Madde Detay
KEMÂL, Kemâl-i Zerd, Sarıca Kemâl
(d. ?/? - ö. 894’ten sonra ?/1488-89’dan sonra ?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Fâtih Sultân Mehmed devri şairlerindendir. Sarı Kemâl, Sarıca Kemâl ve Kemâl-i Zerd lakaplarıyla ünlenmiştir. Sarıca Kemâl, bazı kaynaklarda Selâtîn-nâme müellifi Kemâl ile karıştırılmış ve adı geçen eserin müellifi olarak gösterilmişse de yapılan çalışmalar bunların farklı şairler olduğunu göstermiştir (Anhegger 1952; Öztürk 2000; 2001). Sarıca Kemâl’in doğum tarihi bilinmemektedir. Saruhan vilayetinin Bergama kasabasındandır. Fâtih’in meşhur vezirlerinden Mahmûd Paşa tarafından korunmuştur. Latîfî (Canım 2000: 467), onun Mahmûd Paşa’nın hocası ve musahibi; Sehî (1325: 78) Paşa’nın çocuklarıyla hizmetindekilerin hocası; Âşık Çelebi (Kılıç 2010: 720) ise Paşa’nın musahibi, çocuklarının hocası olduğunu belirtmiştir. Kaynaklarda hâmisi Mahmûd Paşa’nın (ö. 879/1474-75) vefatından sonra Edirne yakınlarındaki Hasköy’deki çiftliğinde çiftçilikle uğraştığına ya da Hasköy’deki medresesinde müderrislik yaptığına değinilmiştir. Şairin ölüm tarihi de kesin şekilde belirlenememiştir. Öztürk (2000: 61); Sicill-i Osmânî’deki “Kemâl Çelebi Zor” maddesinde yer alan “Sadrazam Mahmud Paşa’nın mürebbisi olup kölelerine muallim olmuştur. 880’de (1475-76) vefat eyledi.” ifadesinden ve İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu’ndaki (yty: 31-32) bilgilerden hareketle şairin ölüm tarihini 880/1475-76 olarak vermekte, buradaki “Kemâl Çelebi Zor” ibaresinin de dizgi hatası olduğunu işaret etmektedir. Dolayısıyla Sarıca Kemâl’in, Belâgat-nâme’yi 894/1488-89’de tamamladığını (Anhegger 1952: 448) göz önüne alarak sadece bu tarihten sonra öldüğünü belirlemek mümkündür. Sarıca Kemâl’in bilinen iki eseri vardır:
1. Belâgat-nâme: Fazlullâh b. Abdullâh’ın 14. yüzyılda yazdığı Târîhü’l-Mu’cem fî Âsârı Mülûki’l-Acem adlı kitabının Türkçeye çevirisidir. Eser, 894/1488-89’te tamamlanmıştır. Belâgat-nâme’nin, “Berlin Kütüphanesi 254” ve “Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan 1465”te kayıtlı bilinen iki nüshası vardır.
2. Türkçe Dîvânçe: Eserin, “Manchester’deki Rylands Kütüphanesinde 62” ve “İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi TY. 759”daki nüshalarının karşılaştırılmasıyla hazırlanan metni yayımlanmıştır (Walsh 1979). Dîvânçe’de yüz elli sekiz gazel, bir murabba ve bir de manzum mektup bulunmaktadır. Metin üzerinde yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Ulutaş 1992).
Osmanlı şiirinin kurucularından biri olarak görülen Sarıca Kemâl’in sanatı hakkında kaynaklarda çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Sehi Bey (1325: 79), onun gazel tarzında, atasözü ve deyimlerle örülü şiir söylemede mahir ve şairlikte eşsiz biri olduğunu belirtmiştir. Latîfî’ye (Canım 2000: 466-468) göre Sarıca Kemâl, Anadolu şairlerinin makbullerindendir. Tatlı sözlü bir şair, övgüye değer bir bilgindir. Üslubu güzel ve kusursuzdur. Söz ustalığı ve nüktedanlıkta ondan güzeli ve başarılısı yoktur. Belâgat-nâme’sini belâgat saçan, fesahat akan bir tarzda yazmıştır. Âşık Çelebi (Kılıç 2010: 721) ise Belâgat-nâme’ye olumlu yaklaşmamıştır. Bu eseri, çoğu kelime ve ibarelerin aynen tekrarlanması, Arapça mısraların değiştirilmeden ve sadece bazı Türkçe ilâvelerle tercüme edilmesi sebebiyle tenkit etmiştir. Sanatı hakkında kaynaklardaki abartılı övgüler bir tarafa bırakılırsa Sarıca Kemâl’in, muhteva ve söyleyiş bakımından klasik şiir geleneği sınırlarının dışına çıkmamış, genellikle âşıkâne ve rindâne gazeller kaleme almış bir sanatçı olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî. C. 3. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Anhegger, Robert (1952). “Selâtînnâme Müellifi Kemal”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 4 (4): 447-470.
Bursalı Mehmed Tâhir (2000). Osmânlı Müellifleri. C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Cunbur, Müjgan (2004). “Kemâl”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 5. Ankara: AKM Yay. 439.
İsen, Mustafa (hzl.) (1980). Sehî Bey, Tezkire. İstanbul: Tercüman Gazetesi Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1990). Latîfî Tezkiresi. Ankara: KTB Yay.
İz, Fahir, G. Kut (1995). “XV. Yüzyıl Dîvân Nazım ve Nesri”. Büyük Türk Klasikleri. C. 2. İstanbul: Ötüken-Söğüt Yay.
Kılıç, Filiz (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C.2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Köksal, M. Fatih (2004). “Kemâl”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 5. Ankara: AKM Yay. 439.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. C. II. Ankara: TTK Yay.
Öztürk, Necdet (2000). “Osmanlı Tarih Kaynağı Olarak Selâtîn-nâme”. Bildiriler: Uluslar Arası Kuruluşunun 700. Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi. yay. hzl. Alaaddin Aköz, Bayram Ürekli, Ruhi Özcan. Konya: Selçuk Üniversitesi Yay. 61-67.
Öztürk, Necdet (hzl.) (2001). XV. Yüzyıl Tarihçilerinden Kemal, Selâtîn-nâme (1299-1490). Ankara: AKM Yay.
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (yty). C. I-II. “Sarıca Kemâl-Kemâl-i Zerd”. 31-32.
Sehî (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul.
Ulutaş, İsmail (1992). Sarıca Kemal Divançesi’nin Gramatikal İndeksi. Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi.
Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 403-442.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 25.11.2013Güncelleme Tarihi: 04.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Oldı bu gönül tolaşalı zülfüne şeydâ
Ârâm ide mi ser ki ola anda bu sevdâ
Efgânumı işitdi meger sebzede bülbül
K’ider güle karşu bu gün âh eyleyüp â vâ
Andan berü kim kıldı nazar hüsnüne dîde
Girmedi dahı gözlerüme gayr-i temâşâ
Ey dişleri dür la’l-i lebün hecri gamından
İtdi gözümün yaşı bu yer yüzini deryâ
Âşüfte kılup gönlümi ol sünbül-i pür-çîn
Yagmâladı cân mülkini bu nergis-i şehlâ
Âyîne-i eltâf-ı Hudâyî durur ol ruh
Dirsem n’ola ey şâh-ı cihân câm-ı musaffâ
İrürse eli dâmen-i vasluna Kemâlün
Şükrâne kılam cânumı ben bî-ser ü bî-pâ
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 407.)
Murabba’
Ey gülistân-ı cemâlün gül-i nâzük-bedeni
Ravza-ı hüsn ü bahârun semen ü nestereni
Garaz öldürmeg ise cevr ü cefâyile beni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Çünki senden felek ayırdı şehâ ben kulunı
Gülşen-i hüsnüni medh eyleyici bülbülüni
Kokmasun bârî sakın zâg-ı rakîbün gülüni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Nice eyyâm zamânıydı ki hâk-i derdüm
Mâl-i makbûl huzûrunda deründe derdüm
Beni redd itmeyesin degme günehden derdüm
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşeyin derde ki hergiz ana bulunmaya em
Kalayın derd ile hem-sâye ola derd ü sitem
Ben ölürsem öleyin mihnet ile sana ne gam
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Bunca zulm ü ta‘ab u cevr ü cefâ bana neden
Kıluram kılmag ise ger garazun terk-i vatan
Sendedür cân u gönül ger degül ise n’ola ten
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Şâdî-yi vaslüne ola mı kı bi dahı irem
Nice demler dökerem olmaya mı dem ki görem
Gelem Allâh nasîb itdi ise yine görem
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşdi bu subh u seher bu şeb-i hicrâna Kemâl
Veh ki dünyâda harâm oldı ana rûz-ı visâl
Âhiret hakkını bârî sanemâ eyle helâl
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
Mektûb-ı Manzûm
Seher ısmarladum sabâya selâm
K’ilte ol şehr-i hoş hevâya selâm
Nice şehr ol ki topragı virmez
Nâfe-i Çîne vü Hatâya selâm
Dünye câmı'çre bu yazılmışdur
Ki mey-i nâb-ı Bergamaya selâm
Cennet altındadur ye üstinde
Dünye turdukça ol serâya selâm
Aşıru Adaya, Musallâya
Sulu Bodruma, Ilıcaya selâm
Cennet-âbâddur Sögütcükler
Ol makâm-ı ferah-fezâya selâm
Kesdeneli Depeye, Muglaya
Öte yanında Kozlıcaya selâm
Sîm-tenler soyunuban göricek
Bizden eylenuz Ulıçaya selâm
Bezm-gehlerde dün ü gün çalınan
Def ü çeng ü nefîr ü nâya selâm
Büzrüg ü kûçek ü hafîf ü sakîl
Kamu uşşâk-ı bî-nevâya selâm
Hûblar çok durur cihânda velî
Anda kopan kamer-likâya selâm
Hûblar şâhı Mustafâ Çelebi
Ol gözi câzu yüzi aya selâm
Âşık öldürici güzellerde
Âlî Bâlî-yi pür-belâya selâm
Çoklar yaşa sen var inen dir
Âşık-ı zâr u mebtelâya selâm
Sürdigi-çün safâsın anlarun
Hocagî-oglı Mustafâya selâm
İftihâru’l kuzâti ve’l-hükkâm
Şiblî-oglı Ebû’l-Alâya selâm
Hâce Elvân güzeller üstâdı
Pîr-i ma’nî-yi pür-safâya selâm
Nâ’bi-i Kâzî Tuzcı-oglına çık
Bezm-i ahırda Boz Sıpaya selâm
Dütün iti Deli Süleymânun
Rîşine yelleyen gedâya selâm
Çamış Agaya vu Kızıl Katıra
Devec’oglı Ala Tanaya selâm
Kızlıgı çıkmamış gelinlere
Başı taşra bizüm güreye selâm
Bâglar arasında seyr iden
Çakala kirpiye boğaya selâm
Bu Kemâli sorana ey nâme
Eylegil anda bî-nihâye selâm
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 25.11.2013Güncelleme Tarihi: 04.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Oldı bu gönül tolaşalı zülfüne şeydâ
Ârâm ide mi ser ki ola anda bu sevdâ
Efgânumı işitdi meger sebzede bülbül
K’ider güle karşu bu gün âh eyleyüp â vâ
Andan berü kim kıldı nazar hüsnüne dîde
Girmedi dahı gözlerüme gayr-i temâşâ
Ey dişleri dür la’l-i lebün hecri gamından
İtdi gözümün yaşı bu yer yüzini deryâ
Âşüfte kılup gönlümi ol sünbül-i pür-çîn
Yagmâladı cân mülkini bu nergis-i şehlâ
Âyîne-i eltâf-ı Hudâyî durur ol ruh
Dirsem n’ola ey şâh-ı cihân câm-ı musaffâ
İrürse eli dâmen-i vasluna Kemâlün
Şükrâne kılam cânumı ben bî-ser ü bî-pâ
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 407.)
Murabba’
Ey gülistân-ı cemâlün gül-i nâzük-bedeni
Ravza-ı hüsn ü bahârun semen ü nestereni
Garaz öldürmeg ise cevr ü cefâyile beni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Çünki senden felek ayırdı şehâ ben kulunı
Gülşen-i hüsnüni medh eyleyici bülbülüni
Kokmasun bârî sakın zâg-ı rakîbün gülüni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Nice eyyâm zamânıydı ki hâk-i derdüm
Mâl-i makbûl huzûrunda deründe derdüm
Beni redd itmeyesin degme günehden derdüm
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşeyin derde ki hergiz ana bulunmaya em
Kalayın derd ile hem-sâye ola derd ü sitem
Ben ölürsem öleyin mihnet ile sana ne gam
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Bunca zulm ü ta‘ab u cevr ü cefâ bana neden
Kıluram kılmag ise ger garazun terk-i vatan
Sendedür cân u gönül ger degül ise n’ola ten
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Şâdî-yi vaslüne ola mı kı bi dahı irem
Nice demler dökerem olmaya mı dem ki görem
Gelem Allâh nasîb itdi ise yine görem
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşdi bu subh u seher bu şeb-i hicrâna Kemâl
Veh ki dünyâda harâm oldı ana rûz-ı visâl
Âhiret hakkını bârî sanemâ eyle helâl
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
Mektûb-ı Manzûm
Seher ısmarladum sabâya selâm
K’ilte ol şehr-i hoş hevâya selâm
Nice şehr ol ki topragı virmez
Nâfe-i Çîne vü Hatâya selâm
Dünye câmı'çre bu yazılmışdur
Ki mey-i nâb-ı Bergamaya selâm
Cennet altındadur ye üstinde
Dünye turdukça ol serâya selâm
Aşıru Adaya, Musallâya
Sulu Bodruma, Ilıcaya selâm
Cennet-âbâddur Sögütcükler
Ol makâm-ı ferah-fezâya selâm
Kesdeneli Depeye, Muglaya
Öte yanında Kozlıcaya selâm
Sîm-tenler soyunuban göricek
Bizden eylenuz Ulıçaya selâm
Bezm-gehlerde dün ü gün çalınan
Def ü çeng ü nefîr ü nâya selâm
Büzrüg ü kûçek ü hafîf ü sakîl
Kamu uşşâk-ı bî-nevâya selâm
Hûblar çok durur cihânda velî
Anda kopan kamer-likâya selâm
Hûblar şâhı Mustafâ Çelebi
Ol gözi câzu yüzi aya selâm
Âşık öldürici güzellerde
Âlî Bâlî-yi pür-belâya selâm
Çoklar yaşa sen var inen dir
Âşık-ı zâr u mebtelâya selâm
Sürdigi-çün safâsın anlarun
Hocagî-oglı Mustafâya selâm
İftihâru’l kuzâti ve’l-hükkâm
Şiblî-oglı Ebû’l-Alâya selâm
Hâce Elvân güzeller üstâdı
Pîr-i ma’nî-yi pür-safâya selâm
Nâ’bi-i Kâzî Tuzcı-oglına çık
Bezm-i ahırda Boz Sıpaya selâm
Dütün iti Deli Süleymânun
Rîşine yelleyen gedâya selâm
Çamış Agaya vu Kızıl Katıra
Devec’oglı Ala Tanaya selâm
Kızlıgı çıkmamış gelinlere
Başı taşra bizüm güreye selâm
Bâglar arasında seyr iden
Çakala kirpiye boğaya selâm
Bu Kemâli sorana ey nâme
Eylegil anda bî-nihâye selâm
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 04.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Oldı bu gönül tolaşalı zülfüne şeydâ
Ârâm ide mi ser ki ola anda bu sevdâ
Efgânumı işitdi meger sebzede bülbül
K’ider güle karşu bu gün âh eyleyüp â vâ
Andan berü kim kıldı nazar hüsnüne dîde
Girmedi dahı gözlerüme gayr-i temâşâ
Ey dişleri dür la’l-i lebün hecri gamından
İtdi gözümün yaşı bu yer yüzini deryâ
Âşüfte kılup gönlümi ol sünbül-i pür-çîn
Yagmâladı cân mülkini bu nergis-i şehlâ
Âyîne-i eltâf-ı Hudâyî durur ol ruh
Dirsem n’ola ey şâh-ı cihân câm-ı musaffâ
İrürse eli dâmen-i vasluna Kemâlün
Şükrâne kılam cânumı ben bî-ser ü bî-pâ
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 407.)
Murabba’
Ey gülistân-ı cemâlün gül-i nâzük-bedeni
Ravza-ı hüsn ü bahârun semen ü nestereni
Garaz öldürmeg ise cevr ü cefâyile beni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Çünki senden felek ayırdı şehâ ben kulunı
Gülşen-i hüsnüni medh eyleyici bülbülüni
Kokmasun bârî sakın zâg-ı rakîbün gülüni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Nice eyyâm zamânıydı ki hâk-i derdüm
Mâl-i makbûl huzûrunda deründe derdüm
Beni redd itmeyesin degme günehden derdüm
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşeyin derde ki hergiz ana bulunmaya em
Kalayın derd ile hem-sâye ola derd ü sitem
Ben ölürsem öleyin mihnet ile sana ne gam
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Bunca zulm ü ta‘ab u cevr ü cefâ bana neden
Kıluram kılmag ise ger garazun terk-i vatan
Sendedür cân u gönül ger degül ise n’ola ten
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Şâdî-yi vaslüne ola mı kı bi dahı irem
Nice demler dökerem olmaya mı dem ki görem
Gelem Allâh nasîb itdi ise yine görem
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşdi bu subh u seher bu şeb-i hicrâna Kemâl
Veh ki dünyâda harâm oldı ana rûz-ı visâl
Âhiret hakkını bârî sanemâ eyle helâl
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
Mektûb-ı Manzûm
Seher ısmarladum sabâya selâm
K’ilte ol şehr-i hoş hevâya selâm
Nice şehr ol ki topragı virmez
Nâfe-i Çîne vü Hatâya selâm
Dünye câmı'çre bu yazılmışdur
Ki mey-i nâb-ı Bergamaya selâm
Cennet altındadur ye üstinde
Dünye turdukça ol serâya selâm
Aşıru Adaya, Musallâya
Sulu Bodruma, Ilıcaya selâm
Cennet-âbâddur Sögütcükler
Ol makâm-ı ferah-fezâya selâm
Kesdeneli Depeye, Muglaya
Öte yanında Kozlıcaya selâm
Sîm-tenler soyunuban göricek
Bizden eylenuz Ulıçaya selâm
Bezm-gehlerde dün ü gün çalınan
Def ü çeng ü nefîr ü nâya selâm
Büzrüg ü kûçek ü hafîf ü sakîl
Kamu uşşâk-ı bî-nevâya selâm
Hûblar çok durur cihânda velî
Anda kopan kamer-likâya selâm
Hûblar şâhı Mustafâ Çelebi
Ol gözi câzu yüzi aya selâm
Âşık öldürici güzellerde
Âlî Bâlî-yi pür-belâya selâm
Çoklar yaşa sen var inen dir
Âşık-ı zâr u mebtelâya selâm
Sürdigi-çün safâsın anlarun
Hocagî-oglı Mustafâya selâm
İftihâru’l kuzâti ve’l-hükkâm
Şiblî-oglı Ebû’l-Alâya selâm
Hâce Elvân güzeller üstâdı
Pîr-i ma’nî-yi pür-safâya selâm
Nâ’bi-i Kâzî Tuzcı-oglına çık
Bezm-i ahırda Boz Sıpaya selâm
Dütün iti Deli Süleymânun
Rîşine yelleyen gedâya selâm
Çamış Agaya vu Kızıl Katıra
Devec’oglı Ala Tanaya selâm
Kızlıgı çıkmamış gelinlere
Başı taşra bizüm güreye selâm
Bâglar arasında seyr iden
Çakala kirpiye boğaya selâm
Bu Kemâli sorana ey nâme
Eylegil anda bî-nihâye selâm
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Oldı bu gönül tolaşalı zülfüne şeydâ
Ârâm ide mi ser ki ola anda bu sevdâ
Efgânumı işitdi meger sebzede bülbül
K’ider güle karşu bu gün âh eyleyüp â vâ
Andan berü kim kıldı nazar hüsnüne dîde
Girmedi dahı gözlerüme gayr-i temâşâ
Ey dişleri dür la’l-i lebün hecri gamından
İtdi gözümün yaşı bu yer yüzini deryâ
Âşüfte kılup gönlümi ol sünbül-i pür-çîn
Yagmâladı cân mülkini bu nergis-i şehlâ
Âyîne-i eltâf-ı Hudâyî durur ol ruh
Dirsem n’ola ey şâh-ı cihân câm-ı musaffâ
İrürse eli dâmen-i vasluna Kemâlün
Şükrâne kılam cânumı ben bî-ser ü bî-pâ
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 407.)
Murabba’
Ey gülistân-ı cemâlün gül-i nâzük-bedeni
Ravza-ı hüsn ü bahârun semen ü nestereni
Garaz öldürmeg ise cevr ü cefâyile beni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Çünki senden felek ayırdı şehâ ben kulunı
Gülşen-i hüsnüni medh eyleyici bülbülüni
Kokmasun bârî sakın zâg-ı rakîbün gülüni
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Nice eyyâm zamânıydı ki hâk-i derdüm
Mâl-i makbûl huzûrunda deründe derdüm
Beni redd itmeyesin degme günehden derdüm
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşeyin derde ki hergiz ana bulunmaya em
Kalayın derd ile hem-sâye ola derd ü sitem
Ben ölürsem öleyin mihnet ile sana ne gam
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Bunca zulm ü ta‘ab u cevr ü cefâ bana neden
Kıluram kılmag ise ger garazun terk-i vatan
Sendedür cân u gönül ger degül ise n’ola ten
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Şâdî-yi vaslüne ola mı kı bi dahı irem
Nice demler dökerem olmaya mı dem ki görem
Gelem Allâh nasîb itdi ise yine görem
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
Düşdi bu subh u seher bu şeb-i hicrâna Kemâl
Veh ki dünyâda harâm oldı ana rûz-ı visâl
Âhiret hakkını bârî sanemâ eyle helâl
Yüri şâhum yüri ısmarladum Allâha seni
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
Mektûb-ı Manzûm
Seher ısmarladum sabâya selâm
K’ilte ol şehr-i hoş hevâya selâm
Nice şehr ol ki topragı virmez
Nâfe-i Çîne vü Hatâya selâm
Dünye câmı'çre bu yazılmışdur
Ki mey-i nâb-ı Bergamaya selâm
Cennet altındadur ye üstinde
Dünye turdukça ol serâya selâm
Aşıru Adaya, Musallâya
Sulu Bodruma, Ilıcaya selâm
Cennet-âbâddur Sögütcükler
Ol makâm-ı ferah-fezâya selâm
Kesdeneli Depeye, Muglaya
Öte yanında Kozlıcaya selâm
Sîm-tenler soyunuban göricek
Bizden eylenuz Ulıçaya selâm
Bezm-gehlerde dün ü gün çalınan
Def ü çeng ü nefîr ü nâya selâm
Büzrüg ü kûçek ü hafîf ü sakîl
Kamu uşşâk-ı bî-nevâya selâm
Hûblar çok durur cihânda velî
Anda kopan kamer-likâya selâm
Hûblar şâhı Mustafâ Çelebi
Ol gözi câzu yüzi aya selâm
Âşık öldürici güzellerde
Âlî Bâlî-yi pür-belâya selâm
Çoklar yaşa sen var inen dir
Âşık-ı zâr u mebtelâya selâm
Sürdigi-çün safâsın anlarun
Hocagî-oglı Mustafâya selâm
İftihâru’l kuzâti ve’l-hükkâm
Şiblî-oglı Ebû’l-Alâya selâm
Hâce Elvân güzeller üstâdı
Pîr-i ma’nî-yi pür-safâya selâm
Nâ’bi-i Kâzî Tuzcı-oglına çık
Bezm-i ahırda Boz Sıpaya selâm
Dütün iti Deli Süleymânun
Rîşine yelleyen gedâya selâm
Çamış Agaya vu Kızıl Katıra
Devec’oglı Ala Tanaya selâm
Kızlıgı çıkmamış gelinlere
Başı taşra bizüm güreye selâm
Bâglar arasında seyr iden
Çakala kirpiye boğaya selâm
Bu Kemâli sorana ey nâme
Eylegil anda bî-nihâye selâm
(Walsh, John R. (hzl.) (1979). “The Divançe-i Kemâl-i Zerd”. Journal of Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araştırmaları: Ali Nihad Tarlan Hatıra Sayısı (3): 435.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Meslek | Görüntüle |
11 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Meslek | Görüntüle |
12 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Meslek | Görüntüle |
13 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | SÂFÎ, Karaca Ahmed-zâde Ahmed Sâfî Efendi | d. ? - ö. 1597-98 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ABDULLAH, Kızılca Hayreddinoğlu Abdullah Efendi | d. 1552 - ö. 14 Ocak 1617 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ZELÎLÎ, Yusuf Zelîlî Efendi | d. ? - ö. 1582-83\'te hayatta | Madde Adı | Görüntüle |