Şerif Benekçi

Orhan Ardıçlı
(d. 01 Haziran 1952 / ö. 08 Eylül 2008)
Yazar, Mütercim, İmam, Memur
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Şerif Benekçi, Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı Muhipler köyünde Mehmet Bey ve Emine Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Yazar, doğum tarihinin 1950 olduğunu fakat nüfusa iki sene geç kaydettirildiği için nüfus cüzdanında 1 Haziran 1952 olarak geçtiğini belirtir. Babası Benekçioğulları, annesi ise Araplar olarak bilinen sülaleye mensuptur (Değirmenci 2001: 2). Yaz aylarında İç Ege’den Kıyı Ege’ye yapılan işçi göçüne ailesi ile birlikte katıldığından çocukluğu, hem Manisa Ovası’nda hem de köyünde geçti (Taşdelen 1990: 69).

İlkokul eğitimini köyünde tamamladı. Ankara’da parasız yatılı olarak okuduğu İmam Hatip Okulunun birinci devresini 1970 yılında bitirdi (Göze 1996: 10). Ardından devam ettiği Kütahya Lisesinden 1973’te mezun oldu (Göze 1991: 3). Liseyi bitirdikten sonra istediği fakülteye giremeyince Batı Almanya’ya gitti ve iki yılı aşkın bir süre orada kaldı (Gündoğan 1986b: 5). Bu süre zarfında Goethe Enstitüsünde Almanca eğitimi aldı (Göze 1996: 10). Türkiye’ye döndükten sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümüne devam etti. Buradaki eğitimini o dönemde üniversitede yaşanan siyasî olaylar ve uzun süreli boykotların derslere devamına engel olması sebebiyle tamamlayamadı (Gündoğan 1986b: 5). Bir süre sonra Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesine başladı fakat buradaki eğitimini de yarım bırakarak 1982’de Erzurum’dan ayrıldı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine kaydoldu. Burada bir yıl öğrenim gördükten sonra ayrıldı (Değirmenci 2001: 3). Ardından Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümüne devam etti ve bu bölümden 1995 yılında mezun oldu (Tekin 2012: 126).

Şerif Benekçi, 1977 yılında Asiye Hanım ile evlendi ve bu evlilikten Emine Edibe ve Betül adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Birçok farklı meslekle iştigal etti. 1975-1977 yılları arasında Devlet İstatistik Enstitüsünde tercüman ve anketör olarak görev yaptı. 1977-1978 yılları arasında kısa bir süre Gediz’de Tekel Müdürlüğü görevinde bulundu. Bu görevden ayrılmasının ardından Gediz’de ticaretle uğraştı. Aynı zamanda 1977-1984 yılları arasında yeminli mütercim olarak çeşitli noterlerde çalıştı. 1983-1985 yılları arasında Kütahya Porselen Fabrikasında ticaret memurluğu ve tercümanlık görevlerinde bulundu. 1985 yılında imam-hatiplik yapmaya karar verdi. İlk görev yeri Gediz’e bağlı Dereköy oldu. Aynı sene İstanbul’a tayin edildi. Sefaköy’de Fatih Camii, Beyazıt’ta Saraç İshak Camii ve Yeşilköy’de Hacı Mevlüt Nalbant Camii’nde görevine devam etti. 1999 yılında imam-hatiplikten ayrıldı ve Dumlupınar Üniversitesinde görev yapmaya başladı (Değirmenci 2001: 4). Gediz Meslek Yüksekokulu Sekreterliği ile başladığı görevine 2002 yılından itibaren Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Şube Müdürü olarak devam etti. 2005 yılında memuriyetten emekli oldu.

Emekliliğinden sonra Gediz’de ikamet eden Şerif Benekçi, 8 Eylül 2008 günü vefat etti (Tekin 2012: 126).

İmam Hitap Okulunda okurken Türkçe öğretmeninin etkisi ve teşvikiyle Türkçesini geliştirmek için hikâye ve roman okumaya başladı (Yardım 2013: 358). Bu okulda okuduğu üç yıl, en verimli okuma dönemi oldu (Gündoğan 1986a: 90). Doğu ve Batı klâsiklerini okuyarak edebiyata ilgi duydu ve yöneldi (Yardım 2013: 358). İlk olarak hikâye yazarak edebiyat dünyasına girdi. Dumlupınar gazetesinde; 28 Mayıs 1971-31 Mayıs 1971 tarihlerinde Toprağın Türküsü adlı hikâyesi, 12 Haziran 1971’de Ayrılık Öncesi Sen ve Ben adlı şiiri yayımlandı. İlk romanı Dikenli Topraklar, 28 Nisan 1972-14 Temmuz 1972 tarihleri arasında yine aynı gazetede tefrika edildi.

1977 yılında Töre-Devlet Yayınevi tarafından düzenlenen Dündar Taşer Roman Armağanı adlı yarışmada, günlüklerinden hareketle kaleme aldığı otobiyografik mahiyetteki romanı Yabancı Açlıklar ile üçüncü teşvik ödülünü aldı. Bu ödül roman türü üzerinde çalışma konusundaki kararsızlığını ortadan kaldırdı ve kendisini edebiyat sahasında daha çok çalışmaya sevk etti (Gündoğan1986b: 5). Türk Edebiyatı, Yağmur, Devlet ve Töre dergilerinde hikâye ve denemelerini yayımlamaya başladı (Tekin 2005: 126). 1985 yılında Charles Dickens’ın Oliver Twist adlı romanını tercüme ederek yayımladı.

İlk ve otobiyografik romanı Şimdi Ağlamak Vakti’ni 1986 yılında neşretti. Bu roman Yabancı Açlıklar adlı yayımlamadığı romanının yeniden düzenlenmiş hâlidir. Eser, romanın başkişisi Orhan Ardıçlı’nın doğumundan önce Gediz ilçesine bağlı Engil köyünün ve köy halkının tanıtılmasıyla başlar. Ardından Orhan’ın çocukluk, ilk gençlik, gençlik dönemlerinde yaşadıkları, hem kendi hem de köyde yaşayan yetim çocukların ve yetişkinlerin eğitimi için uğraşı çerçevesinde ilerler. Ayrıca romanın köyde geçen bölümlerinde Anadolu insanının yaşadığı sosyal değişim, gelenek-modernlik ile köylülük-şehirlilik ikileminde kalışı anlatılır. Orhan’ın köyde başlayan hikâyesi Almanya’ya eğitim için gitmesi ile devam eder. Burada batı ve doğu toplumları arasındaki mücadele ve düşmanlığın, Türk gençlerinin millî ve manevî değerlerini yitirişinin, dinlerinden uzaklaşmalarının sebep ve sonuçları üzerinde durarak devam eder.

Yazar, 1987 yılında ikinci romanı Emin ile Selim’i yayımladı. Bu romandaki bazı kahramanlar Şimdi Ağlamak Vakti adlı romanda da yer almaktadır ama vak’a ilk romandakinden daha önceki bir zaman diliminde cereyan etmektedir. Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı Dostlar Köyü’nde yaşayan Emin Ağa adlı bir ihtiyarla torunu Selim’in yakın ilişkisi çerçevesinde köy hayatı, köylünün hayatla ve birbirleriyle olan mücadelesi anlatılır. Köyde bir süre muhtarlık yaptıktan sonra bağ evinde bulunan kulübesinde hayatını geçirmeye başlayan Emin Ağa, bütün zamanını torunu ve bağın ufak tefek işleriyle geçirir. Emin Ağa, on yıl kadar şehirde yaşamıştır. Bu şehir hayatı tecrübesini de konuşması, tavırları ve düşünceleriyle üzerinde taşımaktadır ve bu hâliyle diğer köylülerden farklıdır. Hem torunu Selim’in hem de köy halkının gözünde bilge bir karakterdir. Yazar onun bakış açısından köylünün kendisine özgü gelenek ve göreneklerini unutması, kabuk değiştirmesi ve safiyetini kaybetmesini eleştirir. Ayrıca köyde yaşananlardan hareketle memlekette yaşanan tarihî, siyasî ve toplumsal olaylar da yine onun gözünden anlatılır. Selim’in doğumuyla başlayan roman Emin Ağa’nın ölümüyle sona erer.

Yazarın yayımladığı üçüncü romanı Bir Şafak Yürüyüşü’dür. 1988’de yayımlanan romanda merkezî mekân Almanya’dır. Birbirinden farklı siyasî ve dinî görüşlere sahip üç Türk gencinin yolu 1970’li yıllarda Almanya’nın Nagold şehrinde kesişir. Bu üç genç zamanla birbirlerini dinleyerek ve anlayarak dünyalarını birleştirmeyi başarır, bir Müslümanın yaşaması gerektiğine inandıkları ideal hayatı yaşama yolunda adım atarlar. Aynı zamanda romanda yoğun şekilde dış göç olgusuna ve Almanya’da yaşayan Türklerin sorunlarına değinilir

Yazar, 1990 yılında Kumsalı Olmayan Ada adlı romanını yayımladı. Bu romanında da kendi hayatından kesitlere yer verdi. Almanya’da 1970’li yılların başında başlayan roman, 1980’li yılların sonunda Manisa Ovası’nda bulunan küçük bir çiftlikte sona erer. Bu mekân ve zaman değişikliği esnasında romanın başkişisi Salih Bağcı’nın varoluşunu sorgulayışına, kimlik arayışına ve iç dünyasında çıktığı yolculuğa okuyucu tanık edilir. Aynı zamanda çeşitli toplumsal meselelere de kahramanın bakış açısından değinilir.

1990 yılındaki Hac ibadeti esnasında Muaysım Tüneli’nde meydana gelen izdiham neticesinde yaşanan ve yüzlerce insanın hayatını kaybettiği faciayı anlattığı romanı Güvercin Geçidi’ni 1991 yılında yayımladı. Bu romanının başkişisi Mimar Reşit Yelmen’in hayatını çocukluk yıllarından itibaren geriye dönüşlerle anlatırken yine onun yaşadığı ve tanık olduğu hadiseler ekseninde Türk toplumunda meydana gelen değişimleri ve bu değişimlerin insanlar üzerindeki etkilerini ele aldı.

İmam Nablûsi ve Seyyid Süleyman El-Hüseynî’nin rüya tabirleri ile ilgili eserlerini derleyerek hazırladığı ve 1994 yılında yayımladığı Büyük Rüya Tabirleri Ansiklopedisi adlı eserinde “Orhan Ardıçlı” müstear adını kullandı. Bu müstear ad aynı zamanda yazarın otobiyografik romanı olan Şimdi Ağlamak Vakti adlı romanının başkişisinin adı olması bakımından dikkat çekicidir. Aynı eser 2009 yılında A'dan Z'ye Ansiklopedik Rüya Yorumları adı ve Şerif Benekçi imzasıyla yeniden yayımlandı. Yine 1994’te Türkçe Sözlük ve İmlâ Kılavuzu çalışmalarını neşretti. 1995 yılında Atasözleri Sözlüğü ve Deyimler Sözlüğü adlı çalışmaları yayımlandı. Aynı yıl yine Orhan Ardıçlı müstear adıyla Resimli Şairler ve Yazarlar Sözlüğü adlı eserini yayımladı.

Yazar, 1996 yılında Emin ile Selim adlı romanını birkaç bölüm ekleyerek ve düzenleyerek Kırlangıçlar Erken Göçtü adıyla yeniden neşretti.

Mehmet Doğru ile birlikte kaleme aldığı Peygamber Efendimizin Hayatı: Siyer-i Nebî adlı eser, 2004 yılında yayımlandı. Bu eser daha sonra Resûllullah Efendimiz Aleyhisselâm: Siyer-i Nebî adıyla yeniden basıldı.

Şerif Benekçi’nin otobiyografik özellikler de arz eden romanlarında merkezî mekân çoğunlukla Kütahya ve Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı köylerdir. Bir süre yaşadığı Almanya’yı da romanlarında ana mekân olarak kullanır. Yazarın romanlarındaki genç başkişiler çoğunlukla kendisinden ve hayatından izler taşımaktadır. Bu karakterlerin en belirgin özelliği küçük yaşta babalarını kaybedip yetim kalmaları, köyde büyük zorluklarla yaşantılarına devam etmeleri ve eğitimlerini sürdürmek için çaba göstermeleridir. Bazı genç karakterleri de hem kendilerini hem de hayatı sorgulama süreçleriyle ve varoluş problemleriyle romanlarda yer almaktadır. Yazarın yaşlı karakterleri ise genellikle bilgedir. Bu karakterler şehir hayatını tecrübe etmiş ve şehir kültürünü tanıyan köylüler ya da din adamlarıdır. Aynı zamanda yazar, romanlarında dinî konular üzerinde çoğunlukla tasavvufî bir bakış açısıyla özenle durmaktadır ve bazı dinî meselelere eleştirel açıdan yaklaşmaktadır.

Bir sanatçının özverili olması gerektiğini, sanatın da sanatçı için amaç değil araç olması gerektiğini ifade eden Şerif Benekçi, önceliği insanların anlayacağı dil ve teknikle eser vermeye vermektedir (Gündoğan 1986b: 5). Bu sebeple romanlarında kullandığı dil ve üslup toplumun her kesimine hitap edecek şekilde sade ve akıcıdır.

Şerif Benekçi kendisi ile yapılan mülakatlarda diğer edebî türler, bilhassa da hikâye yerine neden romana yöneldiğini, romanın nasıl olması gerektiğini açıkladı. İlk olarak hikâye yazarak edebiyat dünyasına adım atan Benekçi, daha sonra hikâyede kendisini tatmin etmeyen bir kopukluk ve kısalık bulduğunu, hikâyenin ancak anlık bir çıkışı ve çok sınırlı duyguları verdiğini düşündüğünü belirtti. Romanı ise bir insanın nabzını tutmak, o insanı değişik yönleriyle ele almak imkanı veren bir tür olarak gördüğünü dile getirdi. Ona göre; insanı topyekûn ele alan roman ile insanın içinden geldiği cemiyete bir ayna tutulabilir, insanı ele alırken içinde yaşadığı toplum da irdelenebilirdi (Gündoğan 1986b: 5). Bir romanın ele aldığı kişi ya da kişilerin yaşadıkları toplumdan soyutlanmadan, yalın hatlarıyla ele alınması gerektiğini ifade etti (Gündoğan 1986a: 91). Bir roman şahsının etiyle, kemiğiyle, düşüncesiyle ve inancıyla bizden olan ve bizim bir millet olarak şahsiyetimizi temsil eden bir tip olması gerektiğini düşündü. Böyle bir şahsı ele alan romanın da hem insanımızın romanı hem de cemiyetimiz için sarsıcı ve yönlendirici bir unsur olacağını belirtti (Yardım 2013: 363). Ayrıca romanı; insan ruhuna inmeye, onun hayallerine ulaşmaya, varlığına anlam veren erdemleri sergilemeye en uygun tür olarak gördü. Kendisini roman yazmaya iten bir diğer sebebin ise Müslüman bir sanatçının insanlığa söyleyecek çok sözü olduğuna inanması olduğunu belirtti. Roman türünün de İslâm’ın evrensel mesajının iletilmesi için söz söyleme vasıtası olarak çok elverişli olduğunu düşündü. İslâm düşüncesi ve İslâm toplumunun kendisinden evvel bu türden yeterince istifade edememesini eleştirdi (Taşdelen 1990: 69-70).

Romanın İslâm’ın, İslâmî sanat anlayışının emrine verilmesini; İslâmi sanat motifinin bir çizgisi, bir rengi olarak okuyucular tarafından kabul edilmesini arzu etti. Bir Müslümanın yazdığı romanda tabiî olarak İslâmî unsurların olacağını belirten Benekçi, bu tür romanlarda sadece bazı ilmihal bilgilerinin sıralanmasının, inanca müteallik bazı hususların kelâm ilminin sınırları içinde işlenmesinin veya İslâm’ın kişiyi manevî olarak olgunlaştırması gibi konulara yer verilmesinin yeterli olmadığını ifade etti. Ona göre bir romancı Müslümansa, Müslüman dünyasını tüm yönleriyle anlatmalıydı ve dolayısıyla romanında kendi kültürünü ve inancını yansıtmalıydı. Romanın kişileri Müslümansa onların yaşadığı hayat da Müslümanca olmalıydı. Bu tip roman kişileri vasıtasıyla bir Müslümanın yaşaması gereken ideal hayatı sunmanın cemiyet için çok etkili olacağı görüşündeydi (Gündoğan 1986b: 5). İnsanların yaşadıkları hayat ile kendi anlayışına göre ideal olan hayat arasında bir köprü kurmak gayesiyle roman yazdığını belirti. İslâmî roman kavramına ise karşı çıktı. Romanın sadece roman olması gerektiğini; okuyucu tarafından bir kategoriye oturtulmadan sadece bir Müslüman tarafından yazıldığının anlaşılmasının yeterli olduğunu belirtti (Göze 1996: 10).

Her ne kadar kendisi İslâmî roman kavramını kabul etmiyor olsa da bu roman anlayışının önemli bir adı olarak hem kendi döneminde hem de kendisinden sonraki dönemde İslâmî edebiyat anlayışında eser üreten yazarlar üzerinde eserleri ve görüşleriyle etkili oldu.

Kaynakça

Değirmenci, Hakan (2001). Şerif Benekçi’nin Romanlarında Kültürümüzün Unsurları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi.

Göze, Mehmet (1996). “Sanat Ahlâklı Olmalı”. Türkiye Gazetesi. 20 Ağustos 1996. 10.

Göze, Mehmet Talât (1991). “Şerif Benekçi Kimdir?”. Boğaziçi Dergisi. S. 3. 3-5.

Gündoğan, Hikmet (1986a). “Romancı Şerif Benekçi ile ‘Roman ve Romanımız’ Üzerine Bir Söyleşi”. Aylık Dergi. S. 87. 90-94.

Gündoğan, Hikmet (1986b). “Şerif Benekçi ile ‘Şimdi Ağlamak Vakti’ Üzerine Bir Sohbet’”. Millî Gazete. 21 Nisan 1986. 5.

Taşdelen, Ali (1990). “Günümüz Romancılarından Şerif Benekçi ile”. İslâm Aylık Mecmua. S. 83. 69-70.

Tekin, Arslan (2012). Edebiyatımızda İsimler. 5 baskı. İstanbul: Boğaziçi Yay.

Yardım, Mehmet Nuri (2013). Romancılar Konuşuyor. 3. Baskı. İstanbul: Çağrı Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. SEDA GÜL KARTAL
Yayın Tarihi: 04.09.2019
Güncelleme Tarihi: 19.12.2020

Eser AdıYayın eviBasım yılıEser türü
Oliver TwistErdem Yay. / İstanbul1985Çeviri
Şimdi Ağlamak VaktiTimaş Yay. / İstanbul1986Roman
Emin ile SelimAdım Yay. / İstanbul1987Roman
Bir Şafak Yürüyüşüİklim Yay. / İstanbul1988Roman
Kumsalı Olmayan AdaTimaş Yay. / İstanbul1990Roman
Güvercin GeçidiTimaş Yay. / İstanbul1991Roman
Büyük Rüya Tabirleri AnsiklopedisiTimaş Yay. / İstanbul1994Diğer
İmla KılavuzuDamla Yay. / İstanbul1994Diğer
Türkçe SözlükDamla Yay. / İstanbul1994Diğer
Atasözleri SözlüğüDamla Yay. / İstanbul1995Diğer
Deyimler SözlüğüDamla Yay. / İstanbul1995Diğer
Resimli Şairler ve Yazarlar SözlüğüDamla Yay. / İstanbul1995Diğer
Kırlangıçlar Erken GöçtüTimaş Yay. / İstanbul1996Roman
Peygamber Efendimizin Hayatı: Siyer-i NebîDamla Yay. / İstanbul2004Biyografi

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1VASFÎ, Ahmed Vasfîd. 1832 - ö. 1876Doğum YeriGörüntüle
2MÜFTÎ DERVİŞ, Çavdaroğlu Ahmedd. 1580\\\'ler? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3SİRÂCÎd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4SELİMÎ, Ali Selimîd. 1952 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5Selma Ağabeyoğlud. 1952 - ö. 18 Aralık 2009Doğum YılıGörüntüle
6Hüseyin Sud. 20 Ağustos 1952 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Nail Vahdeti Çakırhand. 1910 - ö. 14 Ekim 2008Ölüm YılıGörüntüle
8Fazıl Hüsnü Dağlarcad. 26 Ağustos 1914 - ö. 15 Ekim 2008Ölüm YılıGörüntüle
9HACI GURBAN SÜLEYMANÎd. 01.01.1920 - ö. 20.01.2008Ölüm YılıGörüntüle
10Kemal Selçukd. 1971 - ö. ?MeslekGörüntüle
11Zeynep Bassad. 22 Ekim 1956 - ö. ?MeslekGörüntüle
12İbrahim Tezölmezd. 14 Nisan 1960 - ö. -MeslekGörüntüle
13Eray Canberkd. 14 Kasım 1940 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14Münir Hayri Egelid. 1899 - ö. 25 Ekim 1970Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Mustafa Yeşilovad. 1928 - ö. 4 Ekim 1985Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Orhan Koçakd. 1948 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17Şerif Oktürkd. 1919 - ö. 2001Madde AdıGörüntüle
18SABRÎ, Mehmed Şerîfd. ? - ö. 1645Madde AdıGörüntüle