Madde Detay
HÂMİDÎ, Karslı
(d. ?/1779 - ö. ?/1854)
divan-tekke şairi
(Divan-Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kars’ın tanınan ailelerinden biri olarak kabul edilen Vaizzadelerin erkek evladı olarak 1779 yılında dünyaya gelen Hamid, hemen tüm eğitimini Kars’ta dönemin âlimlerinden Kars Müftüsü Hacı İsmail Efendi Tilmizi’den, Karslı Saraczade İsmail ve Mustafa Efendi’den aldığı derslerle tamamlar. Bu eğitimlerin sonucu olarak 1820 yılında Müftü Sarraczade Salih Efendi’den icazet alır. 1828’de Kars’ın işgale uğramasıyla Şebinkarahisar, Erzincan ve Sivas gibi çeşitli illere göç etmek zorunda kalan Hamid Efendi, işgal sonrası ailesiyle birlikte tekrar Kars’a döner. Âşıklığından ziyade âlimlik yönüyle tanınan Hamid Efendi, Kars ve çevresinde tanınan âlimler yetiştirmiş 1854 yılında hayata gözlerini yummuştur. Ölümünden kısa bir süre önce Kars’ta bulunan ve ilerleyen dönemde Türk Edebiyatının önemli isimlerinden olacak Namık Kemal’e de dersler vermiş ve halk şiirine yönelik bakış açısının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Hakkında yazılan çalışmaların Divançesi üzerinde olması da onun âşıklıktan çok divan şairi ve müderris sıfatlarıyla anılmasına yol açmıştır. Divançesinde bulunan gazel, kaside, rubai gibi eserleri dışında çeşitli mecmua ve defterlerde şiirleri tespit edilmiştir. Söyleminde divan şiirinin söz kalıplarını ve ifade biçimlerini görmek mümkündür. Sohbet toplantılarında divanın başköşesinde oturduğu ifade edilen Vaizzade Hamid’in zaman zaman bu toplantılarda irticalen beyitler, dörtlükler söylediği bilinmektedir.
Yaşadığı dönemde Kars ilinin müderrisi olarak görev yapan ve Şeyh Vaizzade olarak tanınan Hamid Efendi, aldığı eğitim nedeniyle Arapça ve Farsça’ya önemli ölçüde hâkimdir. Edinmiş olduğu bu birikim Kars kültürü içersinde canlı bir şekilde süren âşıklık geleneğiyle birleşince ifade dağarcığı itibarıyla onu güçlü kılmıştır. İrticalen söz söyleme kabiliyeti olan Hamid Efendi âşıklık yönünden ziyade bölgede ilmi ve ahlaki özellikleriyle anılmıştır.
Kaynakça
Kabaklı, Ahmet (2004). Türk Edebiyatı. İstanbul: Türk Edebiyatı Vakfı.
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. KÜRŞAT ÖNCÜLYayın Tarihi: 05.11.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Müjen, bağrım delerken, tiğ-ı gamzenğ açdı çok yara
Beter bir derde tuş oldum, ararken derdime çare,
Geçer üftadeler candan, kopar Ruz-ı Kıyametler;
Benim serv-i revanım, naz ile geldikde reftara,
Siyah zülfünğde dil, ruhsarınga yandıysa, ‘ucb-etme’;
Yakar pervaneler cism-i nizarın geceler nara.
Yolungda canımı kıldım feda, ifşay-ı raz etdim;
Kapungda yok mu hünkarım, şefaatler günehkara?
Kemend-i zülfü kaydinden felahınğ mümkün ey Hâmid
Yeterse ah-i dil-suzunğ, o dildar-i cefakara
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 21.
Rübaiyyat
Hatıra geldikçe cevring, nola handan olsa dil?
Şive-i tab-ü taravet bağa, barandan gelür.
Lütfunu hercayi buldum, gam beni terk-eylemez;
Hamid’a buy-ı vefalar, eski yarandan gelür.
Çekme ey dil, çerh-i kecrev girdişinden ıztırab;
Kim, bu denğlü gussanınğ elbet de bir ferdası var,
Şam-i kahrınğ, sunh-i lutfı, akıbet eyler tulu,
Kıl nazar evza-i gerdune, niçe iması var.
Fukara mali yakar canınğı, mağrur olma;
Lafz-i şahid yeter ancak, anı salyan dediler,
Şimdi handan görünür gerçi muin-i zaleme,
Nar-ı Duzah’da gören halini, giryan dediler
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 59.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 05.11.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Müjen, bağrım delerken, tiğ-ı gamzenğ açdı çok yara
Beter bir derde tuş oldum, ararken derdime çare,
Geçer üftadeler candan, kopar Ruz-ı Kıyametler;
Benim serv-i revanım, naz ile geldikde reftara,
Siyah zülfünğde dil, ruhsarınga yandıysa, ‘ucb-etme’;
Yakar pervaneler cism-i nizarın geceler nara.
Yolungda canımı kıldım feda, ifşay-ı raz etdim;
Kapungda yok mu hünkarım, şefaatler günehkara?
Kemend-i zülfü kaydinden felahınğ mümkün ey Hâmid
Yeterse ah-i dil-suzunğ, o dildar-i cefakara
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 21.
Rübaiyyat
Hatıra geldikçe cevring, nola handan olsa dil?
Şive-i tab-ü taravet bağa, barandan gelür.
Lütfunu hercayi buldum, gam beni terk-eylemez;
Hamid’a buy-ı vefalar, eski yarandan gelür.
Çekme ey dil, çerh-i kecrev girdişinden ıztırab;
Kim, bu denğlü gussanınğ elbet de bir ferdası var,
Şam-i kahrınğ, sunh-i lutfı, akıbet eyler tulu,
Kıl nazar evza-i gerdune, niçe iması var.
Fukara mali yakar canınğı, mağrur olma;
Lafz-i şahid yeter ancak, anı salyan dediler,
Şimdi handan görünür gerçi muin-i zaleme,
Nar-ı Duzah’da gören halini, giryan dediler
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 59.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Müjen, bağrım delerken, tiğ-ı gamzenğ açdı çok yara
Beter bir derde tuş oldum, ararken derdime çare,
Geçer üftadeler candan, kopar Ruz-ı Kıyametler;
Benim serv-i revanım, naz ile geldikde reftara,
Siyah zülfünğde dil, ruhsarınga yandıysa, ‘ucb-etme’;
Yakar pervaneler cism-i nizarın geceler nara.
Yolungda canımı kıldım feda, ifşay-ı raz etdim;
Kapungda yok mu hünkarım, şefaatler günehkara?
Kemend-i zülfü kaydinden felahınğ mümkün ey Hâmid
Yeterse ah-i dil-suzunğ, o dildar-i cefakara
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 21.
Rübaiyyat
Hatıra geldikçe cevring, nola handan olsa dil?
Şive-i tab-ü taravet bağa, barandan gelür.
Lütfunu hercayi buldum, gam beni terk-eylemez;
Hamid’a buy-ı vefalar, eski yarandan gelür.
Çekme ey dil, çerh-i kecrev girdişinden ıztırab;
Kim, bu denğlü gussanınğ elbet de bir ferdası var,
Şam-i kahrınğ, sunh-i lutfı, akıbet eyler tulu,
Kıl nazar evza-i gerdune, niçe iması var.
Fukara mali yakar canınğı, mağrur olma;
Lafz-i şahid yeter ancak, anı salyan dediler,
Şimdi handan görünür gerçi muin-i zaleme,
Nar-ı Duzah’da gören halini, giryan dediler
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 59.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Müjen, bağrım delerken, tiğ-ı gamzenğ açdı çok yara
Beter bir derde tuş oldum, ararken derdime çare,
Geçer üftadeler candan, kopar Ruz-ı Kıyametler;
Benim serv-i revanım, naz ile geldikde reftara,
Siyah zülfünğde dil, ruhsarınga yandıysa, ‘ucb-etme’;
Yakar pervaneler cism-i nizarın geceler nara.
Yolungda canımı kıldım feda, ifşay-ı raz etdim;
Kapungda yok mu hünkarım, şefaatler günehkara?
Kemend-i zülfü kaydinden felahınğ mümkün ey Hâmid
Yeterse ah-i dil-suzunğ, o dildar-i cefakara
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 21.
Rübaiyyat
Hatıra geldikçe cevring, nola handan olsa dil?
Şive-i tab-ü taravet bağa, barandan gelür.
Lütfunu hercayi buldum, gam beni terk-eylemez;
Hamid’a buy-ı vefalar, eski yarandan gelür.
Çekme ey dil, çerh-i kecrev girdişinden ıztırab;
Kim, bu denğlü gussanınğ elbet de bir ferdası var,
Şam-i kahrınğ, sunh-i lutfı, akıbet eyler tulu,
Kıl nazar evza-i gerdune, niçe iması var.
Fukara mali yakar canınğı, mağrur olma;
Lafz-i şahid yeter ancak, anı salyan dediler,
Şimdi handan görünür gerçi muin-i zaleme,
Nar-ı Duzah’da gören halini, giryan dediler
Kırzıoğlu Banıçiçek (1987). Namık Kemal’i Karsta Okutan Müderris Şeyh Vaizzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi. Ankara: San Matbaası. 59.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ORHANÎ/ORHAN, Orhan Karadağoğlu | d. 25.12.1946 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ŞİMŞEKOĞLU, Ayhan Şimşekoğlu | d. 1973 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Hacı Murat Yıldız | d. 1922 - ö. 2003 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HÂLİD, Mevlânâ Ziyâeddîn Hâlid, Şehrizorlu | d. 1779 - ö. 1827 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | KUSURÎ, Ömer | d. 1779 - ö. 1852\'den sonra | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | RAHMÎ, Abdurrahman Rahmî Efendi | d. 1779-80 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ŞEFÎK, Mehmed Şefîk | d. ? - ö. 1854 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | TEVFİK, Abdullah | d. ? - ö. 1854-1855 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | SIRRÎ, Şerîf Sırrı Efendi | d. 1815 - ö. 1854 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | BAHŞÎ, Bahşî Halîfe | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | KEMÂL, Kemâl-i Zerd, Sarıca Kemâl | d. ? - ö. 1488-89’dan sonra ? | Meslek | Görüntüle |
12 | KUTBÎ/PAŞA ÇELEBİ, Gıyaseddin Efendi | d. ? - ö. 1520/21 | Meslek | Görüntüle |
13 | HAMDÎ, Muhammed Hamdî Baba | d. 1845 - ö. 1908 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HAYYÂT VEHBÎ, Erzincanlı Terzi Baba | d. 1776 veya 1781 - ö. 1848 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ÂTIFÎ, Çorumlu | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | DERVİŞ, Kıbrıslı | d. ? - ö. 19. yy. | Madde Adı | Görüntüle |
17 | NİKÂTÎ | d. ? - ö. 1715 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | BÂHİR, Mâhir-zâde Seyyid Abdullâh Bâhir Efendi | d. ? - ö. Temmuz-Ağustos 1766 | Madde Adı | Görüntüle |