DURKAYA, Kemal İpşir

(d. 1912 / ö. 19.08.1989)
kemençe sanatçısı
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Giresun ilinin ünlü kemençecilerinden Kemal İpşir, Görele ilçesine bağlı Ardıç köyünde doğmuştur. Mehmet Gündoğdu, Kemal İpşir'in doğum tarihinin nüfus kayıtlarına göre 1912 (1329) olduğu görüşündedir (2013: 185). Hayrettin Günay da sanatçının 1912 tarihinde doğduğunu bildirmektedir (www.serander.net). Ancak sanatçının biyografisinin paylaşıldığı farklı yazılarda doğum tarihiyle ilgili 1911 ile 1913 kayıtları da mevcuttur (www.moryagmur.com). Sanatçının babası Salih Efendi annesi ise Emine Hanım’dır. Babası Ardıç köyünün köklü bir sülalesi olan İpşiroğulları’dandır. Annesi Emine Hanım ise Görele’nin Beyazıt köyündendir. Kemal İpşir dört çocuklu bir ailenin üçüncü ferdidir. Kendisinden büyük bir ağabeyi (Cemal) ve ablasıyla (Havva) kendisinden küçük bir kız kardeşi (Tevhide) vardır. Sanatçı üç evlilik yapmıştır. Henüz yirmi yaşındayken ilk evliliğini Havva Hanım'la yapmıştır. Genç yaşta eşini kaybeden sanatçı, ikinci evliliğini Fadime Hanım'la yapmıştır. İlk evliliğinden çocuğu olmayan sanatçının bu evliliğinden Kebire adında bir kız çocuğu olur. Sanatçı üçüncü evliliğini otuz-otuz beş yaşlarında Emine Hanım'la yapmıştır. Sanatçının bu evlilikten beş kız beş erkek olmak üzere toplam on çocuğu olmuştur.

Durkaya mahlasını kullanan Kemal İpşir aslen sanatçı bir aileden gelmektedir. Ustası Giresun'un en ünlü kemençecilerinden Karaman mahlaslı Halil Kodalak'tır. Âşık şiirinde mahlas kullanmak önemli bir gelenektir. Görele'de yetişen önemli kemençeciler de genellikle mahlaslarıyla bilinmektedir. Bunlar arasında Tuzcuoğlu, Karaman, Piçoğlu, Durkaya, Haceli, mahlas kullanan önemli sanatçılardır.

Bilindiği üzere yine âşıklık geleneğinde sanatçı kimlik, rüya motifi sonucunda kazanılmaktadır. Kemençe sanatçılarından bazılarının da benzer rüyalar sonucunda sade kişilikten sanatçı kişiliğe adım attıkları bilinmektedir (Şişman 2007: 216). Kemal İpşir'in Durkaya mahlasını almasıyla ilgili birbirinden farklı iki kayıt vardır. Mehmet Gündoğdu konuyla ilgili şunları kaydetmiştir:

"Salih-Emine çiftinin evliliklerinin ilk yıllarında dünyaya gelen çocuklarından hiçbiri yaşamıyor, çok kısa bir süre hayatta kalıp vefat ediyorlardı. Emine Hanım da bu duruma çok üzülüyordu. Sonunda, bir kızı ve ardından bir de oğlu oldu. Fakat bu korkusu hâlâ devam etmekteydi. Kısa bir süre sonra, hayatta kalan bu iki çocuğunun ardından bir erkek evlat daha dünyaya getirdi ve ona da Kemal ismini verdiler. Fakat Kemal’in yaşamı konusunda da oldukça endişe duyuyordu. Bir gün Emine Hanım’a rüyasında; ‘Çocuğun yaşayacak ama adını ‘Durkaya’ koy’ diye bir ses geldi. Gördüğü rüyadan çok etkilenmiş olacak ki, bundan sonra adını Kemal koyduğu oğlunu ‘Durkaya’ diye çağırmaya başladı. O günden sonra onu herkes ‘Durkaya’ olarak tanıdı" (Gündoğdu 2013: 186).

Ali Bilir'e göre ise Kemal İpşir henüz bebek yaşta çok ciddi bir hastalığa yakalanır. Küçük Kemal'in bir Hızır tarafından iyileştirildiği, adının da Hızır'ın isteğiyle o zamanlardan Durkaya konulduğu söylenmektedir. Yine Kemal İpşir'in henüz genç yaşta çobanlık yaparken kemençe çalmaya başladığı bilinmektedir. Onun türküleri Giresun (Çepni) ağzının başarılı örnekleridir. Kemençe çalması yanında atma türküleri ve hikâyeleriyle de yörenin ünlü kemençecilerinden birisidir. Cenaze çağırma "Hasan Dayı" türküsü, Durkaya'nın hikâyeli türkülerine örnek gösterilebilir (Bilir 2007: 241). Bu anlamda Durkaya yörede en çok sevilen kemençe sanatçılarından birisidir. Sanatçının Görele kemençe ekolünde bir Durkaya okulunun olduğu söylenebilir. Bu okulun yetiştirdiği en önemli kemençeci ise hiç şüphesiz hâlen hayatta olan Katip Şadi'dir. Sanatçı, 19 Ağustos 1989 tarihinde vefat etmiştir ve mezarı Arduç köyündedir (Gündoğdu 2013: 185-190).

Giresun iline bağlı Görele ilçesi kemençenin Anadolu'daki en önemli durağı olarak kabul edilmektedir. Görele bu anlamda pek çok sanatçı yetiştirmiştir. Bunlar arasında en önde gelen isimlerden birisi de Durkaya mahlasıyla bilinen Kemal İpşir'dir. Giresun geleneksel yaylacılık hayatında, özellikle törensel nitelikte düzenlenen otçu göçü şenliklerinde Durkaya mahlaslı Kemal İpşir, her zaman aranılan sanatçılardan birisi olmuştur. Sanatçının kendisine özgü performansı, onu çağdaşı Piçoğlu Osman'la birlikte kemençeciler arasında bir adım öne çıkarmıştır. Dolayısıyla Giresun kemençe kültüründe Durkaya'ya bağlı bir ekol vardır. bu anlamda Görele kemençe kültüründe yetişen Durkaya önemli bir kültür eşiğidir.

Sanatçının az sayıda ezgisi günümüze ulaşabilmiştir. Ama Durkaya'nın en meşhur olduğu türkü "Şırıp" horon havasıdır. Sözleri Karaman'a (Halil Kodalak) ait olduğu belirtilen "Şırıp" horon havası Kemal İpşir'in başarıyla icra ettiği önemli ezgilerden birisidir: Sözlerinden bir kısmı şu şekildedir: "Tepe üstünde tepe/ Kulakta altın küpe/ Uyusam kucağında/ Öpe gözünden öpe/ (Nakarat) Şırıp Şıppan Şıppaniyem/ Şıppa Şıppan Şırıp/ Oy Giresun Giresun Geldi seni göresim/ İpek mendil olasın/ Cebimde kuruyasın" (Özdemir 2017: 251). Dijital ortamda bu türküye ait farklı sanatçıların icraları bulunmaktadır. Ama türkünün kimliğini Durkaya ile kazandığı söylenebilir. Türkünün nakarat bölümünde 'Şırıp' kelimesi farklı kelime gruplarıyla ardışık ve hızlı tekrar edilmektedir; yapılan bu icra, nakarat bölümünün adeta bir tekerlemeye benzediği izlenimini vermektedir. Sanatçı bu ezgide nakarat bölümünü ardışık şekilde tekrar ederek kendine özgü bir performans yaratmıştır. Sanatçının dil ve üslup açısından Giresun yöresinin hâlen yaşayan konuşma ağzını eserlerinde yansıttığı görülür.

Karadeniz müziğinde mizah önemli bir boyuttur; yörede yetişen ünlü kemençeciler çeşitli eserlerini mizahi destan formunda icra etmişlerdir. Bu bağlamda ünlü kemençeci Durkaya'nın da çeşitli ezgileri çağdaşı Piçoğlu gibi mizahi destan türündedir. Söz konusu mizah temasının kemençecilik geleneğine çağdaş olan bu iki temsilci aracılığıyla kazandırıldığı söylenebilir. Çünkü kemençecilik ekolünde Tuzcuoğlu ve Karaman mahlasıyla bilinen iki önemli temsilciden günümüze mizahi atma türkü türünde bir eser ulaşmamıştır.

Durkaya'ya ait olan ve gelenek içerisinde bilinen en eski mizahi destan olarak kabul edilen “Destan” başlıklı ilk metin, 7’li hece ölçüsüyle mani şeklinde kurulmuş 23 haneden oluşmakta ve sevgilinin evinde kızın abisine yakalanılma hadisesini mizahi bir üslupla işlemektedir. Bu eserde yukarıda bahsi geçen olay; olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası esas alınarak işlenmiştir. Olay öncesini anlatan kısımlarda cinsellik unsuru örtülü bir şekilde işlenmektedir. Olay sırasını ve sonrasını konu alan kısımlarda ise kızın abisinden saklanma ve evden kaçış noktasında yaşanan maceranın mizahi bir üslupla işlendiği görülmektedir (Küçük 2016: 896). Ayrıca sanatçının başından geçtiği nakledilen bir anlatı da mevcuttur (www.moryagmur.com).

Kaynakça

Akad, Abdullah (2006). Doğu Karadeniz Bölgesindeki Çepniler ve Çepni Müziği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi.

Bilir, Ali (2007). Geçmişten Günümüze Görele. İstanbul: Kitapevi Yay.

Duman, Mustafa (2004). Kemençemin Telleri. İstanbul: Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı Yay.

Gündoğdu, Mehmet (2013). Piçoğlu Osman Efendi'nin Hayatı ve Karadeniz Kemençe Kültürüne Olan Etkileri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Haliç Üniversitesi.

http://www.moryagmur.com/topluluk/konular/durkaya-kemal-ipsir-1911-19-08-1989-biyografisi.95349/ [Erişim Tarihi: 11.09.2018].

http://www.serander.net/yazarlar/hayrettin-gunay/1595-giresun-muziginde-etkilesim-8.html [Erişim Tarihi: 11.09.2018].

Küçük, Abanoz (2016). "Giresun Yöresi Kemençecilik Geleneğinde Mizahi Destanlar". Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi. 5 (2): 890-903.

Özdemir, Mehmet (2017). Giresun Yayla Şenlikleri. Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET ÖZDEMİR
Yayın Tarihi: 05.03.2019
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Muzaffer Civelekd. 1942 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2İSRAFİL İSMAYILOVd. 1895 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3HALİL, Halil Erdugand. 1928 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Fehmi Hilmi Cumaloğlud. 1912 - ö. 25 Temmuz 1996Doğum YılıGörüntüle
5Necmettin Necip Esind. 1912 - ö. 12 Ağustos 1987Doğum YılıGörüntüle
6M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Doğum YılıGörüntüle
7Fehmi Hilmi Cumaloğlud. 1912 - ö. 25 Temmuz 1996Ölüm YılıGörüntüle
8Necmettin Necip Esind. 1912 - ö. 12 Ağustos 1987Ölüm YılıGörüntüle
9M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Ölüm YılıGörüntüle
10Fehmi Hilmi Cumaloğlud. 1912 - ö. 25 Temmuz 1996MeslekGörüntüle
11Necmettin Necip Esind. 1912 - ö. 12 Ağustos 1987MeslekGörüntüle
12M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002MeslekGörüntüle
13Fehmi Hilmi Cumaloğlud. 1912 - ö. 25 Temmuz 1996Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Necmettin Necip Esind. 1912 - ö. 12 Ağustos 1987Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Fehmi Hilmi Cumaloğlud. 1912 - ö. 25 Temmuz 1996Madde AdıGörüntüle
17Necmettin Necip Esind. 1912 - ö. 12 Ağustos 1987Madde AdıGörüntüle
18M. Uluğ Turanlıoğlud. 1913 (1912) - ö. 12 Temmuz 2002Madde AdıGörüntüle