Madde Detay
NESÎB, Seyyid Mehmed (İkibayraklı-zâde)
(d. 1153/1740-41 - ö. 17 Şevval 1204/30 Haziran 1790)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1153/ 1740-41 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mehmed olan ve akranı arasında “İkibayraklı-zâde” (veya “İkiyapraklı-zâde”) diye tanınan şairin babası, devlet hizmetinde kapıcıbaşılık derecesine çıkmış Seyyid Süleyman Ağa’dır. Mehmed, çocukluk ve gençlik çağında çeşitli ilimlere dair bilgi edinerek kendisini yetiştirdi ve henüz 20 yaşındayken üstat olarak anılmaya başlandı. Şiir ve nesir sahasında ise keskin dilli ve ifadesi renkli bir tarz icat etti. Bu sırada Halep valisi Bekir Paşa’nın mühürdarı olarak adı geçen şehre gitti. Silahşorlukta ve savaş aletleri yapımında benzerlerinden üstündü. Daha sonra bilgisinin rağbet görmesini sağlayacak sadrazam mektupçuluğu odasına tayin edildi. Zarif meşrebi sayesinde, şiir ve nesri seven Nişancı Mehmed Emîn Paşa tarafından beğenilerek desteklendi. Bir müddet divan kâtipliklerinde istihdam edildi; bilgisi takdir edildiğinden reîs-i küttaplığa yükseltildi. Bekir Paşa sadrazamlığı döneminde, kaymakamlık ser-halifesi oldu. 1195/1780-81’de küçük vakıflar muhasebecisi, 1199/1784-85 yılında beylikçi oldu. Birkaç ay sonra mektupçu tayin edilen şair, küçük tezkirecilik vekâletiyle devletin ileri gelen adamlarından sayıldı. Sözünün güzelliği beğenilmekte ve yazış ustalığı takdir edilmekteydi. Yaz aylarında Kandilli’deki sahil evinde oturur; kışlarda İstanbul ve çevresindeki yerlerde vakit geçirirdi. Nüktedan ve hoşsohbet bir insan olan Nesîb, ciddiyet ve mizahı şahsında birleştirmişti. Onun meclisinde ilim ve sanata ait mevzular konuşulur; güç meseleler çözülürdü.
Sekiz sene kadar resmî vazifeden azledilmiş hâlde kalan Nesib, bu yıllarda kalender meşrepli kimselerle yeme, içme ve eğlenceyle vakit geçirdi. İran’dan gönderilen Farsça bir mektubu çevirmesi ve ona uygun bir cevap yazmasına karşılık, tekrar devlet hizmetine girdi ve Kudüs tarafına memur olarak gönderildi. Oradan döndükten sonra bazı divan mansıplarında bulundu. Osmanlı ordusu 1201/1786-87 yılında Nemçe ve Moskof seferlerine çıktığında piyade mukabeleciliğine getirildi. 1203/1788-89 yılında şıkk-ı evvel mektupçuluğuna, daha sonra maliye tezkireciliği vekâletine tayin edildi. Bir yıl sonra bu vekillikten ayrılan şair, tutulduğu istiska (siroz) hastalığı neticesi, 17 Şevval 1204 (30 Haziran 1790) tarihinde öldü. Mezarı, Rumelihisarındaki Şehîdler (sonraki adıyla Kayalar) kabristanındadır.
Nesîb, sağlığında manzumelerini kayda geçirmemiş; kendisinin şiir ve mektupları ölümünü müteakip zamanlarda dostları tarafından bir araya getirilerek kitaplaştırılmıştır. Nesîb’in elde biri bazı manzumelerini, diğeri birtakım mektuplarını ihtiva eden iki eseri vardır:
1. Dîvân-ı Seyyid Mehmed Nesîb: Şairin bazı Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerini içine alan bu divanda kaside, gazeller, tarih kıtaları, rubai, kıt’a, matla‘, müfred ve muammalar bulunmaktadır. 1261/1845 yılında İstanbul’da Nesîb’in Münşeâtıyla birlikte bastırılan bu divan, tenkitli metin hâlinde yayımlanmıştır (Erdem 2002).
2. Münşeât-ı Nesîb: Bu eser, Nesîb’in yakınları, dostları ve devlet adamlarına hitaben oldukça süslü bir nesirle yazdığı mektup, dilekçe, rapor mahiyetindeki bazı yazılarını içine alır. Söz konusu metinlere, Arap harfleriyle basılmış Dîvân-ı Seyyid Mehmed Nesîb’in devamında (s. 54-67) yer verilmiştir.
Seyyid Nesîb, Arapça ve Farsça bilen, uygun zamanlarının çoğunu eski büyüklerin eserlerini okumakla geçiren, ilim sahibi, rind meşrepli bir şair ve yazardır. Basılmış divanının başında yer verilen hâl tercümesine göre, o, oldukça zeki, güzel ve tatlı üsluba sahip bir kişidir.
Kaynakça
Bilge, Kilisli Rifat (1947). Bağdatlı İsmail Paşa, Îzâhu’l-meknûn fi’z-zeyl ‘alâ Keşfi’z-zunûn ‘an esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn. C. 2. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Bursalı Mehmed Tâhir (1333-1342/1915-24). Osmanlı Müellifleri. 3 C. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Erdem, Sadık (hzl.) (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası.
Fâik Reşâd (1312/1895). Eslâf. C. 2. İstanbul: Âlem Matbaası.
Fatîn Dâvud (1271/1855). Hâtimetü'l-Eş'âr. İstanbul: İstihkâm Alayları Litografya Destgâhı.
Hammer- Purgstall, Joseph Freiherr von (1838). Geschichte der Osmanischen Dichtkunst bis aufunsere Zeit. C. 4. Pest.
İsmâil Paşa el-Bağdâdî (1413/1992). Hediyyetü’l-ârifîn esmâ’ü’l-müellifîn ve âsârü’l-musannifîn. C. 6.Beyrut.
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu (1967). 3. C. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Mehmed Süreyyâ (1308-15/1891-98). Sicill-i Osmanî yâhud Tezkire-i Meşâhîr-i Osmâniyye. C.I-IV. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1990). 8 C. İstanbul: Dergâh Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. ADEM CEYHANYayın Tarihi: 20.11.2014Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Degül hemân yüzüne cân-ı nâ-tüvân âşık
Sana felekde melek yerde ins ü cân âşık
Ne gülşenün gülisin kangı burcun ahterisin
Ne mihrsin sana bin cânla cihân âşık
Pür itdi velvele-i tâb-ı hüsnün âfâkı
Zemîn cemâlüne hayrân u âsümân âşık
Çemende hîçe satıldı metâ‘ı goncelerün
Olaldan ey gül-i ter sana bülbülân âşık
Şu rütbe eyledi ‘ışkun vücûduma sereyân
Tenümde oldı begüm her bir üstühân ‘âşık
Sabâ varur isen ol nahl-i ‘işveye söyle
Sana selâmlar eyler cihân cihân âşık
Nesîb-i zârı suçın ‘afv idüp kabûl eyle
Bulınmaz ey gül-i ter böyle her zamân âşık
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 23-24).
Degül seng-i mezârum vezn içün cürm-i firâvânum
Getürdüm iki destümle huzura seng-i mîzânum
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası.86).
Nûr-ı çeşminden Hudâ bir şahsı mehcûr itmesün
Hak Te‘âlâ gördüginden kimseyi dûr itmesün
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 87).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 20.11.2014Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Degül hemân yüzüne cân-ı nâ-tüvân âşık
Sana felekde melek yerde ins ü cân âşık
Ne gülşenün gülisin kangı burcun ahterisin
Ne mihrsin sana bin cânla cihân âşık
Pür itdi velvele-i tâb-ı hüsnün âfâkı
Zemîn cemâlüne hayrân u âsümân âşık
Çemende hîçe satıldı metâ‘ı goncelerün
Olaldan ey gül-i ter sana bülbülân âşık
Şu rütbe eyledi ‘ışkun vücûduma sereyân
Tenümde oldı begüm her bir üstühân ‘âşık
Sabâ varur isen ol nahl-i ‘işveye söyle
Sana selâmlar eyler cihân cihân âşık
Nesîb-i zârı suçın ‘afv idüp kabûl eyle
Bulınmaz ey gül-i ter böyle her zamân âşık
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 23-24).
Degül seng-i mezârum vezn içün cürm-i firâvânum
Getürdüm iki destümle huzura seng-i mîzânum
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası.86).
Nûr-ı çeşminden Hudâ bir şahsı mehcûr itmesün
Hak Te‘âlâ gördüginden kimseyi dûr itmesün
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 87).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Degül hemân yüzüne cân-ı nâ-tüvân âşık
Sana felekde melek yerde ins ü cân âşık
Ne gülşenün gülisin kangı burcun ahterisin
Ne mihrsin sana bin cânla cihân âşık
Pür itdi velvele-i tâb-ı hüsnün âfâkı
Zemîn cemâlüne hayrân u âsümân âşık
Çemende hîçe satıldı metâ‘ı goncelerün
Olaldan ey gül-i ter sana bülbülân âşık
Şu rütbe eyledi ‘ışkun vücûduma sereyân
Tenümde oldı begüm her bir üstühân ‘âşık
Sabâ varur isen ol nahl-i ‘işveye söyle
Sana selâmlar eyler cihân cihân âşık
Nesîb-i zârı suçın ‘afv idüp kabûl eyle
Bulınmaz ey gül-i ter böyle her zamân âşık
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 23-24).
Degül seng-i mezârum vezn içün cürm-i firâvânum
Getürdüm iki destümle huzura seng-i mîzânum
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası.86).
Nûr-ı çeşminden Hudâ bir şahsı mehcûr itmesün
Hak Te‘âlâ gördüginden kimseyi dûr itmesün
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 87).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Degül hemân yüzüne cân-ı nâ-tüvân âşık
Sana felekde melek yerde ins ü cân âşık
Ne gülşenün gülisin kangı burcun ahterisin
Ne mihrsin sana bin cânla cihân âşık
Pür itdi velvele-i tâb-ı hüsnün âfâkı
Zemîn cemâlüne hayrân u âsümân âşık
Çemende hîçe satıldı metâ‘ı goncelerün
Olaldan ey gül-i ter sana bülbülân âşık
Şu rütbe eyledi ‘ışkun vücûduma sereyân
Tenümde oldı begüm her bir üstühân ‘âşık
Sabâ varur isen ol nahl-i ‘işveye söyle
Sana selâmlar eyler cihân cihân âşık
Nesîb-i zârı suçın ‘afv idüp kabûl eyle
Bulınmaz ey gül-i ter böyle her zamân âşık
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 23-24).
Degül seng-i mezârum vezn içün cürm-i firâvânum
Getürdüm iki destümle huzura seng-i mîzânum
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası.86).
Nûr-ı çeşminden Hudâ bir şahsı mehcûr itmesün
Hak Te‘âlâ gördüginden kimseyi dûr itmesün
(Erdem, Sadık (2002). İki Bayraklı-zâde Nesîb ve Dîvânı: İnceleme- Tenkitli Metin- Sözlük. Isparta:Tuğra Matbaası. 87).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Meslek | Görüntüle |
11 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Meslek | Görüntüle |
12 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Meslek | Görüntüle |
13 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Muammer Hacıoğlu | d. 16 Eylül 1945 - ö. 05 Nisan 1992 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | REŞKÎ, HALİL REŞKÎ EFENDİ | d. ? - ö. 1718-19 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | RÛHÎ (Müftî-zâde) | d. 1505/06 - ö. 1521/22 | Madde Adı | Görüntüle |