Madde Detay
YETİK OZAN/FİRKATÎ, Turgut Günay
(d. 17.07.1942 / ö. 13.12.1978)
âşık, akademisyen
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Yetik Ozan, 17 Temmuz 1942'de Manisa’nın Soma ilçesinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Turgut Günay’dır. Babası Mehmet Bey astsubay, Annesi Mukaddes Hanım ev hanımıdır. Baba tarafından soyu Samsun-Havza'ya dayanır. Dedesi Çelikalanlı Mehmet oğlu Şaban, Sarıkamış şehitlerindendir. Yetik Ozan, ilköğrenimini Aydın’da ortaöğrenimini Rize’de tamamlamıştır. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiş, daha sonra 1,5 yıl süreyle Kütahya Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1967 yılının sonlarında Atatürk Üniversitesi'nin açtığı asistanlık sınavını kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü asistanlığına geçmiştir. 1972 yılında ‘‘Rize İli ve Ağızları’’ adlı tez çalışmasını tamamlayarak ‘‘doktor’’ unvanını almıştır. 1973'ün Kasım ayında 1,5 yıl süren askerlik görevini tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümüne öğretim görevlisi olarak geçmiştir. Görevi süresince; “Türkiye Türkçesi Grameri”, “Türk Dili Tarihi”, “Türkçe’nin Yapısı”, “Eski Türkçe Uygur", "Göktürk", "Karahanlı Lehçeleri”, “Anadolu ve Rumeli Ağızları”, “İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı”, “Bugünkü Türk Lehçeleri”, “Türk Halk Şiirinde Türler ve Biçimler”, “Türk Kültürü” derslerini vermiştir. Akademik çalışmalarının yanında, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Halk Müziği ve Halk Oyunlar Dairesinde mesai dışı bir görevle yönetim kurulu üyeliğinde de bulunan Yetik Ozan, 13 Aralık 1978 tarihinde vefat etmiştir.
Türk milliyetçiliği fikrinin seçkin bir bilim, kültür ve sanat adamı olan Yetik Ozan, 1960’lı yıllarda ülkücü hareket davasını geniş kitlelere ulaştıran Arif Nihat Asya, Emine Işınsu, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, İsmail Gerçeksöz gibi ülkücü şâir ve romancılar arasında yer alır. Dilci ve halk bilimci bir akademisyen olmasının yanında modern bir şair olan Yetik Ozan’ın zamansız ölümünün ardından yakın arkadaşları tarafından beş yazı (Ercilasun 1979, 1980; Sakaoğlu 1979; Tural 1979; Güzel 1981) kaleme alınmıştır. Bu yazılardan başka kimse kendisinden bahsetmez. Hemen her kıta veya mısraa ilgi gösteren edebiyat camiasının Yetik Ozan’a hiç ilgi göstermemesi hayli manidar ve ironik bir hâldir. Ölümünden yıllar sonra kendisi hakkında iki yazı (Tatçı 1986; Açıkgöz 1999) daha yazılmış ve Atmaca Uçurumu’nun sonraki baskılarından sonra şiirleri ve şahsiyeti odaklı altı yazı (Gürbüz [t.y.], 2016; Aycı 2002; Yüksel 2003; www.dunyabizim.com; Özarslan 2015) kaleme alınmıştır. Gerek bilim, gerek kültür ve gerekse de sanat âleminde yetkin bir insan olarak önemli işlere imza atan Yetik Ozan, çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. İyi bir dilci ve halk bilimci olarak değişik yayın organlarında dil ve halk edebiyatı alanında makaleler yayımlamış, seminer ve kongrelerde tebliğler sunmuştur.
Yetik Ozan akademik kimliğinin dışında da günümüze taşıyan, kendisine edebiyat ve düşünce dünyasında seçkin bir yer kazandıran “Yetik Ozan” müstearıyla yazdığı şiirlerdir. Bu şiirler “Töre”, “Türk Edebiyatı”, “Hisar” ve “Türk Kültürü” dergilerinde yayımlanmıştır. O, şairliği ve akademisyenliğinin yanında güçlü bir gelenek temsilcisi âşık kimliğine de sahiptir. Firkatî mahlasıyla son derece güzel şiirler söylemiş Erzurum-Kars havalisi âşıkları ile deyişmeler, atışmalar yapmıştır. Yetik Ozan’ın bu yönü "bir âşıkla atışırken karşısındakinin zayıf yönlerini çok iyi yakaladığı, çok iyi derecede saz çaldığı, kafiyeyi çok iyi kullandığı" (Sakaoğlu 1979 : 40-43 ) şeklinde kendisini tanıyanlarca teyit edilen özellikler olarak ortaya çıkar. Onun âşıklara, âşıklığa ve âşık tarzı şiire ilgisiyle Cumhuriyetin 50. yılı münasebetiyle mesai arkadaşı Saim Sakaoğlu ile birlikte ortak bir antoloji hazırlamıştır. Özellikle Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi âşıklık geleneği temsilcileriyle yakın temasları ile yanaşı birçok mecliste atışmalar yapması ve “Firkatî” mahlasıyla söylediği âşık tarzı şiirleriyle yakın zamanda yaşamış bir âşık sıfatıyla da karşımıza çıkar (Özarslan 2015: 6-8).
Yetik Ozan kendisin sanat anlayışını, “sanatta hedef düşünce, bugünü ve yarınıyla bir bütün olan milletimizin öz değerlerini ortaya çıkarıp işlemek ve onu daima büyük atılımlara hazır kılacak manevî gücü, millî gurur biçimlendirmektir” (Günay 1973: 51) şeklinde ifade eder. Bu anlayışın bizim toplumumuza uyarlaması ise “Bugünkü millî Türk şiirinde, sanat terazisindeki dengeyi bozmamak şartıyla, toplumcu dozu artırmak” (Günay 1973: 52) şeklindedir. Buradan da anlaşılacağı üzere Yetik Ozan, sanat hem sanat için hem de toplum içindir tezini savunan bir anlayışa sahiptir. Şiire çok erken yaşlarda başlayan Yetik Ozan, olgunluk döneminde bir defter dolusu şiirini yakmıştır. Bu da onun şiirdeki titizliğini ve sanatın haysiyetine ne derece düşkün olduğunu göstermektedir. Yetik Ozan, şiirde ölçünün, disiplinin esas olduğunu vurgular ve buna uyar. Ancak, şiirin katı, dar kalıplara sokulmasından yana değildir. Şiirde duyguların seçilişinde “mantık süzgeci”, kelimelerin seçilişinde de “sanat terazisi” olarak görür ve “Türk şiirinin kaynağının halk şiiri olduğu” ve “gelecekte de öyle olması gerektiği” (Günay 1973: 48-53) kanaatindedir.
Araştırmacılarca Yetik Ozan’ın yetişmesine kaynaklık eden unsur, öncelikle memuriyetten dolayısıyla gezmekte olan bir ailenin eşyayı ve insanı gerçeğe yakın bir şekilde yakalama talihi olan çocukluk devresine bağlanır. Bu görüşe göre bu gezginlik sırasında en uzun durakların Karadeniz Bölgesinin, tabiatı ve insanı ile bir sahil şehri karakterinden ziyade, yayla veya sarp dağ kasabası niteliğindeki yapısında bulunduğuna işaret eder ve geze geze tamamlanmış bir öğrenim ve eğitimin yanı sıra bu gezmenin realiteye intibaksızlığı artıran bir unsur olarak hayatına ve sanatına aksedeceğinin (Tural 1979: 9-12) altı çizilir. Ölümünden çok sonraki yıllarda yazılan değerlendirme yazılarında, Yetik Ozan’ın kendine has bir hayat ve dünya içinde yaşamış olduğu hayatına ait özgeliğin şiirine aksetmiş olduğu (Tatçı 1986: 31-32) vurgulanır. Yetik Ozan’ı bu kadar farklı ve kalıcı kılanın; halk şiiri geleneğinden yararlanmasının yanı sıra, her şiirinin gelenek içinde bir sıçrayış olması, her şiirinde ferdî yaratıcılığının şiirinin tekniğine, kelime hazinesine ve imaj dünyasına sinmiş olmasından kaynaklandığı (Açıkgöz 1999: 5-9) üzerinde durulur.
Yetik Ozan’ın şiirlerinin kendine has bir özelliği olup onun şiiri taklit edilebilirlikten uzak ve nevi şahsına münhasır bir yapıya sahiptir. Onun hangi şiirinin hangi mısrası, olursa olsun damgalı gibidir. Hiç kimse tarafından taklit edilemez. Şiirinde kullandığı kendine has fiilleri, kendine has isimleri vardır. Bu isim ve filler ilk bakışta hemen herkesin bildiğini düşündüğü ve fakat belki de hiç kullanmamış olduğu kelimelerdir. Onun şiirleri okunduğunda kendisini duymasanız, tanımasanız bile “bu Yetik Ozan’ın şiiridir” dersiniz, eğer biraz şiirlere aşina iseniz… Onun şiiri Türk şiirinin gelenekten kopmadan nasıl modern hâle getirilebileceğinin somut örnekleridir. Bu bakımdan onu şiirde ayrı bir ses, ayrı bir çığır olarak değerlendirmek mümkündür. Yaklaşık 80 şiiri vardır. Firkatî mahlasıyla âşık tarzı şiir geleneği vadisinde yazdığı şiirler bu sayının dışındadır.
Kaynakça
Açıkgöz, Nâmık (1999). “Yetik Ozan Yitti Gitti”. Türk Yurdu. Kasım. C. 19. 147: 5-9.
Aycı, Mehmet (2002). “Kendi Pençesiyle Kazar Kurt, Kabrini Azar Azar”. Türk Edebiyatı. Temmuz. 345: 65.
Ercilasun, Ahmet B. (1979). “Yetik Ozan”. Töre. Şubat. C. 8. 93: 6-7.
Ercilasun, Ahmet B. (1980). “Yetik Ozan’sız Bir Yıl”. Töre. Şubat. C. 9. 105: 13-15.
Günay, Gökçen (1973). “Yetik Ozan’la Bir Konuşma”. Töre. Haziran. 25: 48-53.
Gürbüz, Cazim (yty). “Hey Gidi Yetik Ozan Hey!”. Berfin Bahar -Aylık Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi. 1: 166.
Güzel, Abdurrahman (1981). “Yetik Ozan’ın (Firkati’nin) Ardından”. Türk Edebiyatı, S. 98. Aralık: 24-27.
http://www.dunyabizim.com/manset/16385/ismiyle-cismiyle-%20yetik-ozandi-%20turgut-gunay.html [erişim tarihi: 06.06.2018].
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/iki-mavi-gol-gozlerin-ve-rumeliden-geliyorum-47691yy.htm [erişim tarihi: 08.06.2018].
Özarslan, Metin (2015). “Nevi Şahsına Münhasır Bir Şair: Yetik Ozan”. Hece Taşları. Mayıs. 3: 6-8.
Sakaoğlu, Saim (1979). “Turgutcuğum’un Ardından”. Töre. Mart. C. 8. 94: 40-43.
Tatcı, Mustafa (1986). “Ölümünün 8. Senesinde “Yetik Ozan”sız Seneler”. Dolunay. Aralık. 12: 31-32.
Tural, Sadık Kemal (1979). “Yetik Ozan’ın Şiiri Etrafında”. Töre. Şubat. C. 8. 93: 9-12.
Yüksel, Hasan Avni (2003). “Yetik Ozan ve Bütün Şiirleri”. Türk Kültürü. Ocak-Şubat. C. XLI. 477-478: 33-40.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. METİN ÖZARSLANYayın Tarihi: 20.11.2018Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
Yayın Tarihi: 20.11.2018Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Atmaca Uçurumu | Töre - Devlet Yayınları / ANKARA | 1973 | Şiir |
Halk Şiirinde Atatürk | Atatürk Üniversitesi Yayınları Nu. 335 / ERZURUM | 1974 | Antoloji |
Balıkçıl ile Yengeç ( Kelile ve Dimne' den Seçilmiş Hikayeler) | Kültür Bakanlığı Yayınları; Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu / ANKARA | 1977; 1991 | Hikâye |
Rize İli Ağızları İnceleme-Metinler-Sözlük | Türk Dil Kurumu Yayınları / ANKARA | 1978; 2003 | İnceleme |
Bütün Şiirleri: Atmaca Uçurumu-Ülkü Bağı | Alternatif Yayıncılık / ANKARA | 2002 | Şiir |
Bütün Şiirleri- Atmaca Uçurumu, Ülkü Bağı, Yücelmek | Ötüken Neşriyat / İSTANBUL | 2009; 2018 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Meslek | Görüntüle |
11 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Meslek | Görüntüle |
12 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Meslek | Görüntüle |
13 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | BAHTÎ, Sultan 1. Ahmed | d. 1590 - ö. 1617 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | İlhan Berk | d. 1918 - ö. 28 Ağustos 2008 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Şerif Kurbanoğlu | d. 1910 - ö. 4 Nisan 1971 | Madde Adı | Görüntüle |