Madde Detay
YUSUF CEMAL KESKİN
(d. 15.06.1954 / ö. -)
devlet sanatçısı, kemençeli âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Yusuf
Cemal Keskin, 15 Haziran 1954 tarihinde Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı
Günebakan köyünde dünyaya gelmiştir. Baba adı Mustafa, anne adı Behiye’dir.
Yörede Bekiroğlu olarak bilinen sülaledendir. İlkokulu Günebakan köyünde,
ortaokulu Çaykara’da tamamlar. Liseye İstanbul’da başlar fakat tamamlayamadan
terk eder. Keskin’in babası da kemençe eşliğinde atma türkü söyler. Yusuf Cemal’in
kemençe ile tanışması babası sayesinde olur ve üç yaşında kemençe çalmaya başlar.
İlkokulda da çalmaya devam eder. Ortaokulda müzik öğretmeninden öğrendiği nota
bilgisini eve gelip kemençeye uygulayan Keskin, irticalen çalıp söyler. Müzik
dersinde öğretmenine “Ben flüt çalmayacağım, kemençe çalacağım” demesi üzerine
öğretmeni onu teşvik eder. Kendisini hayranlıkla dinleyen öğretmeni,
öğretmenler odasında ondan bahsedince diğer öğretmenler de onu merak eder ve
odaya çağırırlar. O dönemlerde okuldaki kimse Keskin’in kemençe çaldığını bilmemektedir.
Kemençe çalınca tüm öğretmenler birden horon oynamaya başlar ve Keskin’in ünü
böylece yörede yayılmaya başlar. O dönem ailesinin fakir olduğunu, yokluk
çektiklerini belirten âşık, ilk kez 1965 yılında bir öğretmeninin kendisini
yöredeki bir kına gecesine götürdüğünü ve burada performans sergilediğini
belirtir. Keskin, düğünde “kemençe bayıltma olayı”nı gerçekleştirince o gece neredeyse
bir öğretmen maaşı kadar para kazandığını ve böylece yörede yavaş yavaş
tanınmaya; düğün, ırgat, eğlence gibi çeşitli etkinliklere davet edilmeye başladığını
dile getirir. Böylece çocuk yaşında aile bütçesine katkı sağlayan Keskin, daha
sonra babasının işi sebebiyle İstanbul’a taşınır (Çakır 2020).
1973’te
TRT’nin açtığı mahallî sanatçı imtihanına katılır ve kazanır. 1974-1976 yılları
arasında Kıbrıs’ta askerliğini yapan Keskin,
aynı zamanda Kıbrıs gazisidir. Kıbrıs’ta bulunduğu süreçte de kemençe
çalarak halkı eğlendirir. Askerden döndükten sonra 1976’da komşusunun kızı
Hatice Hanım ile evlenir. Bu evlilikten Mustafa Bülent, Zafer Yaşar ve Onurhan
adlarında üç oğlu dünyaya gelir. Ziraat Bankasında beş yıl memurluk yaptıktan
sonra istifa eder. 1982’de İstanbul’a gelir. O dönemde İstanbul’da henüz kemençe
çalan çok kişi yoktur. İstanbul’da Erkan Ocaklı ile tanışır. Onunla düğün,
program, festival gibi yurt içi ya da Avrupa’da birçok etkinliğe katılır. Zeki
Müren gibi sanatçılarla aynı mekânda sahne alır (Çakır 2020).
Çaykara
yöresinde bilinen âşıklardan Ağırali, Mahnida, Karnaba Ahmet’ten esinlenir.
Meşhur kadın âşık Afacan, Ravzıoğlu Dursun Ali ve Eminoğlu Mustafa’dan ise
kaval çalma konusunda etkilenir. Ayrıca Bahattin Çamurali’yi kendisine usta
kabul eder. Önceki yöresel âşıklardan duyduklarını kendi tarzıyla harmanlayarak
kendi tarzını ortaya koyar. Bu tarza zamanla “Yusuf Kemal Keskin tarzı kemençe”
denilmeye başlar. Yöre âşıkları dışında Âşık Veysel, Murat Çobanoğlu gibi âşıklardan
da etkilenir. Bugün yörede kemençe çalıp söyleyen birçok âşığın kendisinden
etkilendiklerini, onları yetiştirdiğini, bugün bir kısmının kendisini bile geçecek
seviyede iyi olduğunu vurgular. Besteleri sadece Karadeniz’de değil,
Türkiye’nin hemen her yerinde söylenir (Çakır 2020).
Geleneksel
olarak üç tel olan kemençeyi, dört tele çıkaran Keskin, kemençeye yenilik
getirir. Karadeniz’de kemençenin olgunlaşmadığını, onu modern hâle getirerek
tüm Türkiye’ye ve dünyaya sevdirdiğini belirten Keskin, Türk bayrağı altında uluslararası
birçok festivalle katılır. İngiltere ve Japonya’dan gelen Türkologlar, kemençe
üzerine kendisiyle söyleşide bulunur. Kemençe çalgısının Kuman Türklerinden
gelen bir gelenek olduğunu, kemençenin son hâlini ise Karadeniz’de aldığını
ifade eder. Ayrıca dinî etkiden dolayı kemençe çalmanın bir zamanlar yörede
günah olarak görüldüğünü, hatta kendisinin kemençe çalması üzerine aile
büyüklerinin din alimleri olması nedeniyle “O âlimden bu zalim nasıl doğdu”
şeklinde eleştirildiğini de ifade eder (Çakır 2020).
1974’te
“Yusuf Cemal Keskin Kemençe Havaları” adlı ilk kasetini askere gitmeden önce çıkarır.
1984’te ikinci kaseti “Yosma Kız”ı
çıkarır. O zaman bu kaset, bir milyon satarak rekor kırar. TRT başta olmak üzere birçok televizyon ve
radyo programına katılır, program yapar. Birçok kurum kuruluş, vakıf, dernekten
ödül ve plaket alır. Karadeniz Derneği Başkanı, Konferans Salonu’na Yusuf Cemal
Keskin adını verir (Çakır 2020).
İstanbul’da “Yusuf Cemal Keskin Kemençe Akademisi”ni kuran Keskin, emekli devlet sanatçısıdır. Hâlen İstanbul Ümraniye’de ikamet etmekte ve Akademide kemençe, kaval eğitimi, horon, halk oyunu gibi konularda dersler vermeye, Karadeniz kültürünü yaşatmaya, genç kuşaklara aktarmaya devam etmektedir (Çakır 2020).
Yusuf
Cemal Keskin’in MESAM’da kayıtlı 300’ü aşkın eseri vardır. Türkçe başta olmak
üzere yörede kullanılan ve yöre kültürün bir parçası olan Rumca ile de türküler
söyleyen Keskin’in yazılı 500 Rumca türküsü vardır. Keskin’in eserleri henüz
basılmamış olup yayım aşamasındadır (Çakır 2020).
Keskin,
şiirlerinde gündelik, gelip geçici konular yerine aşk, sevda gibi her zaman
geçerli olan temaları ele alır. Bütün türküleri, aşk ve sevda üzerinedir. Örneğin;
genç kızla delikanlının birbirlerini sevdiği ama kavuşamadığı durum üzerine “Akar
dereler akar/Denizlere karışır/Kainatta yalnızlık/Yaradan’a yakışır” diyerek
sevgiliye duyulan özlemi sade, akıcı ve anlaşılır bir dille ifade eder. Edebî sanatlara sıkça başvuran Keskin, aşk ve
sevda dışında dinî ve millî duyguları da şiirlerinde işler. “Kırmızı Kalem”
adlı türküsünde “Bu benim türkülerim ne hadistir ne ayet/Sen benim kollarıma
düşeceksin nihayet/ Başladım sevdalığa duysun onu elalem/Eski sevdalarıma
çekmişim kırmızı kalem” diyerek sevgiliye
duyulan aşkı, dinî terminoloji üzerinden anlatır. Bir başka şiirinde de yine
dinî mazmunlar üzerinden aşkını, sitemini ifade eder: “Babanın adı iblis/Ananınki
iblise/Yakışmadı onlara/Ne cami ne kilise” (Çakır 2020).
Dedesinin
babaannesine yazdığı “İnce Bel” türküsünü de seslendirir. Bu türkü hikâyeli bir
türkü olup dua, temenni içerikli olup birkaç mısrası şöyledir: “Ah ince bel
ince bel da boylarına maşallah/Bizim evde gelin yok da sen olursun inşallah”. Ayrıca
Keskin, yöredeki ritüelleri de türkülerinde tasvir eder. Rumi takvime göre 13
ocakta gerçekleştirilen yılbaşı kutlaması yörede Kalandar Gecesi olarak
nitelendirilir. Keskin bu gecede yapılan ritüeli “Kalandar Türküsü” adlı
eserinde detaylı bir şekilde betimler: “Kalandar gecesinde/Kış ondadır
ondadır/Alan aldi yârini/İş ondadır ondadır/Bizim orda yapilur /Kalandar
çörekleri/Tuzlamayi yiyenun/Yanmiştur yürekleri/Ben yedum o çörekten/ Sevduğum
yâri gördüm/O da gördü söyledi/ Ben de sana su verdum”. Ritüel-türkü ilişkisi
özelinde bu türkü, kültürel bellek çalışmaları çerçevesinde incelemeye değerdir
(Çakır 2020).
Keskin,
genelde mani ve koşma tarzında ve yedili hece ölçüsüyle söyler. Mani tarzında
söylediği şiirlerinde ilk iki mısranın doldurma dize olduğunu, asıl söylemek
istediğini ise son iki dizede ifade ettiğini belirttir: “Gel gidelum ormana/Odun
edelum odun/Odun değil meramun/Seni kalbime kodum” (Çakır 2020).
Keskin’in
adına türkü söylediği kadınlar “Fadimem, Emine ve Ayşe” gibi yörenin kadınlarıdır.
“Fadimem” şiirinde Karadeniz
kadınına olan aşkını yine Karadeniz tabiatından hareketle ifade etmektedir: “Sensin
yayla çiçeğim Fadime/Sensin yayla çiçeğim Fadime/Bahçelerde bal kabak Fadimem/Sen tencere ben kapak Fadimem” (Çakır
2020).
Bal
(2009: 466-467-473), çalışmasında Yusuf Cemal Keskin’in “ Holo’nun Köyleri” ve
“ Kar Yağayi Yağayi” adlı iki eserine yer verir. Keskin, eski adı Rumca, yeni
adı Türkçe olan Çaykara’nın köylerinin adlarını sayarken kendi doğduğu köyden
de bahseder: “Birer birer sayayim/Holo’nun köylerini/Ey Yusuf sen de aşur/Senden
ayri durulmaz/ Oy köyüm Günebakan”. Bu şiirde “Yusuf” adını tapşırır. Diğer
şiirinde ise “Kar yağayi yağayi/
Fındığın dallarına/ Allah düşürsün seni/ Bu benim kollarıma” diyerek sevdasını
yine Karadeniz tabiatından yararlanarak betimler.
Popüler
kültürdeki genç sanatçılara güfte ve beste vererek, onları destekleyen Keskin, Millî
Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının âşıklık geleneği ve
âşıkların korunması için iş birliği yapması gerektiğini ifade eder.
Eurovision’a eş değerde Türkiye’nin de yer aldığı Orta Asya Türk Cumhuriyetleri
ile birlikte benzer bir yarışmanın yapılmasını önerir. Ayrıca kendisinin Yaşayan
İnsan Hazinesi ilan edilmesi için
yetkililerin başvuruda bulunduğunu fakat henüz değerlendirmenin sonuçlanmadığını
belirtir (Çakır 2020).
İnternet
ortamında birçok icrası ve atışmaları kayıtlıdır. Birçok güftesi ve bestesi bulunan, irticali
çok güçlü olan Keskin hakkında henüz yüksek lisans veya doktora düzeyinde bir
tez yazılmamıştır (Çakır 2020).
Kaynakça
Bal,
Mehmet Akif (2009). Bir Şiirdir Trabzon. Ankara: Cantekin Matbaa.
Çakır,
Emine (2020). Yusuf Cemal Keskin, 1954 Trabzon doğumlu, ortaokul mezunu, emekli
devlet sanatçısı. [14 Kasım 2020 tarihinde Emine Çakır tarafından Yusuf Cemal Keskin ile yapılan görüşme
kaydından alınmıştır].
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Dr. Öğretim Üyesi Emine ÇAKIRYayın Tarihi: 18.12.2020Güncelleme Tarihi: 18.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 18.12.2020Güncelleme Tarihi: 18.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 18.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Meslek | Görüntüle |
12 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Meslek | Görüntüle |
13 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ALİOĞLU, Ali İhsan Erdoğan | d. 09.08.1951 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | BEKİR, Bekir Akkuş | d. 1860-1861 - ö. 1939 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ALİ TAŞ | d. 02.02.1943 - ö. 03.02.1991 | Madde Adı | Görüntüle |