Madde Detay
RAHÎMÎ, Rahîmî Bey
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Rahîmî hakkında kaynakların verdiği bilgiler son derece sınırlıdır. Hayatı hakkında bilgi veren tek tezkire Ahdî’nin Gülşen-i Şu’arâ’sıdır. Yine Rahîmî’nin Dîvân’ı üzerine çalışma yapan Ahmet Mermer, Gülşen-i Şu’arâ ve Dîvân’ındaki bazı bilgilere dayanarak şairin hayatı hakkında genel bir değerlendirme yapmıştır. Bu bilgilere göre Kütahya’da doğan Rahîmî, 969/1561 yılında Kütahya valiliğine atanan ve padişah oluncaya kadar burada valilik yapan Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu II. Selim’e kaside ve şiirler yazarak Şehzade’nin iltifatını kazanmış ve bu sayede alay beyi olmuştur. II. Selim’in padişah olması üzerine Manisa’ya vali olarak atanan oğlu III. Murad (öl. 1595) için yazdığı bazı şiirlerden Rahîmî’nin III. Murad’ın maiyetinde de çalıştığı söylenebilir. Yine Rahîmî’nin Dîvân’ında Aydın, Tire, Manisa, Gediz, Akşehir gibi yerlerin adını zikretmiş olması şairin buralarda da görev yapmış olma ihtimalini göstermektedir (Mermer 2004: 14-15). Şairin doğum tarihi gibi ölüm tarihi de bilinmemektedir. Ancak şair hakkında bilgi veren tek tezkire olan Ahdî’nin Gülşen-i Şu’arâ’sında ölümüyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış olmasından hareketle Rahîmî’nin, bu tezkirenin yazıldığı tarih olan 971/1563’te hayatta olduğu düşünülebilir.
Ahdî, Gülşen-i Şu’arâ’sında Harîmî mahlasıyla şiirler yazan İbrahim Bey hakkında bilgiler verirken onun, Rahîmî’nin oğlu olduğunu belirtmiştir (Solmaz 2005: 263).
Kütahyalı Rahîmî’nin bilinen tek eseri Dîvân’ıdır. Bu Dîvân, Ahmet Mermer tarafından yayımlanmıştır (Mermer 2004). Dîvân’da 1 dibace, 9 kaside, 1 mesnevi, 22 murabba, 353 gazel, 6 kıt’a ve 54 müfret bulunmaktadır.
Rahîmî, Ahdî’ye göre şiir sahasında başarılı, hoş sohbet, şiirlerinde atasözleri ve deyimlere yer veren, üslubu kabul görmüş bir şairdir (Solmaz 2005: 314). İkinci dereceden bir divan şairi olan Rahîmî, mahallî kimlikle şiirlerini yazmıştır. İyi bir şiir bilgisine sahip olan şair, vezni ve edebî sanatları ustalıkla kullanmıştır. Dili ve üslubu oldukça sadedir. Bu sadelik yalnız kelime ve terkiplerde değil, duygu ve hayallerde de göze çarpar. Yaşadığı bölgeyle özdeşleşmiş olan Rahîmî’nin, mahalliliği ön planda tutması sebebiyle mahallî klâsik bir şair olarak kabul edilmesi gerekir (Mermer 2004: 29).
Kaynakça
İpekten, Halûk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu ve T. Karabey (1998). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî- Dîvân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. 1. Ankara: Bizim Büro Yay.
Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay.
Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî, Gülşen-i Şu’arâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. YUNUS KAPLANYayın Tarihi: 26.10.2014Güncelleme Tarihi: 29.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Zülfünle gamze bend ider oldı ugrılayın
Miskîn-dilümi kıldı bu sevdâ ayın bayın
Benzer mi subh-ı hüsne ya haddün duhâsına
Asr içre n’ola dirse güneş böyle olayın
Cân mâ-cerâ-yı hecrün ile hem-dem olalı
Gönlümle gözüm ortasına düşdi mabeyin
Aşkun hevâsı ile geh aglar geh inlerin
Nem var benüm eser senün ortada ben neyin
Ben mübtelâyı hasret iden seyr-i hüsnüne
Eylük yüzini göre misin yavuzın eyin
Uşşâk-ı bî-nevâya o şeh nâza başladı
Toldurdı her makâmı yine âh n’eyleyin
Sultân-ı mülk-i marifetüm ben Rahîmiyâ
Ammâ Selîm-i şâh-ı sühan-dâna bendeyin
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 293.)
Gazel
Sâf kıl cân gözgüsin sûfî ruh-ı zîbâya bak
Gör ne şekl izhâr ider ol sûret-i ma’nâya bak
Hüsn-i yâra kıl nazar mihr itme âlem mihrine
Dimezem mâhum sana var bir tolıngın aya bak
Ayn-ı idrâkiyle gel mir’ât-ı dehre kıl nazar
Vech-i ma’nâ gösterür her sûret-i eşyâya bak
Ömr uzunlugından istersen temettu dil-berâ
Şehr-i Kütâhiyyede bir kâmet-i bâlâya bak
Akça suyun mâ-cerâsın bilmek istersen eger
Karadeniz gibi çeşmümden akan deryâya bak
Her gice sad âh u nâle her seher zâr u hezâr
Sen gül içündür dün ü gün bu olan gavgâya bak
Feth-i bâb olsun Rahîmî dir isen bâb-ı murâd
Halka gibi aç gözün gel bu der-i ulyâya bak
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 213-214.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.10.2014Güncelleme Tarihi: 29.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Zülfünle gamze bend ider oldı ugrılayın
Miskîn-dilümi kıldı bu sevdâ ayın bayın
Benzer mi subh-ı hüsne ya haddün duhâsına
Asr içre n’ola dirse güneş böyle olayın
Cân mâ-cerâ-yı hecrün ile hem-dem olalı
Gönlümle gözüm ortasına düşdi mabeyin
Aşkun hevâsı ile geh aglar geh inlerin
Nem var benüm eser senün ortada ben neyin
Ben mübtelâyı hasret iden seyr-i hüsnüne
Eylük yüzini göre misin yavuzın eyin
Uşşâk-ı bî-nevâya o şeh nâza başladı
Toldurdı her makâmı yine âh n’eyleyin
Sultân-ı mülk-i marifetüm ben Rahîmiyâ
Ammâ Selîm-i şâh-ı sühan-dâna bendeyin
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 293.)
Gazel
Sâf kıl cân gözgüsin sûfî ruh-ı zîbâya bak
Gör ne şekl izhâr ider ol sûret-i ma’nâya bak
Hüsn-i yâra kıl nazar mihr itme âlem mihrine
Dimezem mâhum sana var bir tolıngın aya bak
Ayn-ı idrâkiyle gel mir’ât-ı dehre kıl nazar
Vech-i ma’nâ gösterür her sûret-i eşyâya bak
Ömr uzunlugından istersen temettu dil-berâ
Şehr-i Kütâhiyyede bir kâmet-i bâlâya bak
Akça suyun mâ-cerâsın bilmek istersen eger
Karadeniz gibi çeşmümden akan deryâya bak
Her gice sad âh u nâle her seher zâr u hezâr
Sen gül içündür dün ü gün bu olan gavgâya bak
Feth-i bâb olsun Rahîmî dir isen bâb-ı murâd
Halka gibi aç gözün gel bu der-i ulyâya bak
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 213-214.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 29.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Zülfünle gamze bend ider oldı ugrılayın
Miskîn-dilümi kıldı bu sevdâ ayın bayın
Benzer mi subh-ı hüsne ya haddün duhâsına
Asr içre n’ola dirse güneş böyle olayın
Cân mâ-cerâ-yı hecrün ile hem-dem olalı
Gönlümle gözüm ortasına düşdi mabeyin
Aşkun hevâsı ile geh aglar geh inlerin
Nem var benüm eser senün ortada ben neyin
Ben mübtelâyı hasret iden seyr-i hüsnüne
Eylük yüzini göre misin yavuzın eyin
Uşşâk-ı bî-nevâya o şeh nâza başladı
Toldurdı her makâmı yine âh n’eyleyin
Sultân-ı mülk-i marifetüm ben Rahîmiyâ
Ammâ Selîm-i şâh-ı sühan-dâna bendeyin
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 293.)
Gazel
Sâf kıl cân gözgüsin sûfî ruh-ı zîbâya bak
Gör ne şekl izhâr ider ol sûret-i ma’nâya bak
Hüsn-i yâra kıl nazar mihr itme âlem mihrine
Dimezem mâhum sana var bir tolıngın aya bak
Ayn-ı idrâkiyle gel mir’ât-ı dehre kıl nazar
Vech-i ma’nâ gösterür her sûret-i eşyâya bak
Ömr uzunlugından istersen temettu dil-berâ
Şehr-i Kütâhiyyede bir kâmet-i bâlâya bak
Akça suyun mâ-cerâsın bilmek istersen eger
Karadeniz gibi çeşmümden akan deryâya bak
Her gice sad âh u nâle her seher zâr u hezâr
Sen gül içündür dün ü gün bu olan gavgâya bak
Feth-i bâb olsun Rahîmî dir isen bâb-ı murâd
Halka gibi aç gözün gel bu der-i ulyâya bak
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 213-214.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Zülfünle gamze bend ider oldı ugrılayın
Miskîn-dilümi kıldı bu sevdâ ayın bayın
Benzer mi subh-ı hüsne ya haddün duhâsına
Asr içre n’ola dirse güneş böyle olayın
Cân mâ-cerâ-yı hecrün ile hem-dem olalı
Gönlümle gözüm ortasına düşdi mabeyin
Aşkun hevâsı ile geh aglar geh inlerin
Nem var benüm eser senün ortada ben neyin
Ben mübtelâyı hasret iden seyr-i hüsnüne
Eylük yüzini göre misin yavuzın eyin
Uşşâk-ı bî-nevâya o şeh nâza başladı
Toldurdı her makâmı yine âh n’eyleyin
Sultân-ı mülk-i marifetüm ben Rahîmiyâ
Ammâ Selîm-i şâh-ı sühan-dâna bendeyin
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 293.)
Gazel
Sâf kıl cân gözgüsin sûfî ruh-ı zîbâya bak
Gör ne şekl izhâr ider ol sûret-i ma’nâya bak
Hüsn-i yâra kıl nazar mihr itme âlem mihrine
Dimezem mâhum sana var bir tolıngın aya bak
Ayn-ı idrâkiyle gel mir’ât-ı dehre kıl nazar
Vech-i ma’nâ gösterür her sûret-i eşyâya bak
Ömr uzunlugından istersen temettu dil-berâ
Şehr-i Kütâhiyyede bir kâmet-i bâlâya bak
Akça suyun mâ-cerâsın bilmek istersen eger
Karadeniz gibi çeşmümden akan deryâya bak
Her gice sad âh u nâle her seher zâr u hezâr
Sen gül içündür dün ü gün bu olan gavgâya bak
Feth-i bâb olsun Rahîmî dir isen bâb-ı murâd
Halka gibi aç gözün gel bu der-i ulyâya bak
(Mermer, Ahmet (hzl.) (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Divanı. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı Yay. 213-214.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Meslek | Görüntüle |
11 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Meslek | Görüntüle |
12 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Meslek | Görüntüle |
13 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ESİF, Mehmed Dede | d. 1698/99 (?) - ö. 1732/33 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ÂSIM, Kadıoğlu | d. 1805 - ö. 1884 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ABDURRAHMAN FEVZÎ EFENDİ, Kütahyalı | d. 1802 - ö. 1864 | Madde Adı | Görüntüle |