Madde Detay
ELVÂN, ŞÎRȂZÎ, Şeyh Elvân-ı Şîrâzî
(d. 779 ?/1377-1378 ? - ö. ?/?)
Divan Şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Türkistan’dan doğan Elvân-ı Şîrâzî’nin ataları Şîrâz’dandır. 829/1425-26’da tamamladığı Gülşen-i Râz Tercümesi (Tercüme-i Gülşen-i Râz)’nde yaşının elliye yakın olduğunu belirtmesine bakılırsa doğum tarihi muhtemelen 779/1377-78 civarındadır. Vefat tarihi belli değildir. Latîfî Tezkiresi’nde (Canım 2000: 120) ve bu eseri kaynak gösteren Tuhfe-i Nâ’ilî’de (Tuman 2001: 45) Sultân Orhan devrinde zuhur ettiği bildirilmesine rağmen, Künhü'l-Ahbâr’da (İsen 1994: 125) Sultan Murâd devri şairlerinden olabileceğine işaret edilmiştir. Büyük şeyhlerdendir. Hâcı Bayram Ankaravî'nin halifelerindendir. Ancak Latîfî Tezkiresi’nin matbu nüshasında (1314: 46) ve Kâfile-i Şu’arâ’da (Kutlar vd. 2012: 88) yine kaynak gösterilmeksizin kimilerinin Hâcı Bayram’ın ehibbâsındandır (dostlarından) dediklerine de değinilmiştir.
Elvân-ı Şîrâzî, Orhan Gazi döneminde Anadolu’ya yerleşip sonradan Türkleşen İranlı bir aileye mensuptur. Ataları Şîrâz’dan Anadolu’ya göçtüğü için “Şîrâzî” mahlasını alan (Canım 2000:120) şairin bilinen tek eseri Gülşen-i Râz Tercümesi’dir. O, Şeyh Mahmûd-ı Şebüsterî’nin 993 beyitten oluşan Gülşen-i Râz adlı Farsça kitabını şekil ve vezin bakımından aslına uyarak, ancak beyit sayısını üç katına çıkararak Türkçeye çevirmiştir. 829/1425-26’da tamamladığı mesnevîyi Sultân II. Murâd’a sunmuştur. Kaynaklarda tercümesinin beyit sayısı hakkında 2854, 3000, 3070 gibi farklı rakamlar verilmiştir. Mesnevîsinin giriş kısmı bir tevhîd ve na’tla başlamaktadır. Dört halife ve sahabelerin medhini birer sabah ve bahar tasviri takip etmekte, sonra sebeb-i telîf gelmektedir. Mehdî’nin zuhuru ve kıyamet tasvirleriyle de dikkati çeken eserin sonraki kısmında on beş tasavvufî ve dinî nitelikli soru ile bunlara verilen cevaplar yer almaktadır. Şair, manzumeyi daha iyi anlaşılması için kelime kelime tercüme etmek yerine eklemelerde genişletmiştir. Açıklama ya da hikâye anlatma şeklindeki bu eklemeler, beyitlerin zorluk derecesine göre 2 ile 14 beyit arasında değişmektedir. Dolayısıyla bu hâliyle metin, hem şerh hem de telif özelliği taşımaktadır (Kartal 2013: 58, 313). Gülşen-i Râz Tercümesi, tasavvuf ehlini aydınlatmak maksadıyla yazıldığı için büyük ilgi görmüş ve çok okunmuştur. Tasavvufî terimlerin açık ve anlaşılır bir dil ve üslupla Türkçeye kazandırılmasında ve Türk tasavvuf edebiyatının kökleşmesinde önemli yeri olan mesnevî, adı geçen edebiyatın ana kaynaklarındandır. Tasavvuf sembolizminin Türk edebiyatına ilk olarak bu tercümeyle girdiğinin söylenebileceği belirtilmiştir (Özkan 1994: 68). Sade bir dille kaleme alınan, rahat bir söyleyişin hâkim olduğu Tercüme-i Gülşen-i Râz divan şiirinin gelişmesinde de etkili olmuştur. Üzerine bir doktora (Ülken 2002) ve iki yüksek lisans (Bankır 1997; Aytekin 2009) çalışması yapılan eser yayımlanmıştır (Akkuş 2002; Sadîk 1381).
Tezkirecilere göre Elvân-ı Şîrâzî’nin sözleri nazik, ölçülü ve açıktır. Şiirlerinin edası güzel ve değme şairin ulaşamayacağı kadar gösterişli, akıcı ve latiftir. Dolayısıyla gazellerine yazılan birçok nazire aslının değerine ulaşamamıştır. Bu nazireler kaleme aldıklarının beğenildiğinin de göstergesidir. Banarlı 1971: 472), şairin kullandığı kelimelerin çoğunun halis Türkçe olmasını söyleyişindeki samimiyetin ve millî ruhun açık bir ifadesi olarak değerlendirmiştir.
Kaynakça
Akkuş, Muzaffer (hzl.) (2002). Elvân-ı Şirâzî’nin Gülşen-i Râz’ı (İnceleme - Metin - Tıpkıbasım). Ankara: TDK Yay.
Aytekin, Tuba (2009). Elvân-ı Şirâzî’nin Gülşen-i Râz Tercümesi’nde Kelime Grupları. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.
Banarlı, Nihat Sami (1971). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. C. 1. İstanbul: MEB Yay.
Bankır, Mehmet Malik (1997). Gülşen-i Râz (Gramer - Metin - Gramatikal İndeks). Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Canpolat, Mustafa (hzl.) (1995). Ömer Bin Mezîd, Mecmu’atü’n-Nezâ’ir. Ankara: TDK Yay.
İsen, Mustafa (hzl). (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
Kartal, Ahmet (2013). Doğu’nun Uzun Hikâyesi, Türk Edebiyatında Mesnevî. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.
Kartal, Ahmet (2003). “Şebüsterî’nin Gülşen-i Râz’ı ile Elvân-ı Şirâzî’nin Gülşen-i Râz Tercümesi’nin Mukayesesi”. Türk Dili ve Edebiyatı Makaleleri (3): 121-176.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa
Tatçı (hzl.) (2001). Tuhfe-i
Nâilî - Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara:
Bizim Büro Yay.
Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha, M. Çakır, H. Koncu (hzl.) (2012). Mehmed Tevfik, Kâfile-i Şu’arâ. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.
Özkan, Mustafa (1994). “Elvan-ı Şirazî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 11. İstanbul: TDV Yay. 67-68.
Sadîk, Hüseyn Muhammed-zâde (1381). Gülşen-i Râz-ı Şebüsterî be-Rivâyet-i Türkî ez- Elvân-ı Velî-i Şirâzî. Tehrân.
Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul.
Şebüsterî (1989). Gülşen-i Râz. çev. A. Gölpınarlı. İstanbul: MEB Yay.
Şentürk, Ahmet Atilla (2002). XVI. Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevîlerinde Edebî Tasvirler. İstanbul: Kitabevi Yay.
Ülken, Fatih (2002). Elvân-ı Şirâzî’nin Gülşen-i Râz Tercümesi (İnceleme - Metin). Doktora Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAYYayın Tarihi: 08.11.2013Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gülşen-i Râz’dan
Şarâb u şem’ u şâhid nûr-ı ma’nâ
Görinmez görinür çün aks-i Mevlâ
Şarâb esrâra şem’ envâra benzer
Bakun şâhid yüzi dîdâra benzer
Şarâb u şem’ u şâhid cümle hâsıl
Dirîgâ sen niçünsün böyle gâfil
Şarâb u şem’a bak kim sırr-ı mektûm
Sana şâhid yüzinden ola ma’lûm
(Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay. 121-122.)
Gazel
Ben o yâri be-gâyet sevdügümden
Dilümden düşmez ü gitmez ögümden
Kanatsuz benem ol murg-ı hevâyî
Ki mecrûh itdiler bini yügümden
Sözi demrenli ok gibi hasûdun
Öte geçdi etümden sünügümden
Gözümden şöyle çıkdı iki âlem
Ki yaş gibi salınur kirpigümden
Benem ol bende-i Şîrâzî yâ Rab
Beni ayırma sevgili begümden
(Canpolat, Mustafa (1995). Ömer Bin Mezîd, Mecmu’atü’n-Nezâ’ir. Ankara: TDK Yay. 153.)
Nazm
İzârında hatı mektûb-ı cândur
Mahabbet-nâme-i âhır zamândur
Boyınun gölgesi düşdügi yirler
Kamu ucdan uca serv-i revândur
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 57.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 08.11.2013Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gülşen-i Râz’dan
Şarâb u şem’ u şâhid nûr-ı ma’nâ
Görinmez görinür çün aks-i Mevlâ
Şarâb esrâra şem’ envâra benzer
Bakun şâhid yüzi dîdâra benzer
Şarâb u şem’ u şâhid cümle hâsıl
Dirîgâ sen niçünsün böyle gâfil
Şarâb u şem’a bak kim sırr-ı mektûm
Sana şâhid yüzinden ola ma’lûm
(Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay. 121-122.)
Gazel
Ben o yâri be-gâyet sevdügümden
Dilümden düşmez ü gitmez ögümden
Kanatsuz benem ol murg-ı hevâyî
Ki mecrûh itdiler bini yügümden
Sözi demrenli ok gibi hasûdun
Öte geçdi etümden sünügümden
Gözümden şöyle çıkdı iki âlem
Ki yaş gibi salınur kirpigümden
Benem ol bende-i Şîrâzî yâ Rab
Beni ayırma sevgili begümden
(Canpolat, Mustafa (1995). Ömer Bin Mezîd, Mecmu’atü’n-Nezâ’ir. Ankara: TDK Yay. 153.)
Nazm
İzârında hatı mektûb-ı cândur
Mahabbet-nâme-i âhır zamândur
Boyınun gölgesi düşdügi yirler
Kamu ucdan uca serv-i revândur
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 57.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gülşen-i Râz’dan
Şarâb u şem’ u şâhid nûr-ı ma’nâ
Görinmez görinür çün aks-i Mevlâ
Şarâb esrâra şem’ envâra benzer
Bakun şâhid yüzi dîdâra benzer
Şarâb u şem’ u şâhid cümle hâsıl
Dirîgâ sen niçünsün böyle gâfil
Şarâb u şem’a bak kim sırr-ı mektûm
Sana şâhid yüzinden ola ma’lûm
(Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay. 121-122.)
Gazel
Ben o yâri be-gâyet sevdügümden
Dilümden düşmez ü gitmez ögümden
Kanatsuz benem ol murg-ı hevâyî
Ki mecrûh itdiler bini yügümden
Sözi demrenli ok gibi hasûdun
Öte geçdi etümden sünügümden
Gözümden şöyle çıkdı iki âlem
Ki yaş gibi salınur kirpigümden
Benem ol bende-i Şîrâzî yâ Rab
Beni ayırma sevgili begümden
(Canpolat, Mustafa (1995). Ömer Bin Mezîd, Mecmu’atü’n-Nezâ’ir. Ankara: TDK Yay. 153.)
Nazm
İzârında hatı mektûb-ı cândur
Mahabbet-nâme-i âhır zamândur
Boyınun gölgesi düşdügi yirler
Kamu ucdan uca serv-i revândur
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 57.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gülşen-i Râz’dan
Şarâb u şem’ u şâhid nûr-ı ma’nâ
Görinmez görinür çün aks-i Mevlâ
Şarâb esrâra şem’ envâra benzer
Bakun şâhid yüzi dîdâra benzer
Şarâb u şem’ u şâhid cümle hâsıl
Dirîgâ sen niçünsün böyle gâfil
Şarâb u şem’a bak kim sırr-ı mektûm
Sana şâhid yüzinden ola ma’lûm
(Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay. 121-122.)
Gazel
Ben o yâri be-gâyet sevdügümden
Dilümden düşmez ü gitmez ögümden
Kanatsuz benem ol murg-ı hevâyî
Ki mecrûh itdiler bini yügümden
Sözi demrenli ok gibi hasûdun
Öte geçdi etümden sünügümden
Gözümden şöyle çıkdı iki âlem
Ki yaş gibi salınur kirpigümden
Benem ol bende-i Şîrâzî yâ Rab
Beni ayırma sevgili begümden
(Canpolat, Mustafa (1995). Ömer Bin Mezîd, Mecmu’atü’n-Nezâ’ir. Ankara: TDK Yay. 153.)
Nazm
İzârında hatı mektûb-ı cândur
Mahabbet-nâme-i âhır zamândur
Boyınun gölgesi düşdügi yirler
Kamu ucdan uca serv-i revândur
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 57.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Meslek | Görüntüle |
12 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Meslek | Görüntüle |
13 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ebeydulla İbrahim | d. 1951 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | CEMÎLÎ | d. 1465-66 - ö. 1543-44 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Mehmet Ali Tevfik | d. 1901 - ö. 4 Mayıs 1937 | Madde Adı | Görüntüle |