Madde Detay
HALİL, Halil Erdugan
(d. 1928 / ö. -)
marangoz, çiftçi
(Tekke / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Halil Erdugan olan âşık 1928 yılında Çorum ilinin Alaca ilçesine bağlı Haydar köyünde dünyaya gelmiştir. Yedi kardeşin en küçüğüdür. Çevresinde Halil Ağa, Âşık Halil olarak bilinir. Annesinin adı Sultan, babasının adı Hasan’dır. Düğünler başta olmak üzere, sözün ve cemiyetin olduğu mekânlarda saz çalıp türkü söylemeye 10 yaşında başlar (Taşlıova 2008: 129). Çocukluk yıllarını köyde geçirir. O yıllarda köyde okul olmaması dolayısıyla okula gidemez, alfabeyi köy odasında öğrenerek okuma yazmayı kendi gayretiyle söker. Askerlikte okuma yazmayı ilerletir. Köy odası ve cem törenleri onun için gerçek bir okulun yerini tutar (Çelik 2007: 21).
Halil daha küçük yaşlarda köydeki diğer çocuklar gibi hayvan gütmeye, bağ bahçe beklemeye başlar. Ardından ailesine tarla işlerinde yardımcı olur, bir taraftan da eli ağaç işleriyle uğraşmaya yatkın olduğu için ahşap işeriyle uğraşmaya başlar. 1948 yılında Döndü Hanım ile evlenir ve ikisi kız ikisi erkek dört çocuğu olur. Eşi Döndü Hanım’ı kaybettikten sonra Fatma Hanım ile evlenir. 1964 yılına kadar ailesi ile köyünde çiftçilik yaparak geçimini sağlar. 1957-1962 yılları arasında kısa süreli marangozluk da yapar. Bu süreçte köy köy dolaşarak sazıyla sözüyle sanatını icra eder. Ankara’da çalışırken Muzaffer Sarısözen ile tanışır ve onun teşvik etmesiyle radyoda türküler söyler. Ailesi 1964 yılında mevcut malları paylaşıp dağılınca kendi ailesinin geçim kaygısı gerçek anlamda omuzlarına biner ve 1964 yılında Almanya’ya işçi olarak gider. Dört yıl orada çalıştıktan sonra 1968 yılında çok sevdiği köyüne kalıcı olarak döner. Döndükten sonra çiftçiliğe devam ederken bir taraftan yeni yapılan evlerin ahşap işleriyle ilgilenir, diğer taraftan da sazıyla cem törenlerine, âşık sohbetlerine katılır. Kişiliğinin şekillenmesinde dedesinin etkisi büyüktür. Köy odasındaki sohbetler, cem törenleri, Alevî-Bektaşî âdetlerini öğrenmesi, âşıklık mesleğine olan hevesi ve istidadı onun toplumda sevilen, sayılan bir insan olmasını sağlar. İlk deyişleri annesinden öğrenen âşığın sazla tanışmasında babasının rolü vardır ve dedesi sayesinde de saza büyük bir tutkuyla bağlanır. İnsanları, kâinattaki tüm güzellikleri, Allah’ın yansıması olarak gördüğü için Yunus misali, “Yaradandan dolayı yaradılanı” sever. Yaşamı boyunca hep adil olmaya çalışır, haramdan ve yalandan uzak kalarak sevgiden ve âşktan yana olur. Bu duruşunu “Aşka yeter olmaz, aşkı olmayan insan insan değildir” sözüyle ifade eder. Erdugan, hâlen Haydar köyünde çiftçilik yaparak geçimini sağlamaktadır (Çelik 2007: 23-24).
Halil mahlasını kullanan âşık, saz çalmayı ve âşıklığa dair temel bilgileri Âşık Ali’den öğrenir. Tasavvufî bilgileri Ahmet (Keş Ahmet)’ten alır. Ustası olarak Âşık Veysel’i görür. Bunun nedeni asıl kimliğini onunla tanıştıktan sonra bulduğuna inanmasıdır. Kardeşlerinin çocukları Eşref Erdugan, Ali İhsan Erdugan ve Arap Ali Erdugan'a saz çalmayı öğretir. "Ustasız meslek haramdır" diyen âşık her mesleğin mutlaka bir öğreticisi olması gerektiğini savunur ve ustasından öğrendiği her şeyi çıraklarına öğretir (Çelik 2007: 30-34).
Âşık, şiirlerini, ele aldığı konu üzerinde yoğunlaştığı zaman yazabildiğini belirmektedir. Şiir yazacağı zaman kendisiyle baş başa kaldığını, kendi iç âlemine baktığını ve oradaki yansımaların şiirini oluşturduğunu söyler. Yaşadığı acılar, inancı, doğa güzellikleri, kahramanlık, Atatürk’e duyduğu sevgi, geçmişe özlem, memleketinin güzellikleri, gazete ve televizyondaki haberler şiirlerine konu olur.
Erdugan, tüm şiirlerinde nazım birimi olarak dörtlük kullanır. Şiirlerinin neredeyse tamamını 8’li ve 11’li hece ölçüsünü kullanarak yazar. Sadece iki şiirinde 7’li hece ölçüsünü ve bir şiirinde 6’lı hece ölçüsünü kullanır (Çelik 2007: 44). Erdugan, halk şiiri nazım şekillerinden en fazla koşma nazım şeklinde şiir yazar. Şiirlerinde yarım uyak ve tam uyağı sıkça kullanır. Onun şiirlerinde sade bir dil, yalın bir söyleyiş vardır (Çelik 2007: 45-50).
Alevî-Bektaşî inancına sahip olan Erdugan, hakikat yolu olarak Ehlibeyt yolunu görmüş, Hacı Bektaş-i Veli’nin “Eline, beline, diline sahip ol” ilkesini hayat boyu yaşantısına uygulamaya çalışmıştır. Âşık kendini hak âşığı olarak görür ve cem zakirliği de yapar. Cem törenlerinde hem usta malı şiirler okumakta hem de kendine ait şiirleri okumaktadır. Yazdığı şiirlerde dinî ve tasavvufî unsurlara yer verir. Ona göre yaşadığımız dünya geçici ve boştur. Her şeyin aslını oluşturan Allah her yerdedir ve O, herkesin dileğini yerine getirendir. Âşık, biz nereye gidersek gidelim, Allah her yerde olduğu için, yüzümüzün daima ona dönük olduğunu, Allah aşkının insanı âşık yaptığını söyler (Özer 2016: 234).
Âşığın şiirlerinde edebî sanatlar önemli bir yer tutar. Teşbih başta olmak üzere istiare, teşhis, mübalağa, telmih, tezat, tekrir, istifham, nida sanatlarını şiirlerinde kullanır (Çelik 2007: 50). Ayrıca Halil'in “doğrudan doğruya anlatım”, “nasihat ve hitap yolu ile anlatım”, “hikaye yolu ile anlatım” vb. anlatım şekillerini benimsediği görülür. Alaca Belediyesi, 2005 yılında Gönül Bahçem isimli şiir kitabını yayımlar.
Kaynakça
Çelik Baklan, Cafiye (2007). Çorumlu Âşık Halil Erdugan ve Çırakları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Özer, Talat (2016). “Çorumlu Âşık Halil’in Şiirlerinin Dini ve Tasavvufi Eksende İncelenmesi, Din Büyüklerine ve Mutasavvıflara Duyulan Sevgi”. Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu. C. 2. Ed. Zekeriya Işık. Çorum: Salmat Yay. 233-240.
Taşlıova, Mete (2008). Sözlü ve Yazılı Kaynaklarla Çorum Halk Şiiri Antolojisi Aşıklar, Ozanlar, Şairler. Çorum: Çorum Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: OĞUZ DUMANYayın Tarihi: 07.01.2019Güncelleme Tarihi: 07.12.2020
Yayın Tarihi: 07.01.2019Güncelleme Tarihi: 07.12.2020
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Gönül Bahçem | Alaca Belediyesi Kültür Yayınları / Çorum | 2005 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ŞEYDA EZİZ | d. 1897 - ö. 1957 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | KADİR, Kadir Tuncer | d. 1952 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | NASREDDİN ABDULLAYEV | d. 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Mahmut Kuru | d. 1928 - ö. 1976 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Adnan Ateşok | d. 1928 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Celalettin Çetin | d. 27 Mayıs 1928 - ö. 2006 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | İHSANÎ/İHSAN/BABACAN, İhsan Babacan | d. 1927 - ö. 23.09.2013 | Meslek | Görüntüle |
8 | RIZA PUYENDE | d. 1965 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
9 | EFKÂRÎ, Ali Demir | d. 1935 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
10 | SÂNÎ, Sânî Efendi | d. 1866 - ö. 1935 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | OTMAN/OTMAN BABA/FAKİR OTMAN, Hüseyin Gündoğdu | d. 1924 - ö. 30.09.2011 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | HÜSEYİN FEVZİ | d. 1886 - ö. 1928 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | BEZMÎ, Şâh Çelebi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Azerî, Fahreddin | d. 1379 - ö. 1461 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | MEHMED KEMÂLEDDÎN, Harîrî-zâde | d. 1850 - ö. 1881 | Madde Adı | Görüntüle |