Cevlânî, köyü Akyar’da çiftçilikle uğraşan, ancak yılın en az altı ayını da gurbette, yurt gezilerinde geçiren bir âşıktır. Selim bucak olarak Sarıkamış'a bağlı iken bir ara maliye tahsildarlığı yapmış, bir zim­met meselesi yüzünden iki yıl hapis yatmıştır. Cevlânî, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşına katılmış, tutsak düşmüş, yaralanmış, işgalin ve esaretin bütün ıstırap ve acılarını çekmiş va­tansever bir âşıktır. Cevlânî'nin doğduğu, hatta çocukluğu ve gençliğini yaşadığı yıllarda Kars, Rus işgali altındadır. Rus işgali altındaki Türk köylüleriyle birlikte orduya yardım edenler arasında yer alan ve görev üstlenen Cevlânî, Allahuekber dağlarında yakalanıp Tiflis'e sürgün edilmiş, Tiflis Kalesi'nde üç ay tutuklu kalıp kurtulduktan sonra Türk ordusuna katılmıştır. Ermeni çeteleriyle yapılan mücadelelerde büyük yararlıklar göstermiştir. Rus işgali ve esareti altında yaşamanın acısı Cevlânî’nin millî duygularının oluşmasında ve şiirlerine yansımasında önemli bir rol üstlenmiştir (Duymaz 2016).

Cevlânî, Halkev­lerinin 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri dolayısıyla 1942’de Ankara'ya gelmiş, Köroğlu koçak­lama havalarını radyoda söyleyince takdir toplamıştır. Cevlânî, bu tarihten itibaren Ankara’ya daha sık gelip gitmeye başlamış ve 1950’den sonra Ankara’ya yerleşmiştir. Ankara Radyosu Yurttan Sesler bölümünde halk türküleri derleyicisi ve kadrolu sanatçı olarak çalışmıştır. Eserleri uzun yıllar Yurttan Sesler programlarında çalınıp söylenmiş ve repertuarlara girmiştir. Cevlânî, Kars-Cilavuz Köy Enstitüsünde saz çalıp türkü söyleme konusunda eğitimci görevi de üstlenmiştir. Cevlânî, 1960’da girdiği Ankara Belediyesi hayvan takip memurluğu görevini 18 Mayıs 1969’a kadar sürdürmüştür. 18 Mayıs 1969 tarihinde Ankara’da Kavacık Suyu mevkiinde geçirdiği trafik kazası sonucunda sağ ayak bileğinde açılan yaranın iyileşmemesi sebebiyle bir süre koltuk değnekleriyle hayatını devam ettirmeye çalışmıştır. Cevlânî, 20 Ocak 1975 tarihinde vefat etmiş, Hacı Bayram Camii’nde düzenlenen törenden sonra Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilmiştir. Vefat gününde TRT televizyon ve radyoları, âşığı anmışlar ve eserlerinden örnekler vermişlerdir (Duymaz 2016).

Cevlânî, Karslı saz şairleri arasında geleneksel âşık edebiyatıyla çağdaş halk şiiri arasında köprü görevi yapmış âşıklardandır. Yöresinin halk hikâyelerini, âşıklık geleneğini tüm incelikleriyle bilmektedir. Başta Kars olmak üzere çevre il ve ilçelerde âşık ve hikâyeci olarak sanatını icra ederken devrin sanat ve idare adamları tarafından tanınıp Ankara’ya yerleşmesi teşvik edilince onun sanatı da başka bir mecraya yönelmiştir. Bu bağlamda Âşık Veysel, Ali İzzet benzeri bir saz şairi kimliğine bürünmüştür.

Cevlânî, ilkokula devam ederken bir yandan da saz ve söz merakına tutulmuş (Cevlani ve Kaya 1999: 2-3), kendi köyünde yaşayan ve babasını sürekli ziyaret edip saz çalan “Yusuf Dayı” adında yaşlı bir âşıktan etkilenmiştir. Cevlânî, daha yedi yaşında iken saz çal­maya, on beş yaşında iken ise saz eşliğinde şiir söylemeye başladığını kendisi söylemiştir. Önce İkramî mahlaslı Âşık Mehmet Ali’nin yanına çırak girmiş, ondan üç ay kadar saz dersi almış, şiir söyleme usullerini öğrenmiş­tir. Ustası Âşık İkramî öldükten sonra Cevlanî, bu defa Oluklu köyünden Bektaş adında bir halk şairine çırak olmuştur (Bayrı 1959).

Cevlânî, şiirlerinde Âşık Dursun, Cevlânî, Dursun Cevlân, Dursun Cevlânî mahlaslarını kullanmıştır. Mahlâsını, babası Hasan Efendi’nin yakın arkadaşı Narmanlı Âşık Sümmânî vermiştir. Sümmanî, Cevlânî'nin babası Yüzbaşı Hasan’ın evine uğradığı birgün Âşık Cevlânî dünyaya gelmiştir. Sümmanî, kucağı­na verilen çocuğa “Dursun Cevlanî” adını ve mahlâsını koymuştur (Bayrı 1959). Edebiyatımızda Dursun Kılıç’tan başka Cevlânî mahlâsını kullanan üç şair daha bulunmaktadır (Koz 1987).

Cevlânî, Artvinli Huzurî'yi kendisine manevi usta seçmiştir. Bu yüzden Huzurî’nin çırakları arasında sayılmaktadır. Cevlânî üzerinde etkisi olan şairlerden biri de Kağızmanlı Cemal Hoca’dır. Ancak Cemal Hoca’nın, şiirlerini alıp kendi şiiriymiş gibi okuduğu iddiasıyla Cevlânî’yi suçlayıcı, uzun ve taşlama edasında bir şiiri mevcuttur (Köktürk 2007: 58, 87). Cevlânî’nin çıraklarından ilki Âşık Üzeyir Pünhanî mahlâsını kullanan Üzeyir Aziz Göktekin’dir. Diğeri ise eşi tarafından akrabası da olan Kurbanî Kılıç Piralioğlu’dur. Cevlânî, kendisinden sonraki âşıklardan Şeref Taşlıova’nın usta edindiği ve âşıklık öğrendiği âşıklardan biridir. Erzurumlu Âşık Reyhanî’nin yetişmesinde de doğrudan olmasa da etkisi vardır (Özarslan 2001: 122, 385).

1950’de Kıbrıs’ta Türkler aleyhine oluşan olumsuz durumu, o dönemde Türkiye Âşıklar Cemiyeti Başkanı olan Cevlânî, arkadaşlarıyla birlikte düzenlediği bir basın toplantısıyla protesto etmiştir. Cevlânî, daha sonra Âşık Ali İzzet’le birlikte 1951’de Kıbrıs'a gitmiş, oradaki Türk mücahitlere destek olmuştur (Fedai 2003).

1963’te Kars’ta ilk defa gerçekleştirilen Kars’ın Alparslan tarafından fethi kutlamaları esnasında Akyar köylüleri, Cevlânî eşliğinde semah gösterileri sunmuşlardır. Cevlânî’nin Hacı Bektaş Veli’nin türbesinin restorasyonunda da önemli katkısı olmuştur. 1957’de Ankara’da Kızılay’daki Büyük Sinema’da Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet ve Âşık Cevlânî’nin katıldığı Hacı Bektaş Veli adına düzenlenen bir geceden sonra Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın davetiyle yapılan görüşmede Cevlânî, Hacı Bektaş Veli Türbesinin de Mevlana Türbesi gibi yapılmasını istemiştir. Bu talep üzerine Hacı Bektaş Veli Türbesi, 1958’de başlatılan yenileme çalışmaları sonunda 16 Ağustos 1964’te açılmıştır (Duymaz 2016).

1965’te Türkiye Âşıklar Derneği'ni kurup genel başkanlığını üstlenen Cevlânî, yönetimi süresince ülkenin her tarafında konserler düzenlemiştir. Cevlânî, Konya'da 1966’da başlatılan Türkiye Âşıklar Bayramına başladığı yıldan itibaren katılan ve ödül alan âşıklardandır. Eminî, Abdulvahap Kocaman, Reyhânî ve Şeref Taşlıova'nın şairnamelerinde ismi anılmıştır (Kaya 1990: 58-59, 73-74, 74-77, 78-79). Cevlânî, Türk âşık edebiyatı hazinesine çok sayıda şiir bırakmıştır. Birçok âşık gibi tabiat unsurlarına hitap eden, sıkıntısını, üzüntüsünü, derdini onlarla paylaşan bir sanatçıdır. Seher yeline, ağaca, turnaya sözünü ısmarlamış olan Cevlânî’nin İhtiyarlık (Yaşname), Yolculuk, Ağaç, Komşular, Yemek, Tahtakurusu, Alparslan gibi destanları da vardır. Ayrıca Kars şehri ve Cilavuz Köy Enstitüsü için de destanlar söyleyen Cevlânî’nin Kore ve Kıbrıs gibi o günlerin güncel siyasi olaylarına ait duyguları terennüm eden şiirleri de bulunmaktadır. İrticali çok güç­lü olan Cevlânî’nin deyişleri birinci sınıf âşıklar kadar olmasa da oldukça başarılıdır. Cevlânî’nin usta bir âşık olduğunu gösteren unsurlardan birisi iki, üç, hatta dört kafiye ile şiir söyleyebilmesi, atışma yapabilmesidir. Hemen hemen bütün Alevî-Bektaşî semahlarını, devriye makamlarını ve Kars'ın yerli Türkmen ha­valarını sazıyla ustalıkla çalan Cevlânî, atışma, muamma, destan, karşıberi ve tekellüm gibi âşık şiirinin zor dallarında şiirler söyleyebilmiş ender şairlerdendir (Duymaz 2016).

Cevlânî halk hikâyeleri anlatmakta ustadır. Köroğlu hikâyelerini en iyi anlatan ve on iki kolunu bilen tek âşık Cevlânî’dir. Cevlânî’nin özellikle Köroğlu hikâyeleri konusunda ustası Oğuzlulu Âşık Lâtif’tir. Köroğlu'nun Hasan Bey ve Silistre kollarını Cevlânî’ye bizzat kendisi öğretmiştir (Başgöz 1986: 268-275). Cevlânî’nin bildiği ve anlattığı hikâyeler arasında Ercişli Emrah, Âşık Garip, Böyle Bağlar, Haydar Bey, Kerem ile Aslı, Şah İsmail, Telli ile Karabey, Mirzayı Mahmut ile Kamber, Tufarganlı Âşık Abbas, Salman Bey ile Turnatel Hanım, Sümmanî ile Gülperi, Tahir ile Zühre, Eşref Bey, Melik Şah ile Güllühan, Yaralı Mahmut, Bey Böyrek, Köroğlu’nun Bolu Beyi Kolu, Hasan Bey Kolu, Silistre Kolu, Kiziroğlu Kolu gibi pekçok hikâye bulunmaktadır (Boratav 1946: 85-95; Boratav 2002: 9-12). Ankara Devlet Konservatuarı’na davet edilen Cevlânî, bildiği halk hikâyelerinin tamamını ban­da okumuştur. Bu eserler, Millî Kütüphane ile Ankara Devlet Konservatuarı'ndaki arşivlerde mevcuttur.

Pertev Naili Boratav, İlhan Başgöz, Fahrettin Çelik (Kırzıoğlu) gibi araştırmacılar Cevlânî’den halk hikâyeleri derlemişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Texas Tech University’de Archive of Turkish Oral Narrative’de 1967’de Cevlânî’den derlenmiş Bey Böyrek, Necip ile Telli, Şah İsmail, Eşref Bey ve Melek Şah ile Güllühan hikâyelerinin metinleri yer almaktadır. Natalia K. Moyle, 1946'da Latif Yılmaz'dan ve 1956’da Cevlânî’den derlenmiş olan “Köroğlu” kollarından “Dağıstanlı Hasan Bey” ve “Silistre Hasan Paşa” kollarının manzum kısımlarını Sözlü Kompozisyon Teorisi'ne göre karşılaştırmıştır (Moyle 1976).

Cevlânî, Türk Halk Müziği alanında yapılan derlemelerin birçoğu için de kaynak şahıslık yapmıştır. TRT Repertuarındaki 104, 211, 258, 339, 390, 447, 583, 638, 763, 824, 980, 1517 ve 4062 numaralı türküler, Muzaffer Sarısözen ve Ahmet Yamacı tarafından kendisinden alınmıştır (Yakıcı 2007: 60). Sonraki yıllarda Murat Çobanoğlu’nun okuyup şöhret ettiği Kiziroğlu türküsünü repertuara ilk kazandıran da Cevlânî’dir (Gökalp 1958). Cevlânî’nin Leylam, Bir Sen İç Sevdiğim, Ağaç Destanı, Semah, Güzelleme, Kağızman'da Bağım Ola, Kiziroğlu Mustafa Bey adlarında plakları vardır.

Kaynakça

Alptekin, Ali Berat, Saim Sakaoğlu (2008). Türk Saz Şiiri Antolojisi (14-21. Yüzyıllar). Ankara: Akçağ Yay.

Altun, Işıl (2007). Âşık Mevlüt İhsanî’nin Aşk Konulu Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma. İstanbul: Doğu Kütüphanesi.

Başgöz, İlhan (1986). Folklor Yazıları. İstanbul: Adam Yay.

Bayrı, Mehmet Halit (1957). Halk Şiiri XX. Yüzyıl. İstanbul: Varlık Yay.

Bayrı, Mehmet Halit (1959). “Saz Şairleri: Âşık Dursun Cevlânî”. Türk Folklor Araştırmaları. 5 (115): 1851.

Boratav, Pertev Naili (1946). “Doğu Anadolu’da Folklor Derlemeleri”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi. (IV)1: 85-95.

Boratav, Pertev Naili (2002). Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği. İstanbul: Tarih Vakfı Yay.

Borcaklı, Ahmet (1968). “Onuncu Yılında Millî Kütüphane Müzik Bölümü”. Türk Kütüphaneciliği. 17(3): 151-168.

Cevlânî, Fikret, Halil Kaya (1999). Karslı Halk Ozanı Âşık Dursun Cevlânî (Millî Kültürümüzdeki Yeri). Ankara: Bizimbüro Basımevi.

Çelik, Ali (2008). Türk Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Timaş Yay.

Duymaz, Ali (2016). “Âşık Dursun Cevlânî (Dursun Kılıç)”. Feyzi Halıcı ve Yirminci Yüzyıl Âşıkları Üzerine Araştırmalar I. hzl. Ali Berat Alptekin, Ankara: Akçağ Yay. 127-149.

Erdoğan, Kutluay-Tazegül Demir (2011). “Kars ve Ardahan Türkmenlerinin Dünü ve Bugünü (Millî Mücadeledeki Yerleri)”. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. 18 (58): 191-212.

Erkal, Abdülkadir (1998). Narmanlı Âşık Sümmânî Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: Erdem Yay.

Fedai, Harid (2003). “Sivaslı Âşık Ali İzzet Özkan’ın Karslı Âşık Dursun Cevlânî ile Kıbrıs’a Gelişleri”. Kıbrıs Türk Kültürü Bildirileri II. İstanbul: Eren Yay. 325-334.

Gökalp, Mehmet (1958). “Bir Halk Hikâyesi: Köroğlu Kollarından Kiziroğlu Mustafa Kolu”. Türk Folklor Araştırmaları. 5 (103): 1646-1648.

Gökalp, Mehmet (2001). Şair Keşfi ve Âşık Huzûrî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Kalkan, Emir (1991). XX. Yüzyıl Türk Halk Şairleri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Karadeniz, Alper (2006). Âşık Şeref Taşlıova’nın Hayatı, Sanatı ve Eserleri. Yüksek Lisans Tezi. Kars: Kafkas Üniversitesi.

Kaya, Doğan (1990). Şâirnameler. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Kaya, Doğan (1997). “Edebiyatımızda Âşık Kolları ve Şenlik Kolu”. Türk Kültürü. XXXV(412): 499-508.

Kırzıoğlu, Fahrettin (1958). Edebiyatımızda Kars II. İstanbul: Işıl Matbaası.

Kırzıoğlu, Fahrettin (1982). “Dursun Kılıç (Âşık)”. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. V. İstanbul: Dergâh Yay. 302-303.

Koz, M. Sabri (1987). “Âşık Edebiyatımızda Ortak Mahlâslar Sorunu”. I. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri. Eskişehir. 169-179.

Köktürk, Şahin (2007). Geçiş Sürecinde Bir Âşık: Kağızmanlı Cemal Hoca. Ankara: Hece Yay.

Köseoğlu, A. Rıza (1976). “Karslı Âşık Dursun Cevlânî”. Türk Folklor Araştırmaları. XVII(326): 7751-7753.

Moyle, Natalie K. (1976). “The Tecniques of Turkish Minstrelsy”. I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri II. Cilt Halk Edebiyatı. Ankara: Millî Folklor Araştırma Dairesi Yay. 189-257.

Moyle, Natalie K. (2006). Türk Âşık Şiirinin Teknikleri. Çev. Nesrin Feyzioğlu. Erzurum: Suna Yay.

Özarslan, Metin (2001). Erzurum Âşıklık Geleneği. Ankara: Akçağ Yay.

Sakaoğlu, Saim (1999). “Karslı Âşıkların Türk Âşık Edebiyatı İçindeki Yeri ve Önemi”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi. 5: 51-58.

Sevengil, Refik Ahmet (1967). Çağımızın Halk Şairleri. İstanbul: Atlas Kitabevi.

Temel, Nurettin (2005). Kağızmanlı Halk Şairleri ve Âşıkları. İstanbul: Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yay.

Tezel, Naki (1947). “Aşık Dursun Cevlanî”. Yücel. 22 (125): 52-53.

Turan, Mustafa (1988). Kağızman ve Âşık Hıfzı. İstanbul: Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yay.

Yakıcı, Ali (2007). Halk Şiirinde Türkü. Ankara: Akçağ Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. ALİ DUYMAZ
Yayın Tarihi: 06.03.2019
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Kars'dan SeslerDoğuş Matbaası / Ankara1951Şiir
Kıbrıs DönüşüSanat Basımevi / Ankara1952Şiir
Daha Daha Nelerim VarAkın Matbaası / Ankara1958Şiir
Bülbüller Âşık Döne Sultan'ın Hayatı ve Şiirleri ve Âşık Dursun Cevlânî ile İmtihanıAyyıldız Matbaası / Ankara1958Şiir

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ELVANÎ, Ali Yıldızd. 1927 - ö. 1976Doğum YeriGörüntüle
2AVCI, Mehmet Avcıd. 13.12.1938 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3Gün A. Utkand. 16 Kasım 1969 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ŞİYELİ MUKADDEMd. 1900 - ö. 2000Doğum YılıGörüntüle
5İHSANÎ, Mevlüt Çalışkand. 1900 - ö. 22.04.1991Doğum YılıGörüntüle
6SIDKI/SIDKI BABA, Hacı Gökd. 01.07.1900 - ö. 24.02.1961Doğum YılıGörüntüle
7ŞİYELİ MUKADDEMd. 1900 - ö. 2000Ölüm YılıGörüntüle
8İHSANÎ, Mevlüt Çalışkand. 1900 - ö. 22.04.1991Ölüm YılıGörüntüle
9SIDKI/SIDKI BABA, Hacı Gökd. 01.07.1900 - ö. 24.02.1961Ölüm YılıGörüntüle
10ŞİYELİ MUKADDEMd. 1900 - ö. 2000Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11İHSANÎ, Mevlüt Çalışkand. 1900 - ö. 22.04.1991Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12SIDKI/SIDKI BABA, Hacı Gökd. 01.07.1900 - ö. 24.02.1961Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13ŞİYELİ MUKADDEMd. 1900 - ö. 2000Madde AdıGörüntüle
14İHSANÎ, Mevlüt Çalışkand. 1900 - ö. 22.04.1991Madde AdıGörüntüle
15SIDKI/SIDKI BABA, Hacı Gökd. 01.07.1900 - ö. 24.02.1961Madde AdıGörüntüle