Madde Detay
REŞİD FÂNÎ, Mehmed Reşid
(d. ?/2 Ocak 1877 - ö. ?/?)
şair, kaymakam
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Edebiyat tarihimizde unutulmuş
isimlerden biri olan Reşid Fânî’nin ismi, son dönemde yazılmış biyografik
kaynaklarda ve şuara tezkirelerinde geçmemektedir. 1877 yılında Varna’da
dünyaya gelen şairin asıl adı Mehmed Reşid’dir. 1907 yılına kadar şiirlerinde Reşid
mahlasını kullanan şair, bu tarihten sonra Fânî mahlasını kullanmaya
başlamıştır.
Reşid Fânî’nin babası İbrahim Rağıb
Efendi, annesi Hatice Kişver Nur Hanım’dır. İbrahim Rağıb Efendi mahkeme
reisliği ve kaymakamlık görevlerinde bulunmuş, 1912 yılında vefat etmiştir.
1899 yılında Mekteb-i Mülkiyye-i
Şâhâne’den mezun olan şairin ilk görev yeri Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesidir.
Sonrasında İzmit sancağı mutasarrıflığında kaymakamlık stajını tamamlayarak 14
Eylül 1902 tarihinde Sivas vilayetinin Tokat sancağına bağlı Erbaa kazasına
kaymakam olarak atanmış ve ilk kaymakamlık görevine burada başlamıştır. Buradaki
görevinin ardından sırasıyla; Mecitözü, Gümüşhacıköy, Koniçe, Kirmasti,
Bolvadin, Yenişehir, Derik, Lâdik, Giresun, Boyabat, Karacabey ve Ilgaz
kaymakamlığı yapan şair, 1925 yılında Ilgaz Kaymakamı iken emekli edilmiştir.
Hayatına Ilgaz’da bir süre devam eden Reşid Fânî’nin burada Ilgaz Saray karyesi
muallim vekâleti ve Ilgaz Kütüphanesi memurluğunda çalıştığı bilinmektedir.
Reşid Fânî’nin vefat yeri ve tarihi, yaptığımız araştırmalar sonucu ortaya
çıkarılamamıştır. 1930-1932 tarihlerinde Ilgaz civarında vefat etmiş
olabileceği düşünülmektedir.
Reşid Fânî’nin edebiyat
yolculuğunda önemli bir detay, dönemin tanınmış edebiyatçılarından İsmail Safa
ile olan ilişkisidir. Vefa İdadisindeki eğitimi esnasında İsmail Safa’dan ders
almıştır. Reşid Fânî, 1913 yılında Kocamustafapaşa’da bulunan Küçük Hüseyin Efendi’ye
intisap ederek Nakşibendiyye tarikatına girmiştir. Bu tarihten sonra yazdığı şiirlerinde
tasavvufi ve dinî içeriklerin ağırlık kazandığı görülmektedir. Tasavvufun derinliklerinden
ilham alarak yazdığı şiirler, onun edebî kimliğinin önemli bir özelliğini
oluşturmaktadır.
Şairin bazı dergi ve gazetelerde
şiirlerinin yayımlandığı görülmektedir. Reşid Fânî’nin şiirlerinin yayımlandığı
dergiler; Cerîde-i Sûfiyye, Halka Doğru Mecmuası, Sinop
Gazetesi, Irmak Mecmuası, Işık Mecmuası, İzler Mecmuası,
Necat Gazetesi, Halk Yolu Mecmuası’dır. Şairin en çok Cerîde-i
Sûfiyye’de şiiri yayımlanmıştır. Bu mecmua vasıtasıyla dönemin şairleriyle
irtibat hâlinde olmuş özellikle Recep Vahyî, Mustafa Fevzi gibi şairlerle yakın
dostluklar kurmuştur.
Eserleri:
Reşid Fânî’nin kendisinin tertip ettiği Fânî Çiçekler, Türk Güneşi Türk’ün Eşi, Öyleyse Dostlar adlı üç adet eseri Şevket Enes Samancıoğlu’nun şahsi kütüphanesinde yer almaktadır. Fânî Çiçekler şairin en hacimli eseri olup Şevket Enes Samancıoğlu, şair ve eser üzerine bir doktora çalışması hazırlamıştır. Yaklaşık 371 manzumenin yer aldığı eser içerisinde; Reşid Fânî’nin çocuk yaşlarında yazdığı şiirlerden, tarih manzumelerine kadar birçok nazım türünde yazılmış manzumeler bulunmaktadır. Eser içerisindeki önemli bölümlerden biri de Reşid Fânî’nin kendisi için oluşturduğu Dîvânçe-i Fânî başlığıdır. Bu bölüm içerisindeki şiirler ve şairin gazel nazım şekli ile yazmış olduğu diğer manzumeler Divançe-i Fânî adıyla 2024 yılında yayımlanmıştır.
Reşid Fânî, Divan edebiyatı geleneğine bağlı bir şair olmasına rağmen yeni usulleri de şiirlerinde kullanmıştır. Özellikle Millî Mücadele döneminde yazdığı manzumeleri ve diğer şiirlerinde, Türk milletinin kahramanlığını, vatan sevgisini ve millî duyguları şiirlerinde dile getirmiştir. Bu bağlamda, onu “ikinci sınıf bir Millî Edebiyat şairi” olarak nitelendirmek mümkündür. Reşid Fânî, çevresi tarafından şair yönüyle tanınıp değer görmüş olsa da şiirlerinin yayımlandığı dergilerin etki alanı sınırlı kalmış ve şöhreti diğer edebî muhitlere yeterince ulaşmamıştır. Bundan dolayı son dönem biyografik eserlerde adı geçmemiş, edebiyat ve şiir dünyası tarafından unutulmuştur.
Kaynakça
Şevket Enes Samancıoğlu (2023). Reşid Fânî Hayatı ve Fânî Çiçekler Adlı Eseri (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi.
Şevket Enes Samancıoğlu (2024). Divançe-i Fanî. Ankara: İlahiyat Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ŞEVKET ENES SAMANCIOĞLUYayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 14.11.2024Eserlerinden Örnekler
Gazel
Bâ-i bismillâh ile etdim kitâba
ibtidâ
Nokta-i kalbimdeki cânâna kıldım iktidâ
Bir haber geldi bana ‘ilm-i
ledünden dinledim
Müstetir kalmış idi ol cümle içre
mübtedâ
Fâ’il u mef’ûle bakdım cümle-i fi’liyyede
Görmedim bir sîgaya ef’âl içinde
intihâ
Mantık-ı gülzâra geldim sarf u nahvi
terk edip
Bî-kıyâs olmuş çiçeklerden dahi
düşdüm cüdâ
Çok kazâyâ var fakat sugrâsı yok
kübrâsı yok
Ol me’ânîden beyân eyler zebân-ı bî-sadâ
Terk edip ‘ilmi habîre bî-haber kaldım
müdâm
Sâkî-i bezm-i eleste eyledim âhir
nidâ
Toldurup peymâneyi çekdim pey-â-pey
‘aşk ile
Kad enâre’l-’aşkı li’l-’uşşâkı minhâce’l-hüdâ
Kayd-ı ferdâdan geçip teslîm-i ferd
olmuş kulum
Lâ-mekân şehrinde yokdur zât-ı Hak’dan
mâ-’ada
Mâ-sivâyı perde etme göster Allâh’ım
yüzün
Fâni-i kemter tecelliyyâtına olsun fedâ (Samancıoğlu, 2024: 131).
Şarkı
Bî-nevâ bir ‘âşıkım
ben mübtelâ-yı nâleyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şem’-i ruhsârında
sûzân bir garîb pervâneyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim
Âh ne tâli’siz
başım varmış bu mihnet-hânede
Geçdi ‘ömrüm âh
ile pîrâmen-i cânânede
Rûh-ı nâlânım
hemîşe pür-enîn bu lânede
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şiddet-i sevdâya
düşmüş bagrı yanmış bülbülüm
Zemherîr-i
hicr ile solmuş sararmış bir gülüm
Dâm-ı
dil-berde esîrim mübtelâ-yı kâkülüm
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim (Samancıoğlu, 2023: 861-862).
Gazel
Cemâlin pertevi subh-ı sa’âdet yâ Resûlallâh
Alır mirʾât-ı Hak senden sabâhat yâ Resûlallâh
Tecellâ-yı cemâl-i pâkine mazhar olan ‘âşık
Kalır müstagrak-ı envâr-ı vahdet yâ Resûlallâh
‘Arak-rîz-i letâfet ruhlarından şemm alır şeydâ
Ki sensin ravza-i ezhâr-ı safvet yâ Resûlallâh
Serîr-i lî-me’allâh‘a şeref verdin vücûdunla
Ki sensin dürre-i ser-tâc-ı hilkat yâ Resûlallâh
Leʾâlî-i hüküm senden sudûr eyler bu eflâke
Dehânın hokka-i aklâm-ı hikmet yâ Resûlallâh
Serâʾir-pâş olan binbir hicâbı ref’ edip her gâh
Bize îsâr eder dürr-i hakîkat yâ Resûlallâh
Ḍalâlet zulmeti ref’ oldu envâr-ı vücûdunla
Çiçekler açdı ravzât-ı hidâyet yâ Resûlallâh
Öter bülbülleri pür-şevk-i vuslat bâg-ı
îmânın
Cihân pür-nûr-ı gülzâr-ı melâhat yâ
Resûlallâh
Bu denli ni’metin hakkıyla takdîr
etmedik kadrin
Bizi gark eyledi bahr-ı hacâlet yâ
Resûlallâh
Bu ‘isyân ümmetinden oldu sen dâʾim münezzehsin
Yine mücrimlere senden ‘inâyet yâ
Resûlallâh
Kapunda rû-siyâh Fânî-i pür-taksîr
gene söyler
“Garîk-i bahr-ı ‘isyânız şefâ’at yâ
Resûlallâh” (Samancıoğlu, 2024: 298-299).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: Güncelleme Tarihi: 14.11.2024Eserlerinden Örnekler
Gazel
Bâ-i bismillâh ile etdim kitâba
ibtidâ
Nokta-i kalbimdeki cânâna kıldım iktidâ
Bir haber geldi bana ‘ilm-i
ledünden dinledim
Müstetir kalmış idi ol cümle içre
mübtedâ
Fâ’il u mef’ûle bakdım cümle-i fi’liyyede
Görmedim bir sîgaya ef’âl içinde
intihâ
Mantık-ı gülzâra geldim sarf u nahvi
terk edip
Bî-kıyâs olmuş çiçeklerden dahi
düşdüm cüdâ
Çok kazâyâ var fakat sugrâsı yok
kübrâsı yok
Ol me’ânîden beyân eyler zebân-ı bî-sadâ
Terk edip ‘ilmi habîre bî-haber kaldım
müdâm
Sâkî-i bezm-i eleste eyledim âhir
nidâ
Toldurup peymâneyi çekdim pey-â-pey
‘aşk ile
Kad enâre’l-’aşkı li’l-’uşşâkı minhâce’l-hüdâ
Kayd-ı ferdâdan geçip teslîm-i ferd
olmuş kulum
Lâ-mekân şehrinde yokdur zât-ı Hak’dan
mâ-’ada
Mâ-sivâyı perde etme göster Allâh’ım
yüzün
Fâni-i kemter tecelliyyâtına olsun fedâ (Samancıoğlu, 2024: 131).
Şarkı
Bî-nevâ bir ‘âşıkım
ben mübtelâ-yı nâleyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şem’-i ruhsârında
sûzân bir garîb pervâneyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim
Âh ne tâli’siz
başım varmış bu mihnet-hânede
Geçdi ‘ömrüm âh
ile pîrâmen-i cânânede
Rûh-ı nâlânım
hemîşe pür-enîn bu lânede
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şiddet-i sevdâya
düşmüş bagrı yanmış bülbülüm
Zemherîr-i
hicr ile solmuş sararmış bir gülüm
Dâm-ı
dil-berde esîrim mübtelâ-yı kâkülüm
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim (Samancıoğlu, 2023: 861-862).
Gazel
Cemâlin pertevi subh-ı sa’âdet yâ Resûlallâh
Alır mirʾât-ı Hak senden sabâhat yâ Resûlallâh
Tecellâ-yı cemâl-i pâkine mazhar olan ‘âşık
Kalır müstagrak-ı envâr-ı vahdet yâ Resûlallâh
‘Arak-rîz-i letâfet ruhlarından şemm alır şeydâ
Ki sensin ravza-i ezhâr-ı safvet yâ Resûlallâh
Serîr-i lî-me’allâh‘a şeref verdin vücûdunla
Ki sensin dürre-i ser-tâc-ı hilkat yâ Resûlallâh
Leʾâlî-i hüküm senden sudûr eyler bu eflâke
Dehânın hokka-i aklâm-ı hikmet yâ Resûlallâh
Serâʾir-pâş olan binbir hicâbı ref’ edip her gâh
Bize îsâr eder dürr-i hakîkat yâ Resûlallâh
Ḍalâlet zulmeti ref’ oldu envâr-ı vücûdunla
Çiçekler açdı ravzât-ı hidâyet yâ Resûlallâh
Öter bülbülleri pür-şevk-i vuslat bâg-ı
îmânın
Cihân pür-nûr-ı gülzâr-ı melâhat yâ
Resûlallâh
Bu denli ni’metin hakkıyla takdîr
etmedik kadrin
Bizi gark eyledi bahr-ı hacâlet yâ
Resûlallâh
Bu ‘isyân ümmetinden oldu sen dâʾim münezzehsin
Yine mücrimlere senden ‘inâyet yâ
Resûlallâh
Kapunda rû-siyâh Fânî-i pür-taksîr
gene söyler
“Garîk-i bahr-ı ‘isyânız şefâ’at yâ
Resûlallâh” (Samancıoğlu, 2024: 298-299).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 14.11.2024Eserlerinden Örnekler
Gazel
Bâ-i bismillâh ile etdim kitâba
ibtidâ
Nokta-i kalbimdeki cânâna kıldım iktidâ
Bir haber geldi bana ‘ilm-i
ledünden dinledim
Müstetir kalmış idi ol cümle içre
mübtedâ
Fâ’il u mef’ûle bakdım cümle-i fi’liyyede
Görmedim bir sîgaya ef’âl içinde
intihâ
Mantık-ı gülzâra geldim sarf u nahvi
terk edip
Bî-kıyâs olmuş çiçeklerden dahi
düşdüm cüdâ
Çok kazâyâ var fakat sugrâsı yok
kübrâsı yok
Ol me’ânîden beyân eyler zebân-ı bî-sadâ
Terk edip ‘ilmi habîre bî-haber kaldım
müdâm
Sâkî-i bezm-i eleste eyledim âhir
nidâ
Toldurup peymâneyi çekdim pey-â-pey
‘aşk ile
Kad enâre’l-’aşkı li’l-’uşşâkı minhâce’l-hüdâ
Kayd-ı ferdâdan geçip teslîm-i ferd
olmuş kulum
Lâ-mekân şehrinde yokdur zât-ı Hak’dan
mâ-’ada
Mâ-sivâyı perde etme göster Allâh’ım
yüzün
Fâni-i kemter tecelliyyâtına olsun fedâ (Samancıoğlu, 2024: 131).
Şarkı
Bî-nevâ bir ‘âşıkım
ben mübtelâ-yı nâleyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şem’-i ruhsârında
sûzân bir garîb pervâneyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim
Âh ne tâli’siz
başım varmış bu mihnet-hânede
Geçdi ‘ömrüm âh
ile pîrâmen-i cânânede
Rûh-ı nâlânım
hemîşe pür-enîn bu lânede
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şiddet-i sevdâya
düşmüş bagrı yanmış bülbülüm
Zemherîr-i
hicr ile solmuş sararmış bir gülüm
Dâm-ı
dil-berde esîrim mübtelâ-yı kâkülüm
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim (Samancıoğlu, 2023: 861-862).
Gazel
Cemâlin pertevi subh-ı sa’âdet yâ Resûlallâh
Alır mirʾât-ı Hak senden sabâhat yâ Resûlallâh
Tecellâ-yı cemâl-i pâkine mazhar olan ‘âşık
Kalır müstagrak-ı envâr-ı vahdet yâ Resûlallâh
‘Arak-rîz-i letâfet ruhlarından şemm alır şeydâ
Ki sensin ravza-i ezhâr-ı safvet yâ Resûlallâh
Serîr-i lî-me’allâh‘a şeref verdin vücûdunla
Ki sensin dürre-i ser-tâc-ı hilkat yâ Resûlallâh
Leʾâlî-i hüküm senden sudûr eyler bu eflâke
Dehânın hokka-i aklâm-ı hikmet yâ Resûlallâh
Serâʾir-pâş olan binbir hicâbı ref’ edip her gâh
Bize îsâr eder dürr-i hakîkat yâ Resûlallâh
Ḍalâlet zulmeti ref’ oldu envâr-ı vücûdunla
Çiçekler açdı ravzât-ı hidâyet yâ Resûlallâh
Öter bülbülleri pür-şevk-i vuslat bâg-ı
îmânın
Cihân pür-nûr-ı gülzâr-ı melâhat yâ
Resûlallâh
Bu denli ni’metin hakkıyla takdîr
etmedik kadrin
Bizi gark eyledi bahr-ı hacâlet yâ
Resûlallâh
Bu ‘isyân ümmetinden oldu sen dâʾim münezzehsin
Yine mücrimlere senden ‘inâyet yâ
Resûlallâh
Kapunda rû-siyâh Fânî-i pür-taksîr
gene söyler
“Garîk-i bahr-ı ‘isyânız şefâ’at yâ
Resûlallâh” (Samancıoğlu, 2024: 298-299).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Bâ-i bismillâh ile etdim kitâba
ibtidâ
Nokta-i kalbimdeki cânâna kıldım iktidâ
Bir haber geldi bana ‘ilm-i
ledünden dinledim
Müstetir kalmış idi ol cümle içre
mübtedâ
Fâ’il u mef’ûle bakdım cümle-i fi’liyyede
Görmedim bir sîgaya ef’âl içinde
intihâ
Mantık-ı gülzâra geldim sarf u nahvi
terk edip
Bî-kıyâs olmuş çiçeklerden dahi
düşdüm cüdâ
Çok kazâyâ var fakat sugrâsı yok kübrâsı yok
Ol me’ânîden beyân eyler zebân-ı bî-sadâ
Terk edip ‘ilmi habîre bî-haber kaldım
müdâm
Sâkî-i bezm-i eleste eyledim âhir
nidâ
Toldurup peymâneyi çekdim pey-â-pey
‘aşk ile
Kad enâre’l-’aşkı li’l-’uşşâkı minhâce’l-hüdâ
Kayd-ı ferdâdan geçip teslîm-i ferd olmuş kulum
Lâ-mekân şehrinde yokdur zât-ı Hak’dan
mâ-’ada
Mâ-sivâyı perde etme göster Allâh’ım
yüzün
Fâni-i kemter tecelliyyâtına olsun fedâ (Samancıoğlu, 2024: 131).
Şarkı
Bî-nevâ bir ‘âşıkım
ben mübtelâ-yı nâleyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şem’-i ruhsârında
sûzân bir garîb pervâneyim
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen divaneyim
Âh ne tâli’siz
başım varmış bu mihnet-hânede
Geçdi ‘ömrüm âh
ile pîrâmen-i cânânede
Rûh-ı nâlânım
hemîşe pür-enîn bu lânede
Yâr elinde aglayan
gâhî gülen dîvâneyim
Şiddet-i sevdâya
düşmüş bagrı yanmış bülbülüm
Zemherîr-i
hicr ile solmuş sararmış bir gülüm
Dâm-ı
dil-berde esîrim mübtelâ-yı kâkülüm
Yâr elinde aglayan gâhî gülen divaneyim (Samancıoğlu, 2023: 861-862).
Gazel
Cemâlin pertevi subh-ı sa’âdet yâ Resûlallâh
Alır mirʾât-ı Hak senden sabâhat yâ Resûlallâh
Tecellâ-yı cemâl-i pâkine mazhar olan ‘âşık
Kalır müstagrak-ı envâr-ı vahdet yâ Resûlallâh
‘Arak-rîz-i letâfet ruhlarından şemm alır şeydâ
Ki sensin ravza-i ezhâr-ı safvet yâ Resûlallâh
Serîr-i lî-me’allâh‘a şeref verdin vücûdunla
Ki sensin dürre-i ser-tâc-ı hilkat yâ Resûlallâh
Leʾâlî-i hüküm senden sudûr eyler bu eflâke
Dehânın hokka-i aklâm-ı hikmet yâ Resûlallâh
Serâʾir-pâş olan binbir hicâbı ref’ edip her gâh
Bize îsâr eder dürr-i hakîkat yâ Resûlallâh
Ḍalâlet zulmeti ref’ oldu envâr-ı vücûdunla
Çiçekler açdı ravzât-ı hidâyet yâ Resûlallâh
Öter bülbülleri pür-şevk-i vuslat bâg-ı
îmânın
Cihân pür-nûr-ı gülzâr-ı melâhat yâ Resûlallâh
Bu denli ni’metin hakkıyla takdîr
etmedik kadrin
Bizi gark eyledi bahr-ı hacâlet yâ Resûlallâh
Bu ‘isyân ümmetinden oldu sen dâʾim münezzehsin
Yine mücrimlere senden ‘inâyet yâ Resûlallâh
Kapunda rû-siyâh Fânî-i pür-taksîr
gene söyler
“Garîk-i bahr-ı ‘isyânız şefâ’at yâ Resûlallâh” (Samancıoğlu, 2024: 298-299).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | BÂKÎ, Türbedâr Birâderi-zâde Abdülbâkî Efendi | d. ? - ö. 1773-74 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Enise Kantemir | d. 1920 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Turhan Rasiev | d. 1940 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | İhsan Raif | d. 1877 - ö. Nisan 1926 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Sami Sabit Karaman | d. 1877 - ö. 4 Eylül 1957 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Halit Eyüp (Yenişehirlizâde) | d. 1877 - ö. 7 Şubat 1902 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | İhsan Raif | d. 1877 - ö. Nisan 1926 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Sami Sabit Karaman | d. 1877 - ö. 4 Eylül 1957 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Halit Eyüp (Yenişehirlizâde) | d. 1877 - ö. 7 Şubat 1902 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | İhsan Raif | d. 1877 - ö. Nisan 1926 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Sami Sabit Karaman | d. 1877 - ö. 4 Eylül 1957 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Halit Eyüp (Yenişehirlizâde) | d. 1877 - ö. 7 Şubat 1902 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | İhsan Raif | d. 1877 - ö. Nisan 1926 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Sami Sabit Karaman | d. 1877 - ö. 4 Eylül 1957 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Halit Eyüp (Yenişehirlizâde) | d. 1877 - ö. 7 Şubat 1902 | Madde Adı | Görüntüle |