Madde Detay
SERDARÎ, Hacı
(d. 1833 / ö. 1919/1922)
avcı, çiftçi, âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Serdarî, H.1250/M. 1833 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Kayalıyokuş mahallesinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Hacı olan Serdarî, yöresinde "Çolak Hacı" lakabıyla bilinmektedir. Küçük yaşta eşekten düşerek kolu kırılan Hacı'nın kolu doğru tedavi edilemediği için kangren olmuş; yakınları da kangren olan kolu kesmek zorunda kalmışlardır (Özdemir 1997: 20). Çolak olarak anılmasının altında yatan hikâye budur. Çok küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden Hacı, amcası ve diğer akrabalarının yardımıyla büyür. Küçük yaşta hem öksüz hem de yetim kalması, ruhî anlamda onu yetiştirmiştir.
Yetişkin Hacı, gönlünü gönülden gönüle kaptırsa da onun için en tutkulu aşk macerası Kör Kadı'nın kızı ile yaşadıkları sonucu gelişmiştir. Kör Kadı'nın kızını Adana'ya kaçıran Hacı, Şarkışla'ya döndüğünde Kör Kadı tarafından hapse attırılmış; bu sırada sevdiğini de başka biriyle evlendirmişlerdir (Kaya 2009: 99).
Orta boylu, iri yapılı, sağlam cüsseli bir insan olan Hacı'nın başından çeşitli evlilikler geçse de o bir türlü aradığı mutluluğu bulamamıştır. Evliliklerinden doğan çocuklarından bazıları kıtlık, yoksulluk ve salgın hastalıklar dolayısıyla vefat etmiştir. Hayatta kalan çocukları Nafel, Ayşe ve Emine'den olma çok sayıda torunu vardır (Özdemir 1997: 27). Gür ve güzel sesiyle de bilhassa düğünlerde okuduğu türkülerle anılan Hacı, aynı zamanda usta bir avcıdır. Bazı kaynaklara göre (Özdemir 1997) 18 Haziran 1919 tarihinde, bazı kaynaklara göre ise (Aslanoğlu 1985) 1922 yılında bir nevruz sabahı vefat etmiştir.
Serdarî'nin şiire yönelmesinde çocukken sesinin güzel olmasından ötürü sık sık türkü söylemesi için teşvik edilmesi etkili olmuştur. Söylediği türküleri belirli bir noktadan sonra daha çok duyarak, düşünerek ve hissederek söylemeye başlayan Serdarî, bir süre sonra kendi kendine türkü yakmaya da başlamıştır. Şarkışla yöresinde tanınan ozanlar ve diğer âşıklar ondaki bu yeteneği fark ederek gittikleri yerlere onu da götürmüşlerdir. Öyle ki mahlasını da yine böyle bir yolculuğu esnasında almıştır. Bir nebze de olsa ona ustalık etmiş âşıklar, âşıkların başı olsun diye ona "Serdarî" mahlasını vermişlerdir (Özdemir 1997: 21).
Okula gitmediği ve dolayısıyla okuma yazmayı bilmediği için şiirlerini yazarak değil söyleyerek; çoğu zaman da irticalen üretmiştir. Şiirlerinin tamamı hece ölçüsüyle kurgulanmıştır. İrticali şiirlerde hece bozuklukları görülebilir ancak Serdarî'nin şiirleri hece kurgusu bakımından son derece başarılıdır. Hecenin 11, 8 ve 7'li ölçülerini kullanan âşık, durak sisteminde de pek karşımıza çıkmayan 5+3 sistemini kullanmayı başarmıştır (Özdemir 1997: 36). Koşma ve semai en çok tercih ettiği nazım şekilleriyken dertlenme nazım türü en çok kullandığı nazım türüdür.
Bildiği doğruları ifade etmekten çekinmeyen, pervasız tavırlarıyla yakın ilişkide olduğu insanları dahi eleştirmekten geri durmayan Serdarî'nin dili sade ve anlaşılırdır (Kaya 2009/5: 99).
Kaynakça
Aslanoğlu, İbrahim (1985). Söz Mülkünün Sultanları. İstanbul: Erman Yayınevi.
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şâirleri. C. 5. Sivas: Önder Matbaacılık.
Özdemir, Ahmet (1997). Şarkışlalı Âşık Serdarî ve Yöre Halk Şâirleri. İstanbul: Kuşak Ofset Matbaacılık.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ UĞUR BAŞARANYayın Tarihi: 25.03.2018Güncelleme Tarihi: 11.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 25.03.2018Güncelleme Tarihi: 11.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | FİZAHÎ, Turan Erçakmak | d. 1937 - ö. 13.01.1990 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Beşir Ayvazoğlu | d. 11 Şubat 1953 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | SEFİLÎ, Recep | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | NÛRÎ, Tokadi-zâde Mehmed Nûrî | d. 1833 - ö. 1889 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NÛRÎ, Tokadi-zâde Mehmed Nûrî | d. 1833 - ö. 1889 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NÛRÎ, Tokadi-zâde Mehmed Nûrî | d. 1833 - ö. 1889 | Meslek | Görüntüle |
11 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Meslek | Görüntüle |
12 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Meslek | Görüntüle |
13 | NÛRÎ, Tokadi-zâde Mehmed Nûrî | d. 1833 - ö. 1889 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | NÛRÎ, Tokadi-zâde Mehmed Nûrî | d. 1833 - ö. 1889 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendi | d. 1833 - ö. 1895 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | NEVVÂB, Mir Möhsün | d. 1833 - ö. 1919 | Madde Adı | Görüntüle |