Madde Detay

İstanbul'da dünyaya geldi. Dedesi Boşnak Beyi Zeki Salih Kulin ailesiyle birlikte Balkan Savaşları nedeniyle İstanbul'a göç etti. Babası Muhittin Kulin Almanya'da üniversiteyi bitirdi. İnşaat mühendisi olarak ülkenin birçok bölgesinde çalıştı. Kulin'in anne tarafı Çerkez'dir. Annesi Sitare, Osmanlı nazırlarından Ahmet Reşat (Yediç) Paşa'nın torunudur. Yazar, aile soy ağacını Hayat adlı kitabında ayrıntılarıyla yayımladı.

Ayşe Kulin, Muhittin ve Sitare'nin tek çocuğuydu. Aileden büyük bir ilgi ve sevgi gördü. Tek çocuk olduğu için kıskançlık, hırs, rekabet gibi duygulardan uzak büyüdü. Rekabet duygusundan uzak oluşu yazarlık kariyerini olumsuz etkiledi, edebiyat dünyasına bu nedenle geç girdi (www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-9683-adi-ayse.html). Ayşe Kulin, babasıyla çok özel bir bağ kurdu. Babasının ülke kalkınmasında önemli roller almasından, kişiliğinden, idealizminden ve şefkatli sevgi bağından dolayı ona büyük hayranlık duydu. Babasına duyduğu bu yoğun sevgi yapıtlarında kendini gösterirken, gerçekte daha çok annesiyle çatışma yaşadı.

Kulin'in ilkokul 4. sınıfa kadar büyük dedesi Reşat ile birlikte büyümesi Osmanlı âdetlerini, dilini, düşünce biçimini öğrenmesini sağladı. Kulin, babasının işi nedeniyle ilkokulu bitirinceye kadar Ankara'da yaşadı. Hem son Osmanlı kuşağını tanıma fırsatı edindi hem de Cumhuriyet ruhunun gelişimine tanıklık etti. Geniş, seçkin, kültürlü, devlet ve sanat camiasından üst düzey insanlarla dolu bir ortamda büyümesi, Ayşe Kulin'in düşünce dünyasını ve kişilik gelişimini etkiledi. İçinde bulunduğu sosyal, siyasi ve kültürel ortam, onun Cumhuriyet değerlerini içselleştirmesini sağladı. Ülke olaylarına, siyasi gelişmelere, toplumsal sorunlara duyarlılık kazandı. Aile fertlerinin şiir ve sanat sevgisi, onu erken yaşlarda edebiyat ve sanatla tanıştırdı. Dünya edebiyatından Almanca ve İngilizce metinler dinleyerek büyüdü. Bu kültürel ortam, edindiği birikim, yazarın sanata yönelmesinde etkili oldu.

Kulin, okuma yazmayı öğrenir öğrenmez Kore Savaşı'na gönderilen Türk askerler için şiirler yazdı(www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tapid=2612&smid=22061). Resim, müzik, bale dersleri aldı. İlkokulu Ankara Maarif Koleji'nde, liseyi Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde bitirdi. İngilizce, edebiyat, tarih ve felsefe derslerine ilgi gösterdi. Lisede Nazım Hikmet'in şiirleriyle tanıştı. Şiire, edebiyata karşı özel bir ilgi duydu.

Mehmet Sarper ile 1960 yılında evlendi ve eşiyle birlikte İngiltere'ye gitti. İngiltere'de lise diploması tanınmayınca Davies School'da eksik kredilerini tamamladı. London School of Economics'te özel öğrenci olarak sosyoloji bölümünden dersler aldı. Doğum nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Bu evlilikten Mete ve Ali Sarper adında iki oğlu oldu. Dört yıl sonra eşinden ayrıldı, ailesinin yanına Ankara'ya yerleşti. Ankara'da Doğuş Sanat Galerisi'nde müdürlük yaptı. Daha sonra İstanbul'a taşındı, Otomobil Dergisi'nde yazı işleri müdürü olarak çalıştı (1967-1969). Gelişim Yayınları dergilerinde yazılar yazdı. 1967'de Eren Kemahlı'yla evlendi. Kerim ve Selim Kemahlı adında iki oğlu oldu. Bu sırada çeviriler yaptı. 1977'de ikinci eşinden ayrıldı ve yeniden çalışmaya başladı. 1983'te Kulin ruhsal bir çöküntü yaşadı. İki evliliğinde de başarısız olduğunu düşünmesi, yurt dışında okumaları nedeniyle çocuklarından ayrı kalması, maddi sorunlarla boğuşması ve babasının ölümü nedeniyle zor günler geçirdi. Aynı anda birçok işte, uzun mesailerle çalıştı. Yorgunluğunu ve çocuklarına duyduğu özlemi yazmayla dindirebildi.

1978-1983 yılları arasında bir reklam ajansında sanat yönetmenliği yaptı, dergilere yazılar yazdı. Dünya gazetesinde yazar (1983-1985), Etap Otelleri Pullman Dergisi'nde yazı işleri müdürü (1985-1988) olarak çalıştı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. 1984'te Metronome şirketinin Türkiye'de çekilen filminde yapımcı yardımcılığı yaptı. Sanat yönetmenliğinin yorucu temposu nedeniyle Betül Mardin'in desteğiyle halkla ilişkiler alanına yöneldi. 1984'te Nadir Şirketler Grubu'nda halkla ilişkiler elemanı olarak çalıştı.

1984 yılında ilk öykü kitabı Güneşe Dön Yüzünü Yazarlar ve Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi (YAZKO) tarafından yayımlandı. Ancak kitabın sayfaları karıştırılarak basıldığı için büyük hayal kırıklığı yaşadı. Bu kitaptaki Gülizar adlı öykü Bir Kırık Bebek adıyla 1986'da filme uyarlandı. Senaryosunu kendi yazdığı bu film, Kültür Bakanlığı Ödülü'nü kazandı. 1988'de TRT'de yayımlanan Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizide sanat yönetmenliği yaptı. Radyo Televizyon Yazarları Derneği, Kulin'e Çevre Düzeni ve Sanat Yönetmenliği Dalındaki Televizyon Başarı Ödülü'nü verdi.1986-1987 yılları arasında Süzer Holding'de halkla ilişkiler elemanı olarak çalıştı. Kulin'in hayatına bu süreçte Engin Baraz girdi ve yazarın hayat arkadaşı oldu.

Sara Koral ile birlikte organizasyon şirketi kurdu (1988-1990) ancak Kulin bu işi devam ettirmedi. 1 Numaralı Yayıncılık ve Gelişim Yayınları dergilerinde yazılar yazdı. Ercan Arıklı'nın yönetiminde ünlü, başarılı insanların yaşam öykülerinin anlatıldığı bir yazı dizisi hazırladı. Bu yazı dizisinde en çok ilgi çeken Aylin'in Öyküsü oldu. Münir Nurettin Selçuk'un yaşamöyküsü Bir Tatlı Huzur'u (1996) yayımladı.

1996'da Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazandıktan sonra eserlerini yayımlama olanağı buldu. Adı Aylin kitabı ona büyük bir ün kazandırdı ve kitabın birçok basımı yapıldı. Ayşe Kulin bundan sonraki süreçte sadece kitap yazarak hayatını kazanmaya başladı.

Yapıtları çok okunan ve kitapları çok satılan yazarlardan biri olan Kulin, akıcı, yalın bir üslupla yazdı, Adı Aylin, Füreya, Türkan gibi biyografik romanlarla tanındı. Üretken bir yazar olan Kulin'in yapıtları yirmi iki dile çevrildi. Türkiye'de birçok ödüle layık görüldü. Nefes Nefese adlı romanı 2008'de European Council of Jewish Communities Roman Ödülü'nü, 2016'da İtalya'da Premio Roma En İyi Yabancı Roman Ödülü'nü kazandı. 34 dile çevrilen Last Train To İstanbul/Nefes Nefese adlı bu romanı sadece ABD'de 200 binin üzerinde satıldı. Yapıtlarından birçoğu televizyon dizisi olarak ekrana taşındı. Ayşe Kulin, Türk edebiyatının üretken ve sevilen yazarlarından biridir.

Ayşe Kulin'in Aldığı Ödüller:

(1988-89) Tiyatro ve TV Yazarları Derneği, En İyi Çevre Düzeni Dalında Televizyon Başarı Ödülü

(1995) Haldun Taner Öykü Ödülü Birincisi

(1996) Sait Faik Hikaye Armağanı Ödülü

(1996 ) 3. UAT En Başarılı Yazar Ödülü

(1997) Oriflame Roman Dalında Yılın En Başarılı Kadın Yazarı Ödülü

(1997 ) Nokta Dergisi Doruktakiler Edebiyat Ödülü

(1997) İ.Ü. İletişim Fakültesi, Roman Dalında Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü

(1998) Oriflame Roman Dalında Yılın En Başarılı Kadın Yazarı Ödülü

(1998) İ.Ü. İletişim Fakültesi, Roman Dalında Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü

(1999) Oriflame Roman Dalında Yılın En Başarılı Kadın Yazarı Ödülü

(1999) İ.Ü. İletişim Fakültesi, Roman Dalında Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü

(2000) Rotaract Yılın Yazarı Ödülü

(2001) Ankara Fen Lisesi Özel Bilim Okulları Yılın Yazarı Ödülü

(2002) Tepe Özel İletişim Kurumları Yılın En İyi Edebiyatçısı Ödülü

(2003) Avon Yılın En Başarılı Kadın Yazarı Ödülü

(2003) Best FM Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü

(2004) İstanbul Kültür Üniversitesi Yürekli Kadın Ödülü

(2004) Pertevniyal Lisesi Yılın En İyi Yazarı Ödülü

(2007) Bağcılar Atatürk İ.Ö.O. / Esenler-İsveç Kardeşlik İ.Ö. Okulu Yılın Edebiyat Yazarı Ödülü

(2007) Türkiye Yazarlar Birliği Veda isimli romanı ile Yılın En Başarılı Yazarı

(2008) European Council Of Jewish Communities Roman Ödülü

(2009) TED Bilim Kurulu Eğitim Hizmet Ödülü

(2009) Kocaeli 2. Altın Çınar Dostluk ve Barış Ödülü

(2009) Kabataşlılar Derneği Yılın En İyi Yazarı Ödülü

(2010) Best FM 1998-2008 10 Yılın En Başarılı Kitabı Ödülü

(2010) Kabataşlılar Derneği Yılın En İyi Yazarı Ödülü

(2011 ) İTÜ EMOS Yaşam Boyu Başarı Ödülü

(2011) Orkunoğlu Eğitim Kurumları, Yılın En Başarılı Yazarı Ödülü

(2011) ESKADER Kültür ve Sanat Ödülleri, Hatırat Dalında Hayat/ Hüzün

(2012 ) Medya ve Yeni Medya En İyi Yazar Ödülü

(2013) Kültür ve Turizm Bakanlığı Toplumsal Duyarlılığa Katkı Ödülü

(2013) Lions Başarı Ödülü

(2014 ) 22. İTÜ EMOS Ödülü Yılın En Başarılı Romanı "Handan"

(2015) Eryetiş & Balkanlar Eğitim Kurumları/ Yılın En İyi Romanı Ödülü : Tutsak Güneş

(2016) Premio Roma - İtalya- En İyi Yabancı Roman Ödülü ( L'Ultimo Treno Per Istanbul - Istanbul'a Son Tren/ Nefes Nefese)

(2016) İstinye Rotary Kulübü Mesleklere Üstün Hizmet Ödülü

(2016) İTÜ İşletme Mühendisliği Yazarlar kategorisinde Sosyal Medya Ödülü

(2017) İzmir Rotary Kulübü Meslekte Üstün Hizmet Ödülü

Üyesi Olduğu Dernekler:

1978 : Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kurucu Üyesi (Aynı yıl örgütün Cambridge yıllık toplantısında Ayşe Kemahlı adıyla Türkiye’yi temsil etti.)
1984-89 : Resim Heykel Müzeleri Derneği yönetim kurulu üyeliği ( Halen derneğin üyesidir)
1995-97 : Robert Kolej Mezunları Derneği Toplumsal Konular Faal Üyesi
1995-96 : Reşitpaşa Kültür Evi Kurucu Üyesi
2007 : Unicef İyi Niyet Elçisi
2012 : Pen Yazarlar Derneği Üyesi (www.benaysekulin.com)

Ayşe Kulin, çocukluğundan itibaren maniler ezberleyerek, şiirler yazarak edebiyatla iç içe büyüdü. Okulda yazdığı kompozisyon ödevleri Türkçe öğretmenlerince beğenildi ve yazmaya teşvik edildi. Okur-yazarlığını ortak ilgisi edebiyat olan Nazlı Eray, Pınar Kür, Tomris Uyar, İpek Ongun gibi Amerikan Koleji'ndeki arkadaşlarıyla birlikte geliştirdi. Akşamları yazdığı tefrika romanları yatakhanedeki arkadaşlarına okudu, onlarınkini dinledi.

Kulin, geç sayılabilecek bir yaşta (43) edebiyat dünyasına Güneşe Dön Yüzünü (1984) adlı ilk öykü kitabıyla adım attı. Daha sonra Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazanan iki öyküsü yayınevlerinin dikkatini çekti. Kulin, ödüllü öykülerine yeni öyküler ekleyerek Foto Sabah Resimleri (1996) adıyla yayımladı. Kitap Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı. Kulin, daha sonra Geniş Zamanlar (1998), Bir Varmış Bir Yokmuş (2006) adlı öykü kitaplarını yayımladı. Kulin, Alman yazarlarla birlikte Taş Duvar Açık Pencere (2009) adıyla ortak bir öykü kitabı çıkarttı. Kulin yıllar sonra romanlarının gölgesinde kaldığını düşündüğü öykülerini Sessiz Öyküler (2012) adıyla bir kitapta topladı.

Kulin edebiyat dünyasına öyküleriyle girdi. Öykülerinde kadının toplum içindeki durumunu ve kadına uygulanan şiddeti, törelerin ezdiği insanları, din kurslarındaki çarpıklıkları, cinsel suçları ele aldı. Öykü yazmanın, roman yazmaktan çok daha zor olduğunu düşündüğü için öykücü kimliğinin öne çıkmasını istedi; ancak roman yazarı olarak daha çok tanındı.

Aylin'in Öyküsü adlı hikayesini Aylin Radomisli'nin ölümü nedeniyle yeniden yazdı. Kitap Adı Aylin adıyla 1997'de yayımlandı ve 1997 Nokta Dergisi Zirvedekiler Edebiyat Ödülü'nü kazandı. Kulin, Adı Aylin biyografik romanıyla edebiyat dünyasına kendini kabul ettirdi ve tanındı. Kitabın çok satılması, yazarın her yeni yapıtı ve satış rakamıyla gündem oluşu Kulin'in "popüler edebiyat" sınıfına dahil edilmesine neden oldu. Satış kaygısı ile yazdığına ilişkin eleştirilse de Kulin konularını kendini rahatsız eden, dikkatini çeken olay ve durumlardan aldı (Akdemir 2015). Füreya (2000) ve Türkan Tek ve Tek Başına (2009) ile biyografik roman türünde başarılı yapıtlar verdi. Kulin'in Münir Nurettin Selçuk'un yaşamını yazdığı Bir Tatlı Huzur (1996) adlı yaşamöyküsü diğer yapıtları kadar ilgi görmedi. Kulin, biyografik roman türünde yazdığı yapıtlarıyla isim yaptı ancak Adı Aylin'de yaşadığı uzun mahkeme sürecinin yıpratıcı etkisiyle bir daha yaşamöyküsü yazmak istemedi. Bu kararını sadece ilham verici yaşamı olan Türkan Saylan için bozdu. Yazar güçlü, üreten kadın tipini ideal kadın olarak gördü ve bu kişilikteki kadınların yaşamlarını yazmayı tercih etti.

Sadece biyografi yazarı olarak anılmak istemediği için, roman türüne ağırlık verdi. Hem yazarı hem de okuru hedefe kolay ulaştırdığı ve iki tarafa da hız kazandırdığı gerekçesiyle klasik roman türünde yazmayı tercih etti (Yumru 2016: 90). Okurun yorulmadan kolaylıkla anlayabileceği romanlarıyla en çok okunan yazarlardan biri oldu.

Kulin tarihî romanlarını uzun araştırmalar sonucunda edindiği bilgilere dayandırarak yazdı. Okurun gerçekleri tarih kitaplarından araştırıp öğrenmeyeceğini düşündüğü için, işlediği konuları gerçeğe sadık kalarak aktardı. Sevdalinka (1999), Veda (2008), Umut (2008), Her Yerde Kan Var (2019) dönemin tanıklığını yapan tarihî romanlarındandır. Boşnak atalara sahip olan Kulin, Boşnakların uğradığı soykırımdan çok etkilendi ve Bosna savaşının çirkin yüzünü Sevdalinka'da (1999) ele aldı. Her Yerde Kan Var (2019) romanında Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilip intihar süsü verilerek  öldürülmesini ve ölümüne neden olanlardan alınan intikamı yazdı. Osmanlı Devleti'nin son dönemini, dedesi Reşat Paşa'nın mektuplarından yola çıkarak Veda'da (2008); Cumhuriyet'in kuruluş yılları ve gelişim sürecini, ailesinin özel yaşamları aracılığıyla Umut'ta (2008) anlattı.

Kulin romanlarında, anne-kız ilişkileri öncelikli olarak, zaman içinde değişen sosyal şartlar, kuşak farklılıkları ve insan ilişkilerini öne çıkardı. Yazar ülke ve aile yaşamındaki gelişen olayları bir bütünlük içerisinde anlattığı için romanlarının çoğunluğu dönemin özelliklerini yansıttı. 2001'de terör ve kan davası ile beslenen olaylarla bir köprünün yapılışını içeren Köprü'yü, 2002'de Türk diplomatların Nazi Almanya'sının elinden Yahudileri kurtarmak için verdikleri mücadeleyi anlatan Nefes Nefese'yi, 2004'te üç kuşağın siyasi gelişmelerle birlikte öyküsünü aktaran Gece Sesleri'ni, 2005'te terör sorununa barışçıl çözümler arayan Bir Gün'ü, 2016'da Nazi zulmünden kaçıp Türkiye'ye gelen Yahudi bilim adamları ve ailelerinin yaşadıklarını anlatan Kanadı Kırık Kuşlar'ı yazdı.

Toplumsal önyargıların ve yanlışların giderilmesi, daha çağdaş bir dünya isteğiyle bireysel sorunların işlendiği romanlar da yazdı. Kuran kurslarında yaşananları, ensest ilişkileri, tecavüzü ve eşcinselleri konu alan romanlar kaleme aldı. Bu romanlar aracılığıyla toplumun görmezden geldiği sorunlara dikkat çekti, çözüm önerileri getirdi. Gizli Anların Yolcusu (2011), Bora'nın Kitabı (2012), Dönüş (2013) ve Handan (2014) romanlarındaki karakterleri dört seri boyunca farklı yönleriyle ele aldı.

Tutsak Güneş'te (2015) yine ülke gerçeklerinden yola çıkarak insanların baskıya karşı verdiği özgürlük mücadelesini konu aldı. Kördüğüm'de (2017) de bir genç kızın başından geçenleri günümüz olaylarıyla ilişkilendirdi. Son 'da (2018) romanlarındaki karakterlerden bazılarını yeniden ele alarak hikayelerinin nasıl sonlandığını anlattı.

Kulin, babasının ölümüyle yaşadığı acıyı şiire aktardı ve Babama adlı ilk şiir kitabını 2002'de yayımladı. Otuz yıl boyunca yazıp sakladığı şiirleri yayıncısının ısrarıyla Saklı Şiirler (2012) adıyla yayımlandı. Bu iki kitaba rağmen Kulin kendisini şair olarak adlandırmadı (Pamir 2012).

Nazım Hikmet yılı sebebiyle 2002'de yazdığı İçimde Kızıl Bir Gül Gibi adlı deneme kitabında Kulin, Nazım'ın kendisi için ne ifade ettiğini, yaşamını nasıl etkilediğini anlattı. Nazım'ın şiirleriyle kendi yaşamını paralel biçimde kurgulayarak mutsuz evliliklerini, hayal kırıklıklarını ve aşka duyduğu özlemi tüm samimiyetiyle kaleme aldı.

Yazar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Kardelenler projesine katıldı, farklı bölgelerdeki burslu öğrencilerin evlerine kadar gitti. Bu gözlemlerini Kardelenler adıyla 2004'te yayımladı. Kitabın gelirini Kardelenler projesine bağışladı. Bu deneyimle yazar ülke sorunlarını yerinde, tüm yönleriyle gördü ve çözüm üzerine odaklandı. Çözümü kız çocuklarının eğitilmesinde bulan Kulin, toplumsal değişimi kadınların yapacağı inancını geliştirdi ve bu fikri yapıtlarında sıklıkla yineledi.

Kulin, UNICEF'in iyi niyet elçiliğine seçildi ve bu dönemde annesinden dinlediği bir masalı Sit Nene'nin Masalları (2008) adı altında yayımladı. Bu çocuk kitabının gelirini kızların eğitimi fonuna, Türkan tiyatro oyunu ve Türkan kitabının özel basım telif gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne bağışladı.

Kulin, özel yaşamına ait anılarını 1940 sonrası dönemin olaylarıyla birlikte anlattığı ( Veda ve Umut'un devamı olarak) Hayat ve Hüzün'ü 2011'de yayımladı. Son anı kitabı Hayal'de (2014) ise yazarlık serüvenini aktardı, kendine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.

Kulin, toplumsal kaygılar, tarihe not düşmek, ülke tarihini gözler önüne sermek gibi çeşitli amaçlarla yapıtlar verdi (Yumru 2016:58). Yazar topluma karşı sorumlu olduğunu düşündüğü için yaşanılanları doğru yansıtarak toplumu aydınlatma ve bilinçlendirme gereği duydu.

Osmanlı ve günümüz Türkçesine hakimiyeti Kulin'i Türk dilini ustalıkla kullanan yazarlardan biri yaptı. Kulin'in çok okunmasının altında yatan sebeplerden biri karakterlerin doğal konuşma dilini kullanması oldu. Uzun cümlelerin doğru bir gramerle verilmesi sayesinde yazar, okurun çetrefilli cümleleri sıkılmadan, kolaylıkla anlamasını sağladı (Yumru 2016: 59). Kulin'e göre okurun yapıtlarına ilgi göstermesinin nedeni sade, akıcı bir dille, okura değer vererek olayları abartmadan, samimiyetle yazmasıdır (Milliyet gazetesi, 2003).

Yazarın yapıtlarının birçoğu dönemin tanıklığını yapması açısından başarılıdır. Kulin'in üretkenliği, toplumsal, siyasi olaylara duyarlılığı ve olayların ardından verdiği tepkileri, yazılı ve sözlü basının her zaman ilgi odağı oldu. Burjuva sınıfından geldiği, popüler edebiyat yapıtları yazdığı gibi olumsuz eleştirilerle mücadele etti. Eşinden boşanmış, maddi destek almadan yaşayan, çeşitli işlerde çalışan dört çocuklu bir kadın olarak verdiği savaşta bu tür bir yargılamayı haksızlık olarak değerlendirdi. Para kaygısıyla yazdığına dair eleştirileri reddetti ve dikkatini çeken olaylardan yapıtlarının konusunu belirlediğini dile getirdi (Aygündüz 2014).

Kulin, klasik roman anlayışı ve dil kullanımındaki başarısıyla, anlattıklarını okura görülebilir kıldı. On beş yıl kamera arkasında çalıştığı için, yapıtlarını vizörden bakar gibi anlattı. Akıcı anlatımı kitapla pek bağı olmayan kitleleri okumaya yönlendirdi. Bu nedenle de yayımladığı her kitapla çok satılan kitaplar listesine girdi, çok okunan ve sevilen bir yazar oldu. (http://www.youtube.com/watch*v=wtUUXjVz2ug).

Kulin, Türk edebiyatına yeni bir üslup, yeni bir tarz getirmedi, yapıtlarında büyük değişimler göstermedi. Ancak okumayan insanlara kitap okutan bir yazar oldu (Oğhan 2011). Kulin'in çağdaş ve insanî duyarlılıkları olan bir toplum yaratma isteği, yapıtları aracılığıyla verdiği iletiler, toplumun kültürel gelişimine katkı sağlaması ve kitap okumayı sevdirmesi açısından değerlidir. Sanatıyla toplumda bir fark yaratmayan sanatçının boşa kürek çektiğini söyleyen Kulin, yapıtlarıyla toplumun karanlık ve sorunlu noktalarına ışık tutmayı hedefledi. Ülkesine olan sevgisi; çağdaş, mutlu bir dünya özlemi, okurda karşılığını buldu ve onu dönemin sevilen yazarlarından biri yaptı.