Madde Detay
KEN'ÂN, Yûsuf Ken'ân Bey, Maraşlı
(d. 1246/1830 - ö. 1293/1876)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Maraş'ta 1246/1830 tarihinde doğdu. Asıl adı Yûsuf Ken'ân Bey'dir. Şiirlerinde Ken'ân mahlasını kullandı. Bayezidoğullarından Maraş valisi Maraşlı Vezir Kalender Paşa'nın torunu, Diyarbakır valisi Vezir Süleymân Paşa'nın oğludur. Annesi Şerîfe Hanım Dulkadiroğulları soyundandır. Babasının ölümüyle henüz çocuk yaşında iken mîrü'l-ümerâlık rütbesi verilerek paşa oldu. İlk tahsilini Maraş'ta yaptı. Sonra öğrenimini tamamlamak amacıyla annesi ile beraber İstanbul'a gitti. Dilekçesi üzerine 1262/1845 senesinde rütbesi rütbe-i sâliseye çevrilerek Sadâret Mektûbî Odası'na memur edildi. Daha sonra Hâriciye Mektûbî Odası'na girdi. 1277/1860 senesinde ûlâ sınıf-ı sânîsi rütbesiyle Hâriciye Mektupçuluğu'na, yine aynı yıl içinde Sadâret Mektupçuluğu'na tayin olundu. 1279/1862 yılında ûlâ sınıf-ı evveli ve ikinci rütbe Mecîdî nişanı verildi. 1284-1867 senesinde Tunus Kapukethudâlığı da mektupçuluk görevine eklendi. 1285/1868 yılında rütbe-i bâlâ ile Dâhiliye müsteşarlığına ve 1286/1869 senesinde Mahkeme-i Nizâmiye üyeliğine atandı. 1288/1871 senesinde Mahmûd Nedîm Paşa'nın sadaretinde ikinci defa Sadaret mektupçuluğuna, akabinde Dîvân-ı Hümâyûn âmedciliğine, Hüseyin Avni Paşa'nın sadaretinde 1291/1874 yılında Şûrâ-yı Devlet üyeliğine, dört ay sonra tekrar âmedciliğe, Mahmûd Nedîm Paşa'nın ikinci sadaretinde ise 1292/1875 senesinde Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye Muhâkemât Dairesi üyeliğine getirildi. Bu görevdeyken bir yıl kadar sonra 1293/1876 senesinde İstanbul'da vefat etti. Merkezefendi Kabristanı'na defnedildi.
İbnü'l-Emin, Ken'ân Bey hakkında şunları söyler: Uzun boylu, esmer, seyrek sakallı idi. Şairlikten ziyade nâsirlikle tanınırdı. Bâbiâli'nin en güçlü kâtibi sayılırdı. İçki ve işrete düşkündü. Meclis-i Vükelâ'nın mühim mazbatalarını ve arz tezkirelerini içerek yazdığı rivayet edilir. Evinde şiir ve musiki sohbetleri yapılırdı ve çok cömert bir insandı. Şiirleri medhiye ve yeni yıl tarihleri kabilinden manzumelerle şarkılardan ibarettir. Kaside, gazel, kıt'a, rubâi söylememiştir, söylemiş ise ben görmedim ve işitmedim (İnal 1988: 861, 862).
Ken'ân Bey'in eserleri şunlardır:
1. Ken'ân Bey Âsârı: Şiir ve inşalarından oluşan bu eser İstanbul'da 1289/1872 senesinde 143 sayfa hâlinde basıldı. Bazı şiirlerini ve özellikle şarkılarını ihtiva etmektedir.
2. Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey): İstanbul'da 1293/1876 senesinde 32 sayfa hâlinde basıldı. İnşa türünün örneklerinden ve mektuplarından oluşmaktadır.
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. II. İstanbul.
Çiftçi, Cemil (2000). Maraşlı Şairler Yazarlar Alimler. İstanbul: Kitabevi Yay.
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. II. İstanbul: Dergah Yay.
Ken'ân Bey (1293). Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey). İstanbul.
Ken'ân Bey (1289). Ken'ân Bey Âsârı. İstanbul.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. C. IV. İstanbul.
Ünver, Niyazi (2004). "Ken'ân". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. V. Ankara: AKM Yay. 447.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 31.12.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Ol kaşı kemân cevr ü cefâ yayını kurdu
Tîr-i nigehi murg-ı dil-i zârımı urdu
Peykân-ı gamı geçdi ciger-gâhıma durdu
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Mehcûr olalı ol gül-i nâdîde-edâdan
Kurtulmadı bî-çâre gönül hâr-ı cefâdan
Feryâdımın aksi geliyor semt-i semâdan
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Müjgân oku sînemde edip kârını icrâ
Hûn-ı cigere çeşm-i teri eyledi mecrâ
Yârin işidip güldüğüne ağlamam ammâ
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
(Ken'ân Bey (1289). Ken'ân Bey Âsârı. İstanbul. 135.)
Gülşen-i Sühan'dan:
Sûret-i Mektûb: Kendim kemâl nâmına bir şey kazanamadığıma dil-hûn isem de kemâli tanımakda kemâl olduğunun mütâla'ası tesliyet-bahş-ı derûn oluyor. O biliş iktizâsı ve o muhabbet îcâbıdır ki âsârını mütâla'a edebildiğim erbâb-ı fazl u ma'rifetden güzeştegânın ervâhını hemîşe takdîs ve zamânımızda olanların nãm-ı sâmîlerini dilim döndüğü ta'bîrât-ı mâdihesinin en güzîdesiyle ibcâl ederim. Daha doğrusu kemâl gibi bir ihsân-ı aliyüü'l-âl-i Hudâ'ya kimi mazhar görsem onun meftûnu ve belki kulu ve kurbânıyım.
(Ken'ân Bey (1293). Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey). İstanbul. 3.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 31.12.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Ol kaşı kemân cevr ü cefâ yayını kurdu
Tîr-i nigehi murg-ı dil-i zârımı urdu
Peykân-ı gamı geçdi ciger-gâhıma durdu
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Mehcûr olalı ol gül-i nâdîde-edâdan
Kurtulmadı bî-çâre gönül hâr-ı cefâdan
Feryâdımın aksi geliyor semt-i semâdan
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Müjgân oku sînemde edip kârını icrâ
Hûn-ı cigere çeşm-i teri eyledi mecrâ
Yârin işidip güldüğüne ağlamam ammâ
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
(Ken'ân Bey (1289). Ken'ân Bey Âsârı. İstanbul. 135.)
Gülşen-i Sühan'dan:
Sûret-i Mektûb: Kendim kemâl nâmına bir şey kazanamadığıma dil-hûn isem de kemâli tanımakda kemâl olduğunun mütâla'ası tesliyet-bahş-ı derûn oluyor. O biliş iktizâsı ve o muhabbet îcâbıdır ki âsârını mütâla'a edebildiğim erbâb-ı fazl u ma'rifetden güzeştegânın ervâhını hemîşe takdîs ve zamânımızda olanların nãm-ı sâmîlerini dilim döndüğü ta'bîrât-ı mâdihesinin en güzîdesiyle ibcâl ederim. Daha doğrusu kemâl gibi bir ihsân-ı aliyüü'l-âl-i Hudâ'ya kimi mazhar görsem onun meftûnu ve belki kulu ve kurbânıyım.
(Ken'ân Bey (1293). Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey). İstanbul. 3.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Ol kaşı kemân cevr ü cefâ yayını kurdu
Tîr-i nigehi murg-ı dil-i zârımı urdu
Peykân-ı gamı geçdi ciger-gâhıma durdu
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Mehcûr olalı ol gül-i nâdîde-edâdan
Kurtulmadı bî-çâre gönül hâr-ı cefâdan
Feryâdımın aksi geliyor semt-i semâdan
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Müjgân oku sînemde edip kârını icrâ
Hûn-ı cigere çeşm-i teri eyledi mecrâ
Yârin işidip güldüğüne ağlamam ammâ
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
(Ken'ân Bey (1289). Ken'ân Bey Âsârı. İstanbul. 135.)
Gülşen-i Sühan'dan:
Sûret-i Mektûb: Kendim kemâl nâmına bir şey kazanamadığıma dil-hûn isem de kemâli tanımakda kemâl olduğunun mütâla'ası tesliyet-bahş-ı derûn oluyor. O biliş iktizâsı ve o muhabbet îcâbıdır ki âsârını mütâla'a edebildiğim erbâb-ı fazl u ma'rifetden güzeştegânın ervâhını hemîşe takdîs ve zamânımızda olanların nãm-ı sâmîlerini dilim döndüğü ta'bîrât-ı mâdihesinin en güzîdesiyle ibcâl ederim. Daha doğrusu kemâl gibi bir ihsân-ı aliyüü'l-âl-i Hudâ'ya kimi mazhar görsem onun meftûnu ve belki kulu ve kurbânıyım.
(Ken'ân Bey (1293). Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey). İstanbul. 3.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Şarkı
Ol kaşı kemân cevr ü cefâ yayını kurdu
Tîr-i nigehi murg-ı dil-i zârımı urdu
Peykân-ı gamı geçdi ciger-gâhıma durdu
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Mehcûr olalı ol gül-i nâdîde-edâdan
Kurtulmadı bî-çâre gönül hâr-ı cefâdan
Feryâdımın aksi geliyor semt-i semâdan
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
Müjgân oku sînemde edip kârını icrâ
Hûn-ı cigere çeşm-i teri eyledi mecrâ
Yârin işidip güldüğüne ağlamam ammâ
Âşıklığımı nâlelerim halka duyurdu
Sultân-ı kader neyleyim böyle buyurdu
(Ken'ân Bey (1289). Ken'ân Bey Âsârı. İstanbul. 135.)
Gülşen-i Sühan'dan:
Sûret-i Mektûb: Kendim kemâl nâmına bir şey kazanamadığıma dil-hûn isem de kemâli tanımakda kemâl olduğunun mütâla'ası tesliyet-bahş-ı derûn oluyor. O biliş iktizâsı ve o muhabbet îcâbıdır ki âsârını mütâla'a edebildiğim erbâb-ı fazl u ma'rifetden güzeştegânın ervâhını hemîşe takdîs ve zamânımızda olanların nãm-ı sâmîlerini dilim döndüğü ta'bîrât-ı mâdihesinin en güzîdesiyle ibcâl ederim. Daha doğrusu kemâl gibi bir ihsân-ı aliyüü'l-âl-i Hudâ'ya kimi mazhar görsem onun meftûnu ve belki kulu ve kurbânıyım.
(Ken'ân Bey (1293). Gülşen-i Sühan (Âsâr-ı Ken'ân Bey). İstanbul. 3.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | SEYFÎ, Ahmed Seyfî Bey | d. ? - ö. 1620-21 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | NÂDİRÎ, Hasan Nâdir | d. 1830 - ö. 1889\'dan sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | İLMÎ, Çelebi-zâde Ali Efendi | d. ? - ö. 1809\\\'dan sonra | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | DAVER BABA | d. 1830 - ö. 1908 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | MUSA, Musa Seferoğlu | d. 1830 - ö. 1912 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | NÂDİRÎ, Hasan Nâdir | d. 1830 - ö. 1889\'dan sonra | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | SÂMÎ | d. ? - ö. 1876-77\'de hayatta | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | KÂHTÎ, Haçatur | d. 1790 - ö. 1876 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | EFLÂKÎ, Tekirdağlı | d. 1808 - ö. 1876 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | NÂMIK MEHMED PAŞA, Darendeli | d. 1731-32 - ö. 26 Ağustos 1783 | Meslek | Görüntüle |
11 | PERTEV PAŞA, Seyyid Mehmed Said | d. 1785 - ö. 1837 | Meslek | Görüntüle |
12 | ZÜHDÎ, İsmâil Zühdî Bey | d. 1799 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | BEHCET, Ali Nâmık Paşa-zâde Mehmed Behcet Bey | d. ? - ö. 19. yy. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | URYÂNÎ | d. ? - ö. 19. yy. | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ŞEFÎK, Recâî-zâde İbrâhîm | d. 1808 - ö. 1856 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | BÂHİR, Yağlıkçı-zâde | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | FÜRKATÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | DUR ABDAL, Abdullah Yüksel | d. 1881 - ö. 1946 | Madde Adı | Görüntüle |