Madde Detay
Reşat Nuri Güntekin
Cemil Nimet, Hayreddin Rüşdü, Sermed Ferid, Ağustos Böceği, Ateş Böceği, Saksağan, Çiğdem.
(d. 26 Kasım 1889 / ö. 7 Aralık 1956)
Yazar, Öğretmen, Müfettiş, Milletvekili, UNESCO Üyesi.
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
İstanbul Üsküdar’da dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mehmet Reşat’tır. Babası İbrahim Nuri Bey, askerî doktordur. Annesi Erzurum Valisi Mareşal Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’dır. Erenköy Kız Lisesi'nde öğretmenliği sırasında tanıştığı Hediye Hanım’la evlenmiş ve bu evlilikten Ela adında bir kızı dünyaya gelmiştir.
Babasının memuriyeti sebebiyle eğitimine farklı okullarda devam eden Reşat Nuri, ilköğrenimine İstanbul Üsküdar Selimiye Mahalle Mektebi'nde başlamıştır. Kısa bir süre sonra babasının tayini sebebiyle Çanakkale’ye taşınmış ve ilköğrenimini burada 1900’de tamamlamıştır. Orta öğreniminin ilk yıllarını Çanakkale İdadisi'nde geçirdikten sonra Galatasaray Sultanisi'ne ve İzmir Saint Joseph Frerler Mektebi'ne devam eder. Bu sırada açılan yarışmayla İstanbul Darülfünun Edebiyat şubesini girmeye hak kazanır ve eğitimine burada devam eder(1908). 1912'de mezun olur.
1913'te Bursa Sultanisi Fransızca öğretmenliğine atanan Reşat Nuri, sırasıyla İstanbul İttihat ve Terakki Mektebi'nde Fransızca ve Türkçe Kitabet öğretmenliği, Fatih Vakıf Mektebi'nde müdürlük ve birinci muallimlik, Akşemsettin Mektebi'nde müdürlük, Feneryolu Murad-ı Hamis Mektebi'nde müdürlük, Gaziosmanpaşa Mektebi'nde müdürlük ve başöğretmenlik, Vefa Sultanisi'nde Türkçe öğretmenliği, İstanbul Erkek Lisesi'nde Türkçe öğretmenliği, Çamlıca Kız Lisesinde Fen Terbiyesi öğretmenliği, Erenköy Kız Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği görevlerinde bulunur.
İstanbul’daki bu görevlerinden sonra Dil Heyeti azalığına getirilen Reşat Nuri, 26 Nisan 1931'de Maarif Vekaleti ikinci sınıf müfettişliğine atanır. Milletvekilliği yıllarına kadar bu görevi sürdüren Reşat Nuri, bu görevi nedeniyle teftişleri sırasında Anadolu’yu yakından tanıma imkanı bulur. 3 Nisan 1939'da Çanakkale milletvekili olarak meclise girer ve bu görevi iki dönem sürdürerek 5 Ağustos 1946'da emekli olur. 14 Ağustos 1947'de Milli Eğitim Vekaleti başmüfettişliğine getirilir. Bu yıllarda aynı zamanda Fransa Bölgesi Milli Eğitim Ateşesi ve UNESCO yönetim kurulu üyeliği görevini de sürdürür. Bu iki görevin yükünden ötürü ateşelik vazifesinden ayrılır. 1950'de UNESCO Türkiye temsilcisi ve öğrenci müfettişi olarak Paris’e gider. UNESCO temsilciliğini tamamladıktan sonra emekli oluncaya dek müfettişlik görevini sürdürür. En büyük tutkularından biri olan sigara nedeniyle akciğer kanserine yakalanan Reşat Nuri 12 Mayıs 1954'te Milli Eğitim Vekaletine yazdığı bir dilekçeyle emekli olur. Emekliliğinden vefatına kadar geçen sürede büyük ilgisinin olduğu tiyatroya eğilmiş, 1954’te İstanbul Şehir Tiyatroları Edebî Heyet üyeliğine seçilmiştir. Yakalandığı akciğer kanserinin tedavisi için gönderildiği Londra’da 7 Aralık 1956’da vefat etmiş, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Reşat Nuri Güntekin’in edebiyata merakı çocuk yaşlarda başlamıştır. Özellikle babasının Doğu ve Batı klasiklerinden oluşan karışık kütüphanesi bu duyarlılığın oluşmasında etkilidir. Haylaz bir tabiata sahip olan Reşat Nuri, okulu pek sevmemekte ve bu yüzden okula devam etmek istememektedir. Lalası Şakir Ağa, onu ve teyze oğlu Ruşen Eşref’i haşarılıktan biraz olsun kurtarmak için masallar, halk hikâyeleri anlatır. Reşat Nuri’nin ilk edebi duyarlılığının oluşmasında bu dinlediklerinin de etkisi olduğu düşünülebilir. Yine çocukluk yıllarında Çanakkale’de kadınların akşamları okudukları romanlar da sanatçının edebî kişiliğini oluşturan önemli unsurlardandır.
Pek bilinmese de birçok sanatçı gibi Reşat Nuri de edebiyat sahasına yazdığı imzasız şiirlerle girmiştir. Ancak onun asıl edebî ürünleri tiyatroya merakından doğar. Türk edebiyatıyla ilgili görüşlerini ortaya koyduğu ilk yazıları Le Pensée Turque dergisinde yayımlanır. Yine bu dönemlerde yazdığı tiyatroyla ilgili yazılar Zaman gazetesinde neşredilir. İlk hikâyesi Eski Ahbap ise 8 Eylül 1917'de Diken dergisinde yayımlanır. Yine aynı gazetede, 1918'de Cemil Nimet takma adıyla Harabelerin Çiçeği adlı ilk romanını yayımlar. İlk piyesi Hakiki Kahramanlık ise 1919'da Zaman'da yayımlanır. 12 Nisan 1913'ten itibaren İbnürrefik Ahmet Nuri, Yesarizade Mahmut Esad ve Ahmet Fehim'le birlikte Kelebek adlı mizah dergisini (77 sayı) çıkarmaya başlarlar. Bu dergide Ağustos Böceği, Ateş Böceği, Yıldız Böceği, Saksağan, Çiğdem gibi takma isimlerle mizahî hikâyeler kaleme alır. Bunun dışında Hayreddin Rüşdü, Cemil Nimet, Sermed Ferid gibi takma isimler de kullanmıştır. Roman yazmaya devam ettiği sırada Dersaadet gazetesinde tefrika ettiği Gizli El romanı sansüre uğrar. Yine bu sırada yazdığı İstanbul Kızı adlı piyes, Anadolu’da fakir bir köy okulunda geçtiği için edebî heyet tarafından eleştirilince eseri romana çevirip adının bile önüne geçecek olan Çalıkuşu romanını yayımlar. Bu yıllar Reşat Nuri’nin en verimli olduğu yıllardır. Bu döneme 1’i çeviri 20 roman, 150’den fazla hikâye, 23’ü telif 47 tiyatro eseri, 9 çeviri eser, 4 adet de farklı alanlardaki eseri sığdırır. 1947'de Memleket adlı gazetenin de başında bulunur. Yazıları; Zaman, Vakit, Kelebek, Diken, Şâir, Nedim, Temâşâ, Büyük Mecmua, Edebî Mecmua, İnci, Dersaadet, Tercümân-ı Hakîkat, Fikirler, Hayat, Yeni Türk, Varlık, Aydabir, Çınaraltı, Cumhuriyet, Milliyet, Resimli Şark, Ulus, Tan, Memleket, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Güneş, Muhit, Ana Yurt, Akbaba, Yedi Gün gibi gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.
Reşat Nuri, romandan önce hikâye ve tiyatro türünde eserler vermiştir. Tekellümî hikâye olarak da adlandırdığı bu eserlerde yazarın tiyatroya olan tutkusunun izlerini görmek mümkündür. İçinde bolca diyaloğu barındırması bakımından bu hikâyeler Reşat Nuri’nin tiyatrolarının hazırlığı niteliğindedir. 1919-1930 yılları arasında yazdığı ve altı cilt halinde yayımladığı hikâyeleriyle diğer eserleri arasında farklı yönlerden dikkat çekici paralellikler vardır. Bu eserlerindeki dil ve üslup, yapı ve kişiler roman ve tiyatrolarında da benzer şekilde karşımıza çıkmaktadır. 1930’dan sonra roman alanında ünlenmesinin ardından hikâye türünde eser vermeyi tercih etmemiştir. Hikâyelerinde romanlarında da olduğu gibi mizah duygusu ön plandadır. Toplumsal ve bireysel sorunları bir arada işlemekten vazgeçmeyen Reşat Nuri’nin hikâyelerinde ince bir ironi göze çarpmaktadır. Arap alfabesiyle basılmış olan ilk üç hikâye kitabını yeni Türk alfabesiyle yayımlamamıştır. Recm, Gençlik ve Güzellik, Roçild Bey, Eski Ahbap hikâyelerinin ardından Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler adlı hikâye kitapları yeni yazıyla yayımlanmıştır. Hikâyelerine genel olarak bakıldığında aşk, aile, çocuk, ahlak ve buna bağlı olarak oluşan bireysel ve toplumsal konular işlenmiştir.
Reşat Nuri, asıl büyük tutkusu olan tiyatro sahasında gerek telif gerek tercüme gerekse uyarlama olmak üzere birçok eser vücuda getirmiştir. Ancak romanları kadar piyes yazmasına hatta birçok romanını tiyatroya çevirmesine rağmen romandaki şöhretini tiyatro alanında aşamamıştır. O, tiyatro eleştirileri, Batı tiyatrosuyla ilgili görüşleri ve tiyatroyla ilgili sağlam fikirleriyle Türk tiyatrosu için yol gösterici bir isim olmuştur. Sosyal konuların ağırlıkta olduğu eserlerde halktan kahramanlar yer almış ve bu kahramanların konuşmalarında ağız özelliklerine önem vermiştir. Bu kullanım onun Türk tiyatrosuna kattığı en önemli yeniliktir. Yine bir eğitimci olması nedeniyle Cumhuriyet'in ilanından sonra yayımlanan eserlerinde eğitime dair sorunlara özel önem vermiştir. Tanrıdağı Ziyafeti dışındaki tiyatro eserlerinin büyük bir kısmı roman ve hikâyelerinden uyarlanmış intibaı uyandırmaktadır. Söz gelimiYaprak Dökümü ve Eski Hastalık romanlarından hareketle tiyatrolar kaleme almıştır. Yine Boyunduruk adlı uzun hikâyeden hareketle Bu Başka Gece adlı piyesini yazmıştır. Hatta ona en büyük başarıyı kazandıran Çalıkuşu romanı bile kabul görmeyen İstanbul Kızı adlı piyesten mülhemdir. Tiyatro türünü çok seven Reşat Nuri tiyatrolarında daha çok toplumun sıkıntılarını dile getirir. Hançer’de torun sahibi olmak isteyen bir dedenin, gelinin gayrımeşru çocuğunu kabul etmeye hazır oluşu konu alınır. Hülleci'de ise II. Meşrutiyet’ten beri sıklıkla işlenen bir konu olan hülle geleneği ele alınır. Yazarın en önemli tiyatrolarından biri olan Balıkesir Muhasebecisi’nde aile ve çevresinin etkisiyle ahlakî değerlerinden taviz veren Tahir Bey’in düştüğü durum konu edilir. Tanrıdağı Ziyafeti’nde ise siyasî sıkıntılar üzerinde duran Reşat Nuri, bir diktatörün çevresindekilerin ne olduğunu yüzlerine vurmak için oynadığı bir oyunu ele alır. Bu oyunun neticesinde etrafındakilerin ikiyüzlülükleri ortaya çıkmış olur. Tiyatroları sahneleme tekniği açısından pek uygun değildir. Özellikle romandan tiyatroya aktardığı eserlerde bu durum daha belirgin bir şekilde karşımıza çıkar. Eserlerini uzun tiratlarla ağırlaştırmış ve sahnelenmesini zor bir hale getirmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi tiyatroyla ilgili fikirleriyle daha çok öne çıkan Reşat Nuri, bu fikirlerini eserlerine uygulamakta başarılı olamamıştır.
Çoğunlukla kahraman anlatıcı bakış açısıyla romanlarını yazan Reşat Nuri, bireysel ve toplumsal konuları iç içe işlemeyi tercih etmiştir. Genellikle aşk, sevgi, acıma, yalnızlık, kaçış, karamsarlık gibi bireysel meselelerle yozlaşma, kuşak çatışması, idealizm, kültürel değişim gibi toplumsal temaları bir arada işler. Çalıkuşu'nda Feride’nin hem kendi iç çatışması hem de Anadolu’daki bozulan değerlerle çatışması bu durumu örnekler niteliktedir. Bu durum yazarın birçok eserinde de karşımıza çıkmaktadır. Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Ateş Gecesi, Eski Hastalık gibi romanlarında aşk temasını işlerken Acımak, Gizli El, Damga, Yaprak Dökümü, Değirmen, Miskinler Tekkesi gibi romanlarında ise toplumsal konulara ağırlık vermiştir. Eserlerinde gözlem unsuru ön plandadır ve zaman zaman sosyal eleştiriye de yer vermiştir. Toplumsal konulara da değinen Reşat Nuri bu yönüyle eleştirel gerçekçilere yaklaşır. Realist bir tavırla Anadolu’ya bakan İstanbullu aydın, iyimser bakışını da kaybetmeden hümanist bir bakış açısıyla Anadolu insanını değerlendirir. Reşat Nuri’nin eserlerinde dikkati çeken bir diğer husus ise Osmanlı’nın son dönemleriyle Cumhuriyet dönemi arasındaki yaşanan sosyal değişimlerin onun eserlerine yansımasıdır. O, usta olarak kabul ettiği Halit Ziya’nın yolunda ilerleyerek psikolojik çözümlemeleri sosyolojik plana taşımıştır.
İlk roman denemesi Harabelerin Çiçeği diğer romanlarıyla kıyaslandığında sönük kalmaktadır. Ancak bu eser, onun romancılığına dair ilk çizgileri oluşturması bakımından oldukça önemlidir. Romanda çocukluğunda evlerinde çıkan bir yangın sonucu yüzünden yaralanan ve kendini çalışmaya adayan Süleyman’ın hikâyesi anlatılır. Yazarın “roman vadisinde ilk kalem tecrübemdir.” dediği Gizli El’de ise I. Dünya Savaşı yıllarında haksız kazanç sayesinde zengin olan harp zenginlerini konu alır. Bu yönüyle eser, Reşat Nuri’nin birçok eserinde de olduğu gibi toplumsal eleştiri içermektedir. Yazara asıl şöhretini kazandıran Çalıkuşu ise gazetede tefrika edildikten sonra hemen kitap halinde yayımlanır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybedip teyzesinin yanında büyüyen Feride kuzeniyle nişanlıyken aldatıldığını öğrenir. Bunun üzerine evden kaçan Feride öğretmenlik göreviyle Anadolu’ya geçer. Kendini işine adayan Feride’nin öğretmenlik maceralarıyla Osmanlı’nın son dönemindeki sosyal bozukluklar, eğitim sistemindeki sıkıntılar gözler önüne serilir. Ancak eleştirilerini yaparken bile oldukça yumuşak bir üslup tercih eden Reşat Nuri, toplumun her kesimi tarafından ilgiyle okunmuştur. Ayrıca yazarın kuvvetli gözlem gücüyle öğretmenlik ve müfettişlik yıllarında kazandığı tecrübe onun Türk toplumunu etkileyecek bir atmosferi eserlerinde oluşturmasını sağlamıştır. Yine bu eseri oluştururken kullandığı hatırat tekniği romanın realistliğini güçlendirmiştir. Reşat Nuri’nin sanatçı romanlarından olan Dudaktan Kalbe’de bir keman virtüözü olan Hüseyin Kenan’ın önce sanatına sonra da kendisine âşık olan Lamia'yla arasında geçen aşk hikâyesi konu edilir. İdeolojik bir roman olan Yeşil Gece’de medresede eğitim görmüş Şahin Hoca’nın öğretmenliği sırasında softalarla mücadelesi anlatılır. İslamiyet’i kendi çıkarlarına göre yorumlayan zihniyetin eleştirisinin yapıldığı eser, tezli bir roman olarak kabul edilebilir. Acımak'ta ise son derece titiz ve çalışkan ama merhamet duygusundan yoksun Zehra Öğretmenin babasının ölümü üzerine okuduğu hatıra defterinden geçmişini öğrenerek acıma duygusunu kazanması anlatılır. Yazarın bir diğer önemli romanı ise Yaprak Dökümü’dür. 1930'da yayımlanan bu romanında Reşat Nuri, modernleşme sürecindeki Türk toplumunda kaybolan ya da yozlaşan değerlerin bir ailenin yıkılmasına sebep oluşunu anlatır. Geleneksel ile modernin çatışmasını işlediği bir diğer roman ise daha sonra tiyatroya da aktaracağı Eski Hastalık’tır. Eserde toplumun farklı kesimlerinden gelen Yusuf ile Züleyha’nın evlenip mutsuz oluşu anlatılır. Ayrıca bu eserdeki isimlerin geleneksel halk anlatısından alınması da dikkat çekicidir. Miskinler Tekkesi’nde ise dilencilik üzerinde durulur. Yazarın son romanı olan Son Sığınak adlı eserinde gezici tiyatro topluluklarının sorunları üzerinde durulur. Eserde bir grup insanın tiyatroyu hayatlarının son amacı haline getirmesi konu edilir.
Yazarın ayrıca gezi yazısı veya hatıra olarak kabul edilebilecek olan iki ciltlik Anadolu Notları adlı eseri de vardır ki bu eser, müfettişliği sırasında gezip gördüğü Anadolu gözlemlerinin bir ürünüdür. 1928-1939 yıllarını içine alan bu notlar, Anadolu’yu gezen ve gözlem kabiliyeti olan bir yazarın gezi izlenimleridir. Reşat Nuri, Anadolu’da karşılaştığı kişileri, benzer bir şekilde eserlerinde de kullanmıştır. Bu durum onun yaşantısının eserlerine yansıdığının önemli bir göstergesidir. Notlar düzenli bir şekilde tutulmamıştır ama yazarın öznel fikirlerini içermesi bakımında deneme mahiyeti de kazanmıştır. Bu notlarda dönemin Anadolu kasaba ve şehirleri, bunları birbirine bağlayan yollar, otel, han, lokanta gibi mahaller, at arabası, kamyon, otomobil, tren gibi yolculuk araçlarının yanı sıra Anadolu insanının özellikleri, yoksulluğu, mahrumiyeti, aydının sorumluluğu, eski yaşama alışkanlıklarından modern hayata geçişin intibaksızlıkları ve gülünçlükleri, tulûat tiyatroları, kahve ve cambazhâne gibi eğlence yerleri, bütün meşakkatlere rağmen şikâyetsiz bir yazarın kaleminden anlatılır. (Çelik, 1996: 307-309)
Genellikle düz yazı türünde eser veren Reşat Nuri’nin bu kadar sevilmesinin en önemli nedenlerinden biri de üslubudur. O, konuşulan Türkçe'yi roman ve hikâye dili haline getirerek her kesimden okuyucu tarafından ilgiyle takip edilmiştir. Kullandığı temiz dili, zaman zaman başvurduğu ironik anlatım, seçtiği konular, oluşturduğu eser kişileri bakımından herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği eserler vücuda getirmiş ve bu yüzden çok sevilmiştir. Eserlerinde özellikle hikâyelerinde ince bir mizah bulunmaktadır. Özellikle kahramanların zaaflarını ortaya koyarken kullandığı bu eda onun eserlerinin genelinde de bulunmaktadır.
Kaynakça
Akyüz, Kenan (1995). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860-1923. İstanbul: İnkılâp Kitabevi.
Altuğ, Taylan (2005). Bir Ruh Kimliği Reşat Nuri Güntekin. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
Burdurlu, İbrahim Zeki (1977). Reşat Nuri Güntekin. İstanbul: Toker Yayınları
Burdurlu, İbrahim Zeki (1971). Romanlarıyle Reşat Nuri Güntekin. İzmir: İzmir Eğitim Enstitüsü Uyanış Dergisi Yayınları.
Çelik, Hüseyin (1996). ”Reşat Nuri Güntekin” maddesi, İslâm Ansiklopedisi. C. 14,İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi. s. 307-309.
Emil, Birol (1984). Reşat Nuri Güntekin’in Romanlarında Şahıslar Dünyası 1 (Harabelerin Çiçeğinden Gökyüzüne). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Emil, Birol (1989). Reşat Nuri Güntekin. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Enginün, İnci (2013). Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Kanter, M. Fatih (2006). Ölümünün 50. Yılında Belgelerle Reşat Nuri Güntekin. İstanbul: İnkılap Kitabevi
Korkmaz, Ramazan (2004). Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı (1839-2000). Ankara: Grafiker Yayınları.
Önertoy, Olcay (1979). Reşat Nuri Güntekin. İstanbul: Cem Yayınevi.
Uyguner, Muzaffer (1967). Reşat Nuri Güntekin Hayatı Sanatı Eserleri. İstanbul: Varlık Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: AHMET AYDEMİRYayın Tarihi: 01.01.2020Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Yayın Tarihi: 01.01.2020Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
İlm-i Mantık | Kanaat Matbaası / İstanbul | 1915 | Çeviri |
Hakiki Kahramanlık | Kader Matbaası / İstanbul | 1918 | Çeviri |
Recm, Gençlik ve Güzellik | Türk Dünyası Matbaası / İstanbul | 1919 | Hikâye |
Roçild Bey | Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekası / İstanbul | 1919 | Hikâye |
Hançer | Diken-İnci Neşriyatı Matbaası / İstanbul | 1920 | Tiyatro |
Çalıkuşu | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1922 | Roman |
Eski Rüya | Hüsnü Tabiat Matbaası / İstanbul | 1922 | Tiyatro |
Gizli El | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1924 | Roman |
Damga | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1924 | Roman |
Dudaktan Kalbe | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1924 | Roman |
Ümidin Güneşi | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1924 | Tiyatro |
Bir Gece Faciası | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1924 | Çeviri |
Gazeteci Düşmanı, Şemsiye Hırsızı, İhtiyar Serseri | ? / İstanbul | 1925 | Tiyatro |
Akşam Güneşi | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1926 | Roman |
Taş Parçası | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1926 | Tiyatro |
Arapça Değil mi Uydur Uydur Söyle | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1926 | Çeviri |
Bir Kadın Düşmanı | Yeni Matbaa / İstanbul | 1927 | Roman |
Tanrı Misafiri | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1927 | Hikâye |
Grandeur et Décadance de César Birotteau | Devlet Matbaası / İstanbul | 1927 | Çeviri |
Çifte Keramet | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1927 | Çeviri |
Sevmek Hakkı | ? / ? | 1927 | Çeviri |
Karanlık Kuyu | ? / ? | 1927 | Çeviri |
Bahar Hastalığı | ? / ? | 1927 | Çeviri |
Karaman Kahvesi | ? / ? | 1927 | Çeviri |
Yeşil Gece | Suhulet Kütüphanesi / İstanbul | 1928 | Roman |
Acımak | Suhulet Kütüphanesi / İstanbul | 1928 | Roman |
Sönmüş Yıldızlar | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1928 | Hikâye |
Leyla ile Mecnun | Suhulet Kütüphanesi / İstanbul | 1928 | Hikâye |
Bir Köy Hocası | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1928 | Tiyatro |
Hakikat | Devlet Matbaası / İstanbul | 1929 | Çeviri |
Fransız Edebiyatı Antolojisi | Devlet Matbaası / İstanbul | 1929-1931 | Çeviri |
Olağan İşler | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1930 | Hikâye |
Türk Kıraatı | ? / İstanbul | 1930 | Diğer |
Mektep Çocuğu | Milliyet Matbaası / İstanbul | 1930 | Çeviri |
Muhammed'in Hayatı | Devlet Matbaası / İstanbul | 1930 | Çeviri |
Babur Şah'ın Seccadesi | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1931 | Tiyatro |
Bir Kır Eğlencesi | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1931 | Tiyatro |
Ümit Mektebinde | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1931 | Tiyatro |
Felaket Karşısında, Gözdağı, Eski Borç | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1931 | Tiyatro |
Yaşayan Kadavra | ? / ? | 1931 | Çeviri |
Kızılcık Dalları | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1932 | Roman |
İş Adamı | İkbal Kütüphanesi / İstanbul | 1932 | Çeviri |
Üç Asırlık Fransız Edebiyatı | Kanaat Kütüphanesi / İstanbul | 1932 | Çeviri |
İstiklal | Hakimiyet-i Milliye Matbaası / Ankara | 1933 | Tiyatro |
Vergi Hırsızı | Devlet Matbaası / İstanbul | 1933 | Tiyatro |
Tolstoy Hayatı ve Eserleri | Kanaat Kütüphanesi / İstanbul | 1933 | Çeviri |
Cürüm ve Ceza | ? / ? | 1934 | Çeviri |
İbsen Hayatı ve Eserleri | Kanaat Kütüphanesi / İstanbul | 1934 | Çeviri |
Gökyüzü | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1935 | Roman |
Hülleci | Devlet Basımevi / İstanbul | 1935 | Tiyatro |
Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1935 | İnceleme |
Anadolu Notları | Kanaat Kütüphanesi / İstanbul | 1936 | Gezi Yazısı |
Eski Hastalık | Kanaat Kitabevi / İstanbul | 1938 | Roman |
Yaprak Dökümü | Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi / İstanbul | 1941 | Roman |
Değirmen | Semih Lütfi Kitabevi / İstanbul | 1944 | Roman |
Ateş Gecesi | Semih Lütfi Kitabevi / İstanbul | 1942 | Roman |
Bir Yağmur Gecesi | Ulusal Matbaa / Ankara | 1943 | Tiyatro |
Kahramanlar | Semih Lütfi Kitabevi / İstanbul | 1943 | Çeviri |
Napolyon'un Hayatı | Yedigün Neşriyatı / İstanbul | 1943 | Çeviri |
Miskinler Tekkesi | İnkılap Kitabevi / İstanbul | 1946 | Roman |
Atlı Adam. Diktatörün Romanı | İnkılap Kitabevi / İstanbul | 1947 | Çeviri |
Ripka İfşa Ediyor | ? / İstanbul | 1949 | Çeviri |
La Dam aux Camelias | ? / ? | 1950 | Çeviri |
Eski Şarkı | ? / İstanbul | 1951 | Tiyatro |
Fakir Bir Gencin Romanı | ? / ? | 1951 | Çeviri |
Harabelerin Çiçeği | Hadise Yayınevi Neşriyatı / İstanbul | 1953 | Roman |
Yaprak Dökümü | ? / İstanbul | 1953 | Tiyatro |
Balıkesir Muhasebecisi | ? / ? | 1953 | Tiyatro |
Yabancı | Varlık Yayınevi / İstanbul | 1953 | Çeviri |
Tanrıdağı Ziyafeti | ? / İstanbul | 1955 | Tiyatro |
Evham | İstanbul Yayınevi Matbaası / İstanbul | 1955 | Çeviri |
İtiraflar | Maarif Basımevi / İstanbul | 1955 | Çeviri |
Karamazof Kardeşler | ? / ? | 1955 | Çeviri |
Bu Gece Başka Gece | ? / İstanbul | 1956 | Tiyatro |
Don Kişot | Doğan Kardeş Yayınları A.Ş. Basımevi / İstanbul | 1957 | Çeviri |
Son Sığınak | İnkılap Kitabevi / İstanbul | 1961 | Roman |
Kavak Yelleri | İnkılap Kitabevi / İstanbul | 1961 | Roman |
Kan Davası | İnkılap Kitabevi / İstanbul | 1962 | Roman |
Eski Ahbap | Ahmet İhsan Matbaacılık Osmanlı Şirketi / İstanbul | ? | Hikâye |
Dil ve Edebiyat | Başvekalet Müdevvenat Matbaası / Ankara | ? | Araştırma |
Kalbin Gençliği (İkinci Gençlik) | ? / ? | ? | Çeviri |
Evin İçi | ? / ? | ? | Çeviri |
Sevda Politikası | ? / ? | ? | Çeviri |
Kader-Kısmet | ? / ? | ? | Çeviri |
Dolapdereli | ? / ? | ? | Çeviri |
Turna Katarı | ? / ? | ? | Çeviri |
Nesrin | ? / ? | ? | Çeviri |
Bir Donanma Gecesi | ? / ? | ? | Çeviri |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RECÂ'Î, Mehmed Şâkir | d. 1804 - ö. 1874 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Betül Sayın | d. 1958 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Aslı Erdoğan | d. 08 Mart 1967 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Yakup Kadri Karaosmanoğlu | d. 27 Mart 1889 - ö. 13 Aralık 1974 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KUDSİZADE, Ahmed Medenî | d. 1889 - ö. 1940 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HÂKÎ, Emîn Hâkî Bey | d. 1889 - ö. 1920 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ercüment Ekrem Talu | d. 1888 - ö. 16 Aralık 1956 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | BABA SALİM, Mehmet Salim Öğütçen | d. 15.03.1887 - ö. 29.12.1956 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Samed Vurgun | d. 21 Mart 1906 - ö. 27 Mayıs 1956 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Necmi Çavuşoğlu | d. 1941 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Aysel Al | d. 11 Aralık 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Bahar Feyzan | d. 08 Temmuz 1979 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | Melek Hiç | d. 1893? - ö. 6 Ocak 1964 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Şenay Düdek | d. 09 Ağustos 1953 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ali Emîrî | d. 1857 - ö. 23 Ocak 1924 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | NURHANİ, Nuri Kaya | d. 16.06.1959 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | NÛRÎ, Şeyh Seyyid Hasan Nurî Efendi | d. Ocak/Şubat 1620 - ö. 15 Kasım 1688 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | NÛRÎ, Kadı Nurullah Efendi | d. ? - ö. 1552-53 | Madde Adı | Görüntüle |