ENVERÎ, Sa'dullah Enverî Efendi

(d. 1149 (?)/1736-37 (?) - ö. 13 Rebiülahir 1209/7 Kasım 1794)
divan şairi ve müverrih
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı, Sadullah’tır. Trabzon'da doğdu. Doğum tarihi bilinmemekle bilrlikte, bazı kaynaklarda altmış yaşında vefat ettiğinin söylenmesinden yola çıkarak 1149/ 1736-37 yılında dünyaya geldiği söylenebilir. İstanbul’a gelerek ilim tahsil etti. Bâbıâli’de çalıştı, hâcegânlık rütbesine erişti. Enverî mahlasını burada aldı. Muharrem 1182/Mayıs-Haziran 1768’de Vâsıf Efendi’nin askerî olayları kaydettiği vekâyinâmeyi düzenlemek üzere Tahrîr-i Vekâyî’de görev aldı. Osmanlı-Rus Savaşı sırasında vak’anüvis olarak Tuna Nehri'nin kuzeyindeki Bucak Sancağı içinde bulunan Han Tepesi mevkiinde Osmanlı ordusuna katıldı. Kısa sürede kendisini Serdar ve Sadrazam Silahdar Mehmed Paşa’ya sevdirerek 1184/1770-71’de sadâret teşrifatçılığına tayin edildi. Daha sonra ikinci tezkireci ve 7 Zilkade 1188/ 9 Ocak 1775’teki görev tayinlerinde cebeciler kâtibi olarak atandı. Savaşın sonunda ordu ile birlikte İstanbul’a döndü. 1190/1776-77’de Süleyman Molla'nin yerine vak'anüvis oldu. 1193/ 1779-80’e kadar bu görevini sürdürdü. Kara Silahdar Mehmed Paşa ordunun başına geçtiğinde tekrar vak’anüvisliğe atandı. 1193/1779-80’de başmuhasebeci, Şevval 1196/Eylül-Ekim 1782’de mevkufatçı, 1197/1782-83’te vak’anüvislikten azledilip tezkire-i evvel oldu. 11 Ramazan 1197/10 Ağustos 1783’te Anadolu muhasebeciliğine atandı. Zilkade 1197/Eylül-Ekim 1783’te tezkirecilikten ayrıldı. Şevval 1200/Temmuz-Ağustos 1786’da tekrar Anadolu muhasebecisi oldu. 1202 başlarında (1787) tezkireci; 1202/1787-88’de elçi olarak İspanya’ya giden Ahmed Vâsıf Efendi’nin yerine asâleten vak’anüvis tayin edildi. Birkaç ay sonra büyük tezkireciliğe getirildi. Osmanlı ile Rusya ve Avusturya savaşları çıktığı esnada vak’anüvis sıfatıyla orduda bulundu. III. Selim’in verdiği raporları tatminkâr bulmadığından vak’anüvisliği Ahmed Vâsıf Efendi’ye vermek istemesi üzerine görevinden tekrar uzaklaştırılıncaya kadar bu vazifede kaldı. Ardından süvari mukabelecisi ve çavuşbaşı oldu. Ziştovi Anlaşması’nın imzalanmasının ardından barış şartlarını gözden geçirmek üzere 6 Safer 1206/5 Ekim 1791’de tekrar vak’anüvisliğe getirildi. 3 Şevval 1206/25 Mayıs 1792’de vak’anüvislik ve Anadolu muhasebeciliği görevini birlikte yürüttü. Şevval 1208/Mayıs 1794’te tekrar Anadolu muhasebecisi oldu. 13 Rebiülahir 1209 / 7 Kasım 1794 Perşembe Günü muhasebecilik ve vak’anüvislik görevindeyken vefat etti. Yerine Nâ’ilî Paşa ahfadından Halîl Nûri Bey geçti (Arslan 2003: 62). Karacaahmed’de Selimiye Dergâhı karşısındaki yerde Haydarpaşa’ya giden yolun kenarında medfundur. Müverrih Sürûrî Efendi tarafından vefatına: “Enverî’nün ide pür-nûr mezârın Mevlâ” (Kurnaz -Tatçı 2001: I/75; Bursalı Mehmed Tahir 1333-42: III/22; Çifçi 62-63) ve "Enverî'nün rûhı firdevsi ide ârâmgâh" (Koçu 1968: 9/5133) mısraları tarih düşürülmüştür. 

Dürüst, iffetli, sâlih, edip, zeki, şair tabiatlı, Arapça ile Farsça’da bilgili ve söze hâkim bir bilgin olup vefat ettiğinde yaşı altmışa yakındır (Mehmed Süreyyâ 1308-15: I/440-41; Bursalı Mehmed Tahir 1333-42: III/22; Arslan 2003: 62-63). Enverî Arapça ve Farsça bilgisini Târîhi'ni yazarken göstermiş, eserine konuya göre Arapça atasözleri, hadisler, ayet-i kerîmeler ve şiirler de eklemiştir. Oğlu Ali Enver Efendi’dir (Mehmed Süreyyâ 1308-15: I/440-41). Enverî’nin tasavvufa meyledip sülûk ehlinden olduğu söylenir (Arslan 2003: 62; Çifçi 62-63) Târîh'i ve bazı eserleri kütüphane kayıtlarında “Enverî Baba” adıyla kayıtlıdır. Fakat Düstûr-nâme adlı eserde olduğu gibi XV-XVI.yy şairi olan Enverî ile karıştırılmış olması muhtemeldir. Sadettin Nüzhet Ergun, Hâtimetü’l-Eş’âr’da yer alan şiir örneğinin başka bir Enverî’ye ait olduğunu söyler (Ergun 1945: III/1303). Nitekim Hâtimetü'l-Eş'âr'da örnek verilen "Zülfünle hâlin ilm-i vefâ bahsin ider hep / Biri kara câhil birisi cehl-i mürekkeb" matlaı (Çifçi 62), Latîfî Tezkiresi'nde Enverî-i Midâdî'nin şiiri olarak kayıtlıdır (Canım 2000: 181). 

En önemli eseri tarihidir. Enverî, vekayinüvisliği sırasında görevli olarak kaleme aldığı olayları öncelikle senelerine göre bölümler hâlinde tertipleyerek cüzler halinde yazmış, daha sonra bu cüzleri toparlayarak üç ciltlik hacimli bir eser meydana getirmiştir. Enverî, kendi eserinden bahsederken “iş bu Fezleke-i perişânî” şeklinde yazmışsa da kataloglarda Kahire/Hidiv nüshası dışında bu ifade geçmez (Hidiv Ktp. TY. nr: 8808, 8974). Daha çok Târîh-i Enverî adıyla anılan eserin birinci kısmı Osmanlı- Rus savaşına ait olup Zilkade 1182 - Zilkade 1188/ Mart-Nisan 1769 - Ocak-Şubat 1775 tarihleri arasında cereyan eden askerî ve siyasî vak'aları ihtiva eder. Bu kısmı daha sonra Ahmed Vasıf Efendi büyük ölçüde değiştirerek kendi tarihi Mehâsinü'l-Âsâr ve Hakâiku'l-Ahbâr'ın II. cildine katmıştır. İkinci kısım. 6 Şevval 1188 - Zilhicce 1197/ 10 Aralık 1774 - Ekim-Kasım 1783 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana gelen çeşitli olayları içerir. Bu cilt, Enverî'nin ikinci vak'anüvisliği sırasında kaleme alınmıştır. Müellifin üçüncü ve dördüncü vak'anüvislikleri döneminde kaleme alınan eserin üçüncü kısmı ise Recep 1201 - Şaban 1206/ Nisan-Mayıs 1787 – Mart-Nisan 1792 tarihleri arasında meydana gelen çeşitli hadiselerden bahsetmektedir (Bursalı Mehmed Tahir 1333-42: III/22; Aktepe 1995: 11/269). Enverî Târîhi'nin pek çok kütüphanede yazma nüshası vardır (Bazı nüshaları: Süleymaniye Ktp. Hâlet Efendi nr: 590, Esad Efendi nr: 2089; Âtıf Efendi Ktp. nr: 1828, 1829, 1830; Millet Ktp. Ali Emîrî Efendi Bl. nr. 67; Ragıb Efendi Ktp. Yahya Tevfik Efendi Bl. nr: 253). Târîh'in birinci (Çalışkan 2000) ve üçüncü cildi (Bayram 2014) doktora tezi olarak hazırlanmıştır. 

Enverî eserinde, Arapça ve Farsça bilgisini yer yer kullanmış, padişah, sadrazam ve şeyhülislam gibi ileri gelenlerle alakalı cülûs, ölüm, azil ve tayin gibi olayları sanatsal ve edebî bir dil kullanarak yazmıştır. Enverî Târîhi‘nin ana kaynağı kendi şahit oldukları, duydukları ve arşiv kaynaklarıdır. Bu kaynaklar dışında başka bir tarihçi veya yazardan herhangi bir alıntı yapmamıştır. Ravîlerden anlatılan konular arasında farklı görüşler olduğunda bu görüşlerin her ikisini de vererek okuyucuyu bilgilendirmektedir. Metinde yer alan konularla ilgili şahsi fikirlerini esere çok fazla yansıtmamış yer yer eserini zenginleştirdiği teşbih ve istiâre sanatıyla, ender kullanılan Farsça kelime ve tamlamalara yer vererek, münşîlere mahsus bir uslüpla olayları ifade etmiş bu şekilde edebî alandaki maharetini de gözler önüne sermiştir. (Bayram 2014: 57) Ahmed Cevdet Paşa, dördüncü cildinin giriş bölümünde Enverî‘nin ikinci cildini kullanıldığını yazmıştır (Ahmed Cevdet Paşa IV/ 3).

Enverî, sefer vekayinüvisi olarak ordunun durumunu yakından gözlemleme fırsatına sahip olmuş bu tecrübesine bağlı olarak III. Selim‘in orduda yapmak istediği yenilik ile ilgili konularda fikirlerini Layihalar şeklinde padişaha sunmuştur. Dönemin vekayinüvisti olarak ordu ile savaşa giden ve askerin durumunu yakından gören Enverî ordunun savaşlarda daha başarılı olabilmesi için üzerinde düşündüğü ve dikkatini çeken konularla ilgili layiha kaleme almıştır. Bunlar, ağavât ve yevmiyye maddesine; yeniçeri maddesine; yevmiyye nizâmına; sipâh ve silahdâr ocakları nizâmına dair olmak üzere dört tanedir.

Enverî‘ye ait şiirlerin bir kısmı, Süleymaniye kütüphanesi’nde “Seçme Şiirler Mecmuası” ismi ile kayıtlı eserin içerisinde yer almaktadır. Her sayfasında yirmi bir satır nesih hattı ile yazılı olan bu şiirler, “Enverî” başlığı altında toplanmıştır (Çalışkan 2000: XXXIV). Enverî‘nin Beylerbeyi Camii‘nin inşası ile bir kalyonun denize indirilmesi dolayısı ile kaleme aldığı manzumeleri (Aktepe 1995: 269), beşinci vekayinüvislik görevinde bulunduğu kısa sürede yazdığı notlarında kendisine ait “Şi’ir li-Münşiihî” başlığı altında iki şiiri, Sultan Abdülhamid ve Sultan III. Selim‘in tahta çıkışları ile ilgili yazılan lihyeler, Sadrazam Seyid Hasan Paşa‘nın başarısızlığı üzerine yazdığı mısraı, Beylerbeyi Sarayı‘nın inşası ve İnâyet-hak isimli bir kalyonun denize indirilmesi gibi konular üzerine kaleme aldığı mısra ve beyitleri vardır. Enverî Târîhi‘nin içerisinde tarih düşürme sistemi ile de şiirlerin yazıldığı görülmektedir (Bayram 2014: 54).

Târîhi ve Layihaları dışında, Kıt’a min Divâni’l-Enverî (Nuruosmaniye Yazma Eser Ktp. nr: 34 Nk 4964/18) ve Kasaid (Nuruosmaniye Yazma Eser Ktp. nr: 34 Nk 4964/24) adlı Farsça eserler de Enverî Sadullah Efendi adına kaydedilmiştir. 

Kaynakça

Ahmed Cevdet Paşa (yty). Tarih-i Cevdet. C. IV. İstanbul. 3.

Aktepe, Münir (1995). "Enverî, Sadullah". İslâm Ansiklopedisi. C. 11. İstanbul: TDV Yay. 268-70. 

Arslan, Mehmet (hzl). (2003). Mehmed Cemâleddin Osmanlı Tarih ve Müverrihleri -Âyîne-i Zurefâ-. İstanbul: Kitabevi Yay. 62-63. 

Bayram, Ü. Filiz (2014). Enverî Târîhi: Üçüncü Cild (Metin ve Değerlendirme). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Bursalı Mehmed Tahir (1333-42). Osmanlı Müellifleri. C. III. İstanbul: Matbaa-i Âmire.  22. 

Çalışkan, Mustafa Çetin (2000). (Vekayi'nüvis) Enveri Sadullah Efendi ve Tarihi'nin I. Cildi'nin Metin ve Tahlili (1182-1188 / 1768-1774). Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Çifçi, Ömer (hzl.). Fatîn Davud Hâtimetü’l-Eş'âr. http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf 62-63. [erişim tarihi: 19.02. 2015]

Ergun, Sadettin Nüzhet (1945). Türk Şairleri. C.3. İstanbul.1303. 

Koçu, Reşat Ekrem (1968). İstanbul Ansiklopedisi. C.9. İstanbul. 5133. 

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı(hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâ'ilî Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. 1. Ankara: Bizim Büro Yay. 75. 

Mehmed Süreyyâ (1308-15). Sicill-i Osmânî. C.1.  İstanbul: Matbaa-i Âmire. 440-41.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 26.02.2015
Güncelleme Tarihi: 22.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Târîh-i Enverî

Azl-i Ağa-yı Yeniçeriyân ve Ser-cebeciyân

Ordu-yı hümâyûnda Dergâh-ı âlî yeniçerileri ağası olan Mehmed Emin Ağa‘nın idâre-i umûr-ı ocağ-ı âmire husûsunda tehâvün ü tekâsül sûretlerinde kusûr ya’nî neferâta tevzî ve i’tâ-yı memhûr maddesinde ifâde-i ehl-i nifâk ile izhâr-ı futûr eyledi diye inhâ ve cebecibaşı olan Seyyid Mehmed Ağa’nın dahi ba’zı ağrâzına mebnî tebdîli temennâ olunarak azilleri lazım gelmeğin Şehr-i Muharremü‘l-harâmın on ikinci günü [13 Ekim 1788-Pazartesi] Nezaret nâm mahalde mûmâ-ileyh Seyyid Mehmed Ağa kapıcıbaşılık pâyesiyle cebecibaşılığından ma’zûl ve ocağ-ı mezbûrda kapı çavuşu olan İsmail Ağa yerine mevsûl olup mûmâ-ileyh Mehmed Emin Ağa dahi mâh-ı mezbûrun yirmi ikinci Erbaâ günü [23 Ekim 1788-Perşembe] yeniçeri ağalığından azl olunup mahrûse-i Bursa’ya irsâl ve yerine kul kethüdâsı olan Salih Ağa yeniçeri ağalığına îsâl olundu bu takrîb [ile] ocağ-ı mezbûrda silsile vâki olmağın zağarcıbaşılık ile Mehâdiye‘de mukîm olan Mehmed Ağa kul kethüdâlığı ile mesrûr ve saksoncubaşı Osman Ağa ser-zagarî mansıbı ile hâiz-i rehîne-i cûd olup saksoncubaşılık ile dâire turnacısı Yahya Ağa bekâm ve dâire turnacılığıyla serhad ağalarından Bekir Ağa mesrûr [u] şâd-kâm kılındı.

(Bayram, Ü. Filiz (2014). Enverî Târîhi: Üçüncü Cild (Metin ve Değerlendirme). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 491.)

***

Beyt

Reftâre gelse serv utanup pür-hicâb olur

Güftâre gelse dürr-i sedef âb-ı nâb olur

**

Târîh Berây-ı Cülûs-ı Hümâyûn-ı Halîfe-i Ümem

Ref’ edip Nâşid dûd-ı sitem söyledüm târîhini

Müjdeler dünyâya ki Sultân Selîm itdi cülûs

***

Diyârün bihâ halle‘ş-şebâbü temîmeti

Ve evvelü arzın messe cildi türâbühâ 

***

Tevâzu [e]z-tab-ı büzürgân-ı nikûset 

***

Âf-tâb ez-ulüvv-i himmet-i hîş

Hem der-âyed be-hâne-i dervîş 

***

Fi‘n-nâsi men yes’udühü‘l-akdâr

Ve fealehû cemî’uhû idbâr 

***

Vakt-i her kâr nigeh-dâr ki sûdî ne-dehed

Nûş-ı dâru ki pes ez-merge Sohrâb dehî 

***

Bekâmem ne-yâyed zi-hasm-ı ez-cevâb

Men ü gürzü meydân-ı Afrâsyâb 

(Bayram, Ü. Filiz (2014). Enverî Târîhi: Üçüncü Cild (Metin ve Değerlendirme). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 165, 676, 692, 693, 713, 789, 874).

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -Doğum YeriGörüntüle
3KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009Doğum YeriGörüntüle
4Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -Doğum YılıGörüntüle
6KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009Doğum YılıGörüntüle
7Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -Ölüm YılıGörüntüle
9KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009Ölüm YılıGörüntüle
10Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?MeslekGörüntüle
11NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -MeslekGörüntüle
12KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009MeslekGörüntüle
13Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Münire Danişd. 02 Nisan 1972 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17NEŞAT AYDINd. 1952 - ö. -Madde AdıGörüntüle
18KARA HASAN, Hasan Kumd. 1929 - ö. 2009Madde AdıGörüntüle