HÜDÂİ, Sabri Orak

(d. 1940 / ö. 23.11.2001)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Sabri Orak olan Âşık Hüdâi, 1940 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlı Yoğunoluk köyünde doğmuştur. Henüz dokuz yaşında iken babası vefat eden Hüdâi, yetim kalmıştır. Hüdâi on bir yaşında iken ailesi, Göksun’dan Adana’nın Kadirli ilçesine göç etmiştir. Hüdâi, çalışmak zorunda olduğu için okula gidememiş, bu süre içerisinde çobanlık ve ırgatlık yapmış, sonrasında vatani görevini yapmak için Kadirli'den ayrılmıştır. O, okuma yazmayı askerdeyken öğrenmiştir (Arı 2009: 571). Âşık Hüdâi, askerlik dönüşü İstanbul'a göç etmiş ve hayatının yirmi beş yılını İstanbul'da geçirmiş, bu dönemde saz çalarak geçimini sağlamaya çalışmıştır. Gezmeyi âşıklığın bir gereği olarak gören Hüdâi, sık sık Anadolu gezilerine çıkarak ve usta âşıkların meclisinde bulunarak kendisini yetiştirmiştir. Kısa bir süre İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan Hüdâi, 1990’lı yılların başında buradan ayrılarak, Ankara’ya göç etmiştir. Ankara’da Çankaya Belediyesinde işe giren Hüdâi, Park ve Bahçeler Müdürlüğünde işçi olarak çalışmıştır (Kılıç 1998: 10). Âşık Hüdâi, hayatının son yıllarında ise tasavvufa yönelmiştir. Diğer yandan, 1995 yılında Asiye Hanım’la evlilik yapan Hûdai'nin 1996 yılında bir oğlu dünyaya gelmiş ve adını Ali Kerem koymuştur. Oğlunun doğumundan sonra hayatı düzene giren Âşık Hüdâi’nin geç kavuştuğu bu mutlu günleri, şeker hastalığı nedeniyle fazla uzun sürmemiştir. Âşık Hüdâi, Ankara’da 23 Kasım 2001 tarihinde vefat etmiş ve Ankara’da toprağa verilmiştir (Yücel 2002: 16).

Âşık Hüdâi, usta-çırak ilişkisi içerisinde yetişmemiştir. Ancak, kendisinden önceki dönemlerde yaşamış güçlü âşıklardan bazılarını usta kabul ederek, örnek almıştır. Âşık Hüdâi, aşkı ve aşktaki bağlılığı Kerem’den, şiir sanatını Karacaoğlan’dan, tasavvufu, insan sevgisini ise Yunus’tan aldığını söylemektedir. Hüdâi, Dertli'yi, Everekli Seyranî’yi okuyup sevdiğini; Veysel’i tanıdığını, onunla arkadaşlık ettiğini ifade etmektedir (Başaran 1980: 22). Kısacası âşık, bu sözlerle âşıklık geleneği konusunda kendisini ne şekilde geliştirip olgunlaştırdığını belirtmektedir. Âşığın iyi derecede saz çaldığı, sık sık sazlı-sözlü ortamlarda bulunduğu, kendi ifadelerinden anlaşılmaktadır. Hüdâi, badeli bir âşık değildir. Âşık, mahlasını "Kadirli Âşıklar Gecesi"’nde gösterdiği bir başarı sebebiyle orada bulunan âşıklardan aldığını ifade etmektedir (Başaran 1980: 9). Âşık Hüdâi'nin şiirlerinde genellikle 11'li (6+5, 4+4+3) hece ölçüsünü tercih ettiği görülmektedir. Yine âşığın şiirlerinde geleneğe uygun olarak yarım uyak kullandığı göze çarpar: "Faydası olmayan bahardan yazdan / Yüce dağ başının kışı makbuldür / Cahilin yaptığı sohbetten sözden /Alimin hayali düşü makbuldür." Âşık Hüdâi, şiirlerinde koşma nazım biçimini kullanmış; koşma tarzında güzelleme, nasihat, taşlama ve deyişler dile getirmiştir. Bu eserlerde halk söyleyişlerine (kuru yavan aş, salma, fikir yor-...) ve deyimlere (aşka düş-, gönül çal- yüzü gül-...) sıklıkla yer vermiştir. Hüdâi'nin şiirlerinde gurbet, aşk, ayrılık , yokluk, yoksulluk ve hasret gibi temaları daha yoğun bir şekilde ele aldığı görülmektedir. Âşık, ömrünün uzunca bir kısmını gurbette geçirmiştir. Gurbet, Âşık Hüdâi'nin olgunlaşma sürecinde önemli bir yere sahiptir. “Âşık ne gurbeti sever, ne de ondan vazgeçer” diyen Hüdâi’nin şiirlerinde bu yüzden gurbet, ayrılık, hasret, yokluk ve yoksulluk temalarının ağırlıklı olarak yer alması tesadüfi değildir (Başaran 1980: 30).

Kaynakça

Arı, Bülent (2009). Adana'da Geçmişten Bugüne Âşıklık Geleneği, (Karacaoğlan-1966). Adana: Altınkoza Yay.

Başaran, Zeynep (1980). Âşık Hüdâi. İstanbul: Emek Matbaası.

Kılıç, Celal (1998). Âşık Hüdâi, Bütün Evren Semah Döner. Ankara: Güldikeni Yay.

Yücel, Nihat (2002). “Yitirdiklerimiz Âşık Hüdâi”. Alkış Dergisi. 3: 16-19.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. BÜLENT ARI
Yayın Tarihi: 07.06.2018
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Nazar Eşankuld. 15 Haziran 1962 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2Şevket Yüceld. 1930 - ö. 3 Şubat 2001Doğum YeriGörüntüle
3MÜSLİM SEYRANÎ/MÜSLİM SEYRAN, Müslim Kumrud. 1938 - ö. 25.02.2009Doğum YeriGörüntüle
4FEDAİ, Mehmet Bağdaşd. 1940 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Yüksel Pazarkayad. 24 Şubat 1940 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6KÖROĞLU/FAKİR KÖROĞLU, Murat Göneld. 1940 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7FEDAİ, Mehmet Bağdaşd. 1940 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8Yüksel Pazarkayad. 24 Şubat 1940 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9KÖROĞLU/FAKİR KÖROĞLU, Murat Göneld. 1940 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10FEDAİ, Mehmet Bağdaşd. 1940 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11Yüksel Pazarkayad. 24 Şubat 1940 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12KÖROĞLU/FAKİR KÖROĞLU, Murat Göneld. 1940 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13FEDAİ, Mehmet Bağdaşd. 1940 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14Yüksel Pazarkayad. 24 Şubat 1940 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15KÖROĞLU/FAKİR KÖROĞLU, Murat Göneld. 1940 - ö. ?Madde AdıGörüntüle