LEBÎB, Hüseyin Abdulgafûr

(d. 1107/1695-96 - ö. 1182/1768-69)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

18. yüzyılın ilk yarısında yaşayan divan şairlerinden olan Lebîb, 1107/ 1695-96 yılında Diyarbakır’da doğdu. Hemen hemen ömrünün tamamını bu şehirde geçirdi. Asıl adı Hüseyin Abdulgafûr’dur. Ayrıca Kara Vâiz lakabıyla anılmış, memleketi dolayısıyla da Lebîb-i Âmidî olarak tanınmıştır. Dîvân'ında Diyarbakır'dan birçok yerde bahsedilir. "Şeyhiñ vatanda gurbeti tenbîhi bendedir / Âmid’dir işte baña vatan lîk ben garîb" gibi. Şâirin “akıllı, zeki, fatin, akıl ve zekâ sahibi” (Ş. Sâmî 1317: 1237) gibi anlamlara gelen Lebîb mahlasını, nasıl ve niçin aldığına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Eğitimi konusunda da fazla bir bilgi bulunmamakla birlikte, Fatin  Hâmî’den ders aldığını (1271: 357-358), Sâlim mülâzım sınıfından olduğunu (1315: 592), Râmiz Sultan Ahmed devrinde İstanbul’a gelerek ilimle meşgul olduğunu (Erdem 1994: 260) söyler. Yaklaşık yirmi yıl Diyarbakır’da müftülük yapması ve şiirlerinde dinî kavramlara ve medreselerde okutulan ders kitaplarına yer vermesi, düzenli bir medrese eğitimi aldığını göstermektedir. Şiirlerinden, Fars ve Türk edebiyatına ait önemli isimleri de okuduğu anlaşılmaktadır.  Bağdatlı İsmâil Paşa, Hediyyetü’l-Ârifîn adlı eserinde Lebîb’in torunu şâir Refî’’den bahsederken Refî’’in babasının Abdullah adında birisi olduğunu söyler (1955: 358). Şair de Dîvân’ındaki bir mersiyesinde İsmail adlı bir oğlundan bahseder. Torunlarına yazmış olduğu mersiye ve pend-namelerde Refî’, Emîn ve İbrâhim adlarındaki üç torunu olduğundan, Râgıp Mehmed Paşa’ya yazmış olduğu "Kahtiyye" şiirinde ise damadından ve kalabalık bir aileye sahip olduğundan bahseder (Kurtoğlu 2004:28). Şair çoğunlukla sıkıntılarla dolu bir hayat sürmüştür. Kalabalık bir aileye sahip olması ve zaman zaman maaş alamaması sebebiyle, kaside ve tarihlerinde hâlinden sürekli şikayet etmiştir. Diyarbakır’da umduğunu bulamayan Lebîb, son çare olarak İstanbul’a gidip talihini bir de orada denemek istemiş fakat bunda da muvaffak olamamıştır (Kurtoğlu 2004: 30-31). Lebîb’in evi Diyarbakır’da Hoca Ahmed Mahallesi’ndedir. 1147/1734-35’te yaptırdığı evi için Vâlî bir tarih yazmıştır (Kurtoğlu 2004: 31). Kaynaklara göre Lebîb âmâdır. Fakat bu rahatsızlığının ne zaman ortaya çıktığına dair kaynaklarda bir bilgi yoktur. Lebîb’in, son yıllarını büyük sıkıntılarla geçirdiği ömrü, 1182/1768-69 yılında yaklaşık 75 yaşında son bulmuş ve Rum (Urfa) Kapısı dışındaki kabristana defnedilmiştir (Beysanoğlu 1957: 242).

Lebîb, şiirlerinde samimi, sünnî bir Müslüman olarak karşımıza çıkar. Yaşadığı bölgede ortaya çıkan isyan girişimlerinde devletten yana bir tavır sergiler ve meydana gelen Kürt ve Kızılbaş (Surh-ser) isyanlarına karşı çıkar. Kendisine her zaman destek olan Çeteci Abdullah Paşa, Sarı Abdurrahman Paşa, ve Ali Paşa gibi isimlerle aynı şiir meclislerinde bulunduğu Vâlî ve Hâmî gibi şairlerden büyük bir saygıyla söz eder. 

Lebîb’in elde bulunan en önemli eseri Dîvân’ıdır.

1. Dîvân: Eserin 3 tam, 4 de eksik nüshası vardır. Tam nüshalar İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 234, Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Eserler 381 ve 382; eksik nüshalar ise Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Eserler 234/1, Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi A. Sırrı Levend Koleksiyonu 444, Mısır Milli Kütüphanesi TY. 1886, Diyarbakır Kütüphanesi 4428/A'da bulunmaktadır. Dîvân’da, 30 kaside, 9 musammat, 100 tarih, 146 gazel, 55 kıt’a, 16 lügaz, 46 muamma, 11 rübai, 14 müfret ve 6 küçük mesnevi yer almaktadır. Yaklaşık 6000 beyit civarındaki eserde nazım şekillerinin çoğuna örnek verilmiştir. Dîvân'ın tenkitli metni doktora tezi olarak hazırlanmıştır (Kurtoğlu 2004).

2. Tezyîl-i Fihrist-i Şâhân: 51 beyitlik bu eser, Solak-zâde Mehmed Hemdemî Çelebi (ö. 1657) tarafından kaleme alınan ve Osmanlı padişahlarını kronolojik olarak ele alan manzum bir tarihçe hüviyetindeki 92 beyitlik manzum Fihrist-i Şâhân’a yazılan zeyllerden biridir. Kaside şeklinde yazılan bu eser, Lebîb Dîvânı içerisinde yer almaktadır. Lebîb, zeylde Hemdemî’nin bıraktığı yerden, kendisinin ölümüne kadar olan dönemde tahtta bulunmuş padişahları (IV. Mehmed, II. Süleyman, II. Ahmed, II. Mustafa, III. Ahmed, I. Mahmud, III. Osman ve III. Mustafa) 51 beyit ile anlatmıştır (Kurtoğlu 2003: 320).

Lebîb’den bahseden kaynaklarda Dîvân’ının yanında Risâle mine’l-Usûl, Risâle mine’s-Siyâse ve Tâlikâtu’l-Beyzâvî adlarında üç ilmî eserinin daha olduğu kaydedilmektedir (Beysanoğlu 1957: 242). Ancak bunlara şu ana kadar rastlanmamıştır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi TY 6097’de bulunan ve Lebîb-i Âmidî ismine kayıtlı Surnâme-i Lebîb adlı eser ise aynı mahlası kullanan bir başka şair olan Ruznâmeci Lebîb’e aittir.

Dışa dönük, etrafında olup bitenlere karşı oldukça dikkatli bir şair olarak dikkati çeken Lebîb, devrindeki şiir ve eğlence meclislerinin değişmeyen konuklarından birisi olmuştur. Yaşadığı çevrede meydana gelen olaylarla da ilgilenmiş, 18. yüzyılın sosyal görüntüsü ile Diyarbakır ve çevresinde meydana gelen bazı isyan girişimlerini kaside ve tarihlerine aksettirmiştir. Uzunca bir süre müftülük yapmış olması sebebiyle şiirlerinde dinî kavramlara fazlaca yer veren şair, tasavvufla pek ilgilenmemiştir. Kaside ve tarihlerinde kuru ve didaktik bir görüntü sergileyen şair, musammat ve gazellerinde daha lirik ve coşkun bir söyleyiş yakalamıştır. Dîvân'ında tarihler büyük bir yekûn tutar. Lebîb, kimi şiirlerinde Nef’î’nin övme ve övünmedeki mübalağalı üslubunun, kimi şiirlerinde de Nedîm’in coşkun ve rahat söyleyişinin etkisinde kalmıştır. Bu iki büyük şair dışında Nâbî ile hemşehrileri Vâlî, Hâmî ve Âgâh da etkilendiği isimlerdendir. İstanbul'dan uzak bir taşra merkezinde yaşayan Lebîb, sınırlı imkanlarına rağmen kendisini tanıtmayı başarmış ve yörenin yetiştirdiği en önemli şairler arasında yer almıştır.

 

Kaynakça

Ali Emîrî (1328). Tezkire-i Şu’arâ-yı Âmid. İstanbul.

Ali Emîrî (1337). Osmanlı Vilâyet-i Şarkıyyesi. İstanbul.

Ali Emîrî. Tezkire-i Şu’arâ-yı Âmid. Millet Kütüphanesi Tarih 781/1.

Arslan, Mehmet (1993). “Ali Emîrî Efendi ve Tezkire-i Şu’arâ-yı Âmid.” Yedi İklim. (35): 70-77.

Aydemir, İbrahim Ahmet (1989). Refî’-i Âmidî. Yüksek Lisans Tezi. Bursa: Uludağ Üniversitesi.

Bağdatlı İsmail Paşa (1955). Hediyyetü’l-Ârifîn ve Asâru’l-Musannifîn. İstanbul: 1955.

Balin, Remzi (1972). Diyarbakır (Tarih-Coğrafya-Kültür). Diyarbakır: Balkanoğlu Matbaacılık.

Beysanoğlu, Şevket (1957). Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları. Ankara 

Beysanoğlu, Şevket (1963). Bütün Cepheleriyle Diyarbakır. İstanbul.

Beysanoğlu, Şevket (1967). Diyarbakır İl Yıllığı. Ankara.

Beysanoğlu, Şevket (1985). Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar. Ankara: Neyir Matbaası.

Beysanoğlu, Şevket (1992). Kültürümüzde Diyarbakır. Ankara: San Matbaası.

Beysanoğlu, Şevket (1993). “Tarihi Boyunca Diyarbakır’ın Bilim, Kültür ve Sanat Hayatına Toplu Bir Bakış.” Yedi İklim. (35): 51-53.

Bilkan, Ali Fuat (1997). Nâbi Divanı. İstanbul: MEB Yay.

Bursalı Mehmed Tahir (1333-1342). Osmanlı Müellifleri. 3 C. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Diyarbakır’ı Tanıtan Adam Şevket Beysanoğlu’na Yazarlık Hayatının 60. Yılı Armağanı (1998). Ankara: Ziya Gökalp Derneği Yay.

Fatin Davud (1271). Hâtimetü’l-Eş’âr. İstanbul: İstihkam Alayları Litografya Destgâhı.

Güner, G., N. Güner (2003). Ali Emîrî Efendi Esâmî-i Şu’arâ-yı Âmid. Ankara: Anıl Matbaası.

İsen, Mustafa (1993). “Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları Üzerine.” Yedi İklim. (35): 51-53.

İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (1965). III: 896-898.

Korkmaz, M. Şefik (1996). Diyarbakır Uleması: Arşiv Belgelerinde Son Devir. İstanbul: Melissa Matbaası.

Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî -  Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay. 

Kurtoğlu, Orhan (2003). “Solak-zâde Hemdemî’nin Fihrist-i Şâhân’ına İki Zeyl”. Diriözler Armağanı (ed. M. Fatih Köksal ve Ahmet Naci Baykoca). Ankara. 317-328.

Kurtoğlu, Orhan (2004). Lebîb Dîvânı (İnceleme-Tenkitli Metin-Sözlük). Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî veya Tezkire-i Meşâyih-i Osmâniyye. C. IV. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Mısır Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu (1870-1980) II (1989).  The General Egyptian Book Organization.

Müstakimzâde Süleyman Sa’deddin (2000). Mecelletü’n-Nisâb (Tıpkıbasım). Ankara: KB Yay.

Öztoprak, Nihat (2000). Refî-i Âmidî, Cân u Cânân. İstanbul: Türkgev Yay.

Şemseddin Sâmi (1896). Kâmûsu’l-A’lâm. C.V. İstanbul: Mihran Matbaası.

Uraz, Murat (yty.). Türk Edip ve Şâirleri. İstanbul: Tefeyyüz Kitaphanesi.

Yinanç, Mükrimin Halil (1977). “Diyarbekir”. İslâm Ansiklopedisi. C.III. İstanbul: MEB Yay. 601-626.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. ORHAN KURTOĞLU
Yayın Tarihi: 23.09.2013
Güncelleme Tarihi: 12.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Dîvân

Gazel 

mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün

Sabâ hatâ ile ol zülf-i yâre degmeyesin

Hazer ki hâtır-ı uşşâk-ı zâra degmeyesin

Derûn-ı sînede dil murgu şâh-ı aşkındır

Şikâr-ı dâmgeh-i şehryâra degmeyesin

Şehâ figân ile buldunsa kûy-ı uşşâkı

Nizâm-ı dil-keşi var ol diyâra degmeyesin

Hevâ-yı vasl ile bahr-i ümîd me'mendir

Sen ey sefîne-i dil ol kenâra degmeyesin

Safâsı kesret-i cevherledir çü mir’âtın

Lebîb dildeki jeng-i gubâra degmeyesin

(Kurtoğlu, Orhan (2004). Lebîb Dîvânı (İnceleme-Tenkitli Metin- Sözlük). Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi. 556.)


Gazel 

fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün

Zülfüñe bendeligim düşdü dehenden dehene

Teni canbâz-ı dilim atdı resenden resene

Bulmadı gonçe dehânın gibi bir gonçe-i ter

Gerçi çok geşt ü güzâr etdi çemenden çemene

Savlet-i pûşiş-i pîrâhenini gûş edicek

Cismini sardı semen şimdi kefenden kefene

Mûmyâ-yı mû-miyânını sarıp eyle ilâc

Üstühân-ı tenim ugratma şikenden şikene

Olur olmaz söze benzer deme güftâr-ı Lebîb

Fark çokdur gözümüñ nûru sühandan sühana

(Kurtoğlu, Orhan (2004). Lebîb Dîvânı (İnceleme-Tenkitli Metin- Sözlük). Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi. 567.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873Doğum YeriGörüntüle
4ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873Doğum YılıGörüntüle
7ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873Ölüm YılıGörüntüle
10ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?MeslekGörüntüle
11İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?MeslekGörüntüle
12VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873MeslekGörüntüle
13ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16ZİHNÎ, Zülfikârd. 1858 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17İhsan Işıkd. 4 Mayıs 1952 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18VÂSIF, Gülşenî-zâded. ? - ö. 1873Madde AdıGörüntüle