Madde Detay
ALİ RÛHÎ, Darbaz-zâde
(d. 1270/1853 - ö. 1308/1890)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Ali Nazîr olarak meşhur şair Nevres Efendi tarafından konulan adı, ebced hesabıyla doğum tarihi olan 1270/1853 yılını vermektedir. Rûhî mahlasıdır. Bağdat'ta doğdu. Kayseri mutasarrıfı iken başına dam uçması sonucu vefat eden Darbaz-zâde Veys Paşa'nın oğlu olduğu için Darbaz-zâde sanıyla tanındı. Kardeşi Halep mektupçusu Zeynelâbidîn Bey'dir. Babasının vazifesi nedeniyle çocukluğunu Anadolu'da geçirdi. Arapça ve Farsça eğitimini, özel hocalardan alır. İstanbul'a döndüklerinde Fatih Camii'nde birçok hocanın derslerine devam etti. Birçok tarikata da intisap etti. 1876-77 Osmanlı Sırp Savaşı'nda Hoca Şakir Efendi'nin (ö.1898) gönüllü bölüğünde bulundu. Dönüşünde aldığı üstün başarı nişanının ardından Şehremaneti Mektubî Kalemi’nde başkâtip oldu. 1880 senesinde memuriyeti bırakarak içki bağımlılığından kurtulmak için ömrünün sonuna kadar Mekke-i Mükerreme'de mücavir olarak kalmak istediğini söyleyip Hicaz'a gitti. Fakat hac zamanına kadar bile duramayıp gitmesiyle gelmesi bir oldu. Arkadaşı Ahmet Rasim'in aracılığıyla zamanında Japonya imparatoruna imtiyaz nişanı götürmek ve bahriye mektebinden çıkan mühendislere uzak denizleri göstermek üzere Mirlivâ Osman Paşa kumandasında Japonya'ya gönderilen ve dönüşte 19 Eylül 1890'da batan Ertuğrul Firkateyni'nde seyir ve sefer defterini tutmakla görevlendirildi. Bu görevi sırasında Singapur'da hastalanarak yatırıldığı hastanede 1890 yılında vefat etti. Bazı kaynaklar şairin Singapur'da kolera salgınına yakalanarak öldüğü, kimi kaynaklarda ise geminin batmasıyla boğulduğu belirtilir. Ertuğrul'un batışına dair araştırmaların çoğalması, yazarın Singapur'da 1890'da öldüğünü doğrular niteliktedir.
Ömrü boyunca hiç evlenmeyen, çok zeki, rind-meşreb, hicve düşkün,
bâde-perest, laubali bir kişiliğe sahip olan, bir yerde sebat edemeyen Ali Rûhî
Doğu dilleri ve edebiyatları üzerindeki kuvvetli bilgisi, dil ve şekil
bakımından dikkate değer şiirleriyle akranları arasında genç yaşta şöhret
kazanmıştır. Tanzimat devri edebiyatındaki yenileşme hareketlerinden uzak
kalarak eski tarzda şiirler kaleme alan Ali Rûhî, divan şiirinin son temsilcilerinden
Yenişehirli Avni ve Muallim Nâcî'nin tesirinde kaldı. Ziyâ Paşa'nın da hayranı
idi. Ali Kemal Ömrüm adlı eserinde "Bu kâfile-i şu'arânın
bir rüknü de Ali Rûhî Bey'di. Ali Rûhî Bey, onların hakikaten en muktediri idi.
O derecede ki eski vadide emsalsiz bir şair idi." (İnal 1988: 1530)
şeklinde övücü bir değerlendirme yapmaktadır. Yaşadığı dönemde seçkin gazel
ustaları arasında yer alan şairin hayatı Behcet Necatigil'in Ertuğrul
Faciası adlı bir radyo oyununa da konu olmuştur (Necatigil 1995).
Dönemin hatıra kitaplarından ve ansiklopedik kaynaklarından derinlemesine
incelemeyle oluşturduğu bu eser, kurmaca niteliği yanında şairin hayatına dair
bilgilerin kanıtlanabilirliği ve aynı zamanda şairin melankolik yönüne ve
psikolojisine işaret eden satırları ile de önemlidir (Çetindaş 2016).
Birçok şiir yazmasına rağmen bunların hepsini bir araya toplayamayan Ali Rûhî'nin şiirlerinin bir kısmı 1302 yılında 63 küçük sayfa halinde Leme'ât adıyla basılmıştır. Bu esere Muallim Nâcî de bir takriz yazmıştır. Eserde tevhid, kaside, kıt'a, tarih gibi manzumelerinden başka 34 gazel de yer almaktadır. Alî Rûhî'nin bir Tezkiretü'ş-Şu'arâ yazmaya niyetlendiği, hatta Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde bunu ilan ettiği ve devrin yazar ve şairlerinden eser ve hâl tercümesi istediği biliniyorsa da bu eser dağınık bir hayat sürdüğü ve genç yaşta öldüğü için tamamlanmamıştır.
Kaynakça
Alan, Gülbadi (hzl.) (2008). Mehmed Zeki Pakalın - Sicill-i Osmânî
Zeyli. C. III. Ankara: TTK Yay.
Çetindaş, Dilek (2016)."Türk Edebiyatında Ertuğrul Fırkateyni
Faciası". Turkish Studies.11(4): 279-298.
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C.
III. İstanbul. Dergah Yay.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. C. II. İstanbul.
Necatigil, Behçet (1995). Ertuğrul Faciası. İstanbul: YKY.
Pala, İskender (2016). Şairlerin Dilinden. İstanbul: Kapı.
Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi (2001). (1).
İstanbul: YKY.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977). "Ali Ruhi". C.
I. İstanbul: Dergah Yay. 116.
Ulusoy, A. (2002). "Ali
Rûhî". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. I.
Ankara: AKM Yay. 335.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLAN - DOÇ. DR. DİLEK ÇETİNDAŞYayın Tarihi: 26.05.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sultan Abdulhamîd'e Takdim Ettiği Kasideden
Böyle mi eyler idim medhini ammâ tahrîr
Âh olsaydı eğer bende safâ-yı vicdân
Hîç kâbil midir ol dilde safâ kim her dem
Ola mugber-şüde-i jeng-i gumûm-ı hırmân
O kadar ezdi beni darbe-i kahrı feleğin
Eyledi sûretimi sanki heyûlâda nihân
Elli yıl sâye-i şâhânede hizmet ederek
Pederim Veys kulun olmuş idi ed'iye-hân
Mutasarrıf iken üç yıl oluyor Kayseri'de
Üstüne ev yıkılıp oldu yolunda kurbân
Şimdi ben rûh-ı mücerred gibi tenhâ kaldım
Oldu eczâ-yı ten-i baht u ümîdim rîzân
Bî-karâr eyleyerek gerdiş-i nâ-hemvârı
Vatanımda beni seyyâha çevirdi devrân
Dest-gîrî-i inâyetle bütün eylediler
Hâkden pâye-i ikbâle terakkî akrân
Yüreğim gayret-i akrân ile kan ağlamada
Ne kadar halk yanında yüzüm olsa handân
Kalırım çâh-ı melâletde zarûrî çıkamam
Resen-i âtıfetin olmaz ise çâre-resân
İltifât eyle bana lutf ederek sultânım
Olayım ben dahi sâyende senin bir Hassân
Gazel
Vâreste olmak isteyen âdem melâlden
Ayrılmasın işinde reh-i i'tidâlden
Azminde sâbit olmalıdır kâm-cûy olan
Hırmân olur nasîbe-i âdem kelâlden
Gafletle etme ömr-i azîzi hevâya sarf
Îkâz eyle kendini hâb u hayâlden
Bıkdık hilâf-ı hikmet olan türrehâtdan
Kim müstefîd olur sühan-ı bî-me'âlden
Ey sâhib-i cemâl kemâlinden eyle bahs
Maksad kemâldir bize ancak cemâlden
Rûhî eğerçi neşve dilersen humârsız
Ayrılma bezm-i sohbet-i ehl-i kemâlden
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul. Dergah Yay. 1530, 1533.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 26.05.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sultan Abdulhamîd'e Takdim Ettiği Kasideden
Böyle mi eyler idim medhini ammâ tahrîr
Âh olsaydı eğer bende safâ-yı vicdân
Hîç kâbil midir ol dilde safâ kim her dem
Ola mugber-şüde-i jeng-i gumûm-ı hırmân
O kadar ezdi beni darbe-i kahrı feleğin
Eyledi sûretimi sanki heyûlâda nihân
Elli yıl sâye-i şâhânede hizmet ederek
Pederim Veys kulun olmuş idi ed'iye-hân
Mutasarrıf iken üç yıl oluyor Kayseri'de
Üstüne ev yıkılıp oldu yolunda kurbân
Şimdi ben rûh-ı mücerred gibi tenhâ kaldım
Oldu eczâ-yı ten-i baht u ümîdim rîzân
Bî-karâr eyleyerek gerdiş-i nâ-hemvârı
Vatanımda beni seyyâha çevirdi devrân
Dest-gîrî-i inâyetle bütün eylediler
Hâkden pâye-i ikbâle terakkî akrân
Yüreğim gayret-i akrân ile kan ağlamada
Ne kadar halk yanında yüzüm olsa handân
Kalırım çâh-ı melâletde zarûrî çıkamam
Resen-i âtıfetin olmaz ise çâre-resân
İltifât eyle bana lutf ederek sultânım
Olayım ben dahi sâyende senin bir Hassân
Gazel
Vâreste olmak isteyen âdem melâlden
Ayrılmasın işinde reh-i i'tidâlden
Azminde sâbit olmalıdır kâm-cûy olan
Hırmân olur nasîbe-i âdem kelâlden
Gafletle etme ömr-i azîzi hevâya sarf
Îkâz eyle kendini hâb u hayâlden
Bıkdık hilâf-ı hikmet olan türrehâtdan
Kim müstefîd olur sühan-ı bî-me'âlden
Ey sâhib-i cemâl kemâlinden eyle bahs
Maksad kemâldir bize ancak cemâlden
Rûhî eğerçi neşve dilersen humârsız
Ayrılma bezm-i sohbet-i ehl-i kemâlden
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul. Dergah Yay. 1530, 1533.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Sultan Abdulhamîd'e Takdim Ettiği Kasideden
Böyle mi eyler idim medhini ammâ tahrîr
Âh olsaydı eğer bende safâ-yı vicdân
Hîç kâbil midir ol dilde safâ kim her dem
Ola mugber-şüde-i jeng-i gumûm-ı hırmân
O kadar ezdi beni darbe-i kahrı feleğin
Eyledi sûretimi sanki heyûlâda nihân
Elli yıl sâye-i şâhânede hizmet ederek
Pederim Veys kulun olmuş idi ed'iye-hân
Mutasarrıf iken üç yıl oluyor Kayseri'de
Üstüne ev yıkılıp oldu yolunda kurbân
Şimdi ben rûh-ı mücerred gibi tenhâ kaldım
Oldu eczâ-yı ten-i baht u ümîdim rîzân
Bî-karâr eyleyerek gerdiş-i nâ-hemvârı
Vatanımda beni seyyâha çevirdi devrân
Dest-gîrî-i inâyetle bütün eylediler
Hâkden pâye-i ikbâle terakkî akrân
Yüreğim gayret-i akrân ile kan ağlamada
Ne kadar halk yanında yüzüm olsa handân
Kalırım çâh-ı melâletde zarûrî çıkamam
Resen-i âtıfetin olmaz ise çâre-resân
İltifât eyle bana lutf ederek sultânım
Olayım ben dahi sâyende senin bir Hassân
Gazel
Vâreste olmak isteyen âdem melâlden
Ayrılmasın işinde reh-i i'tidâlden
Azminde sâbit olmalıdır kâm-cûy olan
Hırmân olur nasîbe-i âdem kelâlden
Gafletle etme ömr-i azîzi hevâya sarf
Îkâz eyle kendini hâb u hayâlden
Bıkdık hilâf-ı hikmet olan türrehâtdan
Kim müstefîd olur sühan-ı bî-me'âlden
Ey sâhib-i cemâl kemâlinden eyle bahs
Maksad kemâldir bize ancak cemâlden
Rûhî eğerçi neşve dilersen humârsız
Ayrılma bezm-i sohbet-i ehl-i kemâlden
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul. Dergah Yay. 1530, 1533.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Sultan Abdulhamîd'e Takdim Ettiği Kasideden
Böyle mi eyler idim medhini ammâ tahrîr
Âh olsaydı eğer bende safâ-yı vicdân
Hîç kâbil midir ol dilde safâ kim her dem
Ola mugber-şüde-i jeng-i gumûm-ı hırmân
O kadar ezdi beni darbe-i kahrı feleğin
Eyledi sûretimi sanki heyûlâda nihân
Elli yıl sâye-i şâhânede hizmet ederek
Pederim Veys kulun olmuş idi ed'iye-hân
Mutasarrıf iken üç yıl oluyor Kayseri'de
Üstüne ev yıkılıp oldu yolunda kurbân
Şimdi ben rûh-ı mücerred gibi tenhâ kaldım
Oldu eczâ-yı ten-i baht u ümîdim rîzân
Bî-karâr eyleyerek gerdiş-i nâ-hemvârı
Vatanımda beni seyyâha çevirdi devrân
Dest-gîrî-i inâyetle bütün eylediler
Hâkden pâye-i ikbâle terakkî akrân
Yüreğim gayret-i akrân ile kan ağlamada
Ne kadar halk yanında yüzüm olsa handân
Kalırım çâh-ı melâletde zarûrî çıkamam
Resen-i âtıfetin olmaz ise çâre-resân
İltifât eyle bana lutf ederek sultânım
Olayım ben dahi sâyende senin bir Hassân
Gazel
Vâreste olmak isteyen âdem melâlden
Ayrılmasın işinde reh-i i'tidâlden
Azminde sâbit olmalıdır kâm-cûy olan
Hırmân olur nasîbe-i âdem kelâlden
Gafletle etme ömr-i azîzi hevâya sarf
Îkâz eyle kendini hâb u hayâlden
Bıkdık hilâf-ı hikmet olan türrehâtdan
Kim müstefîd olur sühan-ı bî-me'âlden
Ey sâhib-i cemâl kemâlinden eyle bahs
Maksad kemâldir bize ancak cemâlden
Rûhî eğerçi neşve dilersen humârsız
Ayrılma bezm-i sohbet-i ehl-i kemâlden
(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. III. İstanbul. Dergah Yay. 1530, 1533.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ahmet Haşim | d. 1887 - ö. 4 Haziran 1933 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | AHMED-İ HARÎRÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | KABÛLÎ, Ahmed Efendi | d. 1710-11 - ö. 1780-81 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MURTAZA | d. 1853 - ö. 1902 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | GÜLSÜM, Gülsüm Bacı | d. 1853 - ö. 1928? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | GÂLİB/FİKRÎ, Mehmed Gâlib Bey, Niğdeli | d. 1853 - ö. 1915 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SA'ÎD, Mehmed Sa'îd Bey | d. ? - ö. 1890 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | EYYÛB SABRÎ PAŞA, Yenişehirli | d. ? - ö. 1890 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ÜRYÂNÎ | d. ? - ö. 1889-1890? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Betül Tarıman | d. 7 Eylül 1962 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | AHMED LÜTFÎ EFENDİ | d. 1817 - ö. 1907 | Meslek | Görüntüle |
12 | Bestami Yazgan | d. 10 Aralık 1957 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | İBRET, Mehmed | d. ? - ö. 1845 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SELÎM SIRRI PAŞA | d. 1800 - ö. 1847 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | SÂMÎ, Mustafa Sâmî Bey | d. ? - ö. 1854 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ŞEM'Î, Prizrenli Şem'î | d. ? - ö. 1529-1530 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MEHMED, Paşmakçı-zâde Mehmed Efendi b. Mehmed Efendi | d. ? - ö. 1682-83 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | VÂKIF, Hoca Sa'adeddîn-zâde, Seyyid Yahyâ Vâkıf Efendi | d. ? - ö. 1737-38 | Madde Adı | Görüntüle |