Madde Detay
NAHÎFÎ, Şemseddîn, Şemsî-i Aydınî, Mevlânâ Şems-i Nahîfî, Şems-i Rumî, Gûyende Usta Şems
(d. 800-808 ?/1397-98 - 1405-06 ? - ö. 900/1494-95)
divan şairi, müzisyen
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl ismi Şemseddîn, mahlası Nahîfî’dir. Biyografik kaynaklarda kendisinden “Mevlânâ Şems-i Nahîfî, Şemsî-i Aydınî, Şems-i Rumî, Gûyende Usta Şems” olarak da söz edilen sanatçı, muhtemelen 800/1397-98 - 808/1397-1405 yılları arasında doğmuştur (Uslu 2007: 309). Aydınlıdır. Şeyhülislâm Minkârî-zâde Yahyâ Efendi’nin atasıdır. Hayatının büyük kısmını II. Murâd devrinde geçiren Şems-i Nahîfî, Fâtih Sultân Mehmed ve II. Bâyezîd devirlerinin de bir kısmını idrâk etti. İlk tahsilini memleketinde yaptı ve II. Murâd döneminde (1421-1444) Bağdat ve Tebriz’e gitti. Bu seyahatlerinde Arapça ve Farsça öğrenip kendini özellikle musiki alanında yetiştirdi. Sehî Bey (1325: 71), Arabistan ve Hindistan’a da gittiğini belirtmişse de bu, zayıf bir ihtimal olarak görülmüştür (Uslu 2010: 509). Sanatçının, Celayirliler zamanında Tebriz’de, Timurlular zamanında da Tebriz’de ve Bağdat’ta bulunduğunu tahmin eden Uslu, musiki mecmuasında Celayirli, Timurlu ve Bağdatlı bestecilerin bestelerine yer vermesini bunun işareti kabul etmiştir. Adı geçen yerlerde içinde musikinin de bulunduğu çeşitli ilimleri tahsil eden Şemseddîn, 1444 yılında başarılı bir müzisyen olarak Bursa’ya döndü. II. Murâd’ın ölümünden sonra Sultân II. Mehmed, onu Edirne Sarayı’na davet etti. Abdülkadîr-i Merâgî’nin Herat’tan Tebriz’e oradan da Anadolu’ya gelen oğlu Hâce Abdülazîz ile de tanıştı. Ancak bu tanışıklığın Tebriz’de mi yoksa daha sonra mı gerçekleştiği bilinmemektedir. Şemseddîn, Fâtih’in takdir ve iltifatlarını kazanarak nedimi oldu. Sultanın isteğiyle İran’ın büyük âlimlerinden Abdülkâdir Gulâbî adlı müzisyenle sanat üstatlığı noktasında mübahaselerde bulunarak kendini Osmanlı sarayında kabul ettirdi, üstünlüğünü gösterince de Gulâbî sarayı terk etmek zorunda kaldı. Sanatçı zaman zaman musikîşinâs arkadaşları Sâgarî ve Edirneli Kazzâz ile de bir araya gelip fasıllar yapardı (Uslu 2007: 310, 42). Mecdî, Şakâyık Tercümesi’nde Nahîfî’nin, edepsiz bir hareketle küstahlık edince gözden düştüğünü, bu sebeple padişahın çevresinden uzaklaştırıldığını, Bursa’da herkesten uzak kendi köşesinde Yetîme adlı kızı ile yaşamaya başladığını, zaman zaman inzivadan çıkıp musiki heveslilerine ders vererek geçimini sağladığını, padişah meclisinden atılmanın verdiği kederle de son yıllarında akli dengesinin bozulduğunu yazmıştır (Mecdî 1269: 231-232). Mehmed Süreyyâ Bey (Akbayar 1996: 1583) sanatçının içine düştüğü durumu “sultanın sunduğu nimetleri koruyamaması” ve “dimâğına halel” gelmesi şeklinde değerlendirmiştir. Nahîfî, 900/1494-95 tarihinde Bursa’da vefat etti ve Dede Efendi Mescidi haziresinde defnedildi.
Kimi kaynaklarda Nahîfî’nin derin bir musiki bilgisi olduğu ve “ilm-i edvâr”a dair kıymetli eserler yazdığı belirtilmiş, fakat bunların isimleri verilmemiştir (Bursalı Mehmed Tâhir 1324: 65; Mecdî 1269: 232). Mehmed Süreyyâ Bey ise, Bereket isimli bir eserinin varlığından söz etmiştir (Akbayar 1996: 1583). Fakat Uslu’ya (2007: 6, 43) göre Bereket, sanatçının Fâtih Sultân Mehmed döneminde tertiplediği, ancak kaynakların söz etmediği Mecmû’a-i Güfte’sine verilen yanlış bir isimdir. Aslı “Paris Bibliotheqe Nationale no. 290”da Küll-i Külliyât ez-ân Mevlânâ Kitâb-ı Edvâr-ı Şems-i Rûmî adıyla kayıtlı olan 278 varaklık bu mecmua, daha sonraki çalışmalar sonucunda Edvâr-ı Sultânî veya Mugam-ı Mûsikî olarak adlandırılmıştır. Nüshanın son varağında Türkçe bir gazel vardır. Bir kısmı da “Süleymaniye Kütüphanesi, Bağdatlı Vehbi Efendi no. 1002”de yer alan Mecmû’a-i Güfte tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (Uslu 2007). Nahîfî’nin başka eser yazıp yazmadığına dair kaynaklarda bir kayıt yoktur. Sehî Tezkiresi’ndeki (1325: 71) Türkçe beytin dışında bir şiiri de tespit edilememiştir. Şems-i Rûmî; üç dilde şiir söylemeye muktedir, meâni ve beyân konularında oldukça bilgili, daha çok hezele ilgi gösteren bir şairdir (Akbayar 1996: 1583).
Kaynakça
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmet Süreyyâ, Sicill-i Osmânî. C. 5. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Belîğ İsmâîl (1287). Târîh-i Burusa (Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefâyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân). Bursa.
Bursalı Mehmed Tâhir (1324). Aydın Vilâyetine Mensûb Meşâyîh, Ulemâ, Şuarâ, Müverrihîn ve Etibbânın Terâcim-i Ahvâli. İzmir.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî - Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Mecdî Mehmed Efendi (1269). Hadâiku’ş-Şakâyık. İstanbul.
Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul.
Şemseddîn Sâmî (1306). Kâmûsu’l-A’lâm. C. 4. İstanbul.
Uslu, Recep (2000). “Bir Musiki Kaynağından XV. Yüzyıl Musikisini Aydınlatan Bilgiler”. Journal of Turkish Studies. 24 (2): 281-296.
Uslu, Recep (2007). Fatih Sultan Mehmed Döneminde Mûsikî ve Şems-i Rûmî’nin Mecmûa-i Güftesi. İstanbul. İstanbul Fetih Cemiyeti Yay.
Uslu, Recep (2007).“Osmanlılar ve Timurlular Arasında İki Müzisyen”. Ölümünün 600. Yılında Emir Timur ve Mirası Uluslararası Sempozyumu Bildirileri. İstanbul. Doğu Kütüphanesi Yay. 307-311.
Uslu, Recep (2010). "Şems-i Rûmî". DİA. C. 38. İstanbul: TDV Yay. 509-510.
Yavuz, Fikri, İ. Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmânlı Müellifleri. C. 1. İstanbul: Meral Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAYYayın Tarihi: 12.02.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Beyt
Eşk-i çeşmüm dem-be-dem gözümden akar mâ gibi
Ten habâb olsa ne var kanlu yaşum deryâ gibi
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 71.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 12.02.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Beyt
Eşk-i çeşmüm dem-be-dem gözümden akar mâ gibi
Ten habâb olsa ne var kanlu yaşum deryâ gibi
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 71.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Beyt
Eşk-i çeşmüm dem-be-dem gözümden akar mâ gibi
Ten habâb olsa ne var kanlu yaşum deryâ gibi
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 71.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Beyt
Eşk-i çeşmüm dem-be-dem gözümden akar mâ gibi
Ten habâb olsa ne var kanlu yaşum deryâ gibi
(Sehî Bey (1325). Tezkire-i Sehî. İstanbul. 71.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Meslek | Görüntüle |
12 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Halit Payza | d. 23 Ağustos 1958 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Zeki Mesut Alsan | d. 15 Mayıs 1889 - ö. 24 Eylül 1984 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | KÖŞKDERELİ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |