EMRÎ, Emrullâh

(d. ?/? - ö. 983/1575)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Edirne’de doğdu. Ailesi hakkında bilgi bulunmayan Emrî’nin tahsil hayatıyla ilgili sadece Sehî Bey tezkiresinde, “İlm-i zâhire sa‘yederken feragat etti” ifadesi yer almaktadır. Önceleri bazı imaretlerin kitâbet vazifesiyle meşgul olurken Kınalızâde Ali Çelebi’nin Edirne kadısı olmasından sonra onun himayesiyle Yıldırım Bayezid Medresesi’nin tevliyeti hizmetinde bulunmuş, daha sonra buradan azledilmiştir. Kaynaklar ömrünü tevliyet hizmetleriyle geçirdiğini, Edirne ve İstanbul dışında herhangi bir yerde bulunmadığını ifade ederler. 
Emrî’nin memurluk hayatında yükselememesinde onun “kemâl-i istiğnâ”sının ve inzivayı sevmesinin rolü vardır. Gerçekten de Emrî hayatını istiğna ve kanaat içinde geçirmiş, bundan dolayı da herhangi bir devlet büyüğünün methi için şiir yazmamıştır. Âşık Çelebi, devlet ileri gelenlerinin himayesinden mahrum olmasını onun bir kusuru olarak kaydederken Gelibolulu Mustafa Âlî de aynıhususa işaret etmektedir. Bu durum, Emrî’nin bütün ömrünü sıkıntı ve yoksulluk içinde geçirmesine sebep olmuş, hayatının sonuna doğru da şuurunu kaybetmiştir. 983 (1575) yılında Edirne’de vefat eden Emrî’nin ölüm tarihini Hasan Çelebi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve daha sonra Bursalı Mehmed Tâhir 982 (1574) olarak vermişlerse de doğru değildir.
Emrî’nin bugüne ulaşan eserleri divanı ile muammalarıdır. Divanı ölümünden sonra tertip edilmiştir. Türkiye’de ve Türkiye dışında birçok nüshası bulunan divanının tenkitli neşrini hazırlayan Yekta Saraç(1991) iki kaside, 581 gazel, iki tahmis, birer müstezad, murabba, muhammes, müsemmen ve 530’dan fazla mukattaını tesbit etmiştir. Bazı divan nüshalarında kısmen mevcut olan muammaları müstakil bir şekilde de toplanmış olup sayıları 650’den fazladır.Şairin muammaları Yekta Saraç tarafından derlenerek baskıya hazırlanmıştır. Tarih düşürmedeki ustalığından bahsedilmekle beraber tesbit edilebilen tarihlerinin sayısı azdır.
Bursalı Mehmed Tâhir, Emrî’nin manzum ve matbu bir Pend-i Attâr Tercümesi’nin olduğunu söylerse de S. Nüzhet Ergun bu eserin Emrî’ye ait olmadığını göstermiştir. Riyâzî’nin, Emrî’nin bir aşk mesnevisi yazdığı şeklindeki ifadesini diğer kaynaklarda ve kendi eserinde işaret yoluyla da olsa doğrulayan bir hususa rastlanmamaktadır.
Emrî’nin edebî şahsiyetinden çağdaşları çok geniş şekilde bahsetmektedir. Şiiri hakkında hüküm verilirken tahayyül gücü ve kullandığı teşbihlere dikkat çekilir. Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı mazmunlar ve ince fikirlerle şiirlerini ördüğü belirtilen Emrî’nin sanat devrinde takdir edilmiştir. Muamma ile fazla meşgul olması gazellerini de muamma gibi yazmasına ve birtakım kelime oyunlarına rağbet etmesine yol açmış, bu durum yer yer şiirinin anlaşılmamasına sebebiyet vermiştir. Nitekim bu husus onun tenkit edilen belli başlı yönü olmuştur. Ta‘likīzâde, padişahın Emrî’nin şiirlerini kapalı bulduğunu ve beğenmediğini nakleder. Bununla birlikte onun şiirlerinde bir sanatkâr titizliğiyle güçlü bir hayal dünyası ve yer yer bir lirizm bulunmaktadır. Emrî’nin dinî, tasavvufî, tarihî ve efsanevî unsurlara fazla yer vermemesişiirinin arka planının zayıf kalmasına yol açmışsa da muhayyilesi ve tasvir gücü bu eksikliği hissettirmemektedir. Özellikle muamma alanında divan edebiyatının önde gelen bir ismi olan Emrî muammaya genç yaşta ilgi duymuş, önce Kınalızâde Ali Çelebi ile Mîr Hüseyin Nîşâbûrî’nin muamma risâleleri üzerinde çalışmıştır. Ardından da devrinde fazla revaç bulmamış olan bu sanatı ilerleterek muammanın önem kazanmasını ve kendisinden sonra da devam ettirilmesini sağlamıştır. Tezkirelerde Emrî’nin birçokİranlı’yı muammada geçmiş olduğu belirtilir. Sonraki dönemlerde muamma konusunda yazılan risâlelerde verilen örnekler genellikle Emrî’den seçilmiştir. Ancak Âlî, Emrî’nin ikbale ulaşamamasını açıklarken buna, “bî-meâl ve bî-netîce” olarak nitelendirdiği muamma ile fazlaca uğraşmasının sebep olduğunu söyler. Emrî’nin kaynaklarda üzerinde durulan diğer bir yönü de tarih düşürmedeki ustalığıdır. Tezkireler, onun bu husustaki maharetinin benzersiz olduğunu ve bu alanda yenilik getirdiğini kaydederler. Nitekim tarih düşürmede tarh usulü Emrî ile başlamıştır. Devrinin kaynaklarında Emrî’ye gösterilen ilgi daha sonraki dönemlerde yazılan eserlerde devam etmez. Bunun sebebi, Emrî’nin zarif ve güzel birçok gazeli bulunmasına rağmen daha ziyade muamma ve tarih düşürmedeki ustalığı ile tanınmış olmasına bağlanabilir. Bir nevi edebî moda sayılabilecek olan bu hususların sonraki dönemlerde kısmen itibardan düşmesi Emrî’nin de önemini kaybetmesine yol açmıştır.

Kaynakça

Ahmed Bâdî Efendi. Riyâz-ı Belde-i Edirne. Beyazıt Devlet Ktp. Nr. 10392.

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.

Fâik Reşâd. Târih-i Edebiyyât-ı Osmâniyye. İstanbul.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Gelibolulu Âlî, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1998). Sehî Bey Tezkiresi Heşt-Bihişt. Ankara: Akçağ Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı  (hzl.) (2003). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri I-II-III. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.

Peremeci, O. Nuri (1940). Edirne Tarihi. İstanbul.

Riyâzî. Riyâzü’ş-Şuarâ. Nuruosmaniye Ktp. Nr. 3724, vr. 27a.

Saraç, Yekta (1991). Emrî ve Dîvanı. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Sehî (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul: Matbaa-i Âmidî.

Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.

Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2008). Beyânî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83502/beyani----tezkiretus-suara.html [erişim tarihi: 20.03.2013]

Şehabeddin Süleyman (1332). Yeni Osmanlı Târîh-i Edebiyyâtı. İstanbul.

Şehlu, Saadet (1988). Şehnameci Ta‘likîzâde’ye Göre Osmanlı Padişahlarının Şairlikleri. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Üngün, Sevim (1972). Enîsü’l-müsâmirîn (Abdurrahman Hibrî’nin) Tahlilî ve Tenkitli Neşri. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Yakıt, İsmail (1992). Türk İslâm Kültüründe Tarih Düşürme ve Ebced Hesabı. İstanbul.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. YEKTA SARAÇ
Yayın Tarihi: 15.07.2014
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Küşte-i tîg-ı gam-ı aşk olduğumçün ey melek

Bir zümürrüd türbe yaptı üstüme çarh-ı felek

Kehkeşândır rişte-i tesbîh encüm danesi

Üstüme ol türbede tesbîh-hândır her melek

Mihr ü mehtir sanma iki türbe-dârımdır benim

Birisi ahşama dek bekler birisi subha dek

Türbetimde her gece yanar kanâdildir nücûm

 Meşhedim üstünde örter yâ felek altın benek

Kabrim üstünde kurulmuş haymedir çarh Emriyâ

 Zer tınâbıdır şuâ-ı âfitâb âhım direk

Gazel

Bîşe-i gam şîriyiz deşt-i mahabbet bekleriz

Ya‘nî âhû-çeşmler saydına fırsat bekleriz

Şehr-i cânı seng-i mihnetle gam etmiştir hisâr

Nâlemizle biz beden burcunda nevbet bekleriz

Yalın itsek n'ola tîg-ı âh-ı âteş-bârımız

Bir harâmî-çeşm ile der-bend-i mihnet bekleriz

Aşk şâhı sîne sahrâsına kurmuştur otağ

Biz sipâh-ı derd ile râh-ı mahabbet bekleriz

Emriyâ bâd-ı hevâ sanma asâ-yı âhımız

Eşiginde bir şehin bâb-ı sa‘âdet bekleriz


Gazel

Yârsız bu cihânda n'eylersin

Gülü yok gülsitânda n'eylersin

Ey gönül murgu yüce pervâz et

Bu türâb âşiyânda n'eylersin

Tîr-i âhın gibi felekten geç

Lâ-mekân ol mekânda n'eylersin

Aşk-ı Leylâyı iste gönlünde

Hây Mecnûn yabanda n'eylersin

Çünki âşık degilsin ey Emrî

Söyle kûy-ı fülânda n'eylersin

 Mukatta'

İrdi mihnet şebinün zulmeti cânânum yok

Dil evin rûşen ider şem'-i şebistânum yok

Dile didüm ki ciger zahmına dermân eyle

Haste-dil didi benüm başuma dermânum yok

Dil-i dil-sûhte biryânum idi ey Emrî

Gitdi hayfa o gidelden berü bir yanum yok  

(Saraç, Yekta (1991). Emrî ve Dîvanı. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1VEHBÎ, İbrâhim Vehbî Efendi b. Hilmî Kâsım Efendid. ? - ö. 1700Doğum YeriGörüntüle
2HÜSEYİN, Pervâne-zâde Hüseyin Çelebid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendid. 1815 - ö. 1854Doğum YeriGörüntüle
4VEHBÎ, İbrâhim Vehbî Efendi b. Hilmî Kâsım Efendid. ? - ö. 1700Doğum YılıGörüntüle
5HÜSEYİN, Pervâne-zâde Hüseyin Çelebid. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendid. 1815 - ö. 1854Doğum YılıGörüntüle
7VEHBÎ, İbrâhim Vehbî Efendi b. Hilmî Kâsım Efendid. ? - ö. 1700Ölüm YılıGörüntüle
8HÜSEYİN, Pervâne-zâde Hüseyin Çelebid. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendid. 1815 - ö. 1854Ölüm YılıGörüntüle
10VEHBÎ, İbrâhim Vehbî Efendi b. Hilmî Kâsım Efendid. ? - ö. 1700Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11HÜSEYİN, Pervâne-zâde Hüseyin Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendid. 1815 - ö. 1854Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13VEHBÎ, İbrâhim Vehbî Efendi b. Hilmî Kâsım Efendid. ? - ö. 1700Madde AdıGörüntüle
14HÜSEYİN, Pervâne-zâde Hüseyin Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendid. 1815 - ö. 1854Madde AdıGörüntüle