Madde Detay
NÂYÎ, Nâyî Osman Dede
(d. ?/? - ö. 1142/1729-30)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İsmi Osman, mahlâsı Nâyî'dir. Halk arasında ney çalmadaki mahareti sebebiyle “Kutb-ı Nâyî” adıyla şöhret kazandı (Çifçi:396). İstanbul'da Şeyh Vefâ türbesi yakınlarında doğdu. Hüseyin Ayvansarayî ve Hüseyin Vassaf, onun Gelibolulu olduğunu, küçük yaşlarda öğrenim için İstanbul'a geldiğini söylüyorsa da bütün tezkirelerde ve diğer kaynaklarda İstanbul'da doğduğu kaydedilmektedir. Babası, Süleymaniye Darü’ş-şifâsı Reisü’l-hüddâmı Süleyman Efendidir. Nâyî, güzel sanatların musiki, şiir ve hat gibi kollarında çalışmaya başladı. Meşhur hattat Nefeszâde İsmail Efendi'den (ö.1090/1679-80) sülüs ve nesih yazılarını meşketti. "Dergehine Hazret-i Rûmî’nin eyle intisâb / Mevlevî şev Mevlevî şev Mevlevî şev Mevlevî” diyerek, 1083/1672’de Galata Mevlevîhânesi şeyhi Gavsî Ahmed Dede’ye intisap etti (Çapan 2005: 669). Gece gündüz onun hizmetinde bulunan şair, başta mûsikî, şiir ve hat olmak üzere her bakımdan ondan istifade etti. Bir taraftan Arapça ve Farsça öğrenirken, bir taraftan da ney üflemeyi, güzel yazı yazmayı öğrendi. Kabiliyetlerini gören Gavsî Dede tarafından damat ve tekkeye neyzenbaşı yapıldı. Şeyhinin kızı Hatice Hanım'la evlenen Osman Dede, neyzenbaşılığı döneminde bestekârlık ve musiki nazariyatı konusunda da ileri bir seviyeye ulaştı (Erguner 2007: 461). On sekiz sene neyzenbaşılık görevinde bulundu (İnce 2005: 637). Ayrıca Gavsî Dede'nin mesnevi derslerinde kârîlik vazifesini ifa etti. Gavsî Dede’nin 1109/1697-98’de vefatından sonra Galata Mevlevihanesi'nin şeyhi oldu (Genç 2000: 498). Tekkede Mesnevî dersleri verdi. Şeyhlik döneminin önemli bir kısmı devlet erkânının ilim, sanat, edebiyat ve musikiye yakın ilgi duyduğu Lale Devri'ne rastlar. Bu dönemde III. Ahmed ve Sadrazam Damad İbrahim Paşa'nın teşvik ve himayesini gördü (Erguner 2007: 461). 1142/1729-30 yılında vefat etti ve Galata Mevlevîhânesi’ne defnedildi. 1944 yılında Maarif Vekili Hasan Ali Yücel günümüzdeki mezar taşını diktirmiştir. Vefatına, "Osman Dede göçtü ola sırrı bâkî" (Seyyid Vehbî); "Değişti devr-i bâkî ile fânîyi Dede Osman" (Tahirül- Mevlevî); "Adne gitti asr kutbu Mevlevî Osman Dede" (Nazîr) mısraları tarih düşürülmüştür. Oğlu Sırrî Abdü’l-Bâkî Dede daha sonra aynı Mevlevihane'de şeyhlik yapmış, kızı Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Kütahyalı Seyyid Ebubekir Dede ile evlenmiştir. Bu mevlevîhânede şeyhlik yapan ve her biri tanınmış birer musikişinas olan Ali Nutkî, Abdülbaki Nasır ve Abdürrahim Künhî dedeler Osman Dede'nin kızının çocuklarıdır (Erguner 2007: 461).
Kaynaklarda "âlim, ârif, zâhid, sâdık bir derviş ve riyâsız bir şeyh" olarak anılır. Musîkî ilminde yetkin olmasının yanı sıra ney çalmasıyla da çevresindekiler üzerinde büyük etkiler bırakmıştır. Sâlim, onun bestecilikteki maharet ve üretkenliğini anlatırken "Nitekim harf ve kelime yazıyormuş gibi ses ve nağmeleri kaydetmiştir" (İnce 2005: 636-37) der. Hattatlığı da olan Nâyî Dede, ta’lik yazı yazmada mahirdir.
Hz. Peygamber’in mucizelerini ihtivâ eden Ravzatü’l-İcâz fi’l-Mu’cizâti’l-Mümtâz (Çapan 2005: 670; Bursalı Mehmed Tahir 1333-42: II/454), ârifâne ve âşıkâne Mirâciye manzumesi, Zübde-i Makâlât-ı Şems, Nota-i Türkî ve Kitâb-ı Edvâr olarak da anılan mûsikî ilmine dair Risâle-i Edvâr (Bursalı Mehmed Tahir 1333-42: II/454), Farsça Rabt-ı Ta'birât-ı Musikî (Erguner 1991; Harirî-Akdoğu 1992) ve Şerh-i Münşeât-ı Nâbî adlı eserleri vardır (Milli Ktp. nr: 06 Hk 25/3). Şiir ve inşâda başarılı bir şair olarak tanınan Nâyî'nin naat ve mi’râciyeleri mevcuttur. Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’de Dîvân'ı olduğu söylenip şiirlerinden ve Neşâtî Dede’ye yazdığı nazirelerden örnek veriliyorsa da Dîvân elde değildir. Neşâtî Dede'nin "nihânuz" redifli gazeline yazdığı nazireye "Eserlerinden Örnekler" kısmında yer verilmiştir. Neşâtî ve Nâyî Dede'nin bu şiirleri üzerine de bir çalışma yapılmıştır (Çakır 2006). Ravzatü’l-İcâz fi’l-Mu’cizâti’l-Mümtâz adlı eseri üzerine bir doktora tezi hazırlanmış (Çakır 1998) ve bazı şiirleri yayımlanmıştır (Çakır 1999). Mi’râciyeleri muhtelif kütüphanelerde bulunmaktadır (Milli Ktp. nr: 06 Mil Yz A 1983/4; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Bl. nr: 910/3, 1476, 1921/2, O.27/24; Mevlana Müzesi Türkçe Yazmaları nr: 1172, 2454/3; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Selimiye Camii 183/2). Mirâciyesi ile ilgili de çalışmalar yapışmıştır (Revnakoğlu 1954; Akar 1981; Akar 1987).
Nâyî mahlâsıyla şiirler yazan Osman Dede, devrinde tasavvufî gazelleri, mesnevi şeklinde yazdığı mi’râciyesi, âşıkâne şiirleri ve na’atları ile tanınmıştır. Osman Dede’nin bu gün elimizde üçü tamam biri noksan olmak üzere dört âyîni ile bir mi’raciye bestesi mevcuttur. Mi’raciyesinin de bir bahri unutulmuştur, sadece güfte hâlinde mevcuttur. Aynı zamanda Rabt-ı Tabi’at-ı Musiki isimli Farsça edvâr kitabına sahip olan Osman Dede, Yılmaz Öztuna’ya göre dinî ve tasavvufî bestekârlarımızın en büyüklerinden biri, hatta en büyüğü sayılabilir. Bach ve Handel Protestan musikisinde neyse, Sünnî İslâm ve Mevlevî musikisinde de Osman Dede odur (Öztuna 1990: 169-70).
Kaynakça
Akar, Metin (1981). "Nâyî Osman Dede ve Mi'râciyesi". SÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi. (1):1-16.
Akar, Metin (1987). Türk Edebiyatında Manzum Mi'raciyeler. Ankara: KB Yay.
Akkuş, Mehmet-Yılmaz, Ali (hzl) (2006). Hüseyin Vassaf Sefine. C.IV-V. İstanbul. 72-73;175-177.
Ayvansaraylı Hafız Hüseyin (2012). Vefayât-ı Ayvansarâyî. İzmir: Tıbyan Yay.
Bursalı Mehmed Tâhir (1333-42). Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Matbaa-i Âmire. II/454.
Çakır, Müjgan (1998). Nâyî Osman Dede: Hayatı, Sanatı, Eserleri ve Ravzatü'l-İcâz fi'l-Mu'cizâti'l-Mümtâzı. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Çakır, Müjgan (1999). "Kutbu'n-Nâyî Osman Dede'nin Şiirleri." İlmî Araştırmalar. (8) : 307-13.
Çakır, Müjgan (2006). “Bir Gazelin Tarihî Seyri: ‘Nihânız’ Redifli Şiirin Tesirleri ve Nâyî Osman Dede’nin Nazîresinin Şerhi Denemesi.” MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi. (5): 71-79.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safayî Efendi Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay. 669-72.
Erdem, Avnî (1999). Musikişinas Divan şairleri. Ankara: Türk Sanatı ve Eğitimi Vakfı Yay. 315.
Erguner, Süleyman (1991). Kutb-ı Nâyî Osman Dede ve Rabt-ı Ta’birat-ı Musiki. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Erguner, Süleyman (2007). "Osman Dede, Nâyî". İslam Ansiklopedisi. C.33. İstanbul: TDV Yay. 461-62.
Fares Harirî-Onur Akdoğu (1992). Rabt-ı Ta'birât-ı Musiki. Akademi Kitabevi.
Fatin Davud (1271). Tezkire-i Hâtimetü’l-Eş'âr. İstanbul: Taşbaskı.396
Genç, İlhan (hzl.)(2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 498-501.
İnce, Adnan (hzl.)(2005). Salim Efendi Tezkiretü’ş-Şu'arâ. Ankara: AKM Yay.. 636-38.
Nayî Osmân Dede. Şerh-i Münşeât-ı Nâbî. 06 HK 25/3. 83b-88a.
Öztuna, Yılmaz (1990). Türk Musikisi Ansiklopedisi. C.II. İstanbul.169-170.
Revnakoğlu, Cemaleddin Server (1954). "Kutb-i Nâyî Şeyh Osman Dede ve Mi'raciyesi". Yeni Tarih Dünyası. İstanbul. (11/15): 615.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Biz çâh-ı gam-ı aşk-ı dil-ârâda nihânuz
Yûsuf-sıfatuz râz-ı Züleyhâda nihânuz
Bezminde anun raks ile devrânda kadehler
Biz cür’a-keşânuz terh-i sahbâda nihânuz
Ol lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Biz lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Reh-rev geçerüz Ka’be-i kûyında biz ammâ
Dil-dârı temâşâ içün ol câda nihânuz
Şermende-i ahkâm-ı kazâyuz sözümüz yok
Kâ’il be-rızâyuz der-i Mevlâ’da nihânuz
Pertev-fiken oldukda hâr-ı âlem-i lâhût
Biz lâyı koduk ma’nî-i illâda nihânuz
Âzürde olurmuş bizi gördükce o meh-rû
Hâküz yine hâk içre kemîn-dâde nihânuz
Âzâdi-i gam itdi bizi gam-zede-i aşk
Nâyî gibi biz tekye-i Monlâda nihânuz
(Genç, İlhân (hzl.) (2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 500-501).
***
Mi’râciye
Fasl-ı evvel Der Makâm-ı Segâh (Güfte: Nâyî)
Evvel Allah adını yâd eyleriz
Dil dil okumuş kalbi dilşâd eyleriz
Zikr-i Hak’la nutk-ı irşâd eyleriz
Her harâb-âbâdı âbâd eyleriz
Mustafâ’nın mu’cizâtın söyleriz
Her kim eylerse Muhammed vasfını
Âkibet Mahmûd eder Hak ismini
***
Bestenigâr
Kim onun zât-ı şerîfîn âşikâr
Ba’is-i mevcûd etdi Girdgâr
Onun için cümleden efdâldir ol
Onun için berter ü ekmeldir ol
Onun çün yaratıldı şeş cihet
Arş ü uferş ü heft deryâ hem nebât
Ana verdi Hak hakâyık sırrını
Ana bildirdi dekâyık sırrını
Her ne kim ikrâm kıldı zâtına
Hazm edip ikram bildi zâtına
Aşk-ı hubbi kıldı zâtına salât
Essalât ey mahzar-ı zât essalât
***
Müstear
Ey hakâyık âşıkı gûş et beni
Kim Muhammed’den habîr edem seni
Zât-ı pâkin bilmeğe guş ol
Aklını der başına pür-hûş ol
(Öztuna, Yılmaz (1990). Türk Musikisi Ansiklopedisi. İstanbul: C. II. 169-170).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.02.2015Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Biz çâh-ı gam-ı aşk-ı dil-ârâda nihânuz
Yûsuf-sıfatuz râz-ı Züleyhâda nihânuz
Bezminde anun raks ile devrânda kadehler
Biz cür’a-keşânuz terh-i sahbâda nihânuz
Ol lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Biz lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Reh-rev geçerüz Ka’be-i kûyında biz ammâ
Dil-dârı temâşâ içün ol câda nihânuz
Şermende-i ahkâm-ı kazâyuz sözümüz yok
Kâ’il be-rızâyuz der-i Mevlâ’da nihânuz
Pertev-fiken oldukda hâr-ı âlem-i lâhût
Biz lâyı koduk ma’nî-i illâda nihânuz
Âzürde olurmuş bizi gördükce o meh-rû
Hâküz yine hâk içre kemîn-dâde nihânuz
Âzâdi-i gam itdi bizi gam-zede-i aşk
Nâyî gibi biz tekye-i Monlâda nihânuz
(Genç, İlhân (hzl.) (2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 500-501).
***
Mi’râciye
Fasl-ı evvel Der Makâm-ı Segâh (Güfte: Nâyî)
Evvel Allah adını yâd eyleriz
Dil dil okumuş kalbi dilşâd eyleriz
Zikr-i Hak’la nutk-ı irşâd eyleriz
Her harâb-âbâdı âbâd eyleriz
Mustafâ’nın mu’cizâtın söyleriz
Her kim eylerse Muhammed vasfını
Âkibet Mahmûd eder Hak ismini
***
Bestenigâr
Kim onun zât-ı şerîfîn âşikâr
Ba’is-i mevcûd etdi Girdgâr
Onun için cümleden efdâldir ol
Onun için berter ü ekmeldir ol
Onun çün yaratıldı şeş cihet
Arş ü uferş ü heft deryâ hem nebât
Ana verdi Hak hakâyık sırrını
Ana bildirdi dekâyık sırrını
Her ne kim ikrâm kıldı zâtına
Hazm edip ikram bildi zâtına
Aşk-ı hubbi kıldı zâtına salât
Essalât ey mahzar-ı zât essalât
***
Müstear
Ey hakâyık âşıkı gûş et beni
Kim Muhammed’den habîr edem seni
Zât-ı pâkin bilmeğe guş ol
Aklını der başına pür-hûş ol
(Öztuna, Yılmaz (1990). Türk Musikisi Ansiklopedisi. İstanbul: C. II. 169-170).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Biz çâh-ı gam-ı aşk-ı dil-ârâda nihânuz
Yûsuf-sıfatuz râz-ı Züleyhâda nihânuz
Bezminde anun raks ile devrânda kadehler
Biz cür’a-keşânuz terh-i sahbâda nihânuz
Ol lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Biz lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Reh-rev geçerüz Ka’be-i kûyında biz ammâ
Dil-dârı temâşâ içün ol câda nihânuz
Şermende-i ahkâm-ı kazâyuz sözümüz yok
Kâ’il be-rızâyuz der-i Mevlâ’da nihânuz
Pertev-fiken oldukda hâr-ı âlem-i lâhût
Biz lâyı koduk ma’nî-i illâda nihânuz
Âzürde olurmuş bizi gördükce o meh-rû
Hâküz yine hâk içre kemîn-dâde nihânuz
Âzâdi-i gam itdi bizi gam-zede-i aşk
Nâyî gibi biz tekye-i Monlâda nihânuz
(Genç, İlhân (hzl.) (2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 500-501).
***
Mi’râciye
Fasl-ı evvel Der Makâm-ı Segâh (Güfte: Nâyî)
Evvel Allah adını yâd eyleriz
Dil dil okumuş kalbi dilşâd eyleriz
Zikr-i Hak’la nutk-ı irşâd eyleriz
Her harâb-âbâdı âbâd eyleriz
Mustafâ’nın mu’cizâtın söyleriz
Her kim eylerse Muhammed vasfını
Âkibet Mahmûd eder Hak ismini
***
Bestenigâr
Kim onun zât-ı şerîfîn âşikâr
Ba’is-i mevcûd etdi Girdgâr
Onun için cümleden efdâldir ol
Onun için berter ü ekmeldir ol
Onun çün yaratıldı şeş cihet
Arş ü uferş ü heft deryâ hem nebât
Ana verdi Hak hakâyık sırrını
Ana bildirdi dekâyık sırrını
Her ne kim ikrâm kıldı zâtına
Hazm edip ikram bildi zâtına
Aşk-ı hubbi kıldı zâtına salât
Essalât ey mahzar-ı zât essalât
***
Müstear
Ey hakâyık âşıkı gûş et beni
Kim Muhammed’den habîr edem seni
Zât-ı pâkin bilmeğe guş ol
Aklını der başına pür-hûş ol
(Öztuna, Yılmaz (1990). Türk Musikisi Ansiklopedisi. İstanbul: C. II. 169-170).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Biz çâh-ı gam-ı aşk-ı dil-ârâda nihânuz
Yûsuf-sıfatuz râz-ı Züleyhâda nihânuz
Bezminde anun raks ile devrânda kadehler
Biz cür’a-keşânuz terh-i sahbâda nihânuz
Ol lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Biz lem’a-i ruhsâre-i zîbâda nihânuz
Reh-rev geçerüz Ka’be-i kûyında biz ammâ
Dil-dârı temâşâ içün ol câda nihânuz
Şermende-i ahkâm-ı kazâyuz sözümüz yok
Kâ’il be-rızâyuz der-i Mevlâ’da nihânuz
Pertev-fiken oldukda hâr-ı âlem-i lâhût
Biz lâyı koduk ma’nî-i illâda nihânuz
Âzürde olurmuş bizi gördükce o meh-rû
Hâküz yine hâk içre kemîn-dâde nihânuz
Âzâdi-i gam itdi bizi gam-zede-i aşk
Nâyî gibi biz tekye-i Monlâda nihânuz
(Genç, İlhân (hzl.) (2000). Esrar Dede Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay. 500-501).
***
Mi’râciye
Fasl-ı evvel Der Makâm-ı Segâh (Güfte: Nâyî)
Evvel Allah adını yâd eyleriz
Dil dil okumuş kalbi dilşâd eyleriz
Zikr-i Hak’la nutk-ı irşâd eyleriz
Her harâb-âbâdı âbâd eyleriz
Mustafâ’nın mu’cizâtın söyleriz
Her kim eylerse Muhammed vasfını
Âkibet Mahmûd eder Hak ismini
***
Bestenigâr
Kim onun zât-ı şerîfîn âşikâr
Ba’is-i mevcûd etdi Girdgâr
Onun için cümleden efdâldir ol
Onun için berter ü ekmeldir ol
Onun çün yaratıldı şeş cihet
Arş ü uferş ü heft deryâ hem nebât
Ana verdi Hak hakâyık sırrını
Ana bildirdi dekâyık sırrını
Her ne kim ikrâm kıldı zâtına
Hazm edip ikram bildi zâtına
Aşk-ı hubbi kıldı zâtına salât
Essalât ey mahzar-ı zât essalât
***
Müstear
Ey hakâyık âşıkı gûş et beni
Kim Muhammed’den habîr edem seni
Zât-ı pâkin bilmeğe guş ol
Aklını der başına pür-hûş ol
(Öztuna, Yılmaz (1990). Türk Musikisi Ansiklopedisi. İstanbul: C. II. 169-170).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Meslek | Görüntüle |
11 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Meslek | Görüntüle |
12 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Meslek | Görüntüle |
13 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | İZZET MOLLÂ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | d. 1786 - ö. 1829 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Nahit Sırrı Örik | d. 22 Mayıs 1895 - ö. 18 Ocak1960 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Azmi Güleç | d. 1924 - ö. 21 Şubat 1979 | Madde Adı | Görüntüle |