Madde Detay
HULVÎ, Şeyh Cemâleddîn Mahmûd Hulvî Efendi
(d. 982/1574-75 - ö. 1064/1653-54)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Şeyh Cemâleddîn Mahmûd Hulvî Efendi. Saray Helvacıbaşısı Ahmed Ağa’nın oğludur. Babasının bu görevi yürüttüğü sırada 982/1574-75’te İstanbul Şehremini’de doğmuştur. 996/1587-88’de 16 yaşınayken babasıyla hacca gitmiştir. Hac yolunda Koca Mustafa Paşa Zaviyesi şeyhi, Halvetî Necmeddin Hasan Efendi ile tanışmış ve Şam’dan İstanbul’a beraber gelmişlerdir. Babasının yardımıyla divan çavuşu, ardından 60.000 akçelik zeamet sahibi olmuştur. 1007 rebiülevvel/1598’de Uyvar seferinde hazır olmadığı için zeameti verilmemiş, 1010/1601’de babası öldüğünde Merkez Efendi Dergâhı’nda gördüğü bir rüya üzerine, Koca Mustafa Paşa Zaviyesi şeyhi Hasan Efendi’ye intisap etmiştir. Sonrasında seyahat arzusuyla Mısır’a gitmiş ve Gülşenî zaviyesi şeyhi Necibüddin Seyyid Hasan Efendi ile görüşmüş ardından İstanbul’a döndüğünde yine Mustafa Paşa Zaviyesi’ne yerleşmiştir. 1014/1605-06’te Şeyh Hasan Efendi aracılığıyla Dâvûd Paşa Camii Cuma vaizliği, diğer günler Sultan Ahmed, Şehzade ve Sultan Mehmed Han Camileri vaizliği görevine getirilmiştir. 1028/1618-19’da ikinci kere hacca ve ardından Mısır’da Gülşenî zaviyesine gitmiştir. İstanbul’a dönüşünde, Şehremini civarındaki babasının evini zaviye haline getirerek mürşitlik yapmıştır. 1064/1653-54 yılında 82 yaşında vefat etmiş ve Hulvî olarak da bilinen Şirvânî zaviyesinin içine defnolunmuştur. Hulvî'nin bu mahlası alması, Mevlana Divânı’ından tefeül yolu ile olmuştur. Eserleri:
1. Câm-ı Dil-nüvâz: Şebüsterî’nin Gülşen-i Râz’ına yazılan en değerli şerhlerden biri kabul edilen Muhammed-i Lâhicî’nin Mefâtihu’l-İ’câz fi Şerhi Gülşen-i Râz adlı eserinin kimi ilavelerle tercümesidir. Eser, Sait Okumuş tarafından yayımlanmıştır.
2. Hamse: Taşlıcalı Yahya Bey’in Hamse’sine naziredir.
3. Lemezât-ı Hulviyye el-Lemehât-ı Ulviyye: Bir mukaddime ve 23 lemza ve bir hatimeden oluşan eserin mukaddime kısmında mezhep imamları ve 12 imamın; lemzalarda ise Halvetî büyüklerinin hayatları ve menkıbeleri anlatılmaktadır.
Yukarıdaki eserlerin yanı sıra tedvin edilmemiş ilahî ve şiirleri de bulunmaktadır.
Kaynakça
Arefeoğlu, Gökhan (hzl.) (2005). Hulvî’nin Gülşen-i Râz Lahicî Şerhi Tercümesi ve Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Bursalı Mehmed Tâhir (2000). Osmanlı Müellifleri ve Ahmed Remzi Akyürek Miftâhu’l-Kütüb Ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi.C.1. Ankara: Bizim Büro Basımevi. 61.
Ekinci, Ramazan (hzl.). Hâfız Hüseyin Ayvansarayî Vefayat-ı Ayvansarayi (İnceleme-Tenkitli Metin). İstanbul: Buhara Yay. 132.
Hulvî. Câm-ı Dil-nüvâz. Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa Ktp. nu. 1253. 79a-79b
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî - Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay. 222.
Ahmet Rıfat (1289). Lugat-i Tarihiyye ve Coğrafiyye. C. 3. İstanbul: Mahmud Bey Matbaası. 165.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî Yâhud Tezkire-i Meşâhir-i Osmâniyye. C. 4. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 320.
Müstakimzâde Süleyman Saadeddin Efendi (2000). Mecelletü’n-Nisâb Tıpkıbasım. Ankara: KB Yay. 188b.
Okumuş, Said (hzl.)(2012). Cemâleddin Mahmûd Hulvî Câm-ı Dil-nüvâz (Gülşen-i Râz Şerhi). İstanbul: İnsan Yay.
Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 551-552
Tayşi, Mehmet Serhan (hzl.)(1993). Mahmud Cemâleddîn el-Hulvî Lemezât-ı Hulviyye Ez-Lemezât-ı Ulviyye (Yüce Velilerin Tatlı Hâlleri). İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yay.
Yavuz, Sevgi (hzl.) (2012). Cemaleddin Mahmud Hulvî Divanı (Metin-İnceleme). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. AYŞE YILDIZYayın Tarihi: 11.02.2015Güncelleme Tarihi: 24.11.2020Eserlerinden Örnekler
Câm-ı Cem’in nûş itmege cân u gönül eyle taleb
Ehl-i hakîkat nûş idüp mestânelerdür cümle hep
Bir cür’asın nûş eyleyen dehri ferâmuş eyleyen
Ma’nî sözin gûş eyleyen merdüm dise olmaz ‘aceb
Ger cinn ü ger ins ü melek seyrângehi olsa felek
Çalışmasan geçmez yılın mürşid olur Hulvî sebeb
(Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 551-552)
Câm-ı Dil-nüvâz’dan
Nübüvvetin zuhûrı bir dâireye benzer, başı, ortası ve sonu vardır. Aynı şekilde, evliyânun velâyeti de nübüvvete tâbîdir. Nübüvvet, velâyetden ayrı olmak üzere hatm oldı ve nübüvvet elbisesinden sıyrılmış bir hâlde, velâyetün aslı kaldı, zuhûrlar sayesinde peygamberler gibi devr eyledi. Velîlerin zuhûrları peygamberlerde hatm oldugı gibi, velîlerün dahî hatmi kemâle ererek zâhir olur.
Bütün ehl-i İslâm’a nübüvvet nûrıyla şereflenmeyi hâtem-i velâyet mişkâtından gösterdiler. Zîrâ hâtem-i evliyâ, hâtem-i enbiyânun nübüvvetinün bâtınıdur. Onun için hâtemü’l-evliyâ’nun velâyeti güneş velâyetidür ve o diğer velîlerün aks kaynağıdur. Ya’nî o, öteki velîlerden daha tam ve kâmildür, onun gerçek tevhîde küllî nisbeti vardur.
Nitekim hâtem-i enbiyâ, Rahmân isminün mazharı olmakla rahmeten li’l-‘âlemîndür. Hâtem-i evliyâ da, el-Veledü sırrı’l-ebîhi hükmi ile umûmî rahmetin mazharı olup, ‘rahîm’ ismine denk bir rahmet olur. Çünkü İnsan-ı kâmilün hakîkati, toplayıp birleştirici İlâhî ismün mazharından bütün mevcûdâta nisbetle öne geçüp, hakîki hilâfete hak kazanur. Onun tasarrufı Hakk iledür, kendisinden degildür. Onun için insan mecâzî varlığını ve ikiliğini mahv ve fânî etmesiyle ilâhî bekâya hak kazanmış olur.”
(Hulvî. Câm-ı Dil-nüvâz. Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa Ktp. nu.: 1253. 79a-79b)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 11.02.2015Güncelleme Tarihi: 24.11.2020Eserlerinden Örnekler
Câm-ı Cem’in nûş itmege cân u gönül eyle taleb
Ehl-i hakîkat nûş idüp mestânelerdür cümle hep
Bir cür’asın nûş eyleyen dehri ferâmuş eyleyen
Ma’nî sözin gûş eyleyen merdüm dise olmaz ‘aceb
Ger cinn ü ger ins ü melek seyrângehi olsa felek
Çalışmasan geçmez yılın mürşid olur Hulvî sebeb
(Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 551-552)
Câm-ı Dil-nüvâz’dan
Nübüvvetin zuhûrı bir dâireye benzer, başı, ortası ve sonu vardır. Aynı şekilde, evliyânun velâyeti de nübüvvete tâbîdir. Nübüvvet, velâyetden ayrı olmak üzere hatm oldı ve nübüvvet elbisesinden sıyrılmış bir hâlde, velâyetün aslı kaldı, zuhûrlar sayesinde peygamberler gibi devr eyledi. Velîlerin zuhûrları peygamberlerde hatm oldugı gibi, velîlerün dahî hatmi kemâle ererek zâhir olur.
Bütün ehl-i İslâm’a nübüvvet nûrıyla şereflenmeyi hâtem-i velâyet mişkâtından gösterdiler. Zîrâ hâtem-i evliyâ, hâtem-i enbiyânun nübüvvetinün bâtınıdur. Onun için hâtemü’l-evliyâ’nun velâyeti güneş velâyetidür ve o diğer velîlerün aks kaynağıdur. Ya’nî o, öteki velîlerden daha tam ve kâmildür, onun gerçek tevhîde küllî nisbeti vardur.
Nitekim hâtem-i enbiyâ, Rahmân isminün mazharı olmakla rahmeten li’l-‘âlemîndür. Hâtem-i evliyâ da, el-Veledü sırrı’l-ebîhi hükmi ile umûmî rahmetin mazharı olup, ‘rahîm’ ismine denk bir rahmet olur. Çünkü İnsan-ı kâmilün hakîkati, toplayıp birleştirici İlâhî ismün mazharından bütün mevcûdâta nisbetle öne geçüp, hakîki hilâfete hak kazanur. Onun tasarrufı Hakk iledür, kendisinden degildür. Onun için insan mecâzî varlığını ve ikiliğini mahv ve fânî etmesiyle ilâhî bekâya hak kazanmış olur.”
(Hulvî. Câm-ı Dil-nüvâz. Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa Ktp. nu.: 1253. 79a-79b)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 24.11.2020Eserlerinden Örnekler
Câm-ı Cem’in nûş itmege cân u gönül eyle taleb
Ehl-i hakîkat nûş idüp mestânelerdür cümle hep
Bir cür’asın nûş eyleyen dehri ferâmuş eyleyen
Ma’nî sözin gûş eyleyen merdüm dise olmaz ‘aceb
Ger cinn ü ger ins ü melek seyrângehi olsa felek
Çalışmasan geçmez yılın mürşid olur Hulvî sebeb
(Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 551-552)
Câm-ı Dil-nüvâz’dan
Nübüvvetin zuhûrı bir dâireye benzer, başı, ortası ve sonu vardır. Aynı şekilde, evliyânun velâyeti de nübüvvete tâbîdir. Nübüvvet, velâyetden ayrı olmak üzere hatm oldı ve nübüvvet elbisesinden sıyrılmış bir hâlde, velâyetün aslı kaldı, zuhûrlar sayesinde peygamberler gibi devr eyledi. Velîlerin zuhûrları peygamberlerde hatm oldugı gibi, velîlerün dahî hatmi kemâle ererek zâhir olur.
Bütün ehl-i İslâm’a nübüvvet nûrıyla şereflenmeyi hâtem-i velâyet mişkâtından gösterdiler. Zîrâ hâtem-i evliyâ, hâtem-i enbiyânun nübüvvetinün bâtınıdur. Onun için hâtemü’l-evliyâ’nun velâyeti güneş velâyetidür ve o diğer velîlerün aks kaynağıdur. Ya’nî o, öteki velîlerden daha tam ve kâmildür, onun gerçek tevhîde küllî nisbeti vardur.
Nitekim hâtem-i enbiyâ, Rahmân isminün mazharı olmakla rahmeten li’l-‘âlemîndür. Hâtem-i evliyâ da, el-Veledü sırrı’l-ebîhi hükmi ile umûmî rahmetin mazharı olup, ‘rahîm’ ismine denk bir rahmet olur. Çünkü İnsan-ı kâmilün hakîkati, toplayıp birleştirici İlâhî ismün mazharından bütün mevcûdâta nisbetle öne geçüp, hakîki hilâfete hak kazanur. Onun tasarrufı Hakk iledür, kendisinden degildür. Onun için insan mecâzî varlığını ve ikiliğini mahv ve fânî etmesiyle ilâhî bekâya hak kazanmış olur.”
(Hulvî. Câm-ı Dil-nüvâz. Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa Ktp. nu.: 1253. 79a-79b)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Câm-ı Cem’in nûş itmege cân u gönül eyle taleb
Ehl-i hakîkat nûş idüp mestânelerdür cümle hep
Bir cür’asın nûş eyleyen dehri ferâmuş eyleyen
Ma’nî sözin gûş eyleyen merdüm dise olmaz ‘aceb
Ger cinn ü ger ins ü melek seyrângehi olsa felek
Çalışmasan geçmez yılın mürşid olur Hulvî sebeb
(Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. 3. İstanbul: Çağrı Yay. 551-552)
Câm-ı Dil-nüvâz’dan
Nübüvvetin zuhûrı bir dâireye benzer, başı, ortası ve sonu vardır. Aynı şekilde, evliyânun velâyeti de nübüvvete tâbîdir. Nübüvvet, velâyetden ayrı olmak üzere hatm oldı ve nübüvvet elbisesinden sıyrılmış bir hâlde, velâyetün aslı kaldı, zuhûrlar sayesinde peygamberler gibi devr eyledi. Velîlerin zuhûrları peygamberlerde hatm oldugı gibi, velîlerün dahî hatmi kemâle ererek zâhir olur.
Bütün ehl-i İslâm’a nübüvvet nûrıyla şereflenmeyi hâtem-i velâyet mişkâtından gösterdiler. Zîrâ hâtem-i evliyâ, hâtem-i enbiyânun nübüvvetinün bâtınıdur. Onun için hâtemü’l-evliyâ’nun velâyeti güneş velâyetidür ve o diğer velîlerün aks kaynağıdur. Ya’nî o, öteki velîlerden daha tam ve kâmildür, onun gerçek tevhîde küllî nisbeti vardur.
Nitekim hâtem-i enbiyâ, Rahmân isminün mazharı olmakla rahmeten li’l-‘âlemîndür. Hâtem-i evliyâ da, el-Veledü sırrı’l-ebîhi hükmi ile umûmî rahmetin mazharı olup, ‘rahîm’ ismine denk bir rahmet olur. Çünkü İnsan-ı kâmilün hakîkati, toplayıp birleştirici İlâhî ismün mazharından bütün mevcûdâta nisbetle öne geçüp, hakîki hilâfete hak kazanur. Onun tasarrufı Hakk iledür, kendisinden degildür. Onun için insan mecâzî varlığını ve ikiliğini mahv ve fânî etmesiyle ilâhî bekâya hak kazanmış olur.”
(Hulvî. Câm-ı Dil-nüvâz. Süleymâniye Ktp. Şehid Ali Paşa Ktp. nu.: 1253. 79a-79b)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Meslek | Görüntüle |
11 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Meslek | Görüntüle |
12 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Meslek | Görüntüle |
13 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Necmettin Halil Onan | d. 1902 - ö. 17 Ağustos 1968 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | İKBÂL/ŞEREF, Seyyid Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1736-37 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | KÜNHÎ, Abdürrahîm | d. 1769 - ö. 1831 | Madde Adı | Görüntüle |