Madde Detay
İsmet Özel
(d. 19 Eylül 1944 / ö. -)
Şair, Yazar
(Yeni Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kayseri 'nin Düvenönü’nde dünyaya geldi. Özel doğduğu sırada Kayseri’de polis memuru olarak görev yapan babası Ahmet Bey, Süleyman Çavuş adlı Bağdatlı bir askerin oğludur. Süleyman Çavuş, İsmet Özel’in babaannesi olan Esma Hanım ile evliliğini Kuşadası’nda gerçekleştirdi. Esma Hanım, beş çocuktan sonuncusu olan İsmet Özel’in babası Ahmet Beyi, 1899 yılında Kuşadası’nda dünyaya getirdi. Şairin anne tarafından dedesi Hasan Bey, Söke’de Hacı Yüzbaşıgil olarak tanınan bir aileye mensuptur. Hasan Bey, İsmet Özel’in anneannesi olan Fadime Hanım ile Söke’de evlendi. Bu evlilikten doğan üç çocuğun sonuncusu, İsmet Özel’in annesi Sıdıka Hanım’dır. Sıdıka Hanım 1902 yılında dünyaya geldi.
Ahmet Bey ile Sıdıka Hanım 1926 yılında Söke’de evlendi. Sıdıka Hanım toplam dokuz çocuk dünyaya getirdi fakat bunlardan altı tanesi yaşadı. İsmet Özel bu çocukların sonuncusudur. İlk çocukları Ali Rıza, 1927 yılında doğdu. Diğer çocuklar ise sırayla Hüseyin, Şükrü, Gülseren ve Aysel ismini aldı. İsmet Özel’in ağabey ve ablaları yaşamış oldukları dönem içerisinde eğitimlerini üst seviyede almaya çalıştı. Özel’in ağabey ve ablalarının eğitimlerine bu denli önem vermiş olmalarında anne ve babanın sahip bulunduğu kültür düzeyinin etkin rolü vardı. Şairin annesi Sıdıka Hanım, Sultan Reşat zamanında ilkokulu bitirmiş; babası Ahmet Bey ise Rüştiye’den mezun olarak Cumhuriyet döneminin ilk polis memurlarından biri olmuştu.
Baba Ahmet Beyin memuriyeti sebebiyle aile, birçok memleket dolaştı. İsmet Özel, ilkokula 1950 yılında Kastamonu Abdülhak Hamit İlkokulunda başladı ve bulunmuş olduğu şehrin kültürel zenginliklerini de o yaşlardan itibaren özümsemedi. “Taşra” olarak adlandıracağımız bir şehrin sahip olduğu özellikler şairin daha çok ilk dönem şiirlerinde çocukluk hatıralarının izdüşümleri olarak yer aldı.
İsmet Özel, 1955 yılında ilkokulu bitirdi. Bu tarih aynı zamanda babasının emekli olduğu, dolayısıyla ailedeki kız çocuklarının liseyi okuyabilmeleri için hep birlikte Çankırı’ya taşındıkları tarihti. Özel, ortaokulu ve lise birinci sınıfı Çankırı Lisesi’nde okudu. Bu şehirde dört yıl kalan aile, daha sonra Ankara’ya taşındı ve Özel, lise öğrenimine ikinci sınıftan itibaren Ankara Gazi Lisesi’nde devam etti. Liseyi bitirdikten sonra 1962 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydoldu. Bu yıllar Özel’in, etrafında olup biten her hâdiseyi didik didik ettiği, bir ergen cesaretiyle dünyaya merakla ve heyecanla baktığı yıllardı. Şair, bu tutum ve davranışıyla fakültede dikkatleri üzerine toplamakta gecikmedi. Siyasî havanın çok yoğun bir biçimde teneffüs edildiği Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, derslere devam etme imkânı bulamadı ve iki sene birinci sınıfı, iki sene de ikinci sınıfı okumak zorunda kalarak 1966 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ayrıldı.
1967 yılının Ekim ayında “67/4 tertip er” olarak askerliğe başlayan Özel, Sivas, Konya, Elazığ ve Muş’ta toplam yirmi dört ay askerlik yaptı. 10 Ekim 1969’da terhis olan şair, çalışmak için İstanbul’a geldi ve ilk olarak bir ay gibi kısa bir süre Meydan Larousse Ansiklopedisinde çalıştı. Daha sonra Eros Cinsel Bilgiler Ansiklopedisinin teknik sekreterliği görevini yürüttü. Bu işinden de üç ay sonra ayrılan Özel, Ankara’ya döndü ve Nisan 1970 yılında Ankara İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yayımlanan Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisinde teknik sekreter olarak çalışmaya başladı.
1972 yılının sonunda Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatında okumaya başlayan İsmet Özel, Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisindeki görevinden de ayrıldı. 1976 yılının başında Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünden sınıf arkadaşı Necla Aslandoğdu ile evlendi. Aynı yıl Ticaret Bakanlığında da çalışmaya başlayarak Müsteşarlık Kaleminin Basın Bürosundaki Fransızca yazışmaları takip etti. 1977 yılında üniversiteden mezun olan Özel, Yeni Devir gazetesinde, “Konuşmak” adını verdiği sütunda günlük fıkralar yazmaya başladı. O zamana kadar hiçbir günlük gazetede yazı yazmayan şair, gazete yazarlığına başladığında Ticaret Bakanlığındaki görevinden de ayrıldı.
İsmet Özel 1981 yılında, YÖK kurulduktan sonra adı Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı olarak değiştirilecek olan Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Konservatuarında Fransızca okutmanı olarak göreve başladı. 1982 yılında bıraktığı gazete yazarlığına 2 Mayıs 1985 tarihinde Milli Gazetede tekrar dönen şair, daha sonradan Gerçek Hayatdergisine taşınacak ve Cuma Mektupları adıyla kitaplaşacak olan haftalık yazılarını da bu gazetede kaleme aldı. “Bir Siperden Söz Ediyorum” başlığıyla 4 Kasım 1988 tarihinde kaleme alınan ilk “Mektup”, 3 Nisan 1992 tarihinde “Mektuplar Bitince Ne Başlayacak?” sorusuyla Milli Gazetede son buldu.
1988-1994 yılları arasında Çıdam Yayınlarını kuran ve yöneten Özel, Ocak 1995 yılından Eylül 1997’ye kadar üç yıl devam edecek olan Kanal 7 televizyonunda İsmail Kara’nın sunduğu, “İsmet Özel’le Başbaşa” adlı programa katıldı. Milli Gazetedeki yazılarını haftada dört gün kaleme alan Özel, 6 Şubat 1996 tarihinden itibaren de haftada üç gün Yeni Şafak gazetesinde yazmaya başladı. “Kültürlü Oldukları Söylenen” adlı yazısıyla 2001 yılında Yeni Şafak’taki yazılarına son veren şair mektuplarını ise yaklaşık 10 yıl sonra, Haziran 2001 tarihinden itibaren Gerçek Hayat dergisinde, karşılık bulacağı ümidiyle tekrar göndermeye başladı.
On sekiz yıldır sürdürdüğü Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarındaki Fransızca Okutmanlığından 1998 yılında emekliye ayrılan İsmet Özel, aynı yıl Bilgi Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı ve burada şiir ve teorisi üzerine dersler verdi. 4 Ağustos 2003 tarihinde “Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı” başlıklı yazısıyla “Ben sizin durduğunuz yerden tedirgin oldum, başka yere gidiyorum” diyen şair; Milli Gazetedeki yazılarına ve Gerçek Hayatdergisindeki mektuplarına son verdi. Sözü edilen tarihten günümüze kadar hiçbir süreli yayında yer almayan şair, 2007 yılında İstiklâl Marşı Derneğini kurdu ve bu çatı altında yazılar ve şiirler kaleme alarak konferanslar, paneller, söyleşiler ve basın toplantıları tertip etti.
İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve İtalyanca bilen şair, 1985 yılında Taşları Yemek Yasak adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü’ne lâyık görüldü. 1991 yılında “XII. Dünya Şairler Kongresi”nce verilen Uluslararası Yunus Emre Ödülü’nü kazanan Özel, 1996’da Şilili şair Gabriela Mistreal’ın Nobel Edebiyat Ödülünü alışı sebebiyle her yıl bir ülkeden bir şaire verilen Gabriela Mistreal Nişanı ödülünün de sahibi oldu. Şair son olarak 2005 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Üstün Hizmet Ödülüyle onurlandırıldı. İsmet Özel, hâlen İstiklâl Marşı Derneğinin fahri genel başkanlık görevini yürütmektedir.
İsmet Özel’in şiirle ilk teması, ilkokul üçüncü sınıfta okurken Ankara’da yayımlanmakta olan bir ilkokul gazetesine kendi gayretleriyle gönderdiği, “Kış” isimli şiiriyle başladı. Henüz 10 yaşında olan bir ilkokul öğrencisinin bu hareketi, içinde bulunulan ortamın eğitim düzeyiyle yakından ilgiliydi. Daha sonra şairin şiirle olan münasebeti orta birinci sınıfta, Şiirimiz 1956 isimli Hüseyin Karakan tarafından hazırlanmış olan bir antolojiyi okumasıyla devam etti. Özel’in şiirle olan asıl irtibatı ise Halide Nusret Zorlutuna’nın da jürisi bulunduğu ve İsmet Özel’e “Sen şair olacaksın çocuk” dediği lise ikinci sınıftaki şiir okuma yarışmasında beşinci olmasıyla başladı. Şaire bu başarısından dolayı Yeni Türk Şiiri Antolojisihediye edildi ve Özel ilk olarak bu kitap dolayısıyla II. Yeni şairlerinden haberdar oldu.
İsmet Özel, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt olduğu 1962 yılından itibaren ilk şiirlerini de yayımlamaya başladı. Bu dönemde şairin ikisi Yelken dergisinde ikisi de Dost dergisinde olmak üzere dört şiiri yayımlandı. Edebiyat ortamında da yavaş yavaş tanınmaya başlayan Özel, Edip Cansever, Turgut Uyar gibi II. Yeni şairleriyle tanışıp mektuplaşmaya başladı. Bu ortamda, “kendi olanı” yine kendinden/beni’nden hareketle ortaya koyan şair, bu dönemdeki kimi şiirlerinde, II. Yeni şiirinin biçimsel özelliklerine de yaklaştı. Ancak bir “ergen” olarak hayat karşısında yaşadığı deneyimleri, cinsel sıkıntılarını, gerek çocukluğundan gerekse tavrından hareketle oluşturup özgün imgelerle parlatarak meydana getirdiği şiirlerinde, içerik ve şiirsel kurgu itibariyle II. Yeni şiirinden ve şairlerinden ayrıldı.
1964 yılından itibaren kalem aldığı ve daha sonra Şiir Okuma Kılavuzu’nda yer alacak poetik metinlerle kendi şiir poetikasını da oluşturmaya çalışan İsmet Özel, şiirin özüne ve estetiğine uygun olarak bireysel odaklı şiirler kaleme aldı. Bu noktada en önemli dayanağı, zihinsel işleyişi tamamen serbest bırakıp ortaya çıkan her ne ise onu, sonradan bilinçli bir düzene sokarak şiirin sınırlarına dâhil etmekti. Şairin ilk şiirleriyle edebiyat ortamında çarpıcı bir biçimde yer bulması da söz konusu olan bu dayanaktan hareket ederek “şair oluş ile insan oluş” arasındaki boşluğu imajinatif söyleyişle dolduruyor olmasıyla mümkün oldu. Böylelikle Özel, 1965 yılının ortalarına kadar Türk Dili, Şiir Sanatı, Dönem, Dost, Evrim, Yapraklar, Mülkiye ve DevinimLX gibi dergilerde yayımladığı yirmi şiirinden on sekizini, Mart 1966 yılında Geceleyin Bir Koşu adıyla kitaplaştırdı.
İsmet Özel’in şiirlerinin oluşum süreci göz önünde bulundurulduğunda “Partizan” şiiriyle başlatılabilecek yeni bir safhadan söz edilebilir. Geceleyin Bir Koşu kitabını dolduran bireysel duyarlılıkla kaleme alınmış şiirlerin dışına çıkarak toplumsal olana yönelmeye başlayan şair, bu evredeki şiirlerinde de kalkış noktası olarak yine beni’nden hareket etti. Fakat toplumun kendisine dayattıklarına karşın, hayatı kendi varlık alanıyla karşılamaya çalışan ben’in bu seferki dayanağı sadece çocukluğa ya da geçmiş yaşantılara ait bir takım anılar değil bizzat içinde yaşanılan hayatın kendisi oldu.
Bu anlamda şiirinin evrenini de giderek genişleten Özel, belli başlı izleklerine de anlam dünyasında açılım meydana getirdi ve Şiir Sanatı, Papirüs, Yeni Dergi ve Halkın Dostları gibi dergilerde yayımlanan on dört şiirini 1969 yılında Evet, İsyan adıyla kitaplaştırdı. Sözü edilen bu açılım şimdilik, Geceleyin Bir Koşu’daki kimi şiirlerin yazılması için “itici güç” görevi gören “yıkıcılığın” şairin bedeninden, toplumu kendi güdümüne çekmeye çalışan değerlere yönelmesiyle derinlik kazandı. Diğer taraftan şiirsel olanın sınırlarından çıkıp şairinin biyografisine yaklaştığımızda Özel’in bu dönemde, daha çok “sosyalist” olarak adlandırabileceğimiz, yoğun bir faaliyet içerisinde olduğu görüldü. Dolayısıyla şairin, şiirsel olanla biyografide yaşanılanları birbirine yaklaştırmak istediğinden ve şiirindeki açılımı dünyaya konumlanmaya çalışan beni’yle birlikte yaşadığından, devrimci duyarlılığı şiirine de yansıdı. Nitekim henüz birinci şiir kitabı yayımlanmadan dergilerde boy gösteren “Partizan” ve “Çağdaş Bir Ürperti” şiirleriyle başlayan bu duyarlılık, dönemin eleştirmenleri tarafından da dikkatle izlendi.
Fakat şair, her ne kadar içinde bulunduğu ortamda sunulanın reddi için aktif olarak mücadele etse ve kalemiyle de bu “karşı oluş”u şiirselleştirse de şiirinin gündelik düşüncelerin birebir karşılığıyla uyum içerisinde olmamasına özellikle dikkat etti ve şiirdeki politik söylemlerin okuyucuyu “ucuza kapatmak” olduğunu düşündü. Bu tehlikenin içerisine düşmemek için de şiir uğruna giriştiği tüm çabalarının, dünyayı anlamlandırma çabalarıyla ortak doğrultuda birleşmesi için gayret sarf etti. Bu durumu estetik bir mesele olarak kabul eden Özel, çözümü ise Waldo Sen Neden Burada Değilsin?adlı eserinde işaret ettiği gibi “politik anıştırmaları durdukları yerden çıkarmakla ve ‘saf şiir’ söylemini de günlük hayat içinde teşhis ettiğimiz gerçeklere bulaştırmakla” buldu (Özel 2002: 55).
Bununla birlikte Evet, İsyan kitabında yer alan şiirlerinde kullanmış olduğu terminoloji, şiire yüzeysel olarak yaklaşıp onu kelimelerin sözlük anlamlarıyla okumaya çalışanlar için de anlamlandırmaya müsaitti. Fakat Özel’in bu şiirlerini ideolojik bir takım yönsemelerin ışığında okuyanlar her şeyden önce şiiri zaafa uğratmış olacaklardı. Radikal imajlarla örülü olan Özel’in bu dönemdeki şiirleri, dünyada bulunuşunu karşılaştığı metinlerle onaylama eğilimde olanlardan ziyade bir rahatsızlık/“farkındalık” dolayısıyla konumunu sorgulama ihtiyacı içinde olanlara yönelik olarak belirdi. Bu belirginlik alanı, soru sorulmadan yalınkat kabul edilen ideolojilerin yerine insanın var oluşunu temel alan endişelerle birlikte düşünüldüğünde daha anlamlı hale gelmektedir. Buradan hareketle Evet, İsyan’da bir araya getirilen şiirlerin ontik yapısının da göz ardı edilmemesi gerekmekte; bu şiirlerle, varoluşsal endişeyi taşıyan bir ergenin “sahicilik” arayışı içerisinde bulunarak hayatı kendi için dokunulur kılma gayreti akılda tutulmalıdır.
Nitekim o dönemde, hayatın olağan akışı içerisinde “neyin olağan, neyin olağan dışı veya olağanüstü olduğunu doğru dürüst tartamamanın acısını çeken” (Özel 2002: 63) İsmet Özel, bunun ayırtına varabilmek için “mutlak emniyet”in ihtiyacı içerisine girerek ontolojik kaygıyı yaşamaya başladı ve bunun bir ifadesi olarak da yine şiirin saçağı altına sığındı. Evet, İsyan kitabının “Partizan”, “Çağdaş Bir Ürperti”, “Kan Kalesi”, “Bir Devrimcinin Armonikası”, “Evet, İsyan”, “Yaşamak Umrumdadır” ve “Sevgilim Hayat” adlı şiirleri, ifadeye çalışılan kaygının işaretlerini taşıması bakımından önem kazandı.
İsmet Özel’de başlayan “değişim”, bu dönemde kaleme aldığı şiirlerine de doğrudan yansıdı. Buradan hareketle Özel, ilk şiirlerini kaleme aldığı ve bir ergen olarak bireysel varlık alanına yöneldiğinde de ben’iyle konumlanabileceği bir hayat bulamamış bunun bir sonucu olarak da arayışını, öncelikle geçmiş yaşantısını daha sonra da zedelenmişliklerini yücelterek ortaya koymuştu. Geceleyin Bir Koşu'da beliren şiirler bu ben’in arayışı olarak ortaya çıktı. Daha sonra bu ben’in hem şiirsel hem de kişisel dünyasında, içinde bulunulan hayat içerisindeki yanlışlıkların ve eksikliklerin düzeltilebilmesi için “sosyalist” duyarlılıkla belirginleştirdiği bir tür “sorumluluk” söz konusu oldu. Hayatı bütünüyle kavramaya çalışan bu “bilinç”, kişisel yaşantısında ve toplumsal ilişkilerinde “sahiciliğin” arayışı içerisine girdi, bunun bir sonucu olarak da “huzursuzluğu” yaşamaktan kurtulamadı. Evet, İsyan'da beliren şiirler, bu ben’in arayışının birer yansıması olarak meydana geldi.
Özel’in üçüncü şiir kitabı olan Cinayetler Kitabı'na gelindiğinde ise hayatı tecrübelerden/yaşanmışlıklardan ötürü, dünyayı ve tüm ilişkilerini sorgulamak durumunda kalan bu ben’in huzursuzluğu artarak devam etti ve arayış, tekrar bireysel merkezli olmaya başladı. Özel’in hayatıyla şiirlerinin birebir yol aldığının verileri olarak da değerlendirilebilecek olan bu dönemdeki ürünler, şairin Evet, İsyan kitabındaki metinlerle öne çıkardığı hayatın, bütün yönleriyle sorgulanması olarak şekillendi. Bu dönemdeki “arayış”ın neticesi olarak şairin önünde açılan “korku ve tedirginlik içinde olmadan yürüyebileceği yol” ile varmak istediği yer, “insanın içinde her tür dalgalanmadan etkilenmeyecek bir mutlak bulunduğu inanç” olarak belirdi (Özel 2002: 70).
Şairin sözü edilen bu gayreti, her ne kadar şiir evreninde geriye doğru gidildiğinde birinci ve ikinci şiir kitaplarındaki metinlerle de örneklenebilirse de 1970 yılında yayımlanan “Mazot” şiiriyle önemli işaretler vermeye başladı, fakat asıl anlamını Ataol Behramoğlu ile Mart 1970 - Mart 1971 arasında çıkardıkları Halkın Dostları dergisinde yayımlanan “Kötü Şiirler” ile buldu. Nitekim kitaplarında bir araya getirdiği şiirlerinin oluşturduğu anlam dünyasına dikkat eden Özel, Cinayetler Kitabı'nı “Mazot” şiirinden sadece “Ağlamadan / dillerim dolaşmadan / yumruğum çözülmeden gecenin karşısında / şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı / üzerime yüreğimden başka muska takmadan / konuşmak istiyorum.” mısralarıyla başlatarak 1970’ten 1975 yılına kadar Halkın Dostları, Yeni Dergi ve Diriliş'te yayımladığı şiirlerini bir araya getirdi.
İsmet Özel, Cinayetler Kitabı'nın ilk 9 şiiriyle ortaya koyduğu huzursuzluğunu ve beraberinde gelen arayışını, Sezai Karakoç’un Diriliş dergisinde yayımladığı “Amentü” adlı şiiriyle 1974 yılında sonlandırmış göründü. Böylelikle Müslüman dünya görüşüne bağlandığını da ilan etmiş olan şair, var oluşunun anlamını ben’i etrafında ördüğü “mutlak emniyet” alanıyla netleştirmiş ve ontik kaygısını gidererek aslî/varoluşsal sıkıntısına kısmî çözümler bulmuş oldu. Diğer bir ifadeyle sorgulama sürecinden sonra özellikle biyografisinde meydana gelecek değişikliğe/“Yeniden doğuş”a işaret etti. Ancak Özel’in şiirlerinin yayımlanış tarihleri göz önünde bulundurulduğunda, “Amentü” şiirinden sonra 1975 yılının Ocak ve Şubat aylarında yine Diriliş dergisinde yayımlanan “Akdeniz’in Ufka Doğru Mora Çalan Mavisi” ve “İçimden Şu Zalim Şüpheyi Kaldır Ya Sen Gel Ya Beni Oraya Aldır” adlı metinler, şairin henüz tam olarak sorgulama sürecini geride bırakmadığının bir ifadesi olarak ortaya çıktı. Özel’in varoluşsal sıkıntısının tam olarak sona erdiğinin göstergesi olarak kabul edilebilecek metinler ise, altı yıl gibi uzun bir süre sonra yazılmaya başlanacak olan şiirler ile görünürlük kazandı.
Cinayetler Kitabı çıktıktan sonra 1981 yılına kadar herhangi bir şiir yayımlamayan İsmet Özel 1980 yılında, 1964 ile 1974 yılları arasında kaleme aldığı şiirlerini Şiirler 1962-1974 adını verdiği kitapta bir araya getirdi. Yine aynı yılın Ocak ayında şiire dair görüşlerini Şiir Okuma Kılavuzu'nda ortaya koyan Özel, sessizliğini Sanat Olayı dergisinde yayımladığı üç şiirle bozdu. “Şiirine bir zamanlar kaynaklık eden ergenlik boğuntularının ona şiirini bu yönde sürdürmeye olanak verebilmeleri ölçüsünde genç bir şair değil artık” (Behramoğlu 1975: 34) şeklinde yapılan yargılarla, yeni girdiği “hayat” içerisinde nasıl bir şiir ortaya koyacağı merakla beklenen şair, varoluşla ilgili problemlerine çözüm bulmuş bir insan olarak şiirler yazmaya devam etti.
“Mutlak emniyet”i elde etmiş olmanın beni’ne kazandırdığı güven, şairin bu dönemde kaleme almış olduğu şiirlerde bütünüyle kendini hissettirdi. Özel, bu bakış açısıyla, insanların kendilerine sunulanı kolayca kabul ediyor olmalarını, benliklerine yabancılaşarak “yaşayıp gitme”lerini ve modern dünyanın “şahsiyet”ler üzerinde kurduğu baskı alanlarını ironiyle karışık bir söyleyişle işaret etti. Fakat burada önemle ayırtına varılması gereken husus, İsmet Özel’in ilk şiirlerinden bu yana devam eden “sahicilik arayışı”nın herhangi bir yönelime uğramadan devam ediyor olmasıdır. Şair, sosyalist çevreden kopup Müslüman dünya görüşüne bağlandıktan sonra da varlıkla ilgili önemli problemini halleden bir ben’in sahibi olarak, söz konusu olan “sahicilik” için uymacı olmayan tavrını devam ettirdi. Özel’in ilk üç şiir kitabında da gerek bireysel gerekse toplumsal kaynaklı olarak devam eden bu tavır, şairin tüm şiir evreninde şiir yazma dürtüsü olarak belirdi.
İsmet Özel, 1982 yılında kaleme aldığı “Dişlerimiz Arasındaki Ceset” adlı tek şiirini Hürriyet Gösteri dergisinde yayımlamadan önce, Şiir Okuma Kılavuzu, Geceleyin Bir Koşu ve Cinayetler Kitabı adlı metinlerinin tamamını 1982 yılının Haziran ayında Şiir Kitabı adıyla Adam Yayınları'ndan bastırdı. Daha sonra şair, hiçbir yerde yayımlamadığı “Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar” ve “Ils Sont Eux” adlı iki şiirini de ilâve ederek 1984 yılında Cellâdıma Gülümserken adıyla dördüncü şiir kitabını çıkardı.
Özel’in bu dönemde kaleme aldığı şiirlerinde kendini iyice hissettirmeye başlayan ve yoğun bir şiir işçiliği gerektiren zekâ ve kurguya dayalı şiirlerinin sayısı giderek arttı. Modern dünyada yaşayan insanın ontik çıkmazını konu ederek şiir evreninin sınırlarını genişleten Özel, imge yoğunluğu ile kaleme aldığı şiirlerinin yanı başına, özellikle Evet, İsyankitabıyla başlayıp ve Cinayetler Kitabıyla devam eden süreçte, insanı merkez alan ve hayatı daha fazla “dokunulur kılmak” için yazılan şiirleri ekledi. İsmet Özel’in modern Türk şiirine olan katkısı da bu noktada belirdi. II. Yeni şiirinin 1950’li yılların ortalarından 1960 yılının başına kadar hayat karşısındaki etkin tavrına şair, insanı bulunduğu yerden başka bir yere -şiirin yapısını zedelemeden- çağırarak, önemli kazanımlar ilave etti. Özel, imajinatif söyleyişin yoğunlukla öne çıktığı şiirlerinde bile toplumun uzağına düşen bir şiirden kaçınarak insanın ontolojik boyutunu, kullanmış olduğu kelimelerin ritmini azaltmadan şiirin bütünü içerisinde işlemeyi başardı.
Tamamı 1993 yılının başında yayımlanacak olan “Of Not Being A Jew” adlı şiirinin bir bölümünü “Of Not Being A Jew’dan” adıyla 1986 yılının sonunda Adam Sanat dergisinde yayımlayan İsmet Özel, 1987 yılında da tüm şiirlerini Erbain adlı kitapta bir araya getirdi. Daha sonra uzun bir suskunluk dönemine giren şair, 1992 yılının başına kadar şiir yayımlamadı. Bu yıl içerisinde Dergâh'ta “Mevsimlerin İnsana Yaptığı Fenalıklar” adlı şiirini yayımlayan Özel, 1993 yılı içerisinde de şiirinin tükendiğine dair yorumlar yapılırken yine aynı dergide dört şiir kaleme aldı. Bunlardan özellikle “Of Not Being A Jew”, şairin o zamana kadar yazdığı şiirler içerisinde en uzun metin olma özelliği taşırken, girmiş olduğu “yeni hayat” içerisinde de devam eden kendine sunulan karşısındaki huzursuzluğunu/“farkındalığını” baştan sona kaybolmayan şiirsellik ve düşmeyen ritimle dikkate sunması bakımından önem kazandı. Bu şiirde, özellikle “ev”, “şarkı” ve “kalp” metaforlarıyla kurulan koşutluk, söz konusu olan farkındalığın “dönmek” fiiliyle meydana getirdiği açılımı imlemesi bakımından dikkat çekti.
İsmet Özel, 1993 ve 1994 yılları içerisinde yayımladığı “Münacat”, “Naat” ve “Sebeb-i Telif” isimli şiirleriyle 1998 yılında neşrettiği “Dibace” adlı şiirini, 1999 yılının Aralık ayında beşinci şiir kitabı olan Bir Yusuf Masalı'nın giriş kısmı olarak yayımladı. Bu kitabın “masal” kısmını oluşturan “7 Bab” ise öncesinde hiçbir yerde yayımlanmadan bu kitaba dâhil edildi. Milenyuma iki gün kala Muammer Karaca Tiyatro Salonunda, şairin bizzat kendisinin kitabın tamamını okuyarak okuyucuyla buluşturduğu Bir Yusuf Masalı, özellikle “Münacat”, “Naat”, “Sebeb-i Telif” ve “Dibace” bölümleriyle, Özel’in Müslüman dünya görüşüne bağlandıktan sonra şiir alanında ulaşmış olduğu yerin bir göstergesi olarak kabul edildi. Söz konusu olan bu göstergeler şairin hem poetik açılımı yaşayarak şiirselliğe hâkimiyeti noktasında hem de kelimelerin ses değerleriyle birlikte dilin kullanımına yönelik olarak belirdi.
Yapı itibariyle Mesnevî türüne benzer tarzda bölümlenen Bir Yusuf Masalı, alışılmış olmayan bir söyleyiş biçimiyle de dikkatleri çekti. Örneğin ilâhî güce yakarış ve peygambere sesleniş biçiminde, sadece şairin tüm şiir evreninde çıkış noktası olan “ben”in hareket noktası alınmasıyla değil, içerik olarak da bir kırılma meydana getirdi. Bu kırılma formdan ziyade, “Münacat” ve “Naat” türleriyle insanların zihinlerinde oluşmuş olan gelenekselleşmiş söyleyiş biçimi ve içerik hususundaki alışkanlıklar ile ilgili oldu. Böylelikle Cellâdıma Gülümserken kitabıyla meydana getirdiği anlam dünyasına, geleneksel bir form içerisinde modern bir söyleyiş kondurmuş olan Özel, öteden beri içerisinde olduğu “sahicilik” arayışının “Yeni Hayat” içerisinde de devam ettiğini örnekledi. Bir Yusuf Masalı'nın bütünü düşünüldüğünde ve “giriş” kısmındaki şairin şahsî tecrübesinden hareketle yükselen sesle birlikte okunduğunda daha da anlamlı hale gelen bu arayış, insanın modern zamanlarda “eşref-i mahlûkat” olarak hiçe sayılması ve mecbur bırakılmışlıklarına yöneldi.
Özel, 1999 yılının başında yayımladığı “Kısa Pantolon, Paslı Çakı, Dizde Kabuk Bağlamış Yara, Kısa Çakı, Paslı Pantolon, Gözde Yarısı Kalmış Kabuk” adlı şiirinden sonra 2001 yılında Gerçek Hayat dergisinde “Ölüm Kere Ölüm / Ölüm Kare” başlıklı bir şiir yayımladı. Bu şiirlerle birlikte daha önce kitaplarında yer vermediği dört metni ve yeni yazdığı “Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı” adlı şiirini, eski şiirlerinden yapmış olduğu seçkiyle birlikte 2003 yılında Çatlıycak Kadar Aşkî adıyla Adam Yayınları’ndan kitaplaştırdı. Bu kitapta ilk defa okuyucuyla buluşturulan “Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı” adlı metin, İsmet Özel’in Ağustos 2003 tarihinde Milli Gazetede kaleme aldığı yazıda “Ben sizin durduğunuz yerden tedirgin oldum, başka yere gidiyorum” (Özel 2003) diyerek çıkmış olduğu “yolculuk”tan izler taşıdı. Şairin bu tarihten itibaren kaleme almış olduğu şiirleri bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, 60 yaşını geçen İsmet Özel’i yeni şiirler yazmaya sevk eden “dürtü”nün mahiyeti biraz olsun belirginlik kazandı.
Şair, 2005 yılının son gecesinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nunda “son şiir kitabım” dediği Of Not Being A Jewisimli altıncı kitabını kendi sesinden okuyarak okuyucuyla buluşturdu. Yalnızca Çatlıycak Kadar Aşkî adlı şiir seçkisinde yer verdiği daha evvel kitaplarına girmemiş şiirleriyle, 2003 tarihinden sonra “ismetozel.org”da ve merdivenşiir'de yayımladıklarını bir araya getiren Özel, “John Maynerd Keynes’ten Nefretimin Yirmi Sebebi” isimli şiirinin “11, 12, 13, 14, 15, 18, 19 ve 20.” bölümlerini de ilk olarak son kitabında yayımladı. Özel’in bu kitabının bir özelliği de henüz yazılmamış olan şiirlerin boş birer sayfa olarak, sadece isimlerini ihtiva ediyor olmasıydı. Nitekim şair, İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir – Of Not Being A Jew’i 2008 yılında; Bir Vefa Daha / Son İlaveler – Of Not Being A Jew adını verdiği kitabını ise 2010 yılında okurlarıyla buluşturarak 2005 yılında bırakmış olduğu boş sayfaları doldurmuş oldu. Özel’in son şiir kitabı olan Of Not Being A Jew, yeni şiirlerle hitama ermiş son şeklini ise 2014 yılında yayımlanarak aldı.
“Otoyoldaki Kavşakta Kavrulmuş Ruh Satıcısı” adlı şiirinde “Altmış sene yaşadım bir tek anım bile yok” diyen İsmet Özel’in 2003 yılından sonra yazdıkları, hayatında yaşadıklarının ya da yaşamaya mecbur bırakıldıklarının, kendi bireysel dünyasında karşılık geldiği yerden hareketle şiiriyet kazandı. Böylelikle kimi yerde “anlaşılamamış olma”nın verdiği bir tür huzursuzluk, kimi yerde insanların sıradanlaşmışlıklarını açık etme, kimi yerde de ironiyle karışık bir tür kırgınlık olarak muhataplarına ulaştı. Öteden beri şiirlerinde önemli bir özellik olarak varlığını koruyan “otobiyografik şiir”e şair, bu dönemde yazdıklarıyla yenilerini ekledi ve özellikle 2005 yılında yayımlanan “Savaş Bitti” isimli şiiriyle de bunun en uzun örneğini verdi.
Özel’in bu dönemde yazdığı şiirlerden “MICHAUXNUNKIMI imiknunxuahcim”i, “Kızkulesi Beyaz İken” adlı metinleri ve 2006 yılında yayımlanan “Orta Yaşlı Bürümcüğün Ninnisi” ve “Hişt, Baksana” adlı şiirleri ayrı tutulursa, diğer metinlerin Özel’in şiir evreninde başka örneklerine rastlanılmayacak uzunlukta olduğu görüldü. Özellikle “Savaş Bitti” şiiri 663, “John Maynerd Keyners’ten Nefretimin Yirmi Sebebi” adlı şiir de 953 dize sayısıyla Türk Edebiyatı’nda benzerine az rastlanır bir uzunlukla ortaya çıktı. İlk şiirlerinden başlayarak kısa şiirlerin yanı sıra kaleme aldığı, “Çağdaş Bir Ürperti”, “Kan Kalesi”, “Amentü”, “Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar”, “Ils Sont Eux”, “Üç Frenk Havası”, “Of Not Being A Jew” ve “Bir Yusuf Masalı” gibi uzun şiirlerin şairi olarak İsmet Özel “Savaş Bitti”de, şiirin ritminin zaman zaman düşmesine engel olamadı. İmge yoğunluğunun daha az görüldüğü, kurguya dayanarak zekânın ve işçiliğin daha fazla yer ettiği 2003 yılından sonraki şiirler, her ne kadar şairin kendisini tekrar etmekten uzak durmak için ortaya konan gayretler olarak anlaşılabilirse de “yaratıcı gücünün azalması” olarak da değerlendirildi.
Şair, yazar ve mütefekkir olarak dikkat çeken İsmet Özel, şiirleri ve düşünce alanında kaleme aldığı kitap ve gazete yazıları ile 1980 sonrasında ortaya çıkan şair ve yazarları derinden etkiledi. Modern Türk şiirinin hem anlam hem de söyleyiş bakımından derinlikli bir alanda gelişmesi için çok önemli katkılar sundu.
Kaynakça
Behramoğlu, Ataol (1975). “İsmet Özel Üzerine”. Militan, S.11. Kasım. s.34.
Özel, İsmet (2003). “Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı”. Milli Gazete. 4 Ağustos.
Özel, İsmet (2002). Waldo Sen Neden Burada Değilsin? İstanbul: Şule Yayınları.
Tüzer, İbrahim (2008). İsmet Özel: Şiire Damıtılmış Hayat. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İBRAHİM TÜZERYayın Tarihi: 11.11.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Yayın Tarihi: 11.11.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Geceleyin Bir Koşu | Başnur Matbaası / Ankara | 1966 | Şiir |
Evet, İsyan | De Yayınları / İstanbul | 1969 | Şiir |
Cinayetler Kitabı | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1975 | Şiir |
Üç Mesele | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1978 | Deneme |
Şiirler | Yeryüzü Yayınları / İstanbul | 1980 | Şiir |
Şiir Okuma Kılavuzu | Yeryüzü Yayınları / İstanbul | 1980 | Deneme |
Şiir Kitabı | Adam yayınları / İstanbul | 1982 | Şiir |
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar | İmge Yayınları / İstanbul | 1984 | Şiir |
Zor Zamanda Konuşmak | Dergâh Yayınları / İstanbul | 1984 | Deneme |
Taşları Yemek Yasak | Şule Yayınları / İstanbul | 1985 | Deneme |
Bakanlar ve Görenler | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1985 | Deneme |
Faydasız Yazılar | Risale Yayınları / İstanbul | 1986 | Deneme |
İrtica Elden Gidiyor | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1986 | Deneme |
Erbain: Kırk Yılın Şiirleri | İklim Yayınları / İstanbul | 1987 | Şiir |
Surat Asmak Hakkımız | Şule Yayınları / İstanbul | 1987 | Deneme |
Tehdit Değil Teklif | Şule Yayınları / İstanbul | 1987 | Deneme |
Waldo Sen Neden Burada Değilsin? | Risale Yayınları / İstanbul | 1988 | Otobiyografi |
Sorulunca Söylenen | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1988 | Röportaj |
Cuma Mektupları I - V | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1989 - 1992 | Makale |
Tahrir Vazifeleri 1 - 12 | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1992 - 1994 | Deneme |
Bir Yusuf Masalı | Şule Yayınları / İstanbul | 1992 | Şiir |
Henry Sen Neden Buradasın? 1-2 | Şule Yayınları / İstanbul | 1992 | Deneme |
40 Hadis | Marmara Medya Yayınları / İstanbul | 1993 | Diğer |
Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar | Oğlak Yayınları / İstanbul | 1995 | Mektup |
Neyi Kaybettiğini Hatırla | Şule Yayınları / İstanbul | 1995 | Deneme |
Ve’l Asr | Şule Yayınları / İstanbul | 1995 | Deneme |
Tavşanın Randevusu | Şule Yayınları / İstanbul | 1999 | Deneme |
Bilinç Bile İlginç | Şule Yayınları / İstanbul | 2000 | Deneme |
Cuma Mektupları 6 - 10 | Şule Yayınları / İstanbul | 2002 - 2004 | Deneme |
Çatlayacak Kadar Aşki | Adam Yayınları / İstanbul | 2003 | Şiir |
Of not being a jew | Şule Yayınları / İstanbul | 2006 | Şiir |
Çenebazlık | Şule Yayınları / İstanbul | 2006 | Eleştiri |
Kalın Türk | Şule Yayınları / İstanbul | 2006 | Deneme |
İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir – Of Not Being A Jew | Şule Yayınları / İstanbul | 2008 | Şiir |
Şairin Devriye Nöbeti 1 - 12 | Şule Yayınları / İstanbul | 2009 - 2011 | Deneme |
Bir Vefa Daha Son İlaveler – Of Not Being A Jew | Şule Yayınları / İstanbul | 2010 | Şiir |
Gariplerin Kitabı -Ian DALLAS | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1979 | Çeviri |
Cihad-Bir Temel Tasarım - Abdulkadir-Es SUFİ | Çıdam Yayınları / İstanbul | 1979 | Çeviri |
Osmanlı İmparatorluğu ve İslâmî Gelenek - Norman ITZKOWİTZ | Şule Yayınları / İstanbul | 1989 | Çeviri |
Siyasi Felsefenin Büyük Düşünürleri - William EBENSTEİN | Şule Yayınları / İstanbul | 1996 | Çeviri |
Bilim Kutsal Bir İnektir - Anthony STANDEN | Şule Yayınları / İstanbul | 1997 | Çeviri |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | DİDARÎ | d. ? - ö. 1870 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | DİVANE, Niyazi Kılıç | d. 1922 - ö. 2006 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ALİ FERDÎ EFENDİ, Arayıcı-zâde Bekir Bin Ali Ferdî-i Kayseri | d. ? - ö. 1715 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | FEDAİ, Cuma Aran | d. 1944 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Sabit Kemal Bayıldıran | d. 4 Mart 1944 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İ. Güney Dal | d. 11 Ağustos 1944 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Muhammed Munis | d. 1978 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
8 | Abdülgani Seniy Yurtman | d. 1871 - ö. Nisan 1951 | Meslek | Görüntüle |
9 | Nilbanu Engindeniz | d. 1 Ocak 1972 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
10 | Esra Demirci | d. 15 Mart 1983 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Arzu Eşbah | d. 7 Temmuz 1969 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | Salih Mercanoğlu | d. 06 Ocak 1959 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | Gülistan İsmet Hanım | d. 21 Mart 1874 - ö. 1948 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | İSMET, Diyarbakırlı | d. ? - ö. 1857 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | Sevgi Özel | d. 9 Ocak 1948 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |