Madde Detay
ULVÎ, Yegânoğlu Ulvî Çelebi
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Ulvî, ilmiye ve meşihat alanında meşhur şahsiyetler yetiştirmiş Yegânoğlu ailesindendir. Bursa’da doğmuştur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra müderris olmuştur. Latîfî (Canım 2000: 400), Ulvî’nin müderris iken vefat ettiğini kaydetmişse de Âşık Çelebi ve Hasan Çelebi, müderrislik vazifesinden emekli olduktan (veya ayrıldıktan) sonra Nakşibendîliğe yöneldiğini, uzleti tercih edip vaktini daha ziyade dinî ve ilmî sohbetlere ayırdığını belirtmişlerdir. Âşık Çelebi, ayrıca onun şair Tûtî-i Latîf ile aynı anneden üvey kardeş olduğuna da değinmiştir (Kılıç 2010: 735, 1101; Kutluk 1989: 691). Latîfî (Canım 2000: 400), Ulvî’nin Yavuz Sultân Selîm döneminde öldüğünü yazmıştır. Ancak gerek Latîfî Tezkiresi’nde gerek diğer biyografik eserlerde şairin vefat tarihi verilmemiştir. Bursalı Mehmed Tâhir (1972: 17) Ulvî’nin bir Dîvân’ı olduğunu söylemişse de diğer kaynaklarda yer almayan bu ayrıntı, yazarın muhtemelen Keşfü’z-Zünûn’undaki bir bilgiyi yanlış anlamasından kaynaklanmıştır. Zira Kâtib Çelebi, II. Murâd devrinde yaşayan Ulvî mahlaslı Bursalı Şâh Alî’nin Dîvân’ından söz etmektedir (Balcı 2014: 659). Biyografik eserlerde şairin donanımlı bir şahsiyet olduğu, mutasavvıfâne, nasîhat içerikli ve tasannudan arınmış renkli şiirler söylediği bilgisi kaydedilmiştir.
Kaynakça
Bilgin, Azmi (1997). “Abdullah Nidâî ve İki Şiiri”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi (27): 61-71.
Bursalı Mehmed Tâhir (1972). Osmânlı Müellifleri. C. 2. İstanbul.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Balcı, Rüştü (hzl.) (2014). Kâtib Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, C. 2. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî . C. II. Ankara: Bizim Büro Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. C. 2. Ankara: TTK Yay.
Mehmed Süreyyâ (1308). Sicill-i Osmânî. C. 3. Dersaâdet.
Özcan, Abdülkadir (2005). “Molla Yegân”. İslâm Ansiklopedisi. C. 30. İstanbul: TDV Yay. 265-266.
Şemseddîn Sâmî (1306). Kâmûsü’l-A’lâm. C. 4. İstanbul.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. AHMET TANYILDIZYayın Tarihi: 22.10.2014Güncelleme Tarihi: 07.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dâr-ı dünyâ-yı denînün kim cefâ bünyânıdur
Mihnet ü derd ü belâ vü gam çehâr erkânıdur
Devlete irdüm diyen dünyâda zillet ehlidür
Hâce sûd itdüm diyü zu’m itdügi hüsrânıdur
Rıbka-i rukye-i dünyâdan halâs it nefsün
Bende-i fakr ol ki fakr ehli cihân sultânıdur
Nân-ı huşk-ı sofra-i dervîşi tahkîr itme kim
Her gice ol sofranun Kerrûbiler mihmânıdur
Devlet-i fakra irişmez kaldı mahrûm-ı ebed
Câme-i şîbiyle fahr itmek anun kim şânıdur
Câme zer-beft oldığı setr ide sanur aybını
Ol ki halk içre libâs-ı ma’rifet üryânıdur
Şol vaşak kürkin geyüp muslih geçenler âleme
Nice muslih her biri kûh-ı sitem kaplanıdur
Kâzi-i şehr âsitîninden çıkan vakt-i kazâ
Fıkh kitâbı sanman ol mekr ü hiyel destânıdur
Âsaf-ı devrân geçen şimdi Süleymân devrine
Nağme-i Dâvûd’ı sanur kim tuyûr elhânıdur
Mâl-i beytü’l-mâli taksîm itse defterdâr-ı mülk
Halka minnet eyleyüp eydür ki şâh ihsânıdur
Şehrün ıslâhı neden olsun ki her müfsid ki var
Yâ efendi muhzırı yâ muhtesib oğlanıdur
Müftiye kavl-i esah yazsun diyü emr olalı
Konya’dan fetvâ yazup eydür ki Tâtâr Hânı’dur
Sarf-ı Zencânî’de âcizdür müderris gerçi kim
Kendü zu’m-ı fâsidince Seyyid-i Cürcânî’dür
Kürsi-i vâ’iz ki cem’ olmış avâm etrâfına
Sûretâ kürsî vü ma’nîde riyâ dükkânıdur
Halka cezbe gösterüp vecd oldığına şeyh-i şehr
Cezb-i mâl itmek diler kasdı cihân fettânıdur
Zer hisâb eyler etibbâ muttasıl itmez hisâb
Kankı gündendür maraz yâ kankı gün buhrânıdur
Hâce-i şehrün neden mâlı helâl olsun begüm
Atlas-ı Yezdî didügi kutni-i Kâşânidür
Pîr olup kesb-i ma’ârifde geçenler müntehî
Mekteb-i üstâd-ı ışkun tıfl-ı ebced-hânıdur
Her ne kim vaz’ olsa ıslâh-ı cihâna zıdd olur
Gâlibâ devrân-ı dehrün âhir-i ezmânıdur
Uzlet eyle halk-ı âlemden ki fetret vaktidür
Tut kenâr ey dil ki âşûb u sitem tuğyânıdur
Âlem-i kevn ü fesâdı kanda gördi hükm ider
Şol müneccim kim yiri dâ’im rasad zindânıdur
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 1102-1103.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 22.10.2014Güncelleme Tarihi: 07.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dâr-ı dünyâ-yı denînün kim cefâ bünyânıdur
Mihnet ü derd ü belâ vü gam çehâr erkânıdur
Devlete irdüm diyen dünyâda zillet ehlidür
Hâce sûd itdüm diyü zu’m itdügi hüsrânıdur
Rıbka-i rukye-i dünyâdan halâs it nefsün
Bende-i fakr ol ki fakr ehli cihân sultânıdur
Nân-ı huşk-ı sofra-i dervîşi tahkîr itme kim
Her gice ol sofranun Kerrûbiler mihmânıdur
Devlet-i fakra irişmez kaldı mahrûm-ı ebed
Câme-i şîbiyle fahr itmek anun kim şânıdur
Câme zer-beft oldığı setr ide sanur aybını
Ol ki halk içre libâs-ı ma’rifet üryânıdur
Şol vaşak kürkin geyüp muslih geçenler âleme
Nice muslih her biri kûh-ı sitem kaplanıdur
Kâzi-i şehr âsitîninden çıkan vakt-i kazâ
Fıkh kitâbı sanman ol mekr ü hiyel destânıdur
Âsaf-ı devrân geçen şimdi Süleymân devrine
Nağme-i Dâvûd’ı sanur kim tuyûr elhânıdur
Mâl-i beytü’l-mâli taksîm itse defterdâr-ı mülk
Halka minnet eyleyüp eydür ki şâh ihsânıdur
Şehrün ıslâhı neden olsun ki her müfsid ki var
Yâ efendi muhzırı yâ muhtesib oğlanıdur
Müftiye kavl-i esah yazsun diyü emr olalı
Konya’dan fetvâ yazup eydür ki Tâtâr Hânı’dur
Sarf-ı Zencânî’de âcizdür müderris gerçi kim
Kendü zu’m-ı fâsidince Seyyid-i Cürcânî’dür
Kürsi-i vâ’iz ki cem’ olmış avâm etrâfına
Sûretâ kürsî vü ma’nîde riyâ dükkânıdur
Halka cezbe gösterüp vecd oldığına şeyh-i şehr
Cezb-i mâl itmek diler kasdı cihân fettânıdur
Zer hisâb eyler etibbâ muttasıl itmez hisâb
Kankı gündendür maraz yâ kankı gün buhrânıdur
Hâce-i şehrün neden mâlı helâl olsun begüm
Atlas-ı Yezdî didügi kutni-i Kâşânidür
Pîr olup kesb-i ma’ârifde geçenler müntehî
Mekteb-i üstâd-ı ışkun tıfl-ı ebced-hânıdur
Her ne kim vaz’ olsa ıslâh-ı cihâna zıdd olur
Gâlibâ devrân-ı dehrün âhir-i ezmânıdur
Uzlet eyle halk-ı âlemden ki fetret vaktidür
Tut kenâr ey dil ki âşûb u sitem tuğyânıdur
Âlem-i kevn ü fesâdı kanda gördi hükm ider
Şol müneccim kim yiri dâ’im rasad zindânıdur
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 1102-1103.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 07.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dâr-ı dünyâ-yı denînün kim cefâ bünyânıdur
Mihnet ü derd ü belâ vü gam çehâr erkânıdur
Devlete irdüm diyen dünyâda zillet ehlidür
Hâce sûd itdüm diyü zu’m itdügi hüsrânıdur
Rıbka-i rukye-i dünyâdan halâs it nefsün
Bende-i fakr ol ki fakr ehli cihân sultânıdur
Nân-ı huşk-ı sofra-i dervîşi tahkîr itme kim
Her gice ol sofranun Kerrûbiler mihmânıdur
Devlet-i fakra irişmez kaldı mahrûm-ı ebed
Câme-i şîbiyle fahr itmek anun kim şânıdur
Câme zer-beft oldığı setr ide sanur aybını
Ol ki halk içre libâs-ı ma’rifet üryânıdur
Şol vaşak kürkin geyüp muslih geçenler âleme
Nice muslih her biri kûh-ı sitem kaplanıdur
Kâzi-i şehr âsitîninden çıkan vakt-i kazâ
Fıkh kitâbı sanman ol mekr ü hiyel destânıdur
Âsaf-ı devrân geçen şimdi Süleymân devrine
Nağme-i Dâvûd’ı sanur kim tuyûr elhânıdur
Mâl-i beytü’l-mâli taksîm itse defterdâr-ı mülk
Halka minnet eyleyüp eydür ki şâh ihsânıdur
Şehrün ıslâhı neden olsun ki her müfsid ki var
Yâ efendi muhzırı yâ muhtesib oğlanıdur
Müftiye kavl-i esah yazsun diyü emr olalı
Konya’dan fetvâ yazup eydür ki Tâtâr Hânı’dur
Sarf-ı Zencânî’de âcizdür müderris gerçi kim
Kendü zu’m-ı fâsidince Seyyid-i Cürcânî’dür
Kürsi-i vâ’iz ki cem’ olmış avâm etrâfına
Sûretâ kürsî vü ma’nîde riyâ dükkânıdur
Halka cezbe gösterüp vecd oldığına şeyh-i şehr
Cezb-i mâl itmek diler kasdı cihân fettânıdur
Zer hisâb eyler etibbâ muttasıl itmez hisâb
Kankı gündendür maraz yâ kankı gün buhrânıdur
Hâce-i şehrün neden mâlı helâl olsun begüm
Atlas-ı Yezdî didügi kutni-i Kâşânidür
Pîr olup kesb-i ma’ârifde geçenler müntehî
Mekteb-i üstâd-ı ışkun tıfl-ı ebced-hânıdur
Her ne kim vaz’ olsa ıslâh-ı cihâna zıdd olur
Gâlibâ devrân-ı dehrün âhir-i ezmânıdur
Uzlet eyle halk-ı âlemden ki fetret vaktidür
Tut kenâr ey dil ki âşûb u sitem tuğyânıdur
Âlem-i kevn ü fesâdı kanda gördi hükm ider
Şol müneccim kim yiri dâ’im rasad zindânıdur
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 1102-1103.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Dâr-ı dünyâ-yı denînün kim cefâ bünyânıdur
Mihnet ü derd ü belâ vü gam çehâr erkânıdur
Devlete irdüm diyen dünyâda zillet ehlidür
Hâce sûd itdüm diyü zu’m itdügi hüsrânıdur
Rıbka-i rukye-i dünyâdan halâs it nefsün
Bende-i fakr ol ki fakr ehli cihân sultânıdur
Nân-ı huşk-ı sofra-i dervîşi tahkîr itme kim
Her gice ol sofranun Kerrûbiler mihmânıdur
Devlet-i fakra irişmez kaldı mahrûm-ı ebed
Câme-i şîbiyle fahr itmek anun kim şânıdur
Câme zer-beft oldığı setr ide sanur aybını
Ol ki halk içre libâs-ı ma’rifet üryânıdur
Şol vaşak kürkin geyüp muslih geçenler âleme
Nice muslih her biri kûh-ı sitem kaplanıdur
Kâzi-i şehr âsitîninden çıkan vakt-i kazâ
Fıkh kitâbı sanman ol mekr ü hiyel destânıdur
Âsaf-ı devrân geçen şimdi Süleymân devrine
Nağme-i Dâvûd’ı sanur kim tuyûr elhânıdur
Mâl-i beytü’l-mâli taksîm itse defterdâr-ı mülk
Halka minnet eyleyüp eydür ki şâh ihsânıdur
Şehrün ıslâhı neden olsun ki her müfsid ki var
Yâ efendi muhzırı yâ muhtesib oğlanıdur
Müftiye kavl-i esah yazsun diyü emr olalı
Konya’dan fetvâ yazup eydür ki Tâtâr Hânı’dur
Sarf-ı Zencânî’de âcizdür müderris gerçi kim
Kendü zu’m-ı fâsidince Seyyid-i Cürcânî’dür
Kürsi-i vâ’iz ki cem’ olmış avâm etrâfına
Sûretâ kürsî vü ma’nîde riyâ dükkânıdur
Halka cezbe gösterüp vecd oldığına şeyh-i şehr
Cezb-i mâl itmek diler kasdı cihân fettânıdur
Zer hisâb eyler etibbâ muttasıl itmez hisâb
Kankı gündendür maraz yâ kankı gün buhrânıdur
Hâce-i şehrün neden mâlı helâl olsun begüm
Atlas-ı Yezdî didügi kutni-i Kâşânidür
Pîr olup kesb-i ma’ârifde geçenler müntehî
Mekteb-i üstâd-ı ışkun tıfl-ı ebced-hânıdur
Her ne kim vaz’ olsa ıslâh-ı cihâna zıdd olur
Gâlibâ devrân-ı dehrün âhir-i ezmânıdur
Uzlet eyle halk-ı âlemden ki fetret vaktidür
Tut kenâr ey dil ki âşûb u sitem tuğyânıdur
Âlem-i kevn ü fesâdı kanda gördi hükm ider
Şol müneccim kim yiri dâ’im rasad zindânıdur
(Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 2. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay. 1102-1103.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Gazzî-zâde Şeyh Abdüllatîf Efendi | d. 1776? - ö. 1832 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Feraizcizade Mehmed Şakir | d. 1853 - ö. 1911 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BÂDİNCÂNÎ-ZÂDE ABDULLÂH ÇELEBİ | d. ? - ö. 1683 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | SEMÂ'Î, Mustafa Efendi | d. ? - ö. 1176 | Meslek | Görüntüle |
5 | BAHÂYÎ, Şeyhülislam Bahâyî, Azîz-zâde, Mehmed Efendi | d. 1601 - ö. 1654 | Meslek | Görüntüle |
6 | VAHDÎ, Mahmûd Vahdî | d. 1806 - ö. 1892 | Meslek | Görüntüle |
7 | AHMED-İ DÂ’Î | d. ? - ö. 1421 ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
8 | MOLLÂ LÜTFÎ, Sarı Lutfî, Deli Lütfî, Maktûl Lütfî, Lütfullâh | d. 1446 civarı - ö. 1494 veya 1495 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
9 | CÜLLÂBÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
10 | HASRETÎ (Antebî, Keremüddîn-zâde) | d. 16. yüzyılın son çeyreği - ö. 1064/1653-54’ten sonra | Madde Adı | Görüntüle |
11 | HANÎF, Mehmed | d. ? - ö. 1809 | Madde Adı | Görüntüle |
12 | NECÎB, Şeyh Necîb Ahmed Efendi | d. ? - ö. 1821 | Madde Adı | Görüntüle |