Madde Detay
DERVÎŞ, Hacı Dervîş
(d. ?/? - ö. 1040/1630/1631\'de hayatta)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Mostar’da doğdu. Asıl adı, doğum tarihi, baba adı ve ailesi hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Hakkında bilinenler Vanco Boşkov (1971: 190)’un anlattıklarından ibarettir. Boşcov’a göre biri Saraybosna, diğeri ise Mostar hakkında iki şiir yazarı olarak bilinmektedir. Hakkında söyleyebileceğimiz tek şey, hacca gittiği ve Şehrengiz’inde zikrettiği, Ahmed adında bir gencin babasının yoldaşı olduğudur. Yine Şehrengiz’inde gençlerden birinin öğrencisi olduğunu söylemesi müderris olduğuna veya Mostar’da edebî çevrede öğrencilerinin bulunduğuna delâlet edebilir. Şehrengiz’inde “Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş” mısraının işaret ettiği 1040/1630-1631 yılında veya sonra vefat etmiş olmalıdır.
Mostar Şehrengizi: Eserin kime sunulduğu belli değildir. Eser, 1040/1630-1631 yılında tamamlanmıştır. Mesnevi nazım şekliyle yazılmış olup bilinen iki nüshası vardır: Birinci nüshası Orijentalnom Institutu u Sarajevu, Nr. 4287’de kayıtlı yazmanın 63a-66b yaprakları arasındadır. Bu nüshada 37 güzel tanıtılmaktadır ve bazı beyitlerin mısraları eksiktir. Nüshanın beyit sayısı 287’dir. Güzellerin tanıtıldığı bölümler cetvellerle ayrılmıştır. Ser-levhada “Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla bundan tahrîre şürû‘ olındı.” ifadesi bulunmaktadır. İkinci nüshası Gazi Hüsrev Paşa Kütüphanesi Türkçe Yazmaları Nr. 5788’de kayıtlı olan yazmanın 99b-104b yaprakları arasındadır. Bu nüshada 39 güzel tanıtılmaktadır ve nüshanın beyit sayısı 297’dir. Ser-levhada “Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla buradan tahrîre şürû‘ olındı. Allah Te‘âlâ itmâmını müyesser eyleye” ifadesi bulunmaktadır. Mostar Şehrengizi’nin mukaddime bölümü eksiktir. Eser 79 beyitlik sebeb-i telif bölümü ile başlar. Bu bölümde Derviş, Mostar’ın güzellerini övmediği ve cefakârlarını da yermediği için Mostar’ın âşıklarının sitemine maruz kaldığını ifade etmiştir. Sonra ısrarlara fazla dayanamadığını ve Mostar’ın güzellerini methetmek için canla başla çalışacağını belirtmiştir. Mostar’ın güzelliklerini vasfettikten sonra şair asıl bölüme geçmiş ve burada 39 güzeli tanıtmıştır. Şair, güzelleri tanıtırken öncelikle güzelin adını veya unvanını vermiş, müteakip beyitlerde ise uğraşını belirtip övgüsünü yapmıştır. Eser, hatime bölümüyle son bulmuştur. Hatimeden sonra şair, üç beyitten oluşan bir tarih kıtası söylemiş ve “Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş” mısraı ile, eserini 1040/1630-1631 yılında tamamladığını belirtmiştir. Eser, “Tamâm şud bi-‘avni’l-lâhi Te‘âlâ” ifadesiyle son bulmuştur. Eser hakkında iki çalışma (Boşkov 1971; Kesik 2010) yapılmıştır. Dervîş, Mostar Şehrengizi’nde tasvirlerde boyun serviye ve elife, yanağın güle, aya, güneşe, şaraba; alnın aya ve dolunaya; dudağın ab-ı hayata ve kanda; kaşın mihraba, kemana ve güzellik ayetine; saçın sünbüle ve kemende; gamze/yan bakışın oka ve gözün şahine benzetilmesi gibi divan şiirinin kalıplaşmış benzetmelerine sıkça başvurmuştur. Bu benzetmelerin dışında, tanıtılan kişinin mesleği, adı ve bazen de takma adı göz önünde bulundurularak çeşitli kelime oyunlarıyla sanatlı bir yol takip etmiştir. Meslek araç ve gereçlerine ve yapılan işin niteliğine ilişkin kelimelerle de benzetmeler yapmıştır (Kesik 2010: 370-377). Hacı Derviş, Şehrengiz’inde yer yer rindâne, âşıkâne ve de şûhâne bir söyleyişi yeğlemiştir. Böylelikle yer yer şen, şuh ve tatlı bir söyleyiş güzelliği yakalamıştır. Geleneğin imkânları dâhilinde ses ve söz sanatlarından faydalanmış, bu sanatları başarıyla kullanarak akıcı bir söyleyişi yakalamayı başarmıştır. Eserin, nazım tekniği bakımından da başarılı olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça
Akkuş, Metin (1987). Türk Edebiyatında Şehr-engizler ve Bursa Şehrengizleri. Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi. 37-38.
Boškov, Vančo (1971). “Šehr-engiz u Turskoj Knjizevnosti i Šehr-engiz o Mostaru” [Šehrengiz in Turkish literature and Šehr-engiz on Mostar], Radovi Filozofskog Fakulteta u Sarajevu [The works of the Faculty of Philosophy in Sarajevo] VI: 173-211.
Kesik, Beyhan (2010).“Yeni Bir Nüshadan Hareketle Hacı Derviş’in Mostar Şehrengizi”. Turkish Studies 5(3): 268-399. http://www.turkishstudies.net/Makaleler/724524570_17kesik_beyhan.pdf [erişim tarihi: 17.03.2014].
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 19.03.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla buradan tahrîre şürû‘ olındı. Allâh Te‘âlâ itmâmını müyesser eyleye
Degül bir kaç bular belki hezârân
Ki olmış her biri biriyle yârân
Görince bunları bî-hûş oldum
Güle bülbül gibi pür-cûş oldum
Düşince nâ-gehânî bir araya
İdince iltifâtı ben gedâya
Karâr u sabrumı alurdı ol dem
Didüm hôş didiler anlar hem-ân-dem
Velî dîvânesi oldum birinün
Yüzi benzerdi mâha ol perînün
Selîm idi anun nâm-ı şerîfi
Hemân hûrşîd idi rûy-ı latîfi
Cebîni bedr idi gûyâ o mâhun
Kaşı mihrâbı idi kıblegâhun
Gözi şâhîn murg-ı dil kapardı
Ki tâ ki gönlümün murgın apardı
Lebi gûyâ ki âb-ı zinde-gânî
Ayıldukça bagışlar câna cânı
Muhassal ‘âşık-ı ser-bâzı oldum
Sevince cân ile hem-râzı oldum
Benüm ‘aşk oldı cümle kâr u bârum
Benüm ‘aşk oldı cümle yog u varum
Bana ‘aşkun belâsı bâl oldı
Müdâmî ‘aşk kîl u kâl oldı
Serây-ı dilde mahremdür bana ‘aşk
Dilüm mecrûh merhemdür ana ‘aşk
Degüldür ‘aşkdan dil hîç hâlî
Gönül ‘aşk ile bulmaz hîç râzı
Olupdur ‘aşk ile dâ’im kelâmum
Ki anunla olur zîrâ selâmum
Görürsem bir arada iki dil-ber
Üçinci ben olurum hey birâder
Olur dil der-be-der şehrinde ‘aşkun
Ki hayrân oldı cân mihrinde ‘aşkun
Kul olaldan gönül sultân-ı ‘aşka
Virür cânını ol dermân-ı ‘aşka
Dilümde ‘aşk bulaldan sebâtı
Bu mürde cismüme virdi hayâtı
Benüm cânum olupdur ‘aşka me’lûf
Benüm vassâfı olmışdur o mevsûf
İderken vasfını her-bâr ‘aşkun
Kılurken medhini her-bâr ‘aşkun
Bana ‘uşşâk-ı Mostârun hitâbı
İdüp kıldılar ol demde ‘itâbı
N’içün dil-berleri medh eylemezsin
Cefâ-kârın n’içün kadh eylemezsin
Bilürsin hôş-nevâ bülbül dem-â-dem
Gülistânda kılur efgânı her dem
Toludur güller ile bâg-ı Mostâr
Ne var anlara bülbül olsan ey yâr
Bu şehrün bî-nihâyetdür cüvânı
Hadeng-i gamzesi kaşı kemânı
…
Yüri Mostâra şehr-engîz eyle
Zebânun tîgını ser-tîz eyle
Ola eglence tâ kim ‘âşıkâna
Ola bir yâdigâr ehl-i cihâna
Du‘â-i hayra bâ’is olısardur
Kalan ‘âlemde bâkî bir eserdür
Bu güller açılup solmak yazıkdur
Bularun nâmı güm olmak yazıkdur
…
Cüvânun hüsnine viren letâfet
Cüvâna ögreden nâz u zarâfet
…
İlâhî hazretünden Hâcî Dervîş
O dil-dâre o bî-çâre o dil-rîş
Diler her rûz u şeb cân ile dilden
Ümîdin kat‘ idüp ol cümle ilden
Senün dergâhuna tutup yüzini
Hem ihsânuna ümmîdi gözini
Nasîb it ‘âşıka sabr u karârı
Ki târik itmeye yâr u diyârı
Cüvânı müşfik eyle yâ İlâhî
Niçe bir kıla ‘âşık âh u vâhı
Ola kim ‘âşıka zulm itmeyeler
Reh-i cevr ü cefâya gitmeyeler
…
Ser-âmed geldi hûbândan Selîmüm
Ki oldur hem-nişînüm hem-kadîmüm
Olupdur hücre-i dilde enîs ol
Bana olmış gice gündüz celîs ol
Kaşı âyât-ı hüsne besmeledür
Hatı tefsîri bir hôş resm iledür
Ruhında yarası şakkü’l-kamerdür
Dehânı dürci pür-dürr ü güherdür
Odur server güzeller arasında
O merhemdür güzeller yarasında
Anı ser-defter-i hûbân yazdum
Ki gayrı levh-i dilden cümle kazdum
Birisi oldı hûbânun Mehemmed
Kadüm dâl eyledi âh ol elif-kad
Dinilür ana Hâcî Bâlî-zâde
Ola günden güne hüsni ziyâde
Bu dem dil-berler içre yok nazîri
O şâh olmış güzellerdür vezîri
Çün olmış tâlib-i ‘ilm ol yüzi mâh
Gerekdür hâtır-ı ‘âşıkdan âgâh
Resûl-i Ekremün hem-nâmı oldı
Dil-i ‘uşşâkun ol ârâmı oldı
…
Hüseyn olmış birinün nâm-ı pâki
Anun hîç kimseden yok zerre bâki
Sipâhîdür yanında tîg-ı tîzi
Anunla kimse kılmasun sitîzi
Olupdur tâlib-i ‘ilm ol dil-âver
Edeb fennini turmaz kılur ezber
Edebde yok nazîri anun el-hak
Babasına bagışlasun anı Hak
Umarum eyleye tahsîl-i ‘ilmi
Hayâsı gösterür anı vü hilmi
Melek-haslet birinün nâmı Yûsuf
Seven ‘âşık anı çekmez te’essüf
Mü’ezzindür okudukça ezânı
Öter bülbül sanursun ol dem anı
Ezâna başlayınca ol yüzi mâh
Tolar mescid sadâ-yi Allâh Allâh
Kaçan kim diye ol “Allâhü ekber”
Nefes yâ n’ide ol dem ana dirler
Ne dem kim kılsa mescidde ikâmet
İmâm olan sanur kopdı kıyâmet
…
Birinün nâmı Selmân Aga-zâde
Nazîri yokdur anun bu arada
Vefâdan yok eser anun dilinde
Su’âl itsen cevâbı dil ucında
Eger tıfl ise n’ola on yaşında
Cüvân olur büyümez taş başında
Varınca on üç on dört yaşına ol
Gezer ‘uşşâk yanınca sag u sol
Kaşı âyât-ı hüsninden eserdür
İşitdüm anı gâyet hôş püserdür
…
Biri Yeniçeri oglı Kayadur
Ayagı tozı anun kîmyâdur
Tüfenginden hazer itmek gerekdür
Hemânâ kaşı gözi zenberekdür
Yir eyler ‘âşıkun gönlinde ‘aşkı
Kılur ‘âşıklarun te’sîr sıdkı
Ana kanın helâl eyler sevenler
Anı gâyetde bir kattâl dirler
Kaya kaya bakar ‘âşıklarına
Terahhum eyler ol sâdıklarına
…
Bu şehr-engîzden kim buldı itmâm
Du‘â-i hayrdur maksûdı ey nigû-nâm
Bi-hamdi’l-lâh tamâm oldı bu defter
Yazıldı şevk ile kalmadı ebter
Dil ü cân ile kıldum ana ikdâm
Niçe eksiklik ile buldı itmâm
Nazar itdükçe ana ehl-i ‘irfân
Kabûl ide umarum ‘özr-i yârân
…
Tamâm oldı çü Şehr-engîz-i Mostâr
İdüp fikr-i dakîki hâtır-ı rîş
‘Aceb târîhini anun ne yazsam
Kılurken kendi dilde anı teftîş
Didi ol demde nâ-geh hâtif-i gayb
“Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş”
Tamâm şud bi-‘avni’l-lâhi Te‘âlâ
(Kesik, Beyhan (2010).“Yeni Bir Nüshadan Hareketle Hacı Derviş’in Mostar Şehrengizi”. Turkish Studies 5(3). http://www.turkishstudies.net/Makaleler/724524570_17kesik_beyhan.pdf [erişim tarihi: 17.03.2014]. 378-399.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 19.03.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla buradan tahrîre şürû‘ olındı. Allâh Te‘âlâ itmâmını müyesser eyleye
Degül bir kaç bular belki hezârân
Ki olmış her biri biriyle yârân
Görince bunları bî-hûş oldum
Güle bülbül gibi pür-cûş oldum
Düşince nâ-gehânî bir araya
İdince iltifâtı ben gedâya
Karâr u sabrumı alurdı ol dem
Didüm hôş didiler anlar hem-ân-dem
Velî dîvânesi oldum birinün
Yüzi benzerdi mâha ol perînün
Selîm idi anun nâm-ı şerîfi
Hemân hûrşîd idi rûy-ı latîfi
Cebîni bedr idi gûyâ o mâhun
Kaşı mihrâbı idi kıblegâhun
Gözi şâhîn murg-ı dil kapardı
Ki tâ ki gönlümün murgın apardı
Lebi gûyâ ki âb-ı zinde-gânî
Ayıldukça bagışlar câna cânı
Muhassal ‘âşık-ı ser-bâzı oldum
Sevince cân ile hem-râzı oldum
Benüm ‘aşk oldı cümle kâr u bârum
Benüm ‘aşk oldı cümle yog u varum
Bana ‘aşkun belâsı bâl oldı
Müdâmî ‘aşk kîl u kâl oldı
Serây-ı dilde mahremdür bana ‘aşk
Dilüm mecrûh merhemdür ana ‘aşk
Degüldür ‘aşkdan dil hîç hâlî
Gönül ‘aşk ile bulmaz hîç râzı
Olupdur ‘aşk ile dâ’im kelâmum
Ki anunla olur zîrâ selâmum
Görürsem bir arada iki dil-ber
Üçinci ben olurum hey birâder
Olur dil der-be-der şehrinde ‘aşkun
Ki hayrân oldı cân mihrinde ‘aşkun
Kul olaldan gönül sultân-ı ‘aşka
Virür cânını ol dermân-ı ‘aşka
Dilümde ‘aşk bulaldan sebâtı
Bu mürde cismüme virdi hayâtı
Benüm cânum olupdur ‘aşka me’lûf
Benüm vassâfı olmışdur o mevsûf
İderken vasfını her-bâr ‘aşkun
Kılurken medhini her-bâr ‘aşkun
Bana ‘uşşâk-ı Mostârun hitâbı
İdüp kıldılar ol demde ‘itâbı
N’içün dil-berleri medh eylemezsin
Cefâ-kârın n’içün kadh eylemezsin
Bilürsin hôş-nevâ bülbül dem-â-dem
Gülistânda kılur efgânı her dem
Toludur güller ile bâg-ı Mostâr
Ne var anlara bülbül olsan ey yâr
Bu şehrün bî-nihâyetdür cüvânı
Hadeng-i gamzesi kaşı kemânı
…
Yüri Mostâra şehr-engîz eyle
Zebânun tîgını ser-tîz eyle
Ola eglence tâ kim ‘âşıkâna
Ola bir yâdigâr ehl-i cihâna
Du‘â-i hayra bâ’is olısardur
Kalan ‘âlemde bâkî bir eserdür
Bu güller açılup solmak yazıkdur
Bularun nâmı güm olmak yazıkdur
…
Cüvânun hüsnine viren letâfet
Cüvâna ögreden nâz u zarâfet
…
İlâhî hazretünden Hâcî Dervîş
O dil-dâre o bî-çâre o dil-rîş
Diler her rûz u şeb cân ile dilden
Ümîdin kat‘ idüp ol cümle ilden
Senün dergâhuna tutup yüzini
Hem ihsânuna ümmîdi gözini
Nasîb it ‘âşıka sabr u karârı
Ki târik itmeye yâr u diyârı
Cüvânı müşfik eyle yâ İlâhî
Niçe bir kıla ‘âşık âh u vâhı
Ola kim ‘âşıka zulm itmeyeler
Reh-i cevr ü cefâya gitmeyeler
…
Ser-âmed geldi hûbândan Selîmüm
Ki oldur hem-nişînüm hem-kadîmüm
Olupdur hücre-i dilde enîs ol
Bana olmış gice gündüz celîs ol
Kaşı âyât-ı hüsne besmeledür
Hatı tefsîri bir hôş resm iledür
Ruhında yarası şakkü’l-kamerdür
Dehânı dürci pür-dürr ü güherdür
Odur server güzeller arasında
O merhemdür güzeller yarasında
Anı ser-defter-i hûbân yazdum
Ki gayrı levh-i dilden cümle kazdum
Birisi oldı hûbânun Mehemmed
Kadüm dâl eyledi âh ol elif-kad
Dinilür ana Hâcî Bâlî-zâde
Ola günden güne hüsni ziyâde
Bu dem dil-berler içre yok nazîri
O şâh olmış güzellerdür vezîri
Çün olmış tâlib-i ‘ilm ol yüzi mâh
Gerekdür hâtır-ı ‘âşıkdan âgâh
Resûl-i Ekremün hem-nâmı oldı
Dil-i ‘uşşâkun ol ârâmı oldı
…
Hüseyn olmış birinün nâm-ı pâki
Anun hîç kimseden yok zerre bâki
Sipâhîdür yanında tîg-ı tîzi
Anunla kimse kılmasun sitîzi
Olupdur tâlib-i ‘ilm ol dil-âver
Edeb fennini turmaz kılur ezber
Edebde yok nazîri anun el-hak
Babasına bagışlasun anı Hak
Umarum eyleye tahsîl-i ‘ilmi
Hayâsı gösterür anı vü hilmi
Melek-haslet birinün nâmı Yûsuf
Seven ‘âşık anı çekmez te’essüf
Mü’ezzindür okudukça ezânı
Öter bülbül sanursun ol dem anı
Ezâna başlayınca ol yüzi mâh
Tolar mescid sadâ-yi Allâh Allâh
Kaçan kim diye ol “Allâhü ekber”
Nefes yâ n’ide ol dem ana dirler
Ne dem kim kılsa mescidde ikâmet
İmâm olan sanur kopdı kıyâmet
…
Birinün nâmı Selmân Aga-zâde
Nazîri yokdur anun bu arada
Vefâdan yok eser anun dilinde
Su’âl itsen cevâbı dil ucında
Eger tıfl ise n’ola on yaşında
Cüvân olur büyümez taş başında
Varınca on üç on dört yaşına ol
Gezer ‘uşşâk yanınca sag u sol
Kaşı âyât-ı hüsninden eserdür
İşitdüm anı gâyet hôş püserdür
…
Biri Yeniçeri oglı Kayadur
Ayagı tozı anun kîmyâdur
Tüfenginden hazer itmek gerekdür
Hemânâ kaşı gözi zenberekdür
Yir eyler ‘âşıkun gönlinde ‘aşkı
Kılur ‘âşıklarun te’sîr sıdkı
Ana kanın helâl eyler sevenler
Anı gâyetde bir kattâl dirler
Kaya kaya bakar ‘âşıklarına
Terahhum eyler ol sâdıklarına
…
Bu şehr-engîzden kim buldı itmâm
Du‘â-i hayrdur maksûdı ey nigû-nâm
Bi-hamdi’l-lâh tamâm oldı bu defter
Yazıldı şevk ile kalmadı ebter
Dil ü cân ile kıldum ana ikdâm
Niçe eksiklik ile buldı itmâm
Nazar itdükçe ana ehl-i ‘irfân
Kabûl ide umarum ‘özr-i yârân
…
Tamâm oldı çü Şehr-engîz-i Mostâr
İdüp fikr-i dakîki hâtır-ı rîş
‘Aceb târîhini anun ne yazsam
Kılurken kendi dilde anı teftîş
Didi ol demde nâ-geh hâtif-i gayb
“Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş”
Tamâm şud bi-‘avni’l-lâhi Te‘âlâ
(Kesik, Beyhan (2010).“Yeni Bir Nüshadan Hareketle Hacı Derviş’in Mostar Şehrengizi”. Turkish Studies 5(3). http://www.turkishstudies.net/Makaleler/724524570_17kesik_beyhan.pdf [erişim tarihi: 17.03.2014]. 378-399.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla buradan tahrîre şürû‘ olındı. Allâh Te‘âlâ itmâmını müyesser eyleye
Degül bir kaç bular belki hezârân
Ki olmış her biri biriyle yârân
Görince bunları bî-hûş oldum
Güle bülbül gibi pür-cûş oldum
Düşince nâ-gehânî bir araya
İdince iltifâtı ben gedâya
Karâr u sabrumı alurdı ol dem
Didüm hôş didiler anlar hem-ân-dem
Velî dîvânesi oldum birinün
Yüzi benzerdi mâha ol perînün
Selîm idi anun nâm-ı şerîfi
Hemân hûrşîd idi rûy-ı latîfi
Cebîni bedr idi gûyâ o mâhun
Kaşı mihrâbı idi kıblegâhun
Gözi şâhîn murg-ı dil kapardı
Ki tâ ki gönlümün murgın apardı
Lebi gûyâ ki âb-ı zinde-gânî
Ayıldukça bagışlar câna cânı
Muhassal ‘âşık-ı ser-bâzı oldum
Sevince cân ile hem-râzı oldum
Benüm ‘aşk oldı cümle kâr u bârum
Benüm ‘aşk oldı cümle yog u varum
Bana ‘aşkun belâsı bâl oldı
Müdâmî ‘aşk kîl u kâl oldı
Serây-ı dilde mahremdür bana ‘aşk
Dilüm mecrûh merhemdür ana ‘aşk
Degüldür ‘aşkdan dil hîç hâlî
Gönül ‘aşk ile bulmaz hîç râzı
Olupdur ‘aşk ile dâ’im kelâmum
Ki anunla olur zîrâ selâmum
Görürsem bir arada iki dil-ber
Üçinci ben olurum hey birâder
Olur dil der-be-der şehrinde ‘aşkun
Ki hayrân oldı cân mihrinde ‘aşkun
Kul olaldan gönül sultân-ı ‘aşka
Virür cânını ol dermân-ı ‘aşka
Dilümde ‘aşk bulaldan sebâtı
Bu mürde cismüme virdi hayâtı
Benüm cânum olupdur ‘aşka me’lûf
Benüm vassâfı olmışdur o mevsûf
İderken vasfını her-bâr ‘aşkun
Kılurken medhini her-bâr ‘aşkun
Bana ‘uşşâk-ı Mostârun hitâbı
İdüp kıldılar ol demde ‘itâbı
N’içün dil-berleri medh eylemezsin
Cefâ-kârın n’içün kadh eylemezsin
Bilürsin hôş-nevâ bülbül dem-â-dem
Gülistânda kılur efgânı her dem
Toludur güller ile bâg-ı Mostâr
Ne var anlara bülbül olsan ey yâr
Bu şehrün bî-nihâyetdür cüvânı
Hadeng-i gamzesi kaşı kemânı
…
Yüri Mostâra şehr-engîz eyle
Zebânun tîgını ser-tîz eyle
Ola eglence tâ kim ‘âşıkâna
Ola bir yâdigâr ehl-i cihâna
Du‘â-i hayra bâ’is olısardur
Kalan ‘âlemde bâkî bir eserdür
Bu güller açılup solmak yazıkdur
Bularun nâmı güm olmak yazıkdur
…
Cüvânun hüsnine viren letâfet
Cüvâna ögreden nâz u zarâfet
…
İlâhî hazretünden Hâcî Dervîş
O dil-dâre o bî-çâre o dil-rîş
Diler her rûz u şeb cân ile dilden
Ümîdin kat‘ idüp ol cümle ilden
Senün dergâhuna tutup yüzini
Hem ihsânuna ümmîdi gözini
Nasîb it ‘âşıka sabr u karârı
Ki târik itmeye yâr u diyârı
Cüvânı müşfik eyle yâ İlâhî
Niçe bir kıla ‘âşık âh u vâhı
Ola kim ‘âşıka zulm itmeyeler
Reh-i cevr ü cefâya gitmeyeler
…
Ser-âmed geldi hûbândan Selîmüm
Ki oldur hem-nişînüm hem-kadîmüm
Olupdur hücre-i dilde enîs ol
Bana olmış gice gündüz celîs ol
Kaşı âyât-ı hüsne besmeledür
Hatı tefsîri bir hôş resm iledür
Ruhında yarası şakkü’l-kamerdür
Dehânı dürci pür-dürr ü güherdür
Odur server güzeller arasında
O merhemdür güzeller yarasında
Anı ser-defter-i hûbân yazdum
Ki gayrı levh-i dilden cümle kazdum
Birisi oldı hûbânun Mehemmed
Kadüm dâl eyledi âh ol elif-kad
Dinilür ana Hâcî Bâlî-zâde
Ola günden güne hüsni ziyâde
Bu dem dil-berler içre yok nazîri
O şâh olmış güzellerdür vezîri
Çün olmış tâlib-i ‘ilm ol yüzi mâh
Gerekdür hâtır-ı ‘âşıkdan âgâh
Resûl-i Ekremün hem-nâmı oldı
Dil-i ‘uşşâkun ol ârâmı oldı
…
Hüseyn olmış birinün nâm-ı pâki
Anun hîç kimseden yok zerre bâki
Sipâhîdür yanında tîg-ı tîzi
Anunla kimse kılmasun sitîzi
Olupdur tâlib-i ‘ilm ol dil-âver
Edeb fennini turmaz kılur ezber
Edebde yok nazîri anun el-hak
Babasına bagışlasun anı Hak
Umarum eyleye tahsîl-i ‘ilmi
Hayâsı gösterür anı vü hilmi
Melek-haslet birinün nâmı Yûsuf
Seven ‘âşık anı çekmez te’essüf
Mü’ezzindür okudukça ezânı
Öter bülbül sanursun ol dem anı
Ezâna başlayınca ol yüzi mâh
Tolar mescid sadâ-yi Allâh Allâh
Kaçan kim diye ol “Allâhü ekber”
Nefes yâ n’ide ol dem ana dirler
Ne dem kim kılsa mescidde ikâmet
İmâm olan sanur kopdı kıyâmet
…
Birinün nâmı Selmân Aga-zâde
Nazîri yokdur anun bu arada
Vefâdan yok eser anun dilinde
Su’âl itsen cevâbı dil ucında
Eger tıfl ise n’ola on yaşında
Cüvân olur büyümez taş başında
Varınca on üç on dört yaşına ol
Gezer ‘uşşâk yanınca sag u sol
Kaşı âyât-ı hüsninden eserdür
İşitdüm anı gâyet hôş püserdür
…
Biri Yeniçeri oglı Kayadur
Ayagı tozı anun kîmyâdur
Tüfenginden hazer itmek gerekdür
Hemânâ kaşı gözi zenberekdür
Yir eyler ‘âşıkun gönlinde ‘aşkı
Kılur ‘âşıklarun te’sîr sıdkı
Ana kanın helâl eyler sevenler
Anı gâyetde bir kattâl dirler
Kaya kaya bakar ‘âşıklarına
Terahhum eyler ol sâdıklarına
…
Bu şehr-engîzden kim buldı itmâm
Du‘â-i hayrdur maksûdı ey nigû-nâm
Bi-hamdi’l-lâh tamâm oldı bu defter
Yazıldı şevk ile kalmadı ebter
Dil ü cân ile kıldum ana ikdâm
Niçe eksiklik ile buldı itmâm
Nazar itdükçe ana ehl-i ‘irfân
Kabûl ide umarum ‘özr-i yârân
…
Tamâm oldı çü Şehr-engîz-i Mostâr
İdüp fikr-i dakîki hâtır-ı rîş
‘Aceb târîhini anun ne yazsam
Kılurken kendi dilde anı teftîş
Didi ol demde nâ-geh hâtif-i gayb
“Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş”
Tamâm şud bi-‘avni’l-lâhi Te‘âlâ
(Kesik, Beyhan (2010).“Yeni Bir Nüshadan Hareketle Hacı Derviş’in Mostar Şehrengizi”. Turkish Studies 5(3). http://www.turkishstudies.net/Makaleler/724524570_17kesik_beyhan.pdf [erişim tarihi: 17.03.2014]. 378-399.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Mostârî Merhûm Dervîş Efendinün şehr-engîzidür. Dibâcesinün evveli zâyi‘ olmagla buradan tahrîre şürû‘ olındı. Allâh Te‘âlâ itmâmını müyesser eyleye
Degül bir kaç bular belki hezârân
Ki olmış her biri biriyle yârân
Görince bunları bî-hûş oldum
Güle bülbül gibi pür-cûş oldum
Düşince nâ-gehânî bir araya
İdince iltifâtı ben gedâya
Karâr u sabrumı alurdı ol dem
Didüm hôş didiler anlar hem-ân-dem
Velî dîvânesi oldum birinün
Yüzi benzerdi mâha ol perînün
Selîm idi anun nâm-ı şerîfi
Hemân hûrşîd idi rûy-ı latîfi
Cebîni bedr idi gûyâ o mâhun
Kaşı mihrâbı idi kıblegâhun
Gözi şâhîn murg-ı dil kapardı
Ki tâ ki gönlümün murgın apardı
Lebi gûyâ ki âb-ı zinde-gânî
Ayıldukça bagışlar câna cânı
Muhassal ‘âşık-ı ser-bâzı oldum
Sevince cân ile hem-râzı oldum
Benüm ‘aşk oldı cümle kâr u bârum
Benüm ‘aşk oldı cümle yog u varum
Bana ‘aşkun belâsı bâl oldı
Müdâmî ‘aşk kîl u kâl oldı
Serây-ı dilde mahremdür bana ‘aşk
Dilüm mecrûh merhemdür ana ‘aşk
Degüldür ‘aşkdan dil hîç hâlî
Gönül ‘aşk ile bulmaz hîç râzı
Olupdur ‘aşk ile dâ’im kelâmum
Ki anunla olur zîrâ selâmum
Görürsem bir arada iki dil-ber
Üçinci ben olurum hey birâder
Olur dil der-be-der şehrinde ‘aşkun
Ki hayrân oldı cân mihrinde ‘aşkun
Kul olaldan gönül sultân-ı ‘aşka
Virür cânını ol dermân-ı ‘aşka
Dilümde ‘aşk bulaldan sebâtı
Bu mürde cismüme virdi hayâtı
Benüm cânum olupdur ‘aşka me’lûf
Benüm vassâfı olmışdur o mevsûf
İderken vasfını her-bâr ‘aşkun
Kılurken medhini her-bâr ‘aşkun
Bana ‘uşşâk-ı Mostârun hitâbı
İdüp kıldılar ol demde ‘itâbı
N’içün dil-berleri medh eylemezsin
Cefâ-kârın n’içün kadh eylemezsin
Bilürsin hôş-nevâ bülbül dem-â-dem
Gülistânda kılur efgânı her dem
Toludur güller ile bâg-ı Mostâr
Ne var anlara bülbül olsan ey yâr
Bu şehrün bî-nihâyetdür cüvânı
Hadeng-i gamzesi kaşı kemânı
…
Yüri Mostâra şehr-engîz eyle
Zebânun tîgını ser-tîz eyle
Ola eglence tâ kim ‘âşıkâna
Ola bir yâdigâr ehl-i cihâna
Du‘â-i hayra bâ’is olısardur
Kalan ‘âlemde bâkî bir eserdür
Bu güller açılup solmak yazıkdur
Bularun nâmı güm olmak yazıkdur
…
Cüvânun hüsnine viren letâfet
Cüvâna ögreden nâz u zarâfet
…
İlâhî hazretünden Hâcî Dervîş
O dil-dâre o bî-çâre o dil-rîş
Diler her rûz u şeb cân ile dilden
Ümîdin kat‘ idüp ol cümle ilden
Senün dergâhuna tutup yüzini
Hem ihsânuna ümmîdi gözini
Nasîb it ‘âşıka sabr u karârı
Ki târik itmeye yâr u diyârı
Cüvânı müşfik eyle yâ İlâhî
Niçe bir kıla ‘âşık âh u vâhı
Ola kim ‘âşıka zulm itmeyeler
Reh-i cevr ü cefâya gitmeyeler
…
Ser-âmed geldi hûbândan Selîmüm
Ki oldur hem-nişînüm hem-kadîmüm
Olupdur hücre-i dilde enîs ol
Bana olmış gice gündüz celîs ol
Kaşı âyât-ı hüsne besmeledür
Hatı tefsîri bir hôş resm iledür
Ruhında yarası şakkü’l-kamerdür
Dehânı dürci pür-dürr ü güherdür
Odur server güzeller arasında
O merhemdür güzeller yarasında
Anı ser-defter-i hûbân yazdum
Ki gayrı levh-i dilden cümle kazdum
Birisi oldı hûbânun Mehemmed
Kadüm dâl eyledi âh ol elif-kad
Dinilür ana Hâcî Bâlî-zâde
Ola günden güne hüsni ziyâde
Bu dem dil-berler içre yok nazîri
O şâh olmış güzellerdür vezîri
Çün olmış tâlib-i ‘ilm ol yüzi mâh
Gerekdür hâtır-ı ‘âşıkdan âgâh
Resûl-i Ekremün hem-nâmı oldı
Dil-i ‘uşşâkun ol ârâmı oldı
…
Hüseyn olmış birinün nâm-ı pâki
Anun hîç kimseden yok zerre bâki
Sipâhîdür yanında tîg-ı tîzi
Anunla kimse kılmasun sitîzi
Olupdur tâlib-i ‘ilm ol dil-âver
Edeb fennini turmaz kılur ezber
Edebde yok nazîri anun el-hak
Babasına bagışlasun anı Hak
Umarum eyleye tahsîl-i ‘ilmi
Hayâsı gösterür anı vü hilmi
Melek-haslet birinün nâmı Yûsuf
Seven ‘âşık anı çekmez te’essüf
Mü’ezzindür okudukça ezânı
Öter bülbül sanursun ol dem anı
Ezâna başlayınca ol yüzi mâh
Tolar mescid sadâ-yi Allâh Allâh
Kaçan kim diye ol “Allâhü ekber”
Nefes yâ n’ide ol dem ana dirler
Ne dem kim kılsa mescidde ikâmet
İmâm olan sanur kopdı kıyâmet
…
Birinün nâmı Selmân Aga-zâde
Nazîri yokdur anun bu arada
Vefâdan yok eser anun dilinde
Su’âl itsen cevâbı dil ucında
Eger tıfl ise n’ola on yaşında
Cüvân olur büyümez taş başında
Varınca on üç on dört yaşına ol
Gezer ‘uşşâk yanınca sag u sol
Kaşı âyât-ı hüsninden eserdür
İşitdüm anı gâyet hôş püserdür
…
Biri Yeniçeri oglı Kayadur
Ayagı tozı anun kîmyâdur
Tüfenginden hazer itmek gerekdür
Hemânâ kaşı gözi zenberekdür
Yir eyler ‘âşıkun gönlinde ‘aşkı
Kılur ‘âşıklarun te’sîr sıdkı
Ana kanın helâl eyler sevenler
Anı gâyetde bir kattâl dirler
Kaya kaya bakar ‘âşıklarına
Terahhum eyler ol sâdıklarına
…
Bu şehr-engîzden kim buldı itmâm
Du‘â-i hayrdur maksûdı ey nigû-nâm
Bi-hamdi’l-lâh tamâm oldı bu defter
Yazıldı şevk ile kalmadı ebter
Dil ü cân ile kıldum ana ikdâm
Niçe eksiklik ile buldı itmâm
Nazar itdükçe ana ehl-i ‘irfân
Kabûl ide umarum ‘özr-i yârân
…
Tamâm oldı çü Şehr-engîz-i Mostâr
İdüp fikr-i dakîki hâtır-ı rîş
‘Aceb târîhini anun ne yazsam
Kılurken kendi dilde anı teftîş
Didi ol demde nâ-geh hâtif-i gayb
“Murâdun hâsıl oldı yine Dervîş”
Tamâm şud bi-‘avni’l-lâhi Te‘âlâ
(Kesik, Beyhan (2010).“Yeni Bir Nüshadan Hareketle Hacı Derviş’in Mostar Şehrengizi”. Turkish Studies 5(3). http://www.turkishstudies.net/Makaleler/724524570_17kesik_beyhan.pdf [erişim tarihi: 17.03.2014]. 378-399.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Meslek | Görüntüle |
11 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Meslek | Görüntüle |
13 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MÂİLÎ, Mustafa Ağa | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HİKMET, Hersekli Ârif Hikmet Bey | d. 1839 - ö. 1903 | Madde Adı | Görüntüle |