Madde Detay
ŞEFÎK, Mehmed
(d. ?/? - ö. 1127/1715)
divan şairi, vak'anüvis
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İstanbul’da doğdu, doğum tarihi belli değildir. Adı Mehmed olup “Şefik” mahlasını memuriyeti sırasında aldı. Masrafzâde diye de anılan Şefik’in bu lakabı, babasının matbah-ı âmirede, masraf-ı şehriyârî kâtipliği yaptığından dolayı aldığı düşünülmektedir. Dîvân-ı Hümâyun’da kitâbet ve hesap ilmini öğrendikten sonra divan kâtipliğine yükseldi, ardından vezirlerin yanında divan kâtipliği yaptı (İnce 2005:430). Osmanlı Müellifleri’nde (1975, III: 143), vekâyi-i harbiyye kâtipliği yaptığı da kayıtlıdır. 1698’de Karlofça barış müzakereleri sırasında Reisülküttâb Râmi Mehmed’in yanında kâtip sıfatıyla bulundu. Râmi Mehmed ile kurduğu dostluk, Râmi Mehmed Paşa’nın sadrazamlığı zamanında da devam etti (Arslan 2003:57; İnce 2005:430-431). Bundan dolayı vak‘anüvisliğe tayin edilen Şefik Mehmed’in, sonradan Şefiknâme adlı eseri yazdığı belirtilir. Fakat vak‘anüvisliğe bu tarihte getirildiği şüphelidir. Nitekim eserlerinde bu göreve Şehid (Damad) Ali Paşa tarafından tayin edildiğini belirtir (DİA 2009, 38:415).
Şefik Mehmed’in Râmi Mehmed Paşa’nın sadrazamlıktan uzaklaştırıldığı dönemdeki durumu hakkında bilgi yoktur. Muhtemelen Şefiknâme adlı eserini bu dönemde kaleme almaya başladı (Aktepe:1997:384). 1 Rebîülâhir 1125’te /27 Nisan 1713 sadrazam olan Şehid Ali Paşa zamanında, şiir ve inşâdaki yeteneği ve tarihçiliğinden dolayı sadrazam dairesine intisap etti. Ali Paşa tarafından III. Ahmed’in cülûsundan kendi sadrazamlığına kadar cereyan eden hadiseleri, fütuhat ve gazâları kaleme alma görevi verildi. III. Ahmed’in cülusu ve onu takip eden olaylarla başlayan Şefik Mehmed, yine Edirne Vak‘ası’nı ayrıntılı biçimde ele almış; daha önce yazmış olduğu Şefiknâme’yi açık ve anlaşılabilir bir hâlde yeniden tertip etmiştir. 1126’da /1714 Râşid Mehmed, vak‘anüvisliğe tayin edildiğinden bu tarihten önce görevden ayrılmış olmalıdır (DİA 2009, 38:415).
Şefik Mehmed, vak‘anüvisliğe getirildiği sırada 1 Receb 1125’te /24 Temmuz 1713 küçük evkaf muhasebeciliğine de tayin edilmişti. Bu tayin kaydında sadece emektar olduğundan bahsedilmesi ve o sırada sürdürdüğü bir görevden söz edilmemesi onun söz konusu tarihte ilk defa hâcegânlığa getirildiğini düşündürmektedir. İki yıldan fazla görev yaptığı küçük evkaf muhasebeciliğinden 20 Zilkade 1127’de (17 Kasım 1715) ayrıldı, Avlonya ve Eğriboz mukataacısı oldu. Bu yeni görevindeyken 1127 /1715 yılının sonlarında İstanbul’da vefat etti (DİA 2009, 38:416).
Tarihçiliğiyle tanınan Şefik'in üç önemli eseri vardır.
Şefiknâme
1115 / 1703yılında meydana gelen ve padişahın tahttan indirilmesine sebep olan, pek çok azli ve katli doğuran meşhur Edirne Vak’ası anlatılır. Şefîk, bu olayı anlatırken lügaz ve muammalarla dolu bir üslûp ve ağır, anlaşılması güç bir dil kullanır. Dokuz fasıl halinde düzenlenmiş eserin birçok yazma nüshası vardır. Vak‘anâme de denilen eser, 1282’de /1866 İstanbul’da basıldı. Anlaşılması güç olduğundan Şefiknâme’ye daha sonra şerhler yazıldı.
Muvazzah Şefiknâme
Şefiknâme’nin müellifi tarafından daha açık bir ifade ve ayrı bir tertiple yazılmış şeklidir. 1115’te / 1703 III. Ahmed’in Edirne’de tahta çıkmasıyla başlayan eserde, İstanbul’daki olaylara temas edilir. Müellif, yakınlarından duyduklarının ve bizzat kendi gözlemlerinin dışında kalan olayları, divanda saklanan defterlere başvurarak araştırdığını ve rivayetlere fazla önem vermediğini kaydeder.
Emsâl-i Arab u Acem
Arapça ve Farsça atasözlerini içeren eser, Şefiknâme’yi şerheden Mehmed b. Ahmed Efendi tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Şefik Mehmed, Abdülkerim Bey’in Âdâb-ı Münâzara adlı esere yaptığı şerhe bir hâşiye yazmıştır. Onun Târîh-i Abdullah adlı bir başka eserinin daha bulunduğu söylenir ancak bunun Şefiknâme veya Muvazzah Şefiknâme’nin bir nüshası mı, yoksa farklı bir eser mi olduğu belli değildir. Hammer, Şefik Mehmed’in ayrıca Mora fâtihi Ali Paşa’nın biyografisine dair bir eseri bulunduğunu kaydeder. (Aktepe 1997:386). Osmanlı Müellifleri’nde de (1975:143), onun 1105-1106 /1694-1695 yılları arasını ele alan bir Osmanlı tarihinin olduğu belirtilir.
Bazı şuara tezkirelerinde şiirlerinden örneklere rastlansa da divanının olduğuna dair bir kayıt yoktur. Naat, miraciye ve medhiye türünde yazılmış 6 kasidesi ile 9 gazeli ve çeşitli kaynaklarda yer verilen şiirleri yayımlanmıştır (Selçuk; Algül 2015a/2015b). Şiirlerinde sebk-i hindînin etkisi hissedilir. Teşbih, tezat, telmih, mübalağa gibi sanatların yaygın olarak kullanıldığı âşıkane gazellerinde ince manalar ve çarpıcı hayaller, yer yer hikmetli söyleyişler dikkat çekmektedir. Genelde ağır ve ağdalı bir dille yazılan kasidelerinde vezin, kafiye, edebî sanat ve ahenk unsurlarının başarıyla kullanıldığı görülür.
Mevlevî tarikatına mensup olan Şefik, Arapça ve Farsçayı iyi bilen bir şairdir (Aktepe 1997:385). Safayi (2005:430), onun ince fikirli, şiir ve inşada eşsiz bir kişi olduğunu belirtir. Mehmed Süreyya da (Akbayar 1996:1570), usta bir şair olduğunu dile getirir.
Kaynakça
Akbayar, Nuri (hzl.) (1998). Mehmed Süreyyâ Sicill-i Osmânî (Yâhud Tezkîre-i Meşâhir-i Osmânî). İstanbul: KB-Tarih Vakfı Ortak Yay.
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay.
Aktepe, M. Münir (1970). “Şefik Mehmed”. İslam Ansiklopedisi. C.11. İstanbul: MEB Yay.
Arslan, Mehmed (hzl.) (2003). Mehmed Cemâleddin, Osmanlı Târih ve Müverrihleri: Âyîne-i Zürefâ. İstanbul: Kitabevi.
Özen, İsmail (hzl.)(1975). Bursalı Mehmet Tahir Osmanlı Müellifleri. III. İstanbul: Meral Yay.
DİA (2009), “Şefik Mehmed Efendi”. İslam Ansiklopedisi. C. 38.İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 415-417.
İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretüş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay.
Koçoğlu, Turgut (2007). “Muhammed el-Hâc Muslî’nin Şefiknâme Şerhi”. Turkish Studies II/4: 549-554.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BAHİR SELÇUKYayın Tarihi: 12.03.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Şiirlerinden
Libâs-ı Ka’be-i hüsn-i cihân-ı lâhûtum
Şehîd-i ‘aşk-ı civânâna zîb-i tâbûtum
Gubâr-ı hâtır-ı mevc-i selâmetim gerçi
Safâ-yı âyine-i ‘aks-i sîne-i hûtûm
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay. 177-178)
Ne kuvvet var meded ol zâlimün çeşm-i siyâhında
Ki hısn-ı ‘ismeti vîrân ider evvel nigâhında
Bozulmaz mı tılısm-ı tevbe zâhid ol gül-endâmı
Giribân tâ-be-nâfe çâk görsen câme-hâbında
***
Evvelîn dil tîg-i cân-perdâzı bâlin eylesin
Gamzesine sonra cân vermeği tahmîn eylesin
Şöyle yan ol hüsn-i ‘âlem-sûza kim hâkisterin
Lezzet-i dîdârı nahl-i Tûr’a telkîn eylesin
***
Ser-â-ser târ-ı gül-gûn câmesi târ-ı reg-i güldür
Anınçün ol gülün nakş-ı libâsı çeşm-i bülbüldür
(İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretüş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay. 430)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 12.03.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Şiirlerinden
Libâs-ı Ka’be-i hüsn-i cihân-ı lâhûtum
Şehîd-i ‘aşk-ı civânâna zîb-i tâbûtum
Gubâr-ı hâtır-ı mevc-i selâmetim gerçi
Safâ-yı âyine-i ‘aks-i sîne-i hûtûm
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay. 177-178)
Ne kuvvet var meded ol zâlimün çeşm-i siyâhında
Ki hısn-ı ‘ismeti vîrân ider evvel nigâhında
Bozulmaz mı tılısm-ı tevbe zâhid ol gül-endâmı
Giribân tâ-be-nâfe çâk görsen câme-hâbında
***
Evvelîn dil tîg-i cân-perdâzı bâlin eylesin
Gamzesine sonra cân vermeği tahmîn eylesin
Şöyle yan ol hüsn-i ‘âlem-sûza kim hâkisterin
Lezzet-i dîdârı nahl-i Tûr’a telkîn eylesin
***
Ser-â-ser târ-ı gül-gûn câmesi târ-ı reg-i güldür
Anınçün ol gülün nakş-ı libâsı çeşm-i bülbüldür
(İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretüş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay. 430)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Şiirlerinden
Libâs-ı Ka’be-i hüsn-i cihân-ı lâhûtum
Şehîd-i ‘aşk-ı civânâna zîb-i tâbûtum
Gubâr-ı hâtır-ı mevc-i selâmetim gerçi
Safâ-yı âyine-i ‘aks-i sîne-i hûtûm
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay. 177-178)
Ne kuvvet var meded ol zâlimün çeşm-i siyâhında
Ki hısn-ı ‘ismeti vîrân ider evvel nigâhında
Bozulmaz mı tılısm-ı tevbe zâhid ol gül-endâmı
Giribân tâ-be-nâfe çâk görsen câme-hâbında
***
Evvelîn dil tîg-i cân-perdâzı bâlin eylesin
Gamzesine sonra cân vermeği tahmîn eylesin
Şöyle yan ol hüsn-i ‘âlem-sûza kim hâkisterin
Lezzet-i dîdârı nahl-i Tûr’a telkîn eylesin
***
Ser-â-ser târ-ı gül-gûn câmesi târ-ı reg-i güldür
Anınçün ol gülün nakş-ı libâsı çeşm-i bülbüldür
(İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretüş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay. 430)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Şiirlerinden
Libâs-ı Ka’be-i hüsn-i cihân-ı lâhûtum
Şehîd-i ‘aşk-ı civânâna zîb-i tâbûtum
Gubâr-ı hâtır-ı mevc-i selâmetim gerçi
Safâ-yı âyine-i ‘aks-i sîne-i hûtûm
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay. 177-178)
Ne kuvvet var meded ol zâlimün çeşm-i siyâhında
Ki hısn-ı ‘ismeti vîrân ider evvel nigâhında
Bozulmaz mı tılısm-ı tevbe zâhid ol gül-endâmı
Giribân tâ-be-nâfe çâk görsen câme-hâbında
***
Evvelîn dil tîg-i cân-perdâzı bâlin eylesin
Gamzesine sonra cân vermeği tahmîn eylesin
Şöyle yan ol hüsn-i ‘âlem-sûza kim hâkisterin
Lezzet-i dîdârı nahl-i Tûr’a telkîn eylesin
***
Ser-â-ser târ-ı gül-gûn câmesi târ-ı reg-i güldür
Anınçün ol gülün nakş-ı libâsı çeşm-i bülbüldür
(İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretüş-Şu’arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay. 430)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Meslek | Görüntüle |
11 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Meslek | Görüntüle |
12 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Meslek | Görüntüle |
13 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | NECÎB, Necîb Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1706-07 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SİVASÎ-ZÂDE, Şeyh Abdulbâkî Efendi | d. 1614-15 - ö. 1710-11 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | AZBÎ BABA | d. ? - ö. 1835 | Madde Adı | Görüntüle |