Madde Detay
İLMÎ, İlmî Dede
(d. ?/? - ö. 1020/1611-12)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Bağdat’ta doğdu. Öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul’da gelerek Fatih Medresesi’nde müderrislik yaptı. Aynı zamanda dönemindeki devlet büyükleri ve ilim erbabına özel dersler verdi. Daha sonra Kahire’ye kadı vekili oldu. Buradan hacca gitti. Hac dönüşü Şam’da Mevlevî şeyhlerinden Dâlî Dede (öl. 1601)’ye mürit ve onun ölümü üzerine de şeyh oldu. Bu esnada Bağdatlı Rûhî, Derviş Samtî ve Derviş Ünsî gibi birçok şair İlmî’nin dairesine girerek ondan ders aldı. Şam ve Halep civarındaki Seyyid Nesîmî’nin yolundan giden Hurûfî şairler idam edilirken İlmî’nin himayesindeki şairler bu tehlikeden onun sayesinde kurtuldu. İlmî, 1020/1611-12 yılında Şam’da öldü. Şam’da, Dede Kartal’ın mezarı yanına gömüldü.
Eserleri:
1. Dîvân: Bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde Halet Efendi bölümünde 166 numarada kayıtlıdır. Mürettep hâldeki 35 kaside, 157 gazel, 1 terci-i bend, 1 terkib-i bend, 1 tahmis, 3 kıt’a, 5 rubai ve 2 tarih bulunmaktadır. Eser üzerinde bir yüksek lisans tez çalışması yapılmıştır (Oğuz 2002).
2. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî: Eser, Yûsuf-ı Sîne-çâk (ö.1546)’ın Mesnevî’den seçtiği 366 beytin yer aldığı Cezîre-i Mesnevî adlı eserinin ilk şerhlerinden biridir. İlmî Dede, şerhine Mesnevî’nin ilk on sekiz beytinin şerhi ile başlamıştır. Bütün bir şerh boyunca önce şerhini yapacağı beyti vermiş, daha sonra da söz konusu beytin tercümesini ve şerhini yapmıştır. Şerhte mutasavvıf kişiliğinin etkisiyle yer yer tasavvufî açıklamalarda da bulunmuştur (Demirel 2007: 483-84). Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’nin başta İstanbul kütüphaneleri olmak üzere birçok kütüphanede yazma nüshası bulunmaktadır.
3. Menâkıb-ı Hazret-i Mevlânâ: Eserde Mevlâna’nın menkıbelerini anlatılmıştır. Eserin bir yazma nüshası, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan Köşkü, 458 numarada kayıtlıdır.
4. Manzûme-i Ferâiz: Bir fıkıh kitabıdır. Çeşitli kütüphanelerde nüshalarına tesadüf edilmektedir.
5. Futûhat ve Füsûs-ı Hikem Şerhi: İlmî Dede’nin Şeyh-i Ekber’in Futûhat ve Füsûs-ı Hikem adlı eserlerinin bir kısmına yaptığı şerhlerdir.
İyi bir âlim ve mutasavvıf olarak tanınan İlmî Dede, şair kimliğiyle de şöhret bulmuştur. Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere üç dilde şiirler yazmıştır.
Kaynakça
Ali Enver (1309). Semâ-hâne-i Edeb. İstanbul.
Demirel, Şener (2007). “Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin Türkçe Şerhleri Üzerine Bir Literatür Çalışması”. TALİD, (Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi), Eski Türk Edebiyatı Özel Sayısı 5 (10): 469-504.
Genç, İlhan (hzl.) (2000). Tezkîre-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.
Güleç, İsmail (2004). “Türk Edebiyatında Cezîre-i Mesnevi Şerhleri”. Osmanlı Araştırmaları: The Journal of Ottoman Studies XXIV: 159–179.
İpekten, Halûk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu ve T. Karabey (1998). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî- Dîvân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. 2. Ankara: Bizim Büro Yay.
Oğuz, Serhat (2002). İlmi Dede el-Mevlevi el-Bağdadi Hayatı, Sanatı, Eserleri ve Divanı (İnceleme ve Tenkitli Metin). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniv.
Yavuz, Fikri ve İsmail Özen (hzl) (1972). Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri. C. 1. İstanbul: Meral Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. YUNUS KAPLANYayın Tarihi: 28.03.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
‘Uşşâka fenâ menzilidür cây-ı ikâmet
Yoklukda olur ehl-i dile emn ü selâmet
Ârâyiş-i kevn ile dil olmaz mütesellî
Bend eyleyemez ‘âşıkı esbâb-ı nedâmet
Dil-dâr iledür ‘ârifün eglencesi her dem
Sanman anı âlûde ide keşf-i kerâmet
Dil mahzen-i gencîne-i ‘aşk-ı ezelîdür
Eşkiyle ruhun sîm ü zeri ana ‘alâmet
Mahv eyledi agyâr hayâlâtını ‘İlmî
Tefsîr idemez hâtırını gerd-i melâmet
(Genç, İlhan (hzl.) (2000). Tezkîre-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 349-50.)
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’den:
Buyururlar hazret ki; sîne isterin firâkdan şerha şerha olmuş ola, tâ derd-i iştiyâkun şerhini söyleyem. Ya’ni Adem neyistândan ki ‘âlem-i ervahdur, ayrılmış ve kesilmiş ve ol ‘âlemden ayrıldugın bilüp anun derûnından sînesi şerha şerha ve pâre vü pâre bir kimse isterin. Ol ‘âlemün iştiyâk-ı derdinden, ana şerh eyleyeyim ki ne hâletde oldugum bile ve sergüzeştümden âgâh ola. Ve illâ ol ‘âlemden haberi olmayan bîgane keyfiyet ile hem-derd ve hem-zebân olur ve benüm derd-i iştiyâkumı nice fehm ider. Ma’lûm oldı ki gark olmışun hâlini yine gark olmış bilür
(Güleç, İsmail (2004). “Türk Edebiyatında Cezîre-i Mesnevi Şerhleri”. Osmanlı Araştırmaları: The Journal of Ottoman Studies. XXIV: 164).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 28.03.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
‘Uşşâka fenâ menzilidür cây-ı ikâmet
Yoklukda olur ehl-i dile emn ü selâmet
Ârâyiş-i kevn ile dil olmaz mütesellî
Bend eyleyemez ‘âşıkı esbâb-ı nedâmet
Dil-dâr iledür ‘ârifün eglencesi her dem
Sanman anı âlûde ide keşf-i kerâmet
Dil mahzen-i gencîne-i ‘aşk-ı ezelîdür
Eşkiyle ruhun sîm ü zeri ana ‘alâmet
Mahv eyledi agyâr hayâlâtını ‘İlmî
Tefsîr idemez hâtırını gerd-i melâmet
(Genç, İlhan (hzl.) (2000). Tezkîre-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 349-50.)
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’den:
Buyururlar hazret ki; sîne isterin firâkdan şerha şerha olmuş ola, tâ derd-i iştiyâkun şerhini söyleyem. Ya’ni Adem neyistândan ki ‘âlem-i ervahdur, ayrılmış ve kesilmiş ve ol ‘âlemden ayrıldugın bilüp anun derûnından sînesi şerha şerha ve pâre vü pâre bir kimse isterin. Ol ‘âlemün iştiyâk-ı derdinden, ana şerh eyleyeyim ki ne hâletde oldugum bile ve sergüzeştümden âgâh ola. Ve illâ ol ‘âlemden haberi olmayan bîgane keyfiyet ile hem-derd ve hem-zebân olur ve benüm derd-i iştiyâkumı nice fehm ider. Ma’lûm oldı ki gark olmışun hâlini yine gark olmış bilür
(Güleç, İsmail (2004). “Türk Edebiyatında Cezîre-i Mesnevi Şerhleri”. Osmanlı Araştırmaları: The Journal of Ottoman Studies. XXIV: 164).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
‘Uşşâka fenâ menzilidür cây-ı ikâmet
Yoklukda olur ehl-i dile emn ü selâmet
Ârâyiş-i kevn ile dil olmaz mütesellî
Bend eyleyemez ‘âşıkı esbâb-ı nedâmet
Dil-dâr iledür ‘ârifün eglencesi her dem
Sanman anı âlûde ide keşf-i kerâmet
Dil mahzen-i gencîne-i ‘aşk-ı ezelîdür
Eşkiyle ruhun sîm ü zeri ana ‘alâmet
Mahv eyledi agyâr hayâlâtını ‘İlmî
Tefsîr idemez hâtırını gerd-i melâmet
(Genç, İlhan (hzl.) (2000). Tezkîre-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 349-50.)
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’den:
Buyururlar hazret ki; sîne isterin firâkdan şerha şerha olmuş ola, tâ derd-i iştiyâkun şerhini söyleyem. Ya’ni Adem neyistândan ki ‘âlem-i ervahdur, ayrılmış ve kesilmiş ve ol ‘âlemden ayrıldugın bilüp anun derûnından sînesi şerha şerha ve pâre vü pâre bir kimse isterin. Ol ‘âlemün iştiyâk-ı derdinden, ana şerh eyleyeyim ki ne hâletde oldugum bile ve sergüzeştümden âgâh ola. Ve illâ ol ‘âlemden haberi olmayan bîgane keyfiyet ile hem-derd ve hem-zebân olur ve benüm derd-i iştiyâkumı nice fehm ider. Ma’lûm oldı ki gark olmışun hâlini yine gark olmış bilür
(Güleç, İsmail (2004). “Türk Edebiyatında Cezîre-i Mesnevi Şerhleri”. Osmanlı Araştırmaları: The Journal of Ottoman Studies. XXIV: 164).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
‘Uşşâka fenâ menzilidür cây-ı ikâmet
Yoklukda olur ehl-i dile emn ü selâmet
Ârâyiş-i kevn ile dil olmaz mütesellî
Bend eyleyemez ‘âşıkı esbâb-ı nedâmet
Dil-dâr iledür ‘ârifün eglencesi her dem
Sanman anı âlûde ide keşf-i kerâmet
Dil mahzen-i gencîne-i ‘aşk-ı ezelîdür
Eşkiyle ruhun sîm ü zeri ana ‘alâmet
Mahv eyledi agyâr hayâlâtını ‘İlmî
Tefsîr idemez hâtırını gerd-i melâmet
(Genç, İlhan (hzl.) (2000). Tezkîre-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 349-50.)
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’den:
Buyururlar hazret ki; sîne isterin firâkdan şerha şerha olmuş ola, tâ derd-i iştiyâkun şerhini söyleyem. Ya’ni Adem neyistândan ki ‘âlem-i ervahdur, ayrılmış ve kesilmiş ve ol ‘âlemden ayrıldugın bilüp anun derûnından sînesi şerha şerha ve pâre vü pâre bir kimse isterin. Ol ‘âlemün iştiyâk-ı derdinden, ana şerh eyleyeyim ki ne hâletde oldugum bile ve sergüzeştümden âgâh ola. Ve illâ ol ‘âlemden haberi olmayan bîgane keyfiyet ile hem-derd ve hem-zebân olur ve benüm derd-i iştiyâkumı nice fehm ider. Ma’lûm oldı ki gark olmışun hâlini yine gark olmış bilür
(Güleç, İsmail (2004). “Türk Edebiyatında Cezîre-i Mesnevi Şerhleri”. Osmanlı Araştırmaları: The Journal of Ottoman Studies. XXIV: 164).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Meslek | Görüntüle |
11 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Meslek | Görüntüle |
12 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Meslek | Görüntüle |
13 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde | d. 1853 - ö. 1890 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | RÛHÎ, Bağdatlı | d. 1534-1535 - ö. 1605-1606 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Nazmî, Seyyid Ali Nazmî Efendi | d. ? - ö. 1655 | Madde Adı | Görüntüle |