KUL HİMMET

(d. ?/? - ö. ?/?)
Tekke Şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Kul Himmet'in Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Varzıl/Görümlü köyünde doğduğu bilinmektedir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Tekke-tasavvuf edebiyatında Alevi-Bektaşi inancıyla ortaya konulmuş pek çok şiiri bulunan Kul Himmet’in XVI. yüzyılın ikinci yarısı ile XVII. yüzyılın başlarında yaşadığı tahmin edilmektedir. Yaşadığı döneme ilişkin ilk ve en doğru saptama 1944 yılında araştırmacı Sadettin Nüzhet tarafından yapılmıştır. Nüzhet, çalışmasında “Hayatı hakkında malumata sahip değiliz. Yalnız ‘Menâkıb ül Esrar Behcet ül Ahrâr’ adlı eserde bazı şiirleri kayıtlı olduğuna göre, 16. asırda yaşadığı kuvvetle söylenebilir. Bektaşilerin tertip ettikleri mecmualarda Hatayi ve Pir Sultan'la beraber en çok bu şairin manzumelerine tesadüf edilmektedir. Bu da gerek yaşadığı devirde ve gerekse sonraki devirlerde büyük bir şöhret temin ettiğini göstermektedir” (Nüzhet 1944: 170-198). İnancından dolayı çileli bir hayat geçirmiş, zindana atılmış olan Kul Himmet’i köylüleri, Bektaşi tarikatının Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye koluna bağlar. Köyünde bulunan Şahinli aşireti Kul Himmet’in ocağı olarak kabul edilir. Alevi toplumunda kendisi Kul Himmet adının yanında “Goca Gul Himmet” olarak da anılır.

Şair, şiirlerinde "Kul Himmet" mahlasını kullanmıştır. Kul Himmet’in nefes, destan, düvaz imam ve ağıt gibi ortaya koyduğu türlerden hareketle iyi bir tarikat ve tekke eğitimi görmüş olduğu anlaşılmaktadır. Edebiyat bilgileri, İslam tarihi, evliya menkıbeleri, tarikat kuralları gibi yaşadığı dönemin bütün bilgi ve donanımına sahip olduğu anlaşılan Kul Himmet, yaşadığı dönemin en önemli mutasavvıf şairlerinden biri olarak kabul edilir. Kul Himmet’in ölümüyle ilgili yeterli belge olmamakla beraber, uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği tahmin edilmektedir. Bugün, torunlarının da yaşadığı köyünde bir türbesi bulunan Kul Himmet’in söz konusu türbesinden hareketle onun bu köyde “normal bir ölümle hayata gözlerini yumduğu kuvvetle muhtemeldir” (Güzel ve Torun 2003: 442).

Kul Himmet’in şiirlerinde güçlü bir söyleyiş ve etkileyici bir anlatım bulunmaktadır. Alevi-Bektaşi felsefesini ve dinî-tasavvufi düşünce ve kabullerini şiirlerine yansıtmıştır. Şiirlerinde “Allah-Muhammed-Ali” üçlüsünün birliği merkezde yer alır. On İki İmam, Kerbelâ hadisesi, menkıbeler, Bektaşilikle ilgili inançlar, erkân ve âdetler gibi konular da Kul Himmet’in şiirlerinde önemli yer tutmaktadır. Kul Himmet’in şiirlerine yansıyan sanat gücünün yanında, birtakım siyasi girişimleri nedeniyle adı etrafında bazı efsaneler ve rivayetler de ortaya çıkmıştır. Alevi-Bektaşi edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan Kul Himmet, bazı nefeslerde Şah Hatayi ve Pir Sultan Abdal ile birlikte anılmaktadır. Şiirlerinde İran şahı Tahmasb (1542-1576) ve Abbas’dan (1587-1628) sevgiyle bahsetmiştir. Alevi-Bektaşi edebiyat geleneği içinde –kimi itirazlar olmakla birlikte- Nesimî, Fuzulî, Hatayî, Pir Sultan Abdal, Viranî, Yeminî’nin yanında Kul Himmet’in de yer aldığı yedi büyük şairinden biri olarak kabul edilir.

Kul Himmet’in çoğunlukla tarikat eğilim ve öğelerini içeren şiirlerinde öğretici bir özellik bulunmaktadır. Buna rağmen Kul Himmet’in din dışı konularda da yazılmış pek çok şiiri bulunmaktadır. Kul Himmet’in Pir Sultan Abdal’ın 1590’da asılmasından sonra kaçıp saklandığı, onun düşüncelerini, inançlarını yaymak için çaba harcadığı ve bu uğurda birçok acılar çektiği bilinmektedir. Kul İbrahim, Kul Hüseyin ve Kul Mazlum’un da kendisine bu yolda yardımcı oldukları rivayet edilir. Bazı şiirlerinde Kul Himmet açıkça Pir Sultan’a bağlandığını, onun “kul”u olduğunu ve onun yolunu izlediğini belirtmiştir. Kul Himmet, Pir Sultan Abdal’ın ölümü üzerine yaktığı şu ağıtla Pir Sultan Abdal’a olan sevgisini açıkça göstermektedir: Dâyima Kul Himmet ider niyâzı, Pir Sultan yolundan ayırma bizi, Ol mahşer gününde isteriz sizi, Muhammed önünde câr Hacı Bektaş.

Kul Himmet hakkında en önemli çalışmalardan biri İbrahim Aslanoğlu tarafından yapılmıştır. Aslanoğlu çalışmasında Kul Himmet’a ait 143 şiiri mahlaslarına göre ayırmıştır. Eserde aynı zamanda Aslanoğlu'nun tarihî vesika ve derlemelere dayanarak çalışmasında yer alan isimler hakkında çeşitli yorum ve değerlendirmeler bulunmaktadır. Araştırmacı Dr. Doğan Kaya da 2000 yılındaki çalışmasında cönklerden tespit ettiği Kul Himmet’e ait 13 şiirle birlikte Aslanoğlu’nun tespit ettiği şiir sayısını arttırır. Kaya, cönklerden elde ettiği Kul Himmet’e ait bu şiirlerin tamamının Alevi-Bektaşi inancıyla ortaya konulduğunu belirtir. Sonuç olarak, Kul Himmet’in bugün elimize ulaşan toplam şiir sayısı 156'dır.

M. Öcal Oğuz, 2000 yılında yayınlanan makalesinde yedi ulu ozan arasında sayılan Kul Himmet adına kayıtlı bir şiire yer vererek, bu şiirin kozmogonik mitle ilişkisine ve şiirin daha sonraki dönemlerde derlenen sözlü gelenek anlatılarıyla gösterdiği paralelliklere dikkat çeker. Şiirde Kul Himmet dünyanın faniliğinden, dünyanın ve insanın sonundan söz etmektedir.

 

Kaynakça

Alova, Erdal (2002). Türk Halk Edebiyatı Antolojisi. İstanbul: Alfa Yay.

Aslanoğlu, İbrahim (1997). Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yay.

Bezirci, Asım (1993 ). Türk Halk Şiiri. İstanbul: Say Yay.

               Boratav, Pertev Naili (2000). İzahlı Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Elçin, Şükrü (1986). Halk Edebiyatına Giriş. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Ergun, Saadettin N. (1944). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Maarif Kitaphanesi.

Eyüboğlu, İsmet Zeki (1991). Alevi-Bektaşi Edebiyatı. İstanbul: Derin Yay.

Gölpınarlı, Abdülbâki (1953). Kul Himmet- Hatayî.  İstanbul: Varlık Yayınevi.

Gölpınarlı, Abdülbâki (1971). Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi. İstanbul: İnkılap Kitabevi.

Güzel, Abdurrahman (2000). Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay.

Güzel, Abdurrahman, Ali  Torun (2003). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Akçağ Yay.

Kaya, Doğan (2000). “Kul Himmet’in Bilinmeyen Deyişleri”. Âşık Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: Kitabevi Yay. 421-432.

Kocatürk, Vasfi Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yayınevi.

Oğuz, Öcal (2009). “Kul Himmet ve Sözlü Gelenek Tanıklığında Kozmogonik Mitin Eskatolojik Serüveni”. Milli Folklor. Yıl 21. 84: 51-56

               Özkırımlı, Atilla (1985). Alevilik-Bektaşilik ve Edebiyatı. İstanbul: Cem Yayınevi.

               Özmen, İsmail (1998). Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi.  Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

               Öztelli, Cahit (1996). Pir Sultan’ın Dostları. İstanbul: Özgür Yay.

               Öztelli, Cahit (1985). Bektaşi Gülleri. İstanbul: Özgür Yay.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. SÜHEYLA SARITAŞ
Yayın Tarihi: 26.09.2013
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Nefes

Hey ne güzel muhabbeti var bana

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

Baktıkça yâr güzel görünür bana

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Seherin yellerini zülfün değdiği

Kanber kulluk edip boyun eğdiği

Allah'ın arslanı deyip öğdüğü

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Gönül kuşu pervaz vurup uçtukça

Kalkıp arzulayıp yola düştükçe

Muhabbetin deryaları çoştukça

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Yanalım da deli gönül yanalım

Gene arayalın vücutta bulalım

Seven canlara da hemdem olalım

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Ehline senettir anın nazarı

Ya kim sevmez sencileyin güzeli

Muhabbette ezelidir ezeli

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Muhammed'in muhabbeti kadimdir

Beli kırklar meclisinde hadimdir

Mürşidimdir pîrimdir üstadımdır

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Mürebbinin musahibin gediği

Özü özüm deyip nişan koyduğu

Muhammed "Lâhmike lâhmi" dediği

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Kırmızı yakuttan kadeh elinde

Saki kevser vardır cennet elinde

Başında tacı var kemer belinde

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Fatıma'dan Hasan Hüseyin oldu

İmam Zeynel şu âleme zeyn oldu

İmam Bâkır ganimeti ayn oldu

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

İmam Câfer tarik-i tarikatın

İmam Musa Kâzım erdi rahatın

İmam Ali Rıza'ya muhabbetim

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Muhammed Taki'ye Ali Naki'ye

Hasan Ali Asker alem şakıya

Bî-zevaldir bâki değil faniye

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

İmamların muhabbeti candadır

Muhammed Mehdi'nin devri sendedir

Kul Himmet de sevici bendedir

Sevdikçe sevesim gelir Ali'yi

 

Aslanoğlu, İbrahim (1997). Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yay. 82-83.

 

Mürüvvetname

Hey gaziler şunda günahkâr oldum

Medet pirim imdat eyle talibe

Aradım günâhım özümde buldum

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Varıp kırklar kapısında çağıram

Hem çağıran hemi lebbeyk diyen

Posttan kalkıp mührü önüne koyan

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Ere yetip er deviyle inenler

Yemen’de taç vurup hırka giyenler

Zulmette kalmaz sizi sevenler

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Çağırın doksan bin ere şehide

Mağripten maşrıka cümle işite

Hacı Bektâş Velî gele yetişe

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Sen Ali sırrısın hikmetin yete

Fatma kızındır Muhammed atan

Anları ayırmak gene bir hata

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Eyyüb’ün kurdunu döküp sağ eden

İbrahim’in yerin çayr su eden

Kara don giyip de ağ deveyi yeden

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Hasan Hüseyin beşir şu bir kulaktır

İmam Zeynel İmam Bakır yanaktır

Cafer hüsün hecesinde ayaktır

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Kâzım Musa Rıza kalemdir kaştır

Takî Nakî çeşmi anlara eştir

Hasanü’l- Askerî dehanda diştir

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Mehdi dilim masum pâke yetirdim

Mürvet dedim el pençeye oturdum

On'ki imamlara iman getirdim

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Kul Himmet’im eyder var özün öldür

Cümle eksikliğin mürşîde bildir

Engür şerbetini ezdiğin eldir

Medet pîrim imdat eyle talibe

 

Aslanoğlu, İbrahim (1997). Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yay. 39-40.

 

Düvaz İmam

Günahlarım çoktur ümidim sensin

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

Kalmaz günahlara gani sultansın

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Âyat-ı Kur'an'da indi şanına

Hain Yezit kast eyledi canına

Lâ feta yazılı Zülfikarı'na

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Irahmeti boldur şefaat kânı

Umarız şefaat gevher madeni

Dilimizin virdi hem dünü günü

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Düldül'ü önünce Kanber yürüden

İmam Hasan makamını sır eden

Hüseyin'in alkanların akıtan

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

İmam Zeynel hasta idi o cenkte

Kadimi kâfirler raksa ahenkte

Güzel imamların o cüstü denkte

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

İmam Bâkır anda içti şerbeti

Yaktı yüreğimi yandırdı kati

Okuyorum İmam Câfer âyeti

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Kazım Musa Irıza'nın katarı

Katara uyalım biz de yeteri

Taki ile Naki verdiler seri

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Ol Hasanü'l- Askeri'yi çağırdı

Mehdi gelir deyü Bilal bağırdı

Kâfirler talan edip dağıttı

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Taze gerden baş gösterir sahrada

Cümcüme'den geçit sordun deryada

Bunca keramet gösterir hoyrata

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Bazen Kâ 'be'de göründüm bazan sahrada

Kula kul satıldın yılkın satar da

Sailin borcunu ödedin anda

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Peygamber'e süt götürdün hediye

Perd'ardından bir el geldi aldı ya

Bu Ali'nin elleridir dedi ya

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Devi bende urdun hurma yağında

Tercüman getirdi taze çağında

Erişti Selman'a Erzen dağında

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Selman'ı sevdi de sundu nergizi

Kabilem sen deyü bağladı özü

Dünü günü Mekke idi niyazı

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Peygamber miraçta okurdu cevap

Bir aslan önüne geldi ne acep

Cebrail erişti görüştü habip

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Aslana borç verdiler ol hatemi

Ali'nin sırrına kimse yete mi

Münkirlere sürdüresin sitemi

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Anda cümle şaz olup da güldüler

İki gönlü anlar hep bir ettiler

Bir olup miraca ol dem gittiler

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Anda şaz olup güldü ol Resul

Kırkların cemine verdi bir usul

Aç kapıyı Peygamberim ben asıl

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Ümmetine peygambersin bilesin

Benlik ile bizi nerde bulasın

El fakiri fukardan olasın

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Özün fakir etti açıldı kapı

Biri ayağa kalktı oturdu hepi

Muhammed der taptığınız ne tapu

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Kırklar eyder taptığımız Ali'dir

İçimizden biri gerçek velidir

Şah-ı Merdan cümlemizden uludur

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Muhammed der sizden nişan isterim

Kırkınız da bir nişanı gösterin

Erin bir koluna urdu neşterin

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Kırkından kan geldi birisi sail

Etinden kan geldi oldular kail

Keşkülün meydana koydu Tufail

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Ezdiler engûru Peygamber coştu

Serteser serini meydana açtı

Mümin kullarına ırahmet düştü

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Orada kırk pare buldu şemleyi

Irahmete bandırdılar cümleyi

Kul Himmet'in yaresini emleyi

Allah medet yâ Muhammed ya Ali

 

Aslanoğlu, İbrahim (1997). Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yay. 67-70.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Mustafa Necati Sepetçioğlud. 1932 - ö. 8 Temmuz 2006Doğum YeriGörüntüle
2KUL YUSUFd. 1712 - ö. 1789Doğum YeriGörüntüle
3YAYLA, Yayla İşleyend. 1975 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Mustafa Necati Sepetçioğlud. 1932 - ö. 8 Temmuz 2006Doğum YılıGörüntüle
5KUL YUSUFd. 1712 - ö. 1789Doğum YılıGörüntüle
6YAYLA, Yayla İşleyend. 1975 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Mustafa Necati Sepetçioğlud. 1932 - ö. 8 Temmuz 2006Ölüm YılıGörüntüle
8KUL YUSUFd. 1712 - ö. 1789Ölüm YılıGörüntüle
9YAYLA, Yayla İşleyend. 1975 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10Mustafa Necati Sepetçioğlud. 1932 - ö. 8 Temmuz 2006Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11KUL YUSUFd. 1712 - ö. 1789Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12YAYLA, Yayla İşleyend. 1975 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Mustafa Necati Sepetçioğlud. 1932 - ö. 8 Temmuz 2006Madde AdıGörüntüle
14KUL YUSUFd. 1712 - ö. 1789Madde AdıGörüntüle
15YAYLA, Yayla İşleyend. 1975 - ö. ?Madde AdıGörüntüle