ŞEMŞİR KURBANOĞLU

(d. 1893 / ö. 10.02.1980)
âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Şemşir Kurbanoğlu Kocayev’dir. Ancak Dede Şemşir olarak anılır. 1893 yılında Azerbaycan’ın Kelbecer ilinin Demircidam köyünde doğmuştur. Babası Ağdabanlı Âşık Kurban’dır (1859-1925). Şemşir’in soyu Azarbaycan âşıklık geleneğinin ilk temsilcilerinden 16. yüzyılda yaşamış olan Miskin Abdal’a dayanır. Miskin Abdal’a Şah İsmail tarafından 1515 yılında verilen mühürlü bir şahadetnameden dolayı bu sülale yörede Miskinli Ocağı olarak da bilinir. Şemşir’in ailesi 1903 yılında Kelbecer’in Ağdaban köyüne göç ederek buraya yerleşir. Şemşir, devrin aydınlarından olan babasından okuma yazmayı öğrenir, iki yıl da molla mektebine devam eder. Sovyet döneminde 1920’de Kamışlı köyünde açılan okula kaydolarak ortaöğrenimini burada tamamlar. Okurken kolhoz kâtibi olan babasının yardımcılığını yapar. Daha sonra kâtip olarak bu mesleği on yıl sürdürür ve 1930-1946 yılları arasında da köy temsilciliği yapar (Namazov 2004: 388; Aşıq Şəmşir 1996: 3; Pirsultanlı 2008: 29-30). Yirmili yaşlarında Güllü Hanım ile evlenir ve on çocukları olur. Şemşir ve eşi Güllü ömürleri boyunca birbirlerine derin bir muhabbet beslemişler, evlilikleri çevreye örnek olmuştur. Şemşir pek çok şiirinde eşine olan aşkını dile getirmiştir (Şemşiroğlu 2015b: 16).

Şemşir âşıklık mesleğine mensup bir ailede doğduğundan küçük yaşlarda saz çalmayı öğrenir. Yirmi yaşında toylarda ustamalı şiirler söylemeye başlar. Âşıklık sanatını babasından öğrenmiştir. Bunun yanında babasının yakın dostlu olan Âşık Elesger’in (1821-1926) de âşığın yetişmesinde katkısı olmuştur. Şemsir, babası ve Elesger’in sohbetlerine katılmış, şiirleşmelerini yakından izleyerek büyümüştür. Evinde kurulan âşık meclisleri onun yaratıcılığında derin izler bırakmıştır. Oğlu Kanber’in bildirdiğine göre âşık, otuzlu yaşlarında kendi şiirlerini okumaya başlamıştır. Daha önce kendisi şiirler yazmış olsa da babası ve Elesger’in ölümlerinden sonra ruhlarını yad etmek için bu ilk ustalarının şiirlerini okumuştur (Şemşiroğlu 2015b: 80).

Âşıklığa başlamasında Şemşir’in içine doğduğu ortam etkili olmuştur. Onun klasik mânâda rüya görüp bâde içerek âşıklığa başladığına dair net bilgiler bulunmasa da oğluna anlattığı iki rüyası gelenekteki rüya ile ilişkilendirilebilir. Oğlunun naklettiğine göre Şemşir, 1927 yılında bir toya katılmak için Karabağ’a gider ve burada hastalanarak sazını kırıp ateşe atar. O gece Âşık Elesger (babasıyla birlikte) rüyasına girer ve “Utanmıyor musun? Sazı neden kırıyorsun? Senin hiç aklın yok mu?” diyerek azarlar. Sonra yedeğindeki atı kendisine verip “Bu atı sana bağışlıyorum ve emrediyorum, gidip kendine bir saz al ve bu attan düşme!” der. Uykudan uyanan Şemşir, babası ve Elesger’in ruhlarına dualar okuyarak hemen kendisine bir saz alır ve “Sen bana saadet, berat vermişsin/ Şemşir’in kalbine kanat vermişsin/ Zerrin irehtili Kırat vermişsin/ Durur sen verdiğin atın, Elesger” dörtlüğüyle biten şiirini yazar (Şemşiroğlu 2015b: 104; Aşıq Şəmşir 1973: 139-140).

Şemşir’in şiirleri incelendiğinde kendisinden önce yaşayan Kurbani, Sarı Âşık, Karacaoğlan, Hasta Kasım, Molla Vagıf Penah, Derbendli Âşık Receb gibi âşıklardan etkilendiği anlaşılmaktadır. Muasırlarından ise Növres İman, Kamışlılı Rüstem, Zal Cabbarlı, Nadirhanlı Mecid, Ovçu Bayram, Bimar Eli, Göyçeli İdris, Çepli Memmed… gibi çok sayıda âşıkla görüşmüş, toylara katılmıştır. Ülke çapında üne kavuştuktan sonra da Miskin Veli, Azaflı Mikayıl, Memmed Aslan, Elkeme Emrahoğlu, Cemil Ekberov, İsa Şuşalı, Zelimhan Yakub, Behmen Vetenoğlu, İdris Verdiyev, Seyavuş Serhanlı, İlyas Tapdık ve Tofik Bayram başta olmak üzere dönemin ünlü âşık, halk şairi ve yazarlarıyla görüşmüş, onları sanatsal yönden etkilemiştir (Pirsultanlı 2008: 137-208).

Babası Âşık Kurban ve Elesger dışında Şemşir’in bir ustası daha olmuştur. Davet edildiği bir toyda Han Kervendli Âşık Sarı ile tanışır. Şemşir, sazı ve sözüyle olgun bir sanatkâr olan Âşık Sarı ile tanıştıktan sonra onun öğrencisi olmaya karar verir ve bir müddet onunla gezip dolaşır. Âşık Sarı’dan birçok destan ve saz havası yanında âşık meclisini idare etmenin erkân ve usullerini öğrenir (Şemşiroğlu 2015b: 108). Âşık Şemşir çok sayıda âşık yetiştirmiştir. Bunlar arasında Âşık Geray, Halıkverdi Hamidoğlu, Bala İslâm, Kemkeş, Saday Caferov ve Âşık Sait Köçeri en tanınmışlarıdır. Bunlardan Sait Köçeri 1958 yılında on iki yaşında iken Şemşir’in yanına çırak olarak gelmiş ve dört yıl yanında kalmıştır (Pirsultanlı 2008: 137-208).

Şemsir, 1955 yılına kadar Kelbecer ve çevresinde tanınan yerel bir âşıktır. Onun Azerbaycan genelinde şöhrete kavuşması 5 Ağustos 1955’te Samed Vurgun ile (1906-1956) tanışmasından sonra olmuştur. Sağlık sorunları yaşayan Samed Vurgun Kelbecer’e bağlı İstusu’ya (kaplıca) gelir. Adına düzenlenen ziyafete daha önce adını duyduğu Şemşir’i de çağırtır ve iki sanatkâr birbirlerine muhabbetle sarılırlar. Şemşir, Samed Vurgun’a irticalen “Elimin-günümün böyük şairi,/ Getirib dağlara sefa, hoş gelib!../ Yolunu gözledik biz intizarla,/ Eyleyib ahdine vefa, hoş gelib!” dörtlüğüyle başlayan hoşlamasını söyler. Samed Vurgun bir ay kadar İstisu’daki sanatoryumda Şemşir ile birlikte kalır ve her gün meclis düzenleyip etrafı gezerler. Samed Vurgun ayrılırken Şemşir’den şeçme şiirlerini Bakü’ye getirmesini ister. Şemşir Bakü’ye gelerek şairle görüşür ve şiirlerinin basımı için mukavele imzalar. Ancak Samed Vurgun’un 1956 yılında vefat etmesi üzerine karar alınmasına rağmen ilk şiir kitabı olan Şiirler, 1959 yılında yayımlanabilir. Samet Vurgunla görüştükten sonra Şemşir’in şiirleri çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmaya başlar. Bu yayınlar onun tanınmasını ve 1957’de Azerbaycan yazarlar birliği üyeliğine kabul edilmesini sağlar. Şemşir’in anlattığı destanlardan olan “Aşık Valeh ve Zerniyar”, ile “Koroğlunun Bağdad Seferi” destanları bu yıl kendi sesinden kasetlere kaydedilir. Yine 1958’de Emine Eldarova 75 âşık havasını Şemşir’in sazı ve sözünden kasetlere alır. Âşık Şemşir, 26 yaşındaki çok sevdiği oğlu Ekber’in ölümü üzerine 1965 yılından sonra nadiren sazını eline alır. 1970’li yıllarda Şemşir’in devlet nezdindeki nüfusu artmaya başlar. Bu bağlamda 1971’de ikinci kitabı Koşmalar neşredilir ve 1973’te Devlet Şeref Nişanı ile taltif edilir. İlerleyen yıllarda âşığın şiirleri Seçilmiş Eserleri, Dağ Havası, Öğütler, Geraylılar başlığında pek çok kez neşredilir (Şemşiroğlu 2015b).

Âşık Şemşir 10 Şubat 1980 tarihinde Kelbecer’de 87 yaşında vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine bugün Ermenistan işgalinde olan Kelbecer’in Ağdaban köyündeki “Yeddiqardaş” dağının zirvesinin evine bakan tarafına defnedilir. Son günlerine kadar şiir yazmayı bırakmayan Şemşir, ölümünden beş gün önce yazdığı Selamet Kalın şiiriyle memleketinin dağına, ovasına, gölüne, ceylanına ve âşıklarına veda etmiştir. Hatta eşi Güllü’den iki mısrada şair diliyle helallik dileyerek son nefesini vermiştir: “Meni bağışlasın, eziyyet çekdi/ Bir saatlik konağıyam Güllünün” (Şemşiroğlu 2015b: 260-262).

20. yüzyıl Azerbaycan sahasının en önemli âşığı olarak kabul edilen Şemşir, irticali şiir söyleyen ve atışma yapabilen bir âşıktır. Aynı zamanda Arap alfabesiyle şiirlerini yazıya aktararak arşivlemiştir. Ağdaban köyü 8 Nisan 1992’de işgal edildiğinde âşığın müze hâline getirilen evi bu arşivle birlikte Ermeniler tarafından yakılmıştır (Hacıyeva ve Köktürk 1999: 46). Oğlu Kanber’in bildirdiğine göre (Şemşiroğlu 2015b: 8, 13), babası Şemşir ve dedesinin binlerce şiiri ile diğer âşıklar, şairler ve edebiyatçıların mektupları bu olayda yok edilmiştir. Bununla birlikte âşığın sağlığında yayımlanan Şiirler (1959), Koşmalar (1971), Seçilmiş Eserleri (1973) Dağ Havası (1978) ile vefatından sonra yayımlanan Şiirler (1980), Öyüdler (1996), Dede Öyüdleri I-II (2013-2014), Semed Vurgun ve Aşık Şemşir Dastanı (2014), Dastanlar ve Ehvalatlar (2015) adlı eserlerden onun mevcut şiir külliyatı ortaya konabilmiştir. Sözü edilen külliyat ile âşığın Azerbaycan sahası halk şiirinin her türünden örnekleri bulunan 900 civarındaki şiiri günümüze ulaşmıştır.

Azerbaycan Türkçesinin edebî-bediî olgunluğa erişmesinde, zenginleşmesinde Şemşir’in katkısı büyüktür. Şiirlerinde Türkçenin söz hazinesinin türlü türlü katmanlarına inmeyi başarmış, halk dilinden ustalıkla faydalanmıştır. Halkın günlük konuşma dilinden seçtiği kelimeler ve deyimleri kullanmıştır. Zengin bir lügat bilgisine sahiptir. Sözcüklerin anlam inceliklerine dikkat etmiş, ana dilinin ifade imkânlarını bütün yönleriyle ortaya koymuş, kullandığı kelimelerde ses ahengini gözetmiştir. İsmayıl Memmedli’ye göre (2013: 22-31) Şemşir’in dilindeki zenginlik, akıcılık, renklilik ve müzikalite insanı büyüleyecek derecededir.

20. yüzyıl Azerbaycan sahasında büyük âşıklar yetişmiş ancak bunlardan hiçbirisi Şemşir’in derecesine yükselememiştir. O, 20. yüzyılın saz ve şiir hakkında yazılmış kitaplarına altın harflerle kaydedilmiştir. Pirsultanlı’ya göre Âşık Şemşir’in sanatsal yaratıcılığında istidadı ve mensup olduğu muhit etkili olmuştur. Şemşir doğduğu aileden âşıklık sanatına dair bir manevi-genetik miras devralmıştır. Bu miras Miskin Abdal’dan başlayan ve babası Âşık Kurban ile kendisine geçen nesil ve sanat şeceresine dayanır. Şemşir’in yaratıcılığında etkili olan bir husus da esrarengiz doğa güzellikleriyle donanmış olan Kelbecer coğrafyasıdır (Pirsultanlı 2008: 13). Bu tabiat güzellikleri Şemşir’in istidadı ve genetik mirasla birleşerek genç yaşlardan itibaren müzikal ve şiirsel yeteneklerinin uyanmasında, estetik algısında, his ve heyecanlarının gelişmesinde etkili olmuştur (Kurbanov 2001: 188).

Şemşir, Azerbaycan âşıklık geleneğinde yer alan bütün türlerde (koşma, geraylı, tecnis, gıfılbend, deyişme, divani, bayatı, muhammes vs.) şiirler söylemiştir. O, devraldığı sanatsal mirası şiir istidadıyla yoğurarak memleketinin doğal güzelliklerini ağırlıklı olarak koşma ve geraylı türlerinde dile getirmiştir. Şemşir şiirlerinde çok farklı konuları işlemiştir. Ancak Kelbecer’in dağına-taşına, ovasına-düzüne, deresine-gölüne, kuşuna-ceylanına, gülüne-çiçeğine yazdığı koşma ve geraylılar ön plandadır. Tabiat unsurlarıyla konuşarak onlarla ilgili anlatılan efsanelere telmihte bulunur. Dağlar, onun dilinde basit bir dağ değil sanki dağlar güzelidir. Ana Yurt, Dağlar, Çilgez, Gel, Dağların gibi daha pek çok şiirinde yurdunun toponimlerini efsaneleriyle anlatır. Şiirlerde geçen yer, yurt, nesil adlarının bulunduğu toprakların bugün Ermenilerin işgalinde olduğu ve bu adların değiştirildiği düşünüldüğünde, Şemşir’in Kelbecer’i anlattığı şiirlerin tarihi birer belge niteliğinde olduğunu da hesaba katmak gerekir. Şemşir şiirlerinde sadece tabiatı anlatmaz; dini konulardaki şiirlerinde ihlaslı bir kişilik olarak karşımıza çıkar. Dini içerikli şiirleri onu mutasavvıf şairler sınıfına yaklaştırır. Allah redifli koşması “âşık şiirinde mucizelerle dolu bir sanat abidesi” olarak kabul edililir (Pirsultanlı 2008: 51-52, 152). Şemşirin yaratıcılığında tecnisler de önemli yer tutar. Bayatıların zengin cinas mirasından istifade ederek mükemmel tecnisler söylemiştir (Pirsultanlı 2010: 91-92). Şemşir’in âşıklık sanatındaki kudreti Azerbaycan halkı tarafından büyük takdirle karşılanmış; halk, kendisine ozanlık mesleğinin pîri Dede Korkut’ın pâyesini vererek onu Dede Şemşir olarak anmıştır.

Azerbaycan’da Âşık Şemşir’in şiirlerinin çok sayıda yayını yapılmıştır. Şiir yayınlarının önsöz niteliğindeki girişlerinde sanatına dair incelemeler bulunmakla birlikte Şemşir’in şiir evrenini bütüncül şekilde ele alan en önemli çalışma Sednik Paşa Pirsultanlı (2008) tarafından yapılmıştır. Âşık Şemşir’in Poetik Alemine Seyahet başlığıyla yayımlanan çalışmada âşığın şiir dünyası “Âşık Şemşir ve Dağlar, Âşık Şemşir ve Semed Vurgun, Âşık Şemşir’in Selefleri ve Halefleri, Âşık Şemşir’in Poetik Alemine Seyahat” başlıkları altında dört bölümde incelenmiştir. Şemşirle ilgili bilgilerin yayınlandığı hatırat türünden eserler de mevcuttur. Bunlardan âşığın büyük oğlu Kanber Şemşiroğlu’nun (2015b) yayımladığı Axtarib Şəmşiri Görmək İstəsən (Xatirələr) ve çıraklarından Âşık Sakit Köçeri’nin (2007) yayımladığı Belə Ustad Olammazdı... (Dədə Şəmşir Haqqında Xatirələr) adlı eserler Şemşir’in biyografisinin ve sanatını icra usullerinin öğrenilmesi bakımından önemlidir.

Şemşir, gelenek içinde hikâyeciliğin (destan) önemini çeşitli vesilelerle vurgulamıştır. Ona göre destan bir âşığın olgunlaşma okuludur; destan olmadan usta âşık çırak yetiştiremez, destan bilmeden usta-çırak geleneğini devam ettirmek mümkün değildir (Pirsultanlı 2008: 163). Şemşir, Azerbaycan sahasının pek çok destanını bilen ve toylarda anlatan bir âşıktır. Kurbani, Köroğlu, Abbas ve Gülgez, Novruz ve Kendab, Heyder Bey, Alihanla Peri Hanım, Abdullah ve Cahan, Necef ve Perizad, Valeh ve Zernigar, Mesim ve Dilefruz, Şah İsmayıl, Tahir ve Zöhre, Heste Kasım, Yahşi ve Yaman anlattığı destanlardan bazılarıdır (Pirsultanlı 2008: 42-43, 237). Anlattığı destanlardan bazıları ilk kez onun sazı ve sözüyle kasetlere kaydedilmiştir. Şemşir’in kendi tasnif ettiği destanları da mevcuttur. Misir ve Senem, Cemal ve Garatel, Şemşir ve Senuber, Ferhad ve Gülendam destanlarının yaratıcısı Şemşir’dir (Kurbanov 2001: 190-191; Köçeri 2007: 138-152). Bunlar dışında Şemşir’in Semed Vurgunla tanışması ve yoldaşlığı sonradan destanlaştırılarak Səməd Vurğun və Aşıq Şəmşir Dastanı adıyla yayımlanmıştır (Şemşiroğlu: 2015a).

Kaynakça

Aşıq Şəmşir (1973). Seçilmiş Əsərləri (Tertib eden: Osman Sarıvəlli). Bakü: Azərbaycan Dövlət Nəşriyyatı.

Aşıq Şəmşir (1996). Öyüdler (Tərtib edənler: Q. Şəmşiroğlu). Bakü: Ozan Nəşriyyatı.

Cəmil, Adil, M. Nərimanoglu (2005). Kəlbəcər Dünyası, Yüz Şairin Bir Kitabı. Bakü: Adiloğlu Nəşriyyatı.

Hacıyeva, Maarife, Şahin Köktürk (1999). “Kelbecerli Âşık Şemşir”. Millî Folklor. 44: 46-50.

Köçəri, Aşıq Sakit (2007). Belə Ustad Olammazdı... (Dədə Şəmşir Haqqında Xatirələr). Dərbənd: Şahsi Yay.

Kurbanov, Babek (2001). “Üstad Âşık: Âşık Şemşir”. A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. 18: 187-191.

Məmmədli, İsmayıl (2013). “Aşıq Şəmşirin Dil Sənətkarlığı”. Azərbaycan Aşıqlar Birliyi Ozan Dünyası, No:2 (13): 22-31.

Namazov, Qara (2004). Aşıqlar. Bakü: Azerbaycan MEA Yay.

Pirsultanlı, Sədnik Paşa (2008). Aşıq Şəmşirin Poetik Aləminə Səyahət. Bakü: Orxan Nəşriyyatı.

Pirsultanlı, Sədnik Paşa (2010). Azərbaycan Aşıq Poeziyasında və Yazılı Poeziyada Təcnisin İnkişaf Tarixi. Gəncə: GDU Nəşriyyatı.

Şəmşiroğlu, Qənbər (hzl) (2015a). Aşıq Şəmşir, Dastanlar və Əhvalatlar. Bakü: Qrifli Nəşr.

Şəmşiroğlu, Qənbər (2015b). Axtarib Şəmşiri Görmək İstəsən (Xatirələr). Bakü: Şahsi Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. MEHMET EROL
Yayın Tarihi: 04.02.2019
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
ŞiirlerAzerbaycan SSR İlmler Akademiyasi / Bakü1959Şiir
KoşmalarAzerneşr / Bakü1971Şiir
Seçilmiş EserleriAerbaycan Devlet Neşriyatı / Bakü1973Şiir
Dağ HavasıGənclik / Bakı1978Şiir
ŞerlərYazıçı / Bakı1980Şiir
ÖyüdlerOzan Nəşriyyatı / Bakı1996Şiir
Сказы саза моегоТэкнур / Баку2011Şiir
Dede Öyüdleri I-IIElm və təhsil / Bakı2013-2014Şiir
Səməd Vurğun və Aşıq Şəmşir DastanıElm və Təhsil / Bakı2014Destan
DASTANLAR VƏ ƏHVALATLARQriflineşr / Baki2015Destan

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1SEHEND/RAZÎ, Bulud Karaçorlud. 1922? - ö. 11.04.1977Doğum YeriGörüntüle
2EDHEM ASLANOĞLU EREBOVd. 1912 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3ATABALA KAZIM OĞLU ZAHİDOVd. 1929 - ö. 2012Doğum YeriGörüntüle
4DÖNEd. 1893 - ö. 1992Doğum YılıGörüntüle
5KARABABA, Battal Karababad. 1893? - ö. 1954Doğum YılıGörüntüle
6ALİ RIZA, Ali Rıza Karsavurand. 1893 - ö. 04.12.1959Doğum YılıGörüntüle
7DÖNEd. 1893 - ö. 1992Ölüm YılıGörüntüle
8KARABABA, Battal Karababad. 1893? - ö. 1954Ölüm YılıGörüntüle
9ALİ RIZA, Ali Rıza Karsavurand. 1893 - ö. 04.12.1959Ölüm YılıGörüntüle
10DÖNEd. 1893 - ö. 1992MeslekGörüntüle
11KARABABA, Battal Karababad. 1893? - ö. 1954MeslekGörüntüle
12ALİ RIZA, Ali Rıza Karsavurand. 1893 - ö. 04.12.1959MeslekGörüntüle
13DÖNEd. 1893 - ö. 1992Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14KARABABA, Battal Karababad. 1893? - ö. 1954Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15ALİ RIZA, Ali Rıza Karsavurand. 1893 - ö. 04.12.1959Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16DÖNEd. 1893 - ö. 1992Madde AdıGörüntüle
17KARABABA, Battal Karababad. 1893? - ö. 1954Madde AdıGörüntüle
18ALİ RIZA, Ali Rıza Karsavurand. 1893 - ö. 04.12.1959Madde AdıGörüntüle