Madde Detay
Ahmet Reşit Rey
H. Nâzım
(d. 1870 / ö. 14 Ağustos 1955)
Şair, Devlet Adamı, gazeteci.
(Yeni Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Servet-i Fünûn topluluğu içerisinde önemli bir yeri olan ve daha çok müstearı H. Nâzım adıyla tanınan şair, 1870 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Çankırı mutasarrıfı Abdullah Şefik Efendi, annesi şairin henüz dokuz yaşındayken kaybettiği Atiye Huriye Hanım’dır. Ailesi ve çocukluğu hakkında, dönem biyografi ve hatıralarında, bunların yanı sıra aile kroniklerinde bilgiye rastlanmamaktadır. Şair, ilk tahsilini Çankırı’da yaptı. Annesinin vefatından bir yıl kadar sonra, henüz rüştiye sıralarında iken, babasını da kaybedince, İstanbul’a geldi, Soğukçeşme Rüştiyesi’ni bitirdi. 1888’de Mülkiye’den mezun oldu ve bir yıl süreyle Mekteb-i Mülkiye-i Şâhane, Hikmet-i Tabiiye Muallim Muavinliği’nde çalıştı (Çankaya 1954). Numune-i Terakki Mektebi’nde de görev yaptıktan sonra 1892’de Mabeyn’de üçüncü kâtip olarak çalışmaya başladı. 1896’da İbrahim Edhem Paşa’nın torunu, ilk ressamlardan ve Arkeoloji Müzesi kurucusu Osman Hamdi Bey’in yeğeni, kültürlü, müzik ve edebiyata ilgili, kibar bir kadın olan Fethiye Hanımla evlendi. Bu evlilikten, Cumhuriyet’in ilk kuşak bestecilerinden Cemal Reşit Rey, yazar ve bestekâr Ekrem Reşit Rey ve diğer iki çocuğu dünyaya geldi (İlyasoğlu 1997). Uzun yıllar kâtiplik görevinde kaldıktan ve birinci kâtipliğe kadar yükseldikten sonra 1904’te Kudüs Mutasarrıflığı’na atandı. Şehirde kanunsuzluk hüküm sürüyordu ve kiliseler arasında büyük kavgalar yaşanıyordu. Rey'in bu sorunları çözmekte gösterdiği idari kabiliyet, ününü artırdı ve 1906’da Manastır Valiliği’ne atandı. Siyasî bir anlaşmazlık nedeniyle azledildi ve aynı yıl içerisinde Ankara valiliğine getirildi. Kanûn-ı Esasî yürürlüğe girdikten sonra, İttihatçılara muhalefet gösterdi ve isteklerini gerçekleştirmedi. Bu nedenle önce 1908’de bir tür sürgün göreviyle Halep valiliğine atandı Buradaki görevi sırasında da İttihatçılara muhalif davranınca memuriyetten azledildi. 1909'da Galatasaray Lisesi’nde öğretmenliğe başladı. Batı retoriğini konu edinen Nazâriyat-ı Edebiye, bu devrenin ürünü oldu. 1912’de İzmir valisi olan şair, aynı yıl, İçişleri Bakanlığı görevini de üstlendi. İttihatçıların taşra teşkilatlarının kapatılmasını gerçekleştirdi (Kolcu 2005). Kâmil Paşa kabinesinin düşmesinin ardından azledildi ve tutuklandı. Tutukluluk hâli bitince, kendisinden ülkeyi terk etmesi istendi. Mısır’a gitti ve altı yıl süreyle Venedik, Peşte, Paris ve Cenevre’de dolaştı. Mahmut Şevket Paşa suikastında dahli olduğu gerekçesiyle gıyaben idama mahkûm edildi. 1920’de kurulan Damat Ferit Hükümeti’nde İçişleri Bakanı oldu. Bu devreden sonra Atatürk ve Millî Mücadele'yi destekleyen, Padişah’ı da Millîcilere yardım konusunda teşvik eden şair, dönemin hükümeti tarafından Sevr görüşmeleri için Paris’e gönderildi. Sevr Antlaşması'nın ülke için bir intihar olduğunu anlayan şair, Damat Ferit’in bu antlaşmayı koşulsuz olarak imzalayacağını sezince, metni imzalamadı ve görevinden istifa etti. Böylece siyasî hayatını da noktalamış oldu. Emekliliğinden sonra devrin bazı gazetelerinde siyasî yazılar yazdı, kitap çevirileryle ilgilendi. 14 Ağustos 1955'te vefat etti (Yazar 1999).
Mülkiye’deki öğrenciliği sırasında Recaizade Mahmut Ekrem’in de öğrencisi olan şair, henüz ilk gençlik çağlarında hocasının etkisiyle şiirler yazmaya başladı. Gülşen dergisinin ilk sayısında yayımladığı “Nevha”, şairin tespit edilen ilk şiiridir. Dergide Ekrem ve Hamid şiirlerini tahmis etmesi, onun şiir alanındaki yolunu erken dönemden itibaren çizdiğinin göstergesidir. Mektep’te yazmaya başladıktan sonra, yakın dostu Ali Ekrem’in teşvikiyle Servet-i Fünûn’a dâhil olur ve burada H. Nâzım müstearıyla yazdığı şiirleriyle sanatının olgunluk devresine erişir. Özellikle tenkit anlayışı noktasında, klasik tarza yaklaşan ve yeninin eskisi olarak adlandırılabilecek olan sanatçı, Ali Ekrem'le birlikte Servet-i Fünûn'dan ayrılarak Malûmat’a geçer. Ümmet, Kadın, Yarın, şiirlerini neşrettiği diğer dergilerdir. Burada “Tenkid Tecrübeleri” başlığıyla sunduğu yazıları, eleştiri türüne bir mecra açması bakımından önemlidir. Şairin, edebiyattan el çekişi, Sultan II. Abdülhamid’in kendisine getirdiği yasak üzerine olur (Levend 1938).
Rey, sanat için sanat ilkesine bağlıdır. Tabiat ile olan gözlem bağının kuvvetli olması, şiirlerinin tasvirî olmasını getirir. Servet-i Fünûn’a kadar olan şiir devresinde Tanzimat ile başlayan geleneği devam ettirdiğini görürüz. Şiirleri, şekil bakımından klasik, içerik bakımından moderndir. Yalnızlık, hüzün duygusu, aşk ve çaresizlik, bu devrenin hâkim temalarıdır. Şairin ilk dönem şiirlerinde sıklıkla işlediği tabiat ise durağandır ve okuyucuya bir tablo görüntüsü sunar. Mektep devresi, onun şiirinin geçiş aşamasıdır. Üslubunun istikrar kazandığı, olgunlaşmaya giden bu devrede, ruhu olan, hatta zaman zaman panteist öz taşıyan bir tabiat anlayışına yönelir. Servet-i Fünûn devresi, şairin sanatının olgunluk devresidir. Duyguları derinleşirken, şiirin biçim özellikleri de değişmeye başlar. Musiki ve resim, Rey şiirinde kelime kadar önemli hâle gelir. Tabiat, artık bir sığınma mekânıdır ve canlıdır. Hayal âlemlerine kaçış, ölümün yalnızca bir hüzün havası hâline dönüşmesi, felsefî derinliği olmamakla birlikte, modern epiğe giden bir insan hayatı aktarımı, seyre dayanan tasvirler, bu devrede Rey şiirinin genel karakteridir. Hayal hakikat çatışması, bilindiği gibi Servet-i Fünûn’un hem temel teması hem de trajedisidir. “Ân-ı Teellüm” bu anlamda önemli bir şiirdir. Şairin psikanaliz ekseninde işlenebilecek “Vâlideme” şiiri, anne karnına geri dönüş isteğini yansıtması bakımından arketipçi çözümlemelere ihtiyaç duyan ve neslin bunalımlarını doğru yansıtan şiirlerdendir. Aşk şiirlerinde, karşılıksız aşkı ve ulaşılmaz sevgiliyi işleyen şair, dönemde de moda olan merhamet şiirlerindeyse sınıf farklarını ve ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan kişileri konu edinir. “İhtiyar Satıcı” bu anlamda iyi bir örnektir. Bu şiirler, sosyal eleştiri taşımaz, yalnızca insanları durumdan haberdar eder. Cenap'ın şiirini ören renk-ses ilişkisi, Ahmet Reşit’in kimi şiirlerinde de görülür. “Gurûb Levhaları” isimli şiir, siyah renk ve siyahla ilişkilendirilen kelimelerle kurulur. Rey’in bilinen şiirleri, Mehmet Törenek tarafından yeni harflere aktarılarak kitaplaştırılmıştır (Rey 2000).
Şairin Servet-i Fünûn sayfalarında kalan iki de hikâyesi mevcuttur. Biyografik izler taşıyan bu hikâyelerinde şair, evlilik, eş seçiminde hürriyet, aşkın yitimi, hüzün ve verem konularını işler. Ana kahramanın kadın olarak seçildiği hikâyeler, santimantal duyarlığı yüksek, determinist bağı kuvvetli ürünlerdir.
Vezin, şiir, tenkit, realizm, edebiyat tarihi, üslûp gibi konularda kaleme aldığı makaleleri ise oldukça önemli olmakla birlikte, henüz bir araya getirilmemiştir. Yazdığı retorik kitabı Nazâriyat-ı Edebiye, dönemi içerisinde yeni edebiyatın kurallarının yerleşmesi adına önemli bir eserdir. Bu çalışmaları dışında tercümeleri, hatıraları ve siyasî yazıları ile Rey, Türk nesir alanında da varlığını ispatlamış bir isimdir.
Kaynakça
Çankaya, Mücellitoğlu Ali (1954): Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, (3), Ankara: Örnek Mtb.
İlyasoğlu, Evin (1997): Cemal Reşit Rey, İstanbul: YKY.
Kolcu, Ali İhsan (2005): Servet-i Fünûn Edebiyatı, Erzurum: Salkımsöğüt.
Levend, Agâh Sırrı (1938): Edebiyat Tarihi Dersleri, İstanbul: Kanaat.
Rey, Ahmet Reşit [H. Nâzım] (2000): Şiirler, (hzl. M. Törenek), Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yayını.
Yazar, Mehmet Behçet (1999): Edebiyatçılar Âlemi, Ankara: 21. Yüzyıl.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. DİLEK ÇETİNDAŞYayın Tarihi: 22.05.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Yayın Tarihi: 22.05.2019Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
---|---|---|---|
Nazariyat-ı Edebiyye | Ahmet İhsan ve Şürekası / İstanbul | 1911 | Diğer |
Canlı Tarihler | Türkiye / İstanbul | 1945 | Hatıra |
Şiirler | Atatürk Üniversitesi Yayınları / Erzurum | 2000 | Şiir |
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Murat Işık | d. 06 Ekim 1967 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Orçun Ünal | d. 12 Temmuz 1983 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | SÂİB, Saatî-zâde Ali Çelebi | d. ? - ö. 1600-01 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MEHMED SA'ÎD, Teke-zâde | d. 1870 - ö. 1913 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BÜLBÜL HOCA/ŞERİFE, Şerife Hanım | d. 1869-1870 - ö. 1932 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ALİ, Ali Süleymanov | d. 1870 - ö. 1953 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | DERYA, Mustafa | d. 1885 - ö. 1955 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Fuat Hulusi Demirelli | d. 1877 - ö. 23 Kasım 1955 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Muhiddin Raif Yengin | d. 1880 - ö. 30 Aralık 1955 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ahmet Çuhacı | d. 1950 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Fatin Haznedar | d. 15 Mart 1965 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Eşref Bağrım | d. 1954 - ö. 06 Nisan 2012 | Meslek | Görüntüle |
13 | Emin Haki | d. 16 Ekim 1889 - ö. 1 Nisan 1921 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Ahmet Cevat Emre | d. 1 Eylül 1876 - ö. 10 Aralık 1961 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Faik Ali Ozansoy | d. 1876 - ö. 1 Ekim 1950 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ahmet Dural | d. 1933 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | NÂZIM | d. ? - ö. 10 Aralık 1875’te hayatta | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Ahmet Karcılılar | d. 06 Haziran 1965 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |