SADRÎ

(d. ?/? - ö. 993/1585)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Doğum yeri bugün Makedonya sınırları içinde yer alan İştib’dir.  Asıl adı Hüseyin’dir. Kaynaklarda Sadrî Çelebi, İştibî Sadrî, İştibli Hüseyin Sadrî gibi nisbelerle yer almaktadır. Doğum yılı belli değildir. Yaşantısının ilk yılları hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Bir vesileyle girdiği ilmiye yolunda aldığı medrese eğitimi neticesinde Rumeli sadaretinden mazul Şeyhülislam Şeyhi Efendi’den mülazım oldu. Nev’î-zâde Atâyî Hadâiku’l-hakâik fî Tekmileti’ş-şakâik isimli eserinde genellikle biyografisini verdiği âlimlerin görev yerlerini ayrıntılı bir şekilde sıraladığı halde Sadrî Çelebi’nin görevde bulunduğu yerler bilgisini verirken genel bir ifadeyle çeşitli medreselerde çalıştığını söyler. Diğer kaynaklarda da görev yaptığı yerler hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Sadrî Çelebi İstanbul’da Nişancı Mehmed Beg Medresesi’nden, 40 akçe gibi orta düzeyde bir müderrislikten mazul olarak bulunuyorken 993/1585 yılında vefat etti.

Kınalı-zâde Hasan Çelebi tezkiresinde “Hıyâz-ı dîvânını ebyât-ı firâvânı ile mâlî itdügi ebyâtun bazı hâlden hâlî degül idi.” şeklinde bir ifade geçer. Buradaki dîvân kelimesi Sadrî Çelebi’nin mürettep bir divanına işaret anlamı taşımaktadır. Fakat söz konusu bu ifade teşbih amaçlı kullanılmış da olabilir. Bu durumda kastedilen şey mürettep bir divan olmaz. Nitekim kayıtlara geçen İştibli Sadrî Çelebi’ye ait bir divan bulunmamaktadır.

Nev’î-zâde Atâyî ve Kâtip Çelebi, Hüseyin Sadrî’nin Şakâ’ik Zeyli kaleme aldığını belirtirler. Nev’î-zâde, Sadrî’nin bu zeyl ile Taşköprî-zâde’nin bıraktığı 965 /1557-58 yılından 990/ 1582-83 yılına kadar getirdiğini, ayrıca bu eserin dil ve üslubunun zayıf olduğunu belirtir. Fakat sözü edilen bu eserin herhangi bir nüshası ele geçmiş değildir. Nev’î-zâde’ye göre Sadrî, bazı risaleler de kaleme almıştır.

Şiir mecmualarında, cönklerde gazel, kaside, rubai, tahmis, müseddes gibi türlerde Sadrî mahlası taşıyan pek çok manzume yer almaktadır. Türk edebiyatında Sadrî mahlasını kullanan şair sayısı sekizi bulmaktadır. Haliyle söz konusu bu manzumelerin hangilerinin İştibli Hüseyin Sadrî’ye ait olduğunu tespit etmek oldukça güçtür.

16. yüzyıl Osmanlı kültür hayatına ışık tutan biyografik kaynakların bildirdiğine göre Sadrî Çelebi sürekli kitap okuyan, tüm zamanını ilim ile geçiren, zekâsı yüksek, âşık olmaya meyilli, hoş-sohbet bir kişi idi. Bilim adamlığı yanında şiirle de ilgilendi. Kaynaklar, çok fazla beyit kaleme aldığını ancak bu beyitlerden sadece bazıların edebi açıdan başarılı olduğunu belirtir.

Kaynakça

Gönül, Behçet(yty). "İstanbul Kütüphanelerinde Al-Şakaik Al-Nu’mâniya Tercüme ve Zeyilleri". Türkiyat Mecmuası. (8): 58.

İsen, Mustafa (1994). Künhü’l-ahbar’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

Katip Çelebi(?). Keşfü’z-zünûn. C1.  514.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl) (2001) M. Naili Tuman-Tuhfe-i Nailî. C.1. Ankara: Bizim Büro Yay.  550.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalı-zade Hasan Çelebi-Tezkiretü’ş-şuarâ. C.I.  Ankara: TTK. Yay. 564-565.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1997). Beyani Mustafa bin Carullah-Tezkiretü’ş-şuarâ. Ankara: TTK. Yay. 54.

Mehmed Süreyya (1996). Sicill-i Osmani. C.5. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 1426.

Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989) Şakaik-ı Nu’maniye ve Zeyilleri Hadâiku’l-hakâik fî Tekmileti’ş-Şakâik-Nev’î-zâde Atâyî. İstanbul: Çağrı yay. 284.

Solmaz, Süleyman (hzl.) (2009), Gülşen-i Şu’arâ (Bağdatlı Ahdî), Kültür Bakanlığı e-kitap. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-201251/ahdi-gulsen-i-suara.html.

Şemseddin Sâmî (1308). Kamusu’l-a’lâm. C.4. İstanbul:  Mihran Matbaası. 2944.

Şentürk, A. Atilla ve  Ahmet Kartal (2011), Eski Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergah Yay. 340-344.



Madde Yazım Bilgileri

Yazar: SUAT DONUK
Yayın Tarihi: 05.01.2014
Güncelleme Tarihi: 29.10.2020

Eserlerinden Örnekler

Beyitlerinden örnekler

Gamun kühsâra ansam aksine nice suhan söyler

Acebdür hâl-i âlem bilmeyen söyler bilen söyler

Diğer

Gerek dervîş-i dil-rîş ü gerek şâh-ı cihân olsun

Sana âşık geçen evvel benümle imtihân olsun

Diğer

Gel zeber-destüm diyü lâf urma ey medhûş u mest

Her ne denlü olur isen dest-ber-bâlâ-yı dest

Diğer

Hele ben kaddüne benzetmeyeyin şimdi anı

Bana da sonra çenâr itsün elinden geleni

Diğer

O gamzeler kılıcı tîgi ile sîne yarar

Ne çalışur ne çeker zahmeti nesine yarar

Diğer

Gezüp agyâr ile karşumda her gâh

Bana âh itdürürsün işde Allâh

Diğer

Lebi helvâsın o şîrîn-dehenüm lutfından

Bana ahd itmiş idi şimdi peşîmân dirler

Diğer

Ayak basdukda aşka terk-i ser itmek gerek âşık

Belî bezl-i sehâ itmek durur mestâneye lâyık

Diğer

Müjgânı vasfı herkese derd oldı o şehün

Kat’a okınmayup götürüldi du’â-yı seyf

Diğer

Râhip seni koyup büte tapdı çün ey sanem

Deyr-i cihânda göreyin anı kadîd ola


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718Doğum YeriGörüntüle
2İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606Doğum YeriGörüntüle
3Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718Doğum YılıGörüntüle
4İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606Doğum YılıGörüntüle
5Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718Ölüm YılıGörüntüle
6İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606Ölüm YılıGörüntüle
7Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718MeslekGörüntüle
8İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606MeslekGörüntüle
9Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
10İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11Tâlibî, Şeyh Hasan Tâlibî Deded. ? - ö. 1717-1718Madde AdıGörüntüle
12İŞTİBÎ, Abdülkerim Efendid. ? - ö. 1606Madde AdıGörüntüle