HASAN-I ERDEŞÎR, Seyyid Hasan-ı Erdeşîr

(d. 821/1418-19 - ö. 894/1488-89)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Çağatay)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Âlim ve mutasavvıf Seyyid Hasan-ı Erdeşîr, Alî Şîr Nevâyî'nin mürşidi ve yakın dostudur. Nevâyî, onun hakkında Hâlât-ı Seyyid Hasan Big adlı bir risâle yazmış (Eraslan 1971: 89-110), Mecâlisü'n-Nefâyis adlı tezkiresinin ikinci meclisinde de ona yer vermiştir (Eraslan 2001: 74-75; 389-390). Nevâyî, Tezkire’sinin Seyyid Hasan-ı Erdeşîr biyografisinin yer aldığı ikinci meclisinin “azizler topluluğu zikrinde” olduğunu, onlardan bir kısmına küçüklüğünde hizmet ettiğini, gençliğinde de bir kısmının sohbetiyle şereflendiğini ve eserinin yazımını sürdürdğü 896/1491 yılında kimilerinin artık yaşamadığını söyleyerek başlamıştır (Eraslan 2001: 31; 345). Tezkirecinin kendisine ata, Mîrzâ Bey’e de evlat mesabesinde gördüğünü belirttiği Seyyid Hasan-ı Erdeşîr 821/1418-19 yılında -muhtemelen Herat’ta- doğdu. Verdiği bilgilere göre Seyyid Hasan’ın babası Erdeşîr, Baysungur Mîrzâ’nın mülazımı idi. Kuşçuluk ilmindeki mahareti ile kuş beyliği sayesinde belki de bundan daha büyük bir mansıp elde etti. Seyyid Hasan da babasına tabi olarak Baysungur Mîrzâ’nın hizmetinde bulundu. Onun küçük yaştan itibaren okumaya yazmaya eğilimli bir tabiatı vardı ve kısa zamanda emsallerinin önüne geçti. Buna rağmen zatına edep, hilm, tevazu ve haya galipti. Türkler ve Sartlar arasında ondan daha mükemmel bir kişi yoktu. Gençliğinde zahiri ilimleri öğrendi; o döneminde rind ve harabatîlerle bağlantısı bulunmaktaydı. Sultanlar onu yetiştirmek istedilerse de Seyyid Hasan, onlardan uzak durdu. Sonunda Sultân Hüseyn-i Baykara kendisini razı edip hizmetinde iyice yetiştirdi. Fakat Seyyid Hasan’ın tabiatı tasavvufa uygundu. Bu nedenle fakra yöneldi. Zamanının mürşidi Şemsüddîn Muhammed-i Tebâdegânî Hazretlerinin hizmetinde sülûkü seçip erbainler çıkararak yüksek manevî payeler elde etti. Tek çocuğu Seyyid Muhammed; tavrındaki edep, tevazu, hilm ve haya bakımından kendisine uygun, Herat halkınca çok sevilen ve beğenilen bir evlat idi. On dört yaşında ilim tahsilinde “şâgird-i küttâblığa” ulaşmıştı. Ne yazık ki bu yaşında vefat etti.

Seyyid Hasan, hayatının son zamanlarında hacca gitmek istediyse de bu mümkün olmadı. Semerkand halkının kutb kabul ettiği Hazret-i Hâce Nâsırüddîn Ubeydullâh’la sohbet için Semerkand’a gitti ve nice müddet onunla sohbet ederek orada kaldı. Sonra Heri/Herat şehrine döndü. 894/1488-89’te 73 yaşında vefat etti. Gâzurgâh yolunda Meyân-ı Dücûy’da atasının haziresine gömüldü. Nevâyî o sırada şehirde değildi, bu nedenle Seyyid Hasan’ın cenaze törenine katılamadı. Herat’a gelince taziye verdi ve yakın dostu için şehrin kuzey sınırında büyük, havası güzel, içinden Cûy-ı Nev ırmağının geçtiği dağ eteğinde bir hazire yaptırarak mezarını buraya naklettirdi. Sağlığında musahibi olan birçok azizin dağınık durumda olan mezarlarını da onun mezarının civarına taşıttı. Bu nedenle bazı niyazmentler oraya “Azîzler Hazîresi” dediler. Nevâyî, Seyyid Hasan’ın vefatı için Risâle’de şu Farsça tarihi düştü: 

  “Ser-i ehl-i fenâ Seyyid Hasan [Big]

 Ki cây-i û bihişt-i câvidân bâd

 Pey-i ân pâk-rû costend târîh

 Be-goftem cennet-i pâkeş mekân bâd” (Eraslan 1971: 105)

Nevâyî, Risâle’nin sonuna terkib-i bend şeklinde kaleme aldığı ve Nevâdirü’ş-Şebâb’ında da yer alan mersiyeyi eklemiştir. Bu mersiyede Nevâyî, Seyyid Hasan-ı Erdeşîr’in ölümünden duyduğu derin üzüntüyü, ona olan saygı ve bağlılığını içten bir anlatımla dile getirmiştir. Sultân İbrâhîm Mîrzâ’nın tahta çıktığı 861/1456-57’de Seyyid Hasan’ın sohbetiyle müşerref olan Nevâyî, ondan çok etkilenmiş ve hizmetinden ayrılamaz olmuştur. Özellikle Seyyid Hasan’ın kendisi de dâhil “Mevlânâ Lutfî, Mevlânâ Mukîmî, Hâfız-ı Şîrâzî, Sa’dî-i Şîrâzî, Ferîdüddîn-i Attâr, İmâm Muhammed-i Gazzâlî, Şeyh Azîz-i Nesefî” gibi şairlerle âlimlerden yeri geldikçe okuduğu beyitlere ve aktardığı sözlere değinerek onun kültürünün genişliğine ve sohbetinin etkileyiciliğine işaret etmiştir. Belirttiğine göre Seyyid Hasan-ı Erdeşîr bazen iki dille şiir söylemektedir. Nevâyî, Tezkire’sine şairin şiirlerinden sadece onun rintliği döneminde söylediği Farsça bir kıtasını, zühd ve takva dönemine ait Türkçe bir beytini almış, fakat sanatına ve eserleri olup olmadığına dair bir bilgi vermemiştir.

Kaynakça

Eraslan, Kemal (1971). “Nevâyî'nin Hâlât-ı Sey­yid Hasan Big Risâlesi”. Türkiyat Mecmuası XVI: 89-110.

Eraslan, Kemal (hzl.) (2001). Alî-Şîr Nevâyî, Mecâlisü’n-Nefâyis, I (Giriş ve Metin); II (Çeviri ve Notlar). Ankara: TDK Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. FATMA SABİHA KUTLAR OĞUZ
Yayın Tarihi: 16.08.2017
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Beyt

İlâhî nûr-i irfandın köngülge bir safâ birgil

Ki isyân zulmeti içre harâb-ahvâl u hayrândur

(Eraslan, Kemal (hzl.) (2001). Alî-Şîr Nevâyî, Mecâlisü’n-Nefâyis, I (Giriş ve Metin); II (Çeviri ve Notlar). Ankara: TDK Yay. 75, 390.)

Kıt’a

Çi hoş bâşed sabûhî yâ dil-ârâm

Leb-â-leb ez-kadeh dem der-keşîden

Çu gonçe her do derk pîrehenî teng

Be-hem pîçîden û dem der-keşîden 

(Eraslan, Kemal (hzl.) (2001). Alî-Şîr Nevâyî, Mecâlisü’n-Nefâyis, I (Giriş ve Metin); II (Çeviri ve Notlar). Ankara: TDK Yay. 75, 390.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2MUKÎMÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63Doğum YeriGörüntüle
4MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5MUKÎMÎd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63Doğum YılıGörüntüle
7MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8MUKÎMÎd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63Ölüm YılıGörüntüle
10MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
11MUKÎMÎd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63MeslekGörüntüle
13MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14MUKÎMÎd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17MUKÎMÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18LÜTFÎ, Mevlânâ Lütfîd. 1366-67 - ö. 1462-63Madde AdıGörüntüle