Madde Detay
Faik Reşad
Fâik
(d. 26 Eylül 1851 / ö. 26 Haziran 1914)
yazar, şair, eğitimci, gazeteci
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Ahmet Reşad'dır. Öğrenimine Sultanahmet’teki sıbyan mektebinde başlamış daha sonra Divanyolu’nda Mekteb-i İrfâniye Rüşdiyesi’ne kaydedilmiştir. Buranın kapanması üzerine dört sene Bezmiâlem Vâlide Sultan Rüşdiyesi’ne devam etmiş, burayı bitirmeden, Bâb-ı Seraskerî Muhâsebe Kalemi’ne stajyer olarak alınmıştır. İki sene sonra Dîvân-ı Hümâyun Kalemi’ne geçmiştir. İki yıl sonra da Hariciye Nezâreti Mektûbî Kalemi’ne atanmıştır. Hak ettiği maaşı alamadığı gerekçesiyle geçim sıkıntısından kurtulmak için Trablusgarp’a gitmiş, fakat burada da umduğunu bulamamış, Humus tahrirat müdürlüğünden istifa ederek İstanbul’a dönmüştür. Diyarbekir Maarif müdürlüğünü kabul ederek 1882 yılının Nisan ayında buraya gitmiş, oradan da Van Maarif müdürlüğüne nakli yapılmıştır. Burada da umduğunu bulamayan Ahmet Reşad, Yanya Maarif müdürlüğüne tayin edilmişse de vali Ahmed Eyüp Paşa ile anlaşamamış ve azledilmiştir. Ahmet Reşad'a bu arada 1874 yılında çıkmaya başlayan Medeniyet ve Takvim-i Vekayi gibi gazetelerde baş muharrirlik verilmiştir. Aynı zamanda çeşitli mecmualarda da yazılar yazmış ve makaleler yayımlamıştır. İstanbul'da çeşitli mekteplerde hocalık yaparak geçimini sağlamaya çalışmış, bir yandan da gazete ve mecmualara yazılar yazmaya devam etmiştir. Mürüvvet gazetesinde Muallim Naci ile çalışmış daha sonra bu gazetenin başmuharriri olmuştur. Mekteb, Resimli Gazete, Hazîne-i Fünûn gibi edebî mecmualarda da yazı yazmıştır. 1892’de Matbûât-ı Dâhiliyye İdaresi mümeyyizliğine tayin edilip burada müdür muavinliğine kadar yükselmiştir. II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte Takvim-i Vekayi müdürlüğüne getirilmiştir. Ancak devlet kademelerindeki genel düzenlemelerden sonra bu iki görevine de son verilmiştir. Kendi isteğiyle emekliye ayrılan Faik Reşad daha sonra 1911’de Defter-i Hâkānî Nezâreti’nde yeni açılan Kadastro Mektebi kitâbet hocalığına tayin edilmiştir. 1909 Kasımında Târîh-i Osmânî Encümeni muhabir âzalığına seçilmiş bulunan Ahmet Reşad 1911 yılında da Ali Ekrem’in Avrupa’ya gitmesi sebebiyle Darülfünûn Edebiyat Fakültesi’nde okutmakta olduğu Târîh-i Edebiyât-ı Osmâniye dersi için onun yerine vekil hocalığa getirilmiş, 1912-1913 ders yılında bu vazifeye asaleten tayini yapılmıştır. 21 Mayıs 1912’de İshak Paşa yangınında evi, kütüphanesi, nâdir yazma ve hat koleksiyonlarının yanı sıra bütün notları ve hazırlamakta olduğu eserlerin hiçbiri kurtulamadan yanıp kül olmuştur. Başına gelen bu üzücü olaydan sonra 1913-1914 ders yılı başında yetersizliği ileri sürülerek görevine son verilmiştir. Dârülfünun’dan ayrıldıktan sonra kendisine İnâs Sultânîsi’nde edebiyat öğretmenliği verilen Ahmet Reşad bozulan sağlık durumu sebebiyle burayı bırakmak zorunda kalmış ancak Kadastro Mektebi’ndeki kitâbet hocalığına devam etmiştir. Ahmet Reşad giderek ağırlaşan sağlık sorunları nedeniyle 26 Haziran 1914’te vefat etmiştir. Erenköy’de Sahrâyıcedid Kabristanı’na defnedilmiştir (TDV İslam Ansiklopedisi,103-109).
Fâik Reşad, Divan-ı Hümayun kaleminde çalışırken şiire başlar ve burada aynı zamanda hem bazı derslerini hem de edebi kültürünü ilerletmeye çalışır. Gündüzleri kalemde Cem‘i Efendi’den Farsça, sabahları da Ayasofya Medresesi talebesi Ali Efendi’den Arapça dersleri alır. Aynı zamanda Cem‘i Efendi, yaptığı şiir denemelerinde Fâik Reşad'a yardımcı olup yol gösterir. Divan-ı Hümayun'dan sonra girdiği Hariciye Nezâreti Mektûbî Kalemi’nde geçirdiği yılları onun edebi kültürünün oluşmasına katkı sağlar. Burada Fransızca’yı da öğrenen Fâik Reşad aynı zamanda Fransız edebiyatından tercüme denemelerine başlar. Koleksiyonlarını okuduğu Tercümân-ı Ahvâl, Tasvîr-i Efkâr gibi gazetelerin yanında büyük bir ilgiyle takip ettiği İbret gazetesindeki Nâmık Kemal’in yazıları kendisinde yazı yazmaya gittikçe artan bir heves uyandırır. Fâik Reşad'ın Batı edebiyatını tanıması onun edebî zevkinde önemli değişimler meydana getirir. Bunun sonucunda o zamana kadar eski tarzda yazdığı bütün şiirlerini yok ettiği gibi eski edebiyata ve o tarzın devam ettirildiği yeni şiirlere tenkitler yönelttiği bir makale ile ortaya çıkıp gerçek şiirin Batı’da olduğunu, artık edebiyatçılarımızın devri geçmiş köhne şeyler yazmak yerine Batı şiirini örnek almaları gerektiğini ifade etmek ihtiyacını duyar. Yazdığı bu makale Nâmık Kemal’in ilgisini çeker ve kendisiyle dostluk kurmasını sağlar. Eski edebiyat taraftarlarının en önde gelenlerinden ve aynı zamanda divan sahibi bir şair olan Şarkîkarahisarlı Abdi’nin şiddetli hücumu ile hararetlenen bir zemine kayan münakaşayı Magosa’dan takip eden Nâmık Kemal bu mücadelede Fâik Reşad’ı desteklemekteydi. Şair Abdi Hakāiku’l-vekāyi‘ gazetesinde, Fâik Reşad'ı dinsizlik, Frenklik ve Türk edebiyatının ve şiirinin düşmanı ilan eder. Fâik Reşad bu sırada edebî çevrelerde Osmanlı edebiyatı aleyhinde çığır açmak isteyen bir kimse olarak tanınıyordu. Böylece kendisine 1874 yılında çıkmaya başlayan Medeniyet gazetesinin başmuharrirliği verilir. Nâmık Kemal ile mektuplaşmaları devam ederken Ziyâ Paşa’nın 1874 yılının Ekim ayında çıkan Harâbât’ını Fâik Reşad eser aleyhindeki görüş ve tenkitleriyle birlikte Nâmık Kemal’e gönderir. Nâmık Kemal de aynı yılın son aylarında tamamladığı, fakat devrin şartları dolayısıyla basılmasını mümkün görmediği Tahrîb-i Harâbât’ını ona yollamış ve kendi el yazısı ile onu istinsah edip lâzım gelen yerlere dağıtılmak üzere çoğaltmasını istemiştir. Yazısının güzelliğiyle daha o zamandan tanınan Fâik Reşad’ın 1875 yılında da sürdürdüğü istinsahlarla Tahrîb-i Harâbât’ın etrafa yayılmasında büyük rolü olur. Tüm bu olanların ardından Fâik Reşad, arada kısa bir iki izin hariç altı sene kadar taşrada geçen bir hizmet devresinden sonra 1888’de İstanbul’a mâzul olarak döndüğünde hususi mekteplerde hocalık yaparak geçimini sağlamaya çalışırken bir yandan da çeşitli gazete ve mecmualara yazılar yazar. Onun yazı hayatının en verimli devresi de bu yıllarda başlar. İstanbul’a döndüğü sene Mürüvvet gazetesinde Muallim Nâci ile birlikte çalışır. Onun ayrılmasından sonra gazetede başmuharrirlik de yapan Fâik Reşad’ın edebî görüşlerinde değişiklik olur ve önceleri tenkit ettiği eski tarz şiire dönüş yapar. Eski tarzda yazdığı şiirlerini, bir zamanlar yok ettiği şiirlerinden hatırında kalanlarla birlikte Güldeste adıyla bir kitapta toplar. Fâik Reşad, artık eski zevkteki şiirin o dönemdeki temsilcilerinden Muallim Nâci, Şeyh Vasfî, Andelîb Esad, Müstecâbîzâde İsmet gibi şairlerle içki ve saz meclislerine katılmaya başlar ve onlardan bazıları ile müşterek gazeller tertip eder. Mekteb, Resimli Gazete, Hazîne-i Fünûn gibi mecmualarda da yazı yazan Fâik Reşad’ın alâkası gittikçe eski edebiyatçılarımızın hal tercümeleri ve eserlerine yönelir. O zamana kadar bu çok ihmal edilmiş sahayı ele alan yazıları Hazîne-i Fünûn’da “Eslâf” adını taşıyan bir dizi içinde çıkmaya başladığında geniş bir ilgi toplar. Fâik Reşad bir yandan da o devirde büyük bir ihtiyaç duyulan ve ders programlarına da alınmış olan kitâbet sahasında ardarda eserler yayımlar. Ayrıca mekteplerde okutulmak üzere hazırladığı kıraat ve antoloji kitapları yanında devrin modasına uyarak kalemini küçük hacimli romanlarda da denemekten geri kalmaz (TDV İslam Ansiklopedisi,103-109). Fâik Reşad, yazdığı eserlerle Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuş bir yazardır. Kendisinin edebiyat tarihi, fıkra derlemeleri, romanları, şiirleri, okul kitapları, kitabet gibi pek çok alanda çalışmaları olmuştur.
Kaynakça
ÖMER FARUK AKÜN, "FÂİK REŞAD", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/faik-resad (28.01.2019).
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: BÜŞRA GÜRBÜZYayın Tarihi: 01.02.2019Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Yayın Tarihi: 01.02.2019Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Güldeste: Mecmûa-i Âsâr-ı Reşâd | ? / İstanbul | 1886-1887 | Şiir |
Hikâye-i Aristonous | ? / İstanbul | 1888-1889 | Roman |
Ümid yâhud Bir Kātilin Âkıbeti | ? / İstanbul | 1889-1890 | Roman |
Netîce-i Sefâlet | ? / İstanbul | 1897-1898 | Roman |
Sergüzeşt-i Hulûsî | ? / İstanbul | 1899-1900 | Roman |
Gencîne-i Letâif | ? / İstanbul | 1881/1882 | Derleme |
Mecmûa-i Letâif Zeyl-i Gencîne-i Letâif | ? / İstanbul | 1898 | Derleme |
Külliyyât-ı Letâif (I-II) | ? / İstanbul | 1911 | Derleme |
Târîh-i Edebiyyât-ı Osmâniyye | ? / İstanbul | 1911/1912 - 2. Baskı 1913 | Edebiyat Tarihi |
Dîvânçe-i Vecdî | ? / İstanbul | 1890/1891 | Edebiyat Tarihi |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | YEKSÂN, Mahmûd Efendi | d. 1756-59? - ö. 1813-14\'ten sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Ahmet Erözenci | d. 1 Ağustos 1956 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ABDÜLHAK MİHRÜNNİSA | d. 1864 - ö. 1943 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ÂTIF, Kuyucaklı-zâde Mehmed Âtıf | d. 1851 - ö. 1898 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | İsmail Gaspıralı | d. 21 Mart 1851 - ö. 24 Eylül 1914 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HAMDÎ, Ahmed Hamdî Bey, İstanbullu | d. 1851 - ö. 1917 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | NAKDÎ, Hacı Ömer | d. ? - ö. 1909-1914? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ZİYÂ EFENDİ | d. 1847 - ö. 1914 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ABDÜLVEHHÂB, Bolulu | d. ? - ö. 1914 ds. | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Samet Ağaoğlu | d. 1909 - ö. 6 Ağustos 1982 | Meslek | Görüntüle |
11 | Bekir Baki Aksu | d. 1928 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Necdet Rüştü Efe | d. 1900 - ö. 24 Eylül 1969 | Meslek | Görüntüle |
13 | Faik Şemsettin Benlioğlu | d. 1889 - ö. 1949 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Ahmet Mikdat Poyraz | d. 1871 - ö. 26 Aralık 1939 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Şehbenderzâde Ahmet Hilmi | d. 1862-63 - ö. 16 Ekim 1914 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Faik Dranaz | d. 1909 - ö. 1984 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | FÂİK, Ömer Fâik Efendi | d. ? - ö. 1829 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Faik Şemsettin Benlioğlu | d. 1889 - ö. 1949 | Madde Adı | Görüntüle |