Madde Detay
MA‘NEVÎ, Mustafa Manevî
(d. 1000\\\\\\\'lerin ortası?/1600\\\'lerin ortası - ö. 1114/1702)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Mustafa Ma‘nevî, Halvetîliğin Şabaniyye kolunun Karabâşiyye şubesini kuran Karabaş Ali el-Atvel (Karabâş-ı Veli)'in üç oğlundan biridir. Bolu çevresinden ve şehrî/İstanbullu olduğu ifade edilmişse de, Mustafa Ma‘nevî’nin doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Safâyî ve Sâlim tezkirelerinde şu şekilde tanıtılır: “Nâmı Mustafâ’dur. Bolu sancağı havâlisinden zuhûr etmiştir. Kibâr-ı meşâyih-ı Halvetiyye’den Üsküdar’da sâkin iken fevt olan Karabaş Ali Efendi’nin oğludur” (Safâyî: 259b). “Ma‘nevî, meşâyih-ı Halvetiyye’den meşhûr-ı âfâk Karabâş Şeyhi Ali Efendi’nin mahdûmları Şeyh Mustafa Efendi’dür ki beyne’l- meşâyıh Ma‘nevî Efendi diye şöhret-gîr bir şeyh-i nâmdâr idi”( Sâlim Tezkiresi, 622b). Karabâş Şeyhi Ali Efendi’nin oğlu ve halîfesi olarak tanıtılan mutasavvıf şair, biyografik kaynaklarda, Ma‘nevî Efendi, Mustafa Efendi, Şeyh Mustafa Ma‘nevî Efendi, Pîr-i sânî Karabâş Ali Efendi Hazretleri’nin veled-i sulbü Mustafa Ma‘nevî Efendi isimleriyle zikredilir (Sâlim: 622; Ayvansarâyî: 30b; Ma'nevî: 56b).
Mustafa Ma‘nevî’nin, Şeyh Hasan ‘Adnî (ö. 1125/1714) ve Hüseyin Çelebî adında iki kardeşiolduğundan bahsedilir. Hasan ‘Adnî Efendi’nin Mısır’ın başkenti olan Kahire’de Kara Meydan adıyla şöhret bulmuş mahalde Kırklar Makâmı diye tabir olunan, Kara Mehmed Paşa’nın ihyâ eylediği âsitânede şeyh olduğu; diğer kardeşi Hüseyin Çelebî’nin ise müstahlef ve irşâda icâzetli olmakla birlikte dünyevi şeyleri önemseyen mizacı sebebiyle, halîfe sıfatıyla herhangi bir beldeye tayin edilmediği ifade edilmiştir (Hasan Efendi-zâde Senâî: 26b).
Mustafa Ma‘nevî, Celvetî şeyhi Abdülhay Efendi’nin Azîz Mahmûd Hüdâyî Tekkesi şeyhliğine tayin edilmesiyle, 1691 senesinde boşalan Kadırga’daki Sokullu Mehmed Paşa zâviyesine şeyh; ve aynı tarihlerde Bahçekapıda’ki Valide Sultan Câmii’ne vâiz olarak tayin olunmuştur. Yalnızca Menâkıb-ı Nasûhî’de, Sultan Ahmed Câmii şeyhliğinde bulunduğu; Sefîne-i Evliyâ’da ise Mustafa Ma‘nevî’nin beş sene boyunca şeyhlik ve vaizlik görevini yerine getirdiği ifade edilmiştir. 1104/1692'de 2. Ahmed’in seçimiyle Edirne’ye çağrılarak Ordû-yı Hümâyûn şeyhliğine tayin olunan Ma‘nevî, “bir gün esnâ-yı vaazda mizâc- ı pâdişâhiye muhâlif söz söylediğinden tekrar İstanbul’a iade kılınmış ve kemâkân tekke-i mezkûre meşîhatında imrâr-ı evkât eylemiştir.” (Mehmed Sirâceddin: 36) Ayrıca Ma‘nevî’nin vefatından dokuz yıl önce vâizlik görevini bırakarak, bu zaviyede münzevî bir hayat yaşadığı ifade edilmiştir.
Mustafa Ma‘nevî 1702 yılının ekim-kasım aylarında vefat etmiştir. Mustafa Ma‘nevî’nin kabri, Üsküdar’ın Doğancılar mevkiinde bulunan Şeyh Nasûhî Efendi Tekkesi’nin hazîresindedir. “Şeyh-ı Mukaddes”; ‘Azîm oldı ‘âlem-i ma‘nâya gitdi Ma‘nevî” vefat tarihi olarak düşürülmüştür. Mustafa Ma'nevî'nin eserleri şunlardır:
1. Cevâhiru’l- ‘Akâid (Lübbü’l-‘Akâid): Mustafa Ma‘nevî’nin 1089 Safer/1678 Nisan ayının ortasında yazmayı bitirdiğini ifade ettiği eser, babası Karabâş-ı Velî Ali el-Atvel’in Nesefî akâidine, Şerh-i Akâid-i Nesefiyye bi-Lisâni’t-Tahkîk isimle yazdığı Arapça şerhin Türkçe tercümesi mahiyetindedir (Ma‘nevî, Cevâhiru’l-‘Akâid: 58b).
2. Dîvân-ı Ma‘nevî: Dîvân-ı Ma‘nevî’de ikisi Arapça olmak üzere 66 adet manzûme vardır. Dîvân'ın büyük bir bölümü gazellerden müteşekkildir. Şiirlerinde en çok remel bahrinin “Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün” kalıbını kullanmıştır. 20 ayet ve ikisi kudsî olmak üzere 5 hadîs iktibâs eden Ma‘nevî, bunları şiirlerinde mütekerriren kullanmıştır. Şiirlerinde redif kullanmayı seven Ma‘nevî’nin 33 adet şiiri müreddeftir. Ma‘nevî Dîvânı'nın iki nüshası vardır: 1. Marmara Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi, Yazmalar Bölümü, nu. 23; 2. Mustafa Ma‘nevî. Dîvân, Müstensih: Ali Haydar b. Ahmed Muhtar, Süleymaniye Ktp, Haşim Paşa Böl: nu. 76/6.
Kaynaklarda, Mustafa Ma‘nevî'den vâiz, müzekkir, muhaddis, müfessir bir şahsiyet olarak bahsedilmiş; zâhirî ve bâtınî ilimleri öncelikle babasından ve daha sonra asrın şöhretli âlimlerinden almıştır (Âsım Beyzâde Mehmed Sirâceddîn 1325: 21; Ayvansarâyî: 307b). Dîvân'ındaki muhteva, edebî kimliğini yansıtır niteliktedir. Mustafa Ma‘nevî, Allâh aşkını yücelten ve dillendiren bir şeyh, bu yücelik karşısında diz çöken bir kul, Hz. Peygamber’e duyduğu özlemlerini terennüm eden bir şairdir. İlâhî aşkı anlattığı, tasavvuf büyüklerini selâmladığı yahut tasannu‘dan uzak sade bir biçimde yazdığı gazelleri, tevâzuu elden bırakmayan bir şeyhin ve sırf öğretebilmek, iyiyi aşılayabilmek maksadıyla, heyecanla konuşan mutasavvıf bir şairin varlığına işaret etmektedir. Ma‘nevî, “Küntü kenzen” sırrını fehm etmek, Hz. Muhammed’in yolunda yürüyebilmek için; bu yolun yolcularına sünnetullâh çizgisinden sapmamayı, şerîat için canhırâşâne çalışmayı salık verir. Yola çıkan kişi, Allah’ın celal ve cemâl yönlerini iyice kavramak, hakikatin bu iki gibi duran ve aslında tek olan yüzünü fark edebilmek için; etvâr-ı seb‘adan geçmeli, ezkâr u evrâdı elden bırakmamalıdır.
İşte bu noktada, Mustafa Ma‘nevî’nin sanatı ve özellikle şiiri bu hakikati fark ettirmek için sözü ritimle bütünleştiren adeta bir enstrümandan ibarettir. Ma‘nevî'nin şiirlerinde teknik açıdan kimi kusurlar bulunmakla birlikte bunların Ma‘nevî için pek önemli olmadığı anlaşılmaktadır. O içindek ilâhî neşveyi, aşkı ve ıztırabı ifade etmek için şiiri kullanmış ve neredeyse hiç fahriye yapmamıştır. Şiirlerinde kendini övdüğü bir mısraa bile tesadüf edilmez.
Kaynakça
Âsım Beyzâde Mehmed Sirâceddîn (1325/1907). Mecma‘- i Şu‘arâ ve Tezkire-i Üdebâ. İstanbul: Matbaa-i Kütüphâne-i Cihân.
Bursalı Mehmed Tahir (2003). Osmanlı Müellifleri I-III ve Ahmed Remzi Akyürek “Miftâhu’l- Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi. İstanbul: Bizim Büro Basımevi.
Cebecioğlu, Ethem (2004). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. İstanbul: Ağaç Kitabevi.
El-Aclûnî, İsmâîl b. Muhammed (1351/1933). Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs ‘Ammâ İştehara Mine’l-Ehâdîsi ‘Alâ Elsineti’n-Nâs. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Hasan Efendizâde Senâî. Menâkıb-nâme-i Hazret-i Şeyh Nasûhî. Fatih-Millet Ktp. Şer‘iyye bl. nu. 1104/1.
Hüseyin Ayvansarâyî. Vefeyât. Süleymaniye Ktp. Esad Efendi bl.nu.1375.
Hüseyin Vassâf. Sefîne- Evliyâ-i Ebrâr fî-şerh-i Esmâr-ı Esrâr I-V. Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar: nu. 2305-2309.
Kara, Kerim (2003). Karabaş Veli (Hayatı, Fikirleri, Risâleleri). İstanbul: İnsan Yay.
Kurnaz, Cemal ve M. Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Mehmed Süreyyâ (1959). Sicilli-i ‘Osmânî. C. I-VI. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Mirza-zâde Sâlim Mehmed Emin. Tezkire. Süleymaniye Ktp. Lala İsmail bl. nu. 317.
Mermer, Kenan (2010). “17. Yüzyılın Genel Siyasî ve Edebî Manzarasında Bir Şeyh, Vaiz ve Şair Olarak Mustafa Ma‘nevî”. Hitit Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi. 9(18):185-198.
Mermer, Kenan (hzl.) (2010). Karabâş-ı Velî Oğlu Şeyh Mustafa Ma‘nevî’nin Hayatı ve Divânı. Bursa: Emin Yayınları.
Mustafa Ma ‘nevî. Cevâhiru’l-‘Akâid, Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi bl. nu. 1393.
Mustafa Ma‘nevî. Dîvân, Müstensih: Ali Haydar b. Ahmed Muhtar. Süleymaniye Ktp. Haşim Paşa Böl: nu. 76/6
Mustafa Safâyî. Tezkire (Tezkiretü’ş-Şu‘arâ). Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi Bölümü: nu. 2549.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fudalâ.” C. 3. İstanbul: Çağrı Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1995). Defterdâr Sarı Mehmed Paşa Zübde-i Vekâyi‘ât. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay.
Tatcı, Mustafa (2003). Üsküdarlı Mustafa Ma‘nevî Divânçe-i İlâhiyat. İstanbul: Kaknüs Yay. Mustafa Ma'nevî. Ma‘nevî Divânı. Marmara Üniv. İlâhiyat Fakültesi. Yazmalar bl. nu. 23.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ.DR. KENAN MERMERYayın Tarihi: 04.12.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Naat
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Hak Ta‘âlâ’dan ‘atadur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Nûr-ı zât-ı Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Mecma‘-ı evsâf-ı Rabbü’l-‘âlemîndir şübhesiz
Mazhar-ı zât-ı Hudâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Zât u esmâ
vü sıfâtı şerh ider şerrâh budur
Sırr-ı vech-i Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Matla‘-i esrâr-ı Hakk’dur mağz-ı Kur’âni’l-‘azîm
Cümleye Şemsü’d-duhâ’dır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Kul hüva’llâhu ehad’dan remzini izhâr ider
‘İlm-i cümle enbiyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur anda gavvâs oldı cümle enbiyâ
‘Ârife yemm-i likâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Sarf u nahv u mantık u ‘ilm-i me‘ânî andadur
İns ü cinne muktedâdır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur cümle tefsîr ü ehâdîs mevcidür
Zât-ı Hakk’a
reh-nümâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hâsılı cümle
‘ulûmun pâdişâhı ol durur
Vuslat-ı
Hakk’a sezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Cümle elsine anun pes ism-i pâkin yâd ider
Zulmet-i kevne ziyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir livâü’l-hamd durur kim Hâmid ü Mahmûd odur
Hak Te‘âlâ’dan livâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Şöyle bir ‘arş-ı mu‘allâdur ki anun haddi yok
‘Arz-ı zâta
istivâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Didi “La tüdrikühü’l-ebsâr” kelâmında Hudâ
Nûr-ı Hakk’a bir fezâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Böyle bir mahbûb-ı Rabbü’l-‘âlemîndür bil anı
Kalb-i pâke meh-likâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hüsn-i Yûsuf gibi mülk-i Mısr’ı ‘uşşâk eylemiş
‘Âlem-i bedrü’d-decâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Enbiyâ vü evliyânun başınun ol tâcıdır
Hem ridâ ile ‘asâdur şer‘-i pâk-i
Mustafâ
Magzıdur ‘ilm-i ledünnün bil ki hem emvâcıdır
Cümle ervâha gıdâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Kim ki inkâr
iderse kâfir-i bi’llâh olur
Mazhar-ı
sırr-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hem şerî‘at hem tarîkat ma‘rifetdür şöyle bil
Zât-ı Hak’dan bir ziyâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Ma‘nevî bin
yıl anı şerh eylesen olmaz tamâm
Dürr-i yektâ bî-bahâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 57b)
Tevhîd
Şem‘-i Cemâl’e cânlar at
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Tâ keşf ola sıfât u zât
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Etvâr-ı seb‘adan geçüp
Vahdet
şarâbın içüp
Pervâz idüp kanat açup
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Nice hevâ ile gaflet
Nice bir derd ile mihnet
Bununla bulınur
vuslat
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Emr-i Hakk’a imtisâl it
Nefsini sâhib-i hısâl it
Kendüne ehl-i visâl it
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Meydân-ı tevhîde can vir
Derûnun içre îkân vir
Kalbini Hakk’a her ân vir
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Sırrında mihmân ola gör
Kul iken sultân ola gör
Dertlere dermân ola gör
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Bulmak dilersen vahdeti
Terk itme dâim halveti
Tut Ma‘nevî’den
hikmeti
Gel tevhîd ide gör tevhîd
(Ma'nevî, Dîvân: Süleymaniye Ktp. 60b)
Muhammes-i Mütekerrir
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Ey dil-i şeydâ beni
mest ile hayrân eyledün
Külhan-ı ‘ışkunla
cismüm nâr-ı sûzân eyledün
Gamzeni izhâr idüp son
demde pinhân eyledün
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Dinle ey dil hikmeti
tahkîk ile cem‘ ola mı
Bâb-ı ra‘nâ-yı hakîkat
ey ‘aceb feth ola mı
Bu cidâr-ı kal‘a-i rûh
bir dahi ref‘ ola mı
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Gamzeni her kime atdun tahtını terk eyledi
Hep hicâb-ı zulmeti geçdi kamu ref‘ eyledi
Görme misin İbn-i Edhem tâc u tahtı n’eyledi
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün
Kuhl-i “mâ zâğa’l-basar”dan tûtiyâdur bu cilâ
“Len terânî”den tesellî gösterir vech-i a‘lâ
Tûr-ı ‘aşkı pâre pâre kıldı vech-i Kibriyâ
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile
yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
“Men ‘aref”dür “Küntü kenz”i şerh u tefsîr eyleyen
Nokta-i vahdet durur her merâmı tedbîr eyleyen
Ma‘nevîyâ var mıdur hiç bunu ta‘mîr eyleyen
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını
bin kahr ile vîrân eyledün (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 64b)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 04.12.2013Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Naat
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Hak Ta‘âlâ’dan ‘atadur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Nûr-ı zât-ı Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Mecma‘-ı evsâf-ı Rabbü’l-‘âlemîndir şübhesiz
Mazhar-ı zât-ı Hudâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Zât u esmâ
vü sıfâtı şerh ider şerrâh budur
Sırr-ı vech-i Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Matla‘-i esrâr-ı Hakk’dur mağz-ı Kur’âni’l-‘azîm
Cümleye Şemsü’d-duhâ’dır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Kul hüva’llâhu ehad’dan remzini izhâr ider
‘İlm-i cümle enbiyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur anda gavvâs oldı cümle enbiyâ
‘Ârife yemm-i likâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Sarf u nahv u mantık u ‘ilm-i me‘ânî andadur
İns ü cinne muktedâdır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur cümle tefsîr ü ehâdîs mevcidür
Zât-ı Hakk’a
reh-nümâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hâsılı cümle
‘ulûmun pâdişâhı ol durur
Vuslat-ı
Hakk’a sezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Cümle elsine anun pes ism-i pâkin yâd ider
Zulmet-i kevne ziyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir livâü’l-hamd durur kim Hâmid ü Mahmûd odur
Hak Te‘âlâ’dan livâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Şöyle bir ‘arş-ı mu‘allâdur ki anun haddi yok
‘Arz-ı zâta
istivâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Didi “La tüdrikühü’l-ebsâr” kelâmında Hudâ
Nûr-ı Hakk’a bir fezâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Böyle bir mahbûb-ı Rabbü’l-‘âlemîndür bil anı
Kalb-i pâke meh-likâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hüsn-i Yûsuf gibi mülk-i Mısr’ı ‘uşşâk eylemiş
‘Âlem-i bedrü’d-decâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Enbiyâ vü evliyânun başınun ol tâcıdır
Hem ridâ ile ‘asâdur şer‘-i pâk-i
Mustafâ
Magzıdur ‘ilm-i ledünnün bil ki hem emvâcıdır
Cümle ervâha gıdâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Kim ki inkâr
iderse kâfir-i bi’llâh olur
Mazhar-ı
sırr-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hem şerî‘at hem tarîkat ma‘rifetdür şöyle bil
Zât-ı Hak’dan bir ziyâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Ma‘nevî bin
yıl anı şerh eylesen olmaz tamâm
Dürr-i yektâ bî-bahâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 57b)
Tevhîd
Şem‘-i Cemâl’e cânlar at
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Tâ keşf ola sıfât u zât
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Etvâr-ı seb‘adan geçüp
Vahdet
şarâbın içüp
Pervâz idüp kanat açup
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Nice hevâ ile gaflet
Nice bir derd ile mihnet
Bununla bulınur
vuslat
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Emr-i Hakk’a imtisâl it
Nefsini sâhib-i hısâl it
Kendüne ehl-i visâl it
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Meydân-ı tevhîde can vir
Derûnun içre îkân vir
Kalbini Hakk’a her ân vir
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Sırrında mihmân ola gör
Kul iken sultân ola gör
Dertlere dermân ola gör
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Bulmak dilersen vahdeti
Terk itme dâim halveti
Tut Ma‘nevî’den
hikmeti
Gel tevhîd ide gör tevhîd
(Ma'nevî, Dîvân: Süleymaniye Ktp. 60b)
Muhammes-i Mütekerrir
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Ey dil-i şeydâ beni
mest ile hayrân eyledün
Külhan-ı ‘ışkunla
cismüm nâr-ı sûzân eyledün
Gamzeni izhâr idüp son
demde pinhân eyledün
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Dinle ey dil hikmeti
tahkîk ile cem‘ ola mı
Bâb-ı ra‘nâ-yı hakîkat
ey ‘aceb feth ola mı
Bu cidâr-ı kal‘a-i rûh
bir dahi ref‘ ola mı
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Gamzeni her kime atdun tahtını terk eyledi
Hep hicâb-ı zulmeti geçdi kamu ref‘ eyledi
Görme misin İbn-i Edhem tâc u tahtı n’eyledi
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün
Kuhl-i “mâ zâğa’l-basar”dan tûtiyâdur bu cilâ
“Len terânî”den tesellî gösterir vech-i a‘lâ
Tûr-ı ‘aşkı pâre pâre kıldı vech-i Kibriyâ
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile
yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
“Men ‘aref”dür “Küntü kenz”i şerh u tefsîr eyleyen
Nokta-i vahdet durur her merâmı tedbîr eyleyen
Ma‘nevîyâ var mıdur hiç bunu ta‘mîr eyleyen
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını
bin kahr ile vîrân eyledün (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 64b)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Naat
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Hak Ta‘âlâ’dan ‘atadur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Nûr-ı zât-ı Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Mecma‘-ı evsâf-ı Rabbü’l-‘âlemîndir şübhesiz
Mazhar-ı zât-ı Hudâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Zât u esmâ
vü sıfâtı şerh ider şerrâh budur
Sırr-ı vech-i Kibriyâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Matla‘-i esrâr-ı Hakk’dur mağz-ı Kur’âni’l-‘azîm
Cümleye Şemsü’d-duhâ’dır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Kul hüva’llâhu ehad’dan remzini izhâr ider
‘İlm-i cümle enbiyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur anda gavvâs oldı cümle enbiyâ
‘Ârife yemm-i likâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Sarf u nahv u mantık u ‘ilm-i me‘ânî andadur
İns ü cinne muktedâdır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur cümle tefsîr ü ehâdîs mevcidür
Zât-ı Hakk’a
reh-nümâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hâsılı cümle
‘ulûmun pâdişâhı ol durur
Vuslat-ı
Hakk’a sezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Cümle elsine anun pes ism-i pâkin yâd ider
Zulmet-i kevne ziyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir livâü’l-hamd durur kim Hâmid ü Mahmûd odur
Hak Te‘âlâ’dan livâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Şöyle bir ‘arş-ı mu‘allâdur ki anun haddi yok
‘Arz-ı zâta
istivâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Didi “La tüdrikühü’l-ebsâr” kelâmında Hudâ
Nûr-ı Hakk’a bir fezâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Böyle bir mahbûb-ı Rabbü’l-‘âlemîndür bil anı
Kalb-i pâke meh-likâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hüsn-i Yûsuf gibi mülk-i Mısr’ı ‘uşşâk eylemiş
‘Âlem-i bedrü’d-decâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Enbiyâ vü evliyânun başınun ol tâcıdır
Hem ridâ ile ‘asâdur şer‘-i pâk-i
Mustafâ
Magzıdur ‘ilm-i ledünnün bil ki hem emvâcıdır
Cümle ervâha gıdâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Kim ki inkâr
iderse kâfir-i bi’llâh olur
Mazhar-ı
sırr-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hem şerî‘at hem tarîkat ma‘rifetdür şöyle bil
Zât-ı Hak’dan bir ziyâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Ma‘nevî bin
yıl anı şerh eylesen olmaz tamâm
Dürr-i yektâ bî-bahâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 57b)
Tevhîd
Şem‘-i Cemâl’e cânlar at
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Tâ keşf ola sıfât u zât
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Etvâr-ı seb‘adan geçüp
Vahdet
şarâbın içüp
Pervâz idüp kanat açup
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Nice hevâ ile gaflet
Nice bir derd ile mihnet
Bununla bulınur
vuslat
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Emr-i Hakk’a imtisâl it
Nefsini sâhib-i hısâl it
Kendüne ehl-i visâl it
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Meydân-ı tevhîde can vir
Derûnun içre îkân vir
Kalbini Hakk’a her ân vir
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Sırrında mihmân ola gör
Kul iken sultân ola gör
Dertlere dermân ola gör
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Bulmak dilersen vahdeti
Terk itme dâim halveti
Tut Ma‘nevî’den
hikmeti
Gel tevhîd ide gör tevhîd
(Ma'nevî, Dîvân: Süleymaniye Ktp. 60b)
Muhammes-i Mütekerrir
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Ey dil-i şeydâ beni
mest ile hayrân eyledün
Külhan-ı ‘ışkunla
cismüm nâr-ı sûzân eyledün
Gamzeni izhâr idüp son
demde pinhân eyledün
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Dinle ey dil hikmeti
tahkîk ile cem‘ ola mı
Bâb-ı ra‘nâ-yı hakîkat
ey ‘aceb feth ola mı
Bu cidâr-ı kal‘a-i rûh
bir dahi ref‘ ola mı
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Gamzeni her kime atdun tahtını terk eyledi
Hep hicâb-ı zulmeti geçdi kamu ref‘ eyledi
Görme misin İbn-i Edhem tâc u tahtı n’eyledi
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün
Kuhl-i “mâ zâğa’l-basar”dan tûtiyâdur bu cilâ
“Len terânî”den tesellî gösterir vech-i a‘lâ
Tûr-ı ‘aşkı pâre pâre kıldı vech-i Kibriyâ
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile
yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
“Men ‘aref”dür “Küntü kenz”i şerh u tefsîr eyleyen
Nokta-i vahdet durur her merâmı tedbîr eyleyen
Ma‘nevîyâ var mıdur hiç bunu ta‘mîr eyleyen
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını
bin kahr ile vîrân eyledün (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 64b)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Naat
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Hak Ta‘âlâ’dan ‘atadur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Nûr-ı zât-ı Kibriyâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Mecma‘-ı evsâf-ı Rabbü’l-‘âlemîndir şübhesiz
Mazhar-ı zât-ı Hudâ’dur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Zât u esmâ vü sıfâtı şerh ider şerrâh budur
Sırr-ı vech-i Kibriyâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Matla‘-i esrâr-ı Hakk’dur mağz-ı Kur’âni’l-‘azîm
Cümleye Şemsü’d-duhâ’dır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Kul hüva’llâhu ehad’dan remzini izhâr ider
‘İlm-i cümle enbiyâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur anda gavvâs oldı cümle enbiyâ
‘Ârife yemm-i likâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Sarf u nahv u mantık u ‘ilm-i me‘ânî andadur
İns ü cinne muktedâdır
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Bir bahrdur cümle tefsîr ü ehâdîs mevcidür
Zât-ı Hakk’a reh-nümâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hâsılı cümle
‘ulûmun pâdişâhı ol durur
Vuslat-ı
Hakk’a sezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Cümle elsine anun pes ism-i pâkin yâd ider
Zulmet-i kevne ziyâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Bir livâü’l-hamd durur kim Hâmid ü Mahmûd odur
Hak Te‘âlâ’dan livâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Şöyle bir ‘arş-ı mu‘allâdur ki anun haddi yok
‘Arz-ı zâta
istivâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Didi “La tüdrikühü’l-ebsâr” kelâmında Hudâ
Nûr-ı Hakk’a bir fezâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Böyle bir mahbûb-ı Rabbü’l-‘âlemîndür bil anı
Kalb-i pâke meh-likâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hüsn-i Yûsuf gibi mülk-i Mısr’ı ‘uşşâk eylemiş
‘Âlem-i bedrü’d-decâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Enbiyâ vü evliyânun başınun ol tâcıdır
Hem ridâ ile ‘asâdur şer‘-i pâk-i
Mustafâ
Magzıdur ‘ilm-i ledünnün bil ki hem emvâcıdır
Cümle ervâha gıdâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ
Kim ki inkâr
iderse kâfir-i bi’llâh olur
Mazhar-ı
sırr-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ
Hem şerî‘at hem tarîkat ma‘rifetdür şöyle bil
Zât-ı Hak’dan bir ziyâdur
şer‘-i pâk-i Mustafâ
Ma‘nevî bin
yıl anı şerh eylesen olmaz tamâm
Dürr-i yektâ bî-bahâdur şer‘-i
pâk-i Mustafâ (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 57b)
Tevhîd
Şem‘-i Cemâl’e cânlar at
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Tâ keşf ola sıfât u zât
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Etvâr-ı seb‘adan geçüp
Vahdet şarâbın içüp
Pervâz idüp kanat açup
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Nice hevâ ile gaflet
Nice bir derd ile mihnet
Bununla bulınur
vuslat
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Emr-i Hakk’a imtisâl it
Nefsini sâhib-i hısâl it
Kendüne ehl-i visâl it
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Meydân-ı tevhîde can vir
Derûnun içre îkân vir
Kalbini Hakk’a her ân vir
Gel
tevhîd ide gör tevhîd
Sırrında mihmân ola gör
Kul iken sultân ola gör
Dertlere dermân ola gör
Gel tevhîd ide gör tevhîd
Bulmak dilersen vahdeti
Terk itme dâim halveti
Tut Ma‘nevî’den
hikmeti
Muhammes-i Mütekerrir
Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün
Ey dil-i şeydâ beni
mest ile hayrân eyledün
Külhan-ı ‘ışkunla
cismüm nâr-ı sûzân eyledün
Gamzeni izhâr idüp son
demde pinhân eyledün
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Dinle ey dil hikmeti
tahkîk ile cem‘ ola mı
Bâb-ı ra‘nâ-yı hakîkat
ey ‘aceb feth ola mı
Bu cidâr-ı kal‘a-i rûh
bir dahi ref‘ ola mı
Bu vücûdum kal‘asın
hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
Gamzeni her kime atdun tahtını terk eyledi
Hep hicâb-ı zulmeti geçdi kamu ref‘ eyledi
Görme misin İbn-i Edhem tâc u tahtı n’eyledi
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün
Kuhl-i “mâ zâğa’l-basar”dan tûtiyâdur bu cilâ
“Len terânî”den tesellî gösterir vech-i a‘lâ
Tûr-ı ‘aşkı pâre pâre kıldı vech-i Kibriyâ
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile
yeksân eyledün
Gönlümün tahtını bin
kahr ile vîrân eyledün
“Men ‘aref”dür “Küntü kenz”i şerh u tefsîr eyleyen
Nokta-i vahdet durur her merâmı tedbîr eyleyen
Ma‘nevîyâ var mıdur hiç bunu ta‘mîr eyleyen
Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün
Gönlümün tahtını
bin kahr ile vîrân eyledün (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 64b)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Meslek | Görüntüle |
11 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Meslek | Görüntüle |
12 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Meslek | Görüntüle |
13 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HİLMİ, Halil Dörtdivanlı | d. 1826 - ö. 1903 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Nİ'METÎ, Ahmed Nimetî Efendi | d. ? - ö. 1709-10 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HİMMET/ABDÎ, Şeyh Himmet Efendi | d. ? - ö. 1683-1684 | Madde Adı | Görüntüle |