FAZLÎ

(d. ?/? - ö. 971/1564)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mehmed (Mehemmed)’dir. Gelibolulu Âli, bir saracın oğlu olduğunu ve İstanbul’da doğup büyüdüğünü söyler. Doğum tarihi ve ilk eğitimi hakkında kaynaklarda bir bilgiye rastlanmaz. Muhtemelen aile çevresinde aldığı ilk eğitimi takiben devrin bilim adamlarından sarf ve nahv dersleri aldı. Akabinde Üsküplü Riyâzî’den Farsça öğrendi. Gençliğinde şiire olan ilgi ve sevgisi onu şiir yazmaya yöneltti. Yazdığı şiirler hakkında görüşlerini almak için şâirlerin uğrak yeri olan Zâtî’nin dükkânına devama başladı. Boş zamanlarında Bâyezîd Câmii avlusundaki dükkânında Zâtî’ye yardım ederken yazdığı şiirleri de gösterip onun eleştiri ve önerileri doğrultusunda şiirini geliştirmeyi amaçladı. Bu sâyede önemli bir mesâfe kaydetti ve şiirinin gelişip güzelleşmesini sağladı. Şiire çalışırken devrin geçerli ilimlerini (zâhirî ilimleri) okumayı da ihmâl etmedi. Bâtınî ilmi ve tasavvufu ise Halvetî Şeyhi Zarîfî Hasan Efendi’den öğrendi. Şeyhe intisâb ederek tasavvuf öğrenip bâtınını mamûr etmeye çalıştı.

Kânûnî Sultan Süleyman’ın çocuklarının sünnet düğünü Fazlî’nin saray erkânı ile tanışmasına vesile oldu. Zâtî’nin ricâsı ile Sultân’ın huzurunda okuduğu kasîdesi sultan ve mâiyeti tarafından beğenilen Fazlî, Manisa’ya vali olarak atanan Şehzâde Mehmed’e dîvân kâtibi oldu. Mehmed’den sonra sırasıyla şehzade Mustafa ve Selîm’in yanında dîvân kâtipliği yapan Fazlî, 970/1563 yılı başlarında altmış bin akçe zeâmetle re’isül-küttâb oldu ve bu göreve atandıktan yaklaşık iki yıl sonra vefat etti. Âşık Çelebi 970/1563 yılı ramazânında Kütahya’da öldüğü beyânında bulunur. Âlî, Ahdî ve Riyâzî ise  971/1564 yılında öldüğünü söylerler.

Eserleri

1. Lüccetü’l –Esrâr: Latîfî, bu eserini Nizâmî’nin Matla’ul –Envâr adlı eserinin üslup ve vezninden esinlenerek hareketle yazdığını söyler. 2. Nahlistân: Latîfî ve Âlî, Sa'dî'nin Gülistân'ından esinlenerek nesir nazım karışık yazılmış bir eser olduğunu söylerler.

3. Hümây u Hümâyûn: Latîfî, Husrev ü Şîrîn tarzında yazılmış beş bin beyitlik bir mesnevî olduğunu söyler.

4. Rübâ'iyyât: Bin rübâîden oluşan bir eserdir. Fazlî'nin, şimdiye dek anılan ilk 4 eseri henüz bulunamamıştır.

5. Gül ü Bülbül: Fazlî'nin adını ölümsüz kılan ve günümüze ulaşan tek eseridir. Anadolu sahasında yazılan Gül ve Bülbül mesnevileri içerisinde en tanınmış olanıdır. Tasavvufî ve sembolik bir mesnevi olan Gül ü Bülbül, Hafif bahrinin fe'ilâtün, mefâ'ilün, fe'ilün kalıbıyla yazılmış olup 2444 beyitten oluşur. Kânûnî Sultân Süleymân'ın oğlu şehzâde Mustafâ'ya sunulmuştur. Şâirin, Şehzâde Mustafâ'nın yanında divân katibi olarak bulunduğu sırada yazdığını sandığımız eserin bitiriliş tarihi 960/ 1553'tür. Vahdet-i vücûd (varlığın birliği) düşüncesinin işlendiği mesnevinin olay örgüsüne katkıda bulunan kahramanlar, olayların gelişimini etkileyecek maddî varlıklar değildir. Çoğu düşünme, konuşma ve anlama yeteneği olmayan bitki, hayvan (kuş: bülbül) ve doğa güçleriyle olaylarından oluşan kahramanların her biri birer sembol durumundadırlar. Şair ebedî varlığın tek olduğu yolundaki fikrini, düşünme, konuşma, kavrama ve hareket etme gibi insanî özelliklerle donattığı bu kahramanları aracılığıyla okuyucuya vermeğe çalışmıştır.

Hayat hikâyesini bu şekilde özetleyebileceğimiz Fazlî ortaya koyduğu eser sayına istinaden üretken bir sîma olarak karşımıza çıkar. Eserlerinin adları ve tertib tarzından, almış olduğu Farsça eğitimin Fazlî’yî Acem şâirlerini örnek alarak eser yazmaya sevk ettiği söylenebilir. Fazlî’nin, üretken olduğu kadar çok yönlü yapıya sahip, bilgili bir kişi olduğunu da belirtmek yanlış olmaz. Kasîde, mesnevi, rübâî gibi nazım şekillerinin yanısıra inşâyı da denemiş olması bunu gösterir. Bin rübaiden müteşekkil bir eserinin bulunmasını buna delil olarak gösterebiliriz. Günümüze ulaşmadığı için değerlendirme yapmaktan mahrum olduğumuz bu eseri Fazlî’nin rubaide de önemli bir isim olduğu fikrini verir. Ancak şiirin birden çok şubesiyle iştigâl etmesine rağmen bütün eserlerinin değer bakımından aynı düzeyde olmadığı söylenebilir. Gelibolu’lu Âlî’nin, şiiri için sarfettiği: “İnşâsı da nazmı gibi perîşân-güftâr idüği zâhir ü âşikârdur” cümlesi ve akabinde söylediği yedi veya dokuz beyitten ancak birinin beğenilencek seviyede olduğu ifadesi şiirlerinin bütünlük bakımından kusurlu olduğu fikrini verirler. Ancak, şiirleri kusurlu olsa dahi Fazlî, günümüze ulaşan tek eseri Gül ü Bülbül ile adını ölümsüz kılmış ve gül-bülbül konulu en güzel eseri yazmış bir şâirdir. Eserin Avrupa’da da ilgi ile karşılanıp tamamı ve bazı bölümlerinin Almanca, Fransızca ve İngilizce’ye aktarılarak yayınlanması da onun sanatının değerini gösterir.

Kaynakça

Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1994).  Gelibolulu Âlî, Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (hzl.) (1998). Latîfî Tezkiresi. Ankara: Akçağ Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Öztekin, Nezahat (hzl.) (2002). Fazlî, Gül ü Bülbül. İzmir: Akademi Yay.

Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.

Zavotçu, Gencay (1997). Türk Edebiyatı’nda Gül ve Bülbül Mesnevileri (Mukayeseli Çalışma). Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Zavotçu, Gencay (2005). Bir Şair-Bir Klasik: Fazlî-Gül ü Bülbül. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay. 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. GENCAY ZAVOTÇU
Yayın Tarihi: 10.11.2013
Güncelleme Tarihi: 05.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Bu Dâstân-ı Dil-sitânuñ Mebde’ vü Matla‘ı ve Bu Efsâne-i

Pür-füsûn u Sa‘âdet-nümûnuñ Menşe’ vü Menba‘ıdur

 

 Söyle ey bülbül-i sühan-perdâz

K’açılur sözüñ ile perde-i râz

 

‘Âlemüñ sen de nükte-dânisen

Bülbül-i gül-şen-i ma‘ânîsen

 

Yeter ol ġonce gibi beste-dehen

Yine dem ur gül-i ma‘ânîden

 

Eyle ‘uşşâka nâleñi dem-sâz

Perde-i ‘aşkdan düzet bir sâz

 

İşidüp Zühre sâzuñ âhengin

Yerlere çala reşkile çengin

 

 Eyle gülden hikâyet-i rengîn

Şâd-mân olsun işiden ġam-gîn

 

Bülbül-i gül-sitân-ı efsâne

Böyle kılmış beyân-ı efsâne

 

Ki meger rûzgâr-ı mâzîde 

Eltef ü eşref-i arâzîde

 

Ya‘nî Rûm içre var idi bir şâh

Lutf-ı tab‘ ile hurrem ü dil-hâh

 

Şâh-ı ferhunde-câh u ferruh-fâl

Nîk-rû nîk-hû vü nîk-hısâl

 

Cümle ef‘âli i‘tidâl üzre

Hüsn ü hulkı kamu kemâl üzre

 

Saf-tab‘ u latîf ü rûşen-rây

Dil-güşâ vü zarîf ü rûh-efzây

 

Bir şehen-şâh idi bülend-vakâr

Adına dirler idi Şâh Bahâr

 

Âb-ı ‘adliyle tâze rûy-ı cihân

Bâd-ı lutfıyla dehr misl-i cinân

 

Lutf u ihsân ü cûdile ma‘rûf

‘Adl ü insâf ü dâdile mevsûf

 

Hükmi âfâka yil gibi sârî

Emri her yirde su gibi cârî

 

‘Adl ü dâdı misâl-i bâd-ı seher

Eylemiş rûy-ı dehri tâze vü ter

 

Kimse devrinde eylemez zârî

Meger ancak hezâr-i gül-zârî

 

Kimse çekmez kimesneye hancer

Gül-şen içre meger ki Sûsen-i ter

 

Kimse urmaz kimesneye sûzen

Sîne-i Bülbül’e meger ki diken

 

 Kapamaz kimse kimseden efser

Lâle tâcın meger ki bâd-ı seher

 

Sebzeden yir yüzinde ceyşi füzûn

Hadd ü ‘add ü şümârdan bîrûn

 

Berg ü bârına hadd ü ‘add yogıdı

Berg-i eşcârdan dahı çogıdı

 

Yogıdı ‘ayn-ı Nergis-i gül-zâr

Altun üsküflü kullarına şümâr

 

Biñ sileh-dârı nâr Sûsen-vâr

Cümle jengâr-pûş u hancer-dâr

 

Serv-i âzâde gibi bâlâ-ser

Kulı biñ ola sancaġını çeker

 

Hâr-veş tîz-rûy ü tîr-efgen

Nîze-dârı hezâr şîr-efgen

 

Nice biñ peyki var nesîm-âsâ

Her biri hem-çü ‘ömr ü tâc-rübâ

 

Burc-ı rif‘atde ahter-i tâbân

Dürc-i devletde gevher-i rahşân

 

Bâğ-ı ‘ömrinde bir gül açılmış

Hak’dan üstine feyz saçılmış

 

Bir oğul virmiş aña Hazret-i Hak

Gül gibi bâğ-ı ‘âleme revnak

 

Adı gül gerçi dahı ter-gonca

Bâğ-ı hüsn içre başlamış gunca

(Zavotçu, Gencay (2005). Bir Şair-Bir Klasik: Fazlî-Gül ü Bülbül. Erzurum: Atatürk Üniersitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay. )


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2AFÎF, Afîf Sâlih Efendid. ? - ö. 1843Doğum YeriGörüntüle
3Sibel Atasoyd. 1966 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4İDRÎS, İdrîs-i Bitlisîd. 1452-1457 ? - ö. 1515, 1521, 1523, 1564?Ölüm YılıGörüntüle
5HANBELÎ-ZÂDE, Mehmed Efendid. ? - ö. 1564Ölüm YılıGörüntüle
6HÂVERÎ, Açuk Kadıoğlu Ali Çelebid. ? - ö. 1564-65Ölüm YılıGörüntüle
7KÂNÎ, Ebû Bekîrd. 1712 - ö. 1791MeslekGörüntüle
8ŞEVKÎ, Hasan Tahsînd. 1825 - ö. ?MeslekGörüntüle
9RE'FET, Sâlih Re'fet Efendid. 1813 - ö. 1861 ds.MeslekGörüntüle
10KANDÎ, Müverrih Kandîd. ? - ö. 1555Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11NÜVÎSÎd. ? - ö. 1563Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12HÂŞİMÎ, Emir Kadı Fakîh-zâde Hâşimî Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13KÂDİRÎ, Şeyh Seyyid Abdurrahman Şerif Efendid. ? - ö. 1712Madde AdıGörüntüle
14RÂKIM, Molla Mehmed Murâdd. ? - ö. 1819 ds.Madde AdıGörüntüle
15NÛRÎ, Nûrî-i Kâdîd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle