Madde Detay
MUHAMMED/MEHMED BİN ÂŞIK SELMÂNÜ'L-LÂZKÎ
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Eski kaynaklarda hayatı hakkında bilgiye rastlanmamaktadır. Hakkındaki bilgiler eserlerine ve yazmalardaki istinsah kayıtlarına dayanmaktadır. Künyesindeki “Lâzkî” kelimesi, Fuat Köprülü (1986: 342) ve onu referans alan bazı araştırmacılar (Özkan 2000: 76, Şentürk vd. 2004: 143) tarafından “Lâdikî” şeklinde okunmuşsa da bu okuyuşun hatalı olduğu istinsah kaydından anlaşılmaktadır. Buna göre yazarın memleketi, Suriye’nin Lâzkiye şehridir (Daşdemir 2007a: 40). Eserlerinde rastlanan bazı Kıpçak Türkçesi özellikleri ve künyesi onun, Memluk-Kıpçak sahasında yetişmiş bir Oğuz Türkü olduğunu düşündürmektedir. Keşfü’l-Me’ânî’ye göre şair, bir dönem Mekke’de bulunmuş; burada seçkin kimselerden ilim tahsil etmiş ve kıraat ilminde önemli bir mertebeye ulaşmıştır. Yazmaların istinsah kayıtlarındaki ibarelerden şairin 833/1429 tarihinden önce vefat ettiği anlaşılmaktadır. Muhammed bin Âşık Selmânüllâzkî’nin, Eski Anadolu Türkçesi özellikleri gösteren iki eseri bilinmektedir:
1. Keşfü’l-Me’ânî: 800/1397 yılında yazılmıştır. Kısa adı: Keşf’tir. Endülüs âlimlerinden Şâtibî’nin Hırzu’l-Emânî adlı kıraat ilminde bir tarik (eş-Şâtibiyye) oluşturmuş eserinin manzum bir tercümesidir. Ancak metin; Ca’berî, Ebû Şâme gibi çeşitli Şâtibî şerhçilerinden de yararlanılması itibarıyla birebir tercüme sayılmayıp şerh veya serbest tercüme özelliği göstermektedir. Hırzu’l-Emânî’deki bölüm başlıkları takip edilerek “yedi kıraat” (kıra’at-i seb’a) konusu işlenmekte; kıraatte usul (med, idgam, imale, vakf, ta-i tenis, izafet “ye”leri, lamlar vs.), surelerdeki kıraat farkları (ferşü’l-hurûf) ile tekbir konularında kıraat imam ve râvîlerinin ihtilafları anlatılmaktadır. 1628 beyittir. 3-150 beyit arasında değişen 33 bâba ayrılan manzumede 8 farklı aruz vezni kullanılmıştır. Mahlas beyti olmayan ve aa xa xa şeklinde kafiyelenen manzumelerin nazım şekli “nazm”dır. Kıraat konusunda yazılmış bilinen ilk Türkçe eser olması itibarıyla önemli olan metnin tek nüshası Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi'nde 197/1 demirbaş numarasıyla kayıtlı bir mecmua içerisindedir (vr. 2b-139a). Ancak mevcut yazmanın içinde nüsha farklarını gösteren birçok kaydın bulunması ve 27 beytinin Edirne İl Halk Kütüphanesi'ndeki bir mecmua içerisinde bulunması (bk. Bayramçavuş 1994: 49-51) Keşfü’l-Me’ânî’nin henüz ele geçmemiş başka nüshalarının da olduğunu göstermektedir. Bu nüsha asıl metinde geçen kıraat vecihlerini açıklayan birçok hâşiye içermektedir. Gerek asıl metin gerek hâşiyeler kısmı ilginç bazı grafik özellikler göstermektedir. Müellif nüshasından 833/1429-30’te istinsah edilmiştir. Eser, Muharrem Daşdemir tarafından yayımlanmıştır (2008).
2. Resmü Mâ fî’l-Mesâhif: Kısa adı Resm olan bu eserde, Şâtibî’nin ilk mushaflardaki hattı (resm-i hat, resm-i Osmânî) anlattığı Akîletü Etrâbi’l-Kasâ’id fî Esne’l- (Kasîde-i Ra’iyye) Makâsıd’ının, Ca’berî tarafından yapılmış şerhinin (Cemîletü Erbâbi’l-Merâsıd fi Şerhi Akîleti Etrâbi’l-Kasâ’id) bazı kısımları Türkçe olarak nazma çekilmiştir. 500 beyitten ve 29 bölümden oluşan manzumeler “nazm” nazım şekliyledir. bu metin, içinde Keşfü’l-Me’ânî’nin de yer aldığı Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi'nde 197/2 numarada kayıtlı mecmuanın içindedir (vr. 140b-184a). Nüshanın istinsah tarihi 833 Zilhicce/1430 Ağustos’tur. Eser üzerine bilimsel bir yayın yoktur.
Şair, bilimsel konuların işlendiği eserleri tercüme ettiği için manzumelerinde sanatçı kişiliği ön plana çıkmamıştır. Nitekim çok az sayıdaki beytin edebî nitelik taşıdığı görülmektedir. Her iki metinde teknik terimlerin dışında sade bir dil hakimdir. Sadece bazı beyitlerde çekimli Arapça fiilleri de ihtiva edecek şekilde Arapça-Türkçe melezi bir dil kullanılmıştır.
Kaynakça
Bayramçavuş Hülagü, Zehra (1994). Kavâ’id‑i Teysîr‑i Kur’ân: Metin-Tercüme-Sözlük-Ekler Dizini. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Daşdemir, Muharrem (2007a). “XIV. Yüzyıla Ait Türkçe Manzum Bir Şatibî Şerhi: Keşfü’l-Me’ânî”. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi .14 (35): 29-48.
Daşdemir, Muharrem (2007b): “Keşfü’l‑Me’ânî’nin Grafik Özellikleri”. Turkish Studies .Tunca Kortantamer Özel Sayısı-II 2 (4): 1119-1134.
Daşdemir, Muharrem (hzl.) (2008). Muhammed b. Âşık Selmânü'l-Lâzkî, Keşfü'l-Me’ânî (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Erzurum: Güneş Vakfı Yay.
Köprülü, M. Fuat (1986). Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Ötüken Yay.
Özkan, Mustafa (2000). Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi. İstanbul: Filiz Kitabevi Yay.
Şentürk, Ahmet Atillâ ve Ahmet Kartal (2004). Eski Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. MUHARREM DAŞDEMİRYayın Tarihi: 30.07.2013Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Keşfü’l-Me’ânî’den
Bâbu Mâ Yuzkerü Fîhi Esâmiyü’l-Kurrâ’
Ve’r-Rüvât Ve’r-Rumûz
Istılâh issi bu fennün diledi kim anıla
Kendüden sonra cihân içinde yahşı ad-ıla
İhtilâf-ı seb’a’ı kasd eyledi kim zabt ide
Tâ ki her bir kişi meşgûl olsa͜anı hâsıl kıla
İhtilâf-ı seb’adan inzâl-i Kur’ândur murâd
Kim lugâti seb’aya mahsûs kıldı Rabbünâ
Medd ü kasr u hemz ü telyîn ü imâledür bişi
İkisi terkîk ü tefhîm ehlini sorsan bana
Ol Kureyş-ile Yemendür Tay Sakîf ü ma’ Temîm
Hem Hüzeyl ü hem Hevâzindür ki zikr id[d]üm sana
Gerçi Kur’ân bunlarun dilince indi-se ne-var
Bil ki şartı var semâ’î cümle olmakdur rüvâ
Ba’zılar bu harfi istihbâr dirler hem haber
Emr ü nehy ü ve’t-tereccî ve’t-temennî ve’n-nidâ
Hill ü hürmet emr ü nehy ü ‘ibret ü zarbu’l-mesel
Bir haber mimmen seye’tî bir haber mimmen mezâ
Muhkem ü mücmel mübeyyen nass u zâhirdür bişi
Bir mü’evvel bir dahı te’vîlini idmez rüvâ
İhtilâf-ı seb’a’ı çok dürlü tevcîh iddiler
İhtilâf-ı lafzidür meşhûr mâ-beyne’l-kurâ
Mustafâ Cibrîl lafzından rivâyet eyledi
كَذا اُنْزِلْ عَلَيَّ يَا عُمَرْ lemmâ karâ
Çün kırâ’at yididür her birisi-çün bir kişi
Ehl-i Kur’ândan çıkardı iki râvî koşdı͜ana
Ebcedi mahsûs kıldı bunlarun-çun lâ-cerem
Şeyhin evvel zikr ider râvilerin sonra ana
Nâfi’ ü Kâlûn u Verşündür Ebec bil Mekkinün
Bezzi Kunbül bilesince olsa Dehez remzi͜ola
Bil Ebû Amr-ıla Dûrî Sûsinün Huttî Kelem
İbnü Âmir ma’ Hişâm [u] İbnü Zekvânun ola
Âsım u Şu’be-y-le Hafsundur Nasa’ lafz-ı Fazak
Hamzanundur ma’ Halef Hallâdı alsa yanına
Bil Kisâ’î kim Alîdür ma’ Ebi’l-Hâris Reset
Râvi âher Dûridür kim Bısri-çün didüg sana
Müfredâtun remzi budur kim sana zikr eyledük
Mücmelün remzin dahı bilgil ki müşkil kalmaya
Kûfiler kim Âsım u Hamza Alîdür sâ alur
Gayr-ı Nâfi’ altı kârî-çün bilindi remz-i hâ
Kûfi Şâmî zâlı aldı Kûfi Basrî gayn alur
Kûfi Mekkî remzi-çün menkût okındı uht-ı tâ
Şîn Kisâ’î Hamzadur ger bunlarun-la bulına
Şu’be kim Bû Bekr dirler Suhbe remz id mücmelâ
Hem Sıhâbı remz kıl Hafs u Kisâ’î Hamzadan
Amma Nâfi’ Şâmî Nâfi’ Mekki Bısrîdür Semâ
Hakk Mekki͜ İbnü’l-’Alâ kim Bısridür v’ângeh Nefer
Bu iki ma’ Yahsabî kim Şâmidür ayrılmaya
Hırmi Mekkî Nâfi’ündür Hısn Kûfî Nâfi’ün
Bundan artuk remzi yokdur kim didük önden sona
(Daşdemir, Muharrem (hzl.) (2008). Muhammed b. Âşık Selmanü'l-Lazki, Keşfü'l-me’ânî (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Erzurum: Güneş Vakfı Yay. 108-110.)
Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif’ten
Allâhümme A’simhâ Mine’r-Riyâ Ve’s-Süm’et ve
Yessirhâ Limen ve Ay Ba’d Mâ Semi’a
Her ki bismi’llâhı kable’l-hamd ol yâd eyledi
Mustafâ zikri-le âlun rûhını şâd eyledi
İsti’ânet diledi Hakdan bu ilm-i resm-içün
Hatt-ı mushâf mucebince elfâz inşâd eyledi
Fehmi kâsırlar murâdı-çün meger kim bu za’îf
Şems-içün pilon biçipdür aya lübbâd eyledi
Hatt-ı mushaf neydügin evvel bize bilmek gerek
Oldur ol kim Hakk anı Sıddîka irşâd eyledi
Bir gazâ Sıddîk devrinde kavî oldı meger
Ekser-i huffâzı ol gün dünyadan yâd eyledi
Çün Ömer bu hâli gördi devr Sıddîkun-ıdı
Geldi Sıddîkun katında durdı feryâd eyledi
Didi ger Kur’âna resm olmazsa bil key korkudur
Âkıbet ilhâm irişdi resmi bünyâz eyledi
Kâtibü’l-vahye kim ol Zeyd bin Sâbit ana
Emr kıldı tâ cerâyidden anı͜ifrâd eyledi
Vardı cem’ itdi cerâyidden suhûf itdi anı
Hafsaya kaldı sonında çün Ömer dâd eyledi
Devr Osmânun olınca Hafsada kaldı suhûf
Sonra Osmân anı cem’ itdi sekiz ‘add eyledi
Kendü-çün evvel yazılan mushafun adı imâm
Bâkisi andan yazıldı kim sekiz ad eyledi
Mekkî vü Şâmî vü Kûfî Basri Bahreyn ü Yemen
Bir Medîne-y-çün kodı bir kendüye͜isnâd eyledi
Mekke Bahreyn ü Yemende nüsha ma’lûm olmadı
Bâkisi meşhûr bişdür halk mu’tâd eyledi
Gerçi Kur’ân ma’nî-yi kâyim bi-zâti’l-bâridür
Lâkin istikrâ-y-içün elfâzı terdâd eyledi
Şartı elfâz-ı semâ’îdür hurûfı seb’adur
Hâlidür elfâzı mülhidden kim îrâd eyledi
İlleti cem’ oldı kim evvel zamânda her kişi
Bir kırâ’at yegledi bâkîden ilhâd eyledi
Anı gördi͜İbnü’l-Yemânî kim Hüzeyfedür adı
Geldi Osmânun katında bir bir isnâd eyledi
Abdu leh Zeyd Ubeyy ü Sa’d ki İbnü’l-Âs idi
Bunları Osmân Kureyşî lafza nukkâd eyledi
İhtilâf olsa bana arz idmedin yazman didi
Hak te’âlâ bunlarun gönlini münkâd eyledi
Yazdılar şol mûceb üzre kim suhufda var-ıdı
Bunlara uyanlarun Hak küllin azâd eyledi
(Muhammed bin Âşık Selmânüllâzkî. Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi. No. 197/2. vr. 140b-142a.).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 30.07.2013Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Keşfü’l-Me’ânî’den
Bâbu Mâ Yuzkerü Fîhi Esâmiyü’l-Kurrâ’
Ve’r-Rüvât Ve’r-Rumûz
Istılâh issi bu fennün diledi kim anıla
Kendüden sonra cihân içinde yahşı ad-ıla
İhtilâf-ı seb’a’ı kasd eyledi kim zabt ide
Tâ ki her bir kişi meşgûl olsa͜anı hâsıl kıla
İhtilâf-ı seb’adan inzâl-i Kur’ândur murâd
Kim lugâti seb’aya mahsûs kıldı Rabbünâ
Medd ü kasr u hemz ü telyîn ü imâledür bişi
İkisi terkîk ü tefhîm ehlini sorsan bana
Ol Kureyş-ile Yemendür Tay Sakîf ü ma’ Temîm
Hem Hüzeyl ü hem Hevâzindür ki zikr id[d]üm sana
Gerçi Kur’ân bunlarun dilince indi-se ne-var
Bil ki şartı var semâ’î cümle olmakdur rüvâ
Ba’zılar bu harfi istihbâr dirler hem haber
Emr ü nehy ü ve’t-tereccî ve’t-temennî ve’n-nidâ
Hill ü hürmet emr ü nehy ü ‘ibret ü zarbu’l-mesel
Bir haber mimmen seye’tî bir haber mimmen mezâ
Muhkem ü mücmel mübeyyen nass u zâhirdür bişi
Bir mü’evvel bir dahı te’vîlini idmez rüvâ
İhtilâf-ı seb’a’ı çok dürlü tevcîh iddiler
İhtilâf-ı lafzidür meşhûr mâ-beyne’l-kurâ
Mustafâ Cibrîl lafzından rivâyet eyledi
كَذا اُنْزِلْ عَلَيَّ يَا عُمَرْ lemmâ karâ
Çün kırâ’at yididür her birisi-çün bir kişi
Ehl-i Kur’ândan çıkardı iki râvî koşdı͜ana
Ebcedi mahsûs kıldı bunlarun-çun lâ-cerem
Şeyhin evvel zikr ider râvilerin sonra ana
Nâfi’ ü Kâlûn u Verşündür Ebec bil Mekkinün
Bezzi Kunbül bilesince olsa Dehez remzi͜ola
Bil Ebû Amr-ıla Dûrî Sûsinün Huttî Kelem
İbnü Âmir ma’ Hişâm [u] İbnü Zekvânun ola
Âsım u Şu’be-y-le Hafsundur Nasa’ lafz-ı Fazak
Hamzanundur ma’ Halef Hallâdı alsa yanına
Bil Kisâ’î kim Alîdür ma’ Ebi’l-Hâris Reset
Râvi âher Dûridür kim Bısri-çün didüg sana
Müfredâtun remzi budur kim sana zikr eyledük
Mücmelün remzin dahı bilgil ki müşkil kalmaya
Kûfiler kim Âsım u Hamza Alîdür sâ alur
Gayr-ı Nâfi’ altı kârî-çün bilindi remz-i hâ
Kûfi Şâmî zâlı aldı Kûfi Basrî gayn alur
Kûfi Mekkî remzi-çün menkût okındı uht-ı tâ
Şîn Kisâ’î Hamzadur ger bunlarun-la bulına
Şu’be kim Bû Bekr dirler Suhbe remz id mücmelâ
Hem Sıhâbı remz kıl Hafs u Kisâ’î Hamzadan
Amma Nâfi’ Şâmî Nâfi’ Mekki Bısrîdür Semâ
Hakk Mekki͜ İbnü’l-’Alâ kim Bısridür v’ângeh Nefer
Bu iki ma’ Yahsabî kim Şâmidür ayrılmaya
Hırmi Mekkî Nâfi’ündür Hısn Kûfî Nâfi’ün
Bundan artuk remzi yokdur kim didük önden sona
(Daşdemir, Muharrem (hzl.) (2008). Muhammed b. Âşık Selmanü'l-Lazki, Keşfü'l-me’ânî (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Erzurum: Güneş Vakfı Yay. 108-110.)
Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif’ten
Allâhümme A’simhâ Mine’r-Riyâ Ve’s-Süm’et ve
Yessirhâ Limen ve Ay Ba’d Mâ Semi’a
Her ki bismi’llâhı kable’l-hamd ol yâd eyledi
Mustafâ zikri-le âlun rûhını şâd eyledi
İsti’ânet diledi Hakdan bu ilm-i resm-içün
Hatt-ı mushâf mucebince elfâz inşâd eyledi
Fehmi kâsırlar murâdı-çün meger kim bu za’îf
Şems-içün pilon biçipdür aya lübbâd eyledi
Hatt-ı mushaf neydügin evvel bize bilmek gerek
Oldur ol kim Hakk anı Sıddîka irşâd eyledi
Bir gazâ Sıddîk devrinde kavî oldı meger
Ekser-i huffâzı ol gün dünyadan yâd eyledi
Çün Ömer bu hâli gördi devr Sıddîkun-ıdı
Geldi Sıddîkun katında durdı feryâd eyledi
Didi ger Kur’âna resm olmazsa bil key korkudur
Âkıbet ilhâm irişdi resmi bünyâz eyledi
Kâtibü’l-vahye kim ol Zeyd bin Sâbit ana
Emr kıldı tâ cerâyidden anı͜ifrâd eyledi
Vardı cem’ itdi cerâyidden suhûf itdi anı
Hafsaya kaldı sonında çün Ömer dâd eyledi
Devr Osmânun olınca Hafsada kaldı suhûf
Sonra Osmân anı cem’ itdi sekiz ‘add eyledi
Kendü-çün evvel yazılan mushafun adı imâm
Bâkisi andan yazıldı kim sekiz ad eyledi
Mekkî vü Şâmî vü Kûfî Basri Bahreyn ü Yemen
Bir Medîne-y-çün kodı bir kendüye͜isnâd eyledi
Mekke Bahreyn ü Yemende nüsha ma’lûm olmadı
Bâkisi meşhûr bişdür halk mu’tâd eyledi
Gerçi Kur’ân ma’nî-yi kâyim bi-zâti’l-bâridür
Lâkin istikrâ-y-içün elfâzı terdâd eyledi
Şartı elfâz-ı semâ’îdür hurûfı seb’adur
Hâlidür elfâzı mülhidden kim îrâd eyledi
İlleti cem’ oldı kim evvel zamânda her kişi
Bir kırâ’at yegledi bâkîden ilhâd eyledi
Anı gördi͜İbnü’l-Yemânî kim Hüzeyfedür adı
Geldi Osmânun katında bir bir isnâd eyledi
Abdu leh Zeyd Ubeyy ü Sa’d ki İbnü’l-Âs idi
Bunları Osmân Kureyşî lafza nukkâd eyledi
İhtilâf olsa bana arz idmedin yazman didi
Hak te’âlâ bunlarun gönlini münkâd eyledi
Yazdılar şol mûceb üzre kim suhufda var-ıdı
Bunlara uyanlarun Hak küllin azâd eyledi
(Muhammed bin Âşık Selmânüllâzkî. Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi. No. 197/2. vr. 140b-142a.).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Keşfü’l-Me’ânî’den
Bâbu Mâ Yuzkerü Fîhi Esâmiyü’l-Kurrâ’
Ve’r-Rüvât Ve’r-Rumûz
Istılâh issi bu fennün diledi kim anıla
Kendüden sonra cihân içinde yahşı ad-ıla
İhtilâf-ı seb’a’ı kasd eyledi kim zabt ide
Tâ ki her bir kişi meşgûl olsa͜anı hâsıl kıla
İhtilâf-ı seb’adan inzâl-i Kur’ândur murâd
Kim lugâti seb’aya mahsûs kıldı Rabbünâ
Medd ü kasr u hemz ü telyîn ü imâledür bişi
İkisi terkîk ü tefhîm ehlini sorsan bana
Ol Kureyş-ile Yemendür Tay Sakîf ü ma’ Temîm
Hem Hüzeyl ü hem Hevâzindür ki zikr id[d]üm sana
Gerçi Kur’ân bunlarun dilince indi-se ne-var
Bil ki şartı var semâ’î cümle olmakdur rüvâ
Ba’zılar bu harfi istihbâr dirler hem haber
Emr ü nehy ü ve’t-tereccî ve’t-temennî ve’n-nidâ
Hill ü hürmet emr ü nehy ü ‘ibret ü zarbu’l-mesel
Bir haber mimmen seye’tî bir haber mimmen mezâ
Muhkem ü mücmel mübeyyen nass u zâhirdür bişi
Bir mü’evvel bir dahı te’vîlini idmez rüvâ
İhtilâf-ı seb’a’ı çok dürlü tevcîh iddiler
İhtilâf-ı lafzidür meşhûr mâ-beyne’l-kurâ
Mustafâ Cibrîl lafzından rivâyet eyledi
كَذا اُنْزِلْ عَلَيَّ يَا عُمَرْ lemmâ karâ
Çün kırâ’at yididür her birisi-çün bir kişi
Ehl-i Kur’ândan çıkardı iki râvî koşdı͜ana
Ebcedi mahsûs kıldı bunlarun-çun lâ-cerem
Şeyhin evvel zikr ider râvilerin sonra ana
Nâfi’ ü Kâlûn u Verşündür Ebec bil Mekkinün
Bezzi Kunbül bilesince olsa Dehez remzi͜ola
Bil Ebû Amr-ıla Dûrî Sûsinün Huttî Kelem
İbnü Âmir ma’ Hişâm [u] İbnü Zekvânun ola
Âsım u Şu’be-y-le Hafsundur Nasa’ lafz-ı Fazak
Hamzanundur ma’ Halef Hallâdı alsa yanına
Bil Kisâ’î kim Alîdür ma’ Ebi’l-Hâris Reset
Râvi âher Dûridür kim Bısri-çün didüg sana
Müfredâtun remzi budur kim sana zikr eyledük
Mücmelün remzin dahı bilgil ki müşkil kalmaya
Kûfiler kim Âsım u Hamza Alîdür sâ alur
Gayr-ı Nâfi’ altı kârî-çün bilindi remz-i hâ
Kûfi Şâmî zâlı aldı Kûfi Basrî gayn alur
Kûfi Mekkî remzi-çün menkût okındı uht-ı tâ
Şîn Kisâ’î Hamzadur ger bunlarun-la bulına
Şu’be kim Bû Bekr dirler Suhbe remz id mücmelâ
Hem Sıhâbı remz kıl Hafs u Kisâ’î Hamzadan
Amma Nâfi’ Şâmî Nâfi’ Mekki Bısrîdür Semâ
Hakk Mekki͜ İbnü’l-’Alâ kim Bısridür v’ângeh Nefer
Bu iki ma’ Yahsabî kim Şâmidür ayrılmaya
Hırmi Mekkî Nâfi’ündür Hısn Kûfî Nâfi’ün
Bundan artuk remzi yokdur kim didük önden sona
(Daşdemir, Muharrem (hzl.) (2008). Muhammed b. Âşık Selmanü'l-Lazki, Keşfü'l-me’ânî (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Erzurum: Güneş Vakfı Yay. 108-110.)
Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif’ten
Allâhümme A’simhâ Mine’r-Riyâ Ve’s-Süm’et ve
Yessirhâ Limen ve Ay Ba’d Mâ Semi’a
Her ki bismi’llâhı kable’l-hamd ol yâd eyledi
Mustafâ zikri-le âlun rûhını şâd eyledi
İsti’ânet diledi Hakdan bu ilm-i resm-içün
Hatt-ı mushâf mucebince elfâz inşâd eyledi
Fehmi kâsırlar murâdı-çün meger kim bu za’îf
Şems-içün pilon biçipdür aya lübbâd eyledi
Hatt-ı mushaf neydügin evvel bize bilmek gerek
Oldur ol kim Hakk anı Sıddîka irşâd eyledi
Bir gazâ Sıddîk devrinde kavî oldı meger
Ekser-i huffâzı ol gün dünyadan yâd eyledi
Çün Ömer bu hâli gördi devr Sıddîkun-ıdı
Geldi Sıddîkun katında durdı feryâd eyledi
Didi ger Kur’âna resm olmazsa bil key korkudur
Âkıbet ilhâm irişdi resmi bünyâz eyledi
Kâtibü’l-vahye kim ol Zeyd bin Sâbit ana
Emr kıldı tâ cerâyidden anı͜ifrâd eyledi
Vardı cem’ itdi cerâyidden suhûf itdi anı
Hafsaya kaldı sonında çün Ömer dâd eyledi
Devr Osmânun olınca Hafsada kaldı suhûf
Sonra Osmân anı cem’ itdi sekiz ‘add eyledi
Kendü-çün evvel yazılan mushafun adı imâm
Bâkisi andan yazıldı kim sekiz ad eyledi
Mekkî vü Şâmî vü Kûfî Basri Bahreyn ü Yemen
Bir Medîne-y-çün kodı bir kendüye͜isnâd eyledi
Mekke Bahreyn ü Yemende nüsha ma’lûm olmadı
Bâkisi meşhûr bişdür halk mu’tâd eyledi
Gerçi Kur’ân ma’nî-yi kâyim bi-zâti’l-bâridür
Lâkin istikrâ-y-içün elfâzı terdâd eyledi
Şartı elfâz-ı semâ’îdür hurûfı seb’adur
Hâlidür elfâzı mülhidden kim îrâd eyledi
İlleti cem’ oldı kim evvel zamânda her kişi
Bir kırâ’at yegledi bâkîden ilhâd eyledi
Anı gördi͜İbnü’l-Yemânî kim Hüzeyfedür adı
Geldi Osmânun katında bir bir isnâd eyledi
Abdu leh Zeyd Ubeyy ü Sa’d ki İbnü’l-Âs idi
Bunları Osmân Kureyşî lafza nukkâd eyledi
İhtilâf olsa bana arz idmedin yazman didi
Hak te’âlâ bunlarun gönlini münkâd eyledi
Yazdılar şol mûceb üzre kim suhufda var-ıdı
Bunlara uyanlarun Hak küllin azâd eyledi
(Muhammed bin Âşık Selmânüllâzkî. Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi. No. 197/2. vr. 140b-142a.).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Keşfü’l-Me’ânî’den
Bâbu Mâ Yuzkerü Fîhi Esâmiyü’l-Kurrâ’
Ve’r-Rüvât Ve’r-Rumûz
Istılâh issi bu fennün diledi kim anıla
Kendüden sonra cihân içinde yahşı ad-ıla
İhtilâf-ı seb’a’ı kasd eyledi kim zabt ide
Tâ ki her bir kişi meşgûl olsa͜anı hâsıl kıla
İhtilâf-ı seb’adan inzâl-i Kur’ândur murâd
Kim lugâti seb’aya mahsûs kıldı Rabbünâ
Medd ü kasr u hemz ü telyîn ü imâledür bişi
İkisi terkîk ü tefhîm ehlini sorsan bana
Ol Kureyş-ile Yemendür Tay Sakîf ü ma’ Temîm
Hem Hüzeyl ü hem Hevâzindür ki zikr id[d]üm sana
Gerçi Kur’ân bunlarun dilince indi-se ne-var
Bil ki şartı var semâ’î cümle olmakdur rüvâ
Ba’zılar bu harfi istihbâr dirler hem haber
Emr ü nehy ü ve’t-tereccî ve’t-temennî ve’n-nidâ
Hill ü hürmet emr ü nehy ü ‘ibret ü zarbu’l-mesel
Bir haber mimmen seye’tî bir haber mimmen mezâ
Muhkem ü mücmel mübeyyen nass u zâhirdür bişi
Bir mü’evvel bir dahı te’vîlini idmez rüvâ
İhtilâf-ı seb’a’ı çok dürlü tevcîh iddiler
İhtilâf-ı lafzidür meşhûr mâ-beyne’l-kurâ
Mustafâ Cibrîl lafzından rivâyet eyledi
كَذا اُنْزِلْ عَلَيَّ يَا عُمَرْ lemmâ karâ
Çün kırâ’at yididür her birisi-çün bir kişi
Ehl-i Kur’ândan çıkardı iki râvî koşdı͜ana
Ebcedi mahsûs kıldı bunlarun-çun lâ-cerem
Şeyhin evvel zikr ider râvilerin sonra ana
Nâfi’ ü Kâlûn u Verşündür Ebec bil Mekkinün
Bezzi Kunbül bilesince olsa Dehez remzi͜ola
Bil Ebû Amr-ıla Dûrî Sûsinün Huttî Kelem
İbnü Âmir ma’ Hişâm [u] İbnü Zekvânun ola
Âsım u Şu’be-y-le Hafsundur Nasa’ lafz-ı Fazak
Hamzanundur ma’ Halef Hallâdı alsa yanına
Bil Kisâ’î kim Alîdür ma’ Ebi’l-Hâris Reset
Râvi âher Dûridür kim Bısri-çün didüg sana
Müfredâtun remzi budur kim sana zikr eyledük
Mücmelün remzin dahı bilgil ki müşkil kalmaya
Kûfiler kim Âsım u Hamza Alîdür sâ alur
Gayr-ı Nâfi’ altı kârî-çün bilindi remz-i hâ
Kûfi Şâmî zâlı aldı Kûfi Basrî gayn alur
Kûfi Mekkî remzi-çün menkût okındı uht-ı tâ
Şîn Kisâ’î Hamzadur ger bunlarun-la bulına
Şu’be kim Bû Bekr dirler Suhbe remz id mücmelâ
Hem Sıhâbı remz kıl Hafs u Kisâ’î Hamzadan
Amma Nâfi’ Şâmî Nâfi’ Mekki Bısrîdür Semâ
Hakk Mekki͜ İbnü’l-’Alâ kim Bısridür v’ângeh Nefer
Bu iki ma’ Yahsabî kim Şâmidür ayrılmaya
Hırmi Mekkî Nâfi’ündür Hısn Kûfî Nâfi’ün
Bundan artuk remzi yokdur kim didük önden sona
(Daşdemir, Muharrem (hzl.) (2008). Muhammed b. Âşık Selmanü'l-Lazki, Keşfü'l-me’ânî (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Tıpkıbasım). Erzurum: Güneş Vakfı Yay. 108-110.)
Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif’ten
Allâhümme A’simhâ Mine’r-Riyâ Ve’s-Süm’et ve
Yessirhâ Limen ve Ay Ba’d Mâ Semi’a
Her ki bismi’llâhı kable’l-hamd ol yâd eyledi
Mustafâ zikri-le âlun rûhını şâd eyledi
İsti’ânet diledi Hakdan bu ilm-i resm-içün
Hatt-ı mushâf mucebince elfâz inşâd eyledi
Fehmi kâsırlar murâdı-çün meger kim bu za’îf
Şems-içün pilon biçipdür aya lübbâd eyledi
Hatt-ı mushaf neydügin evvel bize bilmek gerek
Oldur ol kim Hakk anı Sıddîka irşâd eyledi
Bir gazâ Sıddîk devrinde kavî oldı meger
Ekser-i huffâzı ol gün dünyadan yâd eyledi
Çün Ömer bu hâli gördi devr Sıddîkun-ıdı
Geldi Sıddîkun katında durdı feryâd eyledi
Didi ger Kur’âna resm olmazsa bil key korkudur
Âkıbet ilhâm irişdi resmi bünyâz eyledi
Kâtibü’l-vahye kim ol Zeyd bin Sâbit ana
Emr kıldı tâ cerâyidden anı͜ifrâd eyledi
Vardı cem’ itdi cerâyidden suhûf itdi anı
Hafsaya kaldı sonında çün Ömer dâd eyledi
Devr Osmânun olınca Hafsada kaldı suhûf
Sonra Osmân anı cem’ itdi sekiz ‘add eyledi
Kendü-çün evvel yazılan mushafun adı imâm
Bâkisi andan yazıldı kim sekiz ad eyledi
Mekkî vü Şâmî vü Kûfî Basri Bahreyn ü Yemen
Bir Medîne-y-çün kodı bir kendüye͜isnâd eyledi
Mekke Bahreyn ü Yemende nüsha ma’lûm olmadı
Bâkisi meşhûr bişdür halk mu’tâd eyledi
Gerçi Kur’ân ma’nî-yi kâyim bi-zâti’l-bâridür
Lâkin istikrâ-y-içün elfâzı terdâd eyledi
Şartı elfâz-ı semâ’îdür hurûfı seb’adur
Hâlidür elfâzı mülhidden kim îrâd eyledi
İlleti cem’ oldı kim evvel zamânda her kişi
Bir kırâ’at yegledi bâkîden ilhâd eyledi
Anı gördi͜İbnü’l-Yemânî kim Hüzeyfedür adı
Geldi Osmânun katında bir bir isnâd eyledi
Abdu leh Zeyd Ubeyy ü Sa’d ki İbnü’l-Âs idi
Bunları Osmân Kureyşî lafza nukkâd eyledi
İhtilâf olsa bana arz idmedin yazman didi
Hak te’âlâ bunlarun gönlini münkâd eyledi
Yazdılar şol mûceb üzre kim suhufda var-ıdı
Bunlara uyanlarun Hak küllin azâd eyledi
(Muhammed bin Âşık Selmânüllâzkî. Resmü Mâ Fî’l-Mesâhif. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi. No. 197/2. vr. 140b-142a.).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HİMMETÎ, Himmetî Bey | d. ? - ö. 1590 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Vâ-nû Müzehher | d. 1912 - ö. 14 Nisan 2011 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MERKEZÎ, Şeyh Mûsâ Merkez Muslihiddîn Efendi | d. ? - ö. 1551-52 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HİMMETÎ, Himmetî Bey | d. ? - ö. 1590 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Vâ-nû Müzehher | d. 1912 - ö. 14 Nisan 2011 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MERKEZÎ, Şeyh Mûsâ Merkez Muslihiddîn Efendi | d. ? - ö. 1551-52 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HİMMETÎ, Himmetî Bey | d. ? - ö. 1590 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Vâ-nû Müzehher | d. 1912 - ö. 14 Nisan 2011 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MERKEZÎ, Şeyh Mûsâ Merkez Muslihiddîn Efendi | d. ? - ö. 1551-52 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HİMMETÎ, Himmetî Bey | d. ? - ö. 1590 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Vâ-nû Müzehher | d. 1912 - ö. 14 Nisan 2011 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | MERKEZÎ, Şeyh Mûsâ Merkez Muslihiddîn Efendi | d. ? - ö. 1551-52 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | HİMMETÎ, Himmetî Bey | d. ? - ö. 1590 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Vâ-nû Müzehher | d. 1912 - ö. 14 Nisan 2011 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | MERKEZÎ, Şeyh Mûsâ Merkez Muslihiddîn Efendi | d. ? - ö. 1551-52 | Madde Adı | Görüntüle |